Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 OCAK 2000 PAZAF
10 r A^AJK YAZJJLAİVİ dishab@cumhuriyetcom.tr
Milenyum muhabbetleri ve sanal aşklar çağı2000 yılına hoş geldiniz...
Üzerinden bir hafta geçmesine
rağmen dilimize yerleşen ve moda
haline gelen şu "milenyum
muhabbetieri" bu kısacık eskiliğine
karşın yıne de şaka maka
güncelîığini koruyor. Olası bir
"dijital kıyaıııet''e hazırhk yapan
ülkelerde beklenen aksaklıklar neyse
ki olmadı. Ve şom ağızlılar
ağızlannın paymı aldılar. Harcanan
müthiş paralarla ve alınan
önlemlerle yeni bir binyıla girdik ya
haydi hayırlısı. Bir vakitler bize ne
kadar da uzak gibi gözüken 2000'li
yıllara girmenin mutluluğunu
Türkiye'nin dışında, özellikle
Almanya'da yaşayan Türkler biraz
buruk vuziyette yaşadılar. Sorun,
"çifte vatandaşhk" olayının bitişi ve
aynca Alman vatandaşı olmak için
sabırsızlanan 10 bin Türk'ün, Aİman
devletinin aldığı kararla şaşkına
uğramasıydı ya neyse. Her şeyde bir
hayır vardır!
Öyle ya da böyle, 2000 yılı
kutlamalarının aynntılan ınanın hâlâ
daha gazete tnanşetlerinden inmedı.
Dedikodulan hâlâ sürüyor... O
büyük sarhoşluk nasıl unutulur.
Özellikle büyük kentlerde insanlar
sokaklara dökülüp, ellennde
şampanya kadehleri ve maytaplarla
çügınca bir yılbaşı kutladılar.
Göstermelik bir sevinç ortaklığı
olarak algılanabilecek bu
taşkınlıklann faturası da hayli yüklü
oldu.
Almanya genelinde milyonlarca
ınsanın katıldığı gösterilere 500
milyon mark harcanmış. Yılbaşı
gecesi Münih'te, karnavallara taş
çıkartacak gösteriler düzenlendi.
Odeon Meydanı ile Ludwig
Caddesi'ndekı insanlar çıldırmış
gibiydi adeta. Ellerinde şampanya
şişeleriyle ve havai fışeklerle
milenyum kutlamalanna kanlanlann
geride bıraktığı çöp dağlan ıse
dehşetti.
Evet, bu yılbaşında sadece ve sadece
havai fîşekler için Alman milleti 200
milyon mark harcamış. Geçen sene
165 milyon marklık harcamanın bu
sene yüzde 40 oranında artıp iki yüz
rrulyonu bulması da bir anlamda
milenyum çılgınlığının cazibesi
olmalı, öyle değil tni?
AJmanya genelinde 7 bin tonluk
fişek harcanmasma, yaşlı ve cimri
Almanlar hayretle baş sallarken,
yılbaşı gecesının çöplen ise iki
günde zor kaldınldı... Gece saat tam
24.00'te ise SAT 1 televizyonu yeni
yıla Tûrk tenoru Erkan Aia ile girdi.
Almanlar yine şaşkın. Evet, 25
MÜNIH
EROL
ÖZKAN
kişilik orkestrasıyla ekranlarda
bizJeri de duygulandıran Erkan
Akı'mn sansı çok büyük
Almanya'da. Balonlar, konfeti
yağmuru ve havai fişek tantanası
içınde yeni binyıla adım atarken,
elimde kadehle ben de sokaklardaki
curcunaya kaüldım... Sabaha dek
sokaklan arşınlayıp, ügınç
görüntûlere tanık olmaktı amacım.
Oldum da!
özellikle Gartner Meydanı
civanndaki bir Yunan lokalinde
Tarkan'ın "Şunank"ı ile dans eden
gençleri selamlayıp, yine oradaki
eski bir Türk lokantasında, yeni yılın
ilk kazığını yiyerek (!) göbek
atmaktan da kendımi alamadım. Ve
daha sonra telefona sanlıp bütün
dostlan kutlarken "sanal aşk"ımı da
ihmal etmedim doğrusu.
Evet, milenyum çılgınlığının faturası
biraz kabartk oldu olmasına, amma
insan ömründe kaç kez bu tür
"nçuktuklar" yaşanır ki? Daha
doğrusu içinde buiunduğumuz yeni
binyılın sürprizlerini yaşamaya
alışmalıyız, ne dersiniz? Benim gibi
hâlâ dededen kalma eski
daktılolardan kurtuhnayı
beceremeyen bizım kuşağın
aJışamadığı "dfjital devrim"Iere ise
kucak açmanrn tam zamanı.
Özellikle bilgi dolaşımını en uç
noktalara çıkaran înternet'in "sanal
aşk"lan da yarattığını bilmeyen yok.
Sanal aşklan bir yana bırakahm,
"porno" merakının, bütün dünyada
yüzde 88'lik bir orana ulaştığını bir
"Internetçj" arkadaşım kulağıma
çıtlatmıştı. Evet, bunlar çağımızda
yaşadığımız gerçekler. Erotizm
çılgınlığının ve porno merakının
yeni boyutlara ulaştığı günümüz
Almanyası'nda, "seks shop*larda
yepyeni "oyuncaklar" devreye
giriyor sürekli. Kısacası,
pornografîk eşya üretiminde müthiş
gelışmeler var artık. Ve insanlar yeni
zevklerin peşinde, yaşamlanna yeni
deneyimleri ve değışkenliklen
yerleştirmeye çalışıyorlar.
Sadece Münih'teki "erotik
»hop"larda yılbaşı esnasında
yaşanan curcuna ve alışveriş
çılgınlıgı görülecek boyutlardaydı
doğrusu. Erkek milletinden çok,
kadın meraklılann bazen
kıkırdayarak, bazen kahkahalarla
dolaştığı "Beate Uhse"nin bu
dükkânlarında neler neler yok ki?
Yirmi sene öncesine kadar yüz
kızartıcı kabul ettiğimiz çoğu
"nesne" alelade eşyalar gibi
sergilenip satüıyor günümüzde...
Ve şımdı acaba 2000 yılının başmda,
belki de "sanal seks" çağına mı
girdik azizim diye
meraklanabılrrsinız. Doğaldır.
Insanlar çılgınlıklar yaşamak istiyor
günümüzde. Almanya'da böyle bu!
Bilhassa şişme kadın ve erkek
modellerinin haylı geliştirilmiş
bilgisayarlı örnekleri de vitrinlerden
ınsanlann yatak odalanna taşınıyor
artık. En tutucu insanlann bile
"gık"! çıkmıyor!..
Ve önümüzdeki günlerde ne gibi
sürpnzlerin olacağını, nelerin
yaşanacağını ise kimse kestiremiyor.
Zira milenyum yılını yaşıyoruz
artık. iki depremin yol açtığı
dertleri, durmayan enflasyonu,
mafya düzenini, yaşam pahalılığım,
nükleer santral sorununu ve daha bir
yığın bizim ülkeye özgü dertleri yok
(!) sayıp, "mflenyum"a merhaba
demeliyiz. Başunız göğe erdi.
Gözünüz aydın!
Bir AB adayının
kakofonik itiraflan
TORONTO
ENGfiV
AŞKIN
Ovünmek gibi olmasın ama Kanada'da,
benım gibi yalancı, dedikoducu, sahteci,
dalkavuk bulamazsınız. 'Hay Hay
BeyefeDdi' şakacıhğını benim üstüme
terennûm edecek tek bir kişi bile olamaz.
Yalakalığın en görkemli örnekleri için
gece gündüz esin gücümü törpüler,
Kanada'ya gelip giden asık bürokratlara.
'Evet efendim, sepet efendim sozhığünüu'
en kıyak ömeklenyle yağ çekerun. Arapça
'Merhaba' sözcüğüyle tutuculuk
kulvarında yüz metre şampiyonluğu bana
aittır. 'Günaydın, tünaydm, iyi günler' gibi
gâvur saçması sözcükleıie konuşan çağcıl
bireylere fena halde huylanınm. Yahu
'sebunünalevküın'e ne ohnuş ki? Siyasal
görüşlenme de diyecek yoktur. Darbecirun
biri, etrafı 'asöğun asük kestiğim kesüV
diye kasıp kavururken 'asmayalını da
besleyetûn mi' diye ulvi bır soru ortaya
atmıştı. Işte ben böyle tutfuğunu koparan
bir sistemde yaşamayı severim. Son
sıralarda, altıru epeyce oyduğumuz
Türkiye Cumhuriyeti'ni ümmetişeriata
biat ettirmek için
yepyeni "tatayve"
dolaplan çevirirken
uyurgezer gardırop
Atatürkçülen
sınlanrruzı oksayarak
bizi mesrur eyliyor.
Laf aramızda, günü
gelecek onlann da ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^
hesabuu göreceğiz " " ^ ~ " " " ^ ^ " ~ —
inşallah. Geçenlerde Türkiye'dekı
gazetelerde, Avrupalılann aile
fotoğrafında yer alan Bülent Ecevit'in, 'flk
adum artık' gıbılerden bır şeyler
geveledığinı okudum. Bizim caminin
doktora yapmış allameicihan olan
hocasına sordum, 'Yahu neyin nesidir bu
AB denen nesne?' Sakalını öfkeyle
sıvazlayan Abdülfettah hocamız "kâfirkr,
bakalun başunıza ne çorap örecek" diye
yanıt vermesın mı? Sağa sola sormaya
başladım: Hemen her telden çalan. bir
yığın bılguı bozuntusunun kapısını
aşındınp Avrupalılann neyi araladığı
sorusunu gündeme getiriverdim. Neremize
hayrandı bu adamlar ki bizi Avrupa'nın
bekleme salonuna alsınlar?
Herkes takkesini önüne koyup düşünürken
'uygarhk, laikfik, Atatürkçûlük' diye
çaçaronluk eden Bekir Coskun adlı
yazann sütunuyla yüz yüze gehverdim.
Adam, benim de akhma gelen, ama
sonradan unutuverdiğım bır soruyla,
"AB'ye neremiz gnrti" diye sormasuı mı?
Tövbe estağfurullah. Neremızden söz
ediyon yahu?.. Bir de neredeyse bana
abdes bozduracak bir laf daha duydum şu
ilencı tayfasmdan: Uyum aşağı, uyum
yukan. Kısacası, AB'nin bekleme
salonunda tespih çekerken gâvur ellerine
uyum sağlama sürecimi, uyuma
yatkınlığımı düşünmek zorundaymışım.
Bu süreç, "toplumu, bireyleri, devleti,
devlet adamlannı, diplomatlan,
shasetçileri sermayeyi ve medyayı, çağdaş
otanaya zorlayan bir süreçmiş.''
Bizim hanıma anlattıın bu tuluat
safsatasını. "Ayol" diye çığlık attı ve dedi
ki. "Bu gâvur milleti bizi bin yıOık tath
uykumuzdan uyandınp. deccala testtm
etmek istiyor". Devletın tepesuıe 100
yıldır guzelce kurulmuş saygıdeğer
Sülevman Demirei, başkanlık süresüıin
100 yıl daha uzahlması riiyasını görüp
bızım için tek yolun AB oldugunu basa
basa tekrarlarken kankoca partisinın
başbakanı Ecevit de 'anıan uyum' diye
konuşur dururmuş. Gördünüz mü
başımıza gelenleri. AB'ye girince,
'Cıngdlı Baba' türbesine bez bağlamak,
kokoreç yemek, işkembe çorbası içmek de
yasaklanacakmış. Zengın olmak için
çalışmak yeriııe, türbelere bez bağlamak
gibi soylu geleneklerimiz varken gâvurun
tuzağına yuvarlanmak da ne oluyor?
Birtakım zibidilerin ağzından düşmeyen
"Düşünüyorum, o halde
varnn" deyişine de çok
bozuluyorum. Tefekkürû
mülevves, son adı
Descartes olan bir frenk
kartolozu diyesiymiş ki
"Size ne söyieniyorsa,
hemen ondan
^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ kuşkulanın; kafayı
™~^"™^™^^~ çabsbnn". Pes doğrusu.
Işte aıle fotoğrafına girdiğimiz adamlann
encamı ahvalı. Bir zamanlar zulümcü diye
iftiraya uğrayan ulu padışahunız
AbdülhamkTe ısyan eden Ziya Paşa
namında bır şaıripejmürde de buna benzer
üıciler döktürmüştü. "Şu mûlkün halknu
söylet sana feryad lazunsa / Şu haOan
mûlkünü seyret harab abad lazunsa."
AB'run kanatlan altına gınnce çeteler,
işkence, rüşvet, husızlık, soygun, faili
meçhul cinayetler ve yargısız ınfazlann da
ortadan kalkması gerekecekmiş. Besleme
medyanın, kırahk kalemlerinin de sonu
gelecekmiş AB'ye alınınca. Şom ağızh
üericilerden birisi, AB'ye girme düşü
gerçekleşınce "adam ouna zorunhıhığuna
boyun eğeceğnnizi'' buyuruyor. Bir yaşuna
daha bastım.
Bunca yıl adam değildik de bostan kazığı
mıydık? Bu AB zirvesiyle yere tükürme,
köşe başlanna işeme, Mâslûm Görses
şarkı söyledi diye kendini ciletle kesme
gibi özgürlüğümüz de tarihe kanşacakmış.
Bir de Diyanet Işleri Başkanı'nın son
açıklaması var: "AB'ye ahnınca sokaklan
kan banyosuna çeviren kurban kesme oiayı
da son bulacakmış.'' Çünkü bu kurban
kesme de uyum dışı sayılırmış. Gidiş
küffann çamuruna bartığımızın
yadsuımazlığını kamtlarken Allahu
tealadan bizi affetmesini dileyelim.
AB, AB, AB; yetti be...
ŞİŞLİ 3.İCRA DAİRESÎ'NDENGAYRÎMENKÜLÜN AÇK AKniRMA ÎLANI
19993 TA
SaOlousına karar verilea gıyrimeıkulün cinsi. laymeti, ıdedi. evsafi: Şışlı ılçesı Inönü maballesı Ölçek so-
kağı üzennde 67 kapı no'lu, 55 pafta. 618 ada. 20 parsel sayılı 119 m2 mıktarlı arsada ınşa edılmış 4 katlj kaıgır bı-
nanın tamamı saiılacaktır 1 1000 ölçeklı Pangaln ıngulama planında H 12 50m. ırtıfiıİ! bıtışık ınşaat nızamında ıs-
kân sahasında ımar dunımu olduğu anlaşılmıştır. Bına zemınde 66 m2 aianda ınşa edılmış zemm ve 3 normal katlı
olmak ûzere 4 katbdır Zemın katta lokana normal katlarda hol, salon. 1 oda. mutfak ve WC vardır.roeskeodır.Bi-
nada elektnk su tesısatı vardv Bınaıun çatısı kjremıt bplıdır Bına eski >apı olup, geneJIıkie hakımsızdır Bılduşı-
ce bınanın tamamına 25.000 000 / 000 - TL. değer takdır edılmıştır. SatEş şartiın: 1- Satış. 15 2 2000 gûnü saat
16 OO'dan 16 30'a kadar Şışlı 3. lcra Müdürlûğû'nde açık artnraıa suretıyle yapılacak Bu arttırmada tahmm edılen
kı>Tneön >Tİzde 75'ını ve rüçhanlı alacaklılar varea alacaklan mecmuunu ve saöş masraflannı geçroek şart ile ıhale
olunur Böyle bır bedelle alıcı çücmazsa, en çok arttıranın taahhûdü bab kalmak şanıyla 25.2 2000 gûnü aynı mahal
ve avııı saatlerde tkıncı arttınnaya çıkanlacaktır. Bu artormada da bu mıktar elde edılemenuşse gaynmenkul en çok
arttıranın taahhûdü saklı kalmak üzere amırma ılanuıda göstenlen müddet sonunda en çok arttırana ıhale edılecektır.
Şu kadar kı arttırma bedelının malın tahmın ectılen kıymetuıırı yüzde 40"ınj bulmssı ve satı^ ısleyenın îlacağmz rûç-
hanı olan alacaklarm toplamından fazla olraası ve bundan başka paraya çevırme ve paylaştırma masraflannı geçme-
sı lazıradır Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebı dûşecektır 2- .Vtnrmaya ıştûak edecekieraı, tahmın edılen
kıymetın jıizde 20'sı nıspetmde pey akçesı veya bu nuktar kadar mıllı bır bankanın teıtunat mektubunu vermelen la-
zımdır Saoş, peşın para dedır, alrcı ıstedığınde 20 günü gecmemek üzere mehıl venlebık Tellalıyeresmı,ihale pu-
lu, tapu harç ve masraflan alıcıya aıtnr Bırikmış vergıler satjş bedelınden ödenır KDV alıcrja aıttrr 3- Ipotek sahı-
bı alacaklılarla dığer ılgılılenn (*) bu gaynmenkul üzenndekı haklannı hususıyle faız ve masrafa daır olan ıddıalafi-
nı dayanağı belgelen ile on beş gün ıçmde dauemEe bıldırmelen lazımdır Aksı takdırde haklan tapu sıcılı ıJe sabıt
otmadıkça paylasmadan hanç bırakılacaklardır 4- Ihaleye katılıp daha sonra ıhale bedelnıı vatırmamak sureüyle iha-
lenın feshıne sebep olan rum aiıcılar ve kefıllen. teklıf ettıklen bedel ile son ıhale bedelı arasındakı ferktan ve dığer
zarariardan ve aynca temerrüt faızınden müteselsılen mesul olacaklardır Ihale farkı ve temerrût faızı aynca hükme
hacfl kalmaksızın daıremızce tafasıl olunacak, bu tark, varsa önceiıkk temınat bedelınden alınacaitır 5- Şartname,
ılan tanhınden ıtıbaren herkesın görebılmesı için daırede açık olup masrafı venldıği takdırde ısteyen alıcıya bır öroe-
ğı göndenlebılır 6- Şanşa ıştırak edenlenn şartnameyı gönnûş ve munderecauru kabul etmı; sayılacaklan, başkaca
bılgı almak ısteyenlenn 99 3 TA sayılı dosya numarasıyla mûdûrlüğumuze başvurmaUn ılan olunur. 28 12 1999 (*)
llgılıier labınne ırtıfak hakkı sahıplen de dahıldır Basın. 468
Tanrı'ya balık adadılar ^ ^ £" ^ ^ ^
J bır ton bahğı adadılar. Denrz layısındakı Nı-
şinoıniya kasabasmın geçimini balıkçdıkla sağlayan halkı "yeni yılda bol bol balık av-
lamak ve çok para kazanmak için*' köydeki tapınağm sunağma dev banğı yerleştirdi-
ler. 281 santimetre uzunluğundaki, 288 kflogram ağırüğındaki dev ton bahğı 10 Ocak
tarihine kadar sunakta sergüenecek. (Fotoğraf: REUTERS)
, hayır,
kaçarak
olmazbuiş!tki haftadır elimden Pazar
Yazısı "çıkmadı" Şiir
yazmak gibi bir şey bu;
onun kadar önemli
olma&a da onun kadar
saygı gerektıriyor. Okura
karşı dürüst olmayı. Konu
sıkıntısı çektim? Yooo...
Konu boldu: Noel'in
nasıl kutlandığı, Noel
Sofrası'na konulan 40
çeşıt yemek (şekerlı ve
kırmızı soğanlı salamura
balığa ne dersiniz?),
dünyarun birçok yennden
binlerce çocuğun "Noel
Baba, Isveç" adresine
gönderdığı istek
mektuplan, ülkenin bu
tatil sırasuida nasıl kış
uykusuna yatüğı, Yılbaşı
gecesinin, korkulduğu
kadar belalı geçmedıği...
Yazacak şey çoktu yani.
Ama, ruh hayır dedı.
Sıkışınca Ingmar
Bergman'a, Angust
Strindberg'e, Nobel
Ödülü'ne sığmmak
sağtam ve alışagelinmiş
bir şey. Yani benım için,
Isveç'ten yazan bir
dostunuz için. Size öyle
geliyor mu bilmiyorum,
büyük tatiller öncesi bir
yeknesaklık, rutıne
yatmaktan bunaJıyorum.
Aynı filmi defalarca
görmüş olmamn yarattığı
duygugibi...
Stockholm şu anda kışa
teslim oldu. "Benim göl"
-taze- dondu. Bugün tam
ortasında tek başına
patinaj yapan bıri vardı.
Bir çatlağa düşse,
kimsenin ruhu duymaz.
Erken çünkü. Greyderle
kan küreyip elıps
şeklinde bir patinaj sahası
açılmadan önce böyle
buza çıkmak çok
tehlikeli. Ama bazılan
beldeyemiyor. Göl onian
çağınyor; göl beni de
çağınyor, ama yazlan!
(Seru Ankaralı, seni kara
yengeci, seni!) -«-r.
Gazeteler, geçen yıl
hükümetın kırdığı
potlarla dolu. Başbakan
Göran Persson'a karşı
halkın güven oram yüzde
12'ydi geçen hafta
yayımlanan bir anket
sonucuna göre. Diğer
kabine üyelerinın de
dunımu hıç parlak
değıldi. Yüzde 11 ile
yüzde 1 arastnda güven
görüyorlardı!
Bir süre önce "Isveç
halkı, ülkenin Avrupa
Para BirtiğTne ginnesmi
istiyor!" başlığmı tabloid
boydaki birinci sayfasuıa
atan ve ülkenin en büyük
gazetesi olan
Aftonbladet, yeni bir
kamuoyu yoklaması
sonucunu yayunlayarak
Isveç halkının, 1994'teki
halk oylamasında Avrupa
Birliğı'ne girümesinden
yana çoğunluk oyu
vermesinden pişman
olduğunu yazıyordu!
Şimdı yeniden bir oylama
yapılsa "Hayn-" diyenler
çoğunlukta olurmuş!
Yani, konu kıthğı
çekmedım. Şu satırlan
yazdığım sırada her yer
bembeyaz. Doğru,
güzelliğı de var. Ekım
başı Ankara'dayken
Kurtuluş Parkı'nda
sabahlan 1 saat tur
attıktan sonra kendimi,
bir paket Bafra sıgarası
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
içmış gibi
hıssediyordum! Bunu
bılıyorum, ama
unutmuyorum. Ama
şimdı, saat 13.30'ken ve
havanın 45 dakıka sonra
kararacağım bilirken
bunalıyor ınsan.
Akşamüstleri hüzünlenen
bu" dostumun, güzel bir
ınsanın bana yazdığı gibi,
"Gölgefer uzarken.
yalnızhk çöküyor."
Üstelık gölge de yok;
çünkü güneş yok!
Hele zaman zaman ,
yazmak da yetmezse,
besteci filan da değüsen
ve büfün gerçek dostlar
uzaktaysa... lşte o zaman
Pazar Yazısı "çıkmıyor".
Aiet sana, sen alete
bakıyorsun ve tıkanıp
kalıyorsun.
Cumhuriyet okuruna,
u
Ruhha>irdecüği
zaman" yazılmaz
çünkü...
2000 geldi, değişen bir şey yok.
2000 yılı geldi ve maalesef hiçbir şey
değişmedi. Bir dijital tayamet bile
kopmadı. 1 Ocak günü bir şey
olmayınca, heyecanla 3 Ocak Pazartesi
gününü bekledim. Can kaybı ve
kazalardan söz etmıyorum. ama
bankalann, borsalann ya da büyük
şirketlerin bilgi işlemleri çökseydi, bır
az keyiflenecektim. Belki bankadaki
borçlanmız falan silinirdi. En azondan
konuşacak, şikâyet edecek bir şey
bulurduk. Özellikle Almanya'da bir
şey olmaması canımı sıktı. 2000 yıluıa
girdiğimizi anlayamadık bile. Aslmda
tarihlere ve sayılara önem
vermiyorum, ama sıradan günJük
yaşamlanmızda bir değişiklik ve hatta
bir kargaşanm yaşanabileceği olasüığı
beni heyecanlandırmıştıkısa bir süre
için bile olsa. Bu yüzden küçük çapta
bir dijital kıyamet olmamasından
dolayı hayal kınklığına uğradığımı
saklayamayacağım. Bilgisayarlanmız
çaüşmasaydı, elektrikler kesüseydi, en
güzeli telefonlarda bir anza olsaydı en
azından birkaç gün ise gıtmemize
ESSEN
SEDEF
KORAY
gerek kahnazdı.
Bundan daha
güzeli, teknolojinin
geçici bir süre için
deolsa
yaşamımızdan
silinmesi olurdu.
Neredeyse tüm
yaşamımıza ^ — >
^ - ^ ^ —
hükmeden teknolojinin de insanlar
gibi çökebileceğı fikri, bir süre için
onun esaretinden kurtulma düşüncesi
size de cazip gelmiyor mu?
Örneğin şu cep telefonlan meselesi.
Millet birbirine cep telefonuyla yeni
yıl mesajı göndermekten yılbaşı
akşamı doğru dürüst eğlenemediği
gibi, yılbaşından bu kadar gün sonra
halen gelen mesajlan yanıtlamaya
çalışıyor. Evdeki telesekreter
yetmiyormuş gibi bir de cep
telefonuna gönderilen ve bırakılan
mesajlar çıktı. Halbuki maalesef bende
de olan şu cep telefonlannın
dalgalanndan beynimi bir süre
kurtarabilseydim de dinlenseydi ne
güzel olurdu. Nerde?
Tam tersine yılbaşı
akşamı telefonlar öyle
güzel, öyle iyi çalışü
ki herhalde
milyonlarca mesaj
göndenlmesine
rağmen anında
*—mm
^~^m
~— hedeflerine varıp ikide
bir "b^ı, bip" yaptilar.îşin daha
kötüsü, yıluı ikinci gününde
televizyonda gösterdikleri son
teknolojik yeniliklerle hiçbir şeyin
değişmediğini bir kez daha anladım.
Yani her şey başdöndürücü bir hızla
değişmeye ve "gefişmeye" devam
ediyordu. Protipleri yapdan ve bir
kemerle bele takılan, dolayısıyla her
yere vücudunuzla taşıyabüeceğiniz,
oldukça hafıf küçük bilgisayarlann
yanısıra bir de gözlüklere yerleştirilen
bügisayarlar vardı. Düşünsenize
gözlüklerinizle întemet'e
giriyorsunuz. Bu bilgisayarlarda
klavyeye de gerek yok. Komutlan
sesinizle veriyorsunuz. Gerçi cep
telefonlan da artık Întemet'e
girebiliyor, ama gözlüklerin bır ekran
olarak kullanılması fikri, beni pek de
uzak olmayan bir gelecekte, acaba
gözlerimiz de ya da gözümüze
taktığımız lensler de bir ekran olarak
kullanılırsa neler olur diye
düşündürdü. Hem de klavyesiz.
Gözlüklü bilgisayarlann fiyatı bugün
15.000 mark kadarmış. Yalonda daha
da geliştirilecek olan modellerini daha
ucuza bulabilecekmişiz. Aman ne
güzel! Bilgisayar, notebook ve cep
telefonlanndan sonra bir de bunun
yanşına başlanz kendi aramızda. Bu
en son model, bu en hafifi, bu en şık
çerçevelisı, bu en hızlısı, bunun ekranı
daha geniş, bunda daha çok melodi
var, vesaire vesaire. Atacak yer
bulamadığımız eski bilgisayar ve cep
telefonlanna bir de bilgisayarlı
gözlükler çöplüğünü ekleriz. Zaten altı
ay sonra beş para etmiyorlar. Satmaya
değmez. Atanz olur biter. Günümüzde
eskimeyen, eskitilemeyen bir şey kaldı
mı, soranm size.
RİZESULHHUKÜK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1996/444
Davacı Mustafa Nazıroğlu veküi taranndan davahlar
Hatice Baltacı ve arkadaşlan aleyhine mahkememizde
açılan taksim davasnun yapılan açık yargıJamasuıda
verilen karar gereğınce;
Davacı vekili taranndan Rize merkez Küçükçayır
köyündekain 1310yoklamave 1231 numaralı tapunun
müvekkılı ile davahlar arastnda hisseli malik bulunduk-
lannı taraflann bir araya gelerek dava konusu taşınma-
zı taksim edetnediklerini mümkünse aynen taksimi
mûmkün olmadığı takdirde satışı suretıyle ortakhğın
giderilmesine karar verilmesini istemiştir.
Dava konusu taşınmazda hissedar olarak gözüken
davahlar Hasanoğlu Kâmil Oztürk, Hasan kızı Nacıye
öztürk, Selvinaz Tezel (Öztürk), Hüseyin eşı, Hasan
kızı, Hatice Öztürk, Ahmet çouklan Hasan Özçelik,
Gülbahar öztürk, Mustafa oğlu Özcan Özçelik, Serap
Özçelik ve Hasan eşi Hayriye Öztürk'ün adresleri bi-
ünmediğinden duruşma günü olan 10.2.2000 günü sa-
at 9'da bızzat mahkememız salonunda hazır bulunma-
lan veya bir vekille kendılennı temsil ettirmeleri aksi
takdirde duruşmalann gıyaplannda yapılarak karar ve-
rileceği dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ılanen
tebhğı olunur. 28.12.1999 Basın: 104
İLAN
T.C
KIRKLARELİASIİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Dosya No: 1997/95
Karar No: 1998/337
Davacı: Maliye Mazinesi.
Vekih: Av. Nilgün Ülgen, Knklareli.
Davahlar Arzı Nalbant vs.
Dava: Tapu iptali ve tescil.
Dava tarihi: 24.4.1995
Karar tarihi: 14.7.1998
Mahkememızden verilen ilam temyız edılmiş olup
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi Başkanlığ'nın 18.5.1999 ta-
rih 1999/ 5253-5341 sayılı ilamı ile taraflann temyiz
itirazlannın yerinde olmadığını reddi ile usul ve yasa-
ya ve bozma karannın gerekçelerine uygun olan hük-
mün onanmasına karar verilmiş olup davalılardan Ar-
zı Nalbant, Şenol Nalbant, Erol Nalbant, Filiz Nalbant
ve Ünül Nalbant'ın adresleri tespit edilemediğinden
Yargıtay ilamının ilanen tebliğine karar verihnekle iş-
bu ilanın yayınlandığı tarihten itibaren 15 gün sonra
adı geçen davalılara tebliğ edilmiş sayılacağı hususu
ilan olunur.
Basın: 67434
ÜLAN
T.C.
ERBAA ASLİYE HUKÜK
MAHKEMESt'NDEN
1999/41
Davacı Fadime Bahşi ile davalı Osman Bahşi
arasında ikame olan boşanma davasının yapılan
açık yargılaması sonunda;
Davacı Fadime Bahşi taranndan davalı Osman
Bahşi aleyhine boşanma davası açıldığı davalımn
Kurtuluş Mahallesi Yıldız Caddesi No: 34 Al-
mus/Tokat adresine tebligat yapılamadığı tüm
araştırmalara rağmen davalmın tebligata yarar
açık adresinin tespit edilemediği ve davalıya dava
dilekçesi tebliğ edilemediğinden dava dosyasmın
duruşması 16.2.2000 tarihine bırakıldığından
7201 sayılı yasanın 31. maddesı uyannca ılan ta-
rihinden itibaren 7 gün sonra davalıya duruşma
gününün tebliğ edilmiş sayılacağı ve yargılamaya
devam edileceği ve 4.2.1999 tarihli dava dilekçe-
sinden davalmın haberdar olmuş sayılacağı ilan
olunur. 23.12.1999
Basın: 68636