24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-10EKİM2000SALJ CUMHURİYET SAYFA HABERLER "Yunan gazeteciler, Türk meslektaşlanyla birlikte tartıştılar, özeleştiri yaptıtar 'Gazeteciler sadece işini yapsın' • Ikinci Türk-Yunan Medya Konferansı'na katılan Yunanlı gazeteciler, iki ülke arasındaki ilişkilerin politikacılann etkisinden kurtulması gerektiğini söyledi. Gazeteciler, "Gerçeği önyargısız biçimde aktanrsak ilişkilere katkılan olur" dediler. BARIŞDOSTER YunanJı gazeteciler, Türk ve Yu- nanlı meslektaşlannın işlerini yapma- lan, gerçeği, sadece gerçeği yansıt- malan durumunda iki ülke ilişkileri- nin gelişmesinde etkilı olacaklannı söylediler. "Aynı dili konuşmasak da aynı şarküarla eğleniyor, aynı yemek- leri yıyoruz" diyen Yunanlı gazeteci- ler, geçen yıl iki ülkede yaşanan dep- remlerin, devletlerin dışında, iki hal- kı da yakınlaştırdığını vurguladılar. Ikinci Türk-Yunan Medya Konfe- ransı'na katılmak üzere ülkemize ge- len Yunanlı gazeteciler, Türk meslek- taşlanyla birlikte tartıştılar, özeleşti- ri yaptılar, Boğaz'ı gezdiler, Heybe- liada Ruhban Okulu'nu ziyaret ettiler, eğlendiler. Basın Konseyi ile Basın Konseyi Dayanışma ve Geliştirme Vakfı'nın konuğu olan Yunanlı gaze- teciler, "tki ülke ilişkileri politikacıla- nn etkisinden, güdümünden kurtul- malı. Gerçeği önyargısız biçimde ak- tanrsak ilişkilere katkılan olur. İki ül- ke arasındaki yakınlaşma depremden öoce başlamışü, ama gazetecilerin İstanbul'da yapılan tkinci Türk- depremi beklemesine gerek yoktu. Yu- nan hükümetiniıı Türkfve politikala- nnı yumuşatmasında halkin ve bası- nın etkisi okhı" dediler. Yunanistan'ın bilinen gazetelerin- den Kathımerini'nin Dış Haberler Müdürü George KapopouJos, dış po- litıkanın basınla iç içe olduğuna dik- kat çekerek şunlan söyledi: "Dış politika konulannın nasıl iş- -Yunan Medya Konferansı'na Başbakan Bülent Ecevit de kaükk. lendiği. nasıl sunulduğu, haberin na- sıl, hangi yönden kullanıküğı önemlL Medya, iktklardan nasıl aynhr, bağan- sızlaşır konusu önemn. Dd ülkede de ortak kanı,Türk-Yunan anlaşmazhk- lannınbeDibirsüreiçindeçözükbile- ceği yönünde. Şimdisoğuksavaş orta- mından diyalog ve uziaşma aşaması- na geçmiş bulunuyoruz." Atina Haber Ajansı Işletme Müdü- rü Nikolas Vouletis de, ülkesinin, Tür- kiye'nın AB'ye girmesinin en büyük destekçisi olması gerektiğini ifade et- ti. "Bununtarihselvesiyasalgerekçe- leri var. Her iki ülkenin uzun vadeB çı- karian açısından da gerekü" diyen Voulelis, demokrat, komşulanyla iyı ilişkileri olan bir Türkiye'nin Yuna- nistan'ın lehine olduğunun altını çiz- di. Kıbns sorununa da önyargısız. pragmatikbakılmasını isteyen Voule- lis, "'Kıbns duyarh bir konu. ama ar- tik bu konuyu da taruşmalıyız. Kıbns sonınunda tüm suçu bir tarafa ata- mayız, az ya da çok her iki tarafin da suçu vardır" dedi. Depremle birlikte politik iklimin değıştiğini anımsatan Voulelis, "Deprem sonrasında dost- hık adma ortaya çıkan güzel görüntü- ler moda olarak kahnasın; sağbkh, ot- gun bir süreçte gelişsin. Bunun için i- ld tarafi da çok iyi incelemek, anla- mak gerekH Fanatizmi bn*akmafayız. Bu sadece medya değfl aynı zamanda demokrasi sorunu" diye konuştu. 'Onyargüardan kaçının' Ta Nea gazetesi yazan Pavkts Tsi- mas da, propaganda yapan değil, işi- ni iyi yapan gazetecilere gerek duyul- duğunun altını çizdi. Önyargılardan ve klişe sözlerden kaçınmak gerekti- ğine dikkat çeken Tsimas, "Arük da- ha zor ve somut konulan ele ahnamn zamahıgekir dedı. Panhelenık Gaze- teciler Federasyonu Genel Sekreteri Georgios Savvidis ise babaannesinin Trabzonlu olduğunu söyleyerek "Ba- baannem orada doğup büyümûş, ev- lenmişti. 1920'de Yunanistan'a göç et- miş. Ben onun Trabzon anılanyla bö- yüdüm" diye konuştu. önyargılann aşılması gerektiğini vurgulayan Sav- vidis. "20 yıl önce tstanbul'a gettp bir yaşramı gördüm, aynı düi konuşma- dık, ama aynı şarkılan söyledik. Arnk önyargılan unutahm. Peleponnes Sa- vaşı Atina ve Isparta arasmda yaşan- dı, ama biz şimdi büükte aym uhısu ohışturuyoruz" 3İEDYAYA ASGARÎ KADRO ZORUNLULUĞU MHP'den basına öyeni yasa önerisi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Genel Başkan Yardımcısı Şevket Bülent Yahnici, gazete ve televizyonla- ra "asgarikadrozorunhıhıgu" öngören yasa^önerişini TBMM'ye şundu. Yah- nici, gazetecilerin çalısma jtoşulîannın "bir zul olduğunu 1 ' belirterek "Bu işin birtakun çevrekri kızdıracağı da ma- Hundur" dedı. Yahnici'nin TBMM'ye dün sundu- ğu yasa önerisi, 5680 sayılı Basm Ya- sası'nda değişiklik öngörüyor. öneri- de, günlük ortalama satışı 10 bine ka- dar olan basın organlannın en az 10, 20 bine kadar olanlann 15,50 bine ka- dar olanlann 30, 100 bine kadar olan- lann 75,250 bine kadar olanlann 125, 500 bine kadar olanlann 150 ve 500 binden fazla olanlann 200 kadro istih- dam etmeleri öngörülüyor. Yasa öne- risi, ulusal yayın yapan televızyonlar- da en az 75, bölgesel televizyonlarda en az 25, yerel televizyonlarda 15, özel radyolarda en az 10 gazetecinin çalış- tınlmasını zonmlu kılıyor. Bu koşul- lan yerine getirmeyen işveren hakkın- da istihdam edilmeyen her kadro için aylık asgari ücretten az olmamak üze- re para cezası venlmesi öngörülüyor. Yahnici, düzenlediği basın toplantı- stnda halkin haber alma özgürlüğü ola- rak tanımlanan gazeteciliğin bu ama- ca uygun yürütülmesini amaçladığını söyledi. Yahnici, "Sektörünönündeki çok önemH bir engeL, sektördeki yöne- tim zihniyetinden doğan yanhşhklar- dn*" dedı. Gazete, radyo ve televizyonlarda "stajyer" adı altında kadrosuz çalış- tırma, bordro ücreti ile gerçek ücretin farklılaştınlması, sendika üyesı olmak isteyenlerin işten çıkartılmasının yay- gın biçimde başvurulduğunu kayde- den MHP Genel Başkan Yardımcısı, sektördeki bir avuç yöneticiye dolar üzerinden astronomik rakamlar öde- nirken alt kadrolann kötü ücret koşul- lanna mahkûm edildığıni vurguladı. Şevket Bülent Yahnici, basın sektö- ründe "gizficentümenlikanlaşınalan'' ile gazetelerin istihdam olanaklannın daraltıldığına, bır medya grubundan aynlan kişinin diğer grupta çalıştınl- madığına da dikkat çektı. Türk ve Yunan bisikletçüer SakızÂdası'nda tlki geçen yıl tzmir'de gerçekleştirilen "Uluslararası Dostiuk Bi- siklet Tiıru"nun ildncisi YunanistaıTın Sakız Adası'nda yapüdL Türkiye'den 15 bisUdetçi ve Konak Bekdiye MecBsi üyelerinin de kaüldığı bisiklet tunında, toplam 500 bisikletçi pedal çevirdL Düzenlenen törende, Sakız Belediye Başkanı Petros Pentalaras ile Konak Belediyesi'ni temsilen meclis üyesi \elda Hızıroğlu ta- rafindan, Türkiye'den getirilen banş güvercinleri uçuruldu ve alana Türkiye'den getirilen zeytin fidanı dikiidL (Fotoğraf: AA) SED hareketi, doğa katliamlarına ve onu yaratan kültürlere karşı mücadele verecek Sokağa iııeıı çevre hareketiÖZLEMGÜVEMLt Sosyal Ekolojist Dönüşüm (SED), doğanın sınırsız bir kaynak olarak görülmesine, hammaddeye indirgenmesine ve onun mega makinelerde iş- lenmesine karşı bir hareket olarak çalışıyor. Ekolojik mü- cadeleyi, bulundugu entelek- tüel yapıdan çıkanp, sokağa indirmeyi amaçlayan hareke- tin hedefi, yalnızca slogan aöp. pankart açmak değil. Dernek yöneticileri, doğa katliamlan- na ve onu yaratan nedenlere, kültürlere de karşı çıkıyor ve amaçlannı "Birikribizinıyeri- mize dünyayı kurtannayacak. Dünyavı kurtaran adamlara bel bağlamayın. dünyayı hep birlikte kurtarahm" diye özet- liyor. SED'in sözcüsü Ozan Gû- rel, El Nıno'dan radyoaktif sı- zıntılara kadar pek çok doğa katliamını, kapitalizmin ve ona ait aygıtlann yarattığını belir- tiyor. Gürel, çevreciliğin hobi olmadığını söyleyerek "kab- ramanlar, uzmanlar yaratan, eyiem için e>*lem yapan" bir ha- reket olmadıklannı vurgulu- yor. Gürel, SED'in yerel ve kü- resel alanda meydana gelen ekolojik felaketlere karşı dur- mak için kurulduğunu anlata- rak bu topraklarda ekoloj ik ha- reketin olmadığını ifade edi- yor. Gürel. "Akkuyu'daldnük- leersantrala karşı çıkanlarara- smda, CHP'B, MHP'B, okuma- yazma bihneyen insanlar da vardL Saldın karsısında savun- ma, mücadele etme potansiye- B var. Ancak, nükleer santral karşımğı gibi evrensel bir mü- cadele karsısında getişen hare- ketler çok güdük kaldı" diye konuşuyor. Çevredler Aksa konusunda sessiz kaldı Ekolojik mücadelenın sade- ce, gençler arasında okul ku- lüplerinde yapılamayacağını vurgulayan Gürel ev kadınla- nnm, işçilerin, memurlann da bu hareketin içinde olması ge- rektiğini söylüyor. Birkaç ay önce başlayan dönüşüm hare- ketinin, ilk eylemini deprem- den sonra doğaya yaydığı si- yanürle canh yaşamını olum- suz yönde etkileyen Aksa'da yaptıklannı anlatan Gürel, söz- İerini şöyle sürdürüyor: "Çevreörgütleri Aksa konu- sunda sessiz kakn. Biz Aksa'ya gidip orada \-asa\an msanlarla Sosyal Ekolojist Dönüşüm hareketi, ekolojik mücadeleyi, bulundugu entelektüel yapıdan çıkarmayı hedefliyor. konuştuk. Kurtana bekkyen insanlarla birlikte inisiyatif ge- iiştirdik. Çünkü bizun, kapita- lizmin beOeksizleştirdiği bir or- tamda, birlikte mücadele etme iddianuz var." SED'in üyelerinden Gökse- nin Eldyorum da, "Kentleşme, genetikveteknoloji" alanlann- da çalışma gruplan kurdukla- nm belirterek sosyal ekolojist bir düşünce yaratmayı amaç- ladıklannı söylüyor. Çalışma- lannda, yerelliğin ön planda olacağmı ifade eden Ekiyo- rum, "Çahşmalanmızda,ÖDde ya da arkada ohnayacağîz. tn- sanlarla yan yana olacağtz" di- yor. Ekiyonım, "tnsanhk do- ğayı yok etti" söyleminin so- rumluyu bulanıklaştırdığuıı belirterek, "Hepimizinsorum- luluklan var. Ama bir alana fabrika kurarak, doğayı katie- den, bir haOa yok eden şirket yÖDeticOeri ile bu durum kar- şısmda sessiz kalan birey aynı derecede sorumlu değU" diyor. SED, çalışmalan kapsamın- da "Kara Toprak" adlı bir ga- zete de çıkaracak. Hareketle il- gili daha geniş bilgi almak is- teyenler, Asmahmescit Mahal- lesi,Meşrutiyet caddesi, Toptaş Apartmam, No:249/3 Beyoğhı adresine başvurabilir veya (0 212)293 2129 numaralı telefo- nu arayabilirler. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Direnenler ve ; Dipenemeyenler.-. 1 ABD'deki milenyum zirvesi ve daha sonra Çeljj Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'daki IMF, Dünyş Bankası ve benzeri kuruluşlann protestolan; insa» na, "neler oluyor" sorusunu sorduruyor. • Âcaba bu gençler neden IMF'ye karşılar, nedeıî "Kahrolsun Dünya Bankası" sloganını atıyoriaıî neden emperyalizme karşı çıkıyorlar? Biliniyor kı» bu gençlerin önemlı bir bölümü zengin ülkelerin! hali vakti yerinde ailelerin çocuğu. Gelecekle ilgiî li ciddi sorunlan soz konusu değil. Insanın aklınaî "bunlara rahatbatıyormu", sorusu geliyor. Oys4 ki elbette bunun başka nedenleri var. J Soğuk Savaş döneminde bu türden eylemle| komünizm ve bu türden eylemlere katılanlar koj münist olarak değerlendihlirdi! Fakat artık Soğulj Savaş söz konusu olamadığına göre, başka açık» lamalar getimnek gerekiyor... • Biraz aşağıda aynntılanna gireceğim "Yeni Dün* ya Düzeni"; bilindiği gibi zengini daha zengin, fuî karayı daha fukara yapan bir düzen. Bu durunâ hem ülke içinde hem de ülkeler arası ilişkilerde, ya» ni uluslararası düzeyde görülüyor. ömeğin, TürkS ye gibi ülkelerde; sınıflar arasındaki gelir farklılığÇ git gide artar ve bir uçurum oluşurken gene Tür* kiye gibi ülkelenn zengin ülkelerie refah farkı, gij gide açılıyor ve bir uçuruma dönüşüyor. j Ancak gerek Seattle'da, gerek Prag'da son de* rece sert protestolara girişen gençlerin, ne kendS ülkeleri içinde düşük geliıii ailelerin çocuklan ot* duğunu ileri sürebiliriz, ne de bu gençlerin geldikî leri ülkelerin, "fukara ülkeler" kategorisi içinde oö duğunu ileri sürebiliriz. \ Peki bn gençlerin beklentisi acaba ne olabilirf Düşününüz kı, Prag'da çok sayıda göstericinin ka) ve bacaklan kınlırken, bir kadın göstericinin beli kı- nlmışken ve çok sayıda gösterici ve emniyet göj revlisi ciddi bir biçimde yaralanmışken, bu türdea acı sonuçlar sürpriz olarak değeriendirilmiyor. Gösteriye gidenler bu tür riskleri göze aldıklan gi» bi, bu işin düzenleyicileri böylesi protestolara mı> hatap olacaklannı biliyoriardı. Fakat beni derinden üzen ve yaralayan bir nok- taya değinmekten kendimi alamıyorum. Zengin ülkelenn zengin ailelerinin çocuklan dünya üzeriıv deki sömürü düzenine karşı çıkarken Türkiye'de gençlerimizin bir bölümünün çok farklı yaklaşınv lar içinde olması, çok düşündürücü ve üzücüdüt Gene yukandaki soruya dönersek, bu protesto> culan sokağa iten etmenlerin ve dürtülerin nedej- nini araştırmak zorundayız. Bu konuda çok düşün> meme karşın, tatmin edici bir açıklamaya ulaj- makta zoriandım. Olsa olsa varsayımlar üretebit^- yorum. Şimdi bunlan sizlerie paylaşacağım. • • Birinci neden "insani" olabilir. Hümanist du^f- gularla yetişen gençler, "gayri insani" koşullartı zorianan başka insanlar için rahatsızlık ve hatta is? yan duygulanyla sokaklara dökülmüş olabilirlet Bu türden protestolaria; "Yeni Dünya Düzeni "ni) ekonomik polıtikalannın vahşi sonuçlannı, bir &$• çüde frenlemek umudunu taşıyabilir. , ^ • Bir başka varsayım, bu protestoculann "m^- cera tutkusu" içinde hareket ediyor olmalandj. Biraz yukanda kullandığım tabirle, "rahaf batarp ve macera arayan kimi gençler, aradıklan heyec^f- nı, bu türden protestolar ve bu türden çatışmala^- da bulabilirler. Fakat doğrusunu isterseniz bu vaç- sayım ve bu varsıyama dayanan açıklama, fazle doğrulanabilir gibime gelmiyor. • • Bu protestoculardan bir bölümünün, "akıliı (rasyonel)" olduklannı varsayabiliriz. Ülkeler arai- sında böylesine bir refah farklılığının doğmasınııî, uzun dönemde çok üzücü sonuçlara yol açabil^- ceğini ve "açlar ordusunun" isyanlannın, bir gü|i kendi kapılanna da gelebileceğini düşünüyor ol J- bilirier. Aynı şey ülke içi ekonomi politikalan açf- sından da düşünülebilir. Memleketimizde sefalq- tin kol gezdiği kimi gecekondu semtlerinin yanırj- da, kapısında otomatik tüfekli güvenlik görevlile^- rinin beklediği sitelerde yaşayan görgüsüz kimi zenginlerin, nasıl uyuyabildiklerine pek akıl erd|- remiyorum. Herhalde bir bildikleri vardır. Fakat ben olsam, önce asgari ücretle çalıştırdıklan güvenlil*- çilerden korkardım. • • Son bir varsayım olarak, bu insanların "kan\- dınldıklannr düşünebiliriz ki; bu durumda da "kim, neden ve nasıl" sorulannın yanrtını bulmak zorurf- dayız. Bu da hiç kolay görünmüyor. { Nasıl bir dünyada yaşıyoruz ve nereye gidiydr ruz? Yukarıda da değindiğim gibi zengin dahjı zengin olurken, fukara daha fukara oluyor. Ve b)r kısım zengin çocuklan "Yeni Dünya Düzeni"n\ vp bu düzenin getirdıği sömürüyü protesto etme)< için dayak yemeyi göze alırken, ülkemizdeki fuka- ra çocuklan Banu Alkan'la Hütya Avşar'la avu- nuyor. Paparazzılerin prgramlarını, televoleleri \â- liyor ve oralarda gördüğü yaşama öykünüyor. Na- sıl bir dünyada yaşıyoruz ve nereye gidiyoruz?.« C) Bu yazıyı bir sendika dergisi için kaleme ai- dım. Fakat arkadaşlann ısrahan nedeniyle biraz 14- saltarak buraya da taşıyonım. \ 5 katrilyon gelir bekleniyor Hazine arazilerinl satış hazırlığı ANKARA (AA) - Devlete yeni gelir kay- naklan yaratma çalış- malan çerçevesinde iş- gal altındaki Hazine arazilerinin vatandaşa satışı gündeme geldi. Maliye Bakanlığı bir süre önce devletin işgal altında bulunan arazi- lerinin değerlendiril- mesi içm çalışmalara başladı. Bu çalışmalar- da başta büyük kentler olmak üzere, Türkı- ye'nin birçok yöresin- deki devlete ait taşın- mazlann gecekondu ve diğer yollarla işgal edil- diği, buralardan tek ku- ruş gelir elde edilmedi- ği gibi altyapı hizmet- ! len götürerek devleüjn bu araziler için harca- ma yaptığı masaya kç- nuldu. Maliye Bakam SŞ- mer Oral,"Maliye Ba- kanlığı uzun bir sünv den beri kamu taşın- mazlannı değertendire- cek, hatta kamu maB- yesine katkıda buluna- cak düzeyde bir hazır- uk yapmışUı. Bunu hü- kümette tartışmanuz lazım. Bu aşamaya he- nüz geunedikn dedı. Bu arada, Milli Em- lak Genel Müdürlüğü de Türkiye çapında Ha- zine arazilerine ılişkin bir envanter çalışması yaptı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle