18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 EKİM 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Trafik zorbalığı Sahjpsiz kent Istanbul'da yine birileri kendi kafalarına göre trafiği düzene sokmaya çalışıyor... Yollardaki sıkışıklığı gidermek için her gün plakasının son rakamına göre otomobillerin trafiğe çıkmaması isteniyor... Istanbul'un Valisi ve bir gazetenin Istanbul eki bu işi kendisine görev edinmiş; trafiği düzeltecekler... Gazete ekinin abisi geçenlerde şöyle yazıyor: "Son günlerde trafik polisleri, plakasının son rakamına göre o gün trafiğe çıkmamasını rica ettikleri araçlan durduruyor. Ve genelde bu araç sürücülerine ceza yazıyor." Düşünebiliyor musunuz bir hukuk devletinde, polisler validen aldıklan destekle yolunu kestikleri vatandaşa "gözünün üstünde kaşın var" dfyerek ceza yazıyor -ne kadan makbuzluysa-, abi rolüne soyunmuş bir gazeteci de halka aba aftından sopa gösteriyor... Pes doğrusul Elektronik posta: someposta.cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Domuz gibi insan embriyosu üretilmiş... "Kovun aibi insandan Mdir!" alık yemeyin... Istanbul Üniversitesi ilahi- yat Fakültesi pardon Hukuk Fakültesi öğ- retim üyelerinden Prof. Dr. Hüseyin Hate- mi hocamızın buyurduğu gibi oltayla tutul- muş ve günümüzdeki ağlarla avlanmış balıklan ye- mek dinimizce caiz değildir. Balık yiyerek günaha girmeyin... Hüseyin Hatemi hocamızın beyanından sonra her ne kadar Diyanet işleri Başkanlığı Din Işleri Yüksek Kurulu, Maide suresine istinaden olta ya da ağla tu- tulmuş balıkları yemenin dinen günah olmadığı, bi- lakis deniz avı yapmanın ve onu yemenin helal kı- lındığı yolunda bir açıklama yapmış ise de siz siz olun hocamızın sözünü dinleyin, balık yemeyin. Maide suresinin 99. ayeti ne diyor: "Deniz avı ve denizin kenanna attığı, ske helal edil- miştir." , ... ,. . Din Işleri Yüksek Kurulu ne diyor "Maide suresinde 'deniz avı yapmak ve onu ye- mek size helal kılındı' buyurulmaktadır. Bu benzeri diğer ayet-i kerimelerde deniz avı olan balığın nasıl tutulacağı belirtilmemiştir. Iddiaların hiçbir dayana- ğı yoktur." Hocamızın haklılığını görüyorsunuz... Bir kere, bırakın balık tutma yöntemlerini "balık yi- yin" diyen bir ayet-i kerime var mı? Yok. Din Işleri Yüksek Kurulu'ndaki hocalanmız da bu- nu kabul ediyor ve açıklama yaparken ayet-i keri- meyi bir tarafından alıyor, öteki tarafını söylemiyor. Evet ayet-i kerime "deniz avı" için helal diyor ama aynı ayet-i kerime "denizin kenanna attığfnın da he- lal edildiğini söylüyor. Ne olacak şimdi? Kıyıya vuran çöpleri de mi yiyeceğiz! Hüseyin Hatemi hocamızın bu konuda ne kadar haklı olduğunu anlıyor olmalısınız... Kaldı ki, Diyanet Işleri Başkanı Mehmet Nuri Yıl- maz hocamız, yemek amacıyla balık avlamanın gü- nah olmadığını söylüyorsa da devamında oltayla, ağ- la ya da zıpkınla yapılan avda hayvana işkence ya- pılmamasını, işkencenin dinimizde yasak olduğunu buyuruyor. Buyrun bakalım; oltanın ucundaki balı- ğı itina ile çıkarttınız, sonra sepetin içine koydunuz; ama hayvan havada boğularak ölüyor... Buna işken- ce denmez de ne denir... Aynen, elektrik verdiğiniz adamın kafasını su dolu bidonun içine sokmak gi- bi değil mi? Daha önce bir hocamız da ıskatoz ve karides yemenin günah olduğunu buyurmuştu. Istakoz ve karides de yememelisiniz... Hüseyin Hatemi hocamız değinmedi ama hertür- lü balığın fümesinin, çirozunun, lakerdasının da gü- nah olduğunu unutmayın... Bunlan zaten gavurlar rakı mezesi yapıyor! SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı erdincutku(u yahoo.com Yumurta kapıya dayanınca kolestrol kaçınılmaz olur! YETER HAK MİLLETİNDİR / t'Al.M IMt'drn itibom KADINI YENİLE KMtntorunu, geaçfcrioıLı *« tü y C>* oln«k \t kmytl ytmüem*1t içfe jiçr DOĞRU YOL PARTİSİ Samsun İl Başkanlığı , Kadım Yenile! Doğru Yol Partisi'nde üye kayıtlan yenileniyor... Doğru Yol Partisi Samsun il Başkanlığı da yerel bir gazeteye ilan vermiş, kadın-erkek, yaşlı- genç tüm üyelerinden kayıtlannı yeniîemesini istiyor... Dizgi sırasındaki masum bir hata , mıdır yoksa kasıt mıdır bilinmez, Doğru Yolculara "Yeter Hak Milletindir" başlıklı ilanda alenen "Kadını Yenile" çağnsı yapılıyor... Üstelik bu çağn Siyasi Partiler Yasası'ndaki tebligat yerine geçiyor! Gaflarıyla ünlü Tansu Çiller'in partisine yakışan bir ilan! Bîrleşmîş MiDetler Orgütü Uyuyor mu?.. NECATt MENEKŞE Emekli öğretmen "Zalim için, içidışına çıkmış bir köle derler ki doğrudur. Kuvvet ve kuvvetli olduğunu bilmek, mert bir insanın ka- rakterine birasaiet verir ve bu- nu kullanırken çok dikkatli dav- ranır."Zira şairin dediği gibi: "Ate mükemmel şeydir/Dev kuvvetine malik olmak, Ne zalimce bir şeydir I Onu bir dev gibi kullanmak!" Evet... Kuvvet ve kuvvetli olduğunu bilmek, mert bir in- sanın karakterine asalet verir. Ancak, bunu bir dev gibi kul- lanmak, zalimce birdavranış- tır. Işte, Uzakdoğu'nun dev ül- kesi Çin... Süper bir güç hali- ne geldi, 1 milyar 300 milyon nüfusuyfa ve ekonomideki hız- lı kalkınmasıyla.. Ne var ki, bu gücünü insan hak ve hürriyet- lerini çiğnemek, komşu kü- çük ülkeleri tehdit etmek için kullanmaktadır. Geçenlerde, bu ülkede in- san hak ve hürriyetleriyle bağ- daşmayan ve insanı dehşete düşüren bir haber okudum Sabah'ta... Çocuklar öldürü- lerek nüfus planlaması yapı- lıyor. Dördüncü çocuklarını doğuran ailelerin bebekleri "nüfus planlaması" adına vah- şi cinayetlere kurban gidiyor!" Bu sübyanların tek günahı 4. çocuk olarak dünyaya gelmiş olmaları, insan olmalan... Asıl mesele, bu cinayetlere dünyanın ve Birieşmiş Millet- ler Örgütü'nün duyarsızlığı ve seyirci kalmasıdır... Hem de 1980'li yıllardan beri... Daha yakın zamanda suç işledikle- ri için yargılanmadan, elleri ar- kalanna bağlanarak, kafaları- na kurşun sıkılarak öldürülen gençleri dünya TVterden izte- medi mi?.. Ey Birieşmiş Milletler Örgü- tü! Bunlarolurken sen nerde- sin?... Kâğıt üzerinde misin?... Senin şemsiyenin altındaki bir ülke, hem de "Güvenlik Kon- sey/"nin 'Vefo'hakkınasahip be^ üyesinden birtojan "Çin"^ insahıîk suçûTşîemeye yıflâr- dır devam ediyor, bireyin en doğal ve en önemli hakkı olan "yaşama hakkını" çiğniyor, elin- den alıyor. Sen uyuyorsun. Unutma ki, "Bir insana yapı- lan kötülük, bütün insanlığa yapılmış demektir." Birieşmiş Milletler Anlaşma- sı'nın amaçlarından biri de: "Ekonomik, sosyal, fikri ve in- sani mahiyetteki milletlerara- sı davalan çözerek ve ırk, cins, dil veya din farkı gözetmeksi- zin herkesin insan haklanna ve ana hüm'yetlerine karşı say- gıyı geliştirerek ve teşvik ede- rek miletlerarası işbihiğini ger- çekleştinvektir." Dünya nüfu- sunun 5'te birinin yaşadığı bu Uzakdoğu ülkesinde nüfus planlaması yıllar önce başla- tılmıştır. Cumhuriyet gazetesin- de okuduğum bir yazıda, "flörfün ve fazla çocuk yap- manın yasaklandığından söz ediliyordu. Sonuç: Bu masum sübyan- ların insan haklarını, ana hür- riyetlerini kim koruyacak? El- bette Birieşmiş Milletler... Ma- dem ki, bu ülke, bu örgütün bir üyesidir; Birieşmiş Milletler'in anayasasına da babayasası- na da uymak zorundadır. Bir- ieşmiş Milletler Örgütü, insan hakları ve hürriyetleri konu- sunda Çin'i uyarmalı, yaptı- rımcı etkin önlemler almalıdır. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ Kabuğu alacalı san renkte olan bir tür kavun. 2/ Bir şeyin tersini söyleyerek edilen alay... Kötü, fena. 3/ Kumarda orta- ya sürülen para... Ford otomo- bilinin bir modeli. 4/ Molib- 4 den elementinin simgesi... "Dü- şûk nitelikli, kötü" anlamında argosözcük. 5/Truvakentinin " adlanndan biri... Dolayü olarak anlatma. 6/ Fransızca şarkı... Samaryum elementinin sim- gesi. 7/ Nikel elementinin sim- gesi... Ahnmış bir şeyi geri ver- me. 8/Birnota... Adalet. 9/Konya'nın antik dönemlerdeki adı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Küçüktanelibirtürçekirdeksizsiyah üzüm...Eskivebdinmeyenbirtarihian- 4 latmakta kullanılan deyim sözü. 2/Şar- 5 kı, türkü... Yararlanılan uygıın koşul. 3/ 6 Sertbiriçki...Küçükerkekkardeş.4/Dat- ça Yanmadası'ndaki ünlü antik kent... Şöhret. 5/Kütahya ilinde antik bir kent. 6/ tki tarla arasındaki sınır... Türkiye'nin de üyesi olduğu bir örgüt. 7/ "Bebiç —": Çizerinuz... Yapısına gırdiğı sözcüğe "iki, çift" aniamı katan yabancı önek... Bugünden bir önceki gün. 8/ Oy vennekten ya da bir şey yapmaktan kaçınan. 9/ Türk müzi- ğinde bir dizinin işleniş bıçımme verilen ad... Bir gıda maddesi. ÇİZGİLlK KÂMtL MASARACI HARBt sEMttrrrmor [email protected] o TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN TİYATRO TUTKUNU BİR RESSAM.. lOEkim 1£84-'TE BUGÜN, ÜHLU FfZANSlZ RZSSAMI AkTTDMf tf/ATTEAU (yÖTD) 0O6DU'• SÜSLEMeClCIKLE BAÇLAYACA& SAKiATtKiOA, 8ABDK USmtARMjMKl YABA*M*UA&**L İC£AUyeCGK V£ KOtOSKO 7AK2.IAIIN ÖNCİİ R££SA»ALAR//ıjC*M 8H& OLACAICnii- ANCAK., ONUN SV ÜİHJCATİ ÇEK£N PfTLABI TtYAmOYLA tU&'Ü tZ£SİMt£&DtG. ÇfftJKKLAA, MAKJ2AI&IA&, FOem.£U£JZ. DE B &tAÜY£C£K AMA, T-İYATjaO VE OVUHCJULAI ICONU OCA&AK A&lKlJK. t£AZAA/AG4t£r//e (SAĞPA KUÇlÂC ÖLÇÜPSK/ yAĞUBoyALA&l VAMINDA ÇAUÇlLMif PÛZ&N PESEMLERJ UTX31U£ WATTBAU, S N£D£A/>YL£ SON YtLLAB/NOA SAMATfUt CAKTlG.. VBZsME YAMLANAH B£SSAU 3? PA YAŞAAAtUt f ANKARA 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 2000/140 Davacı Zekeriye Deli tarafından davah Ahmet Sade, Faruk Sade vs. aleyhine açılan alacak davasuun mahkememizde ya- pılan yargılaması sırasında verilen ara karan gereğince: Mahkememizden verilen 26.09.2000 gün ve 2000/140 esas sayılı ara karan gereğince; - Şanlıurfa ili, Viranşehir Uleyma Köyû'nde ikamet etriği bildırilen Faruk Sade ile, - Topçular sokak, Atatürk Mahallesi, No: 14 Şanlıurfa adresinde ikamet ettiği bildirilen Ahmet Sade'nin açık adresleri tüm aramalara rağmen temin edilemediğinden adlanna ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olmakla, yukanda isim ve adresleri yazılı bulunan davahlann duruşma günü olan 08.11.2000 Çarşamba günü saat 09.30'da mahkememiz duruş- ma salonunda hazır bulunmasma veya kendisini bir vekil ile temsil ettirmesine, gelmedikleri takdırde tahkikatın ydkluk- lannda devam edeceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 54813 İLAN T.C ANKARA --•*-. ASLİYE 8. HUKUK -•- MAHKEMESİ'NDEN 2000/251 Esas Davacı Hasret Akgül'e velayeten Songül Akgûl ve- kili tarafından, davalılar Bahri Kıvrak ve Mehmet Mutgan aleyhine açılan "tazminat" davasuun yapılan duruşmasında verilen ara karan gereğince; Davalılardan Mehmet Mutgan adına çıkartılan teb- ligat bila ikmal iade edilmiş, zabıta tahkikatında da adresi meçhul kaldığmdan, dava dilekçesi ve duruşma günûnûn ilanen tebliğine karar verilmiş olup, bu dava ile ilgili ibraz etmek istediğiniz belgeleri duruşmanın bu^kıldığı 2.11.2000 gûnü saat: 9.45'e kadar gönder- meniz veya duruşmaya getirmeniz gerektiği, duruş- maya gelmediğiniz veya bir vekil tarafından kendini- zi temsil ettirmediğiniz takdirde HUMK'un 213 ve 377. maddesi gereğince yargılamaya yoklugunuzda devam edilip hüküm verileceği dava dilekçesi ve du- ruşma günü yerine kaim olmak üzere ilanen duyurulur. Basın: 54794 İLAN T.C ZEYTİNBURNU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 1998/205 esas Davacı Azmi Zafer vekili Av. Ayşe Kaya tarafından dava- lılar Cevriye Güler, Hüseyin Pektaş ve Sadife Pektaş afeyhi- ne açılan alacak davasının yapılmakta olan yargılamasında; Davanın yapılan 10.03.2000 günlü duruşmasında takip edilmeyerek müracaata kalması neticesinde yeniden davacı vekilinin yenileme dilekçesi vermesi üzerine: Tebligata yarar adresleri tespit edilemeyen davah Cevriye Güler mirasçılan Ismail Güler, Sadiye Güler, Ramazan De- mir ve Erdoğan Demir'in duruşma günü olan 30.10.2000 sa- at: 10.30'da yapılacak duruşmada hazır bulunmalan veya kendilerini bir vekille temsil ettirmeleri, varsa delillerini ib- raz etmeleri, aksi takdirde yargılamaya yokluklannda devam edileceği dava dilekçesi ve duruşma gününü ihtiva eden teb- ligat yerine geçerü ohnak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 54992 GÖRÜŞ SONMEZ TARGAN Behice Boran ve Bilme Hakkı... Türkiye işçi sınıfının politik önderlerinden Be- hice Boran'ı 10 Ekim 1987'de yitirdik. Şöyle bir çevreme bakıyorum, aradan 13 yıl geçmesine karşın Boran adı, geçmişte Türkiye İşçi Partisi (ÎİP) saflarında savaşım vermiş çoğu "sade" insanımı- zın belleklerinde taptaze. Burada "sade" sözcü- ğünü, gerek 6O'lı yılların birinci TlP'inde, gerek- se 70'li yıllann ikinci TlP'inde sıra neferliği yap- mış parti üyeleri için kullanmak gereğini duydum. Çünkü her iki TlP'te de, bu partinin yönetim or- ganlannda görev ve sorumluluk almış nice kur- may kadronun artık genel başkanlarının adını öy- le içten gelen bir duyariılıkla andıklannı sanmıyo- rum da ondan... Sosyalist savaşımı, "dikensiz gül bahçesi de- ğildir" diye yorumlayan ve bunu uzun bir yürüyü- şe benzeten Behice Boran'ın kendi yaşamı da uzun biryürüyüştü.. Acılarla, aynlıklaria, sürgünlerie, ha- pisliklerie geçen bu uzun ve çileli yürüyüşü 10 Ekim 1987'de Brüksel'de noktaladığı zaman bile önem- li bir tarihsel buluşmanın altına imza atmıştı. 12 Eylül askersel devirmesinden sonra yurtdı- şına çıkması çeşitli söylentilere neden olmuştu. Ama o, üstünden hiç bırakmadığı Türkiye İşçi Partisi'nin genel başkanı olarak yurtdışında da po- litik etkinliklerini aralıksız sürdürmüştü. ••• Evinde çok iyi bir ev kadını olduğunu Sıdıka Su'dan duymuştum. Bilim insanı olarak yetkinli- ğini ve ekip çalışması için iyi bir arkadaş olduğu- na da, Sadun Aren bir sohbetimizde değinmiş- ti. TİP Urfa miltetvekili olarak TBMM'de bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmalarını bir dosya olarak bana veren Suphi Karaman da (*), çok ze- ki ve usta bir konuşmacı olduğunu soyternişti. Ama, herkesin bildiğinin tamamen tersi olan birieştiri- ci yanının daha ağır bastığını ise yurtdışındaki çalışmalanndan çıkartfyorduk. Yurtdışında sürgünde geçirdiği ömrünün son yıl- lannı, çok başlı Türk bilimsel sosyalist devinme- sinin birieştirilmesine hasrettiği söylenir. Söyte- nir diyoruz, çünkü bugün bile Türk solunun tari- hi ve nice tarihsel olgu tam ve gerçek boyutlany- la gün ışığına çıkabilmiş değildir. Ama bilinen o ki, Behice Boran, yurtdışında gerçekleştirilen TİP ile TKP'nin (Türkiye Komünist Partisi) birleşme- siyle oluşan Türkiye Birleşik Komünist Partisi'nin (TBKP) tarihsel buluşmasına (ikinci paragrafta değindiğimiz buluşma) imza atan tarafiardan hem biri, hem de bu partinin ilk kurucu genel başkan- lığını da yapan kişidir. • • • Yurtdışında gerçekleştirilen bu birleşmenin ay- nntılarına girecek değiliz. Ayrıca fazla ayrıntı bil- diğimiz de söylenemez. Nedense bizler gibiler, ay- nntılan bilmekten çok sonuçları öğrenmeye sü- rüklenmişizdir hep... Örneğin bu konuda bile ay- nntılar çok daha geniş ve duyarlı bir kesim tara- fından bilinseydi, acaba, birleşmenin gerçekleş- mesinde büyök çaba ve titizlik gösteren Behice Boran'ın ölümünden kısa bir süre sonra (birieş- menin gerçekleşmesinden sanınm üç gün sonra Behice Boran yaşama veda etmişti,) TBKP'nin, yine bu biriiği sağlayan taraflann kunnaylannın gö- zü önünde kapatılması gibi bir oldubitti yaşanır mıydı?... Gelişen ve ilerieyen uygarlığın bir bütün olarak insan yaşamına kattığı sayısız nesnel olanakla- nn yanı sıra son derece önemli etik, ekinsel, fel- sefesel, siyasal ve hukuksal değerier de var. Ar- tık kulağa hoş gelen bir kavram olmaktan çıkıp günlük yaşamımızın gündemine oturan nice te- mel insan hakkını bu bağlamda sıralayabiliriz. Ama bana öyle geliyor ki, özellikle bizim sol ka- muoyu için gerekli olacak, bu hakların içine bir madde daha eklememizin zamanı geldi de geçi- yor bile. O da "kendi geçmişimizi bilme hakkı.." * • • Yaşamının sonlarına doğru Aziz Nesin'le sık sık birlikte oluyorduk. Çatalca'daki Nesin Vakfı'nda biriikte olduğumuz bir söyleşide, "Aziz Bey, Türk solunun geçmişine ilişkin derin, köklü ve güveni- lir bir tarihselyapıta sahip olduğumuza ben tanık olmadım. Bu tarihi yaşayanlann çoğu da önemli biryazılı ürün bırakmadan bir bir toprak olup gi- diyoriar. Ilginçtir, ben ortaöğrenim yıllannda Türk soluna ilişkin birçok bilgiyi Fethi Tevetoğlu, Ac- lan Sayılgan, llhan Egemen Darendelioğlu gi- bi sağyazariann kitaplanndan edindim. Neden siz- ler yazmıyorsunuz?" diye sorduğumda aldığım yanıt beni şaşırtmıştı: "O kaynaklardan ulaştığın bilgilerin önemli birbölümü doğrudur, çünkü po- lis arşivlerinden derlenmiştir." Türk solu ne zamana değin kendi geçmişini polis arşivlerinden öğrenecek, biçiminde bir so- ru sormak gelmişti içimden. Ama soramamıştım. Bugün o soruyu bir başka biçimde sormayı de- nemek istiyorum: Sol kamuoyunun, kendi geç- mişini, en azından polisin bildiği denli bile olsa bil- meye hakkı yok mu?.. Yaşamını işçi sınıfının politik savaşımına ada- mış, son nefesine değin bu uğurda bayrağı eiden düşürmemiş Behice Boran'ı ölümünün 13. yılın- da anmaktan öte tanımaya o denli gereksinimi- miz var ki, bunu yapmayı bile beceremiyoruz. Ama becerebilmek için önce bilmek, bilme hak- kını eksiksiz kullanmak gerekir. * • • s Bilme hakkının kullanılamadığına ilişkin bir anı- mı okurlarla paylaşarak yazımı şimdilik noktaJa- mak istiyorum. 12 Eylül toplumsal depreminin artçılarının sürdüğü bir Ankara akşamı, konum- lan birbirine benzeyen birkaç arkadaş, Mülkiye- liler Birliği'nin bahçesinde oturuyorduk. Daha sonra aramıza araştırmacı yazar Yalçın Küçük de katıkJı. Daha çok siyasal ağırlıklı söyleşimizin bir yerinde Yalçın Küçük bana dönerek, "Behice Bo- ran hiç TKP'li olmuş mu, biliyormusun?" diye sor- du. Ben de, "Yazar olan sensin, araştırmacı olan sensin. Ûstüne üstlük TlP'in genel merkezine yıl- larca en yakın sen durdun. Bunu sen bilmiyorsan biz nereden bilelim" demekle yetindim. Gerçekten de, bilmesi gerekenlerin bile çoğu şeyi bilmediğini düşünüyorum. Behice Boran'ı anarken bile asıl görevimizin bilme hakkını kul- lanmak olduğunu düşünüyorum. Çünkü geçmi- şi bilmeden geleceğe yürümek, su alan bir san- dalla denizlere açılmaya benzer... (*) Suphi Karaman, 27 Mayıs Milli Biriik Komitesi Uyesi, Eski Doğal Senatör.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle