Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 EKİM 2000ÇARŞAMBA
O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyetcom.tr
Yamıtav veC^ J
kanlan
; • " •
• ! *
M.İskender ÖZTURANLI Hukukçu
Y
ıl, Eylül 1966'dır. Yar- yor. Din adamlan,
gıtay Başkanı tmran
Oktem yeni adalet yı-
lını açarken Atatürk
de\Tİmini ve laıklığı
savunmaktadır. Bu
arada genel kurulun 20 Eylül 1965 ta-
rihinde Nurculuk aleyhine verdiği ka-
ran, bilimsellikten uzak biçimde eleş-
tiren gericilere de gerekli yanıtlan ver-
miştır. Sözlerini. "Türkgenddevrimin
ve rejimin bekçisidir" diye başlayan
Atatürk'ün ünlü Bursa konuşmasını
okuyarak bitirmiştir. Ertesi gün geri-
ci basın yaylım ateşine başlamıştır:
/ "Öktem, Türkanayasasını ihlal etmiş-
tir.« Konuşması Türk adliyesinin bü-
yük hir skandabdır... Şeriatçüan yaşat-
ma> acağız demek, dini yaşatmayaca-
ğız demektir- Komünizme karşı tek
. sifeh Islamiyet ve Nurculuktur. Yargı-
• -13 Başkanı suç işiemiştir: Sanık aya-
'• " ;alk!" Daha bir yığın ipe sapa gel-
1
. L sözler ve yazılar.
ç %7 ve 1968adalet yıllannda da Ök-
'tem, Atatürkçü cumhuriyeti savun-
r
hnış, "Türkiye'de teokratik bir düzen
' yt hilafetçi bir devlet kurmak isteyen-
îere firsat verilmemesi" gereğini dile
getirmiş. "büyük önder Atatürk'ün
emanetini konınıa geyreti içindebuhın-
dıığunu" belirtmiştir.
Ne yazık ki henüz emeklilik yaşına
gelmeden 1 Mayıs 1969 günü bir şe-
ker koması sonucunda yaşamını yitir-
miştir. .Artık adalet yıllannda konuşa-
mayacaktır. Gerici basın sevinçler için-
dedir. Ve 2 Mayıs'ta akıl almaz bi-
çimde saldınya geçmiştir: "tmran
Oktem ölmüş. 1 Mayıs bayramı ko-
münistlere zehirolmuştur... Öktem'in
cenaze namazuıı kimse kılmak istemi-
inkâr eden
başkamn naımBmın kıhnamayarağı-
nı söytüyorlar."
Bu kışkırtmalar nedeniyle cenaze
töreninde olaylar çıkmış, büyük yar-
gıcın cenazesi gericilerin sakhnsına uğ-
ramıştır. Birkaç gün sonra H.VeMet
Veh'dedeoğhı olayı şöyle değerlendi-
recektir: "Busaldm,irticaınyalnızfle-
rici aydınlara meydan okuması değil,
doğrudan doğruya devlete meydan
okumasından başka bir şey değüdir.
Çünkü olay, hükümet yetküUerinin
gözJeriönündegeçmişvesakiınyıdur-
durmaya siyasal iktidann göcûyetme-
miştir." tmran Öktem'in suçu, ''Ata-
türk ilkelerini savunmak, çağdas uy-
gartaktan söz etmek, şeriatm, hüafe-
tin, yobazhğın karşısına çıkmak"tır.
Ve o günlerde Başbakanlık katında
Sûleyman Demirel vardır.
Daha sonraki Yargıtay başkanlan
da açılış konuşmalannda Atatürk il-
kelerini gündeme getirmişler, devrim-
ci cumhuriyeti savunmuşlar, kökten-
dincilerin, şeriatçüann, Tûrkiye'yi ge-
riye götûrmek isteyenlerin karşısmda
yer almışlar, gericüik tehlikesini gün-
deme getirmişlerdir. RecaiSeçkin'ler,
Mahmut Çuhruk'lar, Ahmet Boyacı-
oğhı'lar, Ahmet Coşar'lar, Mehmet
üygun'lar hep butehlikeyivurgulamış-
lardır. Bu başkanlann tûmü de gerici
basınm boy hedefi olmuştur. Siyasal
iktidarlar bu uyanlara kulaklannı tı-
kadıklan için de bugünlere gelinmiş-
tir. Yıl Eylül 1999'dur. Yargıtay'uıba-
şında Sami Setçuk vardır. Adalet yıh-
nı açış konuşmasında, töm öteki baş-
kanlann değindiği gericilik tehlike-
sinden hiç mi hiç söz etmemiştir. Ana-
yasanın "gayn meşru" olduğunu, Tür-
kiye'de laikliğin, "taikçfluV biçimin-
de uygulandığını belirtmiş, bu neden-
le de gerici basından büyük bir övgü
almışür. Üerici kesimin eleştirileri kar-
şısında bu yıl sayın başkan, biraz da-
ha dikkatli davranmıştır. Bu kez ana-
yasanın "gayri meşru" olduğunu yük-
sek sesle söylememiş, "laikçffik" söz-
cüğünü konuşmasında kullanmamış-
tır. Kullanmamıştır ama kitap haline
dönüştürdüğü 115 sayfalık metnin dip
notlannda öncekı düşüncelerini yine-
lemekten de çekinmemiştir. Bu söz-
cükleri kimi yazarlardan alrntılar ya-
parak dip notlara yerleştırmiştir.
"Cumhuriyet ve demokrasdden ya-
na okhığumı" içtenlikle söylemesine
karşın laiklik konusunda 0 denli du-
yarlı değildir. "Laiklik gibi çok ya-
şamsal bir konu bir ülkede her gün
tarbşdryorsa onun en azmdan süanü-
hbiryöoüvardemektir" biçiminde ko-
nuşmak suretiyle laikliği taruşmaya aç-
maktadır. Dip notlarda ise laikliğin
"ıhmh" olması gerektiğini belirtmek-
te, "sorumlu bir devlet adamı olan
Ecevıt'in de son yıDarda bu vaklaşınu
benimsediğini'' vurgulamaktadır. Ki-
mi çevrelerin kullandıgı "ıhmh tslam"
deyimi yetmiyormuş gibi, gereksiz
yere bir de "ıhmhlaiktik" deyimini or-
taya atmaktadır. Laikliğin zaten hoş-
görülü olduğunu unutarak laiklikle
din düşmanlığmı birbirine kanştır-
maktadrr. Hoşgörü nedir bilmeyen bir
laiklik varsa, böyle bir laikliğin ülke-
mizde hiçbir zaman yürürlükte olma-
dığını göz ardı ederek "Nasılşovinizm
ulusçuluğun yozlaşmış biçimiyse, la-
immı de laikKgin ynTtayng hiyh|iidir
w
demek suretiyle, bılim adamlığına
özenmekte, düşünceleri kanştırmaya
çalışmaktadır. Oysa Yargıtay Başka-
nı olarak yapması gereken, yürürlük-
teki anayasanın belirlediği laiklik il-
kesini savunmakur. Bilim adamlannın
tartıştıklan konulan söylev haline ge-
tirmek değildir. Bilindiği gibi anaya-
sada laik sözcüğü vardır, laikçilik di-
ye bir deyim yoktur.
Bugün ülkemizde uygulanan laik-
lik, "Atatürkçü laikHkw
tir, laikçilik
değildir. Bu bir Hınstiyan laikliği de-
ğil, Müslüman laikliğidir. Bize özgü
bir laiklik uygulamasıdır. Batı'da ce-
maat teşkilaü vardır, bizde yoktur. Hı-
ristiyanlıkta ruhban sınıfi vardır, Müs-
lümanlıkta yoktur. Batı modeli laik-
likte Diyanet Işlen Başkanhğı diye
bir kuruma rastlayamazsınız. Bu ku-
rum, ulusal isteklerden ve toplumsal
gerçeklerden doğmuştur. Oysa Sayın
Selçuk, "bize özgü laiklik anlayışmda,
laikiiğm özünün örselendiğinin
söyle-
mektedir.
Demirel'in 24/1/2000 günü "Bfegö-
re demokraa ohnaz" dediğinı anım-
satan başkan, aynı Demirel'in 1990'h
yılarda "Atatürk'ün kurduğu devletla-
ik değO, tslam devletidir» Türkiye'de
1930'lann laiklik uygulaması, Mark-
szmin ateistideolojisindenesiıılenmiş-
tir* biçiminde sözler de söylediğıni her-
halde duymamışnr ya da görmezlik-
ten gelmektedir. Laikliğin "dün oklu-
ğu gibi bugün de yanhş uygulandığı-
nı'' söyleyerek düşünceleri bulandır-
maya bir Yargıtay Başkanı'nın hakkı
var mıdır? Anayasal laikliği benimsi-
yorsa onu savunmak, benimsemiyor-
sa susmak zorunda değil midir? "La-
isizm, laikçüik, laikleştirmecilik" gibi
sözcükleri adalet yıllannda gündeme
getirmesi doğru bir davranış mıdır?
Selçuk, Türkiye'nin koşullan diye
bir kavramı, bize özgü bir laikliği ta-
nımamakta, "Bizi yohımuzdan sapö-
ran önyargılar var. En önemüsi de şu
Türkiye'nin koşullan" biçiminde ko-
nuşmaktadır. Geçen yıl da bu konuda
kendisini eleştırenJere "Ben koşul mo-
yıltanımam" yanıtını vernıiştır. Unut-
maktadır ki, her ülkenin kendine öz-
gü koşullan vardır. Verejimlerde o ko-
şullara göre belirlenir. Fransız cumhu-
riyeti, Cezayir cumhuriyeti, îran cum-
huriyeti, Atatürkçü cumhuriyet gibi
deyimler hep bu anlayıstan kaynaklan-
mıştır. Laiklik uygulaması temelde
özdeştir de, aynntılarda başka başka
olabilir. Sayın Selçuk bu gerçeği red-
detmekte, ama öte yandan af konu-
suna değinirken, ayırdında ohnadan
toplumsal koşullan benimsemekte ve
şunlan söylemektedir: "Af konusun-
da çoközenK obnakgerekir. Af, acıma
ve yandaş kayırma gibi popüüst duy-
guvedüşüncelerle değU,toplumsal zo-
runhıluk ve yarar varsa çıkanlabflnf
Yargıtay Başkanımızın içtenliğin-
den ve daha mutlu bir Türkiye istedi-
ğinden kuşku duyulamaz. Duyulamaz
ama, açık seçik olmayan sözleri ve
davranışlanyla "gericileri sevindirdi-
ğini, özgürlük düşmanlanna özgür-
lük bağışlamak istedigini'' söyleyen-
lerin kuşkulan da yadsınamaz kolay
kolay. Bu nedenle kendisine bir çift sö-
zümüz olacaktır. Fransız devrimi sı-
rasında Sainte Just karşısındakilere
şöyle seslenmiştir: "Asılsorunbiruhı-
su muthıluğa götürmekten çokmutsuz-
hığa düşmesini önlemektir. Halkı ez-
meyin yeterf Öyleyse biz de sayın baş-
kandanricaedelim. Lütfen halkın mut-
luluğunu bir yana bırakıp adaletin so-
runlanyla uğraşınız. "Gerçek vatan-
sever, mesleğinde başanh olandır" öz-
deyişine uyarak bilımsel tartışmalan
söylev konusu yapmayımz. Bu konu-
lan bilim adamlanna bırakınız, ye-
ter...
ARADA BtR
KEMAL OCAK
Ankara'ya Ulusal Mîize...
Çalışmakta olduğum uluslararası kuruluş, 'Türk
Kültür ve Sanatlan Ortak Yönetimi Genel MCıdür-
lüğü', Türk cumhuriyetieri kültür bakanlıklanndan
üst düzey uzmanları, Ankara Üniversitesi TÖ-
MER'de Türkçe dil kurslanna katılmalan için da-
vet etmişti.
Bu kurslara Kazakistan'dan llan Tulepova, Kır-
gızistan'dan Isiriddin Amanbayev, Türkmenis-
tan'dan Serdar Akiniyazov, Tataristan'danZem-
fira Hasanova katılmışlardı.
Üç aylık Türkçe dil kurslannın sonucu ve prog-
ram gereğince müzelerin gezilmesi ve görülmesi
vardı.
llkönce, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Anrt-
kabir'deki müzesini gezdiler. Daha sonraki günler
sırasıyla Anadolu Uygarlıklar Müzesi'ni, Cumhuri-
yet Müzesi'ni gördüler. Sonuçta bana, "Birde ulu-
sal müzeyi gezelim. Burada ortak kültürümüzden
neler var görelim" dediler. Bir an durakladım...
Çünkü böyle bir ulusal müzenin variığından benim
de bilgim yoktu.
Oysa bizim Asya'dan Anadolu'ya uzanan coğ-
rafyada büyük bir uygarlık kaynağımızın ve kültür
beşiğimizin olduğu tarihsel bir gerçekti. Bunlan
anlatmakla tarih dersi vermek değildir ereğim.
Geçmişe uzanarak geleceğe bakmaktır.
Ismet Zeki Eyüboğlu diyor ki: Anadolu, bir Türk
yurdu ve kültür beşiği olarak 7000 yıllık geçmişe
sahiptir. Işte bu geçmiş ile birlikte Anadolu'ya gel-
meden önceki yurtlarında ürettiklerini, yarattıkla-
nnı, yaptıklannı göstermek ve sergilemek Türkleri
tanıtmak demektir. Dolayısıyla uzak Asya'ya de-
ğin uzanan bir müzecilik düşüncesinin geliştirilme-
si, buradaki uygarlık variıklannın, bir zincirin hal-
kaları gibi başkentte ulusal bir müzede yan yana
getirilmesi anlamlı olacaktır.
»• Ancak bu iş yapılırken doğru, dengeli, bilimsel
'teriler gözetilmelidir. Dost ve kardeş cumhuriyet-
ler ve halklar arasında ince ayar bir kültür politika-
sı izlenmelidir.
Ankara'ya ulusal bir müze kurmanın tam zama-
nı. Yeter ki bu düşünce benimsensin ve bu büyük
eksikliğin aynmına vanlsın.
Gerçek şu ki, Anadolu'daki Karia, Bitina, Lidya,
Frigya, Arap, Acem, Ermeni, Rum, Yahudi, lyon,
Roma, Bizans kültürieri ülkemize güzel renkler kat-
maktadır. Ne var ki, dünyanın birçok ülkesinde ol-
duğu gibi, Türklerin tarih, dil, sanat, bilim, tekno-
loji alanındaki uygariıklannı sergiteyen bir ulusal mü-
zeyi başkente kazandırmak daha büyük bir güzel-
lik ve daha büyük bir onur olacaktır.
Mudanya: 'Misak-ı Milli'nin Onayı
AV. Eltuğrul KAZANCI ADD Genel Sekreteri
K
urtuluş Savaşı, üç askersel,
iki siyasal utlaı (zafer) üze-
rine kuruludur. tnönü, Sakar-
ya ve Başkomutanlık savaş-
lanyla Mudanya Ateşkes ve
Lozan Banş Antlaşmalan bu
zemini oluşturur. Mudanya Ateşkes Antlaş-
ması'nın önemi ve anlamı üzerinde son yıl-
larda yeteri kadar durulmadığı kanısındayız.
Oysa Mudanya, Ulusal Kurtuluş Savası'nın
âmacı bühman 'Misak-ıMM' (UluWl Ant) ere-
ğinin gerçekleştiği yerdir. Mudanya Ateşkes
Antlaşması aynı zamanda, devrin emperyalist
politikalannm miman Britanya tmparatorlu-
ğu Başbakanı LJoyd Georg'un istifa etmesi-
ne yol acan bir gelişmenin de nedenidir.
Mudanya Antlaşması'nda Türkiye adına
atılan imza Ismet Paşa'nmdir. 'tnönö' savaş-
lanyla ulusun ters dönmüş talihi'nı yenen Is-
met Paşa, 'oiağanüstü yefldye sahip Batı Cep-
hesi Komutanı' sıfatıyla Mudanya'da onurlu
bir antlaşmayı ulusuna armağan etmeyi de
başarmıştır. Bu başan ise Ismet Paşa'yı, Ga-
zi Paşa'nın deyişiyle "Mudanya Konferan-
sı'nı nasıl yönetriği ayrmnsyla incekndikten
sonra", TBMM Lozan Başdelegeliği'ne ve Dı-
şişleri Bakanlığı'na getirecektir.
Mudanya'nın tarihsel yeri
Mudanya'da imzalanan ateşkes antlaşması-
nın başlangıç süresi, 4 Eylül 1922 tarihıdir. Is-
tanbul'daki bağdaşık devletler adına ateşkes
isteğinde bulunulur. Yanıt, Başkomutan Mus-
tafa Kemal Paşa tarafından verilir "Anado-
lu'daki Yiınan ordusu kesin şekOde yenflmiş-
tir. Bunun için görüşmeye gerek yoktur. Ateş-
kes Trakya için söz konusu olabilir.'' Bu yanıt
ve ordunun Trakya'yı kurtarmak üzere îstan-
bul ve Çanakkale'ye doğru yürüyüşü üzerine
Britanya hükümeti yeni bir savaşı gündeme
getirir. Sömürgelere başvurarak asker ister.
Ama artık bir militarist serüvene destek bu-
lamaz. Fransız hükümeti adına ve bir çeşit
arabulucu rolüyle Izmir'de Gazi'ylegörüşen
Fnnkfin BomDon'un çabası olumlu sonuç ve-
rir. 22 Eylül 19-22'de Bağdaşık Devletler Dı-
şışleri Bakanlan imzasıyla bir nota TBMM
Başkanı'nagönderilir. "Ateşkesgerçekleştiri-
lecek ve Edirne İH dahil olmak üzere Meriç'e
kadar Trakya, Türkiye'ye verilecektir.'' Nota
kabul edilir. Marmara'nın şirin ilçesı Mudan-
ya, tarihsel bir buluşmaya sahne olur. Çetin
taröşmalarla dolu günler sonrasında, 11 Ekim
1922 tarihinde ateşkes antlaşması imzalamr.
Mudanya'daki antlaşmanın Gazi Paşa'nın
diliyle anlamı ve önemi şudur: "Edirne Ui
içinde olmaküzere Doğu Trakya kurtanfanış-
ür. Kazanüan büyük askeri zaferierin flk siya-
sal semeresi Mudanya Konferansı'nda elde
edflnıiştir.lJhıstaraniHJanbeJBrieneniIkelerger-
çekleştirümiştir. Ulusal smırlanmıziçinde tam
bağımsız olarak yaşamayı sağlayan banş dö-
nemine bizi çok yaklaşürmışür."
Mudanya; 19 Mayıs 1919 tanhinde Sam-
sun'da başlatılan 'kutsal mücadeteyi' şekil ola-
rak içeren 'Misak-ı MilB' amacının sağlandı-
ğı bir büyük diplomatik başandır.
Mudanya, emperyalist yayılmacdığın in-
safsız politıkalannın iflasının ilan olunduğu
yerdir.
Mudanya, Lozan Banş Antlaşması'na yol
açan bir başlangıçtır. Cumhuriyet Türkiye-
si'ne gidilen yepyeni bir dönemin de 'mihenk
taşı'dır.
Anadolu'daki antiemperyalist şanlı başkal-
dınşın sonımluluğunu, büyük bir isabetle Ba-
tı Cephesi'nde Ismet Paşa'ya teslim eden Ga-
zi Paşa'nın, Mudanya Ateşkes Konferansı'nda
bu kez oiağanüstü yetkiyle görevlendirilme-
si yine bir isabetin ifadesidir. Inönü savaşla-
nnda 'ulusun ahnyazısmı' değiştiren bir seç-
kin değer, Mudanya'daki diplomasi sınavını
da ulus adına başaracak ve 'Küçük Asya'da-
ki yaman çatışmayı sonuçlandıracaktır.
Sonuç
Bugünkü Türkiye'de rahatca yaşayanlar,
yalcın geçmişin zorluklarla dolu askeri ve si-
yasal tarihini aynnülanyla bümek zorunda-
dırlar.
Yine bugünün Türkiyesi'nde yurttaş olarak
ömür süren herkes; Ulusal Kurtuluş'un şanlı
savaş ve banş aşamalanyla devrimlerin ger-
çekleştirihnesindeki özverili rolleri üstlenen-
leri daima anımsamahdırlar. Günümüzün
Cumhuriyet çocuklan ise tam bağunsn' ulu-
sal devlet bilincine aykın her davranışı red-
dederek üzerlerine kıyasıya gitmenin özenli
tavnnı asla yitirmemelidirler.
'Misak-ı MiDi' amacını, yıllar süren Kurtu-
luş Savaşı ateşinin binbir 'meşakkatk dohı'
günlerinden geçirerek 78 yıl önce Mudan-
ya'da onurla gerçekleştiren Gazi ve Ismet pa-
şalara bir kez daha şükranlanmızı sunuyoruz.
Rol Çalma Hevesinde Politikacı
Doç. Dr. Nurdoğan RİGEL lülietişim Fakûitesi
KADKÖY7.İCRA
MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
DosyaNo: 1999/6016
Abctklı: Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.
Vekili: Av. Gökhan Baykut
Borçhı: Sezai Şenoglu
Adresi: Bagdat Cad. A/3 blok Adatepe sitesi Karatepe sok.
D.13Maltepe/ İstanbul.
Borç miktan: 422.993.701.-TL.
Dosyanuza olan borcunuzdan dolayı yukanda yazılı adresıni-
ze örnek 49 nolu ödeme emri tetdiğe gönderilraiş olup, bu adre-
sınızı terkettığınızden ödeme emri bila teblig iade edilmiştir. Za-
bıtaya yazılan araştırma sonucunda adresiniz bulunamadığından
işbu ödeme emnnın normal sürelerle 15 gûn ılavesi ile ilanen teb-
hğine karar verilmıştır.
Yukanda yazılı borcu ve takip masraflannı işbu ilanm gazete-
de neşrı tanhinden iobaren 22 gûn içinde ödemeniz, borcun tama-
muıa veya bir kısmuıa veya alacaklının takıbat icrası hakkına da-
ir bir ıtırazmız \'arsa, senet altındaki imza size ait degılse yine bu
22 gûn ıçınden aynca ve açıkça bildirmeniz. aksi halde bu sene-
dın 512den sadır otmuş sayılacağı. unzayı reddettiğıniz takdirde
mercı önûnde yapılacak dunışmada hazır bulunmanız, buna uy-
mazsanız vakı itirazınızın muvakkaten kaldınlacağı, senet veya
borca ıtırazınızı yazılı veya sözlü olarak tcra Müdürlüğu'ne 22
gûn içinde bildirmeniz. bıİdirmediğiniz takdirde borcun kesinleş-
miş sayılacağı. yine aynı müddet içinde mal beyanında bulunma-
nız. şayet bulunmazsanız veya hakıkate aykuı beyanda bulunur-
sanız hapısie cezalandmlacağuıız, borç ödentnez veya itiraz edü-
mezse cebn ıcraya devam edileceği, işbu ödeme emrini yukanda
yazılı borçluya tebliği yenne kaim olmak ûzere ilan olunur. 29
E)lül2000 " Basın: 56203
• stanbul Oniversitesi'nin
| 2000-2001 eğitim öğretim
I yıhnınaçıhş töreninde üniver-
^ . sitemizin yetiştirdiği sayısız
siyasetçilerden biri olan Sayın Tu-
rizm Bakanı Erkan Mumcu'nun
konuşması sonrasında, mezunla-
nmızın ve öğrencilerimizin tep-
kilerini aktarmak içinbuyazryı ya-
zıyorum.
Sayın Mumcu siyasetçi kimli-
ğinden öte bir İstanbul Üniversi-
tesi mezunu olarak törene katıl-
mış ve rektörümüz Sayın Prof.
Dr. KemalAlemdaroğhı'nun "ilk
ders" niteliğindeki konuşması
sonrasında söz almışör. istanbul
Üniversitesi'nin her amfisinde
ders sonrası diyalektik düşünce-
yi geliştirmek için yapılan öğren-
ci konuşmalannın tadı hâlâ da-
mağında kalmış olmalı ki, Sayın
Mumcu yeni bir ders vermeye
kalkışü.
Ancak, alanında yetkin her ho-
canın yapüğı gibi sayın rektörü-
müzün engin hoşgörüsü karşısm-
da, sadece tribünlere oynayan rut-
bolcunun kendi kalesine gol atma
sıkınösını yaşadığı ile kaldı.
Mezunlanmızın ve öğrencileri-
mizin bizlerle paylaştıklan tep-
kilerine gelince, çoğunun görüşü
Sayın Mumcu'nun Hollywood
taktıklerinden olan "stardan rol
çahna" oyunu ile istanbul Oniver-
sitesi'nin medya karşısındaki "söy-
lem seçkmi" alanından yararlan-
mak ıstemesı üzerine odaklaşı-
yor.
Oysa Fen Fakültesi Konferans
Salonu'nda Sayın Mumcu'yu 15
yıl önceki İstanbul Üniversitesi
anılanyla dinlemek isteyen ve şu
andaki konumundan kendi kişisel
geleceğine psikoloj ik destek bul-
mayı bekleyen 17-18 yaş grubun-
da yeni istanbul Üniversiteliler
vardı.
Sayın Mumcu kürsüde güçlü
bir retorik yapı için, bakışlan yu-
kanda konuşmasına kurgu arar-
ken, sanınm bu gençlerimizi sa-
lonun üst kat tribünlerinde görün-
ce "potansiyel oy"lar burada di-
ye heyecana kapıldı. Bir siyaset-
çi söylemi kullanarak tüm diğer
kimliklerini geride buakıp üni-
versitesine saldınya geçti. Rahmet-
li Ahmet Taner Kıslah'nın bir ki-
tabmda olduğu gibi, (Atatürk'e
Saldırmanın Dayanılmaz Hafifli-
ği) istanbul Üniversitesi'ne Sal-
dırmanın Dayanılmaz Hafifliği
ile harekete geçti.
Ama Sayın Mumcu'nun unut-
tuğu Türk toplumunun vefasız-
lık karşısındaki öfkesidir, ucuz
siyasete tepkisidir. Bir de Sayın
Mumcu dersini iyi çalışan siyaset-
çilerimizden olsa idi, Türk ünrver-
site gençliğinin sadece yüzde
3'ünün siyasete ilgi duyduğunu
çoktan öğrenmiş olur ve gençle-
rimize siyasetin çamur yüzünü
göstermek yerine, taze kan ohna-
lan için onlan varlığı ile ikna eder-
di. Oysa istanbul Üniversitesi Hu-
kuk Fakültesi mezunu sayın ba-
kanımız, hocalannm karşısmda
kötü bir sınav vennekle kalmadı,
kendini yetiştiren kurumun düne
kadar gunıru iken bugün büyük
bir hayal kınklığına dönüştü.
PENCERE
Asker - Sivil
Nâam Hikmet hapisten çıktıktan sonra, şalrin
öldürüleceğine ilişkin göstergeler yoğunlaşınca,
Sovyetler'e kaçtı. Kimilerinde bu olay tepki yarat-
tı. Hızlı solculardan biri ne demişti:
- Keşke kaçmasaydı da öldürülseydi.
Bedri Rahmi öfkeli kişiye sormuştu:
- Sen hiç öldün mü arkadaş?..
Daha önce bu gerçek öyküyü bu köşede yaz-
mıştım; yinelemenin gerekçesi ne?..
•
Medyada bizim askere oldum bittim sıcak bak-
mayanlar vardır; bu işin kökeni Kurtuluş Savaşı'na
dayanın 1923 Cumhuriyerj'ni asker-sivil aydınlar halk-
la biriikte kurdular; Sevr'in çöp tenekesine atılma-
sı, Lozan'ın gerçekleşmesi de kimilerince hoş kar-
şılanmadı; padişahı, halifeyi, mürteciyi karştsına
alan 'Aydınlanma Devrimi'ne karşı olanlann tarih-
sel damaıiannda bugün de kan dolaşımı sürüyon
ordunun irticaya karşı kesin tutumu, karşrtlannı da
oluşturuyon orduyu hedef yaparak sözde demok-
ratik görünmek de medyada prim yapıyor.
Ancak aklı başında yurtseverler arasında pusu-
layı şaşıranlara ne demeli?..
•
Geçenlerde bir dosttan söz açtılar; midesinde
odaklanan kanser bedenini öylesine sarmış ki,
doktora gittiği zaman hekim çaresiz kalmış:
"- Operabl değil.."
(Ameliyat edilemez.)
Aklıma bizim toplumdaki kirtenme geldi; Bekir
Coşkun yazıyor "Türkiye için ilk tehlike terörya
da irtica değil, kirli ellehe yönetimdir. Terörü de ir-
ticayı da besleyen o kirli ellerdir. Kirli eller sırf ül-
kemizin bölünmez bütünlüğünü ya da laik kimli-
ğini tehdit etmiyor, ekonomisini berbat eden o el-
ler..."
Bu iş nasıl temizlenecek?.. Kanser bedeni öyle-
sine sarmış ki nasıl kesip atacaksın?.. Bir doktor
baksa söyteyeceği nedir?
Peki, asker mi yaptı bu işi?.. Toplumu çürüten
kirlenme ordunun marifeti mi?..
ismet Berkan yazıyor
"Türk siyaset sınıfını olduğu gibi alıp Ingiltere,
Fransa ya da Almanya'ya koyun, benzer bir bu-
nalımı (25 yıllık kronik enHasyon, 15 yıl boyunca
komşu ülkeler tarafından da desteklenen etnik te-
rör, koalisyon üreten birsiyasi yapı, demokratik cum-
huriyet olmanın temel niteliklerini tartışmaya açan
bir koalisyon hükümeti) orada yaratın, siyaset sı-
nıfı aynı olduğu için, ordu orada da davet edile-
cek, gönülsüz gibi gözükülerek ama aslında gö-
nüllü biçimde karar alma süreçleri askeıiere dev-
redilecektir."
25 yıllık kronik enflasyon, 15 yıl boyunca dış des-
tekli etnik terörün sürüp gelerek 2000'e dayanma-
sı da asKerin marifeti mi?..
•
Israil ile Filistin arasındaki çatışma savaş korku-
su yarattı. Türkiye'nin Israil ile dayanışması banşa
bağlı; Filistin'in tutumuna bir ölçüde ipotekli; Islam
dünyasına boşveremeyiz; iki arada bir deredeyiz.
Ermeni diasporasının Amerika'daki soykınm oyu-
nu da bir anda neteri değiştirmez... Kıldan ince kı-
lıçtan keskin biryolda yürüyoruz. Içerde işimiz gü-
cümüzordu ile uğraşmak!.. Demokrasiyi hükümet
ve Meclis'ten değil, askerden mi bekliyoruz?..
15 yıldan beri süregelen dış destekli üstü örtülü
savaşta kaç kişi öldü?.. Asker ölüp ölüp dirilme-
se, bu ülke çoktan göçmüştü.
Ve tuzu kuru medyatik sivile soru:
- Sen hiç öldün mü arkadaş?..
oL .L
bağlama, nota, solfej, repertuvar
ders kayıtlan başlamıştır.
Saray Ardı Cad. Hasanpaşa Mektebi Sok.
No. 7 Hasanpaşa Kadıköy/îstanbul
Tel: (0216) 327 07 97
DUYURU
ESKİŞEHİRÖZELYENtKOLO ÖĞRETMENVE
ÖĞRENCİLERİNE
14 Ekün 2000 Cumartesi
Eskişehir'de Geleneksel Aşure ve Pilav Gününe Hepinızi
^ Bekliyoruz.
Başvnrn ve Bflgi için
YÖRE TURİZM / ESKİŞEHÎR Tel: 222 2316500
Fax: 222 2333589
Romanlannız ve ansiklopedileriniz
yerinizden alınır.
Tel: 554 08 04
KADIKÖY 7. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
DosyaNo: 1999/9025
Alacaklı: Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. Vekili: Av. Gökhan Baykut. Borçlu: Ismaıl SanogLu
Adresi: Osman Yümaz mah. Mehmet Akif Cad Mutlukent Zafer koop. F blok D.9 Gebze / Kocaeli
Borç miktan 846.266.840.-TL.
Dosyamıza olan borcunuzdan dolayı yukanda yazılı adresinize örnek 49 nolu ödeme emri tebliğe gönderil-
miş olup, bu adresinizi terkettiğinizden ödeme emri bila tebliğ iade edilmiştir. Zabıtaya yazılan araştırma so-
nucunda adresiniz bulunamadığından işbu ödeme emrinin normal sürelerle 15 gün ilavesi ile ilanen teblığine
karar verilmiştir.
Yukanda yazılı borcu ve takip masraflannı işbu ilamn gazetede neşri tanhinden itibaren 22 gün içinde öde-
meniz, borcun tamamına veya bir kısmına veya alacaklının takibat icrası hakkına dair bir itirazınız varsa, se-
net altındaki imza size ait değilse yine bu 22 gün içinden aynca ve açıkça bildirmeniz, aksi halde bu senedin
sizden sadır olmuş sayılacağı, imzayı reddettiğıniz takdirde merci önünde yapılacak duruşmada hazır bulun-
manız, buna uymazsanız vaki itiıazınızm muvakkaten kaldınlacağı, senet veya borca itirazınızı yazılı veya
sözlü olarak lcra Müdürlüğu'ne 22 gün içinde bildirmeniz, bıldınnediğiniz takdirde borcun kesinleşmiş sayı-
lacağı, yine aynı müddet içinde mal beyanında bulunmanız, şayet buiunmazsamz veya hakikate aykın beyan-
da bulunursamz hapısie cezalandınlacağınız, borç ödenmez veya itiraz edilmezse cebri icraya devam edilece-
ği, işbu ödeme emrini yukanda yazıh borçluya tebliği yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 29 Eylül 2000
Basın: 56201
İSTANBUL 4. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1999/562
Davacı Axa Oyak Sigorta AŞ vekili Av. Mehmet Delier tarafın-
dan, davahlar Siruhi Alis Ova vs. haklannda mahkememizde açı-
lan rücuan tazminat davasında veırlen ara karan uyannca,
Çatakbaşı Mah. Kayışdağı Yolu No:264, No:l 14/5 Kadıköy-ls-
tanbul adresinde bulunduğu bildirilen davalı Ahmet Başdemir'den,
diğer davalı Siruhi Alis Ova'nın adresinin araştınhnası için gönde-
rilen tebhgatlar tebliğ edilmeden tekrar mahkemenıize iade edil-
miş olmakla, adı geçen davalının zabıta aracılığıyla da tebliğe ya-
rar herhangi bir adresinin saptanamadığı anlaşıldığından, davalıya
ilanen tebliğine karar verümiş olmakla,
Duruşmanın bu defa bıraküdığı 17.10.2000 günü saat 10.30'da
davalı Siruhi Alis Ova'nın mahkememiz duruşma salonunda hazır
bulundurulması, aksi halde hazır bulunmadığı veya usulüne uygun
temsil edilmediği takdirde HUMK'nin 213 ve 377. maddeleri hü-
kümleri uyannca yargılamaya yokluğunda devam edıleceği ve hü-
küm verüeceği hususlan adı geçen davalıya ilanen tebliğ olunur.
28.08. 2000
ÖĞRETMENDEN
ALMANCA DERSÎ
18.00'den itibaren
0.216
306 14 75
RESİM DERSİ
VERÎIİR
Hobi ve akademi
hazırlık
O.542
47O 39 84