25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 EKİM 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER TARIMDA POLÎTİKASIZLIĞINBEDELİAĞIRDUZYAZI T"™v ünyada tarım politikalarında yeni / 1 arayışların sürdüğü, ülkeler * -J arasında gizli ya da açık hran kıraııa rekabetlerin yaşandığı bir dönem. Bir yandan Dünya Ticaret Örgütü-Tanm Anlaşmalan çerçevesınde tarımsal ticaretin liberalleşmesı, koruma ve desteklerin azaltılması için yoğun müzakereler ve tartışmalar yaşamrken, öte yandan, özelliMe gelişmiş ülkeler kendi tarım sektörlerini yeniden yapılandınyor, çiftçı ve üreticilerini koruyarak gelişmesine önayak oluyor, katma değeri yüksek ürünleri teşvik ediyor, verim ve kaliteyi sûrekli olarak arttırmaya yönelik uygulamalar yapıyorlar. Nüfusun yüzde 40 'ının geçimini tarımdan sağladığı Türkiye 'de ise ne yazık ki bu alanda başıboşluk ve politikasızlık hâlâ sürüyor. Siyasi popülizmle, günübirhkpolitikalarla, yanlış desteklerle, kötü özelleştırme örnekleri ile hem üretici hem de tüketıci mağdur edilivor, uluslar arası arenada rekabet gücü giderek düşüyor Gelişmiş ülkeler tarım sektörünün katma değeri yüksek olan süt ve besi hayvanalığı ayağına ise özel bir önem veriyorlar. Bu bağlamda sektörün sorunlanm, yatırımlannın kalitesim süreklı arttırma uğraşı içinde olan iki uzmanla tartıştık. Yanlışlan ve çözüm önerilerini bizlere aktardılar... TÜGİAD Başkanı'na göre kıt sermayesine, eğitim zaaflanna karşın en hızlı yol yine tanmda alınabilir 4 Uhısal konsey kuruhııası şarf TÜGİAD Başkanı Yılmaz SORUIMLAR Tarımsal gerçekler • Milli gelirin içinde tanmın payı giderek düşerken nüfus hâlâ yüksek: 196O'lı yıllann başında çalışan nüfusun yüzde 75'ını banndıran ve ülke gelirinın yüzde 40'ını üreten tanm sektörü 1990'lı yıllann sonunda hâlâ çalışabilır nüfusun yüzde 40'mı banndırmakta. ancak ülke gelınnın ancak yüzde 16'smı üretmekte. • Tanm sektöründe işletmeler küçük ve parçalannuş şekilde. Bu da üretimde verimliliği olumsuz etkiliyor. • Toprak \e gelir dağıhmı: Işletmelerin yüzde 60'ı toprağın yüzde 20 sini ışlerken yüzde 5'i yaklaşık yüzde 40'ını ışliyor • Sektörde ithalat giderek artarken ihracat azabyor. • Tarımsal desteklerde hızlı çıkışlar hep seçim dönemlenne denk geliyor. • AB'de üretilen sütün yüzde 94'ü süt işletmelerine gönderümekte. Avnı değer Almanya'da yüzde 95, YunanistaıTda yüzde 84, ABD'de yüzde 98.4, Rusya'da yüzde 37.4, Avustralya ve Yeni Zelanda'da vüzde 1Ö00, Arjantin'de yüzde 92.6. Türkiye'de ise üretilen çiğ sütün modern ve yan modern süt işletmelerine giden oranı yüzde 20 dolaylannda. (SETBİR 2000 raporu). Dolayısı ile Türkiye'de katma değeri yüksek olan süt ürünleri imalatı (tereyağı. süttozu, peynir. vb.) düşük kalmakta. • Türkiye'de süt ıneği sayısı yüksek olmasına karşın (AB'nin yüzde 22.5'i kadar) verim (1700 kg) ile oldukça düşük. Yunanistan'da bile bu değer 4081 kilogram. • AB'de süt ürünkrinin dış tkaretine büyük ölçüde müdahale edilirken Türkiye'de ise bu alanda bir dış ticaret poütikasuun varlığuıdan söz etmek mümkün değü, Mayıs 1999'da AB Tarım Komisyonu'nun toplantısında. süt ve süt ürünkrinin pazar organizasyonunu düzenJeyici yönetmelik oluşturuldu ve sektöre ek vergiler getiren düzenkmeler yapıldı. Aynca ek sütçülük kotalan içeren hükümler vürürlüğe sokukJu. • Gelişmiş ülkelenn tanm polıtikalannda hayvancılık önemli bir yer rutarken Türkiye'de desteklerin çoğu bitkisel tanma yönelik. Destekler ya da müdahaleler daha çok geniş halk kıtlelennı ilgilendiren ürünler için: Bıığday, pancar. ayçıçeği gıbi.. ÖZLEMYÜZAK Türkiye'de tanmın sorunlannı hal- letmeden diğer sorunlan çözmesinin mümkün olmadığım söyleyen TÜGİ- AD (Türkiye Genç Işadamlan Derne- ği) Başkanı ve SÜTAŞ Genel Müdü- rü Muharrem Yılmaz "Çok kıt olan sermaye kaynaklanna. eğitim zaafla- nna râğmen en hızlı yol almabilecek kesim yine tanm kesüni" dıyor. Nü- fusun yüzde 40'ının geçimini tanm- dan sağladığı Türkıye'de sektörün so- runlannı, yapılması gerekenleri ve küresel rekabette Türk tanmımn ye- rini Yılmaz ile konuştuk. -Küresel rekabette Türk tanmımn başan şansı nedir? Siyasi popülızmle, sektörün sorun- lannı çözmek yenne sektörü aldatan günübirlik, hatta anlık politikalarla, dünyada özellikle gelişmiş ülkelerde • Mııharrem Yılmaz: Ulusal tanın politikalan oluşturulmasının en iyi aracı ulusal konseyler. Ancak, Türkiye'nin örgütlenmeyi beklemeden de yapacaklan var. îşletmelerin bütünlüğü verimlilik açısından büyük önem taşır. En liberal ülkelerde bile bir çiftliği miras yolu ile bölemezsiniz. ler yapüabUir? Tarım politikastnın oluşturulması- nın en güzel aracı ulusal konseyler. Tahıl konseyi, süt konseyi gibi... AB bunu başan ile sürdürüyor. Ulusal konseyler hükümete yapacagı düzen- lemeler için en ciddi verileri verecek ve desteği sağlayacak oluşumlar. Tür- kiye'de örneğin, süt konseyi kurul- masına ilişkin girişimler oldu, Ba- kanlar Kurulu'nda ilk adım atıldı a- ma ötesi gelmedı. Ancak yasal düzenlemeler konu- sunda Türkiye'nin bir örgütlenmeyi beklemeden yapması gereken çok tanma yönelik uzun vadeli ulusal stratejilenn yaşama geçirildiği küre- sel rekabetin kıyasıya olduğu bir or- tamda Türkiye'nin başan şansı ol- dukça düşük. Dolayısı ile Türki- ye'nin öncelikle ulusal tanm politika- lannı ortaya koyma niyetini ve bu- nun tabandan gelen bir destekle oluş- ması hususunda önerdiği örgütlenme biçimim masanın üzerine koyması la- zım. 'Adım atddı, gerisi gelmedP - Türkiye'de tanm sektörünü yeni- den yapdandırma doğrumısunda ne- Kayıt dışı nasıl önlenir?Süt sektörünün içinde yetişen ve uzun yıllardan beni SÜTAŞ'ın genel müdürlüğünü sürdüren Muharrem Yılmaz, sektörün yüzde 80'inin kayıt dışı olduğu bu ortamda üreticiyi kayıt altına almak için bir öneri sundu: Türkiye'de çiğ süte verilen destek litre başına 5 bin lira. Ancak ortalama yılda 10 milyon ton süt üretımi varsa, yalnızca 1-2 milyon ton için bu destekten ıstifade ediliyor. Ödemedeki düzensizlik ve açıklanan rakamın enflasyon karşısında erimiş olması nedeniyle destek olmaktan çıkıyor. Üretici tenezzül edip oraya gitmiyor bile. Yüzde 80 gibi büyük bir kayıt dışının yaşandığı bu sektörde vergi kaçağından kalite, sağlık koşullanna uyuma kadar binbir çeşit sorun yaşamyor. Oysa 5 bin lirayı 1 yıl için 35 bin lira yapın, kayda değer hale getirin ve 3 ayda bir düzenli olarak ödeyin. O zaman üretici kendi ayağı ile gelir ve kayıt içine girer. Bir sene sonra Türkiye'nin ne kadar süt ürettiğini görürsünüz. Bir daha onun altına düşüyorsa, gidip kim kaçınyorsa arayıp'bulursunuz. Hayvancıhkta seferberlik gerekli GAP'ın en büyük besi çiftliğini yaşama geçiren Koç-Ata'nm Genel Müdürü Fazü Çamdibi, 'hayvancüıkta düzenli bir seferberlik gerektiğini" düşünenlerden. Türkiye'de önü aiınamayan kaçak hayvan girişlen ile giderek artan hayvansal hastalıklann önüne geçılmesının ancak bilinçli politikalarla mümkün olduğunu kaydeden Çamdibi, tüm dünyada bunun sorun olduğunu, ancak istenirse önüne geçılebileceğını belirterek Uruguay'ın ulusal bır aşı kampanyası başlatarak ve ülkedeki tüm hayvanlan aşılatarak hastalıklann önüne geçnğini ve ihracat ımkânı sağladığnu örnek olarak gösterdi. • Koç-Ata'nın Genel Müdürü: TlGEM'in Ceylanpınar'daki büyük tanm arazilerinin bir bölümünde yem bitkisi yetiştirilerek yöre üreticisinin kullanımı için dev bir depo haline getirilebilir Modern besicilıkte güneydoğu insanına örnek olacaklannı belirten Çamdibi, Israil'den getirdikleri uzmanlarla çalıştıklannı ve Başbakan Bülent Ecevit'in 'köy-kent' projesının benzen bir uygulamamn bölgede yaşama geçinlmesinin mümkün olduğunu söyledi. "Modern beskiMkte yem bitkisi yetiştirOmesi çok önemli'' diyen Çamdibi, "Devlet bu işe önayak otabflir. Örneğin TlGEM'in Ceylanpmar'dald büyük tarun arazilerinin bir bölümünde yem bitkisi yetiştirilerek yöre üreticisinin kullanımı için dev bir depo haline getirBebilir" dıye konuştu. Türkiye'de yem bıtkısı açığı yılda 30 milyon tona ulaşıyor. Koç-Ata Besi Çiftliği "nde tarlada yem venmınin 4 kat arttınlması hedeflenıyor. Güneydoğuda en önemli sorunlardan bınnın de ulaşun olduğunu kaydeden Çamdibi, devletin bu bölgede havaalanından önce demıryolu projelenne ağırlık vermesinin şart olduğunu vurguladı. acil işler de var. Örneğin miras huku- kunda gerekli değişiklikleri yapmak. Işletme büyüklüklerini garanti altına alacak bir miras hukuku değişikliği- ne gitmezsek Türkiye'de tanmsal iş- letmelerin bölünmesi kaçmılmaz olur. Bu da verimsizlik demek. Uzman- lığın sağlanamaması, tanmsal üretün maliyetınin rekabet edemez pahalı hale gelmesi demek. En liberal ülke- ye gıdin bir çiftliği miras yolu ile bö- lemezsiniz. Işletme bütünlüğü devam eder. Çocuklar arasında uzlaşma yok- sa bir isteyen kişiye satılıp yalnızca para bölüştürülür. Mülk bölüştürül- mez. Tfirkiye avantajh olamaz - Avnıpa Birüği ve Türkiye arasın- daki tanm Uişkilerini nasıl değerien- dniyorsunuz? Türkiye'nin AB karşısında avantaj- lı olmasınj beklememiz mümkün de- ğil. AB hem tanmsal verimlilikte en yüksek seviyelerde hem de birliğin fonlannı yüzde 50'si tanm destekle- rine akıtıldığı için koruma altında. Küçük bir örnek vereyim. AB men- şeli süt tozunun ton fiyatı 1500-1600 dolar (Istanbul teslim fiyatı) seviye- sinde. Türkiye'de ise ton fiyatı 2 bin 750 dolar. Onlar da 2750 dolann altında mal etmiyorlar ama aradaki farkı destek- ten alıyorlar. Bizim AB ile rekabet şansımızyok. AB üyesi ülkelerin tanmlannı ye- niden yapılandıracak büyük projeler uygulandı, büyük paralar akıtılarak.. örneğin Yunanistan, örneğin Ispan- ya... - AB'nin tanm politikalan ve des- tekleri ile Türkiye'nin desteklerini karşdaşûnrsak-. Gümrük Birliği süreci içinde AB'ye gümrüksüz ithalat kotası tanı- mış olması en kötüsü. Türkiye yılda belirli miktarlarda süt tozu, tereyağı gibi hayvansal ürünleri almak zorun- da. 2 yıl önce salça sektörü ve findık- çılar sıkıntıya girdi. AB, "eğer siz biz- den et, süt tozu, tereyağı almazsanız biz de sizden salça, karpuz almayiz" diye dayattı. Bunun arkasında yatan ise şu: "Ta- nmın bitkisel kjsmını yapmaya devam edebilirsin. Güneşin altında. doğamn kontrol edemediğin, emek yoğun kat- ma değeri düşük kısım senin. Ama ben hayvansal protein üretimindeki üstünlüğümü devam ettirme niyetin- deyim." AB tanma büyük bütçe ayırdı AB hayvansal ürünleri ithal etrne- mek için türlü bahaneler buluyor. Ör- neğin, Türkiye'den AB'ye peynir ih- raç etmek isterseniz "koyun sütün- den olması" diye bir şartla karşı kar- şıyasınız. Türkiye'dekiışletmelerAB tarafindan kontrol edilip belgelendik- ten sonra ihracat yapabiliyorlar. Türkiye de bunun gibi şeyler bul- maya çalıştı. Ette 3'er aylık kararlarla erteledi. Sonuçta AB, tanm sektörünün üye ül- kelerin ekonomik ve sosyal politika- lan bakımrndan büyük önem taşıdığı- m fark etmiş ve bunu düzenlemek yo- lunda çok ciddi bütçeler ayırmış. - Türkiye'de uygulanmaya çanşüan tanm reformu çerçevesinde doğrudan gelir desteğine geçikli. Bu uygulama- yı nasıl buluyorsunuz? Daha ortada doğru düzgün bir des- tekleme politikası yok. IMF ve Dün- ya Bankası ile yapılan bir iki pilot uy- gulama başladı. Yalnızca bunlarla ilgili bilgiler de daha bize dönmedi. Türkiye'nin tanm sektöründe ciddi bir envantere ihtiya- cı var. Doğrudan gelir sistemi aslında doğ- ru bir politika. Dünyada tanmda re- kabete karşı gelişmekte olan bir ülke- nin tanm kesimindeki insanlanm ko- nımaya yönelik gelir desteği bir za- man kazanma programı. Ama uzun vadede Türkiye doğrudan gelir deste- ğini uygulayabilecek kaynaklara sa- hip değil.... - Ziraat Bankası'nın özeDeştirilme- si konusundaki düşünceleriniz neler? Ziraat Bankası'nın özelleştirilmesi kamu bankalannı özelleştirme süre- cinin son halkası. Bankamn sahibi ta- nm kesimi obnalı. Gerekli yapısal düzenlemeleri sag- lamış, bu kesimde gerekli çağdaş ör- gütlenmeleri gerçekleştirmış bir ta- nm kesirninin bankası haline getire- bilirsiniz. ORHAN BİRGİT Ortadoğu'daki Ateşkes ve ABD.. Israil eski başbakanlanndan Şimon Peres'in, dün Prag'da, aydınlan bir araya getiren ve Vaclav Ha- veJ tarafindan düzenlenen "Forum 2000" adlı ulus- lararası toplantıdan sonra yaptığı açıklamada, ülke- si ile Filistinliler arasındaki şiddet olaylarına değine- rek "Bu olaylarda ölenleri tekrarhayata döndürmek imkânsız, ama yeni katliamlan önlemek mümkün" dediği saatlerde, Şarm El Şeyh'teki doruk sona er- di. Gelen haberlerin ortaya koyduğu gerçek o ki, bir anlaşmaya varmaktan daha çok, Israil ve Filistin li- derlerinin karşılıklı ateşkese razı olmalan, dünkü do- ruğun ulaşabildiği tek somut sonuç olmalıdır. Öyle bir sonucun artı notu, herkesten çok kasım ayında yeni başkanlannı seçmek için sandık başına gide- cek yurttaşlarının, o arada elbette daha çok Muse- vı kökenlilerin gönlünu hoş edeceği için Clinton'un başan hanesine yazılacaktır. Ondan ötesinde, dünkü doruğun toplanmasına y- ol açan son şiddet olaylannda yaşamını yitiren 106 kişiyi, Peres'in de dediği gibi tekrar hayata döndür- mek imkânını hiç kimse bulamayacak, üstelik öyle görülüyor ki Israil'in resmi politıkasında bugünkü tutum sürdürülürse, bölge yeni ve bitip tukenmek bilmeyen şiddet olaylan ile karşı kanya kalacaktır. Dünkü Şarm El Şeytı doruğunun göreceli de ol- sa taraflara ateşi kestıren doruğunda ABD'nin oy- nadığı rol, beni ister istemez bu süper devletin bun- dan 84 yıl önceki bir olayı haksız ve bilinçsizce ka- şımak isteyen VVashıngton'daki Temsılcıler Mecli- si'nin bugün yann alması beklenilen "Sözde Enve- ni Soykınmı Tasansı" ile "Dost ve Müttefıki Türki- ye"ye karşı hazıriadığı sinsi tuzağa bir kez daha dik- kati çekmeye yöneltti. Işçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek de de- ğinmiş. Temsilciler Meclisi'nin gündeminde bulu- nan tasan, salt bir eski geçmiş olayları öyle ABD'li dışişleri görevlilerine seminer konusu yapmaya yö- nelik bir girişim değil. Bizim resmi makamlarımız nedense VVashing- ton'da hazırianan bubi tuzağının tam olarak neleri içerdiğini kendi kamuoyumuza nakletmek isteme- diler. Dahası, düne kadar hiçbir yazılı yada görsel medyada bir tannnın kulu çıkıp da şu "Sözde Er- meni Soykınm Tasansı" şunlan söylüyor, diye tam metin bir çeviri yapma zahmetine katlanmadı. Böy- lece elbette kendimizi oyalamada ne kadar heves- li olduğumuzu, uluslararası arenada bir kez daha or- taya koyduk. Daha ilk paragrafında "Ermenileri2500ytllıkana- yurtlanndan etmek" gibi vahim bir iftiraya yer ve- ren, hemen ardından soykınmın 1915-1923 arasın- da gerçekleştiririldiğini söyleyerek Atatürk'ü bile işin içine sokmaya çabalayan bir bubi tuzağının, Temsilciler Meclisi ve daha sonra da elbette Sena- to'dan onay alarak hangi aşamalarda nasıl patlama- lar yapacağının ipuçlan bir bir ortaya çıkıyor. Erivan'daki aşın milliyetçi Daşnaksutyun Partisi, bu ipuçlarından ikincisinin Türkiye'den tazminat ta- lebini gündeme getirmek olduğunu söylüyomuış. Partinin önde gelen sözcülerinden Arman Rostan- yan'a göre, ilk aşama soykınmın ABD Temsilciter Meclisi'nde bir belgeye bağlanmasıdır. Ikinci aşa- mada o soykınmdan zarar görenlerin tazminat is- temleri için harekete geçilecek. Peki ya "2500 yıllık anayurtlanndan çıkartılma" karşısında yeniden o yurda dönüş? Rostanyan bu- nun daha ileride değeıiendirilebilecek bir siyasi ka- rar olduğu görüşündeymiş. Doğrusu geçen hafta pazar günü Kanal 7'de iz- lediğim, oziyadesiyle ünlü "Fehmi Koru, llnurÇe- vik, AN Bayramoğlu" üçlüsünün söyleşıleri sıra- sında bizim entellenn soruna bakış açıları, Daşnak- sutyun Partisi sözcüsünü, kendi bahçesinde olsun güçlü kılacak öğeleri içeriyordu. Ali Bayramoğlu, bugün karşı karşıya kalınan du- rumun Türkiye'nin kendi geçmişinin özeleştirisini yapmaktan kaçınmasından doğduğu görüşündey- di. Ne var ki bu görüşünü pekleştirmek için başvur- duğu veriler, söyleşiyi yöneten Fehmi Koru'yu bile sık sık düzeltmeye zorlayacak türden, gerçekler- den ve dolayısıyla bilimsel niteliklerden yoksundu. Mesela Bayramoğlu, 1916 soykınmı sırasında ana- sız babasız bırakılan kimi Ermeni kökenli çocukla- nn Türkleştirildiği imasını somutlaştırma amacıyla türkülerimizin emsalsiz sesi Ruhi Su'nun ve onun- la biriikte eski Diyanet Işleri Başkanı Lütfi Doğan'ın -Gümüşhaneli olanı mı Konyalı olanı mı amaçlıyor- du acaba?- isimlerini sayıyor, Fehmi bu son ismi Sü- leyman Ateş olarak düzeltiyordu. Fehmi'nin arka arkaya düzeltmek zorunda kaldığı başka bilgisizlik- lerde vardı... ••• Ortadoğu'da ve tam da ABD seçimleri arefesin- de, dozu giderek yükselmekte olan bir çatışmayı o- lay yerine ulaşıp söndürme başansını gösteren ABD Hükümeti, yann Temsilciler Meclisi'nde bu hangi amaçlara uzanacağı belirsiz karar tasansı onayla- nırsa, "Elimizden geleni yaptık; ama seçilmiş par- lamenterlerimize söz geçiremedik" bahanelerinin arkasına gizleneceğini sanıyorsa fena halde yanılı- yor demektir. Böyle dostluğu bir kenara bırakınız... Müttefikli- ğin kendilerine yönelik sorumluluklannı üstlenme- yenler, karşı taraftan beklenti içine girerlerse bizi düpedüz ahmak yerine koymuş oldukJannı nerele- rine ve nasıl saklayacaklar? • • • Not: Dünkü "Düzyaz/'nın konusu, görüldüğü gi- bi sadece sanal bir hicivden ibaretti. Elbette Sayın Raffi Portakal'ın öyle bir müzayedede rol alması düşünülemezdi. Zaten kendisi de gazetelere gerek- li açıklamayı yapmış. Faks:0212-677 07 62 E-mail: obirgitle-kolay net. NOVITAS Turizm Kültür Turu PRAG 27-31 Eldm Çek Havayollan ile ulaşım Merkezı 4 yıldızlı otelde konaklama Sanat tanhı uzmanı rehber eşlığınde Tel: (0.212) 251 28 08-09 e-mail:novitas(a novitas.com.tr.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle