25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 EKİM 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA İ LJ.K. kultur@cumhuriyet.com.tr 15 İtafyanyeni-gerçekçilikakımının ustası VittorioDeSica'nın 100.yaşı kutlanıyor Hep sevgiyleyüreğe seslendi1XVANUYSAL ROMA - ttalyan yeni-gerçekçilik akımının büyük ustası Vittorio de Sica 100yaşında.7Temmuz 1901'de doğan ünlü yönetmenin 100. yaşını kutiama çalışmalan şimdiden başla- dı. Oğlu Manuel de Sica'nın önder- liğinde bir grup dost ve sanatçının kurduğu Associazione Amici di Vittorio De , Sica'nın (De Sica'nın Dostlan Derneği) us- taya doğum günü he- diyesi olarak en sevdi- ği filmlennden 'Ço- cuklariüze Bakıyor'un restore edilmiş versi- yonunu hazırlattılar. Vittorio de Sica'nın Dostlan Demeği, ye- di yıl önce başlatılan bir proje çerçevesinde De Sica'nın en başan- h filmlerini teker teker „ . - — ^ _ — restore ediyor. Derne- ğin üyelerinden Ernesto Nicosia, amaçlannı şöyle açıklıyor:"DeSica bazen insanlan güldürerek bir şey- leranbtmayaçahşmü. Bununiçin pek çok komedi vapü. Bu filmler sinema sanaa açısından çokbüyük değer ta- şımasalar da hâlâ severek izJeniyor. Ote yandan sinema tarihi için bü- yûk anlam taşıyan yeni gerçekçi fflm- leri birkenaraanlmışn. Yanıcı ve ko- layca yTrtılan malzenıeden yapılan fîhnlerterkedümistivekötüdurum- daydı. Derneğimiz bu fümkrin unu- tulmasuu engellemek ve gelecek ku- şaklara daha sağhkh bir şekilde ak- tarabihnek için bu restorasyon ça- hşmalanna başladı. Bu yenilenme süreci iki anıaca hizmet ediyor; fel- sefi ve teknik restorasyon.'' Nicosia, yıllardır kullanılmaktan dolayı eskimiş ve yıpranmış olan ne- gatiflerin, el emeğiyle ve son tekno- lojik dijital ortamlarda elden geçiril- diğini belirtiyor. Kenan yırtılmış, delinmiş filmler ince el işçiliğiyle onanlıyor. Bir de içerik anlamında restorasyon söz konusu. Nicosia, De Sica'nın filmlerini, zamamnda faz- la uztm bulan sinema sahipleri, ca- nı sıkılan makinistler ya da sansür kunılu tarafindan kesile kesile bam- başka bir çehre kazandığuıı, yaptık- lan çahşmayla filmleri tekrar yö- netmenin tasarladığı haline dönüş- türdüklerini söylüyor. Manuel de Sica ise fılmlerin kro- nolojik olarak da yeniden elden ge- çirildiğini belirtiyor. 'Bisiklet Hır- sızlan'nın yeni gerçekçilik akımı- nın ilk başyapıtı olarak kabul edil- diğini söyleyen oğul De Sica, usta- nın bu filmden yıllar önce yaptığı 'Çocuklar Bize Bakıyor', 'Kaldınm Çocuklan' gibi fılmlerin de katıksız yeni gerçekçi filmler olduğunu ka- muoyuna ve eleştirmenlere anım- satmayı amaçladıklannı ekliyor. -, KültürBakanlığı, Lombardia, La- âo, Campania ve daha pek çok böl- gesel yönetim ile başta Kodak olmak üzere özel sponsorlann katıhmıyla yürütülen projede şimdiye kadar 'Bi- siklet Hırsizlan', 'Milano Mucizesi', 'Kakhnm Çocuklan', 'Umberto D', 'Vuvasızlar' ve 'Çocuklar Bize Ba- kıyor'restore edildi. 'NapoüAHmı', 'Dün, Bugün, Yann' ve 'ttalyan Usu- lü EvKKk' de elden geçirilmesi plan- lanan fılmlerden. Dernek, ustarun en sevdiği çocuk karakter Prico'nun öyküsünü anlat- tığı 'Çocuklar Bize Bakıyor'un res- torasyonunu lOO.yıl için özel ola- rak seçmiş. Kutiama etkinlikleri, yö- netmenin büyûdüğü ve fîlmlerine de esin kaynağı olan Napoli'de yo- ^ _ ^ _ _ _ _ ğunlaşıyor. Kutlama- lar çerçevesinde De Sica'nın yaşamının ve yapıtlannın aynn- tdı bir incelemesi de yayımlanacak. Piya- sada satılmayacak olan bu ve öteki der- nek yayınlannı sine- maseverler (www.de- sica.com) internet ad- resinden edinebile- cekler. Ustanın restore edilmiş filmleri ise şu anda Italya'da vi- deo kaset olarak bu- lunabiliyor. Ancak fılmlerin Italyan ya da dünya sinemalannda şu an için gösterime girmesi mümkün değil. Restore edilen negatifın pozitif ha- le getirilmesi ve bundan bir kopya çıkanlması en az 8 milyon lirete mal oluyor. Bunun için şimdilik festival- ler ve özel gösterimlerle yetiniliyor. C/nlü yönetmenin restore edilen fîlmlerinden 'Çocuklar Bize Bakıyor'; ustaya doğum günü hediyesi olarak hazırlandı. Kutiama etkinlikleri çerçevesinde yönetmenin yaşamının ve yapıtiannm aynnüh bir incekmesi de yayımlanacak. 'Çocuklar Bize Bakıyor'un Prico'su Luciano de Ambrosis anlatıyor 'İçindehüzünlü bir çocuk vardı y Yaşamı, çocuklann bakış açı- sıyla sorguladığı yapıtlan en başa- nlı filmleri olan De Sıca'yı, koşul- lar nedeniyle küçük bedenlerinde birer yetışkın olançocuklann, hü- zünlü masumiyetleri her zaman cezbeOi. 'ÇocukhrBfaeBakıyor'un çocuk kahramanı Prico'yucanlan- dıran Luciano de Ambrosis, yö- netmenin de 4çiiıde btr*-yerlerde* hüzünlü bir çocuk olduğunu ve çocuklann gözleriyle izlediğimiz filmlerin ashnda De Sica'nın ta kendisi olduğunu söyfüyor. 'Çocuklar Bize Bakıyor', koca- sını aldatan bir anne, intihara te- şebbüs eden bir baba ve huzuru ailesinden uzakta, yetimler yur- dundabulanbirçocuğun dramı. Çe- kildiği dönemde, intihar, aldatma gibi aile içinde telaffuz edılmesi hoş karşılanmayan konulan ele alan fîlrn, faşistrejim ve Vatikan'ın tep- kisiyle karşılaşıyor. Bu nedenle De Sica, filme iki ayn son çekmek zorunda kalı- yor. Orijinal finalde Prico, yetimler yurduna ken- disini almaya gelen annesine sırtını dönerek gi- diyor. Rejim ve muhafazakârlan memnun etmek için çekilen ikinci finalde ise Prico sevgiyle an- nesine sanhyor. Bu sıradışı filmin, başanlı çocuk aktörü Luci- ano de Ambrosis, tüm çocuk yıldızlar gibi bir an- da ortadan kaybolmayı seçmiş. Artık saçlarına ak düşmüş bir yetişkin olan Prico'yu Roma'da bul- duk. Şimdi 60'ının üzerinde yakışıklı bir dede ama hüzünlü gülüşünden tanımak mümkün. Bu- gün başanlı bir dublajcı. Italya, başta Sean Con- Başanh çocuk aktör Luciano de Ambrosis film çekflirken beş yHşmdaydL nery olmak üzere pek çok Holrywoodluyu onun sesınden dinlıyor. Ambrosis, De Sica ile geçengün- lerini çocuklugunun en güzel amlan olarak anan- sıyor. "Fifan çekikhginde henüz beş yaşmdayduiL To- rino'da oturuyorduk. Bizim apartmamn kaptcısi- nm nyatroda tanıdıkianvanhvezamanzaman ço- cuk oyuncuya ihtiyaçlan okhığunda beni çağmr- lartü. Annem beni izJemeyi çokseverdi. 'Liola' di- ye bir oyun için beni çağırmışlardL De Sica beni bu oyunda izfcmiş ve babamdan deneme çekmüe- ri için beniRoma'ya götûrmesinirka etmiş.De Si- ca beni bir burjuva ailenin mutsuz çocuğu Prico rolüiçin düşünfiyordu. Bir yıl önce anne- mi kaybettiğim için ben de gerçekten mut- suzbir çocuktum. Sanuım baktşjanmda- ki hüzun De Sica'yı etkilemişti. Beş yı&k bir kontratyapök. Ailem Roma'ya taşm- dL Film çekimlerini çok iyi haarlamıyo- rum ama sette bir afle ortamı olduğunu w beni çok sevdikkrini haörüyorum. De Ska bana ne yapmam gerektiğiııi söylü- yorda, ben deyapıyordınn. Bazı sabnele- rin çekbnkrinden sonra beni aUaşladık- bnm haürnyonun. Sadece annemi can- landn-ao Isa Pola 3e aranuzda bir mesa- fe vardL Onun benim annem ofanadığıru, artık annemin olmadığmı biliyordum. Ama fibnde de aile SKakbğmdan yoksun bir çocuğu canJandmnğimiçin,şimdi dö- nüpbakbğınKİabucocukçad&enmtşey»- radığım görüyorum. Füm Roma'da gös- terime girdiğinde savaş çıkmak üzereydi Kötû bir döneme denk gektiği ve hâlâ ta- bu olan komiara değjndiğinden oisa ge- rekrum Roma'da tutuimadı. O sırada fa- şisderin zoruyla Cinecitta, Kuzey'e taşı- myordu.FDminVenedik'tegösterimi büyük ügigör- dfi. Gösterfanden sonrasahneyeçıkroseiam verdi- ğimi haariıyonun. Çbk aikışlannuştun ve ardm- danbolcikoiatagefaniştL. SenaryoyazanCesare Zavattani, 'Kaldınm Ço- cuklan'ndaki karakterkrden birini benim için yazmıştL Ama çeşitfi nedenlerie bu fîtande oynaya- madsn.AmaDe Sica'yb göröşmeyi her zamansür- dûrduk. Beni her gördüğünde çok duygulanırdı. Sanhr, sever,flgigösterirdL Ashnda bana olan ü- 0sma Prfco'ya oianzaafindan kaynakiandığını dû- şünüyonnn. Bananasd bakoğmı asla unutamam. Ama o bana değil hep Prico'ya bakardU." projenin tamamlanması istendi ÎKSV'den çağrı Kültür Servisi - tstanbul Kültür ve Sanat Vakfi, bir açıklamayla devletle Istan- bul Kültür ve Kongre Mer- kezi ile ilgili 'son bir çağn- da' bulundu. Vakıf yönetim kunılu, 'Kültür Merkea'nin inşası. işletmesi ve gerekli töm hizmetlerini' ûstlenme- ye hazır olduğunu bir kez daha yineledı. Açıklamada siyasal ıradenin, ÎKKM'nin bugünkü duruma getirile- bıhnesi için vakfin yaptığı bütün çalışmalara karşın, İKKM'yi sahiplenerek pro- jenin devlet tarafindan yürü- tûlmesi ve bitirilmesi dü- şüncesi yönünde olduğunu ortaya koydugu belırtildi. IKSV Yönetim Kunılu yapüğı toplantıda, değişen şartlara ve ihtiyaçlara göre irtıiak sözleşmesinın yenile- nerek tKKM insaatuuntüm tesisleriyle tamamlanması için vakfin gerekli hizmet- feri ûstlenmeye ve yürütme- ye devam etmek, keza Mer- kezı ışletmek istek ve az- minde olduğunu vurgulaya- rak Malıye Bakanhğı'na ye- mbırçağnyaptı. Ancak Ma- hye Bakanlığı, Kültür Ba- kanlığı ve Başbakanlık ÎKKM inşaatının Vakfımız- ca yürütülmesini uygun gör- mediği takdirde, projenin selameti ve kamu yaran gö- zetılerek ÎKKM'nin bu- an önce hayata geçiribnesinin sağlanması açısından, irti- fak sözleşmesinın vakfin da katılımı ve iradesine göre taraflann anlaşması ile sona erdinJmesırun ve irüfak hak- kınınterkin edilmesinin uy- gun olacağı görüşünün Ma- liye Bakanhğı'na ıletilmesi kararlaşanldı. John Gielgud'un ölümünden sonra iki biyografi kitabı yayımlanıyor Amerika9 da çahşması engelleıınıiş Kültür Servisi - tngiltere'nin 20. yüzyılda çıkardığı en önde gelen aktörlerinden bıri olarak tanımlam- yor SirJohn GieJgud... Oyuncunun, 1950'li yıllann ortasında, eşcinsel ol- duğu için Amerika'da çahşması 4 yıl engellenmişti. Gielgud'un mayıs ayındaki ölümünden sonra yayım- lanan iki biyografi, homofobikle- rin sanatçınm kariyerini nasıl mah- vettiğini açığa vuruyor. Her iki ya- pıtta da, yıllarca Gielgud'un müm- kün olduğu kadar özel yaşamını if- şa etmekten neden kaçındığını da ka- nıtlayan belgelere yer veriliyor. 1953'te ünlü sanatçı. 'bir erkekoia- rakahlaksKdavranışlarındaısraret- tiği' gerekçesiyle 10 pound para ce- zasına çarptınlmıştı. Bu yıldan son- ra Gielgud, Old Vic Tiyatrosu yet- kililerini dava etmeye kalkışmış, an- cak British Council, yönetimi elin- de tutan McCarthy'ciler tarafindan Amenka'ya girişinin engellenece- ğınden endişeduyduklannı belirtmiş- lerdi. Ancak gerçek şimdilerde açığa çıkmış durumda. Anglo-Amerikan ilişkilerinin bo- zulmasından korkan Washington'daki Ingi- liz Konsolosluğu, Yabancılar Ofısi'ne bir ya- zı yazarak Gielgud'un sakıncalı bir kişilik olduğunu ve isterlerse onun ülkeye girişine izin vermeyebileceklerini bildirmiş. Bu ola- ym ardından Gielgud, 1957'ye dek Amen- ka'ya giriş yapamadı. Dahaönce hiç yavnnlanmamış500 mektubuda açığa kavuşuyor. Sheridan Morley'in kaleme aldığı ve önü- müzdeki mart aymda satışa sunulacak olan biyografi, daha önce hiçbir yerde yayım- lanmamış 500 mektubu da kapsıyor. Jonat- han Croall tarafindan yazılan biyografi ise önümüzdeki ay okuyucularla buluşacak. Gi- elgud, halen Ingiltere'de Shakespeare oyun- lanndaki rolleriyle tanınan en önemli oyun- culanndan. Daha önce Noel Ctmard, Gbdys Cooper ve Audrey Hepburn gibi ün- lülerin biyografilerini de kaleme alan Morley, Gielgud'a verdiği sö- zü tuttu ve kitabı, ölümünden sonra yayımlanmak üzere hazırladı. Diğerbiyografi yazan Croall'ın ki- tabının yayımlanmasından sonra Ce- cil Beaton ve Benjamin Britten gibi ünlü isimlerin de kamuoyunun dik- katini çekeceği söyleniyor. Çünkü 1950'Ierin homofobik havası her yerde hüküm sürüyordu. Örneğin Gielgud, orkestra şefı Sir Malcom Sargent ile görüşmek istediğini be- lirtmiş, ancak "Görüşebileceğimizi hiç sanmıyorum. Büryorsunuz, kra- Kyetle yakm ilişki içindeyim" yanıtı- nı ahruştı. Croall'm kitabında John Gielgud'un kardeşi BBC Radyo- su'nun baş yöneticilerinden Val'm, aktörün menajeri HughBeaumont'a meydan okuyarak kardeşının oyun- culuk kariyerine devam etmesini sa- vunduğu belirtüiyor. Morley her şe- ye karşın Gielgud'un bu özel duru- munun o yıllar içinde büyük tartışma yarat- mış olmasını olumlu buluyor ve böylece homoseksüelliğin tartışmaya açıldığını ifa- de ediyor. Geçen günlerde Morley, Croal ve Gyles Brandreth'in katıldığı Cheltenham Edebiyat Festivali'nde Gielgud'un oyunculuk kari- yeri tartışıldı ve ünlü oyuncunun yaşamın- dan da kesıtler sunuldu. KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR Defianda me Dios de mi Yazının başlığı Ispanyolca. Geçenlerde eski- den, otuz yıl kadar önce insanlara nasıl baktığı- mı, onlan aklımda hangi değer yargılanna göre sı- nıflandırdığımı düşündüm. Kimleri hangi neden- lerden ötürü severdim, kimleri hangi nedenlerden ötürü kendimden uzak tutardım o zamanlar? So- rularsoruları getirdi, keyifli- hüzünlü-kalabalık bir oyunu yazıp aklımın sahnesine koyar gibi oldum. Sonra? Sonra oturup Montaigne okudum bütün gün! Yukandaki ispanyolca cümleyi de Montaigne okurken buldum. Tann beni kendimden korusun demek oluyor. Sağlık Üstüne'dir o denemenin başlığı. Sabahattin Eyuboğlu'nun Türkçesiyle birlikte okuyalım bir bölümünü. "lyiiken dehasta iken de canımın istediğiniyap- mışımdırherzaman. Içimden gelen isteklere bü- yûk bir güvencim vardır. Acıyı acıyla gidermeyi sevmem. Hele insanı hastalıktan daha fazla ra- hatsız eden ilaçlardan nefret ederim. Karnınız ağnyor diye kendinizı istiridye yemek zevkinden yoksun ettiniz mi, derdiniz birken iki olmuş de- mektir. Hastalıktan çektiğinizyetmiyormuş gibi bir de perhizden çekersiniz. (...) Zorla, istemeye is- temeye yaptığım her şey dokunur bana; iştahla yaptığım hiçbir şeyden zarar görmem. Hoşuma giden birşeyin bana dokunduğunu bilmiyorvm. Onun için doktortann dediklerini herzaman key- fimden yana çevirmişimdir. Hem de alabildiğine..." Montaigne'in Denemeleri. Bu kitap memleke- timizde ne bileyim mesela iki milyon alıcı bulsa, liselerimizde zorunlu ders kitabı olarak okutulsa, san basınımızın soluk benizlileri tarafindan okur- lanna bedava dağrtılsa.. ama ben neler diyorum yahu? Tanrı beni kendimden korusun! Defianda me Dios de mi. Montaigne enfestir. Acıyı, hüznü, yürek sıkıntı- sını, hazımsızlığı, kabız ciddiyeti giderir. Hödük- lüğe, bönlüğe, cahilliğe iyi gelir. Onu okumamış olmak, Neruda'nın Cortazar için söylediği gibi, hiç şeftali yememiş bir insan olmaya benzer. Mon- taigne okurunu aptallıktan korur. "Hastayken beni üzen şeycanımın istediğiniyap- mamak değil, canımın birşeyleri istemez oluşu- dur. Keşke birşeyistese de yapsam; hekimlerzor durdurur beni!" ••• Gazeteleri okuyorum hersabah erkenden. Içim- de nedeni belli, kaynağı belli bir sıkıntı. Televiz- yona bakmıyorum epeydir. Vıdeo ile idare ediyo- rum o işi. Çünkü biliyorum oturup günde iki- üç saat televizyon seyredersem iç sıkıntım taşınmaz ağırlığa ulaşacak. Bunları düşünürken yine Mon- taigne'in denemelerinden bir alıntı çarpıyor alnı- ma. Malus consilium est quod mutari non potest. Değiştirilemeyen bir düzen kötü bir düzendir. Publis syrus söylemiş bunu. Değiştirilemeyen bir düzen gerçekten kötü bir düzendir. Sağlıklı, ayağı yere basan, yaptığı mu- halefetin gerçekliğine ve yaranna inanan; emek- çilerle, köylülerle kenetlenmiş; gençliği, sendika- ları, üniversiteyi, aydınları bünyesinde yarattığı çağdaş tartışma alanında toplamış; altı kaval üs- tü şişhane olmayan sivil, evet sivil bir sosyal de- mokrat cumhuriyetçi partiye ne kadar çok ihtiya- cımız var. Ehemmiyeti kendinden menkul üç ta- ne kıytınk Batı gazetesinde yazılan her ideolojik yazıyı öpüp başına koymayan, cebi doldukça ge- lecekle bağını umursamaz bir şımanklıkla kopa- ran insanlara uzak duran insanlann da bir partisi olmalıydı şimdi. Bu söylediklerimde bana da eksik ya da yan- lış gelen bir şey var. Bu durumun tarifini de Mon- taigne yapmış ikinci kitabın on ikinci bölümünde: "Bana doğru gelen hiçbir şey yoktur kı yanlış gi- bi de gelmesin." Montaigne yapıtının birinci kitabının on yedin- ci bölümünde, Mutluluk başlığı altında, bizde po- litika ile uğraşanların okuması gereken şeyler de söylüyor. Mutluluk diye başlık atmış ama.. yazı tü- müyle iktidar, erk kavramı üstüne. Keyhusrev'den bir alıntı da yapmış. "Insanın kumanda etmeye hakkı olması için, kumanda ettiklehnden daha değerli olması gerekir." Eh, bu da kolay iş değildir. Gerçekten değer- liyseniz, kumanda ettiklerinizden daha değerli ol- duğünuzu söyleyemezsiniz, diliniz varmaz. Bilir- siniz ve bunu söyiemeden kumanda edersiniz. öte yandan kumanda ettiklerinizden daha değerii de- ğilseniz... Işte o zaman göğsünüzü gere gere ne kadar önemli, değerli ve eşi benzeri olmayan bir insan olduğunuzu ha babam söyleyebilirsiniz.. hem kendinize hem de çevrenize. Tann sizi ken- dinizden korusun. Şbel Arslan Yeşilay, İsmet Küntay Ödülü Jürisnıden istifa etu • Kûhur Servisi - îsmet Küntay Tiyatro Ödülleri Jürisi içinde yer alan tiyatro eleştirmeni, dramaturg Sibel Arslan Yeşilay, yaptığı bir açıklama ile jüriden istifa ettiğini bildirdi. Yeşilay, istifa gerekçesini, 25. İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri'nin Haziran 2000'de yapılan jüri toplantısı sonucu en iyi yerli oyun, en iyi yönetmen, en iyi erkek ve kadın oyuncu dallannda belirlenmesine rağmen, 26 Ekim gecesi yapılan ödül töreninde jüri karan olmadığı halde, jüri sözcüsü Hayati Asılyazıcı'nın Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Rahmi Dilligil'e de ödül verilmesi olarak açıkladı: "Asılyazıcı, Dilligil'e ödül verilmesini birçok sebebe baglarken tsmet Küntay'm oyunlannın Konya Devlet Tiyatrosu ve Adana Devlet Tiyatrosu'nda sahnelenmesini^ ödüle layık görülme nedenleri arasında saymıştır." Yeşilay, ülkemizde hemen her alanda sıkça rastlanan 'al gülüm ver gülüm' mantığmın eleştirmenlik ilkelenne ters düştüğünü belirtirken "Adı ünlem ve soru işaretleri ile anılan Devlet Tiyatrolan Müdürü Sayın Rahmi Dilligil'e, jüri üyesi olduğum ismet Küntay adına ödül verilmesini içime sındıremiyorum" dedi. BUGÜN • CEMAL REŞtT REY KONSER SALONU'nda saat 19.30'da İstanbul Büyükşehir Befcdiyesi Kent Orkestrası'nın konseri izlenebilir. (232 98 30)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle