25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 KASIM 2000 PERŞEMBE HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ StRMEN Küptçe Televizyon Önce MHP'nin haklı olduğunu söyleyerek baş- layalım. Evet AB Türkiye'ye karşı art niyetlidir. Türkiye ne pahasına oiursa olsun AB üyesi olmak zorunda değiidir. Bu gerçeği keşke baştan Avrupa'ya be<li etseydik de bize bakışlan ve KOB bu biçimde ge- lişmeseydı. Gelinen noktada Türkiye'deki kimilerinin fazla heveskâı olmasının da dahli var. Eski Yugoslavya'da yaşanan bunca olaydan sonra, Kıbns'ta iki ayn yapının varlığının kabulü zo- runludur. Bunun aksine bir davranış, yeni ve deği- şik türiü etnik temizliklerin, dünyanın çok kritik bir bölgesinde yeniden yaşanmasına yol açar. Buraya kadar söylenenler, ister MHR ister baş- kalan tarafından dile getirilmiş olsunlar, doğrudur. Ama burada duaıp başka bir gerçeğe de bak- mak gerek. Türkiye AB üyeliği olsun olmasın, kimi sorunla- nnı kendi varlığı için çözmek zorundadır. Devletın üniter yapısını bozmadan, Kürt sorunu- nun çözümü yolunda adımlar atılması zorunludur. Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın Kürtçe yayın yapan bir televizyon istasyonu kurulması önerisinin yaşama geçirilmesi veya bir kanalda be- IİFIİ zamanlarda Kürtçe yayın yapılması doğru bir adım olacaktır. ••• Gelişen teknolojinin vardığı aşamada, Türkiye dışından Kürtçe yayın yapan TV'leri durdurmak mümkün değil. Kürtçe TV'yi yasaklamamız, MED TVyi engelle- medi. Yasak, birşeyi çözmüyor. Birzamanlarkasetya- sağı, kasetlerin satışını engellemedi, arttırdı. Yasak döneminde 1 milyon satanlar, şimdi beşte bire ka- dar düştüler. Kürtçe TV'yi yasaklayarak ulusal birlik, kültürel bütünlük falan sağlanamaz. Artık bu gerçekleri gömnenin zamanı gelmiştir. Türkiye bu sorunu çok daha önce, KOB kendi- ne ulaşmadan önce çözmüş olmalıydı. Burada bir yanlış anlamayı da baştan engellemek gerek: Bütün demokratik önlemlere karşın terörü durdurmak mümkün değil. Ispanya'nın bütün de- mokratik açılımlarına, terör ile karşılık veren ETA, bu olgunun en çarpıcı örneği. Bu yüzdendir ki ekonomik durumun düzeltilme- si, demokratik açılımlann yapılması terörü bıçak gi- bi keser sananlar yanılmaktadırlar. Ekonomik gelişmenin etnik kimlik sorununu tüm- den ortadan kaldıracağını söyleyenler, Belçika'ya bakmalıdırlar. ••• Ama bu gerçekler, Türkiye'nin kendi demokra- likleşmesinin önündeki engelleri kaldırmaması için de bir neden oluşturamaz, oluşturmamalıdır. Biz gerçekten çağdaş demokrasi ölçütlerine uy- gun bir ülkede yaşamak istıyoruz. Bunu Avrupa için değil, kendimiz için istemeliyiz ve istemekteyiz de. Bundan böyle Avrupa'dan Türkiye'ye gelecek olan önerileri de demokratikleşme ve hakkaniyet mihenk taşına vurmak zorundayız. Bize hiçbir şey vemneden her şeyi isteyenlerin, istenenleri yaptıktan sonra da üyeliğimizi kolayca kabul edeceğini de sanmayalım. Dünyanın koşullanna kapımızı kapatıp kendi içi- mizde büzülmemiz de yanlıştır, Avrupalı efendile- rin bütün isteklerini yerine getirmemiz de. Unutmayalım, Avrupa hem bir değerler hem de çıkarlar bütünüdür. Bütün değerlerine uyduğunuz zaman da çıkarlann hesabı ortadan kalkmayacak- tır. ingiltere ve Fransa 1856 Paris Antlaşması'yla Osmanlı'nın toprak bütünlüğünü ve varlığını ga- ranti altına alıyor, onu Avrupa devletleri arasında sayıyordu. Ama koşullar biraz değişip ortaya Al- manyafaktörü çıkınca, antlaşmanın üstünden alt- mış yıl bile geçmeden, Çarlık Rusyası'na yardım için Osmanlı'nın üstüne çullandılar ve önüne idam fermanını koydular. Gerçekçi olalım. MGK ve Genelkurmay'm katılımıyla hükümet için AB çalışması hazırlanıyor Bürokrasklen AB raporuAyHANŞÎMŞEK ANKARA-AB'nin küttürdhak- lar, MGK'nin sivflleşmesi, ölûra ce- zasuun kaiduılmasr istemleri için son karan verecek hükümete sunul- mak üzere, MGK ve Genelkur- may'ın da katılımıyla bir rapor ha- zırlandığı öğrenildi. AB'nin Türkiye'ye ilettiği katı- lım ortaklığı belgesine yıl sonuna kadar verilecek 'yanrt' konusunda askeri ve sivil bürokrasinin çalışma- ları ilerlerken genel eğilimler de net- lik kazanmaya başladı. Edinilen bil- gilere göre Ankara AB ev ödevini 'körü körüne' yerine getirmeyecek, ulusal programdaki önceliklerini anayasal ilkeler ve ulusal çıkarlar çerçevesinde belirleyecek. Dışişleri Bakanlığı'nın anadilde eğitim konusunda AB üyesi ülke- lerdeki durumu mercek altına aldı- ğı, bu çalışmanın sonuçlanna atıfta bulunularak Türkiye'nin AB ülkele- İBDA-C davası EnUş^eölüm cezası istemi İstanbul Haber Servisi - Şeriatçı terör örgütü lBDAyC'nin lideri "Salih Mirzabeyoğhı" takma adlı Salih tzzet Erdiş'ın "Anayasal dü- zeni silah zoruyİa değiştirmeye te- şebbüs etmek* suçundan ölüm ce- zasına çarpnnlması istendi. Yasadışı Islami Büyük Doğu Akıncılan (İBDA-C) davasına dün istanbul 6 No'lu DGM'de devam edildi. Oturuma tutuklu sanıklar Erdiş, Sadettin Ustaosmanoğlu ve Mehmet Fazıl Aslantürk ıle tutuk- suz olarak yargılanan sanık Hüsnü Göktaş katıldı. Duruşmada esas hakkındaki görüşünü bildiren DGM Cumhunyet Savcısı Cengiz Haaosmanoğhı, Erdiş'm, terör ör- gütü IBDA/C'nin liderliğini yaptı- ğını belirtti. Savcı, Erdiş'in ama- cının anayasal düzeni cebirle de- ğiştirip dini esaslara dayalı federal yapıdâ bir Islam devleti kurmak olduğunu kaydetti Savcı sanık Er- diş'in, TCY'nin 146/1. maddesi uyannca "mevcut anayasal düzeni silah zoruyia değiştirmeye teşebbüs etmek" suçundan ölüm cezasına çarptınlmasuu istedi. • AB'nin Türkiye'ye ilettiği katılım ortaklığı belgesine yıl sonuna kadar verilecek 'yanıt' konusunda askeri ve sivil bürokrasinin çalışmalan ilerlerken genel eğilimler de netlik kazanmaya başladı. Dışişleri Bakanlığı'nın anadilde eğitim konusunda AB üyesi ülkelerdeki durumu mercek altına aldığı, bu çalışmanın sonuçlanna atıfta bulunularak Türkiye'nin AB ülkelerinde olmayan bir standardı kabul etmeyeceği öğrenildi. rinde olmayan bir standartı kabul et- meyeceği öğrenildi. Avrupa 'daki uygulamalara işaret ederek TSK üzerinde sivil detıeti- min arttınlmasını isteyen AB'ye, Genelkurmay Başkanhğı'nın Baş- bakanlık'a bağlı olmasının NA- TO'da kabul gördüğü yanıtının ile- tilmesi bekleniyor. Çahşmalara başlandı MGK'de sivil üye sayısuun arttı- nlması konusunda ise derin bir gö- rüş aynlığı bulunmuyor. AB Genel Sekreterliği bünyesinde, hükümete sunulmak üzere, MGK Genel Sek- reterliği, Genelkurmay Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve ilgili kurum ve kuruluş temsilcilerinin de katılı- mıyla hazırlanacak raporun çahş- malarma başlandı. Üç AB belgesi temelinde hazırlanan raporda ilk olarak AB'nin katılım ortaklığı bel- gesiyle ilettiği beklentiler, birliğin 80 sayfalık ilerleme raporunda yer verilen görüşler ile açıklanarak AB'nin belgede 'gerçekte neyi kas- tettiği' ortaya konuyor. Ardından bu beklentiler lnsan Haklan Koordinatör Üst Kuru- lu'nun hazırladığı ve hükümetin re- ferans belgesi olarak kabul ettiği 'Demokrasi Takvimi' raporu ile kar- şılaştınlıyor. Rapor, AB ile uyum sürecinde gelinen noktanın 'fotoğra- finın çekUmesini' amaçlıyor. Gele- cek hafta hükümete sunulması bek- lenen raporun 'Mûlahazalar' bölü- münde MGK, Genelkurmay ve di- ğer kuruluşlann çeşitli başlıklarda- ki görüşleri ve çekincelerine yer veriliyor. Dışişleri kaynaklanndan edinilen bilgilere göre hükümete sunulacak çalışma teknik nitelikte olacak, ol- gusal bilgilere dayanacak ve yorum içermeyecek. Ancak 'Mûlahazalar' bölümünde ilgili kurum ve kuruluş- lar, AB'nin beklentilerini karşıla- mak için yapılanlar hakkında bilgi verirken görüş ve çekincelerini de iletecekler. Duyarlı konularda hü- kümetin ulaşacağı sonucun ardın- dan AB Genel Sekreterliği, ulusal belgede siyasi kriterlerin yazımına geçecek. Anadilde eğitiın Üst düzey bir yetkili, Cumhuri- yet'e yaptığı değerlendirmede, ka- tılun ortaklığı belgesinde en büyük hassasiyete yol açan konunun 'anadilde eğitim' olduğunu belirtir- ken "AB'de birçok konuda uyum yok. Farklı uygulamalar var. Biz bunlan da incelivoruz. AB üyesi ül- kelerde geçertiolamayan standartia- nn bizden istenmesi kabul edilebüir değüdir" dıye konuştu. Ulusal programda Türkiye'nin kendi belirleyeceğj önceliklerin yer alacağını belirten yetkili, "Bunlar AB'nin ödevieri, ber şeyi kabul ede- ceğiz, körü körüneyerine getireceğiz diye bir şey yok. Hükümetin bugüne kadar hiçbir taahhüdü de olmamış- br. Anayasal ilkeler ve ulusal çıkar- lanmız çerçevesinde ne gerekirse onu yapacağu" dedı. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN F tipi cezaevlerinin kapatılması için başlatılan açlık grevi 27. gününe girdi OKhıı orucıma adnn adnn ALPERTURGUT F tipi cezaevlerinin ka- patılması için yurt gene- lindeki 18 cezaevinde 816 tutuklu ve hükümlü- nün katılımıyla sürdürü- len ve 27. gününe giren açlık grevi 3 gün sonra ölüm orucuna dönüştü- rülecek. Erzurum ve Siirt ceza- evlerinde "hücreuygula- masına" geçildığını öne süren tutuklu ve hüküm- lüler, Adalet Bakanlı- ğı'na ve sağlık kuruluş- lanna yazdıklan dilekçe ve mektuplarla yaşamsal önemi olan B-l vitamini istediler. Kamuoyuna seslenen tutuklu ve hükümlü ya- kınlan ise "ölümlerin kapıda" olduğunu vur- gulayarak "Evtotiannn- zın sağhk durumu kötü- leşti. Cezaevlerinden kan kusmaya başladıklannı belirten haberier geliyor. Talepleri bir an önce ka- bul edilmezse 20 Ka- sun'da btder de tophı ola- rakölüme yatacağtz" de- dıler. Tutuklu ve hükümlü yakınlan, daha önce ya- şanan ölüm orucu ve sü- resiz açlık grevi eylemle- ri ile son dönemde Ulu- canlar ve Burdur'da meydana gelen cezaev- leri olaylan nedenıyle çok sayıda siyasi tutuklu ve hükümlüde sağlık problemleri bulunduğu- nu açıkladılar. Fiziksel rahatsızlıklan bulunan tutuklu ve hü- kümlülerin de süresiz aç- lık grevine katıldığını vurgulayan aileler, şöyle konuştular "Olümler ka- pıda, cezaevlerinden sü- rekli olarak evlatianmı- zm durumunun kötüleş- tiği, şuuıianmn kapan- maya başladığı ve kan kustuklan habeıieri geli- yor" Adalet Bakanı Türk, rüşvet ve yolsuzluğun ülkelerin ulusaj sınırlannı aşan bir boyut kazandığını söyledi 'Yolsuzhığa karşı ıdııslararası işbirBği yapdsm 9 Adalet Bakanı Türk 'Rüşvet ve yolsuzluk sosyal adaleti sarsıyor' İstanbulHaber Servisi-Adalet Bakanı Hüanet Sami Türk, rüşvet ve yolsuzluğun etkilerini özet- le şöyle sıraladı: • Rüşvet ve yolsuzluk oiaylaı «yla devlet bütçe- si zarar görüyor. • Kamu kaynaklan soyuluyor. •Hukuk devletû demokrasi ve insan haklan için büyük bir tehdit oluşturuyor. • Yolsuzluk, sosyal adaleti temelinden sarsı- yor. •Serbest piyasa ekonomisi ve onun temelinde- ki rekabet bu olaylaıdan yara abyor. Rekabet, bu olaylaıia yerini haksız rekabete bırakıyor. • Toplumsal servet, rüşvet veren veya men- faat sağlayan kişiler lehine e! değiştirebiüyor. •Ekonomik gelişme engelleniyor. •Kural dışı ış yapanlar avantaj sağhyor. •Demokratikkurumlann işleyişt rüş\%tveyol- suzluklarla tahrip ediliyor. •Yolsuzlukla, ahiaki değerler erozyona uğra- tılıyor. • Toplumsal düzen bozuluyor. • tnsanlann kamu kurumlanna ve demokra- tik kurallara olan güveni azalıyor. •Böylenkk toplumsal dengeler ahüst ohiyor. İstanbul Haber Servisi - Adalet Bakanı Hikmet Sa- mi Türk, rüşvet ve yolsuz- luğun, toplumlann gelişme- si önünde büyük bir engel oluşturduğunu, ahiaki de- ğerleri erozyona uğrattığı- nı, toplumsal düzeni bozdu- ğunubelirtti. Rüşvet ve yol- suzluğun ülkelerin ulusal sı- nırlannı aşan bir boyut ka- zandığını ifade eden Bakan Türk, "Rüşvetveyolsuzhık- la mücadeİe edebflmek için arbk günümüzde muüak uluslararası işbirliği şartnr'' dedi. Adalet Bakanlığı'nın iş- birliğiyle Avrupa Konseyi tarafından düzenlenen "Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadelede Uzman Servisler 5. Avrupa Konferansı", dün Büyük Tarabya Oteli'nde baş- ladı. Rüşvet ve yolsuzlukla müca- delede yaptırunlar konusunun, uz- manlarca her yönüyle ele alınaca- ğı konferansa 41 Avrupa Konseyi üyesi ülkeden 68 uzman ile 10göz- lemci ülkeden uzmanlar katılıyor. îçişleri Bakanı Sadettin Tan- tan'uı da katıldığı konferansın açı- hş konuşmasını yapan Adalet Ba- kanı Türk, uluslararası ıhalelerde ve diğer uluslararası işlerde çoku- luslu suç işlendiğinin görüldüğünü Avrupa Konseyi tarafindan düzenlenen konferansta yolsuzlukla mücadele tarûsıkh. (Fotoğraf: HATİCE TUNCER) belirterek "Bu durum, rüşvet ve labümektedir. Rüşvet amacı>la bi- aOlabilmektedir.*" yoisuzluğun başta Avrupa Konse- yi, Avrupa Iktisadi İşbirliği Teşki- laü olmak üzere çeşitli uluslarara- sı kuruluşlar tarafindan daözel bir önemle ele ahnmasını zorunhı lal- mışbr" dedi. Nüfuz ticaretı konu- suna da değinen Türk. "Nüfuz ti- careti, bir Idşinin haksız menfaat sağlanması yolunda kendi konu- munu kullanmasıdır" dedi. Bakan Türk sözlerini şöyle sürdürdü: "Rüşvet ve yolsuztukla mücade- le edebibnek için artık günümüzde mutlak uluslararası işbirliği şartnr. Yolsu/.lukta muhasebe oyunlan, sahte fatunı ve makbuzlar kullanı- lanço dışı kara paralar yabancı ül- kelerdeki ihakler için kullaıulabil- mektedir. Rüş^ et veyolsuzluk sade- ce kamu ihalelerinde değil, birçok toplumsal olayda da karşımıza çı- kabflmektedir. Hatta spor müsaba- kalannda dahi hakemlerin elde edildiği söylenebümektedir. Siyasi partilerin fınansmanlan va da se- çim kampanyalaruun finansman- lannda yolsuzluk, rüşvet konusu olan para ve diğer menfaatlann devrej'e girdigi öne sürülebilmekte- dir. Maalesef çeşitli ülkelerde bu- nun örnekleri çok tanınnuş de\1et adamlarnun isimleriyle de ortaya Rüşvet ve yolsuzlukla mücade- le konusunda özel yöntemlere ih- n'yaç bulunduğunu kaydeden Türk, bu çerçevede mahkeme karan ile telefon dinlenmesi, video kayıtla- n gibi yöntemlerin uygulanmak zorunda olduğunu vurguladı. Avrupa Konseyi Huİcuki İşbirli- ği Direktörü Marie-Odile VVıeder- kehr de rüşvetin, Avrupa Konse- yi'nin ilkelerinin tümüne zarar ver- diğini belirterek yıllık konferans- larda konunun uzmanı olan polis, hâkim ve savcılann bir araya gele- rek öneri ve düşüncelerini anlat- tıklannı vurguladı. Basbakan Ecevit 'KıbrısRumlara teslim edilemez' ANKARA (Cumhurryet Bürosu)- Başbakan Bü- lent Ecevit, Kıbns'ı çıkmaza sürükleyenlenn bazı Avrupa ülkeleri olduğunu vurgulayarak "Eğer Kıb- ns'ı kendi haline bıraksalar sorun kalmazdı. Eğer Baüb ülkelerin oyunlannagelsek Saraybosna'dan, Kosova'dan daha ağır koşullar altmda, Kıbnsh Türklerin büyük felaketierle karşüacaklannı biB- yoruz" dedi. Ecevit, BM Genel Sekreten Kofı An- nan'ın son açıklamalanmn da "ortahğı büsbütün bulandınnğuu'' söyledi. Ecevit, partisinin dünkü grup toplantısında ön- celikle KKTC'nin 17. kuruluş yıldönümünü kut- ladı. "Bugün KKTC'de, dünya ister kabul etsin is- ter etmesin, iki ayn bağunsız devlet var. Biri Kıbns Rumlanmn devleti, biri de Kıbnsh Türkler'in dev- leti. Bu gerçeği görmezdengeienkre rağmen bu ger- çekvarhğmı sürdürüyor vesürdürmeyedevam ede- cektir" dedi. Bazı Batı ülkelerinin Kıbns'ta geçmi- şin acılannı yeniden canlandırmaya uğraştığını vurgulayan Ecevit, "Eğer Baüh ülkelerin oyunla- nna gebek, Saraybosna'dan^Kosova'dan daha ağu* koşullar alûnda Kıbnsh Türklerin büyük felaket- lerle karşdaşacaklaruu buiyoruz. Buna izui verme- yiz." dedi. Türkiye'nin AB adaylığının kesinleştiği Helsin- ki doruğunda, adaylıkla Kıbns konusu arasında bağlantı kurulmasının ka- bul edilemeyeceğini vurgu- ladıklannı belirten Ecevit, "Kararhhğunızı bDerek bi- ze adayhk hakkuu verdiler. Bize bu açıdan gerekli gü- venceler de verildL Kopen- hag ölçütlerine, kritenerine evet, dedik. Ama başka hiç- bir öiçüt kabul edemeyece- ğunizi söyledik. Verilen söz- lerden şimdi geri dönülü- B ö l e n t E c e v i t yormuş gibı bu* ızlenım or- taya çıkü. Biz kesinlikk buna raa olmayız, izin ver- meyiz." diye konuştu. Kıbns'ı çıkmaza sürükleyenlerin bazı Avrupa ülkeleri olduğunu kaydeden Ecevit "Eğer Kıbns'ı kendihaline bıraksalar Kıbns'ta bir sorun kalmaz- dL Birkaç gün önce BM Genel Sekreteri Saym Ko- fı Annan'ın kendi devimiyle 'sözlü ıfadeleri' şün- di ortahğı büsbütün bulandnrh. Tezgâhlanmak is- tenen oyun artik ortada. Kıbns'ta bir ortak devlet ohnabynnş, tek bir vatandaşhk olmahymış. Rum- lara büyük miktarda toprakbırakümahynuş,. O da yetmezmiş, Rumlar'a büyük miktarda toprak bı- rakümahymış. O da yetnıezmiş,çoksayıda Rum ku- zeye geçip yerieşebûmeuymiş. Kıbnsh Türkler'in tek güvencesi olan Türk askeri de Kıbns'tan çekfl- meBjTiüş. Bunlar bir araya geldiginde görühlr ki ba- zı etkin çevreler Kıbns'ta, konfederasyon şöyte dur- sun, fedarasyona bfle razı degilkr. Fakat butasanm- lann hiçbiri Türk tarafinca kabul edilemez." diye konuştu. Devlet Bakanı Yücelen 'Kürtçe TV1 ctyda hazırlanır' ANKARA (Cumhurryet Bürosu) - TRT'den so- rumlu Devlet Bakanı Rüştü Kazun Yücelen, koalis- yon liderleri arasuıda tartışılan Kürtçe radyo-televiz- yon yaymı konusunu değerlendirdi. Yücelen, Kürt- çe yayın karannın Bakanlar Kurulu'nun yetkisinde olduğunu belirterek "Eğer böyle bir karar ahnırsa biz 1 ayiçinde öyle biryayını hazır- lanz" dedi. Devlet Bakanı Yücelen, Başbakanlık lnsan Haklan Koordinatör Üst Kurulu'nun toplantısının ardından basına açıklamalarda bulundu. Top- lantıda AB Katılım Ortaklı- ğı Belgesi (KOB) ve lnsan Haklan Evrensel Beyanna- mesi 'nin yıldönümü olan 10 Aralık kutlamalannı görüş- tüklerini belirten Yücelen, "Siyasi kriterlerin kısa ve orta vadeli öncefiklerini gö- rüşmüş ve bu öncefiklerde Türkhe'nin yerine getire- meyeceğj bir husus ohnadığı teyit edihniştir'' dedi. Bakan Yücelen
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle