Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 KASIM 2000 ÇARŞAMBA
14 JvU.Lil U l \ kultur@cumhuriyet.com.tr
Petros Markaris, dostluğun 'Türk-Yunan mafyası' ile çoktan kurulduğunu belirtiyor
'Bu diuryapolisiyeiçin ideal'
faJKAYKHJNÇ
"Pofisiye yazmak için koku ahnak lazun" di-
yor yazar Petros Markaris. Ona göre cinayetler
ve mafya ne kadar aröyorsa polisiye roman da
o kadar çoğahyor: "Bütün iş borada. Bazen,'Bu
dünya polisiye için idealdır' dhoruraDahaiyi-
sini de bubunazsnuz. 1930-1990 yıllan arasında
yaşanmış tamamı gerçek cmayederleUgfli yetmiş
ayndizisenaryosuyazdni.Br Angelopoulos kur-
tuldu eümden."
63 yıl önce Heybeliada'da doğan ve kendisi-
ni Bizans-Osmanh kanşımı olarak nitelendiren
Markaris'in Panayot Abacı'nın çevirisıyle Do-
ğan Kitap'tan yaytmlanan ilk polisiye romanı 'Ge-
ce Bülteni' Türk okurlara sunuldu.
Türkçeye henüz çevrilmeyen ikinci romanın-
da, ikinci futbol liginın nasıl mafyanın elıne
geçtiğini anlatan yazar, gerçek belgeler ve kişı-
ler üzerinden yola çıkıyor.
'Brecht benim için dogru kişiydi'
Markaris, yazın dünyasına 1965'te 'Ali Re-
co'nun Öyküsü' adlı tiyatro oyunuyla girdi. Bu-
nu 'Kral Übü'nün Destanı', 'Konuklar' ve 'At-
lar Gibi' izledi. Bertoh Brecht'in yalnız oyun-
lanndan değil. düsünce tarzından da etkilenmiş:
"Brecht'in benim için dogru kişi olduğunu gör-
düm. 'Kafkas Tebeşır Dairesi'nihiçböiümyap-
madan sahne sahne yazd^mı fark edmceben de
öyleyazmaya karar verdkn. Hakkında ne kadar
bilgi ve yazdığı oyun varsa hepsini okudum.
Oyuncularla tanışüm. Brecht'in arşhierine gir-
dim. Böyiece tiyatro oyunu yazmak daha kolay
okhı benim içm. Brechtolaylara bep uzaktan ba-
kar, pekhasır neşir ohnaz, düsüncesini ve şaka-
a tarafinı btrakmaz. Ben bunu çok sevtyorum.
PoBsiye romanlançoksevdiğiniöğrendnn. Bu ko-
nudaarasörmalanvar.Gercibualandayapıtver-
mediama 'Üç Kuruşluk Opera'vıokursanz,onan
ashnda bir polisiye oldugunu görürsünüz.''
Yunanlı yönetmen Theo Angelopoulos'la '1936
Gûnleri', 'Büyük tskender'. 'Leyleğin Geciken
Adımı', 'Uh/sse'in Bakışı\ 'Sonsuziuk ve Bir
Gün' adlı firnlerin senaryolannı kaleme aldı. Yu-
nan televizyonunda üç yıl süren 'Bir Cinayetin
Anatomisi' adlı dizınin senaryolannı yazdı. Çe-
viri işiyle ise hâlâ uğraşıyor. 2.5 yıl süren zorlu
bir 'Faust' çevirisini henüz tamamlamış.
Çok yönlü bir yazar Petros Markaris. Bunu da
çok dil bilmesine bağhyor. Türkçe, Yunanca, Al-
manca, tngihzce ve Fransızca.
tt
Çokd9bîuTiekkolayhksağhyormsana. Ama
hep aynı şeyi yapmaktan bıkryorum. Bana ber
gün yauuzca roman yazacaksm deseter dayana-
mam, içim karanr. tşte bu yüzden çeviri yapıyor,
senaryo ve roman yazıyorum. Hatta öylezaman-
lar oluyor ki senaryoyia romanı aynı anda götû-
rüyorum. Böyle daha iyi çahşryor, zorlannuyo-
rum.''
Sonuncusuyolda olanüç romanının da baş kah-
ramanı aynı: Komiser Kosta Haritos...
25 yılda ancak cinayet masası şefliğine yük-
.üreselleşme iki
taraflıdır: Birincisi
ekonominin, ikincisi
ise dünya
cinayetlerinin
küreselleşmesi...
Kayıtsız ekonomi
durmadan kayıtlı
ekonomiye
aktanhyor. Bir
zaman gelecek
hükümetler bu
kayıtsız ekonominin
gelirlerinden
kendilerini
koparamayacaklar.'
selebilmiş, olaylara bakış açısı, alışkanlıklan
açısından daha ziyade tutucu ve hobisı sözlük
okumak olan elli yaşlannda dürüst bir Atinah.
Sade bir kadınla evli, aşk sarhoşu öğrenci bir kı-
zı var.
'Gece Bâtteni', başanlı bir polisiye olmanın
ötesinde ashnda bizden hıç de farklı olmayan Yu-
nan toplumuna içeriden bakma firsatı sunuyor;
Amavutluk, Çek Çumhunyeti ve Yunanistan
arasındaki yasadışı organ ve çocuk ticaretinı
araştırarak mesleğinde yükselrneye çahşan ih-
tiraslı bir kadın gazeteci, derken çok geçmeden
gızemli bir şekilde öldürülmesı, sansasyon pe-
şınde koşup, acaba diğer kanallan nasıl atlata-
bilıriz düşüncesiyle yanıp îutuşan TV habercı-
leri, devletle sıkı ilişkiler îçinde olan Yunan
medyası, büyük işadamlan ve FBI özentisi Yu-
nan polisi...
"Herkessoruyor, bu Haritos'u nereden bukhın
drye. Romanı yazarken sonralan neler olacagn
nı bilmryorum. Bir görüntü oluşuyor kafamda.
O görüntü beni ikna edersedevam edryorum, et-
mezse bırakryorum. Bunlan izüyor,ortaya ne çı-
karsa yazıyorum. BeHd de bu yüzden fîhn gibi
bir tarafi var romanın." 1992 'de 'Bir Cinayetin
Anatomisi' adlı dıziyi yazarken bütün televiz-
yon gerçeklerini gördüğünü, yaşanmış olaylar-
dan beslendiği için karakollardaki ışleyişı de
öğrendiğiru söylüyor. Diziyi asıl yazma nedeni
ise toplumsal ve polisiye konulara eğilmenin
kolaylığı.
'PoKtikaeılar sadece kân düştinüyor'
Markans, kıtabında arkadaşlannın yaşadıkla-
nndan söz ederken 'iyi polis' Haritos örneğın-
den yola çıkıyor *O dönemde polissen komfl-
nistiere karşı çıkacaksın. Yoksa bannamazsm. Ha-
ritos tam anlamıyla komünist karsıü değil. Yani
vahşi pobslerden değiL tşkenceyapmryor, komü-
nist bir mahkûma gjzüce sigara veriyor, hava al-
masını sağJrvor."
'Gece Bülteni'nde Doğu Bloku'nun çöküşü-
nün etkılen belırgın şekilde hissediliyor. Çün-
kü karakterlenn bazılan o ülkelenn devlet me-
kanizmalan ıle siyasal ve parasal ılışkıler için-
de.
"Küresefleşme iki tarafbdır: Birincisi ekono-
minin. ikincisi ise dünya cinavetJerinin küresel-
leşmesL. Ikisi birtikte gklryor. Kayıtsız ekonomi
durmadan kayrtfa ekonomiye aktanhyor. Bir za-
man gelecekveikisini deayürtedemeyeceğiz. Hü-
kümetkrbukayıtazekonominingelirlerindenken-
dilerini koparamayacaklar.''
Atına'da ıkı Arnavut göçmenin ölü bulunma-
sıyla başlayan olaylar zincirinin yer aldığı roman-
da, Avrupahlaşma sürecuün ve göçlerin Yunan
toplumu üzerinde bıraktığı etkiler de işleniyor.
"Avrupa'nın Yunanistan'a hem iyi, bem kötü
etkfleri oldu. Kötü taraflann daha fazla olması-
nın nedeni ise kümır sevryesinin Avrupahlar ka-
dar yüksek otana>ışL Yunanistan ashnda bir göç-
men ülkesL Fakat bu ülke göçmenleri istemiyor.
Halkm yüzde 38'i Balkan göçmenlerini benim-
semiyor. Ucuzişgücü oktuklaniçin Yunan şirket-
leri kovuhnalanna engel oluyor. Arnavutlan sö-
mürenler Yunanhlar. Bunu söyleyince bana kı-
zryorlar.Ama bütün Avrupa'da durum böyle. Ar-
navut mafyasını kanşnnrsan arkasından Yu-
nanhlar çıkar, Arnavutlar değil. Türk-Yunan
mafyası da dosthığu çoktan kurdu; uyuşturucu
vekaçakinsangetinnedearnkbirükteçahşrvor-
lar."
Petros Markaris politikacılan, medyası, in-
sanlan ve kültürleriyle pek çok benzerlik gös-
teren Türk ve Yunan halkırun dostluklannın sür-
mesı konusunda oldukça iyimser: "PoKtikacüar
dostluktan nasıl kâr edeceklerini düşünüyorlar.
Tkari anlaşmalar bir yıl içinde yüzde 35 artn.
Bu, iki ulke halklanmn bir arada çahşıp yaşaya-
bflecegini gösteriyor. Onemii olan haüdann iyige-
çinmesi ve ortak dfli konuşmalan. Poütikacuar
eninde sonunda buna uvacaklar."
Angelopouios'la yeni bir çahşma
Senaryo yazmaya başlamasmın tek nedeni
Angelopoulos. Ünlüyönetmenletanışması 1972
yvlına rastlıyor. Angelopoulos'la birlikte çalış-
manın en ilginç yanı ise 'durmadan konuşmak'.
Markans'e göre onun en iyi fıbnı 'LTysse'inBa-
kışı'. "Hep itiraz ederek çahşmz. O ne yaparsa
ben hayn-diyorum. Daha iyisini yaesın diye. Bir
adnn bfle geri adun atmryor.tekrar yaz diyorum.
Aynhyoruz, bu kez de telefonla an>or benL Ör-
neğin 'Ulysse" ın Bakışı' nı o Mostar'da ben Ati-
na'da telefonda yazdık. 'Sonsuziuk ve Bir Gün'
iseyazdığmıız senaryolann en rvisLÇekünlere bas-
landığı zaman her şevi\le hazırtu. Diğerleri öyle
ohnadL Senaryoyu şubat aymda çekmeye başja-
dık. ama Angelopoulos, çocuk oyuncuyu beğen-
mediği için çekûnleri durdurdu. 'Bir yıl sonra
yapalım' dedL"
Selanık Film Festivali'ne adma özel gösterim
yapılan Angelopoulos ile birlikte katılan Petros
Markaris, yenı bir senaryo için Ozbekistan'da araş-
tırmalar yaptıklannı söylüyor. Bu büyük proje-
nın ıpuçlannı da veriyor- "Projebiraşkhildlve-
sL191TdeSelaııik'tebaşhyor,2000yıhndaAıne-
rika'da bitiyor. Bütün çağdaş Yunan tarihininiçin-
den geçiyor."
Ilginç projelerin yer aldığı programda bugün, Erkan Oğur'un atölye çalışması gerçekleşecek
ODTtPde caz dolu günler başhyor
• Önder Focan, Pera Trio ve
ODTÜ Caz Karması'yla, Janusz
Szprot ise Polish Jazz Band'la
çalacak. Asiaminor ve Ayşe
Tütüncü Piyano Perküsyon
Grubu, King Bees, Latin Pop-"
Caz Karma Project, f-inity
festivalin öteki konuklan.
CXIMHURCANBAZOĞLU
ODTÜ4. CazGünkri bugün OD-
TÜ Kültûr ve Kongre Merkezi'nde-
kiKanalKnrdaşSalonu'nda(850 ki-
şi kapasıteli) ve 'B Salonu'nda (200)
başüyor. Ankara Caz Derneği'nın
önderliğınde düzenlenen festivalde
konserlenn yanı sıra atölye çalışma-
lan, söyleşiler ve sergüer yer ahyor.
Biletlerinin ODTU KK Salonu,
15 Kasım - 8 Aralık 2000
Ya-pı Kredi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi
YAW KREDİ KÜLTOR MERKEZİ
. Iftiklal Caddeti, No. 285 80050 BcyoğİD
B« s o y Yapı Kndı Kfikur Saau Yaymcılılc A^. tanhndan Yapı vr Krzât baakm A.Ş
ACD, DOST Music Center ve
SCAV'dan temin edılebileceği orga-
nizasyonda bu yıl ilginç projeler var.
Örneğİn, Önder Focan, bass ustala-
nndan Nezih Yeşflnfl ıle Cengiz Bay-
sal'la (davul) bir araya gelıp caz stan-
dartlannı, kendı bestelenru, popü-
ler yerli parçalann düzenlemelerini
ve güncel caz bestelerini yorumlaya-
cak. Bu projenin adı Focan-Pera Trio.
Focan, birbaşka grupla da çalacak:
ODTÜ Caz Karması Her yıl festi-
valde bir araya gelen ODTÜ mezu-
nu cazcılardan oluşan grupta Sibel
Köse (vokal), Murat Arkan (gitar),
Kamil Erdem (bass) Zafer Gerdan-
h (davul) ve Mehmet Kütükçüoğlu
da (saksofon) yer ahyor...
Doksanlann başından bu yana,
Ankara'da cazınyayüması için önem-
li işler yapan JanuszSzprot ise (Bil-
kent öğretim görevhsi) bu kez Polon-
ya'dan davet ettıği ekıp Poüsh Jazz
Band'le çalacak.
Cazseverlerin yakmdan tanıdığı
Asiaminor ve Ayşe Tütüncü Piyano
PerküsyonGrubu festivalin ağır top-
lan görünümünde. Yereli evrensele
dönüştürme yolunda denemelennı
sürdüren Asiaminor, basçı Kamil
Erdem (festivalde bir de bass resı-
tali verecek), Yahya Dai (saksofon),
Zafer Gerdanlı (davul) Bflgehan Er-
tem (keman), Hakan Güngör (ka-
nun) ve Fatih Ahıskah'dan (ut) olu-
şan kadrosuyla sahneye çıkacak.
Ayşe Tütüncü Piyano Perküsyon
Grubu ise daha geniş bir yelpazede
yol alarak çeşıtli etnik öğeleri bir
arada yoğurmayı deneyen bir grup.
Ekip Ayşe Tütüncü (piyano, vokal),
Saruhan Erim(vurmahlar, vokal), Ti-
muçin Gürer (vurmahlar, vokal),
Ümit Krvanç(davul), SerdarGönenç
(vurmalılar) ve Oğuz Büyükber-
ber'den pdarnet, flüt) oluşuyor.
ODTU 4. Caz Günlen 'daha az
tanınan' gruplara da kapılannı açı-
yor. Bunlardan blues ağırlıklı mü-
zik üreten King Bees'in kadrosunda
Bora Çeükel (vokal, gıtar, mızıka),
MerihKocabay (bass). SadıkSağJam
(gitar) ve Nusret Gurs (davul) var.
Diğer grup Latin Pop-CazKarma
Project'in kadrosu çeşitli gruplarda
çahnış ısımler: Burak Irmak (klav-
ye), Ozan Musluoğhı (bass), Beco
Yeremyan (gitar) ve ErhanSeçldn (da-
vul).
'f-hıity' ise, Coşku Turhan (klav-
ye), Osman Alkan (bass) ve Taylan
Ezer'in (davul) yer aldığı bir fusion
grubu.
Bunlar gruplar, bir de atölye çahş-
malan var programda. Szprot ve Po-
lonyalı cazcılann atölyesi ilginç ge-
lebilir, ancak bızce perdesiz gitann
"mucidi' Erkan Oğur'un atöryeleri ke-
sinlikle kaçınlmamalı...
ODTÜ Caz'ın programı şöyle: 15
Bugün Erkan Oğur'un perdesiz gi-
tar üzerine gerçekleştireceği atölye
çahşmasıyla başhyor organizasyon.
Ardrndan, caz dünyasını belgeleyen
Aykut Usluteldn'in fotoğraf sergi-
nin açılışı yapılacak. Gece saat
20.00'de ise Asiaminor'ün konseri
var. yannın ilk etkınhği yine Erkan
Oğur'un atölye çahşması. 18.00ku-
şağuıdaki konser ise King Bees gru-
buna aynhnış. 20.00'deki konser ise
iki bölümden oluşuyor: tlk olarak
Focan-Pera Trioçıkacak sahneye,
arkasından ODTÜ Caz Karması'nın
jam sessionu var.
17 Kasım'da atölye çahşmasını bu
kez Janusz Szprot (piyano) ile Tomas
Szukalski (saksofon) yapacak.
18.00 'deki konser Asiaminor'un U-
den Kamil Erdem'in bass resitahne
aynhnış. Gun ise Janusz Szport ve
Polish Jazz Band'ın konseriyle so-
na erecek.
Festivahn son gününün programı
saat 14.00'te Szprot-Szukalski ikili-
sinin atölyesiyle başlayacak. Ardın-
dan 14.00'te Latın-Pop Caz Karma
Project var. 18.00'deki f-inity'nin
konserinden sonra 20.00'de Ayşe Tü-
tüncü Piyano Perküsyon Grubu fes-
tıvali kapatacak.
DEFNE GÖLGESt
TURGAY FtŞEKÇl
Yaşamöyküsü Yazarlığı
Yaşamöyküsü tıpkı şiir, roman, öykü gibi ayn bir
yazın türü otmasına karşın bizde bu türde pek ürün
verilmez.
Bunca önemli çağdaş yazanmız, sanatçımız,
düşünürümüz olmasına karşın Nâzım Hikrnetdı-
şında yaşamöyküsü yazılan çıkmamıştır.
Daha çok tarihçilerce, tarihsel kişiliklerin anlattt-
dığı yaşamöyküleri yazılmıştır.
Oysa yazın insanlannın yaşamöykülerini yaz-
mak bir anlamda bireysel ve toplumsal bir tarih yaz-
mak, bir anlamda da bir yaşamın romanını yazmak-
tır.
Çünkü yaşamöyküsü yazan ne denli tarihsel ve-
rilerie bağlı olsa da sonunda yaratıcı bir yazariık
yapmaktadır. Hem yazdığı kişiyi ve dönemi yo-
rumlar hem de kendi yazariık kişiliğtni katar yapı-
tına.
Yaşamöyküsü yazariığının olmaması gibi, yaşa-
möyküsü kitaplannın çevırilerine de az rastlanır ül-
kemizde.
Bunlardan unutamadığım biri, Vedat Günyol'un
doyumsuz diliyle Türkçemize kazandınlan Henri
Troyafnın Çehov'udur.
Henri Troyat, Çehov'un yaşamını, sanatını an-
latırken bir dönem romanı gibi, o yıllann Rusya'sı-
nt, sorunlannı, tartışmalannı, kişiterini derinliğine an-
latryordu.
Kitabın arka kapak yazısında aynı yazann Dos-
toyevski, ToJstoy ve Gogoi yaşamöykülerini de
yazdığı açıklanmıştı.
O zamandan beri bu üç kitabı da bekledim, bir
gün çeyrilip yayımlanıriar diye.
Şu günlerde bu kitaplardan Gogol'ün (Çeviren:
Bedia Kösemihal, Multilingual Yayınlan) yayım-
lanmış olmasının sevinci içindeyim.
Bu yaz Moskova'da Gogol'ün müze-evinde bir
toplantıda yapılan konuşmalan ızlerken, Gogol'ün
bugün de Rus toplumu ve yazartan için ne denli
önemli olduğuna bir kez daha tanık oldum.
Konuşmalarda, Sovyetler Biriiği döneminde Go-
gol'ün yeterince önemsenmediğini, müze-evinin
bahçesine dikilen heykelinin yüzündeki ifadeyi bi-
le Stalin'ın çok umutsuz bularak değiştirttiğini,
gelecekteki Rus edebiyatının kaynağında yıne Go-
gol'ün bulunacağı soylendi.
Henri Troyat'ya göre ise Gogol'ün yaşamı, içini
kemiren çelişkilen çözebilmek için verdigi korkunç
birsavaştır. Içtenlikle yapaylık, cömertlikle bencil-
lik, dünya nimetlerine bağlılıkla dindarlık aynı kişi-
likte buluşmuştur.
Bu kişiliği nasıl anlattığını ise yazar şöyle açıklı-
yor
"Kaynayan ve kalabalık birRusya. Elimden gel-
diğince dostlannı, düşmanlannı, salonlannı, say-
fiyelerini, hastalık hastalığı içinde dolaştığı Âlman
kaplıca kentlerini, ölü Canlar'/n birçok bölümünü
yazdığı 1636 Parisi'ni, ikinci vatanı saydığı Roma
kentini anlattım. Ve birden anladım ki Gogol, eser-
lerindeki keşiş kişilikten başka biri değil."
Yaşamöyküleri hem roman tadı taşımalan, hem
de anlatılanlann gerçek olduğunu bilmekten do-
ğan benzersiz ilgıyle okunan kitaplardır.
Bize dönersek, son yıllarda yayıncılığımız atılım
içinde. Küçüklü büyüklü çok sayıda yayınevı çok
farklı alanlarda yayınlar yapıyor.
Bir yayınevi de çıkıp, yaşamöyküsü türünde ya-
yınlar yapsa.
Ülkemizin ünlü ünsüz yazarianndan, önemli ya-
zarianmızın, şairierimizin, tiyatro, sinema insanla-
nmızın, ressamlanmızın, işadamlanmızın, bilim in-
sanlanmızın ve daha yaşamöyküsü yazılmaya de-
ğer nice kişiliğin yaşamöykülerini yazmalannı is-
tese. Bunlan güzel bir dizi olarak yayımlasa.
Yanı sıra önceden yazılmış, ama artık basılma-
yan yaşamöykülerini yeniden yayımlasa.
Bu çalışmayı bir çeviri yaşamöyküsü dizisiyle
dedesteklese...
Hem kendisi, hem de kültür hayatımız için ka-
zanç olmaz mı?
Ceydet Kudrat EdeMyat
ÖdüBert, yayımianmış kitaplara
• Kühür Servisi - Bu yıl öykü dalında venlecek
olan 'Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü'ne başvuru
süresi 1 Aralık 2000 tarihinde sona eriyor. Odüle
Arahk 1999-Kasun 2000 tanhleri arasında
yayımlanmış kitaplar aday olabilmektedir. Ödüle
katılacak yazarlann, kıtaplannı 6 nüsha olarak,
yaşamöyküsü özeti ve yazıh adaylık başvurulan
ile birlikte 'Cevdet Kudret Edebiyat ödülleri,
Vaizoğlu Apt. 8/5, Rumehhisan, lstanbul'
adresine göndermeleri gerekmektedir.
Parls'te lotoğraf Uenal
• Küftür Servisi - Bu yıl 11 .'si düzenlenen Paris
Fotoğraf Bienali'nin teması 'Paris' olarak
belirlendi. 26 Kasım'a kadar izlenebilecek olan
bienal, bu yıl toplam 69 sergiyi kapsıyor.
Sergilenn yanı sıra bazı eğlenceh etkinlikler ve
fıhn projeksiyonlan da bienalin diğeT etkınhkleri
arasında yer ahyor.
K U L T Ü R ÇİZİK
K A M İ L M A S A R A C I