27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 KASIM 2000 ÇARŞAMBA O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr 57. HükünietL. Aydin OLGUN Araştırmacı S ayın BükntEcevit'inbaş- kanlığındaki 57. hükü- met. ışbaşına geldiğinde tüm yurtta büyük bir se- vınçle karşılandı. Sayın Ecevit'in geçmişi, kariz- matık Karaoğlan varlığı, siyasetteki büyiik başanlan, bu hükümetin başa- nsı içın garanti sayıldı. Üçlü koalis- yon. Türk kamuoyundan büyük des- tek ve güven aldı. Ancak aradan geçen iki yıla yakın süre sonunda 57. hükûmetin pek ba- şanlı olmadığı, Türk toplumunun bu hükümetten beklediğı hizmetlerin yal- nız ve yalnız Sayın Ecevit'in karizma- sı ve başanlı geçmişi ile gerçekleş- meyeceği de gün ışığına çıktı. Bugün üçlü koalisyonun ortaklan- nın, kendılerine özgü apayn siyasal tu- tum ve uygulamalan ile önemli yara- lar aldığı bir gerçektir. tktidar ortak- lan olan ANAP ile MHP, devletin tüm kademelerinde gerek ekonomide ol- sun ve gerekse yönetimde etkinlikle- rini göstenrken iktidann büyük orta- ğı DSP, toplumu tatmin edecek önem- li bir başanya ve uygulamaya imza atamamakta, yalnızca bu koalisyonun devamını sağlamakla yükümlü oldu- ğu imajmı yaratmaktadır. Bu arada özellikle kötüye giden iş- ler, başta ekonomi olmak ûzere DSP'nin, daha doğrusu Başbakan Sa- yın Ecevit'in omuzlanna yüklenmek- te ve ilk genel seçimlerde bu olumsuz- hıklann hesabının DSP'ye fatura edi- leceği de daha şimdiden betirginleş- miş bulunmalttknr. Ekonominin yanı sıra özellikle yö- netimdeki anlaşmazlık ve başansızîık- lar, Sayın Ecevit'in Cumhurbaşkanlı- ğı ve TBMM Başkanlığı seçimlerin- deki onaylanmayan tutumu, KHK ko- nusunda hukuku savunan Cumhur- başkanlığı ile olan anlaşmazlıklar, DSP'nin devlet kademelerindeki pa- sif tutumu, sol ve demokratik sol tan- danslı kişilerin işbaşından uzaklaştı- nlmalan ve devamlı mağdur edilme- leri ve en son olarak başanlı milletve- kili Sema Pişkmsöt'ün TBMM'deki komisyon başkanlığından "hükümet ortaklan istediğr mazereti ile uzak- laştınlması, kamuoyunda hükûmetin en büyük ortağı olan DSP'ye karşı önemli kırgınlıklar yaratmış, ANAP ile MHP'nin kadrolaşma faahyetlen, ka- muoyunda ve DSP'de büyük tepkile- re yol açmıştır. Oteyandan Sayın Ecevit'in ban ya- kın çaüşma arkadaşlannın devlet yö- netimindeki deneyimsizlikleri ve bun- dan doğan otorite boşluklan da ka- muoyumınözellikle dikkatini çekmek- tedir. 57. hükûmetin halen içınde bulun- duğu önemli sıkıntılan şöyle özetle- yebilirİ2: Ekonomide çokbaşhlık görülmek- tedir. Her ne kadar ekonomiden sorum- lu bakan DSP'li ise de bu alandaki tüm üst bürokratlar Sayın Mesut Yıl- maz'uı önerdiği kişilerdir. Başanlı ol- « duklan da söylenemez. Iki yü önce 400 bin TL civannda olan "doİar", bugün 700 bin TL'ye yaklaşmış durumdadır. Yetkililerin tüm iddialanna karşın enf- lasyon yûzda 50'nin alnna düşmemiş- tir. Halk bu konudaki aksi açıklama- lara itibar etmemekte ve inanmamak- tadır. Tophımagöre enflasyondaki esas baz, pryasafiyarJandır.Et, meyve, seb- ze ve ekmek fiyatian yükselirken enf- lasyonun düştüğünden söz etmek gü- lünçtür. Hükümet, vergi ayarlamalan yapar- ken enflasyonun yüzde 50-55 üzerin- de olduğunu hesaplamaktadır. Ancak buna karşı aynı hükümet, gariptir, me- mur ve işçiyeyapüacak zamlan ise ha- yali bir saptama ile yüzde 20 olarak düşünmektedir. Bugünkü gidişle enf- lasyonun düştüğü aldatmacasının 2001 yılında kesinlıkle ıflas edeceği de açık- tır. Hükümeti zorlayan bir konu da ban- kalar ve bankazedeler konusudur. Ekonomiden sorumlu Devlet Ba- kam Recep Önal'ın iki ay önce "Se- kiz bankadan başka batacak banka yok" güvencesıne karşın, son günler- de birdenbıre ortaya çıkan "Etibank ve BankKapital" olayı özellikle Baş- bakan Ecevit'i ve hükümeti büyük zo- ra sokmuştur. Bu yeni gelişmenin dev- lete "11 mih/ar" dolarhk yeni bir yük getirdiği anlaşılmaktadır. Sayın Temizel de konuyla ilgili son açıklamasında "Batacak başka banka yoktur. Kimse zararda da olmayacak- or. Herkes parasını alacakür" demış- tir. Ancak Sayın Temizel 'in, durumu normal bir ışlem olarak göstermeye ça- lışması ve devletin ödemesi gereken milyarlann vatandaşın cebinden çıka- cağını unutması da garipsenecek bir olaydır! Sayın Temizel, mudilerin pa- ralannm 'Tasarruf Fonu'ncaödenece- ğini, tüm zararlarm bu fondan karşı- lanacağmı belirtirken nedense bu fo- nun sermayesinin vatandaştan çıkn- ğını anımsamaz görünmüştür! Öte yandan Egebank sorumlulan hakkında dokuz ay önce kesinlik ka- zanan soruşturmanın neden aylar son- ra adalete intikal ettirildiği de üzerin- de durulması gereken çok önemli bir konudur. Tüm bu olay ve gelişmeler, yetkili- ler ne kadar eleştirirlerse eleştirsinler kamuoyunda yeni banka olaylannın do- ğabileceği gerçeğini ortadan kaldırma- mıştır. Bankalarla ılgüı bu gelişmeler olur- ken Halk Bankası ile ilgili iddialann hâlâ adalete intikal ettirilmemesi de kuşkusuz zihinlerde soru işaretleri do- ğurmaktadır. Bu arada bankalar konusunda faz- la konuşmayan Başbakan Ecevit'in bu suskunluğunu özel olarak yardımcısı Hüsamettin özkan'ın kayınvalidesi için bozmaave muhterem hammefen- diye yapılan ödemelerin yasal olduğu- nu bizzat açıklaması da kamuoyunda Sayın Ecevit'e uymayan bir davranış olarakyonımlanmışör. Dılenz bu ko- nuda olumsuz bir geüşrne olmaz ve Sa- ym Başbakan zor duruma düşmez. Enflasyonla ilgili önemli bir konu da elektnk, doğalgaz ve Bakû-Ceyhan boru hattı ile ilgili sıkıntılardır. Bu ko- nu üstünde aynca dunrıak gerek. Kı- saca Kıbns konusuna değınmek ıste- rim: Kıbns'a yapılan trilyonluk mali yardımlann da ekonomimızi zorladı- ğı açıktır. Türkiye, Kıbns'taki "bek- le gör" politikasından vazgeçmeli, dxş baskılara karşı Kıbns konusunda hiç- bir fedakârlıkta bulunmayacağını, ge- rekirse AB 'ye girmeme pahasına res- men ilan etmelidir. Bununla birlikte Türkiye'nin hemen her konudaki baş düşmammn Yunanistan olduğu da anımsanmalı, Yunanistan'la sıcak iliş- kiler ve kardeşlik palavralanna da son venlmelidir. Sonuç olarak: İçınde bulunduğu- muz olay ve gelişmeler, sıkmtılar el- betteki yalnızca 57. hükûmetin kaba- hatideğildir. 1950'lerdenbuyanagel- miş geçmiş tûm hükümetlerin çeşitli konularda sorumlu olduklan bir ger- çektir. Ancak 57. hükümet büyük vaatler- le gelmiş, sorunlara kesin çözûmler ge- tireceği sözünü vermiştir. Şimdi ma- alesef ülkenin beklentilerine yeten ka- dar yanıt verilmediği görülmektedir. Bize göre bu sonuca, koalisyon or- taklan arasındaki anlaşmazlıklar ne- den olmaktadır. Koalisyon hükümetin- de inisiyatif ANAP ve MHP' nin elin- dedir. Büyük ortak DSP ıse bu ikı partı ara- smda dengeyi sağlamaya gayret et- mekte, çeşitli tavizler vererek hûkü- metin devamını sağlamaya çahşmak- tadır. Şair Leyla Hanım'ın Anılan MllSa SEYİRCt Antafya 11 Kültür Müdürü S on bir yıl içerisinde roman, öykü ya- pıtlanndan çok yaşamöykûlerinin iş- lendiği ya da anılann konu edildiği ki- taplan büyük bir keyifle okudum. Hıf- n Topuz'un Meyyâle, Taif te ölüm, Paris'te Son Osmanlılar; Mina Urgan'm Bir Di- nazorun Anılan, Ali Neyzi'nin Hüseyin Paşa Çıkmazı, Cahit Uçuk'un Bir tmparatorluk Çö- kerken, Şirin Devrim'in Şakir Paşa Ailesi, Ay- şe Kulinın Adı Aylin ve Füreyya, son olarak da Cumhunyet Kıtaplan arasından çıkan Şair Ley- la (Saz) Hanım'ın Anılan 19. Yûzyılda Saray Ha- remi'nı okudum. Son kitap dışında öbür yapıtlarda olaylann akışına kendinizi kaptınyorsunuz gidiyor. Oy- sa Şair Leyla Hanım Anılar' ında bizi Çırağan Sa- rayı'nın mekânlanna, Istanbul Boğazı'na, çev- resindeki koruluklara. yalılara. Akdeniz'in tarih kokan Gint Adası'na götürüyor. Çocukluğumuzda keyifle söylediğimiz 'Yas- h gıttim, şen geldim" dizesiyle başlayan (şiir Sa- mflı Rıfât'ındır) ünlü marşın da bestecisi olan Ley- la Hanım, son yülannı Antarya'da geçiren dos- tumH.AK Neyzi'nin anneannesininannesi. Ley- la Hamm'la ilgili, sevgili Neyzi'den kitap çık- madan önce epeyce anı dinlemiştim. Cumhun- yet Kitaplan arasından söz konusu yapıt çıkın- ca büyük bir keyifle okudum. îstanbul Tıp Fakültesi'nden ilk diploma alan doktoriardan olan hekim tsmail Paşa, Giritlı yok- sul bir aileden gelmektedir. SuKan Mahmut'un saray cerrahı olarak atanan hekim tsmail Paşa, Veliaht Abdülmedt'in sunnetini yapar, Abdül- mecit de padışah olunca, hekim paşayı öğreni- mini tamamlaması içın Paris'e gönderir. Paşa, Paris dönüşü saraya başhekim, padışah aüesinin özel doktoru olur. Hekim tsmail Paşa ve aüesine sarayın kapısı böyle açılır. Leyla Saz anılannda bu durumu şöyle dile getirir: "Abdûlmecit tahta çıkuıca, ba- bamı öğrenimini tamamlaması için Paris'e gön- dernıiş. Bu, 1839 ya da 1840 yıbnda oluyor. Ba- banı,Avnıpa'dabuluııduğu$ıradavaktinihk;boş geçirmemiş, bir yandan derskrini izkrken, öte yandan da bulunduğu ûlkelerin uygarhklanyla flgüenmiş. Fransa'dan sonra lngötere v« ttalya'ya giderek, ülkeve Batı dünyasıyla ilgili pek çok an- siklopedik ve değişik türde bilgiyle dönmüş. Sul- tan Abdûlmecit, babamı saraym başhekimi ve ai- lesinin özel doktoru olarak atamış. Babam çok zeki ve nükteci bir kişiydL Konuş- ması her zaman Ugi çekici ve zevkli olurdu. Gör- müş olduğu eğitim ona a> n bir saygmhk kazan- duıiuşü. Pek çok konuda kendisine danışınnn. Suhanın ve ailesinin yakını, güvenilir danışnıaru olmusru. Ardmdan vezirliğe yükseltilerek devle- tin saygın makamlannda bulundu. Babam, Tıcaret Bakanhğı görevini ilk kez üst- lendiğinde, Avrupa başkentkrinin birinde ulus- lararasıbirsergidüzenknmişti.Sahanattarann- dan bu sergiye gönderilmesi öngörülen örnekkr Tıcaret Bakanhğı'nda toplanmışn. Sultan ve ha- remi, varhklanyla bu sergiyi onuriandırdıkla- nnda, bu yüceziyaretçileri annemle ablam da kar- şılanıışlar. On yaşlannda ve pek güzel bir kız olan abianu, Abdühnecit'in büyük kızı Fatma Sultan beğenmiş ve onu yanına, saraya ahmş." Sarayın kapısı, ailesi ile birlikte kûçük Ley- la'ya açılınca sarayda birçok olaya tanık olur. Çı- rağan Sarayı'run tüm mekânlannı, sultanlannha- rem dairelerini, haremin döşeniş biçimini, ya- şayanlann - hizmet görenlerin konumlannı, sa- rayın bahçesini, küçük Çerkez kızlanm, müzi- ğini, dansını, kahve keyiflerini, saz âlemlerini ay- nntılanyla öğrenir. tlkin 1925'te Paris'te Fransızcabasılanbuanı- lar, 1990'h yıllarda Paris'te ikinci kez basılmış, tngilizce çevirisi de olan bu eser, yıllar önce Ka- racan Yayınlan arasında çıkmış, çeviri iyi olma- dığı içın, istenildiği biçünde okuyucuya ulaşa- mamıştır. Bu kez dostum Şen Sahir Sdan yapı- tı Fransızcadan Türkçeye çevirmiş, iyi de etmiş. Sılan'ın akıcı bir dili, düzgün, temiz bir anlatı- mı var. Usta bir cevırmen olarak. karşımıza çı- kıyor. Sılan'ffi^evirisiyie Cumhunyet Kitaplan ara- sından çıkan Şair Leyla (Saz) Hanım'ın Amla- n'm siz de büyük bir keyifle okuyacaksıruz. Böyle anı kitaplannın sayısı çok olsaydı, toplu- mumuzun geçmişini daha iyi tanıyacaktık. Ley- la Hanım Osmanlf nın son yüz yılıru sınırlı da olsa kalemiyle bizim önümüze seriyor. PENCERE Sezar Adaylarının Tepişmesi... "Avrupa Ortaçağı "nda devlet, toprak sahipleri- nin elindeydi. Toprağı ele geçiren zortıa senyör, tartada çalıştırdığı yan köle köylüleri kilise öğreti- sine göre yönetip gerektiğinde krala bağlıyor; ken- disini de 'soylu sınıf olarak tanımlıyordu. Amerika'da böyle bir tarih yaşanmadı. Avrupa'nın gözü pek öncüleri, Amerika'ya çık- tıklannda gözleri önüne uçsuz bucaksız topraklar açıldı, yerlileri soykınma uğratıp araziyi paylaştık- lan zaman soylu sınıfı mı oluşturacaklardı?.. Osmanlı gibi, Amerika tarihi de Avrupa'dan ay- ndır, kendine özgüdür. • ABD bugün dünyanın en ileri demokrasilerinder sayılır, özellikle bireysel özgüriüklerde örnek gös terilir, hayranlık uyandınr. Paranın 'yazı' tarafı bu... Ya 'tura' tarafı.. Dünya tarihinde Hitler ırkçılıkla özdeştir; Nazi- ler'in Yahudi soykınmı unutulamaz; ama, bu olay 20'nci yüzyılın ilk yansında kısa bir sürede yaşan- mıştır; yaklaşık on yıllık bir felakettir; insanlık tari- hine kâbus gibi çökmüştür. Ya Amerikan kâbusu?.. Amerikan tarihinde Avrupa'nın sınıflaşma süre- ci yok; ancak soykınm ve kölelik kuşaklar boyun- ca süregeldi; Afrika'dan gemilerie taşınan zencile- ri tarialarda hayvan gibi çalıştıranlar, gözü kara Av- rupalılardı; Kızılderilileri soykınmla ortadan kaldı- ran 'BeyazAdam'ne konttu, ne barondu; Nazi ırk- çılığını da gütmüyordu; ama, vahşiden de vahşiy- di; kasaptı, cellattı. Irkçılık, beyazların Amerikan demokrasisinde tam bir kara lekedir, Amerikan toplumu daha bu pislikten tam anlamında annmış değil... • Dünya medyası "Süper Güç Amerika" ile bir haftadan bu yana alay ediyor, çünkü Amerika'da cumhurbaşkanı seçimi tam bir ortaoyununadönüş- tü. Zaten ortaoyunu idi. ABD kendine özgü bir toplum düzeni içinde ya- şar; eyaletler, yerel yönetimler ve federal sistemin dişlileri birbirine geçer; cumhurbaşkanı seçimi iki derecelidir; halkçoğunluklaoyunun dışındadır. Ne var ki bu kez Al Gore ile Bush arasındaki yarışta adaylann ipi birlikte göğüslemeleri, sistemin iç yü- zünü konuşup ortaya dökme fırsatını yarattı. Dünyamız için birtatlı gevezelik sayılır bu; Bush kazansa ne olacak?.. Al Gore kazansa ne değişecek?.. Hiç!.. Sezar Sezar'dır. • insanlık için önemli olan, Amerika'nın içi değil, Amerika'nın yeryüzüne dayattığı "Yeni Dünya Dü- zeni"ö\r, öteki adıyla "Küreselleşme"d\r. Bu sistem, insanlığa muöuluk mu getirecek?.. Yok- sa yoksul ile zengin arasındaki uçurumu derinleş- tırdiğinden, mutsuzluk mu?.. Teknolojik devrimle kapitalizmin ıçeriğı değışti mi?.. Soru vesorun bu!.. Roma Imparatoriuğu'nda Sezar'ların degişme- siyle barbarlann başı göğe eriyor muydu?.. TELSIM ABONEL •?: DAHA İYİ DUYARLAR. Çünkü Telsim'de, yüksek dijital kalitede ses aktarma teknolojisi EFR (Enhanced Full Rate) var. EFR, Telsim abonelerinin, birbirleriyle cepten cebe konuşurken, sesleri daha berrak, daha pürüzsüz, daha net duymalarını sağlar. Çünkü EFR sayesinde, ses, gürültüden temizlenerek aktarılır. EFR, Telsim'in sunduğu ayrıcalıklardan yalnızca biri. Siz de hemen bir Telsim CepShop'a gelin, "cep dünyasfmn tüm ayrıcalıklarından yararlanmaya başlayın.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle