Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 EKİM 2000 PAZAR
HABERLER
DUIVYADA BUGUIV
ALİ StRMEN
J. Carter'ı Dinlerken...
Sevgili,
Sonbahann, gücünü tüketmiş, kahkahası acı
gülümsemeye dönüşmüş, güneşi ısıtmaktan çok
avutmaya yarayan geride kalmış yazdan, daha
pattoya bürünmemiş bedenlerimizi titrete titrete
"geliyorum ha!" diyen önümüzdeki kışa kesin dö-
nüş yaptığı haftanın sonundaki gecelerden birin-
deydik...
Garip ama o denli de hoş mekânda, Bizans du-
vannın önündeki adamlann şöleninde sesler renk-
lere dönüşüyor, büyük bir ebrtı dünyası fınl fınl dö-
nüyordu gözlerimin önünde.
James Carter'ın Electric Groove Band'ını din-
liyonjz Babylon'da.
Elekrogitardaki Cemalletin de Carter gibi iri
yan bir zenci. Pop art kıyafetine burnu kalkık ko-
ca ayakkabılanna bakınca, onu 1920'terin Cotton
Clube'ından çıkıp iki adımda buraya gelmiş sa-
nıyorsunuz.
Zaman zaman müziğin içine girmekte zorluk
çeken müptedilerin bile, kolay kolay dışına kaça-
mayacakları bir müzik türü caz.
Kara derili adamın, anısını bile taşımadığı uzak
diyarlara özlemiyle, yeni vatanındaki acılarını im-
bikte damrtıp bize sunduğu bir şölen caz...
Yıllaryılı heryerde itilıp kakılan kara derili adam,
enstriimanını alıp, sahneye çıktı ve ilk ezgileri dök-
türmeye başladı mı, hemen tartışmasız üstün ol-
duğu yanını koyuverlyor ortaya.
Itilip kakılan ikinci sınıf adam, caz yaparken
ilahtır artık.
• • * •
Sevgili,
Caz, Yeni Dünya'nın büyük çelişkilerle dolu ya-
şamının ürünü; ama bilmem biliyor muydun bu
tür, kendi anavatanında, rock and roll'un egemen
olduğu dönemlerde geri plana atıldığında, solu-
ğunu sanatın her türlüsüne daha duyarlı olan Av-
rupa'ya sığınıp orada soluklanmıştı, özellikle de
Paris'e.
Fransız sinemasının yeni ustalanndan Taverni-
er'nin "Around'ı Midnight"\run caza en güzel öv-
gülerden biri olması rastlantı değil.
Gariptir, yalnız cazda değil, birçok alanda, kimi
halis Amerikan değerleri de ilk kez Paris'te keş-
fedilmişlerdir. W. Faulkner, J. Steinbeck, Dos
Passos ve gençliğinın ilk yıllarını Paris'te geçir-
miş olan E. Hemingvvay ilk ünlerini hep bu ülke-
de kazandılar.
Hepsinin çevirmeni de aynı kişiydi, Coindreau.
Çağdaş Amerikan edebiyatının tutkunu bu ede-
biyat adamı, yıllar önce bir söyleşisinde, Faulk-
neVe duyduğu hayranlığı belirtirken saydığım gru-
bun en ünlüsü olan Hemingvvay'e ise son sırada
yer veriyordu.
Saydığım yazarlardan Dos Passos'un üçleme-
si arasında yer alan Manhatten Transfer'e ise
Sartre hayrandı.
* * *
Neyse biz yine caza dönelim.
Yetmişli yılların sonunda, caz anavatanında, ye-
ni bir canlanma dönemini yaşıyordu.
New York'ta Broodvvay Caddesi üzerinde, Har-
lem'in iki adım ötesinde, Columbia Üniversitesi
kampusu karşısındaki, müdavimlerinden çoğunu
üniversitelilerin oluşturduğu West End Cafe o dö-
nemin caz merkezlerinden biriydi.
1979 yazında oraya sıkça gider, kara derili ada-
mın acıyı böylesine coşkuya dönüştürmesine her
zaman hayranlık duyarak çoğu yaşını başını al-
mış, müzik biter bitmez, biraz buruk biraz kınk
kimiiklerini tekrar sırtlayan cazcıları dinlerdim.
O yıllarda, Mustafa Kandıralı'yı dinleyen kimi
Amerikalılar, bu değişik cazcıya duyduklan hay-
ranlığı dile getiriyorlardı, ama Anadolu'nun tınıla-
n henüz cazda böylesine bir yer edinmemişlerdi.
Babylon'da gece ilerliyor, baş döndüren cüm-
büş, sesten renge, renkten sese gidip geliyordu.
Biraz ötelerde, Tarlabaşı'nın aşaği sokaklann-
da, ıslak bir sokak kedisinin kapısının pervazına
sığındığı bir evden, Roman bir vatandaşın klar-
netinden, başka bir cazın nağmeleri fışkırıyor ol-
malıydı.
Küreselleşen dünyada caz, artık imbikten
geçinlmiş bütün acılann topraklannın ezgilerine
açılıyordu...
Fransız yurttaşına saldırı planı
Çakıcı ve adamlan
hakkında dava açıldı
tstanbul Haber Servi-
si - Alaattin Çakıcı ile 6
adamı hakkında, Fran-
sa'nın tstanbul Konso-
losluğu'nda görevli bir
Fransız yurttaşına yöne-
lik saldın planlanması
olayıyla ilgili olarak da-
va açıldı.
Istınbul DGM Cum-
hunyet Savcılığı'nca ha-
zjrlanan iddianamede,
Çakıcı'nın diğer sanık-
larla 24 Temmuz ile 2
A.gustos 2000 tarihleri
arainda 17 ayn telefon
görüsmesi yaptığı belirti-
liycr İddianamede bu
göröanelerin incelenme-
si sraucu, Çakıcı'nın
SerdarCömert adlı sanı-
ğa talimat vererek Fran-
sız Konsolosluğu'nda
gÖKTİi bir Fransız yurt-
taşn belirlemesini ve en
geç bir hafta ıçerisinde
eylme geçilmesini söy-
ledgı anlatıhyor. Çakı-
cı'ıın. Fransa'da ikamet
edöioglu Aü ile kızı Be-
töl'eogrenci vizesı veril-
rnedğinın, bu nedenle
çocıklann Fransa'dan
a^Tİnakzorunda kaldık-
laumn ifade edildığı id-
dianamede, Çakıcı'nın,
Fransa'da tutuklu olarak
bulunduğu süre içinde
cezaevınde baskıya ma-
ruz kaldığı gerekçesiyle
Fransızlara karşı düş-
manlık beslediğine işaret
ediliyor. iddianamede,
sanıklar Alaattin ÇaJocı,
Serdar Cömert, Serkan
Baş, Hıar Ülker ve Tu-
ran Kurt'un, "Korkut-
ma, yildırma ve rindirme
amacıyla silahlı eylem ba-
zırlığıiçindeolanörgütûn
\oneticisi olmak, örgüt
adına faaüvette bulun-
mak" suçlanndan 3 yıl-
dan 6 yıla kadar ağır ha-
pis cezasına çarptınlma-
sı isteniyor. Mustafa
Kun'un ise "çıkar amaç-
lı suç örgütüne üye ol-
mak" ve "sahte kimlik
kuUanmak" suçlanndan
4 yıldan 9 yıla kadar ağır
hapis cezasına çarptınl-
ması istenen iddianame-
de, Kemal Nuh Akkaş' ın
"Orgüt üyelerine bilerek
yardım etmek, silah te-
min etmekve saklamak"
suçlanndan 3 yıla kadar
ağır hapis cezasına çarp-
tınlması talep ediliyor.
Milli Güvenlik Kurulu, irtica ile savaşımındaki kararlılığını bir aşama ilerleterek yineledi
Dk hedef kamudakî irticaİHLIere klZ ÖğrenCİ alinmasin' MGK'nin önceki gün yaptığı
toplantıda 8 yıllık temel eğitimin kabul edilmesi ve uygulamaya konulmasının
ardından, eğitimin 12 yıla çıkanlması önerildi. Kadınlann îslam dininde hiçbir
dinsel görev alamaması nedeniyle imam-hatip liselerine kız öğrencilerin
' . . . . . " - , . - ' ' alınmaması önerisi raporlaştınldı.
Aydın din adamı yetiştirmek için önlem alınacak' Diyanetîn,
şeriatçı terör örgütü, tarikat ve irtica yanlısı din görevlileri hakkında
yaptığı yasal düzenlemelerin gündeme geldiği toplantıda,
kurumdan bu çalışanlann tasfiye edilmesi, aydın din adamı yetiştirmek için
önlem alınması gerektiği vurgulandı.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Milli Güvenlik Kurulu, (MGK) 28
Şubat sûreciyle başlayan irticayla
mücadeledeki kararlılığını yeni bir
aşamaya taşıyarak yineledi.
Hûkümete28 Şubat 1997'deyapı-
lan toplantının ardından bildirilen
konulardaki yasal dûzenlemeler ta-
mamlanmamasına karşm MGK'nin
kararlıhğı yeniden gündeme geldi.
MGK'nin önceki gün yaptığı top-
lantıda, irticaya karşı alınacak ön-
lemlerin ikinci aşamasına geçilmesi
Elazığ E Tipi cezaevi
Hizbullahçıların
eylemi soııa erdî
değerlendirildi. MGK'de, 8 yıllık te-
mel eğitimin kabul edilmesi ve uy-
gulamaya konulmasının ardından,
eğitimin 12 yıla çıkanlması öneril-
di.
Kadınlann Îslam dininde hiçbir
dinsel görev alamaması nedeniyle i-
mam-hatip liselerine kız öğrencile-
rin alınmaması önerisi raporlaştınl-
dı.
îmam-hatip liselerindeki öğrenci
sayısının iyice azaldığı bir dönemde
bu önerirün hükümete götürülmesi
dikkat çekti.
Başbakanlık Takip Kunılu'nun 3
ay önce oluşturduğu yapılanma ve
yaptığı çalışmalar da MGK'de tartı-
şıldı.
İrtica yakuı izlemede
Takip Kurulu, irticai ve bölücü fa-
aliyetleri izleyen merkezi bir organ
olarak, diğer kamu kurum ve kuru-
luşlanndaki komisyonlann çahşma-
lanm değerlendiriyor.
Daha önce Başbakanlık tarafindan
yayrmlanan genelge ile bu mücade-
İenin yürütülmesi için organlar da
oluşturuldu. Her kamu kurum ve ku-
ruluşunda irticaya bulaşmış perso-
nelin izlenmesi, değerlendirilmesi,
gerektiğinde yasal işlemlerin yapıl-
ması için üst düzey görevlilerin yer
aldığı komisyonlar oluşturuldu.
Bu komisyonlar, yaptıklan çalış-
malan aylık raporlar halinde Başba-
kanlık'ta Müsteşar Ahmet Şağar'm
başkanlığındaki Takip Kurulu'na
gönderdi.
HASANKIZILTAŞ
ELAZIĞ - Elazığ E
Tipi Kapalı Ceza-
evi'nde önceki akşam
Hizbullahçı tutuklu ve
hükümlülerin çıkardığı
isyan bugün saat 01.00
civannda sona erdi. Şe-
riatçı teröristlerin ceza-
evine büyük hasar ver-
diği bildirildi.
642 rutukju ve hü-
kümlü bulunan Elazığ
E Tipi Kapalı Ceza-
evi'nde 230 Hizbullah-
çı önceki akşam sayım
sırasında 2'si kadın 20
infaz koruma memuru-
nu rehıne aldı. İsyan kı-
sa sürede yayıldı, tutuk-
lu ve hükümlüler adli
ve idari binada kontro-
lü ele geçirdi.
Hizbullah davasın-
dan dolayı içerde bulu-
nan tutuklu ve hüküm-
lülerin, inşaatma başla-
nan F tipi uygulaması-
nın sona erdirilmesi,
yakınlanyla görüşlerde
sürenin uzatılması, af
kapsamına alınma gibi
isteklerinin bulunduğu
öğrenildi.
tsyandan kısa süre
sonra Elazığ Valisi Os-
man Ay ve Cumhuriyet
Başsavcısı Befaiç Şahin
cezaevine giderek is-
yancılarla görüşmek is-
tedi. Ancak isyancılar
ilk görüşme talebini
reddederken iki infaz
koruma memurunu da
serbest bıraktı.
Isyancılann elektrik-
leri kesmesi üzerine si-
vil ve askeri birlikler-
den jeneratörler getiril-
di. Çok sayıda asker ve
polis cezaevine alınır-
ken robocop olarak ni-
telendirilen askerlerin
sayısının 500 olduğu
bildirildi.
Müdahale için dûn
gün boyu bekleyen as-
keri birlikler, yetkililer-
le isyancılann görüşme-
si sonrası müdahaleden
vazgeçti. Gece süren
sessiz bekleyişin ardın-
dan bugün saat 01.00'de
bir açıklama yapan Baş-
savcı Şahin mahkûmla-
nn eylemi sona erdirdi-
ğini bildirdi.
Şahin, rehine alınan
infaz koruma memurla-
ruun da serbest bırakıl-
dığını açıkladı.
1ĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN
Anayasa Mahkemesi, yetki yasasının iptaline ilişkin gerekçesini tamamladı
4
Yetki yasası süreldi olatnaz9
• KHK çıkarma yetkisinin kendisine özgü ve aynk bir yetki
olduğunun anlaşıldığı vurgulanarak "Bu nedenle bu yetki,
yasama yetkisinin devri anlamına gelecek ya da bu izlenimi
verecek biçimde yaygınlaşünhp genelleştirilmemelidir" denildi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Anayasa Mahkemesi, hükümetlerin
"önemli, zorunlu ve rvedT durumlar
dışında kanun hiikmünde kararname
kullanma yetkisini kullanmasunn
"yasama yetkisinin devri" anlamına
geleceği uyansında bulundu.
Anayasa Mahkemesi'nin hükümete
kanun hiikmünde kararname
hazırlama yetkisi veren yasanın
iptaline ilişkin gerekçeli karan Resmi
Gazete'nin dünkü sayısında
yayımlandı. Kararda, anayasanın 7.,
87. ve 91. maddelerinin birlikte
değerlendirihnesinden, yasama
yetkisinin genel ve asli yetki ohpası,
TBMM'ye ait bulunması ve
devredilememesi karşısmda KHK
çıkarma yetkisinin kendisine özgü ve
aynk bir yetki olduğunun anlaşıldığı
vurgulanarak "Bu nedenle bu yetki,
yasama yetkisinin devri anlamına
gelecek ya da bu izlenimi verecek
biçimde yaygmlaştınhp
genelleştirilmemelidir'' denildi.
KHK'lerin ancak ivedilik gerektiren
belli konularda, kısa süreli yetki
yasalan temel almarak etkin önlemler
ve zorunlu düzenlemeler için
yürürlüğe konulabileceği belirtilen
kararda, anayasada kimi konulann
KHK'lerle düzenlenmesinin
yasaklandığma dikkat çekildi.
Kararda, TBMM'nin, Bakanlar
Kurulu'na ancak "yasak alana
gjnneyen" belli konularda kanun
hükmünde kararname çıkarma yetkisi
verilebileceği kaydedildi. Kararda,
"Yetki yasalanna, kullanma süreleri
uzatdarak süreklilik kazandınlması ve
her konuda KHK'lerle düzenlemelere
gidilmesi 'önemli, zorunlu ve ivedi'
dunımlar dışında bu yetkmin
verilmesL, yasama yetkisinin devri
anlamına geür. Böylece yasama,
yurütme ve yargı erki arasındaki
denge bozularak yürütme, yasama
organına karşı üstün duruma geür"
görüşü yer aldı.
Yüksek Mahkeme, yetki yasasının
"Amaç ve Kapsamı" düzenleyen 1.
maddesi ile "Dkeler ve Yetki Süresini"
düzenleyen 2. maddesini iptal etmiş
yasanm yürürlük ve yürütme
maddelerinin de uygulama olanağı
kalmadığı için iptaline karar vermişti.
Gerekçeli karann Resmi Gazete'de
yayınlanmasıyla iptal edilen
düzenlemelerin yürürlüğü de sona
enniş oldu.
Bu çalışmalann son 3 aylık sonuç-
lan MGK toplantısmda gündeme ge-
tirilerek, üyelere bilgi verildi.
Vakıflar Genel Müdürlüğu'nün ir-
ticai faaliyetlerde bulunan vakıflara,
özellikle Milli Gençlik Vakfı'na
(MG V) yönelik önlemlerinin anlatıl-
dığı toplantıda, Diyanet Vakfı'nın
yapısmda yapılan değişiklik de dile
getirildi. Diyanet'in, şeriatçı terörör-
gütü, tarikat ve irtica yanlısı din gö-
revlileri hakkıda yaptığı yasal dü-
zenlemelerin gündeme geldiği top-
lantıda, kunımdan bu ça-
lışanlann tasfiye edilme-
si, aydın din adamı yetiş-
tirmek için önlem alın-
ması gerektiği vurgulan-
dı.
YÖK'ün, geçmiş dö-
nemde yazdığı kitaplar
ve tezlerinde laik cum-
huriyet karşıtı düşünce-
leri savunan, şeriatçı te-
rör örgütlerini öven öğre-
tim görevlileri hakkında
uygulamalan üzerine ku-
rul üyelerine aynntılı bil-
gi verildi. Toplantıda,
üniversite rektörlerinin
irticaya ödün vermeye-
cek öğretim üyeleri ara-
sından seçihnesi, yurtdı-
şına master ve doktora
için gönderilecek öğren-
ciler için de aynı ölçütle-
rin uygulanması istendı.
SPK'nin irticai sermaye-
ye karşı aldığı önlemler
de vurgulandı.
Toplantıda, kamu ku-
rum ve kuruluşlanndaki
irtica yanlısı personelin
temizlenmesi amacıyla
Başbakanlık Takip Ku-
rulu eşgüdümünde oluş-
turulan yapılanmamn ve
çalışmalann sürdürül-
mesi, gereken yasal dü-
zenlemelerin de bir an
önce gerçekleştirilmesi
görüşü benimsendi.
'Spordaki irtica
dağrtılmah'
MGK'de, Sydney
Olimpiyatlan'nda özel-
likJe güreş ve judo spor
dallannda su yüzüne çı-
kan spor federasyonla-
nndaki şeriatçı yapılan-
ma da gündeme geldL
Kurul üyeleri, federas-
yonlardaki irticai yapı-
lanmamn dağıtılması ge-
reğinin üzerinde durulur-
ken alınan önlemlerin
MGK'nin gelecek top-
lantılannda değerlendi-
rihnesi benimsendi.
Tarikatlann güreş ku-
lüplerindeki etkınliklen-
mn kınhnası gereğinin
altı çizilirken özellikle
belediye kulüplerinin,
sponı irtica faaliyetleri-
nin kılıfı yapma girişim-
lerinin önlenmesi istendi.
Aluıan bilgiye göre,
Spordan Sorumlu Devlet
Bakanlığı'nın, federas-
yonlardaki gerici yapı-
lanmamn saptanması için
gerekli çalışmayı yürüt-
mesi de istendi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
"Saaf 13.15. Denizaltının altına,
yedinci, sekizinci bölümlerinde bu-
lunan mürettebat, kuynık kısmına,
dokuzuncu bölüme geçtik. Burada
toplam 23 kişiyiz. Kazadan sonra du-
rum değerlendirmesi yaptık ve bu
karan aldık. Hiçbirimiz su yüzüne çı-
kamıyor. Denemeler başansız."
Yaşamla ölüm arasında her zaman
ince birsınırolduğunu biliriz. Yaşam
varsa ölüm de onu izleyecektir. Ge-
çen 12 Ağustos'ta Barent denizinde
sulara gömülen Rus denizaltısı
Kursk'ta 118 denizci yaşamını yitir-
di. Onlann ölüme nasıl gittiğini, ölüm
hemen yanıbaşlarında iken nasıl bir
ruh hali içinde olduklannı hiçbir za-
man tam olarak bilemeyeceğiz.
Denizci Dimttri Kolesnikov,
ölümden losa süre önce zifiri karan-
lıkta kaleme aldığı anlaşılan kısa no-
tunda, "Hiçbirimizsuyüzüne çıkamı-
yor, denemeler başansız" diyor. Biz,
onun bu notunu ölümünden 4 ay
sonra cesedine ulaşınca okuyabil-
dik. Denizaltının sulara gömüldüğü
günlerde, dünyaya onlann hepsinin
öldüğü açıklanmıştı. Halbuki şimdi
Rus Denizcinin Son Sözleri
anlaşılıyor ki, Dimitri ve 22 arkadaşı,
düşünüldüğünden daha uzun zaman
yaşamışlar ve hayata yeniden mer-
haba diyebilmek için çareler aramış-
lardı. Dimrtri'nin gazetelerde yayım-
lanan masum fotoğrafına bakıp bir
şeyler anlamaya çalışıyorum. Çok
genç bir subay olduğu görülüyor.
Olümün bu kadar yakın olacağını ve
yaşamının bu kadar kısa olacağını
düşünmüş müydü? ölüm hemen ya-
nıbaşında iken kurtulma umudunu
acaba koruyabildi mi?
Dimrtri'nin yüzüne bakarken Sıvas
Madımak Oteli yangınında yaşamını
yitiren Asım Bezirci'nin yüzü geliyor
aklıma. O da son dakikaya kadar ya-
şama merhaba diyebileceğı umu-
duylayaşamıştı. Her an hükümetten
gelen emirie askerlerin onları oradan
kurtarabileceğini düşünmüştü. Di-
mitri de muhtemelen benzer duygu-
lar içindeydi. 17 Ağustos depremin-
de göçük attında kalan Eğitim-Sen
Gölcük temsilcisi SeJahattin Senem
de belki günlerce kendisine uzana-
bilecek bir yardımı beklemişti.
• • •
Rus denizaltısında sulara gömü-
lüp yaşamını yitiren denizcilerin ce-
setteri, şimdi birer birer dalgıçlar ta-
rafından su yüzüne çıkanlıyor, acılı
aileler artık yakınlannın yalnızca ce-
setlerine kavuşmayı bekliyortar.
Filistin'de öldürülen Filistinli sayısı
yüzlerie ifade ediliyor. Onlann daya-
kınlan öfke ve çaresizlik içinde. Ba-
tan bir denizattında değiller ama yi-
ne de boğulduklannı hissediyorlar.
Binlerce yıl sonra bulduklan özerk
bölgedeki yaşam alanlan her geçen
gün daralıyor. Israil uçakları, üzerie-
rine ölüm yağdınyoriar. Şenirierinin
etrafı sanlı, boğulmamak için zorluk-
la nefes alıyoriar.
Hakkâri'de boşaltılan köyleri Ma-
runis'e, jandanna yetkililerinden al-
dıklan izinle 19 Ekim'de ceviz topla-
maya giden Mehmet Kurt, Cevher
Orhan ve Salih Orhan, belki de ay-
lardır, yılladırgöremedikleri köyterinin
içinde elleri arkalanndan bağlı ola-
rak kurşuna dizildiler. Onlar zaten
köyleri boşaltıldığı günden bu yana
nefes alamıyorlardı. 15 gün önce
Hakkâri'nin kenar mahallerindeki in-
sanlann daracık odalarda 10-15 kişi
bir arada yaşadıklannı gördüğümde
nefes almakta güçlük çekmiştim.
Boşaltılan köylerinden gelmişlerdi ye
köylerine dönmek istiyoriardı. Üç
köylü, köyleri Marunis'e nefes alma-
ya gidiyorlardı. Belki aldıklan ilk ne-
feste ölüme merhaba dediler.
Cezaevlerinde bir grup tutuklu ve
mahkûm süresiz açlık grevine baş-
ladılar. Belki baskılan biraz haftfleti-
riz, biraz nefes alınz diyoriar. Bunun
için ölüme yolculuk yapmayı yeğli-
yoriar. Duvara yazı yazdığı için 15 yı-
la mahkûm 16 yaşındaki Sinan, 7
kez idama mahkûm edilmiş Kırcı'nın
af kanunu kapsamına alınması için
çalışıldığını, ama kendisinin hiçbirza-
man af kanunu içine sokulmayaca-
ğını bildiği için nefes alamıyor, tıpkı
denize gömülen Kursk denizaltısın-
daki Dimitri gibi.
• • •
Rus denizaltısında 118 denizcinin
yaşadığı dram gerçekten sarsıcı. Ha-
va dakika dakika, saniye saniye biti-
yor ve siz yaşamak istiyorsunuz. Di-
mitri ise son bir gayretle, yaşadığı
son dakikalan anlatabilmek amacıy-
la karanlıkta bir şeyler karalryor. Kim-
bilir bu satırian yazarken arkadaşla-
n ona neler söylediler?
Basının pek ilgi göstermediği olay-
da Hakkâri'nin Marunis köyünde el-
leri arkasında bağlı olarak ölü bulu-
nan Mehmet, Cevher ve Salih, son
sözlerini yazmak isteselerdi acaba
neler söylerierdi? Ceviz ağaçlanna
ulaşabilmişler miydi?
Madımak Oteli'nde dumanlar için-
deki Hasret Güttekin, bugün yaşa-
saydı hangi türküyü söyleyecekti?
Hakkâri Valiliği ona da (Ferhat Tunç
gibi) yasak koyacak mıydı?
Dimrtri'nin masum yüzüne baka-
rak çok şeyler anımsamak müm-
kün...