Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 EKİM 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
TARIMDA POLÎTİKASIZLIĞINBEDELİAĞIRDUZYAZI
T"™v ünyada tarım politikalarında yeni
/ 1 arayışların sürdüğü, ülkeler
* -J arasında gizli ya da açık hran
kıraııa rekabetlerin yaşandığı bir dönem. Bir
yandan Dünya Ticaret Örgütü-Tanm
Anlaşmalan çerçevesınde tarımsal ticaretin
liberalleşmesı, koruma ve desteklerin
azaltılması için yoğun müzakereler ve
tartışmalar yaşamrken, öte yandan, özelliMe
gelişmiş ülkeler kendi tarım sektörlerini
yeniden yapılandınyor, çiftçı ve üreticilerini
koruyarak gelişmesine önayak oluyor, katma
değeri yüksek ürünleri teşvik ediyor, verim
ve kaliteyi sûrekli olarak arttırmaya yönelik
uygulamalar yapıyorlar.
Nüfusun yüzde 40 'ının geçimini tarımdan
sağladığı Türkiye 'de ise ne yazık ki bu
alanda başıboşluk ve politikasızlık
hâlâ sürüyor. Siyasi popülizmle,
günübirhkpolitikalarla, yanlış
desteklerle, kötü özelleştırme örnekleri ile
hem üretici hem de tüketıci mağdur
edilivor, uluslar arası arenada rekabet
gücü giderek düşüyor Gelişmiş ülkeler
tarım sektörünün katma değeri yüksek
olan süt ve besi hayvanalığı ayağına ise
özel bir önem veriyorlar.
Bu bağlamda sektörün sorunlanm,
yatırımlannın kalitesim süreklı arttırma
uğraşı içinde olan iki uzmanla tartıştık.
Yanlışlan ve çözüm önerilerini bizlere
aktardılar...
TÜGİAD Başkanı'na göre kıt sermayesine, eğitim zaaflanna karşın en hızlı yol yine tanmda alınabilir
4
Uhısal konsey kuruhııası şarf
TÜGİAD Başkanı Yılmaz
SORUIMLAR
Tarımsal
gerçekler
• Milli gelirin içinde tanmın
payı giderek düşerken nüfus
hâlâ yüksek: 196O'lı yıllann
başında çalışan nüfusun
yüzde 75'ını banndıran ve
ülke gelirinın yüzde 40'ını
üreten tanm sektörü 1990'lı
yıllann sonunda hâlâ
çalışabilır nüfusun yüzde
40'mı banndırmakta. ancak
ülke gelınnın ancak yüzde
16'smı üretmekte.
• Tanm sektöründe
işletmeler küçük ve
parçalannuş şekilde. Bu da
üretimde verimliliği olumsuz
etkiliyor.
• Toprak \e gelir dağıhmı:
Işletmelerin yüzde 60'ı
toprağın yüzde 20 sini
ışlerken yüzde 5'i yaklaşık
yüzde 40'ını ışliyor
• Sektörde ithalat giderek
artarken ihracat azabyor.
• Tarımsal desteklerde hızlı
çıkışlar hep seçim
dönemlenne denk geliyor.
• AB'de üretilen sütün yüzde
94'ü süt işletmelerine
gönderümekte. Avnı değer
Almanya'da yüzde 95,
YunanistaıTda yüzde 84,
ABD'de yüzde 98.4, Rusya'da
yüzde 37.4, Avustralya ve Yeni
Zelanda'da vüzde 1Ö00,
Arjantin'de yüzde 92.6.
Türkiye'de ise
üretilen çiğ sütün modern ve
yan modern süt işletmelerine
giden oranı yüzde 20
dolaylannda. (SETBİR 2000
raporu). Dolayısı ile
Türkiye'de katma değeri
yüksek olan süt ürünleri
imalatı (tereyağı. süttozu,
peynir. vb.) düşük kalmakta.
• Türkiye'de süt ıneği sayısı
yüksek olmasına karşın
(AB'nin yüzde 22.5'i kadar)
verim (1700 kg) ile oldukça
düşük. Yunanistan'da bile bu
değer 4081 kilogram.
• AB'de süt ürünkrinin dış
tkaretine büyük ölçüde
müdahale edilirken
Türkiye'de ise bu alanda bir
dış ticaret poütikasuun
varlığuıdan söz etmek
mümkün değü, Mayıs 1999'da
AB Tarım Komisyonu'nun
toplantısında. süt ve süt
ürünkrinin pazar
organizasyonunu
düzenJeyici yönetmelik
oluşturuldu ve sektöre ek
vergiler getiren düzenkmeler
yapıldı. Aynca ek sütçülük
kotalan içeren hükümler
vürürlüğe sokukJu.
• Gelişmiş ülkelenn tanm
polıtikalannda hayvancılık
önemli bir yer rutarken
Türkiye'de desteklerin çoğu
bitkisel tanma yönelik.
Destekler ya da müdahaleler
daha çok geniş halk kıtlelennı
ilgilendiren ürünler için:
Bıığday, pancar. ayçıçeği gıbi..
ÖZLEMYÜZAK
Türkiye'de tanmın sorunlannı hal-
letmeden diğer sorunlan çözmesinin
mümkün olmadığım söyleyen TÜGİ-
AD (Türkiye Genç Işadamlan Derne-
ği) Başkanı ve SÜTAŞ Genel Müdü-
rü Muharrem Yılmaz "Çok kıt olan
sermaye kaynaklanna. eğitim zaafla-
nna râğmen en hızlı yol almabilecek
kesim yine tanm kesüni" dıyor. Nü-
fusun yüzde 40'ının geçimini tanm-
dan sağladığı Türkıye'de sektörün so-
runlannı, yapılması gerekenleri ve
küresel rekabette Türk tanmımn ye-
rini Yılmaz ile konuştuk.
-Küresel rekabette Türk tanmımn
başan şansı nedir?
Siyasi popülızmle, sektörün sorun-
lannı çözmek yenne sektörü aldatan
günübirlik, hatta anlık politikalarla,
dünyada özellikle gelişmiş ülkelerde
• Mııharrem Yılmaz: Ulusal tanın politikalan
oluşturulmasının en iyi aracı ulusal konseyler. Ancak,
Türkiye'nin örgütlenmeyi beklemeden de yapacaklan var.
îşletmelerin bütünlüğü verimlilik açısından büyük önem taşır.
En liberal ülkelerde bile bir çiftliği miras yolu ile bölemezsiniz.
ler yapüabUir?
Tarım politikastnın oluşturulması-
nın en güzel aracı ulusal konseyler.
Tahıl konseyi, süt konseyi gibi... AB
bunu başan ile sürdürüyor. Ulusal
konseyler hükümete yapacagı düzen-
lemeler için en ciddi verileri verecek
ve desteği sağlayacak oluşumlar. Tür-
kiye'de örneğin, süt konseyi kurul-
masına ilişkin girişimler oldu, Ba-
kanlar Kurulu'nda ilk adım atıldı a-
ma ötesi gelmedı.
Ancak yasal düzenlemeler konu-
sunda Türkiye'nin bir örgütlenmeyi
beklemeden yapması gereken çok
tanma yönelik uzun vadeli ulusal
stratejilenn yaşama geçirildiği küre-
sel rekabetin kıyasıya olduğu bir or-
tamda Türkiye'nin başan şansı ol-
dukça düşük. Dolayısı ile Türki-
ye'nin öncelikle ulusal tanm politika-
lannı ortaya koyma niyetini ve bu-
nun tabandan gelen bir destekle oluş-
ması hususunda önerdiği örgütlenme
biçimim masanın üzerine koyması la-
zım.
'Adım atddı, gerisi gelmedP
- Türkiye'de tanm sektörünü yeni-
den yapdandırma doğrumısunda ne-
Kayıt dışı nasıl önlenir?Süt sektörünün içinde yetişen ve uzun yıllardan beni
SÜTAŞ'ın genel müdürlüğünü sürdüren Muharrem
Yılmaz, sektörün yüzde 80'inin kayıt dışı olduğu bu
ortamda üreticiyi kayıt altına almak için bir öneri
sundu: Türkiye'de çiğ süte verilen destek litre başına
5 bin lira. Ancak ortalama yılda 10 milyon ton süt
üretımi varsa, yalnızca 1-2 milyon ton için bu
destekten ıstifade ediliyor. Ödemedeki düzensizlik ve
açıklanan rakamın enflasyon karşısında erimiş
olması nedeniyle destek olmaktan çıkıyor. Üretici
tenezzül edip oraya gitmiyor bile. Yüzde 80 gibi
büyük bir kayıt dışının yaşandığı bu sektörde vergi
kaçağından kalite, sağlık koşullanna uyuma kadar
binbir çeşit sorun yaşamyor. Oysa 5 bin lirayı 1 yıl
için 35 bin lira yapın, kayda değer hale getirin ve 3
ayda bir düzenli olarak ödeyin. O zaman üretici
kendi ayağı ile gelir ve kayıt içine girer. Bir sene
sonra Türkiye'nin ne kadar süt ürettiğini görürsünüz.
Bir daha onun altına düşüyorsa, gidip kim
kaçınyorsa arayıp'bulursunuz.
Hayvancıhkta seferberlik gerekli
GAP'ın en büyük besi çiftliğini
yaşama geçiren Koç-Ata'nm Genel
Müdürü Fazü Çamdibi,
'hayvancüıkta düzenli bir seferberlik
gerektiğini" düşünenlerden.
Türkiye'de önü aiınamayan kaçak
hayvan girişlen ile giderek artan
hayvansal hastalıklann önüne
geçılmesının ancak bilinçli
politikalarla mümkün olduğunu
kaydeden Çamdibi, tüm
dünyada bunun sorun olduğunu,
ancak istenirse önüne
geçılebileceğını belirterek
Uruguay'ın ulusal bır aşı kampanyası
başlatarak ve ülkedeki tüm
hayvanlan aşılatarak hastalıklann
önüne geçnğini ve ihracat ımkânı
sağladığnu örnek olarak gösterdi.
• Koç-Ata'nın Genel
Müdürü: TlGEM'in
Ceylanpınar'daki büyük tanm
arazilerinin bir bölümünde
yem bitkisi yetiştirilerek yöre
üreticisinin kullanımı için dev
bir depo haline getirilebilir
Modern besicilıkte güneydoğu
insanına örnek olacaklannı belirten
Çamdibi, Israil'den getirdikleri
uzmanlarla çalıştıklannı ve
Başbakan Bülent Ecevit'in
'köy-kent' projesının benzen bir
uygulamamn bölgede yaşama
geçinlmesinin mümkün olduğunu
söyledi. "Modern beskiMkte yem
bitkisi yetiştirOmesi çok önemli''
diyen Çamdibi,
"Devlet bu işe önayak otabflir.
Örneğin TlGEM'in Ceylanpmar'dald
büyük tarun arazilerinin bir
bölümünde yem bitkisi yetiştirilerek
yöre üreticisinin kullanımı için dev bir
depo haline getirBebilir" dıye
konuştu. Türkiye'de yem bıtkısı açığı
yılda 30 milyon tona ulaşıyor.
Koç-Ata Besi Çiftliği "nde
tarlada yem venmınin 4 kat
arttınlması hedeflenıyor.
Güneydoğuda en önemli sorunlardan
bınnın de ulaşun olduğunu kaydeden
Çamdibi, devletin bu bölgede
havaalanından önce demıryolu
projelenne ağırlık vermesinin şart
olduğunu vurguladı.
acil işler de var. Örneğin miras huku-
kunda gerekli değişiklikleri yapmak.
Işletme büyüklüklerini garanti altına
alacak bir miras hukuku değişikliği-
ne gitmezsek Türkiye'de tanmsal iş-
letmelerin bölünmesi kaçmılmaz
olur.
Bu da verimsizlik demek. Uzman-
lığın sağlanamaması, tanmsal üretün
maliyetınin rekabet edemez pahalı
hale gelmesi demek. En liberal ülke-
ye gıdin bir çiftliği miras yolu ile bö-
lemezsiniz. Işletme bütünlüğü devam
eder. Çocuklar arasında uzlaşma yok-
sa bir isteyen kişiye satılıp yalnızca
para bölüştürülür. Mülk bölüştürül-
mez.
Tfirkiye avantajh olamaz
- Avnıpa Birüği ve Türkiye arasın-
daki tanm Uişkilerini nasıl değerien-
dniyorsunuz?
Türkiye'nin AB karşısında avantaj-
lı olmasınj beklememiz mümkün de-
ğil. AB hem tanmsal verimlilikte en
yüksek seviyelerde hem de birliğin
fonlannı yüzde 50'si tanm destekle-
rine akıtıldığı için koruma altında.
Küçük bir örnek vereyim. AB men-
şeli süt tozunun ton fiyatı 1500-1600
dolar (Istanbul teslim fiyatı) seviye-
sinde. Türkiye'de ise ton fiyatı 2 bin
750 dolar.
Onlar da 2750 dolann altında mal
etmiyorlar ama aradaki farkı destek-
ten alıyorlar. Bizim AB ile rekabet
şansımızyok.
AB üyesi ülkelerin tanmlannı ye-
niden yapılandıracak büyük projeler
uygulandı, büyük paralar akıtılarak..
örneğin Yunanistan, örneğin Ispan-
ya...
- AB'nin tanm politikalan ve des-
tekleri ile Türkiye'nin desteklerini
karşdaşûnrsak-.
Gümrük Birliği süreci içinde
AB'ye gümrüksüz ithalat kotası tanı-
mış olması en kötüsü. Türkiye yılda
belirli miktarlarda süt tozu, tereyağı
gibi hayvansal ürünleri almak zorun-
da. 2 yıl önce salça sektörü ve findık-
çılar sıkıntıya girdi. AB, "eğer siz biz-
den et, süt tozu, tereyağı almazsanız
biz de sizden salça, karpuz almayiz"
diye dayattı.
Bunun arkasında yatan ise şu: "Ta-
nmın bitkisel kjsmını yapmaya devam
edebilirsin. Güneşin altında. doğamn
kontrol edemediğin, emek yoğun kat-
ma değeri düşük kısım senin. Ama
ben hayvansal protein üretimindeki
üstünlüğümü devam ettirme niyetin-
deyim."
AB tanma büyük bütçe ayırdı
AB hayvansal ürünleri ithal etrne-
mek için türlü bahaneler buluyor. Ör-
neğin, Türkiye'den AB'ye peynir ih-
raç etmek isterseniz "koyun sütün-
den olması" diye bir şartla karşı kar-
şıyasınız. Türkiye'dekiışletmelerAB
tarafindan kontrol edilip belgelendik-
ten sonra ihracat yapabiliyorlar.
Türkiye de bunun gibi şeyler bul-
maya çalıştı.
Ette 3'er aylık kararlarla erteledi.
Sonuçta AB, tanm sektörünün üye ül-
kelerin ekonomik ve sosyal politika-
lan bakımrndan büyük önem taşıdığı-
m fark etmiş ve bunu düzenlemek yo-
lunda çok ciddi bütçeler ayırmış.
- Türkiye'de uygulanmaya çanşüan
tanm reformu çerçevesinde doğrudan
gelir desteğine geçikli. Bu uygulama-
yı nasıl buluyorsunuz?
Daha ortada doğru düzgün bir des-
tekleme politikası yok. IMF ve Dün-
ya Bankası ile yapılan bir iki pilot uy-
gulama başladı.
Yalnızca bunlarla ilgili bilgiler de
daha bize dönmedi. Türkiye'nin tanm
sektöründe ciddi bir envantere ihtiya-
cı var.
Doğrudan gelir sistemi aslında doğ-
ru bir politika. Dünyada tanmda re-
kabete karşı gelişmekte olan bir ülke-
nin tanm kesimindeki insanlanm ko-
nımaya yönelik gelir desteği bir za-
man kazanma programı. Ama uzun
vadede Türkiye doğrudan gelir deste-
ğini uygulayabilecek kaynaklara sa-
hip değil....
- Ziraat Bankası'nın özeDeştirilme-
si konusundaki düşünceleriniz neler?
Ziraat Bankası'nın özelleştirilmesi
kamu bankalannı özelleştirme süre-
cinin son halkası. Bankamn sahibi ta-
nm kesimi obnalı.
Gerekli yapısal düzenlemeleri sag-
lamış, bu kesimde gerekli çağdaş ör-
gütlenmeleri gerçekleştirmış bir ta-
nm kesirninin bankası haline getire-
bilirsiniz.
ORHAN BİRGİT
Ortadoğu'daki
Ateşkes ve ABD..
Israil eski başbakanlanndan Şimon Peres'in, dün
Prag'da, aydınlan bir araya getiren ve Vaclav Ha-
veJ tarafindan düzenlenen "Forum 2000" adlı ulus-
lararası toplantıdan sonra yaptığı açıklamada, ülke-
si ile Filistinliler arasındaki şiddet olaylarına değine-
rek "Bu olaylarda ölenleri tekrarhayata döndürmek
imkânsız, ama yeni katliamlan önlemek mümkün"
dediği saatlerde, Şarm El Şeyh'teki doruk sona er-
di.
Gelen haberlerin ortaya koyduğu gerçek o ki, bir
anlaşmaya varmaktan daha çok, Israil ve Filistin li-
derlerinin karşılıklı ateşkese razı olmalan, dünkü do-
ruğun ulaşabildiği tek somut sonuç olmalıdır. Öyle
bir sonucun artı notu, herkesten çok kasım ayında
yeni başkanlannı seçmek için sandık başına gide-
cek yurttaşlarının, o arada elbette daha çok Muse-
vı kökenlilerin gönlünu hoş edeceği için Clinton'un
başan hanesine yazılacaktır.
Ondan ötesinde, dünkü doruğun toplanmasına y-
ol açan son şiddet olaylannda yaşamını yitiren 106
kişiyi, Peres'in de dediği gibi tekrar hayata döndür-
mek imkânını hiç kimse bulamayacak, üstelik öyle
görülüyor ki Israil'in resmi politıkasında bugünkü
tutum sürdürülürse, bölge yeni ve bitip tukenmek
bilmeyen şiddet olaylan ile karşı kanya kalacaktır.
Dünkü Şarm El Şeytı doruğunun göreceli de ol-
sa taraflara ateşi kestıren doruğunda ABD'nin oy-
nadığı rol, beni ister istemez bu süper devletin bun-
dan 84 yıl önceki bir olayı haksız ve bilinçsizce ka-
şımak isteyen VVashıngton'daki Temsılcıler Mecli-
si'nin bugün yann alması beklenilen "Sözde Enve-
ni Soykınmı Tasansı" ile "Dost ve Müttefıki Türki-
ye"ye karşı hazıriadığı sinsi tuzağa bir kez daha dik-
kati çekmeye yöneltti.
Işçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek de de-
ğinmiş. Temsilciler Meclisi'nin gündeminde bulu-
nan tasan, salt bir eski geçmiş olayları öyle ABD'li
dışişleri görevlilerine seminer konusu yapmaya yö-
nelik bir girişim değil.
Bizim resmi makamlarımız nedense VVashing-
ton'da hazırianan bubi tuzağının tam olarak neleri
içerdiğini kendi kamuoyumuza nakletmek isteme-
diler. Dahası, düne kadar hiçbir yazılı yada görsel
medyada bir tannnın kulu çıkıp da şu "Sözde Er-
meni Soykınm Tasansı" şunlan söylüyor, diye tam
metin bir çeviri yapma zahmetine katlanmadı. Böy-
lece elbette kendimizi oyalamada ne kadar heves-
li olduğumuzu, uluslararası arenada bir kez daha or-
taya koyduk.
Daha ilk paragrafında "Ermenileri2500ytllıkana-
yurtlanndan etmek" gibi vahim bir iftiraya yer ve-
ren, hemen ardından soykınmın 1915-1923 arasın-
da gerçekleştiririldiğini söyleyerek Atatürk'ü bile
işin içine sokmaya çabalayan bir bubi tuzağının,
Temsilciler Meclisi ve daha sonra da elbette Sena-
to'dan onay alarak hangi aşamalarda nasıl patlama-
lar yapacağının ipuçlan bir bir ortaya çıkıyor.
Erivan'daki aşın milliyetçi Daşnaksutyun Partisi,
bu ipuçlarından ikincisinin Türkiye'den tazminat ta-
lebini gündeme getirmek olduğunu söylüyomuış.
Partinin önde gelen sözcülerinden Arman Rostan-
yan'a göre, ilk aşama soykınmın ABD Temsilciter
Meclisi'nde bir belgeye bağlanmasıdır. Ikinci aşa-
mada o soykınmdan zarar görenlerin tazminat is-
temleri için harekete geçilecek.
Peki ya "2500 yıllık anayurtlanndan çıkartılma"
karşısında yeniden o yurda dönüş? Rostanyan bu-
nun daha ileride değeıiendirilebilecek bir siyasi ka-
rar olduğu görüşündeymiş.
Doğrusu geçen hafta pazar günü Kanal 7'de iz-
lediğim, oziyadesiyle ünlü "Fehmi Koru, llnurÇe-
vik, AN Bayramoğlu" üçlüsünün söyleşıleri sıra-
sında bizim entellenn soruna bakış açıları, Daşnak-
sutyun Partisi sözcüsünü, kendi bahçesinde olsun
güçlü kılacak öğeleri içeriyordu.
Ali Bayramoğlu, bugün karşı karşıya kalınan du-
rumun Türkiye'nin kendi geçmişinin özeleştirisini
yapmaktan kaçınmasından doğduğu görüşündey-
di. Ne var ki bu görüşünü pekleştirmek için başvur-
duğu veriler, söyleşiyi yöneten Fehmi Koru'yu bile
sık sık düzeltmeye zorlayacak türden, gerçekler-
den ve dolayısıyla bilimsel niteliklerden yoksundu.
Mesela Bayramoğlu, 1916 soykınmı sırasında ana-
sız babasız bırakılan kimi Ermeni kökenli çocukla-
nn Türkleştirildiği imasını somutlaştırma amacıyla
türkülerimizin emsalsiz sesi Ruhi Su'nun ve onun-
la biriikte eski Diyanet Işleri Başkanı Lütfi Doğan'ın
-Gümüşhaneli olanı mı Konyalı olanı mı amaçlıyor-
du acaba?- isimlerini sayıyor, Fehmi bu son ismi Sü-
leyman Ateş olarak düzeltiyordu. Fehmi'nin arka
arkaya düzeltmek zorunda kaldığı başka bilgisizlik-
lerde vardı...
•••
Ortadoğu'da ve tam da ABD seçimleri arefesin-
de, dozu giderek yükselmekte olan bir çatışmayı o-
lay yerine ulaşıp söndürme başansını gösteren ABD
Hükümeti, yann Temsilciler Meclisi'nde bu hangi
amaçlara uzanacağı belirsiz karar tasansı onayla-
nırsa, "Elimizden geleni yaptık; ama seçilmiş par-
lamenterlerimize söz geçiremedik" bahanelerinin
arkasına gizleneceğini sanıyorsa fena halde yanılı-
yor demektir.
Böyle dostluğu bir kenara bırakınız... Müttefikli-
ğin kendilerine yönelik sorumluluklannı üstlenme-
yenler, karşı taraftan beklenti içine girerlerse bizi
düpedüz ahmak yerine koymuş oldukJannı nerele-
rine ve nasıl saklayacaklar?
• • •
Not: Dünkü "Düzyaz/'nın konusu, görüldüğü gi-
bi sadece sanal bir hicivden ibaretti. Elbette Sayın
Raffi Portakal'ın öyle bir müzayedede rol alması
düşünülemezdi. Zaten kendisi de gazetelere gerek-
li açıklamayı yapmış.
Faks:0212-677 07 62
E-mail: obirgitle-kolay net.
NOVITAS Turizm
Kültür Turu
PRAG
27-31 Eldm
Çek Havayollan ile ulaşım
Merkezı 4 yıldızlı otelde konaklama
Sanat tanhı uzmanı rehber eşlığınde
Tel: (0.212) 251 28 08-09
e-mail:novitas(a novitas.com.tr.