18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 EKİM 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(n cumhuriyet.com.tr 15 ALLEGRO EVtN tLYASOĞLU Piyaııisdernı taıilıi gecesi• Türkiye'nin yetiştirdiği en büyük piyanistlerden bir demet, Vedat Kosal'ın ameliyatına destek sağlamak için peş peşe sahneye çıktı. Yirmi dört yapıtta on bir piyanistimizi dinledik. Her birisi en güzel en özenli yorumuyla Kosal'ı yaşama kavuşturmak için el ele vermişti. Inanılmaz bir imece! Türkiye'nin yetiştirdiği en büyük piyanistlerden bir demet, Vedat Ko- sal'ın ameliyatına destek sağlamak için cumartesi akşamı AKM'de peş peşe sahneye çıktı. Yirmi dört yapıt- ta on bir piyanistimizi dinledik. Bu konserin sorumluluğunu taşıdığım için ne yazık ki tstanbul 'da geçen hafta iz- lemek istediğim nice olayı kaçırdım. Bunlann başında Cemal Reşit Rey Salonu'nun yeni mevsime başladığı konser geliyor. Salonun orkestrasını Rengün Gökmen yönetiyordu ve be- nım için çok ilginç olan da Cemal Re- şit Rey'in 1938'de yazdığı Mistik ad- lı yapıtın ilk kez o gece yaşama kavuş- masıydı. Şan ve orkestra için bestele- nen bu yapıt tam 62 yıidır raflarda bekliyordu. Umanm kısazamanda bu yorum yınelenır ya da kaydının CD'sı yapılıp geniş kitleye ulaşır. Kaçırdığım bir başka müziksel etkinlik de 1D- SO'nun K. Krimetz yönetimindeki konseri idi. Kemancı Ghtzman'ın Çay- kovski yorumunu merakla bekliyor- dum. Vedat Kosal'ı destekleme konserin- de piyanistlerimizin her binsi en gü- zel en özenli yorumuyla bir başka pi- yanist arkadaşlanru yaşama kavuştur- mak için el ele vermişti. Inanılmaz bir imece! Dünyanın, Türkiye'nin, ya da lstanbul'un bir başka köşesinden AKM'ye gelip en yürekten en ıçten ses- lerini duyurdular. Güher ve Sûber Pe- lâad, (siyah ve beyaz giysilenyle) De- btpsy'Dra Sıyah ve Beyaz'ından iki bölümte Lecuono'nun Malagenya'sı- nı çalarak programı açtılar. Her za- manki tılsımlanyla salonu büyüledi- ler. Seher Tannyar ve Aydın Karhbel, Vedat' ın en yakın pıyanıst dostlan ola- rak, birlikte yıllanru geçırdikleri ho- calan Cemal Reşit Rey'den üç prelüt ve füg seslendirdiler. Canla başla, pi- yanistik zorluklan yenerek! Berlin'de virtüözite eğitimini sürdüren Emre Elivar, Haydn'ın Çeşıtlemelen'nde tu- şe denetimindeki ustalığını kanıtladı. Brüksel'de yaşayan Muhiddin Dür- riioğlu-Demiriz'in Semazen'ini din- lerken herkes soluğunu tutmuştu; ze- mazen döndükçe yeni renkler, yeni ritmik devinimler sunuyordu. Brahms'tan sonra kendi yapıtını ses- lendiren bu genç sanatçıyı aynı za- manda bir besteci olarak kıvançla al- kışladık. tkinci yarının başında çalan Güfân Onay, Saygvın'un minyatür gibi yapıt- 1) Verda Erman, 2) Ayşegfil Sanca, 3) Emre Elivar, 4) Güher - Sûher PekineL 5) Seher Tannyar, 6) Aydın KarhbeL 7) Muhiddin Dürrüoğlu - Demiriz, 8) Gûbin Onay, 9) Ann Karamürsei, 10) tdfl Biret lanyla ve Liszt'in Mecidiye Marşı ile ilk yannın yapıtlanndaki hüzün dolu ortamı birden dağıuverdi. Parlak renk- lerle donıklara taşıdı bızlen \erda_ Ennan'ın Chopin Balladı \c noktûr- nü neredeyse unutmaya başladığımız lezzette bir Chopin yorumuydu: Abar- tısız, net ve derin. Gözünüzü kapatıp Chopin'in götürdüğü yere gidebilirdi- niz. Ann Karamürsel, Rachmaninorun karanlıkla ışığı ıç ıçe ören yapıtlannı piyanistbk işlemeleriyle dokudu, bes- tecinin karakterini kendı kışihğı ile tümleştırdı. AyşegülSanca,Schubert'ın impromtu'lerinde incecik işlemeleri- ni sergiledi yine. Hep yumuşak, kav- gastz, ama derin düşünceyi koruyan biçemi ile. Ve İdil Biret'in Schu- mann'lan! Piyanonun tüm tuşlanna sahip, onlarla istediği gibi oynayıve- ren, yer yer çocuksu, yer yer hüzünlü Schumann yorumunda en son çaldığı Tocatta'yı (sevgili Leyla Pamir'in de- diği gibi) sanki hiçbir şey yapmıyor- muş gibi rahat, oysa inarulmaz hüner- lerle sergiledi. Üstelik daha bir saat ön- ce Cemil Reşit Rey'de Zürich Oda Or- kestrası'nın solıstiydi. Aynı şekilde Verda Erman da aynı gün CSO'da Gn- eg^onçertoyu. GülsipPnay da aynı gün Isparîa*da AntaJya Senfönıüf- kestrası ile Çaykovski'nin 1. Konçer- tosu'nu çalmışlardı. Her birisi de yep- yeni bir konser çalmanın taze coşku- su içindeydi. Bu piyanistlerimizi art arda dinle- mek, onlan çocukça bir müsamererun coşkusu içinde, ama son derece soy- lu birgörevi yerine getinrken izlemek olağanüstü ıdi. Kimi dinleyici bu ola- yı çok "nadkJe" Çın porselenlerinin aynı hücrede sergilenmesine benzet- ti. Kimi de eşi bulunmaz mücevher- leri aynı kutuya koymuşsunuz, dedı. Bu konserle bir büyük sorunumuz daha ortaya çıktı: Piyanolanmız! Dün- yanın dört bir yanında çalan bu piya- nistlerimizi ne yazık ki Türk dinleyi- cisi tüm güçleriyle, tüm kapasitele- riyle duyamıyor. Diledikleri sonon- teyi veremiyorlar. Aynı şekilde ülke- mize gelen nice değerli piyanıstin kar- şısına da dünya ölçütlerinde piyano- lar sunamıyoruz. Artık Atatürk Kül- türMerkezi'nınniteliklibirpiyanoya kavuşması kaçınılmaz bir durum. Bu lüks değıl, gerççk. Bjr beyin cerrahı-,. nıh elihe paslanmış âygıuârvererhez- sıniz. Belki bu konuda bir kampanya başlatıüp müzikçilerimizi ve müzik- severleri Kültür Bakanlığı ile el ele vermeye çağırabiliriz. Vedat Kosal için çalınan bu konse- re gösterilen ilgi bence artık ciddi sa- nata sahip çıkıldığırun da bir göster- gesiydi. Vedat'ın adı altında cıddi sa- natçının değeri de bir kez daha orta- ya çıkmış oldu. Amerikada pazar günü gırdiğı ame- liyat dokuz buçuk saat sürmüş. Gazi Yaşargil'in hünerli elleriyle tümör te- mizlenmiş. Şimdi yoğun bakımdan çıkması bekleniyor. Vedat'ın ameli- yat giderleri için bağışta bulunmak ıs- teyenler bir hesap numarası bekliyor- lardı: VakıfBank Finans Market - Tak- sim Şubesi 201 32 35 - TOBAV (Dev- let Tiyatrolan Opera ve Bale Çalışan- lan Vakfi) Istanbul Şubesi hesabına Ve- dat Kosal için bağış yapılabilir. Bestecinin geliri, geçim kaynağı (hele sırtını bir devlet kadrosuna da- yamamışsa), ancak yazdığı yapıtlann .„ seslepdirişinden, notalanrun başımın- *dan sağlanacakür. Seslendirileri de te- ker teker izlemesine olanak yoktur. Işte bu nedenle uygar ülkelerde mes- lek birlikleri oluşturulmuştur. Olkemizde de artık birden fazla meslek birliği var. Dolayısıyla beste- cilerin bir örgüte bağlanmalan için birden fazla seçenek oluştu: 1987'de kurulan MESAM'dan (Musiki Eseri Sahipleri Meslek Bırlıği) sonra yeni kurulan MSG (Müzik Eseri Sahiple- ri Grubu), bir klasık müzik telif tari- fesi basarak bu konuyu açıklığa kavuş- turdu. Orkestralanmızın ya da solist- lerimizin "Türk bestecisinin eserini çalmryoruz, çünkü teiifhakkı çok yük- sek", şeklindeki söylemlerindeki yan- lış bilgiler artık aydınlığa kavuşacak. Bu durumda bestecilerin her iki kuru- luştan da üyelik koşullannı öğrenme- leri, yöneticilerle ilişkı kurarak koşul- lan incelemeleri kendı yararlanna ola- cak. Konu 'Devlet Müzik ve Sahne Sanatlan Kurumlannın Yapılanma ve İşleyişinde Çağdaş Modeller'di İlginçbir sempotyumdan vdemnkr ÖNPERKÜTAHYALI Geçen hafta Ankara'da, Devlet Konuk Evi'nde, TC Kültür Bakanlığı'nca düzenlenen ve "ulusla- raraa" nitemıyle tanımlanan çok ilginç ve yarar- lı bir sempozyum izledim. Konu, "Devlet Müzik ve Sahne Sanatlan Kurumlannın Yapılanma ve İşleyişinde Çağdaş ModeDer r> di. Dört gün süren ve bir panelle noktalanan bu sempozyuma acaba neden gerek görülmüştü? Bılindiği gibi günümüzde TC Kültür Bakanlı- ğı'na bağlı çok sayıda tiyatro, 5 tane opera-bale kurumu ve 6 senfoni orkestrası, halkımıza sanat hizmeti vermektedir. Kunıluş açısından bunlann kökeni Atatürk dönemine gider. Kurumlann et- kinlikleri, ilk aşamada yalnızca Ankara'ya yöne- liktir; işleyişle ilgili yasalar da bu kuruluş aşama- sında çıkanlmıştır. 195O'de Demokrat Parti'nin yö- netime gelmesinden sonra sanat kurumlannın sa- yısı artmaya başlar ve bunlar, ağır bir akışla ülke düzeyine yayılır. Başka bir gelişme de anılan ku- rumlarda çalışan sanatçılann çoğalmasıdır. Sem- pozyumda verilen bilgiye göre Devlet Tıyatrola- n'nda görevli sanatçılann sayısı on bine yaklaş- maktadır; ancak işleyişin gelişime ayak uydurma- sına olanak verecek yasal düzenlemeler savsak- lanmıştır. Sözgelimi 1949'da çıkanlan 5441 sa- yılı Devlet Tiyatro ve Operası Genel Müdürlüğü Yasası'nın ardından, bu kurumlann işleyişiyle il- güi yönetmelik günümüze dek yapılamamışnr. tki kurumun aynlmasından sonra 1970'de jâirürlü- ğe giren 1309 sayılı Devlet Operalan Genel Mü- dürlüğü Yasası ile günümüz arasındaki uzaklık otuz yıidır. Kururnlaşrnanın epey hızlandığı bu süre için- de birçok sorun ortaya çıkmış, bunlara doyurucu çözümler getirilememıştir. Sempozyum kapsannnda Cumhurbaşkanhğı Senfoni Orkestrası 13 Ekim'de bir dinleti verdL Yukanda yazdıklanm, sempozyum sırasında Kültür Bakanlığı yetkihlerince yapılan açıklama- lann özetidir. Böylece bakanhk, uzun oturumlar- da sorunlara aranan çozümlerin ne olması gerek- tiğini. ilgili kişilerin ağzından öğrenmeye çalış- mıştır. Sempozyumun hazırlıklanna dört ay önce baş- landı. Sanat kurumlanmızın karşılaştığı güçlük- lerle ilgili 20 dolayındakı soru, bir önyazıyla çe- şitli kişilere gönderilâı ve kendilerinden rapor is- tendi. Yazıyı yanıtlayan sanat adamlan. bu sem- pozyuma çağnldı ve pek çoğu, kendi alanmı ır- deleyen bıldinlerle toplantıya kaüldı. Öte yandan Bakanhk, konuyu Avrupalı sanat adamlanyla tartışma, çeşitli ülkelerdeki benzer ku- rumlann sağlıklı bır ışleyış açısından ızlediğı yo- lu öğrenme gereksinimini de duymuştu. Böyle- ce Ingiltere, Fransa, Almanya, Hollanda, Italya ve Bulgaristan gibi ülkelerden, özellikle tiyatro ve opera ahnında >etkilı olan bazı kişiler sempoz- yuma çağnldı; bunlardan Italya ve Bulgaristan dı- şındakiler, sunduklan büdirilerle ülkelerinin du- rumu hakkında bilgi verdiler. Sempozyumun "uluslararası'' nitemiyle tanımlanması, işte bu yaklaşımdan kayTiaklanmaktadır. Bana biraz ga- rip göründü; çünkü konu sadece bizimle ilgiliy- di, yabancılann görüşleri danışma niteliği taşryor- du. Peki sempozyumda nelerkonuşuldu? Müzik ve sahne sanatlarımıza ilişkin sorunlann bütünüyle masaya yatınldığını rahatça söyleyebilirim; an- cak yerim azalıyor. Bu nedenle konuyu gelecek yazıya bırakarak bir dinletiden ızlenimler akta- racağım. Sempozyum Düzenleme Kurulu, katılımcıla- nn, Cumhurbaşkanhğı Senfoni Orkestrası 'nın 13 Ekim Cuma akşamı verdiği dinletiyı izlemesi ola- nağını sağlamışlardı. Komisyon çalışmalan ge- ciktiğinden, dinletiye sadece iki arkadaş gidebil- dik. Orkestrayı Oaude Raymond'un yönettiği dinletide, Verda Erman, E. Grieg'in Op. 16 la minör piyano konçertosunu, orkesffa da ESchu- bert'ın Op.26 "Rosamunde" bale müziğinden 3. Bölümle J^rahms'ın Op.73 Re Majör 2. Senfo- nisi'ni çaldı. Erman, her zaman olduğu gibi beğeniyle din- lenen ve uluslararası nitelikler taşıyan bir yorum sundu. Şefin sanatçı kışiliği ancak Brahms sen- foninin 2. ve 3. bölümlerinde bir ölçüde ortaya çıkabildi. Dinlerinin bütününde orkestranın flüt ve obua sanatçılanndaki üstün düzey özellikle dıkkarımı çekti. Başka bir güzellik de birinci ke- manlann ses temizliği yönünden gösterdiği tutar- lılıktı. Konçertoyla senfoninin 1. bölümlerinde- ki 2. temalarda, viyolonsellerin yorum açısından sergılediği güzellik ise heyecan vericiydi. n çekimleri sıipüyop • Kültür Servisi- Başrollerinı Yeşim Salkım, Berhan Şimşek, Nurseli tdiz, Faik Ergin'in paylaştıklan 'Şarkıcı' fılminin çekımlen sürüyor. Yönetmenlığını Ersin Pertan'm yaptığı filmin çekimleri Muğla ve Ödemiş'te gerçekleştinliyor. Hayalı bir şarkıcının yaşam öyküsünün anlatıldığı filmde aynı zamanda Türkiye'nin değişim yıllan konu edıliyor. -i Akropolis Ouartet konsen , • Kültür Servisi - Avusturya Kültür Ofisi \ sonbahar etkinlikleri çerçevesinde bugün Galeri t Palais Yeniköy Salonlan'nda Akropolis Quartet .' konseri gerçekleşecek. Topiuluk vereceği ı konserde W. Amadeus Mozart'uı KV 458 No: 15 Sib Maj ve Anton Dvorak'ın op. 96 Fa majör 1 yapıtlannı yorumlayacak. Akropolis Quartet, \ 1999 ve 2000 yıllannda Filız Ali'nın Ayvalık'ta ı düzenlediği uluslararası yayh çalgılar ve oda ) müziği uzmanlık kurslanna katılarak Prof. Dr. i Mikhaıl Khomıtzer ile çalıştı. (223 78 43) ı Akatunvel Sanat Topluluğu 1 • Kültür Servisi - Akatunvel Sanat ' ^ Topluluğu'nun 30. yıl sergisi Sanat Cevresi 1 Dergisi Organizasyonu ve Kültür Bakanlığı'nın katkılanyla 7 Kasım'a dek Atatürk Kültür t) Merkezi'nde görülebilir. 1970 yılında ressam ; Süleyman Velioğlu ve Tangül Akakıncı tarafindan' lcurulan topluluğa daha sonra Jülıde Atılmaz ' Ünal, Belma Arrut, Nafi Çıl, Aynur Okay, Güven > Zeyrek, Ulu Sungu katıldılar. En son iki yıl önce ' Paris'te sergileri gerçekleşen Akatunvel > topluluğun yapıtlanndan fov renklerden çok nötr \ renklerin kullanılması ve dınamızmden çok 1 ' sessızliğin yeğlenmesi dikkat çekiyor. i MSÖ GSF Fotoğraf Bölümü'ııiin ! sergisi açıldı \ • Kültür Servisi - Mimar Sinan Oniversitesi j Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü j öğretim elemanlannm yapıtlanndan oluşan sergi ^ Bakırköy Tiyatrolan Uluslararası Yunus Emre , Kültür ve Sanat Merkezı Galensi'nde 29 Ekim tarihine dek devam edecek. Sergide, fotoğrafa değışik bakış açılan ile yaklaşan 19 sanatçı öğretim elemanlannm siyah-beyaz ve renkli 60 l yapıtı yer alıyor. Aym zamanda çok yönlü fotoğraf eğitiminin önemini de vurgulayan sergi, önümüzdeki günlerde diğer kentlerde de ' izleyiciye sunulacak. Sergiye katılan öğretim S elemanlan arasında Prof. Ahmet Öner Gezgin, J Prof. Tunç Tüfekçi, Prof. Sabit Kalfagil, Yrd. J Doç. Erdal Küpeli, Öğr. Gör. Nadire Ede ve öğr. $ Gör. Ihsan Ötken yer alıyor. Hatırar ile orijinal belgder • Kümır Servisi- .Antıka. kolleksiyon ve sanat meraklılan için yayınlanan Tombak dergisinin 34. sayısı piyasada. Dergi bu yeni sayısıyla 1 birlıkte I 'hatırat' adlı | bölümünde geçmişe dönük orjmal belge ve • görselleriyle geniş bir arşiv oluşturmayı | amaçlıyor. Burçak Evren'in hazırladığı t bölümde geçmişte meydana gelen olaylar objektif| bir şekilde okuyucuya sunuluyor. Dergide bu ay aynca, Nezıh Uzel'in Mevleviler üzerine bir araştırması, Agah Özgüç'ün ' 1001 Roman' adlı çalışması, Ufuk Gülsoy'un Osmanlı'mn ilk borsa iflaslannı gösteren görsel arşivınden örnekler yer ahyor. Kemal Suman ise, 'Konuşan Makınadan Taş Plağa' adlı çalışmasında gramofonun gelişim sürecini anlatıyor. Reis Çellk'ten 'Yeşilçam' sineması • tST^NBUL (AA) - 'Işıklar Sönmesifı' ve 'Hoşçakal Yann' fihnlenyle tanman yönetmen Reis Celtk, Amerikan sinemasuım dışmda altematif filmler izlemek ve Yeşilçam'ın eski havasım yeniden solumak isteyenler için 'Yeşilçam' adı altmda sinema salonu açıyor. Yönetmen Çelik. filmlerin aylık programlar halinde gösterileceğini söyleyerek ayda 6-7 film oynatılacağım ve filmlerin de 'KlasiklerKusağı', 'Yeşilçam Sineması', 'Asya Sineması', 'Avrupa Sineması' gibi başlıklar altında gösterileceğini bildırdi. Türkiye'de alternatif sinemaya ihtiyaç duyulduğunu da belirten Çelik, 75 izleyici kapasiteli salonu olan sinemanın dekorunun tamamen kendisine ait olduğunu söyledi. BUGÜN • BABYLON'da saat 21 30da 'tzmir'denPire'ye Rebetiko' konseri yer alacak. (292 73 68) • İTALYAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 19.00'da Borusan Oda Orkestrası'nın konseri izlenebiiir/29İ 98 48) I • tÜ EDEBtYAT FAKÜLTESİ GENEL KURUL ! SALONU'nda saat 14.00-17.00 arasında j 'Zaman' konulu sempozyum gerçekleştırilecek. . (513 97 01) i • CEMAL REŞİT REY konser salonunda saat j 20.0O'de Band-O-Neon adlı tango orkestrası ı izleuebüır. (232 98 3Q) f i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle