Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 OCAK 2000 PAZARTESİ
O L Â Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gonjs@cumhuriyet.com.tr
Cumhuriyet Mahallesi'ne bir
Cumhuriyet Mahallesi daha ekleniyor:
CUMHURIYET
KlNALI MAHALLESİ
(2. BÖLÜM!)
î
huriyet mahallesi I.
Bölüm'deki 565 parsel sahiplerini
buldu ve proje çalışmaları hızla
ilerliyor. Ancak, mahallemize henıiz
katılamayan okurlarımızın,
dostlarımızın istekleri de sürüyor.
Şu anda bu istekleri de
karşılayabildiğımiz için mutluyuz. I.
Bölümün yaklaşık 1 km güney
doğusunda, denize yaklaşık 800
metre uzaklıktaki yeni bir arazi
üzerinde Cumhuriyet Kınalı
Mahallesi'ni kurmak için çalışmalara
başladık.
122.450 m2
büyüklüğunde
olan bu arazıdeki 140 parseli
okurlanmıza jeolojik zemin raporlan
hazırlanarak düzenlenmiş depreme
dayanıkh projeleriyle birlikte
sunuyoruz. Aynca, ağaçlandırmaya
olabildiğince geniş alan aynlabilmesi
için de parsel sayısı 140'la sınırlanmış
ve parsel büyüklüğü en az 500 m
2
olarak belirlenmiştir. Parsellerde
inşaat izni oranı, tabanda %20 olup
projeler tek ve ikiz villa olarak
tasarlanmıştır.
Denize daha yakın olan ve I.
Bölum'de oturan dostlarımızın da
yararlanacağı sosyal tesislerin de ycr
alacağı Cumhuriyet Kınalı
Mahallesi'nde parsellerin metre kare
fiyatı 14 milyon TL'dir. Peşinat 1,5
milyar TL olup kalanı 6 eşit ve sabit
taksitle ödenecektir.
Okurlarımızla, dostlanmızla
birlikte yaşayacağımız Cumhuriyet
Mahallesi adım adım gerçekleşiyor.
Mahallemizle ilgili her yeni gelişmeyi
size bildireceğiz.
Cumhuriyet maha lles i
"Doğayla uygarlık buluşuyor"
YINE
DENIZGÖRÜNUMIU
İMAIUI İFRAZLI
BAdlMSIZTAPULU
M A « M A R A D E N I Z I
Cumhuriyet Mahallesi nerede kuruluyor?
•Cumhuriyet Mahallesi Istanbul'un batısında, Tekırdağ-Çorlu yolu Kınalı kavşağı üçgeninde,
Çanta Köyü beledıye sınırlan ıçınde kuaıluyor Istanbul'a uzaklığı TEM yolundan 45 dakika, E5 yolundan
55 dakikadır. «1. Bötümün hemen güneyinde yer alan Kınalı Bölumü arazısmın de stabiüze yoHan vardr
•Bu arazinin de yalnızca % 14'ü evtere aynldı. Kalan % 86'nın küçük bir bölumü yol ve otopark,
çok buyuk bir bölumü ıse bahçe ve park olacak.
Başvuru: ÇAĞ PAZARLAMA
Basın Sarayi Kat:4 (Gazeteciler Cemiyeti Üstü) Caöatoğlu - İSTANBUL
Tel: (0212) 520 21 91 - 92, Faks: (0212) 520 50 23
Satış yapılan Cumhuriyet Krtap Kulübü bürolan:
Ankara: Atatûrk Bulvan No: 125 Kat:4 Bakanhklar - ANKARA
Tel: 419 50 20 pbx. Faks: 417 19 57
Izmlr Halrt ziya Bulvan 1352. Sok. No:_2/3 Alsancak - İZMİR
Td: 441 12 20 pbx, Faks: 441 91 17
Bir Devrimci: Muammer Aksoy
M. İskender ÖZTURANLI Hukukçu
B
undan tam on yıl önce, 31 Ocak 1990 günü Ata-
tûrkçü Düşünce Derneği'nin kurucusu Muam-
mer Aksoy, karanlık güçlerce kurşunlanarak öl-
dürülmüştü. Ertesi günü Uğur Mumcu, onun
"Kalpaksız Bir Kuvayı Milliyeci" olduğunu yazıyordu.
Kendisi de kalpaksız bir Kuvayı Milliyeci olduğu için üç
yıl sonra bombalanarak parçalandı. Ülkemizin Atatürkçü-
leri, ilericileri birer birer yok ediliyorlardı.
2500 yıl önce dünyamızda Sokrates adında bir bilge ya-
şıyordu. Felsefe dersleri vermekte, düşüncelerini söyle-
mekteydi. O günün bağnazlannca suçlandı ve bir halk
mahkemesi önüne çıkanldı. Tannlara inanmadığı ve genç-
liğin ahlakını bozduğu gerekçesiyle ölüm cezasına yargı
giydi. Sokrates'e savoınma hakkı tanındığı için alay bileet-
mişti karşısındaki yargıçlarla. Mahkeme karannda "felse-
federslerivenneyecekolursabağışlanacağ]~yazı]ıydı Bu-
na karşı Sokrates, "Ölümûn nasıl bir şey otduğunu bilmi-
yonım, belki iyi bir şeydir. Ama düşüncesini söylemekten
vazgeçmenin ahlaksızlık olduğunu çok iyi biliyorum" dedi
ve ölümü yeğledi. Ne var ki onu suçlayanlann ve yargıla-
yanlann hiçbirinin adını bugün bilen yoktur dünyada. Ama
sanık Sokrates, baldıran otuyla zehirlenerek öldürülen Sok-
rates dimdik ayaktadır. Çagımıza dek yaşamıştır, günü-
müzde de yaşamaktadır.
Ne acıdır ki Sokrates'ten 2500 yıl sonra ülkemizde Ak-
soy, Mumcu, İpekçi, Emeç, Üçok ve Kışlalı gibi düşünce-
lerini söylemekten çekinmeyen bilim ve düşün adamları,
herhangi bir mahkeme önüne çıkarılmadan sorgusuz-yar-
gısız öldürülmektedirler. Hizbullah'ın yabanılhklan akla
durgunluk verecek boyutlara ulaşmıştır.
Aksoy, Atatürkilkelerinden ödün vermeyen birdevrim-
ci ve büyük bir hukukçudur. 1960'laradoğru, siyasal ikti-
dar üniversite özerkliğini ortadan kaldırdığı ve bilim öz-
gürlüğünü baskı altına aldıgı için üniversiteden aynlmış.
serbest avukatlık yapmaya başlamıştır. I958'de Türk Hu-
kuk Kurumu'nu kurmuş ve yıllarca başkanlığını sürdür-
müştür. Aynı yıl CHP saflannda politikaya ahlmıştır. Iki
yıl sonra 27 Mayıs Devrimi gerçekleşmiştir. Muammer
Aksoy Kurucu Meclis'tedir. Anayasa Yarkurulu üyesi ve
sözcüsü olarak görev yapmaktadır. 1961 Anayasası'nın
hazırlanmasmda, şekillenmesinde, yasalaşmasmda büyük
emeği vardır. Kurucu Meclis tutanaklan bunun ömekleriy-
le doludur.
Kurucu Meclis'teki görevi bittikten sonra fakültesine
dönmüştür. Artık üniversite özerk, Muammer Aksoy da öz-
gürdür. Ve 1970'lerin faşizmine karşı savaşanlann başm-
dadır. 1977 yılında CHP'den milletvekili seçilmiştir. Aynı
zamanda Avrupa Konseyi üyeliğini de başanyla sürdürmek-
tedir. 1980 darbesi sonunda parlamento dışında kalmıştır.
Ama Ankara Barosu Başkanı olarak hukuk devletini, hu-
kukun üstünlüğünü ve sosyal devleti savunmaktan vaz-
geçmemiştir.
Muammer Aksoy, ateşli bir konuşmacı, kararlı ve tutar-
h bir Atatürkçüdür. Yaşamı boyunca Atatûrk devrim ve il-
kelerini savunmuş, Atatürkçü düşünceyi toplumun tüm ke-
simlerine ulaştırmaya çahşmıştır. 1980 yılında TBB, 3.
Türk Hukuk Kurultayı'nı gerçekleştirmiştir. Aksoy, bu ku-
rultaya iki bildiri ile katılmıştır: a) "Atatürk'ün Türk hu-
kuk devrimindeid çok.vönlü mimariığr b) "Atatürk'ün hu-
kuk devriminin temeö: Laik hukuk ve laik devtet anlaytşı".
Bu bildirileriyle Aksoy, Atatürk'ün hukuk alanındaki et-
kinligıni, Türk devriminin karakterini anlatmaya çahşmış,
Atatûrk'e diktatör diyenlere gerekli yanıtlan vermiştir.
Atatürk'ün yaşamı boyunca çoğulcu demokrasiye ulaş-
mak istediğini belgeleriyle gözler önüne sermiştir. Kendi
deyimiyle söyleyecek olursak, Atarürkçülüğün. "onunsa-
n saçlaruıu mavi gözlerini övmek değil, ilkelerine sahip çık-
mak olduğunu'1
belirtmiştir. Ve Mustafa Kemal'ın "akla
dayalı bir hukuk düzeni" gerçekleştirmek istediğini gös-
termeye çahşmış ve göstermiştir.
1987 yılında yurdumuzdabir "DemokrasiKnndtayT top-
lanmıştır. Bu kurultayda demokrasinin yanında faşizm ve
şeriat da tartışılmıştır. Şeriatın ülkemizde neler yapabile-
ceğini çarpıcı biçimde ortaya koyan tek konuşmacı Mu-
ammer Aksoy'dur. TCY 'den 163. maddenin kaldınlması ha-
linde nelerle karşılaşacağımızı da vurgulayan tek kişidir.
Atatûrk ilkelerinden verilen ödünler sonunda Türki-
ye'nin nelerle karşılaşacağını çok iyi gözleyen Aksoy, 1989
yılında ADD'yi kurmuştur. Kurucular arasında Velidede-
oğlu, Bahri Savo, Münci Kapani, Bahriye Üçok gibi dü-
şün adamları vardır. Ne var ki karanlık güçler Aksoy'un
bu yoldaki çahşmalanm sürdürmesine izin vermemişler,
derneğin kuruluşundan yedi ay sonra yaşamına son vermiş-
lerdir. Oysa o gün Emin Çölaşan'la bir söy leşı yapmış, da-
ha sonra ADD merkezine giderek 1 Şubat günü yapacağı
basın toplantısınm son hazırlıklannı gözden geçirmiştir. Eğer
31 Ocak'ta öldürülmemiş olsaydı ertesi günü bir basın
açıklaması düzenleyecek ve gazetecilerin sorulannı yanıt-
layacaktı. Bu toplantıda söyleyeceklerinin bazı bölümleri
şunlardı:
"Atatûrk'ün din düşmanı olduğunu söyleyenler, her alan-
da kendileri gibi düşünmeyenleri ve farİdı inançlara sahip
olanlan ezme>i. yok etmeyi din uğruna cihat sayan vicdan
özgürlüğü düşmanlarıdır.
Atatürkçüler, dinin değil. din beıirgânlannın düşmant-
dırlar. Vicdan özgüriüğünün değil, başkaiannın vicdan öz-
güıiüğünü tanımayan, vicdan ve inancı kendilerinin teke-
line alrnak isteyen saldırganlann düşmanıdırlar.
Uygarhktan yana olanlar, gerilikten yana olanlar kadar
yürekli ve özverili olmadıkça, Türkiye'nin aydın ufuklara
doğnı gidişi sürdürülemez, dahası ortaçağ karanlığına gö-
mülmesi önlenemez... Şu gerçeği artık herkesin görmesi ge-
rekir ki, irticanın kitle halindc harekete geçmesi ve laiklik
ilkesini vok etme olasılığı, hiçbir dönemde bu kadar vakın,
yaygın ve somut olarak kendini göstermemiştir... Türkiye
Cumhuriyeti bugüne kadar görülmemiş ölçüde ciddi bir yok
ohna tehlikesivlc karşı karşıvadır. Bunu görmemenin kor-
kunç bir yandgı, hatta gaflet olduğunu dile getirmeyi, Ata-
türkçü Düşünce Derneği için bir görev sayıvonız. Ozgürlü-
ğe, gönence, hukuk devletinin huzur sağlayan güvencesine
kavuşmuş, ulusal iradeye dayalı. çağdaş ve uygar bir dev-
letten yana olan tüm vatandaşlanmızı laiklik ilkesinin uya-
nık bekçüigine çağuTyonız."
Muammer Aksoy, içtenlik ve kararlılıkla Atatûrk ilke-
lerini, insan haklannı ve hukuk devletini savunanlann
arasında yer alan bir devrimcidir. Siyasal iktidarlar, bu-
güne değin Aksoy gibi devrimcilerin uyanlanna değer ve-
rip o yönde politikalar üretmiş olsalar ve Atatûrk ilkele-
rinden aynlmasalardı, ülkemiz PKK belasıyla karşılaşmaz,
devletimiz de İBDA-C ve Hizbullah gibi gerici örgütle-
rin delilikleriyle uğraşmak zorunda kalmazdı: Yurdumu-
zun dört köşesinde şeyhler, dervişler, Nurcular, Süleyman-
cılar, Nakşibendilerkolay kolay at koşturamazlardı. Tüm
dileğimiz. bundan sonraki devlet adamlannın tarihten ve
yaşananlardan ibret almaları, artık akıllannı başlanna
toplamalandır.
Hep Şaşacakmı Hafıza-i Beşer?..
AhmetYORULMAZ
O
laylan yaşamayıp da ar-
kadan gelenler, yakın siya-
si geçmişimizi kanştırdık-
lannda, 27 Mayıs Devri-
mi'nin silip süpürdüğü Adnan Men-
deres'in şu ünlü söylemiyle karşıla-
şacaklardır: "Hafiza-i beşer nisyan
ik maluidür!" (İnsan belleği unut-
kanlıktan sakattır).
Menderes o sözûyle yaptıklannın
yanına kâr kalacağını anlatmak iste-
mişti. Olmadı, bardak o denli doldu
taştı ki, o lafı söyleyen de o taşmada
gitti!
Özgürlük azlığından, pahalılıktan
söz ederek iktidar olanlar, iktidarla-
nnı sürdürmek için önce laikliğin içi-
ne etriler, ardından özgürlüklerin içi-
ne... Ve, pahalılığı azdırdılar...
Öztûrkçe "Tann Uludur" yerine
Arap'ın "Allah-u Ekber"ini yeğle-
diler; alanlarda pahahlık örneği ola-
rak gösterdikleri süpürgeyle, sigara
paketini satm alınamaz konuma ge-
tirdiler; özgürlük ne kı diyerek yar-
gıyı yok etmeye,"Vatan Cepheteri"
kurarak bölücülüğe ve sopaya başvıır-
dular. Çok, ama çok büyük yararlı-
lıklanyla cumhuriyet tarihindeki ye-
rini almış İsmet Paşa'yı da ezmek, yok
etmek cüretini göstermişti. Anımsa-
nacaktır; bunun üzerine, Türkçenin
kıvrak kullanıcılanndan Yusuf Ziya
Ortaç, o zamanlann ünlü gûldürü
dergisi "Akbaba"da bu kapışma için,
"İsmet Paşa'nın artında kocabir Mil-
B Mücadele var; Adnan Menderes'in
sırtında iseterzi tzzet'in cekeri >ar!.."
diyerek bu durumu hicvetmişti.
Bilinen sonucu yinelemeyelim ar-
tık... Ardıllan anıtmezaryaptılar, bir
havaalanına adını verdiler, ama kaç
yazar bu!.. Koca Türkiye nüfusunun
kaçta kaçı iyilikle anımsayabiliyor
onu!.. Ders ahnacak, örnek olarak
gösterilebilecek -insanı küçük gören
bu sözü dışında- bir sözü, davranışı
varmıdır? Yok!..
Ya Enver Paşa olayı?..
Tarihlerdeki rakamlarçelişik; ger-
çekleşemeyecek bir düş uğruna Kaf-
kasya'ya
v
e Tacikistan'a kadar ken-
disini izleyen binlerce askerimizin
çarpışarak, aç ve donarak ölümleri-
ne neden olduğu belliyken, mezan-
nı bulunduğu yerde bırakmadılar,
yurda getirdiler.
Yurda, yurt insanına zarardan baş-
ka bir şey vermedi: bıyığıyla kalpa-
ğı, Osmanlıca elyazısı bir süre halk
arasında anıldı... Sonra?.. Unutul-
du!.. Bize ders olacak, yol göstere-
cek bir sözü, bir davranışı, bir yapı-
tı yok ki!.. Bunun için unutulmak ka-
deri oldu bu Enver Paşa'nın da.
Şimdi çok daha yakına, beş altı yıl
öncesine gelelim...
_ Nâzım'lar, Peyami'ler, Hasan
Âli'ler, Kenan Öner'ler kendi alan-
lannda güçlü ve büyük polemikçiler-
di. O kalem kavgalanyla, Nâzım'la
Hasan Âli dışında kalanlann, butop-
luma ne yararlan olmuşrur'u sorma-
lıyız kendimize.
Fakat bu adlardan sonra gelen altı
yıl önce katlettiğimiz Uğur mumcu,
yazdığı eleştirel yazılarlatoplumumu-
zun dengesizliklerini; sosyal, siya-
sal ve ekonomik bozukluklannı, ta-
lanlan yüzümüze yûzümüze çarpmış
ve yaşadığı döneme damgasını vur-
muş bir
tt
fenomen"di. Yukanda ad-
lannı sıraladıklanmızın hiçbirinin
yazdıklan Uğur'unkiler kadar geniş
yelpazede olmamıştı. Ötekiler kendi
kavgalannı yapmışlardı. O ise bütün
cephelerde savaştı; içini kaldıran ada-
letsizlikleri ve alçaklıklan sindirmek
için, -halen saltanat içinde yaşayan ör-
nekler var-, ağzını viskiyle çalkala-
madı: bir yığın gencin ölümüne, ha-
pishanelerde sürünmelerine, bir bö-
lümünün de hayatlannın sönmesine
neden olduktan sonra ellerini yıkayıp,
güçlünün, varsılm yalakalığını ya-
panlara bıraktı bunu!
Veöldürüldü!..
Ne zaman?..
Sayın İsmet Inönü'nûn oğlu Erdal
Inönü'nün Başbakan Yardimcılığını
yaptığı hükümet işbaşındayken!.. Ka-
rarlı da konuşmuştu: "Kanı yerde
kalmayacak!" demişti, sözünü tuta-
madı, Uğur'un kanı yerde kaldı...
Uğur çok alçakgönüllü, o ölçüde
de acıma duygusu olan bir insandı...
Sevgili Uğur, Erdal lnönü'nün, ken-
disinin öldürülmesi sırasındaki konu-
munu böyle anlatmamdan inanıyorum
ki, okuyup anlaması olanağı olsa, ra-
hatsızhk duyacak ve bana "yok yok,
öyle yazma!" diyecektir.
Sonra insanlar yakıldı Sivas'ta.
Otuz beş insan!.. Yirminci yûzyılın
son yıllannda, tıpkı ortaçağdaki gi-
bi! Insanoğlunun uzayda gemisini
onarabildiği, kopyalama yoluyla şim-
dilik hayvanlann tıpkısını doğurttu-
ğu bir çağda... Cumhuriyeti, devletin
temel taşı laikliği yok etme kalkışma-
sıydı bu! Bu başkaldında Erdal lnö-
nü, işbaşındaki hükûmetin yine baş-
bakan yardımcısı iken! Başka bir söy-
lemle: Devleti kuranlardan, laik İs-
met Paşa'nın oğlu, devlet bu cina-
yetlere seyirci kalırken makam-ı ik-
tidarda (!), ama o iktidarsız! Yetkili
ve sorumlu koltukta oturan o değil de,
Ankara'nın bir semt bakkalı -pardon,
market sahibi- sankı!..
Bu korkulu olaylardan sonra gönül
dilerdi ki Erdal lnönü, babasının yap-
hğırun benzerini yaparak. hani Ata"mn
ölümünde "Büyük Türk Miltetine"
diye başlayan gürül gürûl bir sesle-
nişi vardı ya tsmet Paşa'nın, onun
gibi bir bildiriyi kaleme alması, olay-
lann suçlulannı göstermesi, ben bun-
lan göğüsleyebilecek, yargıya yolla-
yabilecek babam gibi güçlü bir kişi
olamadığırrldan. gerek insanlar, ge-
rek yasalar önünde sorumluluklan-
nı, gerekse Tann katında gûnahlan-
nı taşıyamayacağımdan. bakanlıktan
da, siyasi yaşamdan da sonsuza dek
çekilerek evime kapanıyorum! de-
meliydi.
İsmet Paşa'nın oğluna yakışanı
buydu ve cumhuriyet tarihine -tıpkı
babası gibi- altın harflerle yazıhrdı.
Bilim adamlığına, yetişkin kişiliğine
çok saygı duyduğumuz Sayın Erdal
lnönü umduğumuz etkinliği göste-
remedi. Ama siyasete de devam etti,
tekrar bakan oldu!
Çok ender yetişen bir değer oldu-
ğunu, yok edilişinden sonra yaşadı-
ğımız olaylarla bir kez daha anladı-
ğimız Uğur Mumcu'nun katledilişi-
nin yildönümünde böyle düşünüyo-
rum ve
u
Hep şaşacak mı hafiza-i be-
şer?" sorusunu soruyorum kendi-
me... Yanıtım hayır oluyor, böyle şaş-
kmlıklar sonsuza dek sürüp gidemez,
diyorum! Çünkü Mustafa Kemal-
ler'in, İsmet Paşalar'ın, kısacası
Uğur'un hayranı olduğu Kuva-yı Mil-
liyecilerin kurduğu bu devlet, bu kun-
daklamalann yargı önünde hesaplaş-
masıru yapmazsa, yapamazsa vay ha-
line!
Vay haline derken, Erdal tnönü'yü
cumhurbaşkanı olarak görmek iste-
yen aydınlanmız olduğunu öğreni-
yoruz. Bunlara göre, değişim ve dö-
nüşüm isteyen genç kuşakların iste-
ğiymiş bu... Öyle yazıyorlar, öyle
söylüyorlar.
Herhalde bu insanlar, yürümekle
yollann aşmmayacağını, bana sağ-
cılar adam öldürüyor dedirtemezsi-
niz lafının benzerini söyleyecek, baş-
ka çeşit aile fotoğraflan çektirecek
başka bir prototip peşindeler!
Hayıriı olsun efendim!..
FATİH 4. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
1999/570
Mahkememizden verilen 28.12.1999 tarih ve 1999/570 esas, 1999/1078 karar nolu karar ile küçükler Gülhan Oylum
Aydınoğlu ve Mikayil Aydınoğlu'na Fatih, Hatice Sultan Mah. Prof. Naci Şensoy Cd. No: 64 D. 4'de ikamet eden hala-
lan Ayfer Aydınoğlu vasi tayin edılmiştir. llan olunur. 18.1.2000 Basın: 3992
CUMHURÎYETTEN
ÖKÜRLARA
ORHAJİ ERİNÇ
Kafa Karışıklığına
Kişniş Şekeri
Başta şeriatçılar olmak üzere kimi çevrelerin
Hizbullah gerçeğini ilk kez görmüş gibi davranma-
ları ve şeriat devleti isteklerini yok saymak için
olağanüstü çabalar harcamaları artık kimseyi şa-
şırtmıyor.
İnsan alası içinde, yılkı alası dışında" savsö-
zü, FP Lideri Bay Kutan'ın, hedef saptırmak için
silâhlı kuvvetlere yönelttiği haksız suçlamalarta bir
kez daha doğrulandı.
Görüldü ki insanlar kızgınlık ya da kırgınlıklan-
nı, bütün ikiyüzlülüklerine karşın içlerinde yaşatı-
yorlar.
Işlerine geimeyen. çıkarlarına dokunan bir ge-
lişme oldu mu, can havli ile içlerindeki alayı orta-
ya döküveriyortai'-
Ve bir ikiyüzlülük daha yapıp "O dediklerimiz bi-
zim düşüncemiz değil" diye suçu başkalarına atı-
veriyoriar. Ama kimi entel demokratların dışında
artık kendilerine inananlar gitgide azalıyor.
Bayan Kavakçı'nın, sıkmabaşla TBMM Genel
Kurulu'na girdiğinde ayaklara fıriayıp alkış tutan-
lar, Bay Kutan'ın parti grubunda söylediklerine de
benzer biçimde tepki veriyorlar.
İnsan alası içinde ama her zaman kontrolü müm-
kün olmuyor. Şeriatçılık isteklerini gizleyebılmek
bizim politikacı takımına zaman zaman zor geliyor.
Belki de partilerinın arka bahçesı saydıkları imam
hatip okullanndan sonra, Güneydoğu'da sağladık-
lan oy patlamasının başlıca nedeni olan Hizbul-
lah'ın elden gitmesinin moral bozukluğuna kurban
oluyorlar.
O nedenledir ki topu topu 30 saniyelik bir ko-
nuşma bölümünde kırılan pot yüzünden sekiz sa-
at toplantı yapmak zorunda kalıyorlar. Bulduklan
çıkış yolu da Hizbullah'ın can almasını kınamak ye-
rine kelime anlamının yorumuyla sınırlı oluyor.
Cumhuriyet'te 1990 öncesinden bu yana Uğur
Mumcu ve Hikmet Çetinkaya'nın yazdıkları dik-
kate alınmış olsaydı, ekranlardan canlı yayınlarda
iztediğimiz mezar- evlerden çıkanlan bedenler bü-
yük olasılıkla yaşıyor ve Türkiye mezariığa dönme-
miş olacaktı.
28 Şubat kararlarının altına imza atan FP'nin
yasaklı lideri Başbakan Erbakan Hoca "Bu dage-
çerya Hû" diye düşünmeseydi de, ettiği yemine
sadık kalsaydı bugünleri yaşamıyor olabilirdik.
Ama kimsenin ayağı daha yere basmıyor gibi.
Biryandan tarikatiarın, şeriatçı vakıflann öğren-
ci yurtlannı kontrol altına almak için genelgeler
yayımlıyoruz, bir yandan da tarikatlan sivil toplum
örgütü yerine koyarak Davos için hazırlanan kitap-
çıkta övgüler düzüyoruz.
Zihnimizdeki kanşıklığı bir giderebilsek.
Ancak başlanan nokta ile geldiğimiz yer arasın-
daki oluşumlan salim bir kafa ile değerlendirme
olanağı bir türtü yakalanamıyor.
Tam yakalandı sanıyor ve "Bundan sonra yö-
neticilerimizin aklı başına gelir" diyorsunuz. Son-
ra bir de bakıyorsunuz ki kafalar daha da kanşık
olmuş.
Çocukken, bu tür kafa kanşıklığına düşenteri, ota-
mak için kişniş şekeri kürü yaptınlması önerilip "Zıh-
ne küşayiş verir" denilirdi.
Şimdi de aynı şeyi denesek mi? Fındık kürünün
yanı sıra zemin ve zamana en uyumlu çözüm bu
olsa gerek. Çünkü bilimsel ve mantıksal çözüm öne-
rilerinin pek etkisi olmuyor.
•
Önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünûzce bir
hafta geçirmeniz dileği ve saygılarımızla.
oerinc@cumhuriyet.com.tr
ORHAN ERÎNÇ'TEN
•. Ümit Yayıncıhk Ltd.Şti.
1 P Konur Sok. 27/1 06640 Kızılay ANKARA
İ2SI Tel: 0312 419 38 26-27 • Faks: 0312 417 56 68
İLAN
T.C.
FATtH 1. SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas No: 2000/21
Mahkememızin 20OO/21 esas, 2000/19 karar sayılı
24. 01.2000 tarihli ılamı ile.
lstanbul ili, Fatih ılçesi, Sofular cilt no: 0063, kûtük
sıra no-. 1126'da nüfusa kayıtlı Musa ve Güzın'den olma
14.03.1990 doğumlu Dilara Sığak'ın küçük olması ne-
deni ile, kısıtlanarak, lstanbul ili, Fatih ılçesi, Ördekka-
sap cilt no: 0059, kütük sıra no: 0397'de nüfusa kayıtlı
Ali ve Kezban'dan olma 06.02.1959 doğumlu dayısı
Özer Yağcı'nın vası olarak tayin edılmiştir.
Keyfıyet ilan olunur. 24.01.2000
Basın: 4013
KALBÎNÎZ SİZİN İÇİN
ÇALIŞIYOR, YA SİZ?...
TCRKKALPVAKFI
19 Mays Cd. No: 8 Şışli/İSTANBUL
Te/:(02i2)212 0707(pbx)10H
fos: (0212) 212 68 35