25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25OCAK2000SAU OLAYLAK • llı olay.gorus@cumhuriyet.com.tr 'Yeşil Gece' 2000 MetmERKSAN <MT - ^ - eşilGece', Re- ^ ^ / şatNuriGün- % / tekin'in W^ (1889-1956) bir romanının adıdır. Birbil- giye göre Türkiye Cumhuriyeti Dev- leti'nin kurucusu Atatürk, beğendi- ği bir roman yazan olan R. N. G.'e 1925 yılında şöyle der: "trtfca, yo- bazhk ve şeriat bağnazbğı, dinsel dü- fânceninsiyasal düşünceye dönüşme- skür. Kökleri biMmsd bilgi ve bilimsel düşünce olan laik Tûrkiye Cumhuri- yeti Devleti'nin entehlikelidüşnuuu, siyasal düşünceye dönûşen irtica, yo- bazhk ve şeriat bağnazhğıdır. Siyasal dûşûnceye dönûşen, bilimsel bilgi ve bOünsel dnşfince karptı olan irticayı, yobaznğı ve şeriat bağnazhğuu eleşti- ren bir roman yazmaüsınız." "Yeşil Gcce" romanının yazılmasının kök düşüncesi budur. "Yeşfl Gece" deyi- mi ya da deyişi, "irticayı, yobaznğı ve şeriat bağnazhğTnı simgeler. R. N. G. «Yeşil Gece"yi 1926 yılı- nın Mart-Eylül aylan süresince yaz- mış. "Yeşfl Gece" 1928 yılında "Va- Idt gazetesmde" tefrika edilmiş, "Su- hutet Kütûphanesi (yayıneyi)" tara- findan 1928 yılında 310 sayfa olarak yayımlanmıştır. "Yeşfl Gece" romanındakı düşünce- ler, sorunlar, olaylar, olgular, kişiler Tûrkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ku- ruluşundan sonrayapüan devhmler ve Atatûrk ilkeleriyle doğruca ilgili ol- makla birlikte, roman 19. yûzyılın sonlannda başlar, 1926 yılı başlann- da biter. R. N. G. "irtkayı, yobaznğı ve şeriat bağnazhğuu" bu yıllara iliş- kin siyasal, toplumsal, ekonomik, kül- tûrel olaylar, olgular ve kişiler kapsa- mında anlatır. R. N. G.'nin "irticayı, yobazhğı ve şeriat bağnazüğuu" bu dönem içinde anlatmasının amacı; bin yıldır Tûrk ulusunun uygarlık geliş- mesıni engelleyen "irtica,yobazlık ve şeriat bağnazhğTnın, Türkiye Cum- huriyeti Devleti'nin yapısını oluştu- ran siyasal, toplumsal, ekonomik, kül- tûrel, hukuksal, bilimsel, düşünsel devrimlere karşın "LaikComhuriyet Dönemi" içinde sürdüğünü vurgula- maktır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, dış ve iç düşmanlara karşı büyük savaşlar yapılarak kurulmuştur. Bu zorlu sa- vaşlarda dış düşman; emperyalizm, ka- pitalizm, sömürgecilik ve bolşeviklik- tir. Bu kanlı savaşlarda iç düşman; saltanat, hilafet, irtica, yobazlık ve şeriat bağnazlığıdır. Bu savaşlarda dış ve iç düşmanlar işbırlıği yapmışlar- dır. Askeri, siyasal, ekonomik, toplum- sal alanlarda yapılan ve kazanılan bu savaşlar, dış düşmanlarla anlaşmalar yapılarak bitirilmiştir. Dış düşman- larla işbirliği yapan hilafet ve salta- nat yok edilmiştir. Fakat iç düşman- lann bir bölümünü oluşturan 'irtica, yobazhkve şeriatbağnazhğı'', dış düş- manlarla yaptığı işbirligini hiç aksat- madan, Türkiye Cumhuriyeti Devle- ti'ne karşı yaptığı hain savaşı sürdür- müştür. "trtica, yobazhkve şeriat bağ- nazbğT yıllardan beri tüm siyasal par- tilere sızmış ve siyasal partilerde yu- valanmış ohnakla birlikte bu kez "ir- tica, yobazhkve şeriat bağnaztağı'' sal- dırgan ve hain bir siyasal parti oluşu- munda yapılanmıştır. Yapısı "irtka, yobazhkve şeriatbağnazuğT olan bu siyasal pârti açık bir konumda; kök- leri bilimsel bilgi ve bilimsel düşün- ce olan "Türkiye Cumhuriyeti Dev- teti"ne karşı, ödevi ve görevi "Laik TûrkiyeCumhuriyeti Devteti"ni dış ve iç düşmanlara karşı korumak ve kol- lamak olan, mazisi onurlarla, şanlar- la, şereflerle, şehitlerle, gazilerie do- lu kahraman Türk ordusuna saldır- maktadır. "Irtkayı,yobazfağıveşeriatbağnaz- hğmı" simgeleyen "Yeşfl Gece", açık ve etkin bir siyasal düşünceye dönü- şerek, 2000 yılında olanca tehlikesiy- le sürmektedir. Büyük devrimci Ata- türk'ün "Türldye Cumhuriyeti Dev- teti'nin entehKkdidûşmanı, siyasal dû- şûnceyedönûşen irtica,yobazhkve şe- riat bağnaznğıdır" uyansı, 2000'li yıllann baş doğrusudur. Türkiye Cum- huriyeti Devleti düşmanı, Atatürk düş- manı, bilimsel bilgi düşmanı, bilim- sel düşünce düşmanı, uygarhk düşma- nı; solcu, sağcı, dinci, demokrat gö- rünümündeki kışkutıcı (provokatör) karaaydınlar, "demokrasi", "ikinci cumhuriyetw , "mflenyum", "Avrupa Toptahjğu", "küttûr mozaiğin , "halk- lann özgüriüğü", "üniter devlet des- poöuğu",u değişiketaikyapüarT \ "dm- sel düşünce özgüriüğû", "Ban laikfi- ği", "Franscz hukuku", "Anglosak- son hnkuku", "Cumhuriyet demok- rasi değüdir", "demokrasi paketi", "gtobaUeşme", "küreseDeşme", "tûr- ban zulmfi", "sivil toplum-asker top- hun", "Hberal düşünce", "din ve vic- dan özgürlûğû", "milletegemenSğuıi önkyenordu engeü", "ulus devletdö- nemi bitti", "insan haklan", "banş" gibi sözcük, deyim ve safsatalann ar- kasına sakladıklan güdümlü ajan dü- şünceleri doğrultusunda "vatan hain- liği" niteliklerini sürdüredursunlar, "siyasal dûşûnceye dönûşen irtica, yo- bazhk ve şeriat bağnazbğT, "Tûrki- ye Cumhuriyeti Devleti"nın en bü- yük, en tehlikeli ve en hain düşmanı- chr. Laik T. C. D. suurlan içinde siya- sal düşünceye dönûşen "irtica, yobaz- hk ve şeriat bağnazhğı"nın ıç kaynak- lan şunlardır: Dinsel düşünce öğreti- mi-eğitimi-yaymacası (propaganda) yapan okullar, dershaneler, kurslar, dernekler, vakıflar, yurtlar, basımev- leri, yayınevleri, gazeteler, dergiler, ki- taplar, radyolar, televizyonlar, tarikat ve cemaatlerin sahibi olduğu serma- ye ve şirketler. Laik T. C. D. suurlan dışında siyasal düşünceye dönûşen "irtica, yobazhk ve şeriat bağnazh- ğTnın dış kaynaklan şunlardır: Ban'da ve Dogu'da yabancı devlet yönetim- lerinin parasal-siyasal desteğinde ve korumasında çalışan, dinsel düşünce öğretimi-eğitimi-yaymacası yapan okullar, dershaneler, kurslar, dernek- ler, vakıflar, yurtlar, basımevleri, ya- yınevleri, gazeteler, dergiler, kitap- lar, radyolar, televizyonlar, tarikat ve cemaatlerin sahibi olduğu sermaye ve şirketler. Laik Türkiye Cumhuriyeti Devle- tı'nde "irtica, yobazhk ve şeriat bağ- nazhğTnın en tehlikeli kökleri, Tür- kiye Cumhuriyeti Devleti'nden ayhk para alankaraaydınlardır. Adlannm ba- şına ekledıkleri, üniversite öğretımi- ne ilişkin biçimsel bir basamagı gös- tergeleyen tammlan ile göz korkuta- rak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kar- şıtı "ulema fetvalan" yazan bu kara- aydınlar, siyasal düşünceye dönûşen "irtica, yobazhk ve şeriat bağnazb- ğTnın en tehlikeli kaynaklandır. Dev- let üniversitelerinde bilimsel bilgi oluşturan namuslu meslektaşlannın gölgesine yuvalanmış olan bu düz- mece (sahte) bilginler, Tûrkiye Cum- huriyeti Devleti'nden aylık para alıp Türkiye Cumhuriyeti Devleti 'nin ku- yusunu kazmaktadırlar. Şimdilerde günlük bir gazetede haftalık yazı ya- zan ve Atatürkçülüğü hiç kimseye bı- rakmayan bu kişilerden biri; 1977 ve 1978'de gene haftalık yazı yazdığı günlük bir gazetede "şeriat devleti dûzenine dönühnesini". "şeriat dûze- ni lslanun uygulanmasını", "şeriatin bir külrûr olarak kullanılmasını", "ulusçuluğun şeriatla birlikte dûşû- nühnesini" yazmışnr. Bu kişi bugün- lerde ilerici, devrimci, Atatürkçü gö- rünümündeki karaaydınlann baştacı- dır. Türk devlet geleneğinde asker- seyf ve bilgin-ulema sınıfı (ulema sı- nıfı şudur: müderrisler "üniversiteöğ- retim üyeleri'', kadılar "yargıçlar'', hukukçular-avukatlar "fikıhçuar'') devleti ayakta tutan ve yöneten smıf- lardır. Türkiye Cumhuriyeti Devle- ti'nde asker-seyf suufuıın içıne sıza- mayan, siyasal düşünceye dönüşmüş "irtica, yobazhkve şeriatbağnazhğı", bilgin-ulema sınıfînın içinde yuva- lanmıştır. Şimdi; ulema sınıfinın için- de yuvalanan siyasal düşünceye dö- nüşmüş "irtica,yobazhkve şeriat bağ- naztağı'', yüzüne "demokrasi'' maske- si takarak asker sınıfını saffi-harp dı- şı (savaş-hattı dışı) bırakmak çabası içindedir. Bu çabanın gerisinde "iç ve dtşgûçler" vardır. Siyasal düşünceye dönûşen "hHca,yobazhkve şeriat bağ- nazhğı"nı simgeleyen ve çok koyula- şan "Yeşil Gece" içinde "yurtsevertik'' ve "yurt hainliğj" birbirinden ayırt edihnez olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde "laik düşünce" ve "antilaik düşün- ce" arasında savaş vardır. "Bflünsel dü- şünce" ve "dinsel düşünce" arasında süregelen bu savaş "Laik Türldye Cumhuriyeti Devleti"nin "ölûm-ka- hm" savaşıdır. Bu savaş "laik-binm- sel düşûncenin" kutsal savaşıdır. An- tilaik düşünce ve eylem sahipleri oluş- turduklan ve ürettikleri çeşitli yalan- larla (demagojüerle) bu savaşı etkisiz (pasif) bir savaş konumuna getirmek istemektedir. Bu "Mtmeyen kavga", "Laik Türkiye Cumhuriyeti Devle- ti"nin en tehlikeli düşmanıdır. "Laik Türkiye Cumhuriyeti Dev- fcti"nin kuruluş, devrim ve uygarhk tarihinin kök kitaplan şunlardır: 1. Atatürk'ün yazdığı ve söylediği "Bü- vükNutuk", 2. "Atatürk'ünSöylevve Demeçleri", 3. Atatürk'ün kendi el yazısı ile yazdığı ve yazdırdığı "Uy- gar Bilgfler" Laik T. C. D.'nin 4. ku- ruluş, devrim ve uygarhk tarihi Ata- türk'ün buyruğuyla Reşat Nuri tara- findan yazılan "Yeşfl Gece"dir. "Ye- şfl Gece" değeri ve önemi hiç bilin- memiş bir romandır. "Yeşfl Gece", "Laik Tûrkiye Cumhuriyeti Dev- leti"nin kuruluş, devrim ve uygarhk tarihinin çok önemli, çok çarpıcı, çok trajik "gizh" tarihkUr." Şairzamana "dur" demiş. Ama akıp geçmiş aylar yıllar. Dün Sevgili Uğur Mumcu'nun öldü- rülmesinin yıldönü- müydü. Hani bu na- mus sözüydü, hani devlet en kısa za- manda düğümleri çözecekti? Her şey eskilerde kaldı; sözler, gözyaşlan, çığlıkiar, yakılan mumlar... Yıllar geçti gitti. Kaç yıl daha geçecek? Karştmda Uğur'un fotoğrafı... Bir başkafo- toğrafta ikimiz birlikteyiz. ören'de bir ak- şam üstü tam da eylül güneşinin battığı saatte... Birkaç ay sonra kıyamet kopa- cakt, Uğur arabasına konulan bir bom- baytayokedılecekti. Kimin akiına gelirdi böy- le bir olay? Gerçi hazırtıklıydı. Bir şeylerin yaşana- cağını biliyormuş gibiydik. Tabancası, zırh- h gömleği, her an tetikte oluşu... Bütün düş- manca bakışlar üzerindeydi. Hırsızlar, ka- t'Uer, mafyacılar, türtü çeteler hepsi karşı- sındaydı... Hepsinin gizli yanlannı, çalış- malannı bir bir açıklıyordu. Adlan sanlany- lal.. Basın dünyamızda ilk kez görülen bir durum: Açarsanız kitaplannı, şaşarsınız, içinde yaşadığımız şu günleri nasıl da gör- müş... Atatürk devrimini içtenlikle savunanlann başındaydı. Emekten, emekçiden yana... Toplumdaki karanlıklann üstüne giden bir öncü... Globalleşen dünyanın haJklann eli- ni kolunu bağlamaktan, gözleri aldatmak- tan başka bir şey olmadığını bilen bir ay- dın "Artık sosyalizm öldü" diyenlere şu sözterie meydan okuyan bir toplumcu: "Sosyalîzm Türldye'nin gûndemine yine yerieşecektir. Altmışlı yıllarda yükselen, 8O'lıyıllarda gündeminden çıkmış gibigö- rünen sosyalizm yakın bir gelecekte yine gûndeme gelecektir. Çünkû sosyalizmi yok etmek, kökûnü kazımak, bûsbûtün yok et- mek olası_ değildir. Buna kimsenin gücü yetmez. Üzerinden devlet buldozerieri de geçirseniz, sosyalizm yann kır çiçekleri gi- bi fabrika bahçeierinde ve tahalarda aça- caMrc "(19 Ağustos 1987) Şu son günlerde önemli olaylarla karşı- laştJk... İBDA -C'ler, Adnan Hoca'lar, Hiz- EVET/HAYIR OKTAYAKBAL HepimizUğup Mumcu'yuz bullah'lar... Hepsinin tek hedefi, laik Türki- ye Cumhuriyeti'ni yık- mak, ülkeyi şeriat dö- nemine sokmak! Her yanda gizli mezarlar açtlıyor, onlarca ceset ortaya çıkanlıyor. Yal- nız laik aydınlar değil, Islamcı sayılanlar bi- te gözü dönmüş yobazlarca kıyılıyor. Bütün bu kanlı işleri "derin devlet"eyük- lemeye çalışanlar Işlama çevreler, gazete- ler, TVter... Işin kolayını bulmuşlar, bütün suçu devlete yükte, yakayı sıytr! UğurMumcu'yu kimleröldürdü? Hizbul- lahçılar mı, daha başkalan mı? Aradan ge- çen bunca zaman içinde devlet bu kördü- ğümü çözemedi. Belki de çözdürülmesi öntendi! Işte Başbakanltga bile sızmtşiar. Hü- kümetin her işını, davranışınt uzman adam- lanyla kontrol ettirmişler. Ne zaman mı? Bay Erbakan'ın bir yıl süren başbakanlı- ğında laik devletin ortadan kaldınlması için her şey yapılmamış mıydı? Işte sonuç... Uğur Mumcu bütün bunlan, oJanlan, ola- caklan yazdı kıtaplannda.. Açık açık!... Ka- ranlıkta kalan cınayetlerin çözüm yoJlannı bile gösterdi. Ama kim dinledi, kim uygu- lamaya kalkıştı dedikierini? Uğur Mumcu artık bir tek kişi değil! Ül- keyi, halkı karanlıklardan kurtarmak için uğraş veren her yurttaş bir Uğur Mum- cu'dur. Hepimiz Uğur Mumcu'yuz... Uğur Mumcu olmak zorundayız. Uğur Mumcu'nun 'AydınlarDHekçesi'da- vasında yaptığı savunma hepimize birders niteltğindedir. Bu dersi yıllarönce almak, öğ- renmek, gereğini yapmak gerekirdi. Oy- sa!.. "Bu ülkede eğer aydınlar konuşursa ve aydınlarbinbir türlü çıkann ve korkunun tut- sağı olmadan özgünce görüşlerini açık- larsa, işte o zaman, içinden çıktıklan top- luma karşıgörevlerini bir ölçûde olsun ye- rine getirmiş olunar. Bizler, 'Padişahım çok yaşa' diye yetiştirilen insanlar değiliz, 1e- ba' değiliz, özgürdüşünceliinsanlanz. Dû~ şüncelerimizden, kalemlenmizden başka bir silahımız yoktur." Sevgili Uğur Mumcu'nun anısına say- gıyla... Gerçek Bir Aydınlanma Savaşçısıydı Eroi EKTUĞRUL Hukukçu, Aydın Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı E ğer bugün sevgüi Uğur Mumcu aramızda ol- saydı, Bergama köylü- lerini alkışlardı. Onla- n yüreklendirici yazılar yazardı. Çünkü Uğur, yurt çıkarlannın, güzeUiklerinin yanındaydı. Ger- çek aydınlık savaşçılannuı ya- nındaydı. Bergama köylûleri, böl- gelerindeki siyanürlü alnn çıkar- maya çalışan yabancı şirketlerle tam bir hukuk savaşımı verdiler ve Va7anHilar Ancak, bu süreç ge- ri çalışünlmak isteniyor. Berga- ma köylûlerinin elde ettikleri ka- zanımlar, tahkım yasası geriye çahşnnlmak istenilerek geri ahn- maya çalışıhyor. Onlar da bunun fariandalar. Ve yalnızca bölgele- rindeki yanlışhklara değil, ülke- mizin başka yanlışlıklarma da karşı çıkmaya başladılar. Onun için, nükleer enerjiye, nükleer santrallara da karşı çüayorlar. Bu- nun için Ankara'ya kadar yürü- yorlar. Yetküilere, ilgüilere ve ka- muoyuna seslerini duyurmaya ca- hşıyorlar. Polisten dayak yeme- yi göze ahyorlar. Türban göste- rilerine sessiz kalan polis, bu ül- ke temiz kalsın, bu iilke yağma- lanmasın, çevre bozulmasın diyen Bergama köylülerini copluyor, dövüyor. Ama onlar doğru şey- leryaptıklannın farkındalar. Yü- mıyorlar, korkmuyorlar. Tepki- lerini demokratikyoUaıiadile ge- tiriyorlar. "Memleketi satumz", "Bizeköyiülûğüzehh-ettiniz" di- ye bağmyorlar. Eğer sevgili Uğur Mumcu bu- gün aramızda olsaydı, kesinlikle, Bergama köylülerine sahip çı- kardı. 24 Ocak 1993 'ten bu yana tam 7 yıl geçti. Aramızdan aynlışı- nın yedinci yıldönümünde Uğur'u bir kez daha sevgiyle, saygıyla anıyoruz. Onu yitirmekle neyi yi- tirmiş olduğumuzu bir kez daha düşünüyoruz. Bugün yurdumuzun her yerinde, onu anmak için açık hava, kapalı salon toplantılan ya- pıhyor. Onu anmak demek, ar- tık, Türkiye'nin sorunlannı konuş- mak demek. Uğur Mumcu, geçmişte, gele- ceği görmüştû. Kardı ve kirli olay- lann bağlantılannı çözmüştü. O ne dediyse çıktı. Onu kimler yok etti büiyoruz. flribinli yıllara öy- le toplumsal olaylarla girdik ki susmak olanaksız. Ancak, sanki herkeskanıksadı, susuyoruz. Eğer sevgili Uğur olsaydı kesinlikle susmazdı. Uluslararası Para Fonu'nun (TMF) istemi ile yeni zamlargün- deme girdi. Halkımız eziliyor. Ücreüiler, işçiler, memurlar, dar gelirliler geçim zorluklan için- de. Dertlerini anlatmak için so- kağa dökülen memurlara, emek- lilere, işçilere polisler köpekler- le saldınyor. Kimsenin sesi çık- mıyor. Sanki doğal bir olaymış gi- bi bakıyor herkes. Bir sabah kalktığımızda beş bankamn birdan iflas ettiğini ve devletin bunlara el koyduğunu öğreniyoruz. Bu bankalar arasın- da, daha önce özelleştirilmiş olan Sümerbank'ın da bulundugunu içimiz yanarak görüyoruz. Böylece, özelleştirmenin nasıl bir şey olduğu bir kez daha orta- ya çdayor. Tam bir yağma düze- ni... halkın paralan ile kurulmuş kurumlan önce özelleştiriyorum diyerek anaparaya peşkeş çek, sonra içi boşaltüsın, yağmalansın, yeniden el koy. Ve çaluıanlar, ça- lanlann yanına kârkalsın. Halkın parasım yeniden bunlan kurtar- maya kullan. Ve tüm bunlar kar- şısında, Sayın Başbakan zaman zaman "Bunlan içime sindiremi- yoruın" desin. Böyle bir şey ola- bilir mi? Türkiye böyle bir duru- ma sokulabilir mi? Sevgüi Uğur'un ölümünün ye- dinci yıldönümünde bunlan bir kez daha anıyoruz. O bugün ara- mızda olsaydı bu olaylara sus- mazdı. Ve günlerce yazardı, ka- muoyu oluştururdu. Sonuç ahn- caya kadar da işin peşini bırak- mazdı. Uğur böyle yaptığı için araştırmacı gazeteciydi. İnsan haklan savunucusuydu, Atatürk- çüydü, özgürlükçüydü; yobazla- nn, hırsızlann, soygunculann, vurgunculann düşmanıydı. Tam bağımsız Türkiye'den ya- naydı. Ve se\'gili Uğurböyle yap- nğı için, karanlık güçlerin, kirli çevrelerin düşmanı oldu. Onlann korkulu rüyası oldu. Ve onun için, Uğur'u aramızdan aldılar. Sev- gili Uğur, Knbilay'la başlayan; BedriKaraCaldoğhı'yla ÜmitDo- ğanay'la BedrettmCömert'le Or- han Yavuz'la, Doğan Öz'le Bah- riye Üçok'la MuammerAksoy'la süren, yakın zamanda yitirdiğimiz AhmetTaner Kışlah ile günümü- ze gelen devrim şehitlerinin, ay- dınlanma savaşçılannnı en yiğit- lerinden, en güzellerinden birisi- dir. Bugün, hepimiz Uğur Mum- cu'yuz. Onu unutmayacağız. Onu unuttunnayacağız. O, mum değil, bir meşaleydi. Onu sonsuza de- ğin yaşatacağız. PENCERE Yedi Yılda Değişen?.. Uğur'un ölümünden bu yana yedi yıl geçti. Kışlah öldürüleli üç ay oldu. Yedi yıl Uğur'un katilleri bulunacak umudu ya da avuntusuyta yaşayan bir kimsenin, üç ay önce Ah- met Taner Kışlalı'yı eşbiçimde yitirmesi, insanın ru- hunda onulmaz bir sarsıntı yaratmaz mı?.. Eskiden bu gibı efkâıiı durumlarda, yakın birdost sigara paketini uzatırdı: - Yakbirtane!.. Hayat sigara dumanı gibidir; ciğerine çeker, ha- vaya üflers/n... Bir varmış, bir yokmuş olur. • Bereket versin, şu üç kuruş otuz paralık dünya- nın girdisine çıktısına akıl erdirebılecek kadar yaşa- mak fırsatını bulanlar, bir yaştan sonra hertür duy- gusal tuzağı parçalayacak çifte su verilmiş çelik gi- bi tavlanıyorlar. Yoksa sevgili ölülerimize ağlaya ağlaya göz ptnar- lanmız kuruyacak, dövüne dövüne kendi kendimi- zi helak edeceğiz de hiçbir işe yaramayacak... Dile kolay.. Yedi yıl... Tam sevgili Uğur'un acısı küllenir gibiyken gön- lümüzde yeni bir yara açıldı. Peki, bir sonu yok mu bunun?.. Var. • Çünkü, dünden bugüne, şu kahroiası dünyada de- ğişmiş bir şey var. Nediro?.. Beriin Duvan 1989'da yıkıldı; Sovyetler 1991 'de dağıldı; "komünizm tehlikesi"n\ her ülkenin içinde kahretmek amacıyla örgütlenen "NATO Gladiosu'na gerek kalmadı; Türkiye de gidişata uyarlanmak zo- rundaydı. 28 Şubat bu yolda bir dönüm noktasıdır. Doğrusu biraz geç kalındı; ama, bunun suçu as- kerde değil!.. Türkiye öylesine bir tuzağa sokulup da kuşatılmtştı ki belki de içinden çıkılamayacak; ül- ke parçalanırtcen irtica karanlığına yuvarlanacakft. Doğu ve Batı bloklannın yıkılmasından sonra yeni- den oluşan dengelerde değişen dünya haritası, Anadolu'da yeniden biçımlenecekti. Güç kuramı her zamanki gibi bu aşamada da iş- ledi, zor oyunu bozdu; PKK yenilgiye uğratıldıktan sonra sıra geldi irtica tehlikesine... Ancak uzun yıllardan beri "gayri meşru" kavga- lann sarmalına dolanmış bir Türkiye'de çok boyut- lu faili meçhul cinayetler kördüğümünün içinden çıkmak kolay mı?.. Hizbullah'ın ancak deşilebilen bağırsaklan, devletin vaktiyle nelere dolandığını çar- pıcı biçimde sergilemiyor mu?.. • 28 Şubat'ı bir askeri müdahale gibi gormek tste- yenler, dünden bugüne biriken duygulannın rüzgâ- nna kapılıyoriar. 28 Şubat'tan önce Türkiye'de en büyük tehlike komünizmdi, 28 Şubattan sonra ir- tica oldu. Bu değişimin anlamı, askeri kapsamın çok dışında ve üstünde bir toplumsal ve tarihse) içerik taşıyor. Askerin, tüm üst düzey kadrosuyla Ahmet Taner Kışlalı'nın cenaze törenine katılması yaşanan değişimin göstergesıdir. Uğur'un son yolculuğunda halk vardı; Kışlah'yı son yolculuğuna haik ve asker birlikte uğuriadı. Uğur'un katillerinin yakalanması davası Kışlalı ci- nayetinin aydınlanmasıyla özdeşleşti; bu iki oiayın birden aydınlanması ise Türkiye'de yakın tarihin açıklanmasıyla artık anlamdaştır. UNİX, LINUX işletim sistemleri ve COBOL programlama dilini biliyorsanız, NEDEN BİZİ ARAMIYORSUNUZ? CUMHURİYET GAZETESİ BUKETSERMET Tel: 0212 512 05 05/508 ESKİŞEHÖl 5. İCRA VE İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN tFLASIN AÇILDIĞINA DAİRILAN Dosya No: 2000/175 Iflas 1- Gökmeydan Mahallesi Canan Sokak 25/2 adresinde: Doğan Yûcel. 2- Mustafa Kemalpaşa Mahallesi Canbay Sokak 18/14 ad- resinde Cafer Yücel. 3- Sivrihisar Oğlakçı Yûcel Tesislerinde NadirYücel hak- kmda Eskisehir 4. Asliye Hukuk Hâkimliğı'nin 02.11.1999 tarih ve 1998/385 Esas: 1999/664 karar sayıh karan ile ifla- sma karar veriteuş olup ülasın 14.01.2000 tarihinden itıbaren açılmış bulundugu I.f.K.'nuD 166. maddesı gereğince ilan olunur. 14.01.2000. Basm: 1941 Bilgi işlem üssü 1+11 taksitle hemen teslim! Bilgisayar, 1 yıl sınırîiz intemet, yazıa, tarayia, joystick... Hepsi bir arada, çok uygun koşuHaria sizin... Kaçırmaytn! Tam donanımh bir bilgi işlem üssû sahibi otmamn ayncalığını yaşayın. ı »rcvlık com tr Ayda 67.900.000 TL'den başlayan 12 aya varan taksitlerle. Anafcart RAM HOD R» CT>ftOM SesKvt EkranlCartı Kasa Monrtûf FanModen Haıye Mouse Hopariör VMn98TQrk MelCeieran433MHz «lOOupset '32MB100MHzSORAM &4G8EDEHO0 : 1^4 MB 3.5 '40X 3DSesKartı SIOCNpsef Tümisş* »grafikmodûl ATXMMTc>wcr 15-028dpiMHîll .56K32bıtPa QTûrkçelO«ye :220WPMPOstoco çe IjJetmı Sstcm 600>1200 dp> Ftaıbed Tarayicı. Joysöck. jettlmde otacafct» rrîSTfmı a* »fc««ıfcanrt* PC oesTK H«rn Pnzrertna* H a y a t a . KADIKÖY 5. İCRA DAİRESİ'NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK AKTTIRMAİLANI Dosya No 19991 Satış Satılmasıu karar verilen gayrimcakalüa, (lzale-ı $uyu karan nedenı ile) Tap» Kaydı: Kadıköy 2. Bölğe Tapu Sıcıl Mûd.'nün, Kadıköy 2 Bölge Göztepe Mah. Tanzımat ve Aüf Bey Sok. 105 pafta, 949 ada, 77 parsel sayılı 1079 nû. yûzölçûmlû 9 kat, 2 dûfckân 16 daıreli bahçelı kargır apartmanın 208 8896 arsa paylı zemıo kat 2 nolu dûkkân. Imır Duromo: 1 '1000 ölçeldı ımar pla- nı ile 1 '5000 ölçeklı bölgeleme planında bına yükseldiği H seıbest ırtıfada, taban alanı kat sayısı TAKS. 0 25 kat alanı kat sayısı KAKS 2.07 şaıtlannda aynk nızam ıskân sahasındadır Cayrimenkulân Evsafı: Satışa çıkanlan taşınmaz Kadıköy Göztepe Mah Tanzımat Sokağı ile Şen Sokağı'nın kesıştığı köşe başın- da mahallen 8 kapıtaj nolu betonarme karkas sıstemle, 1 bodrum, 1 zemın. 8 normal katlı ınşa edilmiş Ser- kan Apartmanı'nın zemın katında halen Günallar Gıda Tıc adı ile market olarak ışletılmekte olan 2 no'lu dûkkân mahallıdır Dûkkân bıDşığindekı 1 no'lu dûkkân ile müşterek ara bölme duvan yıkılarak birlikte kullanılmaktadır Dûkkân Şen Sokağı cephelı olup zemını karo mozaıklı, kapı ve camekânları demır dog- ramalıdır Dûkkân net olarak 36 41 m2 sahalı olup ırtıfası 3 50 m'dır Bına vasat altında malzetne ışçılık- le ınşa edilmiş olup bınada su. elektnk, kalonfer \e asansör tesısatlan vardır. Bına her türlü beledıye hiz- metlennden ıscıfa eder konumda olup ulaşımı kolaydır Tıhmin Olonıa Kıymet: 25 000.000 000 -TL. S»tış Şartlan: I- Bınncı açık arttırması 28.02.2000 günû saat 15 OO'ten 15 15'e kadar Kadıköy 5. lcra Mûdürlügü'nde yapılacaktır Bu arttırmada tahmın edılen kjymetm yûzde 75'ını ve rûçhanlı alacakJılar \arsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ıhale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çık- mazsa, en çok arttıranın taahhüdü bakı kalroak şartıyla 9 3 2000 günü aynı yer ve aynı saatlerde 2 arttır- maya çıkanlacaktır Bu arttırmada da bu mıktar elde edılememışse gaynmenkul en çok arttıranın taahhü- dü saklı kalmak ûzere arttırma ılanmda göstenlen müddet sonunda en çok arttırana ıhale edılecektır Şu ka- dar kı arttırma bedeluıin malın tahmin edılen kıymetmın yûzde 40'ını bubnası ve satış ısteyenın alacağına rûçhanı olan aiacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevırme ve paylaştırma mas- raflannı geçmesı lazımdır Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebı dûşecektır. 2- Arttırmaya ıştırak edecekienn. tahmın edılen kıymetın yüzde 20'sı nıspetınde pey akçesı veya bu mıktar kadar mıllı bir ban- kanın temınat mektubunu vermelen lazımdır. Satış peşın para ıledır, alıeı ıstedığınde 20 günü geçmemek ûzere mehıl \ enlebıhr Tellalıye resmı, tapu satun hara, bınkmış vergıler satış bedelınden ödenır Ihale pu- lu, tapu alım harç ve masraflan ve katma değer vergısı (KDV), tahlıye masraflan alıcıya aıttır. 3- Ipotek sahibi alacaklılarla dığer ılgılılenn (llgılıler tabınne ırtıfak hakkı sahibi de dahıldır) bu gaynmenkul üze- nndekı haklannı. hususıyle faız ve masrafa daır olan ıddialannı dayanağı belgelen ile on beş gün içinde daıremıze bıldırmelen lazımdır Aksı takdırde haklan tapu sıcılı ile sabıt olmadıkça pav laşmadan hariç bı- rakılacaklardır 4- lhaleve katılıp daha sonra ıhale bedelını yatırmamak suretıyle ıhalemn feshıne sebep olan tüm ahcılar ve kefillen, teklıf ettıklen bedel ile son ıhale bedelı arasındakı farktan ve dığer zararlar- dan v e ayrıca temerrüt faızınden müteselsilen mesul olacaklardiT. Ihale rarkı ve temerrüt faizı aynca hük- me hacet kalmaksızm daıremızce tahsil olunacak, bu fark. varsa öncelıkle temınat bedelınden alınacaktır 5- Şartname, ılan tarihinden itıbaren herkesm görebılmesı ıçın daırede açık olup masrafı venldıgı takdırde isteyen alıcıya bir omeğı göndenlebılır 6- Satışa ıştırak edenlenn şartnameyı görmüş ve münderecatını kabul etmış sayılacaklan, başkaca bılgı almak ısteyenlenn 1999/1 Satış sayılı dosya numarasıyla müdur- lügumûze başvurmalan ılan olunur. 17.01 2000 Basın: 2458
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle