18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17KASIM2000CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR [email protected] 15 Angelopoulos'un Marlon Brando'ya benzettiği Harvey Keitel, Hollywood'la ilgilenmiyor 4 Sadece kendimle yarıpyorıım' Harvej Keitel festivalin önemli konuklanndan. ASUSELÇUK SELANÜC-10 Kasım günü per- delerini açan 41. Uluslararası Se- lanik Fihn Festivali'nde ilk ya da ikinci çahşmalardan oluşan 15 fılm, Altın (36 bin 500 Euro) ve Gümüş (22 bın Euro) Iskender ödülleri için yanşıyor. Uluslarara- sı jüri toplantısında başkan, Po- lonyalı yönetmen JerzySkotimovre- ki. son zamanlarda bırçok festi- valde jüri üyeliğı yaptığını, bir- çok filrn gördüğünü ve bu işte pro- fesyonelleştiğınıbelirtti: "Sonka- üldığmı festivalde 'Fireeater' (Ateş Yutan) adlı bir Fin fılmine ödüJ verdik. Fibn çok karamsanu, fa- kat bir o derece de özgündü. Bu ödüUe Fınlandrya ve Avrupa sine- masma bir katkıda bulunduk" di- yen Skolimovvskı, sınemanın çok genç bir sanat olduğunu da belırt- ti. Uluslararası sınemacdardan olu- şanjün, filmlen değerlendirirken teknığı ön plana almaksızın yara- tıcılığı ve kışısel anlatımı dıİckate alacaklannı irdeledi. Festival boyunca Selanik'i pek çok önemli sinemacı ziyaret edı- yor. Festivalin başkaru Yunanlı yö- netmen Theo Angelopoulos'un "Uhs'in Bakışı" filminde başrolü üstlenen Amenkalı oyuncu Har- Polonyah yönetmen Jerzy Skotimmvski uluslararasıjürinin başkam. vey Keitel, bu önemli konuklar- dan biri. "Ulis'in Bakışı" filmın- deki rolüyle çok önemli bir dene- yim yaşadığını belirten Keitel, çe- kim boyunca brr kımlik arayışına girdiğini, bir ıç yolculuğa çıktığı- nı açıkladı: "Aynca Saraybosna, Mostar ve Vukovar gibi şehirleri gördüm, benim için tüm burdar birerayncahksayınr. Yaşamun bo- yunca 'Ulıs'ın Bakışı' gibiproje- lerde oynamak isterim. HoUywo- od beni çok ilgilendirmiyor. Ben sadece ve sadece kendimle yanşı- yorum" diye devam eden Keitel, iyi bir öykünün proje seçmesınde- kı en önemli etken olduğunu da be- lirtti. Keitel'ı Marlon Brando'ya benzeten Theo Angelopoulos, "Çe- kimin başuıda Harvey Qe aramız- da bir mesafe vardı, daha sonra yavaş yavaş yakınlaşük, aramız- dald mesafe yok oldu. Bu ifişkinü- zi Elıa Kazan'la Marlon Bran- do'nunkine benzetiyonım. Kazan, Brando'ya nasıl bir oyun istediği- ni söylüyor, Brando ise rolü kendi yorumunu ekleyerek canlandın- vormuş" diyerek oyuncusu hakkm- da dûşündûklerini açıkladı. Yeni projesinden de söz eden Angelo- poulos, bir üçleme çekmeyı plan- ladığını; Yunanistan, Özbekistan, Rusya, Sıbirya ve ABD'de çalışa- cağını belirtti. Bu üçlemenin ilk bö- lümü "La Prairfe qui pleure" (Ağ- layanÇayır) 1919- 1949yıllanm, ikincisi "La Troisieeme Aile" (Üçüncü Kanat) 1953-1971, üçün- cüsü "LeRetourEternel'' (Sonsuz Dönüş) ise 1972'den başlayarak 2000'li yıllan kapsayacak. Festivalin diğer önemli konuğu ise Fransız Yeni Dalga akımının us- talanndanAgnesVarda. Festival, Varda'yı "Altm Iskender" ödûlü ile onurlandınyor. Arturo Ripstein V'entura Pons, Cafer Panahi, Tony Gatiif, Judit Ekk, Jerry Schatzbergdiğer önem- li zıyaretçıler. Festivalin en büyük resmi spon- soru ERT-Yunan Ulusal Yayıncı- hk Şırketi. Festival filmlen, Orym- pion Sinema Kompleksi'ndeki ve lımanda bulunan Provlita Multi- medya Kültür Merkezi'ndeki sa- lonlarda gösteriliyor. Melekler Evi'nde şeytani kaygılar CUMHURCANBAZOĞLU Artık yerlı filmler içm de Hollywo- od stili tanıtım stratejileri uygulanma- ya başlandı; vizyon öncesi bir şekilde ya oyunculann damarlarına basılıp olay çıkaıtılıyor ya da yönetmen bir şey- ler yapıp filmi gazete manşetlerine, televizyonlardaki magazin programla- nna taşıyor. 37. Altın Portakal Film Festivali jü- risinin sezonun en iyi ikinci filmı ola- rak değerlendirdiği Melekler Evi için de bu senaryo işledi ve başrol oyun- culan arasında gelişen "O da kiın ki?" gibi düzeyi hayli aşağılarda seyreden polemikle filme bir hayli "ısınarak" bugüne geldik. Melekler Evi'ne şöyle bir karşıdan durup bakınca ilk manzara özetle bu, çekim öyküsü ise daha bu işlere pek itibaredilmediği seksenlenn sonunda başhyor; Yeşilçam'ın en sıra dışı ve en kişisel yönetmenlerinden ÖmerKavur. uzun yıllar kafasunn bir köşesınde ta- şıdığı konuyu nihayet çekme vaktinin geldiğine karar veriyor. Elden ele do- laşmış senaryo bir de Hızarcı tarafın- dan derienıp toparlandıktan sonra ha- zır hale geliyor. Senaryonun gûncel motiflerle desteklenmesine büyük özen gösteriliyor. Güneydoğu Anadolu'da te- rorizmle atbaşı yaşanmış sosyal, kül- türel ve ekonomık kirliliğin yarattığı tipler kullanıhyor ve de bir başka gün- Melekler E vl/ Yönetmen: Ömer Kavur/ Senaryo: Ömer Kavur, Feride Çiçekoğlu, Erol Hızarcı / Görüntü: AJi Utku / Muzık: Cahit Berkay/ Oyuncular: Talat Bulut, Aytaç Arman, Hande Ataizi, Arslan Kaçar, Haldun Boysan, Tank Pabuççuoğlu, Metin Belgin, Macit Koper/109dakika. Omer Kavur, bukezde Gûneydoğu Anadolu'nun sıra dışı mimarisinde cel gerçek olan medyanın da desteği- ni yakalamak için Hande Ataizi "fe- nomeni" bir köşesinden konuya iğ- neyle tutturuluyor... Başkahramanı Ahmet (Talat Bulut) Bosna'da savaş muhabiriyken yara- lanmış (Bunu neden sonra bir sevişme sahnesinde görülen yara ızinden anlı- yoruz) ve Türkiye'ye dönüp kendini da- ha sanatsal işlere adayarak bina fotoğ- raflan çekmeye başlamış. Açacağı ser- gide Gûneydoğu mimarisinden de ör- nekler olsun diye bölgeye gidiyor ve şans bu ya, bir kervansaray kalıntısın- da daha ilk karelere basarken ödenme- miş bir yüzde nedeniyle işlenen cina- yete tanık oluyor. Bırden savaş muha- biri tarafi kabanyor ve gizlendiği yer- den deklanşöre dokunmaya başlıyor. Oykübuya, kendisini ışıneo kadar kap- tınyor ki kuşun uçup kervanın geçme- diği yerde makinenin "kKk" seslerinin duyulabilecegini ya da objektifin ca- mının güneşte yansıma yapabileceği- ni bir an unutuyor ve Harran'da Ame- rikan filmlerini kıskandıracak bir ko- valamaca başlıyor.. Sıcağı sıcağına katıldığı Altın Portakal'dan en iyi ikin- ci filmden başka en iyi erkek oyuncu (Bulut), en iyi görüntü yönetmeni (AK Utku) ve en iyi müzik (Cahit Berkay) dallannda ödül çıkarmayı başardı Me- lekler Evi; ancak açık söyleyelim; öy- künün çok kalem tarafmdan şekillen- dirilmesi, bölgenin şartlannı hiç bil- meyenlere bile fantezi gelebilecek sah- nelerin varhğı, Hande Ataizi'nin fizik- sel güzelliğinin yerli yersiz perdeye yansıması, fılmi "Kavur Fflmografi- a"nde hayli aşağılara çekiyor. Fibnin bütününde başrol, Kavur'un en sevdiği öğe mekânda ve her şey ak- sarken mekân bir anda ön plana çıkıp anlatımı bir anda toplayabilıyor. Ge- ce Yokuiuğu'nda yazan daktilosuyla Kayaköy'e kadar götürüp eski manas- tıra koyan, Akrebin Yolculuğu'nda bı- lınmeyen saat kulesini seçen Kavur, bu kez de Gûneydoğu Anadolu'nun sıra dışı mimarisinde yaşatıyor tüm fılmi. Gensi, bir türlü yakalanamayan "Ye- şil"i anımsatan bir figür yardımıyla bölgedeki çarpık düzenin milletvekil- lerine kadar uzanan yanmı ırdeleme- ye çahşan bir yol filmi. Melekler Evi, her türlü eksiklikle- rine rağmen görüntüleri ve çevre dü- zenlemesiyle, o tatmadan edemediği mistik havayı yansıtan, araya birtutam serpiştirijmiş tekke sahneleriyle yine de "Bir Ömer Kavur Fflmi". Oyuncu performanslanna gelınce; bu senaryo ile kadronun yapabileceği fazla bir şey yok. Örneğin Metin Belgin'in canlan- dırdığı öyle bir polis amiri ve diya- loglar var ki; Güneydoğu'da yaşan- mışlan TV'den "fdm gibi" izleyenle- ri bile çileden çıkaracak kadar yapay. Talat Bulut ise karşısında doku uyuş- mazlığı yaşadığı biriyle oynamasın- dan mıdir nedir, parlak bir iş çıkara- mamış. Bizce filmin "görünmeven yü- dızı'' Kavur yapıtlannın gediklılerin- den Aslan Kaçar. Beynin lavrımlarına sanalyokuluk YENİ BASLAYANLAR. Uzun süredir JenniferLopez'in hatınna ulus- lararası basının gündeminden düşmeyen Hüc- re, nihayet bugün bizde de gösterime giriyor. Ba- tı basınrnın magazin cenahına bakarsanız "se- zonun en rahatsız edici fihni'', ancak bize göre bu yapıtı bir "film gibi film" şeklinde değerlen- dirınek hayli ıddıalı bir yaklaşım. Belki de iro- nik bir değerlendirmeyle Kuzulann Sessizli- ği'nin reklam versiyonu diye algılanıak olası. Konuya geçelim; seri cinayetler işleyen Carl Stargher (Vincente D'Onofrio) yakayı ele ver- miştir ve komadadır. Stili de şöyledir; kurban- larmı suyla dolu bir cam hücreye sokup kimya- sal sıvıyla öldürmeye bayılır. Son kurban bilinmeyen bir yerde hapistır ve sayılı saatleri kalmıştır. FBI ajanı Peter Novak (Vmce Vaughn). bir başka insanın hareketleri, deneyimleri üzerine terapi yoluyla bilgi sahibi olmayı başaran nöropsikolog Catherine De- ane 'den (Jennifer Lopez) yardım ister. Daha ön- ce aynı şeyi bir çocuk üzerinde denemiş Deane, Stagher'in beyninin kıvnmlarına nüfuz edip esir kızın nerede olduğunu öğrenecektir; ama Kötülükle dolu bir beyni görûntüleıie maddelestirmeye kalkışarak çok riskü bir projenin altına giriyor Hint asılh Tarsem. Daha ilk andan. bolrenk cümbüşüyle, modern sanann suursızbğnun getirdiği cüretkârhkla, ' birçok filmden kazıdığı sahnelerie seyirciyi yakalamavı t- başanyor. The Cell - Hücre / Yönetmen: Tarsem / Senaryo: Mark Protosevich / Görüntü: Paul Laufer / Müzik: Hovvard Shore / Oyuncular: Jennifer Lopez, Vınce Vaughn, Vincente D'Onofrio, Marianne Jean- Baptiste / 2000, ABD yapımı/ 107dakika. bu kez karşısında beş ayn karaktere sahıp bir psikopatvardır... Yönetmen olarak yepyeni bir isimle karşı kar- şıyayız: Tarsem. Kötülükle dolu bir beyni gö- rüntülerle maddelestirmeye kalkışarak çok risk- lı bir projenin altına giriyor ve daha ilk andan, bol renk cümbüşüyle, modern sanann sınırsız- lığrnın getirdiği cüretkârlıkla, birçok filmden ka- zıdığı sahnelerie seyirciyi yakalamayı başanyor Hint asılh Tarsem. Dramatik açıdan elinde son derece yetersiz bir senaryo (Şu anda Batman 5'i yazan Protosevich'in ilk yapıtı) olmasına kar- şın görsel kurgusu, makyajı, özel efektleri, kos- tümü, elektronik altyapısıyla, geriümiyle son de- rece parlak bir rüyalar videoklibi izletiyor. Yönetmenle ılgili birkaç not aktarmakta ya- rar var; soyadı Dhandwar ancak artistik oüna- dığından yalnız adını kullanmayı tercih eden Tar- sem'in öyküsü Hollywood'\'ari ve masalımsı. 26 Mayıs 1961'de Pencap eyaletindeki 100 kişilik bir köyde doğuyor, Himalayalar'da bir ılkokul- da okuyor, ilk filmi 12 yaşındayken seyrediyor. Sonrası meçhul; biyografisine göre Kaliforni- ya Pasadena'da sinema okuduğu, şu anda rek- lam ve videoklip sektörünün en aranılan yönet- menleri arasında olduğu yazılı. Sık sık odalan- mıza giren Le\i's, Coca-Cola. Lee, Audi, Volks- wagen, Nike, Microsoft gibi çekici reklamJar onun. Aynca R.E.M. grubuna yaptığı ünlü Lo- sing My Retigion videoklibiyle de MTV'den ödül kazanmış durumda ve New York Modern Sanatlar Müzesi MOMA'da video yapıtlan yer alıyor. 40 milyon dolarlık Hücre ilk uzun met- rajlı denemesi. Filmin yıldızı Jennifer Lopez'e gelince; Kan ve Şarap, U Dönüşü, Anaconda gibi filmlerde- ki yardımcı tiplemelerden sonra 1998'de On The Air albümüyle (6 milyon adet sattı) müzik sahnesinde bomba gibi patlayan Lopez, sinema- da fıyahnı dokuz milyon dolara çıkardıktan son- ra ilk kez bir başrolde gözüküyor. Sonuç ise oyunculuk açısından yetersiz; varlığının gişe hasılatını olumlu etkileyeceği açık, ama Lo- pez'in metaforlarla dolu bir öyküyü kıvıracak, zor dönemeçlerle dolu bu görsel gerilimde ken- dısine farklı bir köşe açacak kadar derin bir yo- rumu yok Hücre'ye. Yapıttaki diğer başrolü üstlenen "şjddet" en belirgin öge; gelen haberlere göre ABD pazan için makası eline alıp üç dakikalık bir bölümü kesmek zorunda kahruş Tarsem; Avrupa'ya ise sansürsüz kopyayı göndermişler. Bize göre öy- le fazla rahatsız edebilecek sahne yok, ama par- çalanan ahn çarpıcı görüntüleri Hücre'den bel- leklerde kalan kareler olacaktır. Ceytfc Muhabbetl / Road Trip Yönetmenliğini Todd Philhps'in yaptığı filmde Breckin Meyer, Sann \Vdliam Scott, Amy Smart, PauJo Costanzo, DJ Qualls ve Rachel Blanchard rol alıyor. Bir gençlik komedisı olan filmin senaryosu da Todd Phillips ve Scot Armstrong'a ait. Ömrünün en büyük romantik serüveni uğruna üç arkadaşıyla birlikte yollara dökülerek New York'tan Teksas'a uzanan bir yolculuğa çıkan kolej öğrencisinin öyküsünü anlatan 'Geyik Muhabbeti'nin yönetmeni, 1998 Sundance Film Festivali'nde 'Frat House' adh çalışmasıyla Büyük Jüri Ödülü'nü almışü. 'Roadirip'le belgesel ohnayan ilk çahşmasını gerçekJeştiren Phillips, genç oyunculardan kurulu bir kadroyla çahşmış. Ferell Türklyeden tek davetll IKSV Beyaz Saray 'da Kültür Servisi - Istan- bul Kültür ve Sanat Vak- fı, uluslararası alanda Türkiye'yi bir kez daha başanyla temsil ediyor. Istanbul Kültür ve Sa- nat Vakfı Genel Müdü- rü Melih Fereti. "Beyaz Saray Kültür ve Dipkt- masiKonferana n na Tür- kıye'den tek davetli ola- rak katılıyor. 28 Kasım'da Washing- ton'da düzenlenecek konferansta kültürün uluslararası ilişkilerüze- rindeki etkisi irdelene- cek. Beyaz Saray'da Baş- kan Clinton ve Madele- ine Albright'ın kabulüy- le başlayacak olan kon- feransın sabah oturumu- nu da yine Başkan Clin- ton ve Albright yönete- cekler. Dünyanm dört bir ya- nından devlet adamlan; kültür, sanat ve basın GendMüdürMelhFentf dünyasından öncü kişi ve kuruluşlann katıla- cağı konferansta çağdaş toplum diplomasisinde ve uluslararası ilişkiler- de kültürün rolü; kültü- rel olaylann etkın ve ba- şanh bir dış politika oluş- turulmasındaki etkisi tar- tışılacak. Trash 'ın gösterisi Istanbul 'da KültürServisi-Trash, vurmalı çalgılar ve dans- tan oluşan bir gösteriyle 24-25 ve 26 Kasım'da Mydonose Showland'de. Koreografisıni Scott ve MicheUe Peters' ın yaptı- ğı gösteride BBC'den Grease'e, Gandi'den Star- light Express'e uzanan referanslanyla uluslara- rası deneyimh 10 dansçı ve vurmalı çalgı ustası yer alıyor. Alışılmadık sahne per- formanslan, müzik ritim- leri, ılginç danslan ve tap dancein örnekleri ile fark- lı bir şov sunuyor Trash. Ekip; sopalar, şişeler, ayakkabı kutulan ve mut- fak aletleri gibi sıra dışı araçlarla farklı ritimler yakalamanın peşinde. Bir müzik ve sahne oyunu olan Trash'te sah- ne, herhangi bir tiyatro- nunkinden farklı olarak, seyircinin kendisini ta- mamlanmamış bir inşa- at alanındaymış gibi his- setmesini sağlayan de- korlarla zenginleştirili- yor. Çöp kovalan, tıkrr- tıh dans ayakkabılan, su şişeleri, betonyerler ve projeksiyonlar ile bu his verilmeye çalışılıyor. Gösten kısa hikâyeler, episodlar, komik fıkralar ve sürprizlerle renklendi- riliyor. Uzun zamandır kendi- sine sakladığı fikirlerin bu gnıpla ortaya çıktığı- nı iddia eden Scott Pe- ters, tap dansçısı bir an- ne ile baterist bir babaya sahip olduğu için, derin- lerdeki bırıkıminin, Trash'i oluşturmasını sağlayacak yaratıcılığa dönüşmesıni bir kıvılcı- mın sağladığını söylüyor. Scott Peters dansçı ve bir prodüksiyon şirketi- nin sahibi. Dünyaca ün- lü birçok şovun koreog- rafisini yapmış olan sa- natçı, BBC, Chaka Khan, The Clash, rTV, Bennj HüLTheRoyalGala da ve 'VVestend Musical Pro- ductions' ile çalıştı. 1 Canf New York'ta • Kültür Servisi - Genco Erkal'ın Can Yücel'in yaşamı ve şiirlerinden yola çıkarak sahneye koyduğu 'Can' adlı oyun 19 Kasım'da New York'ta izleyici karşısına çıkıyor. The Kaye Playhouse at Hunter College'da saat 19.30'da sahnelenecek olan oyun, geçen yıl Uluslararası Istanbul Tiyatro Festivali Onur Ödülü'nün yanı sıra Afife Jale, Muhsin Ertuğrul ve Sadri Alışık 'en başanlı erkek oyuncu' ödüllerini ahmştı. Genco Erkal'ın rol aldığı oyunun sahne düzenlemesi de şairin kızı Su Yücel'e ait. 'Anadolıı'dan Esintilen' sergsi • İSTANBUL (AA) - Çağdaş Türk-Japon Heykeltıraşlar Derneği'nce düzenlenen 'Anadolu'dan Esintiler' adlı sergi Istanbul'da açıldı. Mimar Sinan Üniversitesi (MSU) Osman Hamdi Bey Salonu'ndaki serginin açılışında konuşan Değirmendere Belediye Başkanı Ertuğrul Akalın, "Değirmendere'de kurulacak olan Çağdaş Sanatlar Müzesi'ne her türlü katkıyı bekliyoruz. 17 Ağustos depreminde, heykel parkımızdaki 22 heykel sulara gömüldü. Biz 9'uncu Uluslararası Değirmendere Zühtü Mürütoğlu Ahşap Heykel Sempozyumu'na bu eserlerin sahiplerini yeniden davet ederek yeni heykeller yapmalannı isteyeceğiz" diye konuşru. 16 heykel ve 11 resim çalışmasının yer aldığı sergideki eserler, 'Çağdaş Sanatlar Müzesi'ne bağışlanacak. Türk ve Japon toplam 12 sanatçınm eserlerinin bulunduğu sergi, 24 Kasım tarihine kadar gezilebilecek. BUGÜN • IŞSANAT'ta saat 19.30'da 'Ivo Papazov & Bulgar Düğün Orkestrası' ile Bahk Ayhan ve Grubu'nun konseri dinlenebilir. (316 00 00) • KEREM GÖRSEV JAZZ BAR'da saat 23.00'te "Laid BackProject' konseri izlenebilir. (231 39 50) • TARIK Z.\FER TUNAYA'da saat 18.00'de 'Edebiyatuı Sağı Solu Sobe' başüklı söyleşi gerçekleşecek. (293 12 70)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle