Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 EKİM 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
İ LJ.K. kultur@cumhuriyet.com.tr 15
İtafyanyeni-gerçekçilikakımının ustası VittorioDeSica'nın 100.yaşı kutlanıyor
Hep sevgiyleyüreğe seslendi1XVANUYSAL
ROMA - ttalyan yeni-gerçekçilik
akımının büyük ustası Vittorio de
Sica 100yaşında.7Temmuz 1901'de
doğan ünlü yönetmenin 100. yaşını
kutiama çalışmalan şimdiden başla-
dı. Oğlu Manuel de Sica'nın önder-
liğinde bir grup dost ve sanatçının
kurduğu Associazione
Amici di Vittorio De ,
Sica'nın (De Sica'nın
Dostlan Derneği) us-
taya doğum günü he-
diyesi olarak en sevdi-
ği filmlennden 'Ço-
cuklariüze Bakıyor'un
restore edilmiş versi-
yonunu hazırlattılar.
Vittorio de Sica'nın
Dostlan Demeği, ye-
di yıl önce başlatılan
bir proje çerçevesinde
De Sica'nın en başan-
h filmlerini teker teker „ . - —
^ _ —
restore ediyor. Derne-
ğin üyelerinden Ernesto Nicosia,
amaçlannı şöyle açıklıyor:"DeSica
bazen insanlan güldürerek bir şey-
leranbtmayaçahşmü. Bununiçin pek
çok komedi vapü. Bu filmler sinema
sanaa açısından çokbüyük değer ta-
şımasalar da hâlâ severek izJeniyor.
Ote yandan sinema tarihi için bü-
yûk anlam taşıyan yeni gerçekçi fflm-
leri birkenaraanlmışn. Yanıcı ve ko-
layca yTrtılan malzenıeden yapılan
fîhnlerterkedümistivekötüdurum-
daydı. Derneğimiz bu fümkrin unu-
tulmasuu engellemek ve gelecek ku-
şaklara daha sağhkh bir şekilde ak-
tarabihnek için bu restorasyon ça-
hşmalanna başladı. Bu yenilenme
süreci iki anıaca hizmet ediyor; fel-
sefi ve teknik restorasyon.''
Nicosia, yıllardır kullanılmaktan
dolayı eskimiş ve yıpranmış olan ne-
gatiflerin, el emeğiyle ve son tekno-
lojik dijital ortamlarda elden geçiril-
diğini belirtiyor. Kenan yırtılmış,
delinmiş filmler ince el işçiliğiyle
onanlıyor. Bir de içerik anlamında
restorasyon söz konusu. Nicosia, De
Sica'nın filmlerini, zamamnda faz-
la uztm bulan sinema sahipleri, ca-
nı sıkılan makinistler ya da sansür
kunılu tarafindan kesile kesile bam-
başka bir çehre kazandığuıı, yaptık-
lan çahşmayla filmleri tekrar yö-
netmenin tasarladığı haline dönüş-
türdüklerini söylüyor.
Manuel de Sica ise fılmlerin kro-
nolojik olarak da yeniden elden ge-
çirildiğini belirtiyor. 'Bisiklet Hır-
sızlan'nın yeni gerçekçilik akımı-
nın ilk başyapıtı olarak kabul edil-
diğini söyleyen oğul De Sica, usta-
nın bu filmden yıllar önce yaptığı
'Çocuklar Bize Bakıyor', 'Kaldınm
Çocuklan' gibi fılmlerin de katıksız
yeni gerçekçi filmler olduğunu ka-
muoyuna ve eleştirmenlere anım-
satmayı amaçladıklannı ekliyor.
-, KültürBakanlığı, Lombardia, La-
âo, Campania ve daha pek çok böl-
gesel yönetim ile başta Kodak olmak
üzere özel sponsorlann katıhmıyla
yürütülen projede şimdiye kadar 'Bi-
siklet Hırsizlan', 'Milano Mucizesi',
'Kakhnm Çocuklan', 'Umberto D',
'Vuvasızlar' ve 'Çocuklar Bize Ba-
kıyor'restore edildi. 'NapoüAHmı',
'Dün, Bugün, Yann' ve 'ttalyan Usu-
lü EvKKk' de elden geçirilmesi plan-
lanan fılmlerden.
Dernek, ustarun en sevdiği çocuk
karakter Prico'nun öyküsünü anlat-
tığı 'Çocuklar Bize Bakıyor'un res-
torasyonunu lOO.yıl için özel ola-
rak seçmiş. Kutiama etkinlikleri, yö-
netmenin büyûdüğü ve fîlmlerine
de esin kaynağı olan Napoli'de yo-
^ _ ^ _ _ _ _ ğunlaşıyor. Kutlama-
lar çerçevesinde De
Sica'nın yaşamının
ve yapıtlannın aynn-
tdı bir incelemesi de
yayımlanacak. Piya-
sada satılmayacak
olan bu ve öteki der-
nek yayınlannı sine-
maseverler (www.de-
sica.com) internet ad-
resinden edinebile-
cekler.
Ustanın restore
edilmiş filmleri ise
şu anda Italya'da vi-
deo kaset olarak bu-
lunabiliyor. Ancak fılmlerin Italyan
ya da dünya sinemalannda şu an için
gösterime girmesi mümkün değil.
Restore edilen negatifın pozitif ha-
le getirilmesi ve bundan bir kopya
çıkanlması en az 8 milyon lirete mal
oluyor. Bunun için şimdilik festival-
ler ve özel gösterimlerle yetiniliyor.
C/nlü
yönetmenin
restore edilen
fîlmlerinden
'Çocuklar Bize
Bakıyor'; ustaya
doğum günü
hediyesi olarak
hazırlandı.
Kutiama etkinlikleri çerçevesinde yönetmenin yaşamının ve yapıtiannm aynnüh bir incekmesi de yayımlanacak.
'Çocuklar Bize Bakıyor'un Prico'su Luciano de Ambrosis anlatıyor
'İçindehüzünlü bir çocuk vardı
y
Yaşamı, çocuklann bakış açı-
sıyla sorguladığı yapıtlan en başa-
nlı filmleri olan De Sıca'yı, koşul-
lar nedeniyle küçük bedenlerinde
birer yetışkın olançocuklann, hü-
zünlü masumiyetleri her zaman
cezbeOi. 'ÇocukhrBfaeBakıyor'un
çocuk kahramanı Prico'yucanlan-
dıran Luciano de Ambrosis, yö-
netmenin de 4çiiıde btr*-yerlerde*
hüzünlü bir çocuk olduğunu ve
çocuklann gözleriyle izlediğimiz
filmlerin ashnda De Sica'nın ta
kendisi olduğunu söyfüyor.
'Çocuklar Bize Bakıyor', koca-
sını aldatan bir anne, intihara te-
şebbüs eden bir baba ve huzuru
ailesinden uzakta, yetimler yur-
dundabulanbirçocuğun dramı. Çe-
kildiği dönemde, intihar, aldatma
gibi aile içinde telaffuz edılmesi hoş
karşılanmayan konulan ele alan
fîlrn, faşistrejim ve Vatikan'ın tep-
kisiyle karşılaşıyor. Bu nedenle
De Sica, filme iki ayn son çekmek zorunda kalı-
yor. Orijinal finalde Prico, yetimler yurduna ken-
disini almaya gelen annesine sırtını dönerek gi-
diyor. Rejim ve muhafazakârlan memnun etmek
için çekilen ikinci finalde ise Prico sevgiyle an-
nesine sanhyor.
Bu sıradışı filmin, başanlı çocuk aktörü Luci-
ano de Ambrosis, tüm çocuk yıldızlar gibi bir an-
da ortadan kaybolmayı seçmiş. Artık saçlarına ak
düşmüş bir yetişkin olan Prico'yu Roma'da bul-
duk. Şimdi 60'ının üzerinde yakışıklı bir dede
ama hüzünlü gülüşünden tanımak mümkün. Bu-
gün başanlı bir dublajcı. Italya, başta Sean Con-
Başanh çocuk aktör Luciano de Ambrosis film çekflirken beş yHşmdaydL
nery olmak üzere pek çok Holrywoodluyu onun
sesınden dinlıyor. Ambrosis, De Sica ile geçengün-
lerini çocuklugunun en güzel amlan olarak anan-
sıyor.
"Fifan çekikhginde henüz beş yaşmdayduiL To-
rino'da oturuyorduk. Bizim apartmamn kaptcısi-
nm nyatroda tanıdıkianvanhvezamanzaman ço-
cuk oyuncuya ihtiyaçlan okhığunda beni çağmr-
lartü. Annem beni izJemeyi çokseverdi. 'Liola' di-
ye bir oyun için beni çağırmışlardL De Sica beni
bu oyunda izfcmiş ve babamdan deneme çekmüe-
ri için beniRoma'ya götûrmesinirka etmiş.De Si-
ca beni bir burjuva ailenin mutsuz çocuğu Prico
rolüiçin düşünfiyordu. Bir yıl önce anne-
mi kaybettiğim için ben de gerçekten mut-
suzbir çocuktum. Sanuım baktşjanmda-
ki hüzun De Sica'yı etkilemişti. Beş yı&k
bir kontratyapök. Ailem Roma'ya taşm-
dL Film çekimlerini çok iyi haarlamıyo-
rum ama sette bir afle ortamı olduğunu
w beni çok sevdikkrini haörüyorum. De
Ska bana ne yapmam gerektiğiııi söylü-
yorda, ben deyapıyordınn. Bazı sabnele-
rin çekbnkrinden sonra beni aUaşladık-
bnm haürnyonun. Sadece annemi can-
landn-ao Isa Pola 3e aranuzda bir mesa-
fe vardL Onun benim annem ofanadığıru,
artık annemin olmadığmı biliyordum.
Ama fibnde de aile SKakbğmdan yoksun
bir çocuğu canJandmnğimiçin,şimdi dö-
nüpbakbğınKİabucocukçad&enmtşey»-
radığım görüyorum. Füm Roma'da gös-
terime girdiğinde savaş çıkmak üzereydi
Kötû bir döneme denk gektiği ve hâlâ ta-
bu olan komiara değjndiğinden oisa ge-
rekrum Roma'da tutuimadı. O sırada fa-
şisderin zoruyla Cinecitta, Kuzey'e taşı-
myordu.FDminVenedik'tegösterimi büyük ügigör-
dfi. Gösterfanden sonrasahneyeçıkroseiam verdi-
ğimi haariıyonun. Çbk aikışlannuştun ve ardm-
danbolcikoiatagefaniştL.
SenaryoyazanCesare Zavattani, 'Kaldınm Ço-
cuklan'ndaki karakterkrden birini benim için
yazmıştL Ama çeşitfi nedenlerie bu fîtande oynaya-
madsn.AmaDe Sica'yb göröşmeyi her zamansür-
dûrduk. Beni her gördüğünde çok duygulanırdı.
Sanhr, sever,flgigösterirdL Ashnda bana olan ü-
0sma Prfco'ya oianzaafindan kaynakiandığını dû-
şünüyonnn. Bananasd bakoğmı asla unutamam.
Ama o bana değil hep Prico'ya bakardU."
projenin tamamlanması istendi
ÎKSV'den çağrı
Kültür Servisi - tstanbul
Kültür ve Sanat Vakfi, bir
açıklamayla devletle Istan-
bul Kültür ve Kongre Mer-
kezi ile ilgili 'son bir çağn-
da' bulundu. Vakıf yönetim
kunılu, 'Kültür Merkea'nin
inşası. işletmesi ve gerekli
töm hizmetlerini' ûstlenme-
ye hazır olduğunu bir kez
daha yineledı. Açıklamada
siyasal ıradenin, ÎKKM'nin
bugünkü duruma getirile-
bıhnesi için vakfin yaptığı
bütün çalışmalara karşın,
İKKM'yi sahiplenerek pro-
jenin devlet tarafindan yürü-
tûlmesi ve bitirilmesi dü-
şüncesi yönünde olduğunu
ortaya koydugu belırtildi.
IKSV Yönetim Kunılu
yapüğı toplantıda, değişen
şartlara ve ihtiyaçlara göre
irtıiak sözleşmesinın yenile-
nerek tKKM insaatuuntüm
tesisleriyle tamamlanması
için vakfin gerekli hizmet-
feri ûstlenmeye ve yürütme-
ye devam etmek, keza Mer-
kezı ışletmek istek ve az-
minde olduğunu vurgulaya-
rak Malıye Bakanhğı'na ye-
mbırçağnyaptı. Ancak Ma-
hye Bakanlığı, Kültür Ba-
kanlığı ve Başbakanlık
ÎKKM inşaatının Vakfımız-
ca yürütülmesini uygun gör-
mediği takdirde, projenin
selameti ve kamu yaran gö-
zetılerek ÎKKM'nin bu- an
önce hayata geçiribnesinin
sağlanması açısından, irti-
fak sözleşmesinın vakfin da
katılımı ve iradesine göre
taraflann anlaşması ile sona
erdinJmesırun ve irüfak hak-
kınınterkin edilmesinin uy-
gun olacağı görüşünün Ma-
liye Bakanhğı'na ıletilmesi
kararlaşanldı.
John Gielgud'un ölümünden sonra iki biyografi kitabı yayımlanıyor
Amerika9
da çahşması engelleıınıiş
Kültür Servisi - tngiltere'nin 20.
yüzyılda çıkardığı en önde gelen
aktörlerinden bıri olarak tanımlam-
yor SirJohn GieJgud... Oyuncunun,
1950'li yıllann ortasında, eşcinsel ol-
duğu için Amerika'da çahşması 4 yıl
engellenmişti. Gielgud'un mayıs
ayındaki ölümünden sonra yayım-
lanan iki biyografi, homofobikle-
rin sanatçınm kariyerini nasıl mah-
vettiğini açığa vuruyor. Her iki ya-
pıtta da, yıllarca Gielgud'un müm-
kün olduğu kadar özel yaşamını if-
şa etmekten neden kaçındığını da ka-
nıtlayan belgelere yer veriliyor.
1953'te ünlü sanatçı. 'bir erkekoia-
rakahlaksKdavranışlarındaısraret-
tiği' gerekçesiyle 10 pound para ce-
zasına çarptınlmıştı. Bu yıldan son-
ra Gielgud, Old Vic Tiyatrosu yet-
kililerini dava etmeye kalkışmış, an-
cak British Council, yönetimi elin-
de tutan McCarthy'ciler tarafindan
Amenka'ya girişinin engellenece-
ğınden endişeduyduklannı belirtmiş-
lerdi. Ancak gerçek şimdilerde açığa çıkmış
durumda. Anglo-Amerikan ilişkilerinin bo-
zulmasından korkan Washington'daki Ingi-
liz Konsolosluğu, Yabancılar Ofısi'ne bir ya-
zı yazarak Gielgud'un sakıncalı bir kişilik
olduğunu ve isterlerse onun ülkeye girişine
izin vermeyebileceklerini bildirmiş. Bu ola-
ym ardından Gielgud, 1957'ye dek Amen-
ka'ya giriş yapamadı.
Dahaönce hiç yavnnlanmamış500 mektubuda açığa kavuşuyor.
Sheridan Morley'in kaleme aldığı ve önü-
müzdeki mart aymda satışa sunulacak olan
biyografi, daha önce hiçbir yerde yayım-
lanmamış 500 mektubu da kapsıyor. Jonat-
han Croall tarafindan yazılan biyografi ise
önümüzdeki ay okuyucularla buluşacak. Gi-
elgud, halen Ingiltere'de Shakespeare oyun-
lanndaki rolleriyle tanınan en önemli oyun-
culanndan. Daha önce Noel Ctmard, Gbdys
Cooper ve Audrey Hepburn gibi ün-
lülerin biyografilerini de kaleme
alan Morley, Gielgud'a verdiği sö-
zü tuttu ve kitabı, ölümünden sonra
yayımlanmak üzere hazırladı.
Diğerbiyografi yazan Croall'ın ki-
tabının yayımlanmasından sonra Ce-
cil Beaton ve Benjamin Britten gibi
ünlü isimlerin de kamuoyunun dik-
katini çekeceği söyleniyor. Çünkü
1950'Ierin homofobik havası her
yerde hüküm sürüyordu. Örneğin
Gielgud, orkestra şefı Sir Malcom
Sargent ile görüşmek istediğini be-
lirtmiş, ancak "Görüşebileceğimizi
hiç sanmıyorum. Büryorsunuz, kra-
Kyetle yakm ilişki içindeyim" yanıtı-
nı ahruştı. Croall'm kitabında John
Gielgud'un kardeşi BBC Radyo-
su'nun baş yöneticilerinden Val'm,
aktörün menajeri HughBeaumont'a
meydan okuyarak kardeşının oyun-
culuk kariyerine devam etmesini sa-
vunduğu belirtüiyor. Morley her şe-
ye karşın Gielgud'un bu özel duru-
munun o yıllar içinde büyük tartışma yarat-
mış olmasını olumlu buluyor ve böylece
homoseksüelliğin tartışmaya açıldığını ifa-
de ediyor.
Geçen günlerde Morley, Croal ve Gyles
Brandreth'in katıldığı Cheltenham Edebiyat
Festivali'nde Gielgud'un oyunculuk kari-
yeri tartışıldı ve ünlü oyuncunun yaşamın-
dan da kesıtler sunuldu.
KUŞBAKIŞI
MEMET BAYDUR
Defianda me Dios de mi
Yazının başlığı Ispanyolca. Geçenlerde eski-
den, otuz yıl kadar önce insanlara nasıl baktığı-
mı, onlan aklımda hangi değer yargılanna göre sı-
nıflandırdığımı düşündüm. Kimleri hangi neden-
lerden ötürü severdim, kimleri hangi nedenlerden
ötürü kendimden uzak tutardım o zamanlar? So-
rularsoruları getirdi, keyifli- hüzünlü-kalabalık bir
oyunu yazıp aklımın sahnesine koyar gibi oldum.
Sonra? Sonra oturup Montaigne okudum bütün
gün!
Yukandaki ispanyolca cümleyi de Montaigne
okurken buldum. Tann beni kendimden korusun
demek oluyor. Sağlık Üstüne'dir o denemenin
başlığı. Sabahattin Eyuboğlu'nun Türkçesiyle
birlikte okuyalım bir bölümünü.
"lyiiken dehasta iken de canımın istediğiniyap-
mışımdırherzaman. Içimden gelen isteklere bü-
yûk bir güvencim vardır. Acıyı acıyla gidermeyi
sevmem. Hele insanı hastalıktan daha fazla ra-
hatsız eden ilaçlardan nefret ederim. Karnınız
ağnyor diye kendinizı istiridye yemek zevkinden
yoksun ettiniz mi, derdiniz birken iki olmuş de-
mektir. Hastalıktan çektiğinizyetmiyormuş gibi bir
de perhizden çekersiniz. (...) Zorla, istemeye is-
temeye yaptığım her şey dokunur bana; iştahla
yaptığım hiçbir şeyden zarar görmem. Hoşuma
giden birşeyin bana dokunduğunu bilmiyorvm.
Onun için doktortann dediklerini herzaman key-
fimden yana çevirmişimdir. Hem de alabildiğine..."
Montaigne'in Denemeleri. Bu kitap memleke-
timizde ne bileyim mesela iki milyon alıcı bulsa,
liselerimizde zorunlu ders kitabı olarak okutulsa,
san basınımızın soluk benizlileri tarafindan okur-
lanna bedava dağrtılsa.. ama ben neler diyorum
yahu? Tanrı beni kendimden korusun! Defianda
me Dios de mi.
Montaigne enfestir. Acıyı, hüznü, yürek sıkıntı-
sını, hazımsızlığı, kabız ciddiyeti giderir. Hödük-
lüğe, bönlüğe, cahilliğe iyi gelir. Onu okumamış
olmak, Neruda'nın Cortazar için söylediği gibi,
hiç şeftali yememiş bir insan olmaya benzer. Mon-
taigne okurunu aptallıktan korur.
"Hastayken beni üzen şeycanımın istediğiniyap-
mamak değil, canımın birşeyleri istemez oluşu-
dur. Keşke birşeyistese de yapsam; hekimlerzor
durdurur beni!"
•••
Gazeteleri okuyorum hersabah erkenden. Içim-
de nedeni belli, kaynağı belli bir sıkıntı. Televiz-
yona bakmıyorum epeydir. Vıdeo ile idare ediyo-
rum o işi. Çünkü biliyorum oturup günde iki- üç
saat televizyon seyredersem iç sıkıntım taşınmaz
ağırlığa ulaşacak. Bunları düşünürken yine Mon-
taigne'in denemelerinden bir alıntı çarpıyor alnı-
ma.
Malus consilium est quod mutari non potest.
Değiştirilemeyen bir düzen kötü bir düzendir.
Publis syrus söylemiş bunu.
Değiştirilemeyen bir düzen gerçekten kötü bir
düzendir. Sağlıklı, ayağı yere basan, yaptığı mu-
halefetin gerçekliğine ve yaranna inanan; emek-
çilerle, köylülerle kenetlenmiş; gençliği, sendika-
ları, üniversiteyi, aydınları bünyesinde yarattığı
çağdaş tartışma alanında toplamış; altı kaval üs-
tü şişhane olmayan sivil, evet sivil bir sosyal de-
mokrat cumhuriyetçi partiye ne kadar çok ihtiya-
cımız var. Ehemmiyeti kendinden menkul üç ta-
ne kıytınk Batı gazetesinde yazılan her ideolojik
yazıyı öpüp başına koymayan, cebi doldukça ge-
lecekle bağını umursamaz bir şımanklıkla kopa-
ran insanlara uzak duran insanlann da bir partisi
olmalıydı şimdi.
Bu söylediklerimde bana da eksik ya da yan-
lış gelen bir şey var. Bu durumun tarifini de Mon-
taigne yapmış ikinci kitabın on ikinci bölümünde:
"Bana doğru gelen hiçbir şey yoktur kı yanlış gi-
bi de gelmesin."
Montaigne yapıtının birinci kitabının on yedin-
ci bölümünde, Mutluluk başlığı altında, bizde po-
litika ile uğraşanların okuması gereken şeyler de
söylüyor. Mutluluk diye başlık atmış ama.. yazı tü-
müyle iktidar, erk kavramı üstüne. Keyhusrev'den
bir alıntı da yapmış. "Insanın kumanda etmeye
hakkı olması için, kumanda ettiklehnden daha
değerli olması gerekir."
Eh, bu da kolay iş değildir. Gerçekten değer-
liyseniz, kumanda ettiklerinizden daha değerli ol-
duğünuzu söyleyemezsiniz, diliniz varmaz. Bilir-
siniz ve bunu söyiemeden kumanda edersiniz. öte
yandan kumanda ettiklerinizden daha değerii de-
ğilseniz... Işte o zaman göğsünüzü gere gere ne
kadar önemli, değerli ve eşi benzeri olmayan bir
insan olduğunuzu ha babam söyleyebilirsiniz..
hem kendinize hem de çevrenize. Tann sizi ken-
dinizden korusun.
Şbel Arslan Yeşilay, İsmet Küntay
Ödülü Jürisnıden istifa etu
• Kûhur Servisi - îsmet Küntay Tiyatro Ödülleri
Jürisi içinde yer alan tiyatro eleştirmeni,
dramaturg Sibel Arslan Yeşilay, yaptığı bir
açıklama ile jüriden istifa ettiğini bildirdi.
Yeşilay, istifa gerekçesini, 25. İsmet Küntay
Tiyatro Ödülleri'nin Haziran 2000'de yapılan jüri
toplantısı sonucu en iyi yerli oyun, en iyi
yönetmen, en iyi erkek ve kadın oyuncu
dallannda belirlenmesine rağmen, 26 Ekim
gecesi yapılan ödül töreninde jüri karan olmadığı
halde, jüri sözcüsü Hayati Asılyazıcı'nın Devlet
Tiyatrolan Genel Müdürü Rahmi Dilligil'e de
ödül verilmesi olarak açıkladı: "Asılyazıcı,
Dilligil'e ödül verilmesini birçok sebebe
baglarken tsmet Küntay'm oyunlannın Konya
Devlet Tiyatrosu ve Adana Devlet Tiyatrosu'nda
sahnelenmesini^ ödüle layık görülme nedenleri
arasında saymıştır." Yeşilay, ülkemizde hemen her
alanda sıkça rastlanan 'al gülüm ver gülüm'
mantığmın eleştirmenlik ilkelenne ters düştüğünü
belirtirken "Adı ünlem ve soru işaretleri ile anılan
Devlet Tiyatrolan Müdürü Sayın Rahmi
Dilligil'e, jüri üyesi olduğum ismet Küntay adına
ödül verilmesini içime sındıremiyorum" dedi.
BUGÜN
• CEMAL REŞtT REY KONSER
SALONU'nda saat 19.30'da İstanbul Büyükşehir
Befcdiyesi Kent Orkestrası'nın konseri izlenebilir.
(232 98 30)