Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 EKİM 2000 PAZAR
DIZI
AVRTJPAILE BUTUNLEŞMEK21. YÜZYILIN EŞİĞİNDE
DÜNYA
VE
TÜRKİYE
Avrupa kapılannda bekleşıyoruz. Kışta
kıyamette Canossa Şatosu'nun kapısında
bekleşmek gibi bir şey bu. Yazgımız,
içerden gelecek hükümran sese bağlı.
Şimdilik, Avrupa Birliği'nden içeriye
girmeye "aday" durumundayız.
Kılığımıza kıyafetimize biraz çekidüzen
verirsek, "tam üye" olarak içeri
alınabiliriz. Her şey, karşımi2dakilere
bağlı olduğu kadar, bize de bağlı. Tek
sorunumuz var: fçeri ginnek! O olursa
düğünbayram...
Gerçek mi bu?
Avrupa Blrllğl'ne glrmenln
artısı ve eksisl
Çağdaşlaşma tarihimizde yüzümüz
hep Avrupa 'ya yönelik oldu. Bu yönelişin
yararlan, zararlanndan büyüktür. Avrupa
Birligi'ne girmek, Tûrkiye'nin demokrasi
ve hukuk sistemindeki açıklarını
kapamada kuşkusuz yararlı olur.
Karşımızdaki sistem, Profesör Bûknt
Tanör'ün deyimiyle, "kırbaçlayıcr bir
rol oynayarak gelişmeleri bazlandırabilir.
Arna Avrupa, sadece bu değil! Avrupa,
hele hele kapitalizmin içine gelip girdiği
"küreselleşme" çığın hatırlanırsa
ekonomısı ve ileri teknolojisi ile, o
sistemin içinde önemli bir yumaktır;
Kuzey Amerika'nın, Japonya ve
beraberindeki ülkelerin oluşturduklan
yumaklann yanında bir yumak.
Kapısında bekJeştiğimız dünyarun bir
özelliği de bu!
Ama kûreselleşen sistemin, yoksullar
dünyasını kanı ve iliği ile semireceğini
söylemek hiç de bir çarpıtma değildir;
kapitalizm küreselleştikçe, yoksullar
dünyasının işinin daha da gûçleşeceğini
söylemek de kehanet değil. Sorun,
namusluca dile getirmek isteniyorsa
şudur: Küreselleşme güzel de, onun
nimetleri dûnyada adil biçimde
bölüşülecek mi? ,
Buradan kalkarak diyeceğiz ki,
çağrıldığımız sofra bir "kurtlar
sofrasTdır? O sofrada asü aslan payını
yiyecek olan, bizler olmayacağız.
Böylece, içeriye ginnek, bizim için her
yönden düğün bayram da demek değil.
Tûrkiye'nin burjuvalan bir şeyler yapmak
istiyorlar; ancak, yapmak istediklennin
ülkeye ne getirip ne götûreceğinin de
yeterince bilincindeler mi? Bizi, bu
aşamada asıl kahreden, bu sorunlan
tartışıp halkı da uyandırarak önüne
düşecek gerçek sol güçlerden yoksun
oluşumuzdur.
Belki en çok ihtiyacımız olan bir
sırada...
Açıkça görünen de o ki, Türkiye, AB'ye
katılmayı, Batı Avrupa ile bütünleşmeyi
bir devlet politikası olarak benimsemiş,
bu amaca ulaşmak için de büyûk bir çaba
harcamaktadır. AB tekellerinin olduğu
kadar Türkiye burjuvazisinin çıkarlanrun
da bir gereğidir bu. Böylesi bir katılma,
ûlkenin kalkınmasına, modernleşmesine,
toplumun banş ve esenliğe kavuşmasına,
giderek demokratikleşmesine gerçeklen
ne getirecektır? Konuyu soyutta
bırakmamak, hele hele sapla samanın
birbirine kanşmasını önlemek gerekir.
Bir de, her şeye karşın yoğurdu
öfleyerek yemek... Nitekün, daha
şimdiden ortaya çıkmış sorunlar vardır.
Püşundürücu sorunlar
örneğin onca tartışmaya, bu arada
kimi saptırmalara yol açan "Kopenhag
Ölçûtferi" neyin nesidir?
Bunlar, Mümtaz SoysaTın belirttiği
gibi (Kriterler Neyin Nesi? Hürriyet,
28.6.2000), AB'nin 1993 Haziranı'ndaki
Kopenhag doruk toplantısında, özellikle
aday olmaya heveslenen Doğu ve Orta
Avrupa ûlkeleri için "öJçüt" olarak sözû
edihp Arahk 1995'teki Madrid doruk
toplantısında onaylanan bırtakım ilkeler.
Içlerinde, demokrasiyi gûvence altına
aJan istıkrarlı bir kuramsal yapı, hukukun
üstünlüğü ve azınlık haklanna saygı gibi
siyasal; iyi işleyen bır pazar ekonomisi,
AB içindeki piyasa mekanizmalannın
rekabetine dayanabilme gücü gibi
ekonomik nitelikte olanlar var. Ama
hepsi de sadece birer ilke demeti; yani,
içeriği doldurulmamış, tartışmaya açık,
yorumu bakış açısına, yere ve zamana
göre değışcn, değiştirilen, tamamlanmaya,
geliştinlmeye muhtaç soyut cûmleler.
Öyleyken, Profesör EroiMamsalTnın
biryaasında (Asker-Sivil Çatışması mı,
Yoksa? Cumhuriyet, 2.2.2000) dile
getirdiği gibi, AB'nin Helsinki'de
Türkiye'yi aday göstermesinin
arkasından, "Adaylığın gereği budur"
deyip dinsel ve etnik siyasallaşmalar
yolunda girişimler olmuştur. AB
çevrelerinde buna çanak tutanlar da
görülmüştür. AB'nin, Tûrkiye'nin pek
duyarlı olduğu iki konuda, yaru ülkeyi
ortaçağ karanlığına itme ya da bölüp
"müktesebafını, yani bugüne değin
çeşıtlı karar ve kurallarla oluşturulmuş
"kazanım"ını benimseme. Ulkedeki,
-anayasa da dahıl- kurallann üstüne
bunlar da çıkacak; her şey, bır yerde bu
"müktesebafa da uydurulacak. Böylece,
yalnız yargırun yönünü "bağunsK" Türk
mahkemelerinden çok Avrupa
Mahkemesi belirlemekle kalmayacak,
birçok konuda yürütmenin karar
sorumluluğunu Cumhurbaşkanı ve
çıkça görûnen o ki, Türkiye, AB'ye katılmayı, Batı
Avrupa ile bütünleşmeyi bir devlet politikası olarak
benimsemiş, bu amaca ulaşmak için de büyük bir çaba
harcamaktadır. AB tekellerinin olduğu kadar Türkiye
burjuvazisinin çıkarlannın da bir gereğidir bu.
parçalama gibi bir amacı herhalde
olmamak gerekir.
Bir başka önemli konu da şu: AB,
uluslararası değil, uluslarûstü bır kuruluş.
Bu şu demektir ki, devletler, egemen-
liklerini -büyük ölçüde- AB'ye
devretmek, örneğin ulusal kalkınma
stratejileri bakımından oranın kararlanna
boyun eğmek zorundalar. Ulusal
egemenliği bizim gibi en başa almış bir
ulusun, bu çapta bir değışikliği içine
sindirebilmesi kolay olabilir mi?
Konunun aynntısma girdiğimizde,
gerçek daha da ürkütücüoluyor. Nitekım,
Kopenhag Ölçütlen arasında, topluluga
girişte istenen ve ilk bakışta pek akla
yakın gözüken bir koşul da şu: AB'mn-
Bakanlar Kurulu yenne Briiksel'dekı
kurullarla komisyonlar üstlenecek;
yasama yetkjsını de. "TürkmiUetiadına
Türkiye Büyük Millet MecfisT değil, AB
organları kullanacaktır. Böylesi bir
egemenlik devriminin ulusal çıkarlar
bakımından ne anlama geldiği göz ardı
edilebilır mi?
Böylece konu, ne yanından bakılsa
önemli.
Mümtaz Soysal'ın kaygısını paylaşarak,
sorduğu soruya biz de katılacağız
(Pusudaki Şok, Hürriyet, 13.9. 2000):
Şimdi, "Ne var bunda? İnsan taaklan
bakımından uluslarüstülüğü zaten
kabullenmedik mi? Ortak egemenliğe
katılmak da kendi egemenüğimizle
olmuyor mu?" diyerek, kurulması için
bunca uğraşılmış bir ulusal devletin
Avrupalılık uğruna yıkılışını mantık
oyunlanyla gizlemek dürüstlüğe sığar
mı? Hele "milliyetçi" geçinenlerin
ulusalcılığına?
Bir genel yaklaşım İçin
çerçeve
îşte bütün bu kaygı ve düşûnceleri göz
önünde tutarak, bir genel yaklaşım
çerçevesi çizmek gerekirse diyeceğiz ki,
Türkiye, yer aldığı cograryada, kendine
özgü iç koşullan ve dengeleri olan bir
ülkedir; ve ülke için esas hedef, "bir
bürüniük içinde, laik, daha demokratik
ve daha gelişmiş bir düzeye ulaşmak"tır.
Bu gerçeğı gözden uzak tutacak her
girişım, daha baştan başansızlığa
mahkûmdur.
Ama bunu söylemek, hukuk devletine
ve insan haklan yolundakı çağdaş
gelişmelere sırtmı dönmek anlamına
gelmemeli. Nitekim, AB 'nin üyelik için
öngördüğü hukuk devleti, insan haklanna
saygılı düzen, bizim yabancısı olduğumuz
değerleri taşımıyor. Onlan biz, en geç
1961 Anayasası'ndan beri taruyonız;
çiğnenenbirşeylerolmuşsa, 12 Eylül'ün
anayasasının marifetidir. AB'nin
öngördüğü düzen, bizim de ideallerimiz
arasındadır; öyledir, çünkü Türkiye,
a
çağdaşlaşma"yı siyaset felsefesinde
daima saklı tutar; "muasır medeniyef,
ona ulaşmak, hatta onu aşmak, bır
ÇunıhuriyetülküşüdÜE Buyoldaadunlar
âtmak, AB istemeseydi de bizi
ilgilendiriyordu. Türkiye, bunun kıran
kırana mücadelesini yaşıyordu ve
yaşamaktadır. AB, olsa olsa bir vesiledir.
Böylece sorun, Türkiye'nin gerçek-
leriyle AB'nin ilkelerini ustaca
uzlaşhrmaktır.
Türkiye'deki sistemin, hukuk devleti,
insan hakları, giderek demokratik kurallar
açısından -anayasasından başlayarak-
önemli eksikleri olduğu aşikârdır. Bu
bakımdan, yeni ve çağdaş bir anayasa
yapmak şarttır. Yetmez: Medeni Yasa ile
Ceza Yasası'ndan kalkarak, bütün
kanunlar ciddı bır reforma uğratılmalıdır.
Bireyin hakları ve kimliğı çığnenmemeli,
insan işkence görmemeli ve ölüm cezasına
çarpılmamalıdır. Sadece bu da değil:
Farklı ulusal topluluklann özellikle de
Kürtlerin kimlik, dil ve kültürel haklannı
tanımak, iç banş adına da önemlıdir. Kürt
sorununun öteki yüzü, Doğu'nun ve
Güneydoğu'nun kalkınması ise yaşamsal
bir önem taşıyor; bu, bugün bir bölgeyi
aşan yurt çapında bir sorun olarak
algılanıyor ki, doğrusu da budur. "Etnik
sryasanaşma"nın önüne deplsa olsa böyle
geçılcbılır.
Laik sistemde de kimi noktalann altı
-sistemin sağhğı adına- çizilmeli: Öraeğin,
Diyanet Işleri Başkanlığı'nın bir fetva
kurumuna dönüşmüş olmasına son
verilmeli, din dersleri liselere değin
zorunlu olmaktan çıkanhnalıdır. Laik bir
devlet, okullannda din dersi veremeyeceği
gibi, bir meslek olarak "din adamı"
yetiştirmeyi de görev edinemez. Din,
vicdanlara ait bir konudur; onu oradan
çıkanp ortaya salmak, dini sömürmenin
kapılanru açtığı gibi bizzat dini de sokağa
düşürüyor ve sosyal banşı tehJikeye anyor.
"Dini siyasallastınnak" ise, Devrimci
Cumhuriyetin temellerini yıkmanın
meşrulaştınlması demektir.
Açık söylemeli: Islamcı akun inanç
özgürlüğü aduıa ortaya çıkmadı; çünkû
böyle bir sorunu yoktıı, bugün de yoktur.
Yapmak istediği, Cumhuriyetin
temellerine su üşürmek ve kurumlannı
içten içe kemirip yozlaştırmaktır. Bu
yolda, vaktiyle başka partilerden destek
buldu, bir süredır de tek başına yürümek
ıstiyor. Bu, "ıhmh tsbun" ya da Batı'nin
Hıristiyan demokrat partileri gibi,
"Müslüman Demokrat Partisi" kılıfı ile
gıderılecek ya da gözden saklanacak
türden bir tehlike değildir...
Bütün bu söylediklerimiz, bizi bir
yerde aydınlar, sivil örgûtler ve gençlik
konusuna da götürmektedir. ,
SÜRECEK
T.C. BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ
REKTÖRLÜĞÜ'NDEN
Üniversitemize bağlı birimler için aşağıda belirtilen kadrolara
tam gün statüsünde eleman ahnacaktu.
Adaylarda aranan şartlar aşağıdadır.
1. Profesörlüğe, Doçentliee ve Yardımcı Doçentliğe başvuracak adaylar
özeeçmişlerini, bılimseî çalışma ve yayınlannı kapsayan bir dosyayı
diıekçelerine ekli olarak süresi içinde Rektörlüğe teslım edeceklerdır.
2. Doçentliğe başvuracak adaylann 2547 sayıü Yükseköğretim Kanunu'nun
2880 sayılı Kanunla değişik 24. Maddesi uyannca Üniversitelerarası Kurul'ca
açılan Doçentlik sınavında başarı göstererek Doçentlik ünvamnı almış
bulunması veya 2880 sayılı kanun'la değişik 27. Maddesi gereğince
Üniversitelerarası Kurul'ca Doçentlik sınavııu başaranlara eş düzeyde sayılrruş
olması gerekir.
3. Yardıma Doçentliğe yükseltilme göreve başladıktan sonra yapılacaktır.
4. Adaylann Yabana Ülkeden doktora almış olmalan (özellikle A.B.D.'den)
tercih nedenidir.
5. Oğretim elemaru adaylaruun çok iyi düzeyde İngilizce bilmeleri ve iyi ders
yanında, bağımsız bilimsel araştırma ve yayın yapabilme yeteneklerine
haiz olmalan gerekmektedir.
FAKÜITE
FEN-EDEBtYAT
İLETİŞİM
tŞLETME
MÜHENDISUK
BÖLÜM/ANA BtLtM OALI
Miteıluük-BılgiMyar
Bılgisayar ve Oğretıın Teknolojücri
Halkla Ilifkıler ve Taıutun
Radyo TV ve Stnema
Göred Sin. ve Görsd llrt Taatnnu
Rekluncılık
Avrupa Btriiğı !bf Idlen
İktûat
İfletme
Siyaset Bilımi ve Uluslaran Diflaler
Bilguayar Mühendulığı
PROF.
1
1
;
!
2
DOÇ.
1
1
2
2
I
1
1
1
1
1
1
YRD.
DOC
1
2
2
2
1
1
1
1
2
2
2
ÖĞRFTİM
GÖREVUSİ
1
1
2
2
1
1
1
1
1
2
ARAŞTIRMA
GOREVÜSt
1
1
2
2
2
2
2
2
2
2
4
Bahçcşchfr Üniv«rsltesl,Bahç«f »hlr 34900 istanbul
T»l: (0212) 669 65 23 (Pbx) Fakı: (0212) 669 43 98 www.bahcMahtr.edu.tr
BILGISAYAR OGRENMEK ŞART!.
AMA NASIL ?..
1-2 parmakla kullanacaksanız öğrenmek gerekmez ki...
Bakar bakar yazarsınız !..
Onparmakla + Bakmadan kullanmayacaksanız hiç öğrenmeyin !..
Biigisayarı eğitımsiz de kuüanabilirsıniz.
Zamanınızın vf nözlerinizin değeri yoksa. 5 dakikalık işi 25 dakikada yaparsınız !.
BAKAR BAKAR YAZARSINIZ!.
CH l OİKTILO SSKRETIB VE BllGISATAR «UflSLflRI
, 14 Dünya Rekoru
l/il 28 Dünya
Şampıyonlugu
www.sampiyon-kurslari.com.tr
Beyazıt : 517 92 57 Bakırköy: 561 29 06 Şişli : 230 90 37 Kadıköy: 336 11 50
517 92 58 5713131 234 30 49 (0216)338 08 42
ONPARMAKLA
BİLGİSAYAR KULLANIMI
İŞLETMENLİK + MUHASEBE
DAKTİLO + YABANCI DİL
YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN
Üniversitemiz Güzel Sanatlar Fakültesi
İç Mimariık ve Peyzaj Mimarlığı Bölümlerine
sınavla Araştırma Görevlisi alınacaktır.
Üniversitemiz İngilizce eğitim yaptığından ,
ders verecek ölçüde İngilizce bilgisi gerekli olup,
başvurulann en geç 06 Kasım 2000 akşamına kadar,
Üniversitemiz Kayışdağı yerleşimindeki . -
Güzel Sanatlar Fakültemize yapılması
gerekmektedir.
Yeditepe Üniversltesi Rektörtüğü
M.Ü. Teknik Bilimler
Meslek Yüksekokulu
pasomu ve öğrenci
kimligimi kaybettim.
Hükümsüzdür.
CEMAKPOLAT
İLAN
T.C.
ADANA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1999/801 / Karar No: 2000/313
Davacı Beşire Gölbaş tarafindan davalı Şehmus Gölbaş aleyhine açılan boşanma da-
vasının mahkememizde yapılan açık duruşması sonunda,
Davanın kabulûne, İstanbul ili, Beşikta^ ilçesi, Bebek Mah. Cilt: 5, Kütük. 1342'de
nüfusa kayıtlı bulunan Feyyaz ve Zemme'den olma 1.3.1952 dogumlu Beşire Gölbay ile
aynı yer nüfusa kayıtlı bulunan Şeyh Davut ve Hatice oğlu 1.1.1949 dogumlu Şehmus
Gölbaş'ın M.K.'nin 134. maddesi gereğince boşanmalanna,
Talep edilmediğinden nafaka ve tazmınat takdirine yer olmadığına,
Alınması gereken 710.000.- TL eksik harcın davalıdan tahsiline,
Davacı tarafindan yapılan toplam 63.240.000.-TL yargılama giderlerinın davalıdan
alınarak davacıya venlniesıne dair davacının yüzüne karşı davalının yoklugunda temyi-
zi kabil olmak ûzere karar venlmiştır
Davalı Şehmus Gölbaş'a evvelce ılanen tebhğ edilmiş olduğundan bu kez Adana 2.
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1999/801 esas, 2000/313 sayılı karan davahya ilanen teb-
liğine karar venlmış olduğundan ışbu ilanın gazetede yayınlandığı tarihten itibaren 7
gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı, 15 gün sonra da davalı kanuni yollara başvurmadı-
ğı takdirde karar kesinleşeceğinden davalı Şehmus Gölbaş'a karar yerine kaim olmak
üzere ilanen tebliğ olunur. 24.5.2000 Basın: 61169
PERDEDE OLAY...
Zengin Perde ve Yatak örtüsü
modellerimizle hizmetinizdeyiz.
Özel siparişleriniz dikilir.
GÜLTEKİN SHOWROOM
E-5 karayolu, Üniversite mah.
Çınar sk. No: 2-5 Avcılar.
0212 - 695 67 88, 0546 - 225 46 42
KÜLTÜR • SANAT 0.212 293 «9 71 (3 HAT1
tLAN
T.C.
KAKTAL 5. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2000/486
Karar No: 2000/693
İstanbul ili, Maltepe ilçesi, Yalı Mah. C:O027,
K.:0367'de nüfusa kayıtlı bulunan diğer davacı Hüseyin
ve Zakura'dan olma 1927 doğumlu Fatma Leman Tü-
tüncü'nün de nüfus kaydındakı doğum yeri hanesınde-
ki hatalı olan KançıJ'ın iptal edilerek Kartal yazılıp dü-
zeltilmesine karar verildı. 13. 10.2000 -
Basın: 61288
ANKARA SANAT
TİYATROSU
DELİKANLI
Yazan-Yöneten: Metin Balay
Müzik: Kemal Günüç
Cuma: 20.30, Cumartesi: 15.30-18.30,
Pazar: 15.30
İzmir Cad. Ihlamur Sok. 7 A Kızılay
Gişe: (0-312) 417 76 76
E F E S PUsen'inkültürvesanatakatkılanaıtaralcsiuecek.
TÜRKfrALYANDOSTLUKDERNEĞI'n») --.:- ^
SOHBETTOPUWT1SI
' • ' (INCONTRO
DELL'ASXIAZONE Dl AMICIZ1AITALO-TURG^
30 Ekim 2000 Pazartesi - saat 18.00'de
İstanbul Italyan Küttür Merkezi (Beyoğlu, Tepebaşı,
Meşrutiyet Cad., No: 161)
Konferans Salonu'nda yapılacak \ '•
Sohbet Toplantısına konuşmacı olarak^ •
Yazar
C HIFZITOPUZ
katılacak ve
-• "TARİHSELROMAN"
. konulu sohbetini Türk ve Italyan
dostlanmıza sunacaktır.
Ikramlı Sohbet Toplantımıza giriş serbesttir.
Türk - Italyan Dostluk Demeği Başkanı:
Prof. Dr. Mesut Önen
KERMIZIBALIK ÇOCUKEVİ VE KULÜBÜ
ÇOCUKLA BÜYÜYEN EĞtTtM
Cumhuriyet'in
77. Başarı Yılı'nı /
hep birlikte kutluyor,
ulusal kıvancımızı paylaşıyoruz.
• BURS DESTEKLİ ÜCRET UYGULAMASI DEVAM EDİYOR.
KıımızıBalık• Bostancı 0216417 1636,F«b Tel 02163661431
Mecıdıyetöy 0212 213 95 88, Faks Tel 0212213 87 40
Hmcrtatıçc 021641462 92,Faks Tel 02164146261
e-msil*kınni2]baİ!k(a superonlıne cofn
wıı» kıraııabalik com