Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25-OCAK 2000 SALI CUMHURtYET SAYFA
17
Ayasofya
Istanbul'daki başanlı
çalışmalanyia dikkati
çeken Ayasofya
Müzesi Müdürü Ali
Kılıçkaya görevinden
alınıp Kastamonu'ya,
yardımcısı Erdoğan
Bilen de Trabzon'a
tayin edildi. Istanbul
Arkeoloji Müzeleri
Müdürü iken
Refahlılann Taksim'e
cami projesini
benimseyen ve
DSP'liler
ı tarafından
AnrUar ve
Müzeler Genel
Müdürü yapılan Alpay
Pasinli'nin, demokrat
kadrolan dağıtp
müzelerde kendi
kadrosunu kurması
bekleniyor.
Çeşme
Tekirdağ Çorlu'da,
Osmanlı döneminden
kalma bir çeşme;
Silahtar Mahallesi'nde
bir sokağa adını veren
Hastane Çeşmesi.
Yaklaşık 10 yıldır suyu
akmayan tarihi bir
yapı. Çeşmenin içinde
altın olduğu yolunda
bir söylenti çıkmış.
Geçen Şeker
Bayramı'nda da
birileri su deposundan
girip çeşmenin içinde
altın aramaya
kalkışmış. Sonuçta
çeşmenin yan
duvarianndaki
mermerler ve ön
kısmındaki bir parça
sizlere ömür!
Elektrontk posta: somQposfa.ct8nhuriyeLcom.tr
D E N İ Z S O M
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Bir genel mûdür rûşvet
alırken yakalanmış...
"Benim memurum da
müdürûmdeisinibilirt»
B
ir zamanlar Güneydoğu'daki Marksist PKK
terörüne karşı, inanç sahibi yurttaşlann
kendtlerini korumak için Hizbullah çevre-
sinde buluştuğu söyleniyor. Şimdi lütfen
söyler misiniz, açılan mezarlardan kaç PKK milita-
nının cesedi çıktı? Örgüt, başlangıçta belki bu dü-
şünceden yola çıkmış ve dahi bu amaçla yola çı-
kartılmış olabilir ama din, siyasete girdiği anda baş-
ka bir yolun yolcusu olduğu kesin... Cumhurbaşka-
nı Süleyman Demirel. dinin sevgi ve banş öngör-
düğünü söylüyor. Doğrudur. Ama Demirel de bu be-
yanı ile din üzerinden siyaset yapmış olmuyor mu?
Siyaset yaparken ayetlerin bir kısmını alıp konuş-
maya başlarsanız, başkalan da ayetlerin kalan kı-
sımlannı alıp kendince konuşma hakkını kazanır.
Hizbullah'ın işadamlannı kaçırmasını bir "haraçtop-
lama" yöntemi olarak değerlendirebilirsiniz, ama
örgüt için bu konu kutsal kitaptan kazanılmış bir
cizye yani vergi toplama hakkıdır.
Ders alırlar mı?
Tevbe Suresi 30. ayet: "Kendilerine kitap verilen-
lerden olup Allah'a da, ahiret gününe de iman et-
meyen, Allah ile Peygamberinin haram kıldığını ha-
ram saymayan, hak dini kabul etmeyen kimselerle
ta boyun eğerek ve size itaat ederek cizyeyi verin-
ceye kadar savaşın."
Hizbuliah'ın Nur tarikatından tüccarlan kaçırma-
sı boşuna değildir.
Başbakan Bülent Ecevit, "iyi tarikatlar"ı kollama
misyonunu yüklenmeden önce tarikatlar arasında-
ki egemenlik savaşımını irdelemelidir. Ecevit, Nur-
culuğun kurucusu Saidi Nursi'nin Türkçe öğrenme
gereği bile duymayan bir Kürt olduğunu, cumhuri-
yete karşı Şeyt Sait'in başkaldınsını desteklediğini
unutmamaJı ve kolladığı "iyi tarikatlar"ın bu kökten
geldiği gerçeği ile din temeline dayalı bir Kürt dev-
letinin peşinde olan Hizbullah'ın Nur tarikatından
tüccarlan kaçınması arasındaki bağlantıyı kurmaya
çalışmalıdır.
örgütün birer mezarlığa dönüşmüş hücre evleri-
ni dehşet verici bulabilir, örgütü Huzbul-Dehşet, ör-
güt üyelerini cani diye tanımlayabilirsiniz; din üze-
rinden siyaset yaptığınız sürece örgütün üstlendiği
kutsal görevi yadsıyamazsıntz.
Bakara Suresi'nden: "Sizinle dögüşenlerie Allah
yolunda dövüşün, haddi aşmayın, muhakkak ki Al-
lah haddi aşanlan sevmez. Onlan bulduğunuz her
yerde öldürün, sizi çıkardıklan yerden onlan çıka-
nn", "Frtneden (din namına zulüm ve baskıdan) eser
kalmayıncaya kadar onlarla döğüşün. Ta ki din yal-
nız Allah için ola" "Size karşı tecavüz edenlere siz
de ayniyle tecavüz edin."
Siyasette en küçük din motifini kullananlann bile
Hizbullah'tan alacağı büyük dersler olmalı!
SESSİZSEDASIZ(I) NURlKURTCEBE
OA/LAB/A/
Patara'daki yangınları yorumlamak
Antalya'daki antik yerleşimlerden
Patara'da alevler yükseliyor; tarihi
kalıntılann üzerindeki bitki örtüsü
peyderpey yanıyor.-Yangınlar
yöredeki rant kavgasına bağlanıyor;
dikkatler Patara kazılarına karşı
çıkan çevrelerin bölgeyi paylaşım
hesaplarına çevriliyor. Bu
hesaplardan, başta muhtar olmak
üzere "işbirlikçi" köylüler de
nasibini alıyor. Fakat, bu tür bir
yaklaşımla en kolaycı yol seçilmiş
oluyor. Aydınlanma kültürünün
temelini oluşturan akıl, dostluklara
ve duygulara baskın çıkıp devre dışı
kalınca ortalık doğal olarak
karanyor; kimsenin aklına Patara'da
yakılacak bir orman olmadığı,
yaban bitki örtüsünün bulunduğu
gelmiyor. O halde, Patara'da şöyle
bir durup çevreye bakmak ve başka
sorular sormak gerekiyor:
Patara'da geçerli olan rant
hesaplan öteki kazı alanlannda da
bitki örtüsünün yakılması için neden
geçerli olmuyor?
Teos'ta, Erythrai'da, Perge'de,
Aspendos'ta köylüler ya da rantçılar
sit alanlarını neden ateşe vermiyor?
Patara'da Fahri Işık'ın
başkanlığındaki kazı ekibine
köylülerin duyduğu tepkinin altında
nelerin yattığını, iki yıl önce bir
geceyansı kazı evinin basılmasına
neden olan olaylan neden kimse
sorgulamıyor?
Yangınlan yorumlarken Fahri Işık'ın
ve yardımcısının kazılar strasında
yakaladığı mutluluğa bakıp karar
vermemek gerekiyor! Kültür
Bakanı Istemihan Talay'ın da
iki yıl önceki Patara gezisi
sırasında tanık olduğu tatsız
olaylan unuttuğu anlaşılıyoıi
AYDINLANMA ATEŞİ
tletişim: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212.513 85 95
'Holkımızyarınlarımızın
karartümasına izin vermeyecektir'
'Çarşamba
ToplantılarV
^ Tank Zafer Tunaya
anısına düzenlenen ve sekiz
yıldır süregelen 'Çarşamba
Toplantıları'nın bu ayki
konuğu, Amerika Birleşik
Devletleri Infaz Hukuku
Uzman Müşaviri Melda
Türker. "Türk Ceza
Evlerinin 21. Yûzyüa
Girerken Reform
Sorunlarının Aşılması Nasıl
Çözümlenebilir" konulu
toplantıyann 17.30-19.30
saatleri arasında Beyoğlu
Tünel'de Tank Zafer Tunaya
Kültür Merkezi'nde
Galatasaray Üniversitesi
Araştınna görevlisi Emre
Öktem tarafuıdan yapılacak.
Maltepe ÇYDD
Maltepe şubesi olarak,
"Devrim Şehitlerimizi"
anma günümüzü Marmara
Koleji Konferans Salonu'nda
30 Ocak saat 19.30'da Genel
Başkanımız Türkân Saylan,
Cumhuriyet gazetesi yazan
Şfikran Soner ve Mehmet
Başar'ın konuşmacı olarak
katılımlanyla
gerçekleştireceğiz. Sizleri de
aramızda görebilmenin
sevincini yaşama dileğiyle.
Amasya ADD
Uğur Mumcu ve onun gibi
laikliği, demokrasiyi ve
Kemalizmi savunduğu için
katledilen bütün aydınlanmızı
anmak için, yann saat
19.30'da, şubemizin Kocacık
^ÇarşısıÖzelJtdare î§ hanı Kat:
2 adresınde bulunan
lokalinde, "Hedef:
Cumhuriyet! Katledilen
Aydınların Kişiliğinde
Cumhuriyete Yapılan
Saldırılar" konulu bir
konferans düzenledik.
Konferansa konuşmacı olarak
Sayın Dr. A. Nejat Ölçen
katıhyor.
Konferans sonunda mini bir
dınletı sunulacak.
Çanakkale Cumok
1) Türkiye'nin aydınlık
geleceğini karartmak isteyen
güçler, laik ve demokratik
Cumhuriyet'e gönül vermiş
üç aydmımızı Prof. Dr.
Muammer Aksoy, Uğur
Mumcu ve Onat Kutlar'ı
öldürdüler. Anılan önünde
saygıyla eğiliyor, faillennin
bulunamamasınm
düşündürücü olduğunu
yineliyoruz.
Çağdaş, demokrat, laik,
Atatürkçülük bayrağuıı
taşıyan halkımız
yannlarınuzın karartılmasına
izin venneyecektir.
2) Nükleer Enerji
santrallanna karşı oluşturulan
Güçbirliği Platformlarının
gerçekleştirdiği, eylemleri
destekliyor, nükleer
karşıtlanna 'geri zekâlı'
diyenleri şiddetle kınıyoruz.
24
Ocak
1993-2000
24
Ocak
Yedi yıl önce
Uğur Mumcu
şehit edilmişti!
• O, Atatürkçü;
• O, laik;
• O, terör karşıtı;
• O, hırsızlann, vurgunculann, çetelerin
karşısında olduğu için öldürüldü!...
• Devlet verdiği onur sözünü tutup
O'nun katilini bulsaydı, Onat Kutlar,
Prof. Kışlalı bugün aramızdaydı!... )
ISTANBUL KIZ USESI
EĞITIM VAKFı
HAYVANLAR İSMAIL GÜLGEÇ
""ÇÎZGÎLÎK KÂMİL MASARACİ
r
£vL—^^?-^7
HARBİ SEMİH POROY semihporoy@yahoo.com
MIRMIRLAR UĞUR DURAK
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAISI 25 Ocak
MONROE'NUN SON E$L
1961 'DE BUGÜN, UA/İ.Ü SİMEMA OyuNCUSU MAKO.ni
eşi orı/M mzyve/ AGTHUK M/tc&e,
8oşANMifrr. ILK EVUUG/M/, f6 »4-
S/'/e O£MİZCtyt-E(JXM££ DOUGHE/ery}
MOtJgO£~, OAHA SONRA, SeyZSOLCU JDE
Oı MAG6/O I^ e M&s
LİLİĞf, ÖZELLf/ZLE /KÛLTTjtZEL AÇIDAM
ÇOK 4
£
LEGİ "APTKC
£/Ç4Sf
, CİCOF
A
lf£ "SCKS
ANKARA 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
1999/464
Davacı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanhğı vekili tarafından davalı Ibrahim Öktem aleyhine açılan kamulaştınna davasuun mah-
kememizde yapılan duruşmasında verilen ara karan gereğince; Davalı Ibrahim öktem'in Ivedik Köyü Yenımahalle / Ankara adresine
çıkartılan tebligatın yapılamadığı ve yaptınlan emniyet araştırmalannda ise adresinin tespit edilemediği emniyet yazılanndan anlaşıl-
mış olup bu dava dilekçesinin HUMK'nun 213. maddesi gereğince ılanen tebliğine karar verilmiştir. Duruşmagünü 15.2.2000 günü sa-
at 10.10'a bırakılmış olup durusmaya gelmediğiniz veya kendinizi temsil eden bir vekil bulmadığınız, ibraz etmek istediğiniz belge ve
delillerinizi duruşma gününe kadar ibraz etmediğiniz takdirde yokluğunuzda karar verilecektir. tşbu ilan, davalı Ibrahim Oktem'e dava
dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 21.12.1999
Basın: 1795
GÖRÜŞ
FİRDEVS GÜMÜŞOĞLU*
Kuduzla Savaşa Adanan Bir Yaşam:
Türkiye'mn Pasteur'ü
Dr. Zekai Muammer Tunçman
Son günlerde özellikle Istanbul'da büyük bir sorun
haline gelen kuduz köpeklerin saldınsı, halk sağlığını
ciddi boyutlarda tehdit ediyor. Hekim değitim ve ku-
duzun nedenleri, korunma yollan üzerine yazmaya-
cağım. Yalnızca biyografisi üzerine çalıştığım, cum-
huriyet tarihine Türkiye'nin Pasteur'ü olarak geçme-
yi hak eden bir bilim insanını Dr. Zekai MuammerTunç-
man'ı kısaca sizlere tanıtacağım. Dolayısıyla, cumhu-
riyetin ilk yıllarında kudu2 hastalığına karşı verilen mü-
cadele örneğinde olduğu gibi, bilim insanına ve halk
sağlığına verilen öneme dikkat çekeceğim.
Dr. Zekai Muammer Tunçman, Türkiye'de modern
mikrobiyolojinin öncülerinden. 1895 Istanbul doğum-
lu. Haydarpaşa Tıp Fakültesi'nden 1918'de mezun olur.
1. Dünya Savaşı sona erdiğinde Istanbul Bakteriyo-
lojihanesi'ne asistan olarak girer ve burada ihtisas
yapar. 1920 yılı, Anadolu'ya kinin, aşı, serum, frengi
tedavisinde kullanılan ilaç gibi zorunlu pek çok ilacın
gönderilmesinin yasak olduğu yıldır. Yüzyıllar boyu,
kaderiyle bas başa bırakılan halk, bu kez hastalıktan
kmlmaktadır. ıstanburun işgalini onaylayanlar, düşman-
la işbirtiği yapanlar, 'Anadolu halk hükümeti'ni güç
duruma sokmak isterler. Bugünlerde Dr. Zekai Muam-
mer Tunçman, Anadolu'dan bir yazı alır. Acil olarak,
yüz bin kişilik çiçek aşısı, pek çok bakteri aşısıyla bir-
likte, kolera ve veba kültürteri istenir. Dr. Tunçman, bak-
teriyoloji laboratuvannda gizlice kolera ve veba kül-
türleri hazırlar. Çiçek aşısını ise çalıştığı laboratuvar-
da bulunmadığı için Sıhhiye Müdürü Abdullah Cev-
det'in göz yumması sonucu, bir başka laboratuvar-
dan gizlice dışan çıkanr ve eşi Muazzez Hanım'la be-
raber, yanlanna aldıklan aşı, serum, kültür ve deney
hayvanlanyla Inebolu'ya, oradan da Kastamonu'ya
kaçar. Dr. Zekai Muammer Tunçman, dört yıl boyun-
ca burada aşı ve serum üretir, içme sulannın sterili-
zasyonunu sağlar ve halk sağlığına yönelik yazılar ya-
zar, konferanslar verir.
Artık Kurtuluş Savaşı bitmiş, Kastamonu'daki has-
tanenin düzene girdiğine karar verilmiştir. Dr. Tunçman,
Bursa'ya tayin edilir.Uluslararası mikrobiyoloji kong-
relerine tebliğler sunar.
1925'te Dr. Zekai Muammer Tunçman'ın Bursa'da
çaiıştğı hastaneyi ziyaret eden Dr. Refik Saydam, Tunç-
man'a uzmanlık için Avrupa sınavlanna katılmasını
önerir. Tunçman, sınava girer ve kazanır. Türkiye'nin
en yoksul olduğu koşullarda, kuduz hastalığı konu-
sunda eğitim görmesi için, üç arkadaşıyla biriikte Pa-
ris'e Pasteur Enstitüsü'ne gönderilir. Enstitünün so-
rumlusu BCG aşısının kâşifi Prof. A. Calmette'tır.
1927'de ihtisasını bitiren Dr. Tunçman, önce Istanbul
Kuduz Müessesesi Müdüriüğü'ne, t»rkaç ay sonra
da Diyarbakır Kuduz Müessesesi Müdüriüğü'ne tayin
edilir. Kısa bir süre içinde Diyarbakır'da "mükemmer
diye tanımlanan bir hastane kurar. O sıralar Diyarba-
kır'ın nüfusu elli altmış bindir. Kuduz, srtma, çiçek ve
kızıl hastalığı çok yaygındır. Dr. Tunçman, günde üç
yüze yakın kan örneği tahlili yaparak salgın hastalık-
lara karşı savaşır.
Dr. Zekai Muammer Tunçman, 1932'de Sağlık Ba-
kanhğı'ndan bir telgraf alır: Istanbul'da kuduz hızlaart-
maktadır ve kuduz müessesesi müdürlüğüne tayin
edilmiştir. Acil olarak yola çıkması istenir. Tunçman he-
men Istanbul'a gider. Gördüğü manzara karşısında do-
nakalm "... Teşkilat noksan, ne hemşire, ne asistan,
ne yardımcı vardı; kadrosunda bir tek kâtip, on hade-
me bulunmakta idi. Müessese hastane hissini vere-
cek rvhtan mahnımdu." Oysa dört yıl boyunca çalış-
tığı Diyarbakır'da bir tek kuduz olayı dışında, kuduza
rastlanmaz.
1937'de arkadaşı Ihsan Şükrû Aksel'le biriikte,
dünya çapında bir ilke ımza atar ve ülkemizde ilk kez
görülen yalancı kuduz (Aujeszky) virüsünü izole eder.
Uluslararası dergılerdeyayımlanan bu buluşu, 1938'de
Bükreş'te toplanan 'Uluslararası Kuduz Konferansı'na
sunar. Dr. Zekai Muammer Tunçman, Türk Mikrobi-
yoloji Cemiyeti'nin 30 yıl başkanlığını yapar. Aynca
1948'den 1970 sonlanna dek Mikrobiyoloji dergisini
ve dünyada ilk kez kuduz konusunda dört dilde ya-
yımlanan Rabies adlı bir de dergiyi çıkanr. Türkçe ve
yabancı dergilerde yayımlanan 109 bilimsel makale-
si olan Dr. Tunçman, kuduz hastalığı konusunda çok
sayıda kitabın da yazandır. Bunun yanı sıra Fransa'nın
verdiği en değerii bilim ödülüne sahiptir. 1928'de baş-
ladığı kuduz hastalığına yönelik savaşı yaşamı bo-
yunca sürdü. "Göçeöe bilim olmaz" diyen Dr. Tunç-
man, bilimsel çalışmalann, devlet desteğiyle tutarlı
bir biçimde kurumsallaşmasına, halkın salgın hasta-
lıklara karşı bilgilendirilmesine özel önem verir. Nite-
likli bir bilim insanı oiarak zamanını "köpekleröldürül-
sûn mü, öldûrülmesin mi" tartışmalarıyla geçirmez.
1980 yılının ocak ayında Türkiye'nin Pasteur'ü, Dr.
Zekai Muammer Tunçman'ı yitirdik. Onun, 1930'da Di-
yarbakır'da kuduz salgınına karşı elde ettiği başarı,
2000'lerde, neden bütün yurtta başarılmasın... Üste-
lik, arkamızda Dr. Zekai Muammer Tunçman gibi bi-
lim insanlan ve devnmci sağlık politikası uygulama-
lan varken...
* Araştırmacı-yazar, KadınlarDünyası Dergisi Yazıiş-
teri Müdürü
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2
1 2
SOLDAN
SAĞA:
1/ Seyrek do- •
kunmuş, ince ve 2
sert bir kumaş.
II Çeşitli spor- 3
larda kullanılan
ölçüsü ve değe-
ri değişken bi-
rim... Kısa çiz-
me. 3/ Açgözlü-
lük, hırs... Ustün
bir yetkinin gü-
cünü simgele- °
yen değnek. 4/ g
Işaret... Güzel
kokulubeyaz çiçeği olan
bir ağaççık... Yüz met- ^
re kare tutannda yüzey
ölçüsü birimi. 5/ Küçük 2
torba.6/Çıkaryol,çare... 3
Dervişlerin kırk gün sü- 4
re ile kendilerine uygu- ,-
ladıklanzahmediveper-
hizli dönem. II İnce ve 6
uzunmetalçubuk... Za- 7
yıf yapılı, güçsüz. 8/Si- g
vas'uıbirilçesi... Kaba- _
dayı. 9/ Obüslerden,
bombalardan korunmak için yerin altına kazılmış sıper.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ En elverişli dunûn. II Sakağı da denilen ölümcül hay-
van hastalığı... Kumarda oriatya sürülen para. 3/ "Yine
yükünün kervanı geldi/ Çekemem bu derdi bölek se-
ninle" (Feryadi)... Kaz, ördek, güvercin gibi kimi kus yav -
rularının civcivlikten sonraki durumu. 4/ Yolsuz ya da
emeksiz elde edilen şey... Eski Mısır'da güneş tannsı. 5/
Kerestelik birağaç cinsi... tskambilde birkâğıt. 6/ Bir cet-
vel türü... Taşlı tarla. 7/KazDağı'nın antik dönemlerde-
ki adı... Asya"da yüksek bir bölge. 8/'— Serezli": Ti-
yatro oyuncumuz... Doku teli. 9/ Baharda çok erken çi-
çek açan soğanlı bir bitki.