27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 EKİM 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER X Köpriüeri • ANKARA (AA)- Avrupa ile Asya yakasını birleştıren Istanbul Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprüleri ile Haliç köprüsü depreme karşı koruma altına alınıyor. Geçen yıl meydana gelen deprem sonrasında dayanıklılıklan büyük ölçüde test edilen ve her gûn binlerce aracın geçtjği Istanbul'daki Boğaz köprülerinin, aynı şiddetteki yeni depremleri karşılayabilmesi için güçlendirme testleri yapılması kararlaştınldı. Karayollan Genel Müdürlügü'nce başlatılan proje ile daha önce ABD'Ii kuruluşlar tarafından bu ülkede gerçekleştirilen testlerin benzeri tstanbul'daki üç köprii için yapılacak. tstanbul Boğaziçi ile Fatih Sultan Mehmet ve Halıç köprüleri üzerinde yapılacak dayanıklüık testleri, iki Boğaz köprüsünün de yapımını ûstlenen Japonya'dan sağlanan teknoloji ve fınansman desteği ile gerçekleştirilecek. KEriay yöneticlerine tfava • ANKARA (AA)- Kızılay Genel Başkanhğı Merkez Müdürü Gürbüz Doğan ile eskı Genel Sekreten Ahmet Kalkanoğlu'nun da aralannda bulunduğu 8 sanık hakkında, "haksız mal varhğı edindikleri" gerekçesıyle 3'er yıldan 5'er yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Ankara Cumhuriyet Savcısı Abdullah Ayhan Şan tarafından hazırlanan iddianamede, Kızılay Genel Başkanlığı'nın,"17 Ağustps depremindeki başansızhğı nedeniyle" iş ve işlemlerinin denetıme tabi tutulduğu belirtildi. AçHcgrevi uyartsı • ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Demokrat, aydın ve sanatçüann bir araya gelerek oluşturduğu "Aydın ve Sanatçı Girişimi" adına yapılan açıklamada, gelişen sosyal ve ekonomik olaylann ûlke insanını kaygıya sürüklediği belirtilerek "Hücre tipi cezaevi dayatmalanyla başlayan olaylar istenmeyen gelişmelerin başlangıcı olabihr. Ekim sonunda veya kasım başında cezaevlerinde başlaması olası açlık grevi veya ölüm oruçlannda insanlar yine ölebilir" denildi. Petek yargriamyor • ANKARA (AA)- Emekliye aynlan eski Yozgat Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, "görevi ihmalden" Yargıtay'da yargılanıyor. Petek hakkındaki davanın ıddıanamesinde, Petek'in Yozgat Cumhuriyet Başsavcısı iken yerel bir gazetede Türk Silahlı Kuvvetleri'nin manevi şahsiyetine hakaret eden bir yazı hakkında, zamanında soruşturma başlatmayarak görevini ihmal ettiği behrtiliyor. yenilkelep • ANKARA (ANKA)- Milli Eğitim Bakanlığı'ndan edinilen bilgiye göre, Ortaöğretim Kurumlan Sınıf Geçme Yönetmehği'nde yapılan değişiklikler kapsamında, öğrenci başansının değerlendirihnesinde yenı ilkeler getirildi. Buna göre, öğrenci başansının ölçülmesinde, öğrencinin sınıf içindeki davranışlan da etkili olacak. Anısı ^lmayan düşlerin kalesi KIZKULESİ Kızkulesi'ni yeniden yaşama döndürenlerden Ümit Elgin, Kızkulesi'nin lstanbul'daki herkesin hayatuıda önemli bir detay olduğun söylüyor ama îstanbul'da otunıp da henüz denizi görmeyenleri ne yapacağız? Bir de Kızkulesi, sanki o sayısız efsanelerinden birini yaşatırcasına içine yılan saklanmış üzûm sepeti gibi tehlikeli ve yasakken Kızkulesi'nde hiç anısı olmayanlann düşlerini ne yapacağız? DENtZSOM Herkesin hayatında Kızkulesi ile ilgilı önemli bır detay olduğunu ;< söylüyor Ümit Elgin ve bunu kesınlikle iddia edıyor... Elgin, mezbelelik halındeyken Kızkulesi'nde yaşayan ve sonra Kızkulesi'ni yeniden yaşama döndüren projenin miman, Kızkulesi'ne tutkun bir iç mimar... Kızkulesi ve herkes? Kızkulesi, îstanbul'daki herkesin yaşamında önemli ya da önemsiz bir detay mı? Detayın içinde bir detay: Ümit Elgin'in iddiası fazla iddialı; Istanbul'da oturup da henüz denizi görmeyenler detayın dışında olmalı! Evet şehir hatlan vapuru ile önünden geçerken üst güvertede Sk ' kez el ele tutuşan sevgüiler için Kızkulesi arka planda bir detay... Başka arka planlarda vapur Haydarpaşa'da mendireğin içinden geçerken Silo kadar yakın ya da Sarayburnu'nu dönerken Hayırsızada kadar uzak! Ve bu arada işte bu noktada, yani anılar da detaydan sayılıyorsa... Bacağına iple bağladığı konserve kutusuyla Salacak kıyısında kirlenmeye yüz tutmuş yosunlu kayalann alnnda, oltasına yem yapacağı kurtçukları arayan kısa pantolonlu çocuğun (ki birkaç saat sonra yakaladığı bahklarla babasını Salacak tskelesi'nde karşılayıp balıkçı kahvesinde keskin ve soğuk gazoz içmek için koştururken ağlan birbirine kanştınrdı); "Salacak Canavan" öykülerinin anlatıldığı gün bahmlannda Harem'e doğru kıyının gözden ırak bır yennde çalı çırpı ateşiyle paslı bir tenekenin ûstûnde midyeleri pişirip Güzel Marmara'yı şişesinden yudumlayarak delikanlı olmaya çalışan tıfılın (ki artık asla kısa pantolon giymezdı); gün boyu kızlara hava atmak hesabıyla cebindeki kuruşlan kabinciye vermek yerine simitçiye sakladığı için evden Salacak Plajı'na mayoyla çıkma cesareti gösteren yeni yetme delikanlının (ki dalgalar kumunu alıp götürmesin diye önü betonla kaplanmış plajda, kızlann gözü pazulannı şişirip ters parende atan oğlanlann üstündeyken o, jimnastikten nasibini almadığı için köşede kös kös oturur ve evde dinlediği Leandros'un öyküsünü anlatabileceğı "Hero"yu beklerdi); ve bu satırlan yazan yaşı elliye dayanmış adamın (ki hâlâ balık tuönak ister) hiç ama hiç anısı olmadı Kızkulesi'nde. Kııfculesl yasaktı Salacak'ta plajın, vapur iskelesinin, balıkçı bannağının, balıkçı kahvesinin, aile çay bahçesinin, kayalann, patika yollann olduğu yıllardan kalma Kızkulesi'nde yaşanmış bir tek animn bile ohnaması ne hazin... Çünkü o yıllarda Kızkulesi'ne gıtmek ve içine girmek yasaktı... Kızkulesi'ne giden işkampaviyaya ancak bahriyelı askerler binebilirdi... Denizdeki çatal akıntıyı bilenlerin demir atabildiği sandallar da fazla yaklaşamazdı Kızkulesi'ne... Kızkulesi, sanki o sayısız efsanelerinden birini yaşaurcasına içine yılan saklanmış üzüm sepeti gibi tehlikeli ve yasaktı. Kızkulesi, anısı olmayan düşlerin yeriydi... Asla yasak konulamayan ve asla gerekleştirilemeyen düşlerin kulesiydi Kızkulesi! Kimileri içinse akla gehneyen düşler başa geliyor... Kızkulesi'nin güneye bakan duvanna vuran ışıkla "Hamoğlu Hoiding" yazısı altında konuşan Ahmet Hamoğlu, "Bura" dedı: - Bura tahsisindeki gibi kullanılacak. Ahmet Hamoğlu konusmasını kısa tutup orayı, holdingine tahsis edenlere teşekkür etti ve en önemlisi oranın şiir cumhuriyetindekilere her zaman açık olduğunu açıkladı. Kızkulesi, dört yıl kadar önce 49 yülığına Hamoğlu Holdıng'e verilmişti, holdingten söylendiğine göre 3 milyon dolara restore edildi ve gündüzleri kafeterya, geceleri restoran olarak kullanılmak üzere geçenlerde üç gün süreyle havai fiseklerle ses ve su gösterilerinin eşliginde açıldı... O ilk gece, Turizm Bakanı Erkan Mumcu da vardı. Kızkulesi'nin kulesine çıktığında kızlann - türbanlılar mı, türbansızlar mı belli değil- nerede olduğunu soracak denli neşeliydi. Kuleden inip kürsüye geçtiğinde uzun uzun konuştu; yaşatmanm konımakla, kullanmamn da yaşatmakla olduğunu bir güzel anlatıp korumakla kullanmak arasında denge kurdu. Dengeler "demoknsi dersT vermek gerektirmediğı için konusurken yumruklannı sıkmıyor, işaret parmaklanyla bir o yanı, bir bu yanı göstermiyor; genelde önünde kavuşturduğu ellennı vurgulama yapacagı anlarda açıyor ve parmaklanm hiçbir aynm gözetmeden yumuşak bir ritünde oynatıyordu. Partisinin iktidarlanndan bırinde seleflerinden tbrahim Gfinüü'm tahsis ettiği Kızkulesi'nin açılışını yapmaktan mutluydu; Genel Başkanı Mesut Ydmaz, Akdeniz'in güvenliği için Mayorka adasına gıtmeyıp yanında olsa o gece kuşkusuz daha da mutlu olacakn. Mumcu, destınasyon, intensiv, proses, derken bir ara Kızkulesi'ni bir holdinge tahsis etmek yerine kolektif amaçla kullanmanın da elbette mümkün olduğunu söylüyordu ki konuyu hemen toparladı: - Eğer kaynağuıız varsa! Herkes büiyordu... Devletin bu tür işlere ayıracak kaynağı yoktu. Bakan demedi ama arif olan anladı; bankalann batığına milyarlarca dolar kaynak ayrümıştı, Kızkulesi'ne parayı nereden bulacaklardı? "Şu KEkuks'nin akh oba GaUta Kulesi'ne vanr/ Bir sürü çocukbuı ohırdu" diyen şaire uyup bir sürü para harcadıktan sonra pahah tarifesiyle çok daha bir sürü para kazanması için bir sermayedara verihnişti Kızkulesi! Hem de beş on yılhğına degil, tam 49 yıllığına; dededen toruna miras gibi! Çoğunluğunun yaşam koşulu Bangladeşlilere benzetilen ve artık yasak olmadığı halde Kızkulesi'ne uzaktan bakmaya devam eden halkımız adına "miras" davası açılır da kazanılırsa -3 milyon dolar başlık parasını geri vererek- ne mutlu bize... Son eyfcatl ve son söı Gelelim asıl konuya... Kızkulesi'nin son eşkâline... Bana sorarsanız, restoratör mimar Mehmet Alper'in, iç mimar Ümit Elgin'in ve Kızkulesi'ne eli değen herkesin eline sağlık, içi de dışı da her şey çok güzel olmuş... ,, Restorasyonu beğenmeyen "uzman"lara bakıp sen kim oluyorsun, derseniz... O zaman hangi -Kızkulesi sorusuna yanıt venneniz gerek... Seçenekler, sayfadakı gravür, resim ve fotoğraflarda... Son söz ise dünyayı T cetvelinin ötesinden görebilen Çelik Gülersoy'dan: "Adma yaşam denflen sfireç, çok seyrek de olsa, ayncahklar, hâtta mudzeier tûretmeye devam edryor. Bu kukyi,harapveıssızyıflanDdaiçmde yaşayacak kadar, ona^Bİerve sevgfler sunacak kadar, her resmini, her desenini oaanla sûsleyecek kadar seven bu sanatçı, Ümit Elgin, acaba bundao ÖDceld hayaüannda, burada görev yapmıs bir Bizansh subay ya da bir Osmanu dizdan mı idi, diye keodi kendlmesonıyorum." DUZYAZI ORHAN BİRGİT î Albright ve Asıl Soykırım.. Türkiye gazetesi, ABD Dışişleri Bakanı AJbrighfin BBC muhabiri John Pilger'le yaptığı bir söyleşiyi dünkü saytsınm birinci sayfasına "ÜrpertenAçıklama* başltğı ile almış. : Ingiliz televizyonunun muhabiri, Ir^kta ambargo yüzünden yanm milyon çocuğun yaşamını yitirdiğini anımsatmış ve ABD Dışişleri Bakanı'na sormuş: J "Buna değdi mi?" j Bayan Madeleine'nin yanıtı kısa ve kesin olduğu ka; dar da acımasızlığın ta kendısıdir. "fvef'diyor, süper devletin Dışişleri Bakanı. "Bireg ûzûcü oldu, ama değdi doğnısu." Degmiş; çünil ambargo da bir askeri operasyonmuş... S Saddam'ı silah gücuyle alaşağı edemeyen Wa&- hington'un, "Tılkı Operasyonu"nun yerine ambarg{S»- yu itham ettiği bilınıyor. Dolayısıyla, Irak'a uygulan|â ambargo ile Bağdat'a karşı sefer açanlann, bu eylem- lerini askeri bir operasyonun devamı gibi nitelemete- rine fazla hayret etmemek gerekiyor. Ama, öyle ÖSf operasyonun silahsız, savunmasız ve üstelik suçstft bunca sivil insanı ve hele hele çocuklan dünyadan kb- partıp almasını soğukkanlı bir keyifle degertendirenfefc "Değdi doğnısu" diye karşılaması ınanılır gıbı değSff John Pılger'in habennın, Türkiye gazetesine yansiî- yan bolümlerinde BM Ambargo Komisyonu izin vefc- mediğı için lösemı aşılarının bile Irak'a sokulamadtğı hatırlatılıyor ve bu uygulamaya dayanamayarak g6- revinden istifa eden BM nin eski Irak misyon şefi Dert1 - nte HoJHday'in BBC muhabirine yaptığı itiraflara dş yerveriliyor. ) ( Eski misyon şefi, illegal olduğunu bile bile gizliçe Avrupa'dan lösemi ilaçlan getirmiş ve 8 yaşındaki bir kızın hayatını kurtarmış. Bu "suçunu" anlatırken sa- nınm çekmekte olduğu vicdan azabını da bir ölçüde hafifletmek istiyor ve "Biz koca bir halkı eziyor ve $L dûrifyoruz. Dûnyanın bundan haberiyok" diyor. »• Doğrudur Bu süper iletişim devinimine, televizyoft- lann, internet ağlannın vızırvızıren küçük detaylan 9- le, yeryuvarlağının en uçsuz bucaksız yörelenne ulaş- tırabildiği güce ulaşmasına karşın ınsanlık bır dıkta- törü devirme keyfinı elde edebılmek için suçsuz ya- nm milyon çocuğun açlıktan, ilaçsızlıktarv ölümüne gözlerini ve kulaklannı tıkıyor. Kanser hastalanna, tö- davi için ilaç bulabılmek şöyle dursun, vücutlannı sa- ran o dayanılmaz ağnlan dindirebilmek amacıyla mçr- fin uygulamak bile mümkün değil. H Irakta BM adına uyguianan bu zulme dayanama- yarak görevinden ıstrfa eden bir başka görevli, Hans Von Sponeck, ambargo yüzünden hastanelerde ya- şanan dramı anlatmaya kelimelerin bile yetmeyece- ğini söylüyor. önceki gün, Bağdat'a inen ve sekiz koli ilaç götû- ren Türk uçağı ıle ilgili haberie BBC nin Albright'in fti- raflannı da yansrtan haberi aynı güne rastladı. '•' Tabii, hiç değilse bizim gazetelerimizde ve televfe- yonlanmeda ilk sıralarda yer almaya devam ederrve üç beş ABD'li polıtıkacının seçim malzemelerindeçe- rez olarak kullanma amacıyla bu ülkenin Temsilcöer Meclisi'nin gündemine gıren "sözdesoytonm'laikji- li tasan da öyle. K. Bir tek, evet sadece bir tek ABD'li Temsilciter Mac- lisi üyesinin kürsüye çıkarak, ülkesinin Dışişleri Baka- nı'nın dûnyanın her köşesınden izlenme olanağı bu- lunan BBC televizyonunda yaptığı bir söyleşideki p soğukkanlı olduğu kadar acımasız yanıtını kınayabl- leceğini düşünebiliyor musunuz? Birinci Dünya Savaşı'nda Türklerle Ermeniler ara- sındaki çatışmalarda ölenlerın sadece birtarafının Qp- tüne büyülteç tutarak abartılmış ve çarpıtılmış saj^- larla tarihi tahrif eden Amerikalı polıtıkacı 84 yıl scH- ra yeni düşmanlık ateslerini körükleme pahasına kaça- panyalar açıyor. Öte yandan 21. yüzyılda, suçsuz <$- nahsız yanm milyon insanın, hastanelerde ilaç yaşa- ğının kurbanlan olarak ölüme gonderılışını de BM kal- kanı arkasında yine aynı kafa yürutüyor. Ve süper devletin dünya polrtıkasını yürüten beyni, olup bıtenleri profesyonel bir katile bile şapka çıkaf- tacak kadar soğukkanhlıkla değeriendırebiliyor. "Biraz üzûcû oldu, ama değdi doğnısu." "• Clinton'un görevi sona erdiği zaman, doğal olarak Dışişleri Bakanlığı'ndan aynlacak olan Madelein Alb- right'ın, bundan sonraki yaşamında Frankeştayn se- naryolanna taş çıkartacak yapıtlan hem yazacağını, hem yönetip oynayacağını sanınm. Böylesine üçlü bır görevi üstlenmek eskilerin d i - diği gibi, "Haspaya Yakışır." >n Faks: 0212 • 677 07 62 E-mail: obirgide-kolay net. • - Ağabey kızkardeşini vurdu Urfa'da töre l kana doymuyot YurtHaberteriServisi - Urfa'da önceki gün "kadının statösü ve so- ranlanr> nın ele alındığı toplantıdan 10 saat son- ra kent merkezınde 20 yaşında bir genç kız, i- mam nikâhlı eşinden kaçtığı gerekçesiyle aıle meclisi karanyla ağabe- yi tarafından pompalı tü- fekle öldürüldü. Urfa'da önceki gün Şanhurfa Valiliği Sosyal Hizmetler ll Müdürlü- ğü'nün organizasyonuy- la yapılan "kadının sta- tüsü ve sonınlan" konu- lu toplantıda kadına uy- guianan şiddet ve özel- likle de törelenn kadınlar üzerindeki baskılan ele alındı. Toplantının yapılma: stndan 10 saat sonra ge- ce saat 23.30 sıralannda Akçakale yolu üzennde- ki Sinekh Mahallesı'ndc imam nikâhlı eşinin evınden kaçtığı gerekçe- sıyle 20 yaşındaki Fatma Kurt, ağabeyı Ahmet Kurt tarafından pompa- lı tüfekle öldürüldü. Kı- sa süre sonra Atatürk Bulvan'nda yakalanan Ahmet Kurt, Emnıyet Müdürlüğü Cınayet N^a- sası'nda verdığı ıfadede, kız kardeşinın 3 ay öpce ımam nikâhlı eşınjn evınden kaçtığını b&Ef- terek olayı şöyle anlaJBtı: "Kızkardeşimi bulup M-e getirdikten sonra bir kez daha kaçb, bu yüzdenai- lemizsokağa çıkamarol- du. Şanhurfa'da namus olayı çok önemlidir, bu- nun için aile büyükleri- miz topiandı. Kızkarde- şim için babam Halil Kurt, amcalanm Hacı, Mehmet ve Kamil Kurt tarafından ölüm emrive- rildL Ben ûe kızkardeşi- mi öldürdüm." Ölüm emrinı veren ba- ba Hahl ile amcalar Ha- cı, Mehmet ve Kemal Kurt ıle cınayetı ışleyen Ahmet Kurt çıkanldıkla- n Nöbetçi Savcdık'catu- tuklandılar. »i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle