18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 EKİM 2000 PAZAR DIZI AVRTJPAILE BUTUNLEŞMEK21. YÜZYILIN EŞİĞİNDE DÜNYA VE TÜRKİYE Avrupa kapılannda bekleşıyoruz. Kışta kıyamette Canossa Şatosu'nun kapısında bekleşmek gibi bir şey bu. Yazgımız, içerden gelecek hükümran sese bağlı. Şimdilik, Avrupa Birliği'nden içeriye girmeye "aday" durumundayız. Kılığımıza kıyafetimize biraz çekidüzen verirsek, "tam üye" olarak içeri alınabiliriz. Her şey, karşımi2dakilere bağlı olduğu kadar, bize de bağlı. Tek sorunumuz var: fçeri ginnek! O olursa düğünbayram... Gerçek mi bu? Avrupa Blrllğl'ne glrmenln artısı ve eksisl Çağdaşlaşma tarihimizde yüzümüz hep Avrupa 'ya yönelik oldu. Bu yönelişin yararlan, zararlanndan büyüktür. Avrupa Birligi'ne girmek, Tûrkiye'nin demokrasi ve hukuk sistemindeki açıklarını kapamada kuşkusuz yararlı olur. Karşımızdaki sistem, Profesör Bûknt Tanör'ün deyimiyle, "kırbaçlayıcr bir rol oynayarak gelişmeleri bazlandırabilir. Arna Avrupa, sadece bu değil! Avrupa, hele hele kapitalizmin içine gelip girdiği "küreselleşme" çığın hatırlanırsa ekonomısı ve ileri teknolojisi ile, o sistemin içinde önemli bir yumaktır; Kuzey Amerika'nın, Japonya ve beraberindeki ülkelerin oluşturduklan yumaklann yanında bir yumak. Kapısında bekJeştiğimız dünyarun bir özelliği de bu! Ama kûreselleşen sistemin, yoksullar dünyasını kanı ve iliği ile semireceğini söylemek hiç de bir çarpıtma değildir; kapitalizm küreselleştikçe, yoksullar dünyasının işinin daha da gûçleşeceğini söylemek de kehanet değil. Sorun, namusluca dile getirmek isteniyorsa şudur: Küreselleşme güzel de, onun nimetleri dûnyada adil biçimde bölüşülecek mi? , Buradan kalkarak diyeceğiz ki, çağrıldığımız sofra bir "kurtlar sofrasTdır? O sofrada asü aslan payını yiyecek olan, bizler olmayacağız. Böylece, içeriye ginnek, bizim için her yönden düğün bayram da demek değil. Tûrkiye'nin burjuvalan bir şeyler yapmak istiyorlar; ancak, yapmak istediklennin ülkeye ne getirip ne götûreceğinin de yeterince bilincindeler mi? Bizi, bu aşamada asıl kahreden, bu sorunlan tartışıp halkı da uyandırarak önüne düşecek gerçek sol güçlerden yoksun oluşumuzdur. Belki en çok ihtiyacımız olan bir sırada... Açıkça görünen de o ki, Türkiye, AB'ye katılmayı, Batı Avrupa ile bütünleşmeyi bir devlet politikası olarak benimsemiş, bu amaca ulaşmak için de büyûk bir çaba harcamaktadır. AB tekellerinin olduğu kadar Türkiye burjuvazisinin çıkarlanrun da bir gereğidir bu. Böylesi bir katılma, ûlkenin kalkınmasına, modernleşmesine, toplumun banş ve esenliğe kavuşmasına, giderek demokratikleşmesine gerçeklen ne getirecektır? Konuyu soyutta bırakmamak, hele hele sapla samanın birbirine kanşmasını önlemek gerekir. Bir de, her şeye karşın yoğurdu öfleyerek yemek... Nitekün, daha şimdiden ortaya çıkmış sorunlar vardır. Püşundürücu sorunlar örneğin onca tartışmaya, bu arada kimi saptırmalara yol açan "Kopenhag Ölçûtferi" neyin nesidir? Bunlar, Mümtaz SoysaTın belirttiği gibi (Kriterler Neyin Nesi? Hürriyet, 28.6.2000), AB'nin 1993 Haziranı'ndaki Kopenhag doruk toplantısında, özellikle aday olmaya heveslenen Doğu ve Orta Avrupa ûlkeleri için "öJçüt" olarak sözû edihp Arahk 1995'teki Madrid doruk toplantısında onaylanan bırtakım ilkeler. Içlerinde, demokrasiyi gûvence altına aJan istıkrarlı bir kuramsal yapı, hukukun üstünlüğü ve azınlık haklanna saygı gibi siyasal; iyi işleyen bır pazar ekonomisi, AB içindeki piyasa mekanizmalannın rekabetine dayanabilme gücü gibi ekonomik nitelikte olanlar var. Ama hepsi de sadece birer ilke demeti; yani, içeriği doldurulmamış, tartışmaya açık, yorumu bakış açısına, yere ve zamana göre değışcn, değiştirilen, tamamlanmaya, geliştinlmeye muhtaç soyut cûmleler. Öyleyken, Profesör EroiMamsalTnın biryaasında (Asker-Sivil Çatışması mı, Yoksa? Cumhuriyet, 2.2.2000) dile getirdiği gibi, AB'nin Helsinki'de Türkiye'yi aday göstermesinin arkasından, "Adaylığın gereği budur" deyip dinsel ve etnik siyasallaşmalar yolunda girişimler olmuştur. AB çevrelerinde buna çanak tutanlar da görülmüştür. AB'nin, Tûrkiye'nin pek duyarlı olduğu iki konuda, yaru ülkeyi ortaçağ karanlığına itme ya da bölüp "müktesebafını, yani bugüne değin çeşıtlı karar ve kurallarla oluşturulmuş "kazanım"ını benimseme. Ulkedeki, -anayasa da dahıl- kurallann üstüne bunlar da çıkacak; her şey, bır yerde bu "müktesebafa da uydurulacak. Böylece, yalnız yargırun yönünü "bağunsK" Türk mahkemelerinden çok Avrupa Mahkemesi belirlemekle kalmayacak, birçok konuda yürütmenin karar sorumluluğunu Cumhurbaşkanı ve çıkça görûnen o ki, Türkiye, AB'ye katılmayı, Batı Avrupa ile bütünleşmeyi bir devlet politikası olarak benimsemiş, bu amaca ulaşmak için de büyük bir çaba harcamaktadır. AB tekellerinin olduğu kadar Türkiye burjuvazisinin çıkarlannın da bir gereğidir bu. parçalama gibi bir amacı herhalde olmamak gerekir. Bir başka önemli konu da şu: AB, uluslararası değil, uluslarûstü bır kuruluş. Bu şu demektir ki, devletler, egemen- liklerini -büyük ölçüde- AB'ye devretmek, örneğin ulusal kalkınma stratejileri bakımından oranın kararlanna boyun eğmek zorundalar. Ulusal egemenliği bizim gibi en başa almış bir ulusun, bu çapta bir değışikliği içine sindirebilmesi kolay olabilir mi? Konunun aynntısma girdiğimizde, gerçek daha da ürkütücüoluyor. Nitekım, Kopenhag Ölçütlen arasında, topluluga girişte istenen ve ilk bakışta pek akla yakın gözüken bir koşul da şu: AB'mn- Bakanlar Kurulu yenne Briiksel'dekı kurullarla komisyonlar üstlenecek; yasama yetkjsını de. "TürkmiUetiadına Türkiye Büyük Millet MecfisT değil, AB organları kullanacaktır. Böylesi bir egemenlik devriminin ulusal çıkarlar bakımından ne anlama geldiği göz ardı edilebilır mi? Böylece konu, ne yanından bakılsa önemli. Mümtaz Soysal'ın kaygısını paylaşarak, sorduğu soruya biz de katılacağız (Pusudaki Şok, Hürriyet, 13.9. 2000): Şimdi, "Ne var bunda? İnsan taaklan bakımından uluslarüstülüğü zaten kabullenmedik mi? Ortak egemenliğe katılmak da kendi egemenüğimizle olmuyor mu?" diyerek, kurulması için bunca uğraşılmış bir ulusal devletin Avrupalılık uğruna yıkılışını mantık oyunlanyla gizlemek dürüstlüğe sığar mı? Hele "milliyetçi" geçinenlerin ulusalcılığına? Bir genel yaklaşım İçin çerçeve îşte bütün bu kaygı ve düşûnceleri göz önünde tutarak, bir genel yaklaşım çerçevesi çizmek gerekirse diyeceğiz ki, Türkiye, yer aldığı cograryada, kendine özgü iç koşullan ve dengeleri olan bir ülkedir; ve ülke için esas hedef, "bir bürüniük içinde, laik, daha demokratik ve daha gelişmiş bir düzeye ulaşmak"tır. Bu gerçeğı gözden uzak tutacak her girişım, daha baştan başansızlığa mahkûmdur. Ama bunu söylemek, hukuk devletine ve insan haklan yolundakı çağdaş gelişmelere sırtmı dönmek anlamına gelmemeli. Nitekim, AB 'nin üyelik için öngördüğü hukuk devleti, insan haklanna saygılı düzen, bizim yabancısı olduğumuz değerleri taşımıyor. Onlan biz, en geç 1961 Anayasası'ndan beri taruyonız; çiğnenenbirşeylerolmuşsa, 12 Eylül'ün anayasasının marifetidir. AB'nin öngördüğü düzen, bizim de ideallerimiz arasındadır; öyledir, çünkü Türkiye, a çağdaşlaşma"yı siyaset felsefesinde daima saklı tutar; "muasır medeniyef, ona ulaşmak, hatta onu aşmak, bır ÇunıhuriyetülküşüdÜE Buyoldaadunlar âtmak, AB istemeseydi de bizi ilgilendiriyordu. Türkiye, bunun kıran kırana mücadelesini yaşıyordu ve yaşamaktadır. AB, olsa olsa bir vesiledir. Böylece sorun, Türkiye'nin gerçek- leriyle AB'nin ilkelerini ustaca uzlaşhrmaktır. Türkiye'deki sistemin, hukuk devleti, insan hakları, giderek demokratik kurallar açısından -anayasasından başlayarak- önemli eksikleri olduğu aşikârdır. Bu bakımdan, yeni ve çağdaş bir anayasa yapmak şarttır. Yetmez: Medeni Yasa ile Ceza Yasası'ndan kalkarak, bütün kanunlar ciddı bır reforma uğratılmalıdır. Bireyin hakları ve kimliğı çığnenmemeli, insan işkence görmemeli ve ölüm cezasına çarpılmamalıdır. Sadece bu da değil: Farklı ulusal topluluklann özellikle de Kürtlerin kimlik, dil ve kültürel haklannı tanımak, iç banş adına da önemlıdir. Kürt sorununun öteki yüzü, Doğu'nun ve Güneydoğu'nun kalkınması ise yaşamsal bir önem taşıyor; bu, bugün bir bölgeyi aşan yurt çapında bir sorun olarak algılanıyor ki, doğrusu da budur. "Etnik sryasanaşma"nın önüne deplsa olsa böyle geçılcbılır. Laik sistemde de kimi noktalann altı -sistemin sağhğı adına- çizilmeli: Öraeğin, Diyanet Işleri Başkanlığı'nın bir fetva kurumuna dönüşmüş olmasına son verilmeli, din dersleri liselere değin zorunlu olmaktan çıkanhnalıdır. Laik bir devlet, okullannda din dersi veremeyeceği gibi, bir meslek olarak "din adamı" yetiştirmeyi de görev edinemez. Din, vicdanlara ait bir konudur; onu oradan çıkanp ortaya salmak, dini sömürmenin kapılanru açtığı gibi bizzat dini de sokağa düşürüyor ve sosyal banşı tehJikeye anyor. "Dini siyasallastınnak" ise, Devrimci Cumhuriyetin temellerini yıkmanın meşrulaştınlması demektir. Açık söylemeli: Islamcı akun inanç özgürlüğü aduıa ortaya çıkmadı; çünkû böyle bir sorunu yoktıı, bugün de yoktur. Yapmak istediği, Cumhuriyetin temellerine su üşürmek ve kurumlannı içten içe kemirip yozlaştırmaktır. Bu yolda, vaktiyle başka partilerden destek buldu, bir süredır de tek başına yürümek ıstiyor. Bu, "ıhmh tsbun" ya da Batı'nin Hıristiyan demokrat partileri gibi, "Müslüman Demokrat Partisi" kılıfı ile gıderılecek ya da gözden saklanacak türden bir tehlike değildir... Bütün bu söylediklerimiz, bizi bir yerde aydınlar, sivil örgûtler ve gençlik konusuna da götürmektedir. , SÜRECEK T.C. BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN Üniversitemize bağlı birimler için aşağıda belirtilen kadrolara tam gün statüsünde eleman ahnacaktu. Adaylarda aranan şartlar aşağıdadır. 1. Profesörlüğe, Doçentliee ve Yardımcı Doçentliğe başvuracak adaylar özeeçmişlerini, bılimseî çalışma ve yayınlannı kapsayan bir dosyayı diıekçelerine ekli olarak süresi içinde Rektörlüğe teslım edeceklerdır. 2. Doçentliğe başvuracak adaylann 2547 sayıü Yükseköğretim Kanunu'nun 2880 sayılı Kanunla değişik 24. Maddesi uyannca Üniversitelerarası Kurul'ca açılan Doçentlik sınavında başarı göstererek Doçentlik ünvamnı almış bulunması veya 2880 sayılı kanun'la değişik 27. Maddesi gereğince Üniversitelerarası Kurul'ca Doçentlik sınavııu başaranlara eş düzeyde sayılrruş olması gerekir. 3. Yardıma Doçentliğe yükseltilme göreve başladıktan sonra yapılacaktır. 4. Adaylann Yabana Ülkeden doktora almış olmalan (özellikle A.B.D.'den) tercih nedenidir. 5. Oğretim elemaru adaylaruun çok iyi düzeyde İngilizce bilmeleri ve iyi ders yanında, bağımsız bilimsel araştırma ve yayın yapabilme yeteneklerine haiz olmalan gerekmektedir. FAKÜITE FEN-EDEBtYAT İLETİŞİM tŞLETME MÜHENDISUK BÖLÜM/ANA BtLtM OALI Miteıluük-BılgiMyar Bılgisayar ve Oğretıın Teknolojücri Halkla Ilifkıler ve Taıutun Radyo TV ve Stnema Göred Sin. ve Görsd llrt Taatnnu Rekluncılık Avrupa Btriiğı !bf Idlen İktûat İfletme Siyaset Bilımi ve Uluslaran Diflaler Bilguayar Mühendulığı PROF. 1 1 ; ! 2 DOÇ. 1 1 2 2 I 1 1 1 1 1 1 YRD. DOC 1 2 2 2 1 1 1 1 2 2 2 ÖĞRFTİM GÖREVUSİ 1 1 2 2 1 1 1 1 1 2 ARAŞTIRMA GOREVÜSt 1 1 2 2 2 2 2 2 2 2 4 Bahçcşchfr Üniv«rsltesl,Bahç«f »hlr 34900 istanbul T»l: (0212) 669 65 23 (Pbx) Fakı: (0212) 669 43 98 www.bahcMahtr.edu.tr BILGISAYAR OGRENMEK ŞART!. AMA NASIL ?.. 1-2 parmakla kullanacaksanız öğrenmek gerekmez ki... Bakar bakar yazarsınız !.. Onparmakla + Bakmadan kullanmayacaksanız hiç öğrenmeyin !.. Biigisayarı eğitımsiz de kuüanabilirsıniz. Zamanınızın vf nözlerinizin değeri yoksa. 5 dakikalık işi 25 dakikada yaparsınız !. BAKAR BAKAR YAZARSINIZ!. CH l OİKTILO SSKRETIB VE BllGISATAR «UflSLflRI , 14 Dünya Rekoru l/il 28 Dünya Şampıyonlugu www.sampiyon-kurslari.com.tr Beyazıt : 517 92 57 Bakırköy: 561 29 06 Şişli : 230 90 37 Kadıköy: 336 11 50 517 92 58 5713131 234 30 49 (0216)338 08 42 ONPARMAKLA BİLGİSAYAR KULLANIMI İŞLETMENLİK + MUHASEBE DAKTİLO + YABANCI DİL YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN Üniversitemiz Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimariık ve Peyzaj Mimarlığı Bölümlerine sınavla Araştırma Görevlisi alınacaktır. Üniversitemiz İngilizce eğitim yaptığından , ders verecek ölçüde İngilizce bilgisi gerekli olup, başvurulann en geç 06 Kasım 2000 akşamına kadar, Üniversitemiz Kayışdağı yerleşimindeki . - Güzel Sanatlar Fakültemize yapılması gerekmektedir. Yeditepe Üniversltesi Rektörtüğü M.Ü. Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu pasomu ve öğrenci kimligimi kaybettim. Hükümsüzdür. CEMAKPOLAT İLAN T.C. ADANA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1999/801 / Karar No: 2000/313 Davacı Beşire Gölbaş tarafindan davalı Şehmus Gölbaş aleyhine açılan boşanma da- vasının mahkememizde yapılan açık duruşması sonunda, Davanın kabulûne, İstanbul ili, Beşikta^ ilçesi, Bebek Mah. Cilt: 5, Kütük. 1342'de nüfusa kayıtlı bulunan Feyyaz ve Zemme'den olma 1.3.1952 dogumlu Beşire Gölbay ile aynı yer nüfusa kayıtlı bulunan Şeyh Davut ve Hatice oğlu 1.1.1949 dogumlu Şehmus Gölbaş'ın M.K.'nin 134. maddesi gereğince boşanmalanna, Talep edilmediğinden nafaka ve tazmınat takdirine yer olmadığına, Alınması gereken 710.000.- TL eksik harcın davalıdan tahsiline, Davacı tarafindan yapılan toplam 63.240.000.-TL yargılama giderlerinın davalıdan alınarak davacıya venlniesıne dair davacının yüzüne karşı davalının yoklugunda temyi- zi kabil olmak ûzere karar venlmiştır Davalı Şehmus Gölbaş'a evvelce ılanen tebhğ edilmiş olduğundan bu kez Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1999/801 esas, 2000/313 sayılı karan davahya ilanen teb- liğine karar venlmış olduğundan ışbu ilanın gazetede yayınlandığı tarihten itibaren 7 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı, 15 gün sonra da davalı kanuni yollara başvurmadı- ğı takdirde karar kesinleşeceğinden davalı Şehmus Gölbaş'a karar yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 24.5.2000 Basın: 61169 PERDEDE OLAY... Zengin Perde ve Yatak örtüsü modellerimizle hizmetinizdeyiz. Özel siparişleriniz dikilir. GÜLTEKİN SHOWROOM E-5 karayolu, Üniversite mah. Çınar sk. No: 2-5 Avcılar. 0212 - 695 67 88, 0546 - 225 46 42 KÜLTÜR • SANAT 0.212 293 «9 71 (3 HAT1 tLAN T.C. KAKTAL 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2000/486 Karar No: 2000/693 İstanbul ili, Maltepe ilçesi, Yalı Mah. C:O027, K.:0367'de nüfusa kayıtlı bulunan diğer davacı Hüseyin ve Zakura'dan olma 1927 doğumlu Fatma Leman Tü- tüncü'nün de nüfus kaydındakı doğum yeri hanesınde- ki hatalı olan KançıJ'ın iptal edilerek Kartal yazılıp dü- zeltilmesine karar verildı. 13. 10.2000 - Basın: 61288 ANKARA SANAT TİYATROSU DELİKANLI Yazan-Yöneten: Metin Balay Müzik: Kemal Günüç Cuma: 20.30, Cumartesi: 15.30-18.30, Pazar: 15.30 İzmir Cad. Ihlamur Sok. 7 A Kızılay Gişe: (0-312) 417 76 76 E F E S PUsen'inkültürvesanatakatkılanaıtaralcsiuecek. TÜRKfrALYANDOSTLUKDERNEĞI'n») --.:- ^ SOHBETTOPUWT1SI ' • ' (INCONTRO DELL'ASXIAZONE Dl AMICIZ1AITALO-TURG^ 30 Ekim 2000 Pazartesi - saat 18.00'de İstanbul Italyan Küttür Merkezi (Beyoğlu, Tepebaşı, Meşrutiyet Cad., No: 161) Konferans Salonu'nda yapılacak \ '• Sohbet Toplantısına konuşmacı olarak^ • Yazar C HIFZITOPUZ katılacak ve -• "TARİHSELROMAN" . konulu sohbetini Türk ve Italyan dostlanmıza sunacaktır. Ikramlı Sohbet Toplantımıza giriş serbesttir. Türk - Italyan Dostluk Demeği Başkanı: Prof. Dr. Mesut Önen KERMIZIBALIK ÇOCUKEVİ VE KULÜBÜ ÇOCUKLA BÜYÜYEN EĞtTtM Cumhuriyet'in 77. Başarı Yılı'nı / hep birlikte kutluyor, ulusal kıvancımızı paylaşıyoruz. • BURS DESTEKLİ ÜCRET UYGULAMASI DEVAM EDİYOR. KıımızıBalık• Bostancı 0216417 1636,F«b Tel 02163661431 Mecıdıyetöy 0212 213 95 88, Faks Tel 0212213 87 40 Hmcrtatıçc 021641462 92,Faks Tel 02164146261 e-msil*kınni2]baİ!k(a superonlıne cofn wıı» kıraııabalik com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle