19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 5 OCAK 2000 SALJ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kapayalçın'm davası Yapgıtay'da • ANKARA (AA)- Ankara 9. Asliye Ceza Mahkemesi, eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın'ın "görevini kötüye kullandığı" gerekçesiyle yargılandığı davada "görevsizlik" karan vererek, dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. Soruşturma çok, ceza yok • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - tçişleri Bakanı Sadettin Tantan, DSP Bursa Milletvekili Ali Arabacrnın soru önergesini yanıtlarken, 1995 yılından bu yana işkence ve kötü muamele nedeniyle 9 bine yakın polis hakkında idari ve adli yönden işlem yapüdığını açıkladı. Tantan, kötü muamele nedeniyle 84, işkence nedeniyle ise 10 personelin hüküm gıydiğini bildirdi. Demirel panele katHdı • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Türk Parlamenterler Birliği tarafından düzenlenen "Avrupa siyasi kuruluşlannda parlamenterliğin boyutlan" paneline katıldı. Panelde konuşan Demirel, "Avrupa'nın bir yayılma hareketi değil, gönüllü bir topluluk olduğunu, bu topluluğun içindeki en önemli meselenin de ülkelerin kendilerine düştüğünü" söyledi. • STRASBOURG(AA)- Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi'ne (AİHM), 1999 yılında gelen şikâyet başvurulan sıralamasında Rusya'nm ilk sırada yer aldığı açıklandı. Italya 881 başvuruyla ikinci, Fransa 868 başvuruyla üçüncü, Polonya 691 başvuruyla dördüncü ve Türkiye 655 başvuruyla beşinci sıralarda yer aldı. Açıklamaya göre 1999 yılında insan haklan ihlallenyle ilgili şikâyet başvurulan bir önceki yıla oranla önemli ölçüde artarak 5 bin 981'den 8 bin 396'ya çıktı. En fazla mahkûm olan ûlkeler sıralamasında Italya 44 davayla ilk sırada yer alırken, Tûrkiye 18 davayla ikinci, Fransa 16 davayla üçüncü. îngiltere 12 davayla dördüncü sırada yer aldı. Kayıp trilyon davası • ANKARA (AA)- Kapahlan RP'nin son Genel Başkanı Necmettin Erbakan, eski Genel Başkan Yardımcılan Şevket Kazan ve Ahmet Tekdal'ın da aralannda bulunduğu 79 kişinin, 1997 yılı Hazine yardımını 71 il teşkılatına makbuz karşılığı dağmlmış gibi göstererek "kamu kurumunu dolandırdıklan ve bu yolla Siyasi Partiler Yasası'na aykın davrandıklan" gerekçesiyle 8'eryıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmalanna devam edildi. Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın dünkü duruşmasına sanık Süleyman Erim ve sanık avukatları katıldı. Mahkeme Başkanı, sanık avukatlannın soruşturmanın genişletilmesi taleplerinin, değerlendirilmesi amacıyla incelemeye alınmasına karar verildiğini açıklayarak duruşmayı erteledi. Başkanlık Divanı, genel uzlaşma sağlanmasını bekleme karan aldı MHR, DemîreFe yınnuşadıANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - MHP. anayasa değişikliğıyle Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'ın görev süresinin uzatılmasına, "bütün partiler arasmda uzlaşma sağlanması" koşuluyla destek verme karan aldı. Siyasi partilerin böyle bir uzlaşmaya gitmesinin zorluğunu da hesaplayan MHP, kendi cumhurbaşkanı adaylannı gözden geçirdi. MHP'de Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğhı'nun adı ön plana çıktı. MHP Başkanlık Divanı, dün Genel Başkan ve Başbakan Yardımcısı Devfet Bahçeii başkanJığında toplandı. Başbakan Ecevit'in Cumhurbaşkanı Demirel'in görev süresinin uzablması yönündeki önerisini divan üyelerine sunan Bahçeii, konuyla ilgili olarak Ecevit ve DYP Genel Başkanı Tansu Çfller ile yapüğı görüşmelere ilişkin bilgi verdı. Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin ortaya aülan tüm formüllerin değerlendirildiği toplantıda, anayasa değişikliğinin olması ve olmaması durumunda uygulanacak politikalar gözden geçirildi. Toplantı sonrasuıda açıklama yapan MHP Genel Başkan Yardımcısı Yahnici, cumhurbaşkanı adaylannın belli olacağı 16 Nisan tarihine kadar bir anayasa değişikliğinin yapılması gerektiğini belirterek, aksi takdirde mevcut sürecin işleyeceğine dikkat çekti. Hükümet ortaklannın milletvekili sayısınuı anayasa değişikliğine yetmediğini, bunun için parlamento içinde genel bir uzlaşma sağlanması gerektiğini anımsatan Yahnici, MHP'nin bir uzlaşma sağlanılması durumunda üstüne düşen görevi yapacağını ve uzlaşmacı tavnnı sürdüreceğinı söyledi. Yahnici, "Üzerinde nriaylan formül, Kapatma davası FP sözlü savunma yapacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargıtay Cumhu- nyet Başsavcısı Vural Sa- yaş'ın FP'nin kapatılması istemiyle açtığı davada bu- gün Cemil Çiçekpartısı adı- na sözlü savunma yapacak. Savaş'ın kapatma gerekçe- leri arasında saydığı "parti- nin başörtüsü eyiemİerine destek verdiği'' iddialanna "konunun insan haklan me- sefcs" olduğu teziyle karşı- lık verilecek. FP'lilerin, Merve Kavakçı'nın türban gösterisini "bireysd" olarak değerlendirecekleri belirtil- di. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Savaş'ın FP'nin kapatılması istemiyle açüğı davada Anayasa Mahkeme- si'ne geçen hafta yaptığı sözlü açıklamalann ardın- dan bugün de FP'liler sözlü savunma yapacak. FP'nin sözlü savunma hazırlıklan- nı yürüten hukukçulanndan Cemil Çiçek, Mehmet An Şahin, Şeref Malkoç ve Mustafa KamaJak çalışma- lannı tamamladı. Belırlenen tezlerin Anayasa Mahkeme- si'nde Çiçek tarafından di- le getınlmesı bekleniyor. ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART &tRAKT\M, AVUKAT UAZVA OLÜRSA 36Tyi bulabilecek dunımdaysa sorunsuz olarak anayasa değişikliği yapdacak ve daha sonra adaylann betirlenmesi aşamasına geçilecektir. Bu noktada, cumhurbaşkanlığı seçiminin sorun olmayacağuıı düşünüyonım. Seçim, istikrarü zemini bozucu bir anlatn taşunamahdır" dedı. Yahnici, bir soru üzerine, uzlaşmaya destek verme kararlannın "MHP'nin bir başka partinin çıkardığı adaya oy vereceği > a da kendi adayuıı çıkannayacağT anlamına gelmediğini de kaydetti.Toplantıda, anayasa değişikliği yapılamaması durumunda MHP'nin kimleri aday çıkarabileceği de değerlendirilirken, Milli Savunma Bakanı Çakmakoğlu ön plana çıktı. ANAPveFP^nmtavn MHP kurmaylan, diğer partilerin cumhurbaşkanlığı konusundaki tavnnın net olarak ortaya konması gerektiğini belirtirken şu değerlendirmeyı yaptılar: "FP'de genel başkan ayn, parti yöneticileri ayn açıklama yapryor. Orada bir görüş birtiği oluşrurulabilmiş değfl. ANAP ise bambaşka bir poBtika izhyor. ANAP Genel Başkanı Yılmaz, görfinüşte Demirel'e destek veriyormuş gibi gözükürken, perde gerisinde Yümaz'ın Köşk'e çıkanlması yönünde haorhk yapıldığı görûlfiyor. Yoksa partisinde kalmayı düşünen bir genel başkan, parti içinde keadisinden sonra teşkilaü topaıiayıp götûrecek isimkrin tarbşılmasma herhalde izin vermez. ANAP'ta şimdiden Yılmaz Köşk'e çıkacak. sonrasmda neler yapılması gerekiyor' tartışmalan yapıbyor ve basına da bu yönde pnmpalamalar var. Bu noktada ANAP'm tavn çokönemn." Komisyonun hazırladığı taslak rapor Parti Meclisi'nde eleştirelere neden oldu CHP'de, tüzük örgüte havaleANKARA (Cumhurivet Büro- su)-Tüzük değişıklığiyle ilgili ça- lışmalannı yaklaşık üç buçuk ay- di sürdüren CHP, konuyu örgütün tamşmasına açü. Merkez Yönetim Kurulu'nun hazırladığı "'tüzük ön taslagTnı görüşen parti meclisi (PM), metnin gerekçesini "huku- kffiği, yasalhğı ve syasiliği ohnadı- ğı" savıyla metınden çıkardı. Ilke ve kurallann yer aldığı bölümün, "taraşma metnT olarak örgütün değerlendirmesine sunulmasına karar verilirken, "MYK ve PM üvekrininsa\isınmduşurülmesive seçimde başansu olan yönetimin istifa etmesine ilişkin hükümkr" de bu metne eklendi. PM 11-12 Şubat'ta yapacağı toplantıda. ör- gütün görüşleri doğrultusunda tü- züğü yeniden ele alacak ve kurul- taym tarihini belirleyecek. Tüzük değişikliği çalışmalannı, MYK'nin9-10Ekim 1999tarihle- rinde Bolu'da gerçekleştirdiği top- lantısındabir tüzük komisyonu ku- rulmasıyla başlatan CHP yöneti- mi, aradan üç buçuk ay geçmesine karşın somut bir ilerleme kayde- demedi. Genel Sekreter Tarhan • MYK'nin hazırladığı ön taslağın gerekçesini reddeden Parti Meclisi, ilkelerin yer aldığı bölümün 'tartışma metni' olarak örgüte gönderilmesine karar verdi. Örgütün görüşleri alındıktan sonra Parti Meclisi, 11-12 Şubat'ta yapacağı toplantıda tüzüğü yeniden tartışacak ve tüzük kurultayının tarihini belirleyecek. Erdem başkanlığında. MYK üye- len Algan HacaJoğhı, Orhan Vefi YıMınm,MetinArifagaoğta ve 1b- rahinı Tez'den oluşan tüzük komis- yonunun çahşmalannı, geçen haf- ta sah günü gerçekleştirdiği top- lantısında ele alan MYK, hazırla- dığı taslak metni PM'ye sundu. Taslağın, her toplumda koşullann sık sık değişmesi nedeniyle polin- kalann da yeniden ele ahndığma ve değiştinldıgıne yer veren ve CHP'nin de bu değişimlere ayak uydurması gerektiği iletisini içe- ren gerekçesi. PM üyelerinin bü- yük bölümünün eleştirilerine ne- den oldu. Gerekçede yer alan bugünün problemlerini sınıflararası müca- dele düzleminde görmenin ve çöz- menin, eski siyaset yöntemleriyle ele almarun olanakh olmadığı de- ğerlendirmesinin de CHP'nin ya- pısına ve ilkelerine aykın oldugu vurgulandı. Aralannda, Mehmet Mogultay, Abdulkadir Ateş, Oya Arash \e Onder Sav'ın da bulun- duğu PM üyelen, gerekçenin hu- kuki ve siyasi olmadıgını dile ge- tirirken, tüzük gerekçesi niteliğini taşımadığını ancakprogram ilkele- ri olabileceğını beîirttiler. Murat Karayalçm tarafından verilen ve metnin PM karan olarak değil, tar- tışma metni olarak örgüte taruştı- nlmasına ilişkin önerge kabul edil- di. Buna göre, tüzük ön taslağının "ilkeier ve kuraDar" bölümünün örgüte gönderilmesine bu haftadan itibaren başlanacak. Örgüte 15-20 gün inceleme ve taruşma süresi ta- nınarak, bu sürenin sonunda ken- di önerilerini ve değerlendinnele- rini genel merkeze göndermeleri istenecek. PM'nin büyük bölümü, tüzük kurultayının gecıktinlmesi- nin partinin yapması gereken diğer işleri de geciktireceğıni gerekçe göstererek, sonbahara icaİTnaHan yapılmasından yana görüş beUrti- yor. PM, örgüte gönderilmesine karar verilen ilkeler bölümünü be- nimserken, bu bölüme MYK'nin üye sayısının 14'e; PM'nin üye sa- yısının 40'a indirilmesi, seçimde başansızhğa uğrayan yönetimin is- tifa etmesi ve partinin tüm yönetim kademelerinde kadınlara yüzde 25 kota tanınmasına Uişkin hükümler eklendi. Örgüte gönderilen metınde ayn- ca, CHP'nin en küçük yerleşim bi- rimi olan mahalle ve köylerde bi- le örgütlenmeye gitmesi. parti ge- nel merkez yöneticileri, il başkan- lan, partili U belediye başkanlan- nın de\let, kamu iktisadi teşebbüs- leri, belediyeler ile banka ve finans kurumlannda yönetici olamaya- caklan vurgulanryor. Partinin tüm kademelerindeki yöneticileri ve milletvekillerinin seçildıkleri za- man eş ve çocuklannı kapsayan mal bildiriminde bulunması gerek- tiği belırtilirken, genel merkez yö- neticileri ve milletvekillerinin ülke geneunde belediye başkan ve mec- üs üyeleri görevli olduklan yerde kamu kesimiyle çıkar ilişkisine gi- remeyecekleri behrtiliyor. Aynca, üst birimlerin alt birimleri görev- den almasının miimkün olamaya- cağı ilkesi getiriliyor. CHP Genel Başkanı Altan Öy- men. dün gazetemiz yazan Uğûr Mumcu'yu anma törenlerine ka- tılmak için gittiğı Trabzon'da, tü- zük çalışmalanyla ilgili olarak şunlan söyledi: "Siyasetin temiz haiegehnesiniistiyonız, Bunun için baa kuraDar ko\ duk. Bunlan ör- gütümüzk de görüşerek tüzük ça- hşması ile yerine oturtacağız. Bun- dan sonra CHP'nin merkez yöne- tûninde yer alacak olanlar, mal be- yanmda buhınacaklar. Kamu ku- nımlan ile çıkar üişkisi içinde ola- mayacaklar. Bankalann yönetim kuruDarmda \vr alamavBcaklar.' IRMIKIAYDEN ENGtN aengin(o doruk.nettr Hani, eskiden Avrupa gazetelerinde, Türkiye'yi konu alan karikatürierde, Türic'ü kafasında fesle çizeıierdi; biz de "Şu Avtvpalılara bakın, bizi hâlâ kafası fesli sanıyortar" diye homurdanırdık... Galiba "fes'e razı olmakta yarar var. Dün, Berlin'in en çok dinlenen radyo- lanndan "Multi-Kulti"deki meslektaş- larla buluştuk. Selam faslının ardından "Cesetler31'e çıktı haberin var mı En- gin" diye sordular. Avrupa Birliği'ne aday üye olarak ka- bul edildiğimiz günlerin ardından, Tür- kiye yeniden birinci sayfalara, radyo ve televizyonlarda ilk haberlere konu olu- yor: Cesetlehe! Bırakın sokaktaki adamı, mesleği ha- bercilik, gazetecilik olanlann bile gözün- de tuhaf bir fotoğraf oluştu: Sanki Tür- kiye'nin çeşitli kentlerinde kepçeler, grayderler, kazrna kürekli işçiler ha bire çukur kazıyorlar ve her iki çukurdan bi- rinde elleri ayaklan bağlı, ağır işkence- lerden geçirildikten sonra öldürülmüş bir ceset çıkıyor. Sanki Türkiye'nin gün- lük uğraşı çukur kazmak ve ceset çıkar- mağa dönüşmüş. Bu fotografın saçmalığını, tıpkı fesli Türk karikatürierinde oldugu gibi, anlat- maya çabalıyorsunuz. Itirazlar, en azın- To be' mi, 'Not to be' mi? dan ikna olmamışlığı gösteren dudak bükmelerle karşılaşıyorsunuz. Çok üstelerseniz, "Eeee, bir iki hafta içinde 31 cesedin normal olduğunu söylemeyeceksin herhalde. Üstelikres- mi açıklamalar, Türk medyasındaki ha- beher, henüz bulunmamış yüzlerce ce- setten söz ediyor" diyorlar. Ister iste- mez susuyorsunuz. Gecenin ilerleyen saatlerinde, kafalar yeterince dumanlandıktan sonra bir Al- man meslektaş -bence- haklı bir kara- mizah denedi. "Bugünlerde, Türkiye'de yüzlerce kentte Hamlet oynanıyor. A- ma Hamletten tek bir sahne" dedi ve ekledi, "To be or not to be!" Yani "01- makya da olmamak!" It oğlu ftin kara-şakası acıtıcıydı ama isabetliydi de. Gerçekten de galiba "To be or not to be" noktasındayız. Çok karmaşık bir "geçiş ve seçiş" sürecinin göbeğinde- yiz. Bir yanda Avrupa Birliği'ne (AB) hazır- lanıyor Türkiye. Bir Avrupa ülkesine dö- nüşmenin telaşı, çabası, hazırlığı ve ina- dı var. Yasalar, yönetmelikler, kurumlar, alışkanlıklarAvrupa ölçütlerine göre ye- niden elden geçirilecek, yeniden düzen- lenecek ve ister istemez atılan her adım- da Türkiye'nin çehresi değişecek. Değişimin yönü: Daha fazla demok- rasi, daha fazla yurttaş hakkı, daha faz- la bireysel özgürtük, daha fazla toplum- sal özgürlük. Hukukun üstünlüğünün pekişmesi ve geri dönüşsüz bir etkinli- ğe erişmesi. Dahası, ağırlıklı olarak Müslümanlann yaşadığı bir ülkede, "kulluktan yurttaşlığa" yeni bir sıçrama daha. Doğası gereği zor ve sancılı bir süreç. Kişisel ve siyasal tercihlerini bu yönde yapanlar için gerçekten "To be ornot to be". Buna karşılık, nüfusunun büyük bir çoğunluğu Müslüman, bu çoğunluğun bir kesimi de bağnaz Müslüman olan bir ülkede, "kul yasalannm değil, gök- selyasalann egemen oldugu" bir siya- sal sistem kurmak için çukuriara ceset gömecek kadar gözü kararmış "kökten- dinci terör örgûtlen" kol geziyor. Siste- min beslediği, gözyumduğu, el sürmek- ten çekindiği, oy kaygısına düşmüş si- yaset esnafının desteklediği "karanlığın güçleri" hızla radikalleşmekte. Şeriat esasına dayalı bir "Islam cemahiriyesi" kurmaya kararlı, Ortadoğu'nun hemen her kesiminde "müttefikler" bulmuş, Ta- liban'a hayran, Iran mollalanna hayran, Mısır'ın "Müslüman kardeşler"\ne hay- ran, Suudi ülkesinin Vahabi karanlığına hayran, Lübnan'ın, Şam'ın Hamas'ına, Emel'ine hayran, Ortadoğu'nun dört kö- şesinde örgütlü Hizbullah'a hayran, gö- zü dönmüş, silaha ve şiddete tapan iri- li ufaklı köktendinci çeteler. Yani bu bağlamda da Türkiye "To be or not tobe" dönemecinde. Türkiye'nin Susurluk'u ile, Hizbullahı ile, İBDA-C'si ile, ortaçağ karanlığını he- def bellemiş bin bir tarikatı ile Avrupa Birliği'ne katılmasının olanaksızlığını görmek için dâhi olmak gerekmiyor. Bu insan ve örgüt malzemesinin de içinde yer aldığı bir Türkiye'yi AB'ye taşımak mümkün değil. Ama AB üyeliğinin gerektirdiği ann- mayı sağlayacak ne siyasal güçter, ne adalet aygıtı, ne hukuk sistemi, ne ör- gütlü bir yurttaşlar kitlesi var ortada. Gerçekten "To be or not to be" dö- nemecindeyiz. Nedersiniz "tobe'rn, "nottobe'mi? POLİTtKA GUNLUGU HİKMET ÇETİNKAYA Yedi Yıl Sonra... Yağmurlu bir Istanbul sabahı... Uğur Mumcu öldürüleli tam yedi yıl oldu... Cumhuriyet'in merkez binasının bahçesi yine dün sabah dolmaya başlamıştı... Yıllardır sorduğumuz şu: "Katiller nerede?" Yanrtını birtürlü alamıyoruz... Gökyüzünü kuşatan kül rengi bulutlar, gri biray- dınlıkla birlikte anılanmızın üzerine sessizce dü- şüyor... Acı ve hüzün!.. Umut ve umutsuzluk!.. Suskunluğun ortasındaki küme küme insanlar zamanın o bilinen diliminde ölümle yaşamın ara- sındaki inceyolda buluşuyorlar... Resimler geçiyor gözlerimizin önünden... Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Turan Dur- sun, Çetin Emeç, Musa Anter, Uğur Mumcu, Onat Kırtiar, Ahmet Taner Kışlalı... Onat gözlerini yumuyor, Uğur hınzır bir gülüm- seyişle bize bakıyor... Bir çocuk gül ağacının çevresinde dolaşıyor... Sonsuz ve isimsiz bir deniz, feodal zaman su- lannı çalıyor... Çılgın bir büyücü, kan ırmağından geleceğin şarabını çıkanyor... Bozkır ortasında ırmak, kuyu dibinde gökyüzü ve özgürlük... Bunca faili meçhul cinayet neden çözülemiyor bunca zamandır? Mezar evler açılıyor, ölüler naylonlara sanlı top- raktan çıkanlıyor; vahşetin ortaçağ karanlığına bir kez daha tanık olunuyor... Kan gölünden beslenen vampirler, tüm bu olup bitenlere susan birtoplum, Madrid'de teröre kar- şı yürüyen bir milyon insana baktıkça acaba ne düşünüyor? • • • 1995 yılıydı ve din pazarlamacılan Istanbul'u mesken tutmuştu... Her gece bir televizyonda ithal malı din pazar- lamacıları konuşuyor, bizim 'demokratik medya- mız' da bu kişilere kucak açıyordu... Pakistan asıllı Ingiliz yurttaşı Asaf Hüseyin'i bugün anımsayanlar var mı? Asaf Hüseyin'i, Türkiye'ye 'Istanbul Organi- zasyon' adlı bir şirket getirmiş, bir özel televiz- yon da ona 'demokrasi ve banş' adına sımsıkı sa- nlmıştı... Asaf Hüseyin'in kitaplan Türkiye'de Pınar ve Iz yayınevlerince yayımlanmıştı... Asaf Hüseyin sosyologdu ve şeriatçı örgütler- le ilgili araştırmalar yapıyordu... Ama işin ilginç yani.. onu Ingiltere'de kimse ta- nımıyordu... O tarihte Kraliyet Uluslararası llişkiler Enstitü- sü'nde, Doğu ve Afrika Etüdleri Enstitüsü'nde ça- lışan tanınmış bilim insanlanna sormuştuk: "Kirndir bu Asaf Hüseyin ? " \'-" Yanıt "Biz Asaf Hüseyin7 tanımayız. Bu kişinin adını ilk kez sizden duyduk..." O dönemde Recep Tayyip Erdoğan belediye başkanıydı; Hüseyin Asaf için toplantılar düzen- ledi: "SiyasiIslam ve Fundamentalizm..." Asaf Hüseyin bakın ne diyordu beş yıl önce Is- tanbul'da: "Islamiyet terörist bir eylem değildir..." Doğruydu!.. Ancak, ardından şunlan ekliyordu: "Ancakzulme karşı tarih yazarken kan döküle- bilir. Islamı diriltmek için kan dökmek lazımsa bu yapılmalı..." • • • Dün sabah gül ağacının çevresinde dolaşan çocuk yedi yıl önce henüz doğmamıştı... Yağmurlu bir Istanbul sabahı... Bozkır ortasındaki ırmak akıyor bugün de... O kuyu dibindeki gökyüzü ve özgürlük nerede? Uğur Mumcu'nun katilleri bulunamadığı süre- ce Türkiye'de faili meçhul cinayetlerin aydınla- nacağına ınanmıyorum... Susuriuk'tan Hizb-i Kontra'ya dek uzanan ci- nayetler zincirinin halkaları çözülmedikçe ne hu- kuk devletinden ne de demokrasiden söz edilir... Ne diyordu Onat: "Şimdi sessiz duruyoruz kıyısında bir düşün- cenin/unutmak için unutuşun kolay ülkesinde- yiz/balıklar geçiyor kınşık bir deniz sofrasın- dan/ve elleri fenerle benim arkadaşlarım/dur- madan düşünüyorum ne kadar çok öldükyaşa- mak için." hikmetcetinkaya(g cumhurryetcom.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 GÖZLERİN POYRAZ Cumhuriyet k ı t a p l a r ı HBonetCeMmM Gazetecı-Yazar Hıkmet Çetınka>a'nın içindeki fırtınalı evrende geliştirdiğı. duygu denızınde damıttığı yazılan. Bir solukta okunacak. kımi zaman bir nisan yağmuru altında. bazan poyraz yelının soğuk sa\iırganlığında ya da karanlık bir gecenın >alnızlı|ında yeniden okunacak, yer yer okunacak bir kitap bu kıtap Cumhurrret Çag Pazarlama A.Ş. Türkocağ^ Cad. No:39/41 p kulûbû ı34334)Cağaloğiu-istanbul Tel- (212)514 01 96^ kitap kulû
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle