Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 EKİM 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Haklannda 'yasadışı örgüt kurma' suçlamasıyla dava açılan köylüler, tam bağımsızlık için seferber
Bergama'nm direııişi süriiyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
llk olarak Eurogold'un siyanûrle al-
tın çıkarma girişimine karşı verdikle-
ri kararlı mücadeleyle adlannı duyu-
ran, daha sonra nûkleer santrallar ile
IMF ve Dünya Bankası'nın politika-
lanna karşı eylemleriyle etlrinlik alan-
lannı genışleten Bergama köylûleri,
"yasadışı örgüt kurma'' suçlamasıy-
la tzmir DGM Savcılığı'na verüme-
lerine karşın direnışlerini sûrdürüyor.
"Topraklanmızı yabancüara satma-
yacağE" dıye haykıran Bergama köy-
lüleri, örgüt liderlerini, ulusal önder
Mustafa Kemal, merkezlerinı esld
TBMM, kıtaplarını da Söylev olarak
açıkladılar.
Emperyalist politikalara karşı dire-
nîşleri ile sembolle$en Bergama köy-
3. .
^ Yasadışı örgüt kurmakla suçlanan Bergama köylûleri, liderlerini açıkladı: "Liderimiz
Mustafa Kemal, örgüt merkezi eski TBMM, örgüt kitabımız Atatürk'ün Söylev'i.
söyleve göre hareket planımızı belirliyoruz ve topraklanmızı yabancılara
vermeveeefrimize ant trivoni7:"
lev'i. Bu
lüleri, üzerlerindeki tüm baskılara kar-
şın, "mücadekye devam edecekkrini"
söylediler. "Yasachşı örgüt" kurmakla
suçlanan Bergamalılar, eski TBMM
önünde "Topraklanmızı yabancılara
satan IMFnin küçûk Meclis'ine değil
Mustafa Kemal'in, halkı için direnen
onurhı MechVine gekfik" pankartı aç-
nuş ve polis tarafından gözaltına alın-
mıştı. Bergama köylülen sözcüsü Ok-
tay Kaynar. ülke çıkarlannı korumak
için Atatürk'ün Söylev'i doğrultusun-
da her türlü mücadeleyi vereceklerini
vermeyeceğimize ant içiyoruz.'
vurgulayarak "Ancak hakkımızda ya-
sadışı örgüt kurmak suçlamasrvia da-
va açıku. Etkinliklerimizi iDegal olarak
değeriendirerek tzmir DGM'ye verdi-
ler. DGM ise görevsizKk karan verdi
LTkeçıkarlannı savunmaksuçmu'1
di-
ye tepkı gösterdi.
örgütlerinin araştınlmasma gerek
olmadıgı taşlamasında bulunan Yaz-
ean, "Orgütümüzü deşifre ediyoruz.
Orgütümûzün lideri Mustafa Kemal,
örgütmerkezieskiTBMM,örgütün adı
TürldyeCumhuriyeti. LJderhnizin res-
mi kalplerimizin üzerinde, düşüncele-
ri beynimizde, khabı Söylev eümizde-
dir" sözlenyle kendilenne yönelik suç-
lamalara yanıt verdı.
Yazgan, Bergama köylülerinin ülke-
nin tam bağımsızlığından başka bir şey
istemedığine işaret ederek amaçlannı
şöyle açıkladı:
"Bu cumtauriyeti korumak, sonsuza
dekyaşatmak, bizlerin en temel görevi-
dir. Bu görevi yaşamımız pahasma ger-
çekleştireceğimjzden hiç kimsenin asla
kuşkusu olmasm. Atarürk diyor ki:
'Bütün bu şeraitten daha elim ve daha
vahim olmak üzere, memleketin dahi-
lınde iktidara sahip olanlar gaflet, da-
lalet ve hatta hıyanet içinde bulunabi-
lirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi
menfaatlerini müstevlilerin siyasi
emellenyle tevhid edebilirler.' 'Hâki-
miyet, kayıtsız şartsız milletindir.'
'Köylü, milletin efendisidir.' lşte, biz
de gücümüzü üderimizin bu sözlerin-
den ahyoruz. Liderimiz, dünya sömür-
gedliğine karşı ilk savaşı başlatanlar-
dandır. Uhıslararası sömürgecüiğe kar-
şı direnen hareketierieortakeylemiçin-
deyiz. El kitabımız, tiderimizin Nu-
tuk'udur. En kısa zamanda Nutuk'u,
yeni dünya düzenine karşı olan tüm
uluslararası sivil toplum örgütkrine
göndereceğiz.''
4 KHK ONAYLANDl
îşgüvencesi
sosyalgüvenliği
unutturdu
• Iş güvencesi yasa tasansı konusunda
işçi sendikalan ile birlikte hareket ettiği
izlenimi veren Çalışma Bakanı Okuyan,
bu süreç içerisinde sosyal güvenliğe
ilişkin 4 KHK'nin Cumhurbaşkanı
tarafından onaylanmasının gözlerden
kaçınlmasını sağladı.
ANKARA (CumhuriyetBürosu)-Çalışma ve Sos-
yal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan tarafından ha-
zırlanan ve iş güvencesi konusunda yenı bır hak ge-
tirmeyen iş güvencesi yasa tasansı tarnşmalan, sos-
yal güvenlik sistemini yasalaştırmayı amaçlayan 4
kanun hükmünde kararnamenın gündemden düşme-
sine neden oldu. Okuyan, bir yandan "İş güvencea
getiriyoruz" söylemi ile gündemi oyalarken diğer
yandan da cumhurbaşkanı tarafından onaylanan sos-
yal güvenlıkle ılgıli KHK'leri uygulama hazırlıkla-
nnı sürdürüyor.
Işveren sendikası TlSK'in karşı çıkması ile yoğun
,• bir biçimde tartışılmaya başlanan iş güvencesi yasa
tasansı konusunda ışçı sendikalan ile bırlikte hare-
ket ettığı ızlenırai veren Çalışma Bakanı Okuyan, bu
süreç içensmde "Iş Güvencesi Yasa Tasansı"na dflc-
katleri toplayarak sosyal güvenliğe ilişkin; Sosyal Si-
gortalar Kurumu, Sosyal Güvenlik Kurumu Teşki-
latının Kuruluş ve Görevleri, Türkiye İş Kurumu ve
Bağ-Kur ile tanmda kendi hesabına çalışanlar üze-
rine 4 KHK'nin Cumhurbaşkanı tarafından onay-
lanmasının gözlerden kaçınlmasını sagladı
Getinlen yenı düzenleme ile "sosyal güvenlik kn-
ruluslanaraandanormvestandartbiriiğisağlanu''
adı altında sosyal güvenlik kurumlannın yönetimi
hükümete bırakılırken devletin sosyal devlet anlayı-
şı gereği bu kurumlara yapması gereken katkı da or-
tadan kaldınlmıştı. Hükümetin, sosyal güvenlik ku-
ruluşlanm pıyasaya açma amacının en somut göster-
gesi olarak SSK hastanelerinin "sağhk işleöneteri"
haline dönüştürülmesi karan gösteriliyor.
İş oûvencesl yeni halc gettrmtyor
Iş güvencesi yasa tasansının en büyük dayanakla-
nndan birisi olan "sendikah işçiye koruma getiren"
5. maddesmdeki düzenlemeler biie, 1963 tarihinde
çıkanlan 274 sayılı Sendikalar Yasası'nın 19. mad-
desinde güvence altına abnmıştı. Sendikalı işçiye iş
güvencesi getiren 19. maddenin ihlal edilmesi dunı-
munda ise yasa; işverenin, isçinin ücretinin bir yd-
* lık tutanndan az olmamak üzere tazminat ödemesi-
ni öngörüyordu. Çakşma Bakanlığı tarafindan hazır-
lanan yasa tasansmda ise tazminat ödeme süresi "1
yıl* ile sımrlandınldı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı'nın hazırladığı kanun tasansını, "Türki-
ye'nin uhıslararası yükümtülüklerini yerine getir-
mektentümüyieuzak11
olarak değerlenduen uzman-
lar, tasan üzerinde Meclis görüşmeleri sırasında de-
t ğişiklikler yapıhnası gerektiğini dile getiriyodar.
Iş gOvcnccsi tek konu
Türk-Iş Başkanlar Kurulu'nun 18 Eylül Pazartesi
!
günü gerçekleştirdiğı Başkanlar Kurulutoplantısm-
» da SSK'nin yeniden yapılandınlması konusu tarn-
şılmış ve yaşanan gelişmelerin kaygı ile izlendiği di-
> legetirilerek Türk-Iş'indiğer demokratikkitle örgüt-
? leri ile birlikte demokratik eylemleri gündeme geti-
; receğı belırtıhnıştı. îşgüvencesi yasa tasansının Ça-
• lışma Bakanı Okuyan tarafından gündeme getirildi-
• ği ilk günlerde, tasan taslağının eksiklerine dikkat
' çekerek tasanya karşı çıkan Türk-Iş, daha sonra ta-
- sanya tam destek vererek sosyal güvenlik kuruluş-
* lan ile ilgili gelişmeleri gündeminin alt sıralanna it-
, mişti. Hak-lş ve DİSK ise tasanya ılk günden ıtıba-
ren tam destek vermiş ve Türk-Iş'in ilk günlerdeki
tavnm eleştirmişti.
\ Hak-lş ve DİSKIn tavrı
İş güvencesi yasa tasansına, Hak-lş ve DİSK'in
tam destek verişının altında SSK ve Türkiye Iş Ku-
rumu yönetim kurullannda Hak-lş ve DlSK'e bırer
temsilci ile temsil edilme hakkının verilmesinin yat-
üğı iddia ediliyor. ilgili kurumlarda daha önce yal-
nızca "en büyük işçi sendikasmın" temsil hakkı bu-
lunuyordu. Sosyal güvenlıkle ilgili KHK'lerin gün-
demden düşüsünün aJünda da yaşanan bu gelışme-
lenn etkih olduğu ileri sürülüyor.
Konu ile ilgili olarak daha önce bir açıklama ya-
pan Hak-lş Genel Başkanı SaKm Ustu,bakanhğın ha-
zırladığı tasaruun eksiklen bulunmakia birlikte ba-
zı önemli düzenlemelerin de yapıldığını ve kendıle-
rine temsil hakkı getirildiğini açıklamıştı.
Eminönü
işportaya
teslim
KimDeri onlan caddenin, sokağm estetiğini bozan, elindeki mah satabilmek içm vargücknyk bağırarak gürül-
rü Idriüiğine yol açanlar olarak tammlar. Büyük çogunluğunu düs^ikgelirfilerin otaşturdnğu kimileri içinse, cep
yakan fiyat etikeüeri karşısmda sığmdabOecek bir lünandır tşportacılar. Dünyamn en büyük 20 metropoiü ola-
rak gösterilen tstanbul'da bugün, binkrce işportacı bulunuyor. Eminönü de yaklaşık 3 bin kişiyle işportaalann
ön önemli üssü konumunda. Eminönü Belediyesi Basm Danışnuuu Ranuzan Aydm, bu sorunu ortîdan kakfar-
mak için belirknen bir bölgenin işportacılara tahsis edüecegim kaydetii Aydm, ahnacak diğer önlemkri şöyle
anlatö: "Örneğin bir sokak içinde 20 işporta tezgâtamm kuruhnası karan ataursa bu sayıyı aşmayan işportaa
orada çahşacak, tşportacnara kimHgini belirten bir yaka karü ve befirlenen bir kryafet verüecek. Ayhk olarak
işgaüye paraa ahnacak. Böylelikle hem belediw geftr sağlayacak hem de işportaalar denetim aHma ahnnuş o-
lacak. Aynı zamanda bölgenin tarihi dokusuna da zarar verümemiş olacak." tşportacılar tarafindan da destek-
lenen bu proje, sadece "proje" aşamasında bekhyor. Ancak Eminönü, bu sorunla bâlâ iç içe yaşıyor.
Toplumsal yozlaşmanın, evrensel değerlere geçişle önlenebileceği vurgulandı
4
Gullağuîiıza kadar batmışız
9
tstanbul Haber Servisi- Etık De-
ğerler Merkezi ve Merck Sharp
Dohme ilaçlan tarafından düzen-
lenen "EtikZirvesi2000
M
de Türki-
ye'de her alanda etik değerlerin
çiğnendiği vurgulandı Gazetemız
yazan Emre Kongar. Türkiye'de
etik dışı davranışlann her alana ya-
yıldığmı söylerken, Basın Konse-
yi Başkanı Oktay Ekşi, "Basuıda
etikdeğerlerin yerleşmesüıi isteyen
pontikacılar. önceükle basuıa öz-
gür görev yapma ortamı sağlama-
hdff" dedi.
"Enk Zirvesi 2000", dün Swisso-
tel'de hekim, ekonomist, politikacı
ve hukukçular gıbi çok değişik
mesleklerden uzmanlann katılı-
nuyla yapıldı. Sağhk Bakanı Os-
man Durmuş, etık bakunın-
dan sembol mesleklen "he-
kinılik,hâknnlik,hakemBkve
basm'' olarak sıraladı. Bası-
nın, hekimler hakkında yalan
yanlış haberler yazdığını sa-
vunan Durmuş, "Meskk eti-
ğine sahip ohnayanlar ayık-
lanmahdn*" dıye konuştu.
Türk Tabibleri Birliği Baş-
kanı Füsun Sayek, sağhk ala-
nında etik kurallann çok ge-
niş bir alana yayıldığmı söy-
ledi. Sağhk çalışanlannın
öncelikli görevlerinin sağlı-
ğı koruma görevi olduğunu
vurgulayan Sayek, bugünkü
şartlarda bunun pek müm-
kün ohnadığını ifade etti. Sa-
yek, fıziksel altyapı eksiklik-
lerinin hastahaklannın ihlali-
ne neden olduğuna dikkat
çektı. Basın Konseyi Başka-
nı Oktay Ekşi ise medyadaki
etik sorunun çözümlenmesı
için gazetecılerin mal varlık-
lannı belirli arahklarlabeyan
etmesi önerisini getirdi. Ek-
şi aynca, 212 sayılı yasa ile
iş akdi yapma döneminin ha-
yata geçirihnesi gerektiğuıı
söyledi. Bu yasanm yürür-
lüİcte olmasına karşm uygu-
lanmadığını belirten Ekşi,
yasayı uygulama sorumlulu-
ğunun hükümete aıt olduğu-
• Etik Zirvesi 2000'de Türkiye'de yaşanan ahlaki sorunlar
değerlendirildi. Gazetemiz yazan Emre Kongar, insanlan
toplumun ahJaksızlaştırdığını, bunu bireylere indirgemenin
yanlış olduğunu söyledi. Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi ise
medyadaki etik sorunun çözümlenmesi için gazetecilerin mal
varlıklannı belirli aralıklarla beyan etmesi önerisini getirdi.
nu kaydetti.
Yüdız Teknik Üniversitesi öğre-
tim Üyesi, gazetemiz yazarlann-
dan Ptof. Dr. Emre Kongar da
"Gırtiağınııza kadar ahlaksızhğa
batnuşE" sözlenvle başladığı ko-
nuşmasında "Topluminsanlan ah-
laksıztaşünr. Bireylere indirgemek
doğru değU" dedı. Son günlerde
gündeme gelen medyadaki kirlen-
meye değınen Kongar. "Bir köşe
yazannm nüfuzunu kufianarak bir-
takım insanlara menfaat saglama-
sı, medyamn ohışturduğu tehdh ve
etik açısından hiçtir. Gazete sahip-
leri bütün yasalan ihlal etmekte-
dff" diye konuştu. Türkıye'dekı
hiçbir hukuk müeyyidesinin bası-
na işlemediğini ıfade eden Kongar,
şöyle devam etti: "Türkiye'de de-
mokrasrain önündeki üç büyük
tehKke miffivetçi bölucüfök, şeriat
devleti ve medyanm tekekfliğL Evi
gayri meşru,varhğpgayri meşru bir
nüfus ürettik. Şimdi onhr biri yö-
neOM>r.Vbziasmatophımuniçinden
gefiyor. Çare de evrensd değerlere
geçişle mümkün otacaknr."
Kongar aynca, "HiçbirmiBetve-
küi genel başkanından izinsiz yoi-
suzhık yapamaz. Hiçbir köşe yaza-
n patronundan izinsiz bir milyon
dolarhk işe araahkyapamaz" söz-
lenyle kırlenmeye dikkat çekti.
Avrupa Parlamentosuüyesi Ric-
hard Bİdfe ise Avrupa Birliği'mn
yolsuzluğa karşı bir vizyonu oldu-
ğunu söyledi. Rüşvete karşın ko-
vensiyonun TBMM'den bir an ön-
ce geçirihnesi gerektiğini belırtti.
Balfe, "Yobuzraklarla mücedefe
kmkarşıaldıişbirbğİDeihtiyaçvar"
diye konuştu.
IHD: Gülkokuer'in cezası eıielensin
Insan Haklan Dernegi'nde düzenlenen
toplanbda, akdenizanemisi hastası hükümlü
FiKz Gülkokuer'in cezasuun ertefcnmesi istendL
Gülkokner'in avukaü Göksel Arsian,
Fîfiz'in Bayrampaşa Cezaevi Hastanesi'nde
kakbğmı anımsatarak tedavinin ancak
bir öp fakültesi hastanesinde vapılabileceğmi
söyiedL Gülkokner'in cezasuun ertelenmesi için
temınuz aymda Adatet Bakanhğı'na
basvurduklarmı annnsatan Arslaa, "Hâlâ bir
yanıt alamadık. Fffiz'in de ikinci bir Mnrat
Dü ohnasını istemiyonız. Dfl, dışanda öknesi
için tahtiye edümişti" diye konuştu.
Gülkokuer'in babası Sekhattin Gülkokuerde
FBJz'in 9 yasmdan beri tedavi gördüğünü,
ancak 1997\ie cezaevine girdiğinden beri
tedavisinin j-apümadığmı söyledi
(Fotoğraf: OZLEM GÜVEMLÎ)
GENtŞ AÇI
HlKMET BÎLA
Doğuda İktidar
Askerin siyasetteki ağıriığı azattılmalı mı?
Sivilin siyasetteki ağıriığı arttınlmalı mı?
Ikisi aynı şey gıbi görünüyor, ama değil. Türki-
ye'nin üyeliğini tartışan ve koşullar öne süren Avru-
pa Biıiiği'nin de, bu koşullann üstüne balıklamaat-
layan yerii "düşünürlehn de anlayamadığı işte bu...
Ya da anlayıp anlamazlıktan geldiği...
Birinci Dünya Savaşı sonunda ülke işgal edildi-
ğinde sivil siyasetçiterimizin çoğu ya Amerikan ya
Ingiliz "manda'sını savunuyofdu. Türklerin yetersiz-
liğinden dem vuran, kendini yönetmekten aciz ol-
duğunu kanıtlamaya çalışan, yenık Osmanlı mille-
tinin ancak Anglo-Sakson egemenlığındeki yeni
dünya düzenine yamanmakla kurtulabıleceğini dü-
şünen siyasetçiler sürü gibiydi. "Mütareke bastnı"
sürekli bu tezlen ışliyordu.
Uzatmayalım. Çünkü, mandacılann etkisiz haJe
getirilmesi de, Kurtuluş Savaşı da başlı başına bir
destandır.
Askerin öncülügünde bağımsızlık savaşı verilirken
de, cumhuriyet kurulurken de, aydınlanma devrim-
leri bir bir yaşama geçirilirken de sivil mandacılann
çoğu ortalarda yoktu. Ya Istanbul'da ya Avrupa'da
"bir tatlı huzur" anyorlardı. Cumhuriyetin ilk yöne-
ticileri, Dışişleri'nde görevlendirecek okumuş-yaz-
mış adam bulamıyor, Ankara Gan'nda Istanbul tre-
ninden inen kravatlı biri görülürse, kendisine he-
men iş öneriliyordu.
Bütün bu gerçekier göz önüne alınırsa, askerin,
kurduğu ve çağdaşlaşma yoluna soktuğu ülkeye ve
rejime neden bu kadar titizlikle sahip çıktığı kolay-
ca anlaşılabilir.
• • •
Güneydoğuda savaş tam on beş yıl sürdü. Sal-
dırganlar açısından son derece iyi planlanmış, ha-
zırlıklı ve akıllıca uygulanan bir savaştı bu. Bölge,
Türkıye'nın zayrf kamıydı ve buradan vurunca so-
nuç alınması kaçınılmazdı. Üstelık, saldınya bir "te-
röreylemı" süsü venlmişti. Yurtiçi ve yurtdışındaki
kamplarda eğitılen binlerce "personel", binlerce
uzun namlulu silah, binlerce roketatar, bomba, ma-
yın, telsiz, telefon, binlerce ton mühimmat, yüz mil-
yonlarca dolar para, sanki sıradan bir terör örgütü-
nün sahip oiabilecegi şeylermiş gibi. Ve o persone-
lin, o silahlann, o paralann komşu ülkelerde ve Av-
rupa'da "serbest dolaşımı", bir terör örgütünün har-
cıymış gibi...
Bu saldın karşısmda kim ne yaptı?
Daha başlangıçta, dönemin cumhurbaşkanı,
"Üç-beş çapulcunun ışı" dedi. Sonra iş büyüdü.
Oluk gibi kan akmaya başladı. Amacın insan hak-
kı, demokrası değil de toprak koparma olduğu an-
laşılınca, aynı cumhurbaşkanı "federasyon bile tar-
tışılabilir" diyecek kadar ileri gittı. Bu partak fikir bir-
çok "sivil düşûnür" tarafından hararetle savunulur
oldu. Medyada "postmodem" mandacılar türedi.
Güneydoğu gitti gider derken, özellikle 1994'ten
sonra asker inisiyatifı ele aidı. Yeni bir strateji ve
yöntemlerle sorunun askeri yönünü silahlı mücade-
le ile çözdü. Bu, zaten onun göreviydi.
Doğu ve Güneydoğu'ya bu yıl içinde düzenlenen
iki basın turunda gördük kı, asker şimdı bölgenin
ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasında öncü-
lük yapryor. Yol, su, elektrik hatlan döşemek, okul
yapmak, onarmak, derslikJer ve kurslar açmak, oku-
ma-yazma öğretmek, sağlık hizmetleri vermek, ka-
dını üretime ve yaşama katmak, köylerde tuvalet
yapmak... üsteyi istediğiniz kadar uzatabilirsiniz.
Askerie birlikte teröre ve geri kalmışlığa karşı kah-
ramanca çalışan birkaç vali, kaymakam, sivil yöne-
ticiyi "sivil iktidar" olarak kabul etmek herhalde ola-
naksız. Çünkü sivil iktidar, kişisel çaba ve görev an-
layışının çok ötesinde bır olay.
Şimdi açık açık söyieyelım mi: Doğu'da ve Gü-
neydoğu'da yaşamın her alanında iktidar askerde-
dir.
Siz Brüksel'de ya da Ankara'da ya da Istanbul'da
istediğiniz kadar "askerin siyasetteki ağıriığı azaltıl-
malı" diye çırpmın. Askerin siyasetteki ağırtığının
azalması için önce sivilin siyasetteki ağıriığının art-
ması gerekiyor.
Bunun için de sivilin, saklandığı seçim sandığının
arkasından ya da banka kasalanndan meydana çık-
ması gerekiyor.
hikmet(S ntv.com.tr
F tipi cezaevlerine eleştiri
ÎHD: Devlet, göz
boyamaya çalışıyor
Istanbul Haber Servi-
si- İnsan Haklan Derne-
ği (IHD), cezaevlerinin,
başta insan haklan ol-
maküzere hukuk ve sağ-
lık alanlannda çalışan,
devletten bağımsız sivil
inisiyanflerin denetim ve
incelemesine açıhnasını
ıstedı. IHD, Adalet Ba-
kanlığı'nın hücre tipi ce-
zaevlerine karşı oluşan
tepkiler üzerine hazırla-
dığı yasa tasanlan ile
devletin "göz boyama-
ya" çalıştığmı savundu.
IHD, Adalet Bakanlı-
ğı'nın hazırladığı "Te-
rörle Mücadele Kanu-
nu'nun Bir Maddesinde
DeğJşikDik Yapılmasına
Dair Yasa Tasansı" ve
"Ceza tnfaz Kurumlan
ve Tutukevleri Izleme
KuruDanKanun Tasan-
a"yla ilgili görüşlerini
açıkladı. IHD Istanbul
Şubesı'nde dernek adına
açıklama yapan yönetim
kıınılu üyesi Oya Ersoy,
hücre tipi cezaevlennin
Terörle Mücadele Yasa-
sı'nm 16. maddesine da-
yamlarak yapıldığını
anımsatarak "DegişMk,
tutukhı ve hükümlülerin
birbiriden tecrit edflece-
ğjgerçeğinideğiştirmeye-
cektir" dedi.
Ersoy, "Ceza Infaz
Kurumlan ve Tutukev-
leri biemeKuruOanKa-
nunu Tasansı" ile öngö-
rülen ızleme kurulannın
tutuklu ve hükümlülerin
karşılaştıklan sonmlan
çözüme ulaştırma amacı
taşımadığını savundu.
Ersoy, cezaevi sorunu-
nun çözümü içm yapıl-
ması gerekenleri şöyle
sıraladı: "Hücre tipi ce-
zaevlerinin inşaadan
derhal durduruhnahdır.
Başta Terörle Mücadele
Yasasıolmaküzere ceza-
evlerinde sorunlara kay-
nakhk eden yasal düzen-
lemeler kaldınlmahdır.
Cezaevkrinde tüm hiz-
metler Adalet Bakanh-
ğı'na bağlanmahdır. Ad-
len aynmsız genel af ÇH
kanlmahdır."
Avukatiara taciz
Avukat Ffliz Köstak ve
Fatma Karakaş, Bursa
Cezaevi'ne girerken ya-
pılan aramada tacize uğ-
radıklan için Istanbul
Cumhuriyet Savcıhğı'na
suç duyurusunda bulun-
duklannı söylediler.
IHD tstanbul Subesi
Başkanı Eren Kesldn de
avukatlann cezaevlerine
gınşlerinde yaşadıklan
sorunlar karşısmda hu-
kuçulann gereken mü-
cadeleyi vermediklerini
belirtti.