18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 EKİM 2000 PAZAR 12 PAZAR KONUGU Yunanistan 'ın AB Komisyonu üyesi Anna Diamantopulos ile Türkiye ve AB üzerine konuştuk Türkiye kurumlannı sağlamlaşürmalı' Kıbrıs ıçın cözüm - İki tarafhalkının gerçek isteklerini saptayabilmek için referandum yapılmasından da söz ediliyor... - Kıbns Anayasası bir referanduma izin veriyorsa bence bu iyi bir çözûm yoludur. Ama referandum, halklann doğru ve özgürce bilgilenmeleri sonucu vardıklan kararlara göre yapılabilir. Ama adanın yansını bir şekilde, öbûr yansuıı da başka bir şekilde bilgilendiremezsiniz. Böyle olursa çıkan sonuçlar da kabul edilemez rutelikte olacaktır. Referandum, öncelikle anayasa uygunsa ve halkın doğru, gerçekçi ve yansız biçimde bilgilendirilmesi durumunda iyi bir çözüm yoiudur. - AB üyeliği sizce Türkiye 'deki siyasi durumu, aile içindeki şiddeti ve kudmlann erkeklerle eşü haklardan yararianması sorununu nasıl etkileyecek? - AB Türkiye'yle üyelik görüşmelerini, ancak Kopenhag kriterlerini tam olarak yerine getırirse başlatacaktır. Yani Türkiye'de temel hakJar, ifade özgürlüğü, insanlann istedıkleri dili konuşma özgürlüğü, saydam bir demokrasi, ırk, dil, din aynmı yapılmaması koşulian tam olarak yerine getirilirse bu görüşmeler açılacaktır. Bütün bu koşullar yerine gelinceye kadar da Türkiye temel haklar konusunda ciddi bir izlemeye tabi turulacaktır.Bunlar yerine getirildiği zaman da tabir yerindeyse görüşmelerin tıpası çekilecektir. Bu, Türk hükümetinin bugün önündeki en önenüi konudur. 'Kopenhag AB'nin temelidir' - Türkiye'deyönetici kadrolar vebazı çevreler bu önkoşullann Türkiye'nin egemenlik haklarmı ihlal ettiği görüşündeler. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? - Kopenhag kriterleri, özgürlük yolundaki temel kriterlerdir. Bunlar aynı zamanda AB'nin temelleridir. Dolayısıyla aday olan her ülke Kopenhag kriterlerini kabul edip etmemekte de özgürdür. Türk hükümeti, devleti, parlamentosu Kopenhag kriterlerinin kendi egemenlik ve bağımsızlık haklarmı ihlal ettiğini düşünüyorlarsa bu çok önemli bir meseledir. Çünkü o zaman AB'ye katılmak istemedikleri anlamı çıkacaktır. Bunlar temel önkoşullardır. Demin de bunu açıkhkla anlatmaya çalıştım. tkinci olarak şunu anlatmak istiyorum: Türkiye'yi ziyaretim sırasmda pek çok politikacı ve bazı miiletvekilleri Türkiye'nin gelişmesinin, AB'de siyasi kriterler çerçevesinde değerlendirileceğini düşündüklerini söylediler. Bu durum beni ciddi olarak ka\gılandırdı. Bakın, burada değerlendirmelerin siyasi mülahazalarla yapılması söz konusu değil. Yineliyorum. Hiçbir aday ülke Kopenhag kriterlerini yerine getirmeden tam üye olamaz. Ankara'da temas ettiğim siyasiler ve parlamenterlerin Türkiye'yle ilgili değeriendirmeleri şöyleydı: "Türkiye çok önemli, çok büyük bir ülke. Dünyada çok önemli birroloynuyor. Dolayısryla Avnıpa'nın Türkiye'ye ihtiyacı var. Btri siyasi mercek altına afap izle\eceksiniz." Ankara'dakı temaslanmda ben de onlara şunu anlatmaya çahştım: "AB kriterteri gpreği bütün AB üyesi ülkeler eşirtir. Örneğin Lüksemburg Almama'yla eşit rurolur. Avrupa bünyesinde önemli ya da önemsiz üyeden söz edemeyiz. Her üye ülke eşjt derecede önemüdir." Litvanya, Estonya çok önemli olduklan gıbi Türkiye de çok önemli bir ülkedir. Siyasilerinizin, karar vericilerinizin, Türkiye'nin başka bir gözle, başka bir yoldan izleneceğini düşünmeleri çok temelsiz. - Peki, yakın bir gelecekte Türkiye'yle Yunanistan arasındayeni bir krizpatiak verirse ne olur? Türkiye'nin AB üyeliği yolu nasıl değerlendirilir? - Her zaman insanın aklına, "Yeni bir kriz patiak verir mi" düşüncesi, sizin de dediğiniz gibi elde olmadan geliyor. Ama şunusöylemeliyim ki böyle bir kriz AB'nin genışleme sürecini çok olumsuz etkiler. Gerek Türk, gerek Yunan hükümetlerinin aralanndakı sorunlan, yine kendi aralannda ve çok uygar bir biçimde çözeceklerinden eminım. Bundan sonra genel anlamda krizlerin patiak vereceğine inanmıyorum. Böyle bir şey olursa bu özellikle Türkiye'yi, AB'ye tam üyeliği yolunda çok olumsuz etkiler. LEYLA TAVSÂNOĞLU Brüksel'de Avrupa Bakanlar Kurulu niteliğindeki AB Komisyonu ve AB Parlamentosu 'nda temaslaryapıyorıtz. Türkiye 'nin * tam üyeliğinin, çeşitli ülkelerin miiletvekilleri, çeşitliparti gruplanyla konuşup nasıl değerlendirildiğini öğrenmeye çahşıyoruz. Konuştuğumuz herkes tam üyelik sürecinde Türkiye 'ye öbür aday ülkelerle aynı muamele yapılmayacağını, üyelik için önkoşullar buhmduğıınu, Türkiye'nin bunlarıyerinegetirmesi durumunda da üyeliğinin hızlanacağını anlatıyorlar. Türkiye'nin tam üyeliğiyleyakından ve özel olarak ilgilenen Yunanistan ın AB Komisyonu üyesi Anna Diamantopulos 'la komisyondaki PORTRE/ANNA DİAMANTOPULOS 1950, Kozani-Yunanistan doğumlu. Selanik'te Aristotle Üniversüesi'nde mühendisiik okudu. Lisansüstü çalışmasmı yerel kalkınma alanında yaptı. Siyasete 19S5'te Yunanistan 'ın Kastoria bölgesi belediye başkanı seçilerek başladu PASOK'ta yetişkinlerin eğitimiyle ilgili, daha sonra da gençlikten sorumlu genel sekreter oldu. 1991-99 arası PASOK Merkez Komitesi üyeliği yaptı. 1993-94 arası Yunan KOBİ'leri ve Sanatkârian BiriiğiBaşkanlığı'nı (EDMMEX) üstlendl Kozani'den 1996-99 arası milletvekili oldu. Aynı dönemde kalkınmadan sorumlu devlet bakan yardımcısı görevini üstlendL Son Avrupa Parlamentosu seçimlerinde PASOK'tan milletvekili seçilerek Avrupa Komisyonu 'na Yunanistan temsilcisi oldu. Aynı zamanda Balkan Halklan tşbirliği Forumu ve Dünya Kadınlararası Bilgüenme Ağı adlı sivil toplum kuruluşlan üyesL - Siz, Avrupa Komisyonu 'ndaki Yunanistan temsilcisi olarak Türkiye 'nin AB 'ye tam üye adaytığını nasıl değerlendiriyorsunuz? - Bu hem AB hem de Türkiye için çok önemli bir konu, iki taraf için de adeta bir meydan okuma. Türkiye sadece nüfusu açısından değil, coğrafi konumu ve coğrafyası açısından da çok büyük, önemli bir ülke. Türkiye, Avnıpa'nın sonunu belirleyen bölgededir ve çok önemli bölgelerle de ortak sınırlan vardır. Örneğin lran'la, Suriye'yle, Rusya'yla ortak sınırlan bulunuyor ve küresel anlamda çok önemli bir rol üstlenmiş durumda. Bu nedenlerle Avrupa'nın Türkiye'yle, çok somut kurallara dayanan somut bir ilişkisi olması Şerekmektedir. Öte yandan, şu gerçeği göz ardı etmemeliyiz: Milyonlarca Türk Avrupa'da yaşamaktadır. Bu da Avrupa'yla Türkiye arasında bir bağ oluşturmaktadır. Hiç kuşkusuz büyük sorunlar vardır. Biz, Avrupa olarak sıklıkla kültürel sorunlara kendimizi odaklanz. Ama Türkiye bağlamında gerçek sorun bu değil. Gerçek sorun demokrasi, ekonomik ve sosyal siyasette yatıyor. O nedenle Türkiye'nin yapması gereken, var olan kurumlannı sağlamlaştırmak; yeni, Avrupa'yla uyum sağlamaya yarayacak kurumlar oluşturmaktır. - örneğin bunlar sizce hangi alanlarda olmalı? - Örneğin demokrasiyle, ekonomik ve sosyal konularla ilgilenecek kurumlar... Hükümetim özellikle sosyal konular, ömeğin çalışma yaşamının durumu konusunda çok duyarlıdır. Sosyal polirikalarda, birlikte çok fazla çalışılması lazım. Önkoşullar - Türkiye'nin, AB'ye tam üye olmakla bu sorunların daha kolay üstesinden gelebileceğini hiç düşündünüz mü? - Şunu açıkhkla anlamak ve konuşmakta yarar var: Sadece Türkiye için değil, bütün aday ülkeler için bazı önkoşullar vardır. Ancak bu önkoşullan yerine getirebilirlerse AB'ye tam üye olabilirler. Bu önkoşullar da Avrupa'ya uyum sağlamanm standartlandır. Üye adayı bir ülkeyi sadece siyasi açıdan değerlendirerek kabul etmek mümkün değildir. Aday ülke çok sıkı bir denetimden geçer. Aday kendisinden istenilenleri tam olarak yerine getirdiğine inanıldıktan sonradır ki tam üyeliğe kabul edilebilir. Tam üyeliğe geçiş öncesi bir strateji var. Bu dönemde AB, bütün aday ülkeleri, yeni kurumlannı geliştirmeleri. yapılannı değiştirmeleri, yapmalan gerekenleri yerine getirmeleri için destekler. Bunu da AB'nin bütün organlan, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Komisyonu, bütün üye ülkeler gerçekleştirir. Türkiye, Almanya'yla, Fransa'yla, istediği herhangi bir üye ülkeyle ortak projelere katılabüir. Böylece de karşılıklı olarak fayda sağlanmış olur. - Bu konuda örnek verebilir misiniz? - Benim yetki alanımda, dosyalanmda yeni girişimler var. Örneğin çalışma yaşarrunda cinsiyet aynmı, kadınlann eşit haklardan yararianması projeleri. Bu projelerin büyük bütçeleri var. Türk hükümeti ya da Türkiye'deki kuruluşlar, bu konularda üye ülkelerle yürütülecek ortak projeler hazırlayıp bize başvurabilirler. Bu, önemli bir fırsattır. Ben bu yıl mayıs ayında Türkiye'yi ziyaretimde Çalışma Bakanı'yla (Yasar Okuyan) görüştüm. Kendisine bütün bu olanaklan anlattım. Çalışma Bakanlığrnın ilgili bütün kuruluşlan bu projeler konusunda bilgilendireceğinden kuşkum yok. Bunun ardından ülke raporu, uyum anlaşması hazırlanır. Bunlar önemli sözleşmeler. Çünkü AB, bu belgelere dayanarak her düzeyde ve alanda değerlendirmeler yapar. Ve bu uyum anlaşması uyannca da AB Türkiye'yi destekleyecektir. Şunu da açıklıkla ifade etmekte yarar var: Önemli bir ekonomik ve parasal destek olmayacaktır. -Neden? - Çünkü böylesine büyük bir ülkeye ekonomik ve parasal destek vermek olanaksız. Ama verilecek olan kurumsal destek çok önemlidir. Bunun örneklerini Polonya'yla, Romanya'yla yaşadık. Onlann ikisi de büyük ülkeler. Türkiye konusunda da bu örneklerden yola çıkabiliriz. - Peki, Türkiye sözünü ettiğiniz ortakprojeler için şimdiye kadar herhangi bir başvuru yaptı mı? - Hay'ır, henüz değil. Ama daha bekleyebiliriz. Bence Türkiye'den bir başvuru yapılması için zaman daha erken. Bana kahrsa yeterince bilgi sahibi olmak istiyorlar. Ortak projeler hazırlayıp AB'ye gönderme olanaklan olduğunu öğreneli daha bir yıl bile olmadı. Bence 2001 anahtar yıl olacaktır. O zaman Türkiye'den bu alanda bir karşılık alıp almayacağımızı göreceğiz. 'Blze yanıt verirler1 - Ya bir karşılık çıkmazsa o zaman ne olur? - Allah büyük. Ama bu konuda Türkiye'den bir karşılık alacağımızdan eminim. Zaten pek çok kurumun epeyce ilgili olduğunu biliyorum. Bize mektup gönderiyorlar, projelerle ilgili ayrıntı soruyorlar. Evet, çok ilgililer. O nedenle de Türkiye'deki kurumlardan bir karşılık. bir yanıt alacağımızdan hiç kuşkum yok. - Peki, Avrupa bağlamında Türkiye'nin Yunanistan 'la ilişkilerine gelirsek... Türkiye'nin AB üyeliği, Yunanistan 'la arasındaki anlaşmazlıklann çözümüne nasılyardımcı olur? - AB bünyesinde uygulanan kurallar üye ülkeler ve bu ülkelerin insanlart arasındaki iletişimi, haberleşmeyi kolaylaştınyor. Aynca bu ülkeler ve kişiler arasındaki ekonomik, sosyal ve sivil toplum işbirliği de kolaylaşıyor. Yani bu konuyu biraz daha, şöyle açayım: Bütün üye ülkelere uygulanan kurallar aynıysa, eğer ortak ekonomik çıkarlan paylaşıyorsak, insanlann, işçilerin Avrupa'da serbest dolaşımı sağlanabiliyorsa sınırlarla ilgili konulara yaklaşımımız çok daha farklı olacaktır. Sınır konuları Türkiye'yle Yunanistan arasındaki sınrr konulan hep en önemli konular olarak önümüze çıkmaktadır. Ama AB içinde bu konulann boyutlan değişecektir. Benzer bir gelişme Almanya'yla Fransa arasında görüldü. Bence, Türkiye ve Yunanistan Balkanlar'da birbirleri için neyse, Almanya'yla Fransa Orta Avrupa"da bir anlamda birbirleri için aynı şeydir. Türkiye büyük bir ülkedir, Yunanistan da AB üyesi bazı ülkelere kıyasla güçlü bir ekonomiye sahiptir. Türkiye ile Yunanistan arasında AB bünyesinde gerçek bir işbirliği Balkanlar'da lokomotif olabilir; Balkanlar'da, Avrupa'da Fransa ve Almanya'nın işbirliğiyle oluşan ortama benzer bir ortam yaratılabilir. Elli yıl öncesine baktığımız zaman Almanya'yla Fransa arasındaki aynlıklan görebiliriz. Aralanndaki sorunlar hep sınır konulanndan çıkıyordu. Ama bugün artık aralarında smır sorunu kalmadı. Çünkü artık herkes makamında bir araya geliyoruz. AB konularında deneyimli olduğu her halinden, konuşmasından belli olan Diamantopulos, daha gencecik bir PASOK üyesiyken zamanın Yunanistan Başbakam Andreas Papandreu tarafından fark edildiğini, önce bir bölgenin belediye başkanı seçildiğini, daha sonra da parti içinde hızla yükselip Avrupa parlamenteri, şimdi de Yunanistan ın Avrupa Komisyonu temsilcisi •olduğunu anlatıyor. Papandreu 'nun eşi Margarita Papandreu dan da büyük destek gördüğünü söylüyor. Diamantopulos la Türkiye nin AB ye üyelik şansını, Kıbrıs sorununu, Türkiye nin AB kriterlerine yaklaşımmı ayrıntısıyla konuştuk. birbiriyle iletişim sağlayabiliyor, ortak kurallara sahipler. Aynı şeyin Kıbns'ta da olacağına inanıyorum. - Peki, Kıbrıs 'ta bu nasd başanlacak? - Kıbns AB üyesi olursa Avrupa'nın bütün kurallan adada uygulanacaktır. Yani insanlann serbest dolaşımı sağlanacak, insanlar serbestçe mülk edinme hakkına sahip olacaklar, istedikleri dili konuşabilecekler, ifade özgürlüğüne sahip olacaklar. Yani. özetle bütün temel demokratik haklar geçerli olacak. Bu kalkınma, barış içinde birlikte yaşamanın temeli. Belçika'ya bakın. Valonlarla Flamanlar arasında sorunlar vardı. Dilleri, kültürleri, tarih boyunca ekonomik kalkınmalan çok farklıydı. Ama bugün banş içinde bir arada yaşıyorlar. Çünkü ortak Avrupa kurallannı benimsediler. Kıbns'taki toplumlar da öyle değil mi? - Ama Kıbrıs 'taki bir gerçeği göz ardı edemeyiz. O da adanın kuzeyindeki Kuzey Kıbrıs Türk CumhuriyetL Kendi bağımsızlığına sahip. Türkiye üye olmadan AB 'ye üyelik istemediği gibi Güney Kıbrıs 'la birlikte üyeliğe de karşı çıkıyor. Bütün dünyanın kendisini tanımadığını biliyor, ama en azından varlığının kabul edilmesini istiyor. Bu durumda siz nasıl bir değerlendirme yapıyorsunuz? - AB uluslararası bir kurumdur. Böylece de uluslararası hukuk kurallan çerçevesinde hareket etme hakkına sahiptir. Kuzey Kıbns. uluslararası hukuka göre işgal edilmiş bir bölgedir. AB olarak biz, var olmayan bir ülkeyle görüşmeye giremeyiz. Ama tabii ki insanlann isteklerine de saygı göstermemiz lazım. Tabii ki doğru bilgilendikleri ve isteklerini serbestçe açıklayabilecekleri özgürlüklerine kavuştukJan zaman... Kıbnslı Türkler bugün bu özgürlüklere sahip değiller. Biz, çok değişik programlarla Kıbnslı Türkleri, AB'nin tam olarak ne olduğu, Kıbnsın AB üyeliğinin kendilerine ne çıkarlar sağlayabileceği (mülk edinme, serbest dolaşım gibi konularda) konusunda bilgilendiriyoruz. Jnsanlar bu durumla ilgili gerçek bir fotoğraf, doğru bilgiler edindikleri zaman koşullar da değişecektir. Kıbrıs çalışmaları - Kıbnslı Türkleri çeşitliprogramlar aracdığıyla bilgüendirdiğinizi söylediniz. Bunlar hangi programlar? - Öncelikle sendikalar arası işbirliğiyle başladık. Sonuçlan da mükemmel oldu. Ama ne yazık ki bu temaslan Denktaş (KKTC Cumhurbaşkanı) kesti. Şimdi kadın örgütlerini desteklemeye çahşıyoruz. Onlann bir arada çahşmalannı sağlamak istiyoruz. Kıbns Türk Televizyonu'nun (BRT) halkı doğru bilgilendirmesi. dezenformasyon yapmaması için çahşıyoruz. Insan haklan, demokrasi, insanlann serbest dolaşımı gibi haklan kapsayan AB temellerinin Kıbns'ın güçlenmesini ve özgürlüğüne kavuşmasnıı sağlayacağından eminim. - Bütün bunlar iyi de ortada da bir gerçek var... - Kıbns adasının arkasında ne Türkiye ne de Yunanistan olmalıdır. Her iki taraf da Kıbns halkının kendi kaderini tayin hakkına ve iki farklı kültür olarak kendi yaşamlannı nasıl düzenlemek istediklerine saygı göstennelidir. Kıbns, kalkınmış, güçlü ve tek bir devlet olmalıdır. Orada işlerin hiç de kolay olmadığını hepimiz biliyonız. Ben Kıbns'ın AB'ye üyeliğini büyük bir güçle destekliyorum. Bana göre AB 'ye tam üyelik Kıbns sorununun çözümü açısından kilit konudur. Sorunu bu kilidin anahtan açacaktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle