24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 10 EKİM 2000 SALI HABERLER PUNYADA BUGUN ~ALİ SİRMEN Bveda Dünya _, On gün önce, TRT 2'de, Rene Claire'in "A no- '' "us la liberte" (özgüriük Bizimdır) filmini izledim. r î 1931 çekimi, Chariie Chaplin'in, çok kısa süre sonra yapacağı, 'Modem Times'mt (Asri Zaman- ,slar) etkilemiş olan büyük müstesna filmi izlerken dü- -iişündüm. -£•<" Yukanda saydığım iki filme bir de Fritz Lang'un ~*~f Metropolis''\n\ ekleyince, yüzyılın başında sinema sanatçılannın sanayileşmeye nası! yoğun eleştiri- 'c feryönelttiğini görebiliyoruz. ^ Hani neredeyse tıpkı, sesini gittikçe daha fazla duyurmaya başlayan, özellikle gelişmiş ülkelerde ni^ayılan hızla artan küreselleşmeyi eleştirenlenn tav- i&jinı çağnştınyor, yüzyıl başındaki sert eleştiriler, -tn. Zaten, küreselleşmenin bugünkü yapısını eleşti- renlere karşı çıkanlar da bu duruma sık sık atıf ya- pıyorlar ve "Bunlar gericilerdir, ağababalan da bir zamanlarsanayileşmeye karşı çıkmışlardı, amagö- ~fr ivyorsunuz ki... "d\ye başlayan uzun birsöylevçe- Ijdyoriar. Bu tür konuşmalann etkileyici olduklan kuşku- ^,] Ama acaba özünde ne denli doğruduriar? -rrr önce karşı çıkanlan eleştirirken, onlann nitelik- îeri konusunda bir yanlışa düşüyoıiar. ••• -a* Gerçekten de sanayileşmeyi eleştirenler, kol gü- l f r ı eü ile aletin yerini makinenin almastna mı karşı çı- ^ryoriardı özde, yoksa onun kullanım biçimine mi? ~°' Küreselleşmenin gidişini eleştirenler, iletişim dev- riminin getirdiği, dünyayı küçülten, nimetleri yay- :gınlaştırma olasılığını yaratan gelişmeye mi karşı- qrjdırlar gerçekte, yoksa bu gelişmeyi salt sermaye- >lcpin sınır tanımaz iştahı önündeki engelleri kaldır- mak, kamu yaran kavramını tarihten silmek isteyen -ş uygulamaya mı? -k- r Gelişmeye karşı çıkmanın gericilik olduğu ne ka- dartartışmagötürmez ıse, gelişmenin sermayenin " r 1)z çıkarlan için yanlış kullanımına karşı çıkmama- nın o kadar felaket doğurucu olduğu da tartışma 8j,,jpötürmez. nj,,j Sevgili okurlar, kimilerinin, bu yazdıklanmı okur- ken "Bunca güncel sorun varken, bu adam şaşır- dı mı da böyle tartışmalara giriyor?" dr/e dudak bü- keceklerini biliyorum. Evet, gerçekten çok büyük sorunlar var. Türki- ye'de birtürlü yeterince düşürülemeyen enflasyon, faturası emekçilere çıkanlan istikrar paketi, irtica, sosyal çalkantılar, FP'nin kapatılma davası, TBMM Başkanlığı seçimleri, KHK'ler, Ermeni Davası, Tür- kiye - ABD vb. Dünyada, Filistin sorunu, Yugoslav- }S, ya, ABD Başkanlığı seçimleri, Yugoslavya, petrol fiyatlan, Euro'nun dayanılmaz hafıflığı vb... -ep Ama bütün bunlar, üzerinde yaşadığımız dünya- nın güncel sorunlan. ••• ; Peki ya dünya yok olursa veya oluyorsa, o za- "J'rnan bu olgunun kendisi hepsinin önüne geçip, bi- , rinci sorun, hukuki deyimiyle bütün meseleteri ar- '*'İ<a plana atacak olan bir 'mesele-i müsteire' hali- ne gelmez mi? m ı r , "Aman canım, şu şeamet tellalına bak! Koca dünya da yok mu olumnuş?" diyenler yok değil. -îfPnlan dinledikçe, "Koca denizin balığı da biter miymiş? Hadi canım sen de deniz ölüyormuş, ko- "'< ca deniz ölür möymüş? Burada ben de yüzerim, ^•'lorunlanm da..." diyenleri anımsıyorum. • Vegülüyorum. nL 3' Bütün güncel sorunlardan daha acil, daha gün- ^.^pel bir sorun ile karşı karşıyayız dostlar, haberiniz lîla! _p Dünya gidiyor, hayat bitiyori -ıv' Habercileri hergün gazetelerin köşesinesıkışmış duruyor, TV ekranlanndan 15 - 20 saniyede geçip gidiyor. Kimsenin aldırdığı yok! ı - Vur patlasın çal oynasın bir dünyada duyarsızlık "•'<liz boyu ve yaşam bitiyor. . Dünya ölü bir gezegen olmaya doğru gidiyor, eli "fkılağında. Merakınızı çekiyorsa konu, perşembe ve de er- tesinde bu hayat memat meselesini yine biriikte tar- tışalım. Kutan, Hak-lsi ziyaret etti şKHK'lerin iptali için Ibaşvuru hazırlığı f ANKARA (Cumhu- öcPyet Bürosu) - FP Genel Başkanı Recai Kutan, ..irrAnayasa Mahkemesi ta- rafından iptal edilen Yetki Yasası'na dayanı- larak çıkanlan bazı ka- nun hükmünde kararna- "melerin (KHK) iptali ;- için Anayasa Mahke- mesi'ne başvuracaklan- | nı bildirdi. ı Kutan, parti olarak tş j Güvencesi Yasa Tasan- | sı'na tam destek verdik- lerini belirtti. Iş Güvencesi Yasa Ta- sansı ve sosyal güvenlik kuruluşlannın yeniden yapılandınlmasını dü- zenleyen KHK'lerin du- rumunu görüşmek ama- t cıyla dûn Hak-lş Genel Başkanı Salim Uslu'yu ziyaret eden FP Genel Başkanı Kutan, çalışma yasalannda yapılacak düzenlemelerin ILO normlanna uygun olma- şı gerektiğini bildirdi. ' Kutan, FP'lihukukçu- lann Yetki Yasası'na da- yanılarak çıkartılan KHK'len inceleme altı- na aldığını, gerekli ınce- lemelerin tamamlanma- sının ardından Anayasa Mahkemesi'ne iptal baş- vurusunda bulunacakla- nnı söyledi. Hak-lş Genel Başkanı Uslu da Türkiye'de sos- yal güvenlik sisteminin reform adı altında daral- tılmak istendiğini belir- terek "Bunaçokckkhiti- razlanmız var. Törkiye AB'ye uyum sağlamak istiyorsa bir yandan eko- nomik refonnunu ger- çekkştirirken diğer yan- dan sosyal düzenleıneler yapmak zorunda" dedi. Hükümetin Iş Güven- cesi Yasa Tasansı'nın çıkması için kararlılık göstermesini isteyen Us- lu, "Hükümet,şayetgeç- mişte Vfergi Refonnu Ya- sa Tasansf nda olduğu gibi işverenin tehditkri karşısında diz çökerse bunun çok ağır bir siyasi faturası ohırve hükümet bunu ödemek zorunda kanr"dedi. Hak-tş Genel Başkanı Uslu, Iş Güvencesi Yasa Tasansı'na destek bul- mak amacıyla mılletve- killerine mektup gönder- meye hazırlanıyor. Operasyonlann üç kentin dışında yavaşlatılması, şeriatçı örgütü harekete geçirdi Hizbıı]lalı yeniden yapdanıyorYurt Haberleri Servisi - Güvenlik bi- rimlerince yeniden harekete geçtikleri belirlenen Hizbullahçılar, bir yandan Güneydoğu'daki camileri yeniden ele geçirmeye, dığer taraftan da batıya "hic- ret eden" militanlannı toparlamaya ça- lışıyor. örgütün, Diyarbakır'da özgeç- miş veren 7 bin üyesinin dışında 10 bi- ni aşkını yandaşı olduğu tahmin edili- yor. Ancak kanlı örgüte yönelik operas- yonlann Diyarbakır, Batman ve Gazi- antep dışında önemli oranda hızını yi- tirmesi, Hizbullahçılann yeniden yapı- lanmalanna olanak tanıyor. Hizbullah'a yakın kaynaklara göre örgüte özgeçmiş verenlerin sayısı 20 bin civannda. Diyarbakır Valısı CemilSer- hadh'nın açıklamasma göre bu rakamın 7 bini Diyarbakır'da. Geriye kalan 13 bine yakın örgüt üyesi ise bölgenin di- ğer kentleri ile Çukurova, Marmara'da izini kaybettirmeye çalışıyor. Güvenlik bınmlenrun saptamalanna göre liderle- ri Hüseyin Vclioğju'nun öldürülmesıyle yeraltına çekilen militanlar, operasyon- İarda doğan boşluklardan yararlanarak yeniden yapılanma peşınde. Buna göre örgüt, Diyarbakır, Batman ve Gaziantep dışında operasyonlann yavaşlatılması nedeniyle yapılanmayı hızlandırdı. örgüt, liderini kaybetmek- le yaşadığı şoku atlatırken, enrahatya- pdandığı camileri yeniden kazanma ça- basınagirdi. Diyarbakır'ınBağlarsem- ti ile Batman, Silvan ve çevresindela yerieşim birimlerinde camilen ele ge- çinnek için ımamlarla mücadeleye gi- ren örgüt, sindirme polıtikası uygulu- yor. öncekı gün Diyarbakır da ıncele- melerde bulunan Diyanet tşleri Başka- nı MehmetNoriYdmazolayı doğrular- ken Hizbullah'ın camılerde örgütlen- mesinde din görevlilerinin ağır sorum- luluğu olduğunu söyledi. Örgüt, yeraltına çekilen 13 bine ya- kın üyesini yeniden toparlamak için şu yolu izliyor: "Operasyonlann iuz kes- mesi önemli bir avantajdır. tmam hatip- lerin kapabhnası ve türban yasağı kul- lanılarak sempatizan sa>ısı arrürümah- dır. Camiler örgütün en güvenli üsleri- dir. Buralann ele gecirilmesi için çaba- laryoğunlaşünlmahdır. Güneydoğu'da, örgüt propagandasının vapıldığı ev top- lanülan yeniden başlatdmah, deviet aleyhine konuşmalar v^pılmabdır. Tu- tuklu bulunan üyelerin aflelerine destek verflmen, serbest bırakuanlar dikkatk izlenmelidir. Orgütlenme tstanbuL Bur- sa ve Kocaeti gibi kenrkrde artünlmah, üniversite gençligi içinde yapılanma hız- landınlmahdır. Cemaatten doğan boştu- ğun başka cemaarJer tarafindan doldu- rulması engeUenmelidir. Örgütün ma- nevi şahsryetlerinin (mollalar) hareket içindeki gûcfi artûnlmaİHİır. Ekonomik gücünyeniden sağlanmaa için ön ümüz- deki Ramazan ayında Güne\doğu*da kapsamlı çabşma başlatılmahdır." Örgütün batıya, özellikle Konya, Adana, Mersin, Bursa, Kocaeli ve Istan- bul'da yeralüna çekıldiğı belirlenen 10 bini aşkın üyesinin Güneydoğu'ya geri dönüşü için propaganda yapan Hizbul- lah'ın, yitirdıği sılah ve vurucu tim gü- cüne yeniden kavuşmayı ikincı etap ya- pılanma içine aldığı da öğrenildi. Gü- venlik birimlerinegöre Hizbullah, aldı- ğı darbenin ardından 10 yıl önceki *^eb- Bğ aşamasının biraz ötesinde.'' Hûcre sistemi çahşryor Operasyonlann Diyarbakır, Batman ve Gaziantep'te de yavaşlaülmasını bekleyen örgütün, tebliğ çalışmasmı bundan sonra hızlandıracağı ve eski gü- cüne kavuşmak için, "hücre sistemi ya- puanmasuıda değişikliğe giderekörgüt- lenmeye çanşacağı" belırtıldı. Buna göre militanlar haberleşme, kurye yapılanması, esnaf, okullar, köy- ler, mezralar ve şehitler kollannı yeni- den oluşturarak hareket kazanmaya ça- lışıyor. Diyarbakır Valısı Serhadlı, "Hizbullah biraz da vatandaşlann du- yarsıznğuıdan palazlandı. Sokakta in- san öldürülürken kimse tanıkhk yap- madı. Duy^rsızüğın devam etmesi, bu olaylann yeniden yaşanması tehlikesini beraberinde geürebilir. L Lkenin dört bir yanında ortaya çıkan cesetierden yurt- taşlar ders almah, örgüte yönelik müca- deleye katkı vennelidirler" dedı Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Te- rörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nün Hizbullah'a yönelik operasyonlan ise sürüyor. Il merkezınde, örgütle bağlan- tısı olduğu gerekçesiyle 15 kişi daha gözaltına alındı Gözalnna alınanlann sorgulan sürüyor. Behice Boran bugün aııılacak Istanbul Haber Servisi - Tür- kiye sosyalıst hareketinin ön- derlennden Behice Boran, bu- gün saat 12.30'da Zıncırlıku- yu'daki anıt mezan başmda anı- lıyor. Yaşamını bağımsızlık, de- mokrâsi, sosyalizm mücadele- süıe adamış olan Behice Boran, bu politik tutumunu ömrünün son anına kadar sürdürdü. 12 Eylül askeri darbesi sonrasmda çok sevdiği ülkesinden yurtdı- şma çıkışını ise siyasi birtutum olarak niteledi. 1 Mayıs 1910 yılında, Bur- sa'da doğan Boran, Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi'ne 1939 yılmda sosyoloji doçenti olarak atandı. 2 yıl sonra bir grup arkadaşıyla, "Yiırt ve Dünya", ardından da "Adım- lar" dergilerini çıkardı. Her iki dergi de 1944 yılmda Bakanlar Kurulu karanyla kapatıldı. "Görûîler" dergisindeki bir ya- zısından dolayı 3 öğretim üye- si ile birlıkte hakkında soruş- rurma açıldı. Danıştay karany- la üniversitedeki görevine dö- nebildi. 1950 yılında bir grup aydınla beraber Türkiye Banş- severler Derneği'ni kurdu. Der- negin Kore'ye asker gönderme- sini protesto eden bildirisi ne- deniyle 15 ay hapse mahkum edildi ve diğer akademısyen ar- kadaşlanyla bırlikte üniversite- den ihraç edildi. 13 Şubat 1961 yılmda kuru- lan Türkiye Işçi Partisi'ne, 1962 yılmda üye oldu. 1964'te Genel Başkanlığını Mehmet AK Aybar'm yaptığı TlP'in merkez yürütme kuruluna geti- Yaşamını bağımsızfak, demokrasi ve sosyalizm mücaddesine adâyan Behice Boran'ı 10 Ekim 1987'de Brüksel'de kaybettik. rildı. 1965'tearalannda Sadun Aren, Kemal Nebioğlu, Çetin Altan,Mehmet AüAybar,Tank Ziya Ekinci ve Rıza Kuas'ın da bulunduğu 15 TÎP milletvekili TBMM'ye girdi. Boran, bir yandan "miIK de- mokratik devrim" tezini savu- nanlann, dığer yandan, Genel Başkan Mehmet Ali Aybar'a yönelik muhalefetin başmı çek- ti. Sovyetler Birliği'nin Çekos- lovakya'yı işgalinden sonra parti içinde başlayan tartışma- lar ve sosyalizmin Türkiye'de nasıl uygulanacağı konusunda merkez yürütme kurulundaki görüş aynlıklan, Mehmet Ali Aybar ve arkadaşlanru TİP'ten ayırdı. 197O'teTlP'ın4. Büyük Kongresi'nde Behice Boran Genel Başkan oldu. 12 Mart darbesinden sonra Anayasa Mahkemesi, TÎP hakkında da- va açınca, öteki oarti yönetici- leri ile birlikte tutuklandı, 1.5 yıl hüküm gıydi. 1974'te çıkan- lan afla serbest kalan Boran, 1975 yılmda 50 kişiük bir ku- rucular kurulu ib birlikte Tür- kıye Işçi Parösi'nı yeniden kur- du ve Genel Başkanlığı'na ge- tirildi. 1 Mayıs 1979'da Istan- bul'da 'Işçi Bayrunı' kutlama- lannın sıkıyönetimce sokağa çıkma yasağı ilan edilerek ya- saklanmasını protesto etmek amacıyla Merteı'deki evinden parti yöneticisi ve üyeleriyle birlikte sokağa çıkan Boran, bir kez daha tutuklandı. 12 Eylül darbesinin ardından yurtdışına çıktı ve 198 l'de "yur- da dön" çagnsına uymadığı için vatandaşhktançıkanldı. 10 Ekim 1987'de Brüksel'de yaşamını yi- tirdi. Boran ölününden birkaç gün önce de Türkiye Işçi Partisi ve Türkiye Komünist Partısi'nin bırleşmesiyle oluşan Türkıye Bir- leşik Komünist Partisi'nin (T- BKP) birleşme protokolünü ım- zalamış ve bu yeni oluşumun ilk kurucu genel başkanlığmı yap- mıştı. Boran için, 7İP-TKP, Avru- pa Parlamentosu K.omünist Gru- bu ve Dünya Banş Konseyi, Belçika'da Sovyet Dostluk Salonu'nda ortaklaşa bu- tö- ren düzenledi. Boran'ın na- aşı, 18 Ekim 1987'de yurda getınldi. Eskı miletvekıli ol- ması nedeniyle, önce TB- MM'de bir tören yapıldı ve daha sonra tstanbul'da Zın- cırlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi. Boran'ın çalışma arkadaşı Sargın 'Boran, Türkiye özlemtyle öldü' BAR1ŞDOSTER Elazığ'da yayımlanan Erbakan yanlısı El-aziz, şeriatçı Akit'e saldırdı ^Karanlıktan desteldeınyorlar'Yurt Haberleri Servisi - Kapatılan Refah Partisi'nın yasaklı lıderi Necmettin Erbakan yanlısı, Elazığ'da yayımlanan El-aziz gaze- tesi, bu kez şeriatçı Akit gazetesini hedef al- dı. Gazete, son sayısında, Akit'in sahibini "açhktan nefesi kokan" diye niteledi ve Er- bakan'a daha çok zarar vermesı için "karan- hkoda"dan desteklendiğini iddia etti. El-az- iz, Akit'in sahibinin "MffliGazete'denbirta- kım baltlar kanştanugıiçin kovulduğunu" da yazdı. Erbakan yanlısı El-azız gazetesinin son sayısında yayımlanan "Akhçiler dost mu" başlıklı haberde Erbakan'm "demok- rat" diye nıtelediği gazetecilerle yaptığı gö- rüşmelerin Akit'teki yansımalanna değinil- di. Akit yazarlanndan Hasan Karakaya'nuı konuyla ılgılı yazılannın "serzeniş dolu, say- gısız, kaba, nobranca yazüar" diye nitelendi- rildiği haberde şöyle denildı: "Diğer ban ya- zarlar da ileri geri şeyler yazdnar. Erbakan dostlannı dışhyormuş, kıymetini bihniyor- muş, düşmanlanna da yaftaklanıyormuş. a- ma bu da ise yaramıyornıuş. Olaylara herkes niyeti ve çapı kadar anlam yülder. Bu görüş- lerin sahipleri bir kere ne menem dost olduk- faumı kendi ifadeleriyle ortaya koyu\orlar.n Haberde, başbakanlığı dönemınde "özekie Aldtçiler geneMesözdeİslamcıyazariann Er- bakan'ı desteklemek bir yana kartelcilerden daha sivri dillerk uzandıklan ve küstahça aşağılamaya çahsaklan" belırtıldı. Gazetede, "açhktan nefesi kokan adam" diye tanımlanan Akit gazetesinin sahibi hak- kında da şu görüşlere yer verildi: "Akit gazetesinin sahibi Milli Gazete'de üc- retii bir yönetkryken birtakun baltlar kanş- ürdığı için kovulmuş ve Erbakan aleyhineçok ağır itham ve karalamalar dolu mektuplar yazıp Refah Partisi teşküatlanna postalamış- b. Hicret tak\imini korsan basürdığı için de kendish k mah kemelik olundy. Bütün bunla- n gören karanhk oda, bu açhktan nefesi ko- kan adamı Erbakan aleyhine çabalarmı art- tmp daha çok zarar vermesi için imkânlan sağla> arak gazete patronu yapo. Kısacası Er- bakan aleyhtarugmı ranta dönüştünnenin dayanıhnaz cazibesinc kapüanlar kervanına bu adam da kabhnıştı?" Akit yazarlanndan Abdurrahman Düipak ın da "Abdurrahman Efendi" olarak nitelendirildiği gazetede, Dı- lipak'ın RP örgütlerince düzenlenen konfe- ranslarda Erbakan ve Milli Gazete aleyhine "dedikodu,iftira, kin vedüşmanhk>üklü kar- alamalar" yaptığı iddia edildi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Eski TİP Genel Sekreteri, TtP ile TKP'nin birleşmesiy- le kurulan TBKP'run önderlerinden Nihat Sargın. TtP'in son genel başkanı Behice Boran'ın başanlı liderliği ve ödünsûz sosyalistligınin yanında, çok iyi dost, anne ve eş olduğunu söyledi Sargın. "Boran, 8 Ekim'de TBKP'nm kuruktuğunu açıkladı, 10 Ekimde de göre% ini yerine gerir- menin rahatnğı ve onuruyia öldü. Kehmenin gerçek anla- nu> la, son nefesine deksosyalizm içm çahşü" diye konuştu. Boran'ın imzasını ilk kez 1942-43 yıllannda Yurt ve Dünya dergisindeki yazılanyla tanıdığuıı belirten Sargın, ilk tanışmalannın 1950'de gerçekleşhğini söyledi. Sargın, Boran'ın başkanlığmı yaptığı Türkiye Banşseverler Der- neği'nde birlikte çalıştıklannı ve aralanndakı 17 yaş far- ka karşın, çok \y\ dost olduklannı vurgulayarak "Ailece gö- rüşürdük. 12 Eylül olduğunda o başkan, ben genel sekre- terdim. Darbeden çok kısa süre sonra Brüksel'e ghiim, 2- 3 ay sonra da Boran geldi. Brüksel'de yoksul, zor günferi- mizde 1^ yıl aynı evde oturduk" diye konuştu Boran'ın ölümünden öncekı yıllarda kalp rahatsızlığının iyıce art- bğını ve Şili'deki Pinochet rejımınden kaçan mülteci bir doktor tarafindan tedavı edıldığını söyleyen Sargın, "TtP'leTKP'nin birteşmekarannı 8 Ekim 1987'de duyur- mayı kararlasordık. Ama Şilili doktoru Boran'a kesjn isö- rahatöneriyordu. Doktor übben hakbydı ama, siyaseten de Boran'uı orada olması gerekiyordu, aksi halde kafaiarda soru işaretleri ohışabihrdL Boran'a hastahğuu açüdaması- m, fenalaşırsa topiantryı benim sürdürebikceğimi söyte- dim. Açüdamayı yapn, sorulan yanıdadL 9 Ekim'i bu ra- hatiık \e keyifle geçirdi ama 10 Ekim'de uya- namadı" dedi. Boran'ın kendilerine sık sık "Galiba Tûr- kiye'yi göremeveceğim. Siz gideceksiniz, ben burada mezarukta kalacağun" şekluıde ya- kındiğını ıfade eden Sargın, Boran'ın ölümün- den sonra Türkiye'deki tüm yollan denemeyi kararlaştırdıklannı anlattı. Sargın, "Özal'ın Avrupa'ya şirin görünmeye çaüşügı ydlanb. TBMM'deki tören son derece başanhydL ts- tanbul'dakitören deçokgörkemli oldu. Bizi ha- reketlendiren biraz da bu törenin görkemrv di. 141 ve 142. maddenin kaldınlmasında, tutuklanacağunızı Duebik,lXPG^ndSekreteriHaydarKuüuüe birlikte Tür- Idye'ye geüşimizin etkisi büyükrür" diye konuştu. Boran'ın, erkekler dünyasında bir kadın olarak kendi- süıı kabul ettırdığinin altmı çızen Sargın, "Boran'maraş- •rmacıhği, akademisyenliği ve öğretmenhgi unutulnıama- h" dedı. Sargın. "Biztergibi Boran'ın daen büyüközlemi Türkiye'ydL Her şeji göze ahp gelmenıizin nedenlerinden biri de budur. Sonuçta gardryan, dünyamn her yerinde kö- tüdür. Ama hiç ohnazsa ülkemin gardiyam Türkçe konu- şuyor" dedi. Sargın, 1975-76 yıllannda, partide ikinci dönemin ilk il temsilcilen toplantısında, "Selam Türkiyenin ve dünya- nın aydınhk geleceğine" şeklınde seslenen Boran'ın bu sözlerinin, zamanla çok farklı kesimlerce, çok farklı or- tamlarda söylendiğıni. hatta reklamlarda bıle kullanıldı- ğmı anımsattı.Sargın şöyle devam etti' "Boran, kişiliği. künhgi, akademisyenngi,sosyaflzme ge- tirdikleriyie incelenmeye değerdir. Bizde tophımsal düşün- meyi en çok 12 Eylül kmh. 27 Mayıs'ı öteküeıie kanşür- mamak lazun. 27 Mayıs'ın aşağıdan yukanva örgütlenişi, 27 Ma>ıs'a kanlan suba>lann nitetiği \e rütbeleri, 27 Ma- yB'ın getirdiği anayasa çok farkhdır. Bu anayasamn getir- diği özgürlük Türki\¥'nin ikrisinde> di. Sürekli üsrümüze geldiler. Çok >t»l aldığımı/ için bir türlü amaçlanna ulaşa- madüar. Ancak 12 Mart'ta darbeyi vurabiküler. Tüm olum- suztokiara karşın, dünyanın geleceğinden umutluyum." [email protected] TRT, yayıncılıkta ilk göz ağnmız. TRTTelevizyonu'nun ılkyayına başla- dığı günler dün gibi belleğimde. An- kara'da Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde öğrenciyken başlamıştı sınırlı TV ya- yınlan. Cengiz Çandar'lann Ayran- a'daki evinde TV vardı. Haber saatle- rinde bütün apartman sakinleri Cen- giz'lerin salonunda toplanır, sıralar ha- linde dizilmiş sandalyelere oturup ha- ber seyrederierdi. O zaman TRT özerkti, 1968'lerin canlı ortamını ol- dukça yansız bir biçimde aktanyordu. özerkliğin yarattığı ortam içinde siya- silerin müdahalelerine kafa tutan bir TFTT yönetimi vardı. Yıllar geçti, özerklik gitti, iktidariann egemenliğindeki TRT kaldı geride. Si- yah-beyaz görüntülerin yerini renkli görüntüleraldı. Devletin resmi televiz- yonunun karşısına özel TV'ler dikildi. Ozel TV'lerin seyirci kazanma reka- beti işi çığnndan çıkardı. Ancak, izle- yicilerde TRTye karşı bir önyargı oluşmuştu. TRT, deviet televizyonuy- TRT'nin Değişmesi, Türkiye'nin Değişmesi du ve haberierin hepsini vermiyordu. Sayısız yasağı vardı. Protokol haber- ciliği yapıyordu. Cumhurbaşkanıyla başlayan haberier, başbakanla ve di- ğer bakanlaria sürüyordu. Tıpkı tek parti diktatörlüklerinin egemen oldu- ğu ülkelerdeki gibıydi. Bir yanda insanın geri kültürüne seslenen özel TV'ler, öte yanda asık suratlı resmi habercilik alanına sıkış- mış TRT. Uzunca bir süre bu böyle grt- ti. Gerçek haber dinlemek isteyenler şaşırdı kaldı. Sinema ve sanat alanla- nnda ise bütün sınırianmışlığına rağ- men TRT çok daha iyiydi. Habercilik- te bile giderek TRT haberciliğini özel TV haberciliğine tercih edenlerin sayı- sı artmaya başladı. • • • Türkiye'nin değişmesi gerekiyordu. TRTnin de. Daha doğrusu çağın ye- niliklerini izleyen, hızlı ve doğru haber- cilik yapan, sanat, edebiyat alanlannı destekleyen biryayıncılığa çok ihtiyaç vardı. Tabii daha da önemlisi, özerk bir TRPye ihtiyacımız vardı. TRT, siyase- tin gündelik müdahalelerinden kendi- sini kurtarabilmeliydi. Önceki gece Çırağan Oteli'nde TRT'nin yeni yayın döneminın tanıtım kokteyli vardı. TRT Genel Müdürü Yü- cel Yener, bir atılımın mutluluğu için- deydi. Ülkemizin önde gelen sinema ve tiyatro sanatçılannın birçoğu bu dönem TRT dizilerinde ve filmlerinde rol almışlardı. Müjde Ar, Hülya Koç- yiğit, Metin Akpınar, Zeki Alasya, Perran Kutman, Laje Mansur, Erdal Özyağcılar, Cihan Ünal TRT'nin ye- ni döneminde rol alan sanatçılardan bazılanydı. Hem programcılar hem de haJDerci- ler keyifliydi. TRT Haber Dairesi Baş- kanı Okay Göçer, protokol habercili- ğinin bir süreden beri geride kaldığını söylerken gülümsüyordu. Istanbul TV Müdürü Hülya Alp Ankara'dan gelen- lere ve konuklara ev sahipliği yapıyor- du. Tomris Giritlioğlu yeni filmine gi- rişmeden önce TRT'nin atılımına des- tek vermek için Istanbul'daydı. Yayın Denetleme Dairesi Başkanı Latrf Okul, yeni yayın dönemine hazırlan- manın yorgunluğunu unutmuş, gaze- teci arkadaşlanyla bol esprili bir soh- betin tadını çıkarıyordu. Istanbul TRTsinin 1970'lerdeki yöneticisi, TRT Genel Müdür Yardımcısı Vural Teke- li ağır bir sağlık sorununu atlatmanın hemen ardından geldiği Çırağan Ote- li'nde eşi Hülya ile birlikte yaşama ye- niden mertıaba deme çabası içindey- di. • • • Yeni yayın döneminde "Ben Olsay- dım" programıyla seyircinin karşısına çıkacak olan Aycan Giritlioğlu tatlı bir telaşla programının içeriğıni anla- tıyordu. Ziya Oztan, çekimine hazır- landığı "Sevdalinka"r\m sorunlannı aş- maya- çalışıyordu. Nuriye Akman, "Inci Avcısı" isimli bir portreler dizisi- ne başlıyordu. Nuriye, insanla eşyala- n arasındaki ilişkinın gizeminin peşıne düşmüştü. Aydoğan Kılınç, "Sabah Haberieri"ne yeni bir ıçenk kazandır- dığını söylüyordu. TRT yeni döneme hazırdı, sloganı ise şuydu: "Sizinle değişiyoruz, sizin için değişiyoruz." Bu, yerinde bir is- tekti. Umanz, TRT yeni dönemde, önüne koyduğu hedeflere adım adım ulaşır. TRT'nin çağdaş bir yayıncılık anlayışını geliştirmesi ve bunda başa- nlı olması çok önemli. Çünkü ülkemiz- de düzgün bir televizyon yayıncılığı için TRT'nin ağırlığı gerekiyor. Umanz bu atılım, TRT'nin yeniden özerk bir kurum haline gelmesi için de bir baş- langıç olur. TRT'cilere yeni yayın dö- neminde başanlar diliyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle