25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 5 OCAK 2000 SALJ CUMHURİYET SAYFA J. LJJLI. kultur@cumhuriyetcom.tr 15 Ünlü Fransız düşünür ve edebiyatçı ölümünün 20. yılında Fransa'da yeniden gündemde Sartre'dan geriye ne kaldı?Dış Haberier Servisi - Geçen hafta Fransa'da haftalık basının kapağında, ünlü Fransız düşünür ve edebiyatçı Je- an-Paul Sartre vardı. Yazan sonsuz is- tirahatinden manşetlere taşıyan ise Sart- re'ın düşün ve yazın yaşamından kesit- leri içeren bir araştırmanın kitap olarak yayımlanması. Araştırma Bernard- Henry Levy tarafından hazırlanarak epeyce kalın bir kitaba dönüştü. 19 Ocak'ta okuru iie buluşan kıtabın ismi "Sartre'mYü^ıh". Aslında LeFbint ve LeNouvd Obser- vatenr gibi dergilerin, ölümünün 20. yı- lında Sartre'ı anımsamalannın nedeni, Sartre'ın Fransız entelektüel dünyasın- da varoluşçu felsefesiyle kopardığı fır- tınanın ardından aynı çevrede siyasal 'angajmanı' ile uyandırdığı rahatsız- hk. Sartre belki de bu yüzden Fransa'nın en çok tartışılan edebiyatçısı halıne gel- di. Fransız basımnda Sartre hakkında çı- kan yazılar, aslında yazın ve düşün dün- yasından çağdaşlannın Sartre"ı yeniden yorumlamalanndan başka bir şey değil. Jean Daniel'den Claude Lanzmann'a dek Sartre ile yan yana gelmiş pek çok isim, her biri kendi Sartre'ıyla, yazann ölümünün yarattığı kara delik etrafında yirmi yıl sonra alevlenen bu tartışmaya kanldı. Ve Sartre'ın koordinatlan Camus, Malram, StendhaL Gide gibı isımler arasında yeniden tanımlandı. Jean David, "Camus yandaşı Sartre'a dişbiler" diyor ve ekliyor: "Pekçokkez bu iki insanın olağanûstü çeldci sohbet- B Le Point ve Le Nouvel Observateur dergikri Sartre'ı aynnüh bir biçimde inceledL lerine konuk olmuş az sayıda şanslı' dın- leyiciden' biri olarak biriyle 'buluştu- ğumda' diğerini 'düşünürdüm' ve bu iki uzlaşmaz şahsiyetin arasındaki evHliği gerçekleştirdim." David'e göre varoluş- çuluğun hımayesindeki bu çift, asla be- raber bir ergime gerçekleştiremeseler de benzeşmenin ötesinde bir armoni oluşturuyorlardı. Çünkü, Sartre ahla- kında dünyaya gelmeye -ya da gelme- meye- dair bir protesto olarak yalnızca var olmak absürd iken, Camus'nün, in- sanı dünyanın kavgacı sessizliğinden başka her şeye kayıtsız bir varlık olarak nitelemesi yalnızca bir nüansn. Bu arada Sartre hakkında en fazla söz hakkı tanınan Bernard- Henry Levy'ye, Sartre'ın ilk sayısına ünza attığı bir der- gi olan Le Nouvel Observateur'ün şu so- ruyu sorması ilginç: "Sartre, döneminin en son entelektüeli kabul edinrken böy- le anılmayı niçin reddetti?" Levy bu soruya şu sözlerle cevap ve- riyor: Gûn Doyünca kanüayıp dnrduğu sayfalarda edebiyann boş ve anlamsız olmasının da ötesinde 'kötü' olduğunu ' emard-Henry Levy'nin hazırladığı, Sartre'ın düşün ve yazın yaşamından kesitleri içeren "Sartre'ın Yüzyılı" başlıklı kapsarnlı bir araştırma yayımlandı. Fransız basınında Jean Daniel'den Claude Lanzmann'a dek birçok isim, yazılannda Sartre'ı yeniden yorumladı. tekrarlayanbainmiçdâTiyaaııdayıkma- ya çahşöğı bir şeyler var demektir. Öyle kL eserierinin değersizoldukları düşün- cesi karşısında Sartre, yazma uğraşıyla avunamryordu." Aynca eserinden alın- ülanan parçalarda Levy, Sartre'ın iç dün- yasında belkı de kendisini yakın hisse- deceği son adam olan Stendhal'e öy- künmesini dile getiriyor. Diğer taraftan Sartre'ın son dönemin- de -ki bu dönem Cezayir Savaşı'na ve Batı Avnıpa'da komünist hareketlere duyulan sempatinin artnğı yıllara denk geliyor- komünist bir düzen mücadele- sine 'angaje' oluşu yazar üzerindeki tarnşmalann odak noktasını oluşturuyor. Sartre'a yakın isimlerden biri olan Claude Lanzmann'la yazann yayıncı- lık mirası, "Shoah"(Yahudi Soykınmı) ve sadakat üzerine yapılan söyleşi, ya- zann düşünüş biçiminin çekiciliğine ışık tutuyor. Sartre'ın 1945 yüındaçıkarma- yabaşladığıK \JemZamanlar"(Les Temps Modernes) isımli dergide onunla bera- ber çalışan Lanzmann, kendisi de bir Yahudi olan Sartre'ın "Yahudi Sorunu Üzerine Dnşûnceler'' isimli eserinden yola çıkarak Sartre'ın anti-semitizmi, Yahudi gururundan sıynhnak suretiyle yenilgiye uğratma yaklaşunınm büyük savaş sonrası şaşkınlığında gördüğü tep- kileri değerlendiriyor. Sonuçta, Fransız entelektüeli bir haf- tayı Sartre üzerine düşünerek ve "kav- ga ederek" geçirdi. Bu gündem Bernard-Henri Levy'nin kitabıyla sürecek olsa da biz kısaca du- rumu özetleyelim: Varoluşçuluk felse- fesinde Camus'nün bir adım gerisinde de kalsa, Sartre, düşüncesindeki hare- ketliliğin yarattığı evrim sonucunda en- telektüel çevrelerden koparak siyasal bir kimlik buldu. Bugüne gelindiğinde, Sartre'ın çizgi- sinde hatalar dizili olduğu ılen sürülür- ken, yazın dili fazla öğretici, tiyatrosu modası geçmiş, felsefesi işlevsiz bulun- sa da eserierinin yeniden okunuşu onun bir efsane ohnayı hak ettiğini ortaya ko- yuyor. Mustafa Kaplan'ın'Uyumlama' adlı dans gösterisi çağdaş sanatlar için özgür mekân Dulcinea'da Kimlik-mekân ilişkişi sorguLanıyor ESRA A1İÇAVUŞOĞLU Dansçı ve koreograf Mustafa Kaplan'ın mekâna özel çalışması çağdaş sanatlar ıçin özgür mekân Dul- cinea'da 27-28-29 Ocak ve 3^-5 Şubat tarihleri ara- smda izleyicilere sunulacak. 'Uyumianıa' başlığını ta- şıyan dans gösterisinde Mustafa Kaplan. kimlik-me- kân ilişkisini, 'a9takauna,düşme,bo^uk,yerçeknni' gibi kavramlar aracılığıyla ırdeliyor. Galeri mekânının mıman yapısının kullanıldığı koreografide dansçılar ve izleyıciler aynı uzamı pay- laşacak. Göstenlerde, Mustafa Kaplan'a CHcay Ka- rahan, Serap Meriç, Bahar Vıdinlioğiu. Füiz Sızanh, ÖmerUysalve DuygnGöngörgibi danscılareşlikede- cek. Mustafa Kaplan, 1984 yılında Geyvan Mac Mfflen ile başladığı dans eğıtımı boyunca pek çok önemli ko- reograf ile çalıştı. Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde pek çok festivalde sahneye çıkan sanatçı Ingiltere. Danimarka. Belçika'da Aydm Teker'in koreografile- rinde yer aldı. Isviçre'de sergiledıği dans performan- sıyla beğeni topladı. Çalışmalanna halen Şehır Tiyat- rolan'nda ve Dans Fabrikası'nda devam eden Mus- tafa Kaplan, koreografilerinde insan vücudu ve den- ge üışkısıni alışılmadık bir biçimde ortaya koyuyor. Yürümek, koşmak, düşmek gibi son derece sıradan eylemler, sanatçuıın koreografisi ile farklı anlamla- ra taşınıyot. Boşhığa resim çizflmesi amaçlanryor 'Uyunüama' beş kışiden ve üç bölümden oluşuyor. mekânda çok az ışık kullanılacak. Kaplan sahnede il- lüzyon yaratmanın keyifli olduğunu, ancak mekânın izleyiciye yakınlığı nedeniyle abartüı gelebileceğini düşünüyor. Bu yüzden galeri mekânı olabildiğince bo- şaltılmış. Izleyici boş bir stüdyoya girecek ve olduk- ça yalın bir gösteri izleyecek. 'liyıımlama' tamamen Dulcinea'nın kimliğıne yö- nelik düşünülmüş bir çalışma. "Burası öncetikM ola- rak bir galeri, kendine ait bir iç tasanmı var. Mekânı 0î1»açıkartmakk^boşafrnk.çıpUklaştırdıkOkluk- ça dinaıııik, hareketfi, değişken bir performans oldu. Dans disiptininden geidiğimjz için gösteriyi dinamik •pi haztrianmt; bir gösteri tercflMm." Mustafa Kaplan beden enerjisini dışan çıkartma üze- rine çahşıyor. Bölümleri öncelikle içerik ve mekân bütünlüyor. Üç bölümde bir biçimde birbirine bağla- nıyor. 'Uyunüama'nın ıkınci bölümünde, galeri sütunla- n ve iki kız arasında kurulan bir ilişki söz konusu. Bu- rada vücut diyaloğu öne çıkıyor. "Once düşme ik ilgfli başı sonu beffi olan bir cûm- fe knrduk. Bu cömleyi birkaç kere tekrar cdq> ezoer- ledik. Sonra bu cflnüeyi üç ejh parçaya bötdük. Bu parçalardan birinci böKim ile ikind bölüm arasında geçiş anlan yakaladık. Cümlenin akıştnda betti köşe başian var ama, her akşam küçük değişikliklerle de oynanabilecek _ Oiasuddar taşıyor ama, bötünü oia- ahldar üzerine dep." Uçfincû bölümde buzdolabı kuDanıhyor Üçüncü bölüm ise mekâna yerleştirilmiş bir buz- dolabı ile ılgılı. Buzdolabı mekâna dışandan bir ob- je olarak katılıyor. Kaplan'ın daha önce dekullanma- yı planladığı buzdolabının bedenle yakın ılişkısi var. "Buzdolabmı taşırken insanfaum vücuaaruun geçir- dtğj değişim beni gerçek anlamdabir performansa gö- türüyor. Buradan yola çıkarak yeni bir şey yapmayı Buzdotabı da bu mekâna çok uydu. KÖ- Mekânın mimari yapısının kuDanıldığı koreografide dansçüar ve izkyidler aynı uzamı payl&şacak. kdmayaçahştık. Mekâmncerçeveçizmeaneiznıver- dik." Dulcinea'nın galerisinde daha önce Aydın Teker ve Rebecca Lazlier de gösteriler yapmıştı. Teker, mekâ- nın tavanını, Lazlier ise yeri kullanmıştı. Mustafa Kaplan bu iki göstennın kurgulandığı alanlann dışı- na çıkıyor ve yukansı ile aşağısı arasında bir ilişki ku- rarak. daha önce kullanılmamış olan 'ara' mekânı 'boştuğu' ele ahyor 'Uyumlama'da. Kaplan, böylece boşluğa resim çizmeyı amaçlıyor. "Havadasınız ancakasdı kaunıyorsunuz, bareket et- mekzorundasınız. Sonuçtaasüı duran her şey düşme- yemeyfflidir. Bukezdüşme dekendffiğjnden öiayıniçi- ne girmiş otayor." tlk bölümde iki kişi sürekli olarak aşağı, yere dü- şüyor. Ve bubölümde olabildiğince asüı kalma ve düş- me resmi verilmeye çalışıhyor. Aynca mekânın üze- rindeki kare konstrüksıyonlar da dansçılann vücut- lanyla yere indirüiyor ve bu kez zemin üzerinde ka- reler oluşmaya başlıyor. Bunlarda da belli bir dina- mızm kunümaya çaûşılıyor. "Matematiksd bir çauşmaoidu astanda. Yukardan aahnalar, yukandan kare konstrnkayonu yere indir- mder_ Çahşırken doğaçlama yapoonE elbette. Do- ğaçiamanmgereMO^meinanıyorum.Ancak sahneüs- rönde tercih etnûyonım- Sahnede daha temiz, daha şekriçokkeskinbirgalerideyiz.Buzdobbıdabukes- kmliğe bugeometrhe son derece uyuyor. Burada buz- dolabmm ağırhğını ve hacmini kuuanacağtz. Vfe elbet- te bedennnizle olan ilişkisi son derece öoemli." Gösten sırasında dansçılar ızleyıcüenn arasında bekleyecek, srralan geldiğinde gösteriye kanlacak. Böy- lece sadece mekânın değil dansçılann da izleyiciyle yalın bir ilişkiye girmesi planlanıyor. Dans Fabrikası'nın da üyelerinden biri olan Mus- tafa Kaplan, bir yıldır Amerikalılar ve Yunanlılarla ortak bir proje üzerinde çalışıyor. Dans Fabrikası adı alnnda şubat ayı içinde Amerikalılar, Yunanhlar ve Türklerkendi repertuvarianndan bir parça oynayacak. Asıl çalışma ise daha sonraki günlerde şekilleneceL Mustafa Kaplan, aynca, nisan ayı içinde Cenevre'de bir tiyatroda kendi gösterilerinden bölümler sahne- lemeyi plarüıyor. Film, Willis 'in yenidenparlamasıniy OsmenVın doğuşunu, Shyamalan 'ın ilk kez başarılı olmasını sağladı Üç Mşinin başansı:'AltıncıDuyu'KnItürServisi-M.NightShyamalan'ın 'hayalet öyküsü' diye adlandınlan 'Sisth Sense'(Alnncı Duyu) adlı füm, bir yıldı- zın doğuşunu, ötekinin yeniden parlama- sını ve bir yönermenin ilk kez başanlı ol- masım sağladı. Geçen yaz, ABD'de gösterime giren 'Altma Duyu', on yedi günde 272 milyon dolardan fazla hasılat yapınca, Disney stüdyolan fıhni övgü yağmuruna tuttu. tlk iki filminin başansızlığının ardından kendini 'bnenenmiş' olarak nitelendiren genç yönetmen Shyamalan ve fümin kü- çük oyuncusu Haley Joei Osment'ın Os- car'a aday gösterilmesi bekleniyor. Aynca Disney stüdyolan, Shyamalan'a bir sonraki fılmi için on milyon dolar ver- di. Eleştirmenlerin tam puan verdiği, alı- şılagelmiş bir öyküsü olan fılmin nasıl bu denli başan elde ettiği tartışıbyor. Eleşrir- menlere göre sekiz yaşında bir çocuğun ölü ınsanîar tarafından ziyaret edilmesini ve normal bir yaşam sürememesini, onu bu kâbustan kurtarabilecek bir psikolo- ğun de\Teye girmesini işleyen fılmin bu kadar sükse yapmasının başlıca nedeni. ge- rilim fılmlerinde herzaman gördüğümüz kanlı sahnelerin bulunmaması, tam tersi.. gerilimın, insani değerlerle işlenmesi. 'Albna Duyu' ile Bnıce W"JKs in yeni- • tlk iki füminin başansızlığının ardından İanetlenmiş' olarak nitelendirilen yönetmen Shyamalan ve filmin küçük oyuncusu Haley Joel Osment'ın Oscar'a aday gösterilmesi bekleniyor. den yüdızı parladı. Shyamalan'ın seçimi- nin başlıca nedeni Willis'i bir aksiyon adamı değil, tam tersi, ideal erkek tipine sahip bir oyuncu olarak görmesi. Senar- yosunu okur okumaz, projeyi hemen ka- bul eden Willis, 'Atona Duyu' fılminde rol aldıktan sonra artık silahlan duvara astı- ğını ve bundan sonra daha duygusal. in- sani değerlerin daha ön planda olduğu projelerde görülmek istediğini belirttı. VVillis, yönetmenin henüz senaryosunu yazdığı, 'Unbreakabie' adh yeni filmin- de, Samuel Jackson'la rol alacak. VVillis. fılmin başansuu Shyamalan'ın iyi bir an- latıcı ve çok ıyi hazırlanrruş olmasına bağ- lıyor. Yan Hintli yan Amerikalı olan genç yönetmenin srnemaya olan ilgisi çocuk- luk yıllanna dayanıyor. On yaşındayken, korku, macera ve James Bond tipi fimler çeken Shyamalan'ın en büyük düşlerinden biri de Lucas ve SpieİDerg gibi büyük kit- lelere ulaşan bır film yapmakmış. İlk iki filminin, 'WideAwake' ve 'PrayingWinı Anger'in başansızhklanndan sonra, 'Bb- ir VVltch Project'le kasten aynı döneme denk getirtilen 'Attma DujTi'dan da umu- dunukesmis. Fakat 'Bbir VVîteh Projectten daha fazla ilgi görmesiyle, yaşamındaki en önemli düşü gerçekleşmiş. Film gösterime girdiğinde, ortaya çı- kan başka bir risk ise asla anlatılmaması gereken bır sonu olmasıydı. Shyamalan. film çekimi esnasında ortaya herkes için geçerli olan kurallar koymuş ve sır ancak bu yolla saklanabilmiş. Bunarağmen genç yönetmen ve oyunculann en çok şaşırdık- lan şeyierden biri de seyirci ve sinema yazarlannın bu sonu kimseye anlatmamış olması. Filmin sonunu ancak senar>r onun yansrna geldiğinde tasarlayan, 29 yaşın- daki yönetmen, şimdi korkunç bir kaza- dan sonrahayatta kahnayı başaranbirada- mın yaşadıklarmı anlatan yeni Fılmi üze- rine çalışmaya başladı. Genelde fümleri- nin konulan Philadelphia'da geçen Shyamalan, bunun nedenini ancak tanıdı- ğı bir yere göre düş gücünün devreye gir- mesi olarak açıkhyor. 'AHma Duyu'da Cole karakterini can- landıran 11 yaşındaki küçük oyuncu Ha- leyJodOsment ise daha önce TomHanks ile 'Forrest Gump', Depanöeu ile Bo- gus' adlı projelerde rol ahnış. Yaşına rağ- men 'çokyetenekE' olarak değerlendirilen Osment'a, şimdiden 'küçük De Niro' un- vanı verildi. 'Altıncı Duyu'da o kadar et- kileyici bir oyun sergiledi ki, Oscar ödü- Ki kazanması için tüm Amerikan basını bü- yük birsavaş veriyor. VVillis ve Shyamalan'a göre küçük oyuncu, film çekımlermden ar- ta kalan zamanlannda, bpkı yaşıtlan gibi oyuna dahyor, fakat konu iş olunca, bir- FimdeBruceW»s'e eşfkedenOsment, 'küçük De Niro' olarak nkelendirüiyor. denbire kocaman bir adam oluveriyor. Os- ment'ın en çok istediği şey 'Star Wars-Epj- sode I'de oynamakmış, ama George Lu- cas elemelerde Jake LJoyd'u seçmiş. Bu onu az da olsa düş kınklığına uğratmış.. ama bunu büyük bir olgunlukla karşılamış. Osment, sinemayı bir sanat olarak değil, daha çok ü'cari bir amaç olarak gören Hory- wood'da, diğer çocuk oyuncular gibi yok olmayacağmı, tam tersine gidebildiği ka- dar uzağa gitmek istediğini belırtiyor. Galeri Ney'de Nazar/ İktidar sergisi sürüyor • Kültür Servia- Galeri Nev'in 15. yıh nedeniyle tüm bir sezon boyunca düzenlediği ve biryanyüzyıl özeti gibi tasarlanan sergılerden dördüncüsü olan "Nazar/îktidar, Estetik/Şiddet Forum/Hiyerarşi" adh sergi sürüyor. Sergide Jules Verne dizisı çerçevesinde gelıştırdığı yapıtlan ile Hüseyin Alptekin, galerinin süpürgelikleri üzerinde gerçekleştirdiği "Alt-Üst" adlı çalışması ile Hale Tenger, şiddet konusunu işlediği fotografik enstalasyonlan ile Bülent Şangar, son dönem çalışmalannda kullandığı koltuk değnekleri ile eleştirel bir yaklaşım sergileyen Erdağ Aksel, "sakatat"larla gerçekleştirdiği son çahşmalan ile Nazif Topçuoğlu ve Influences bölümündeki yapıtlan ile Yüksel Arslan yer alıyor. Sergi, 1 Şubat tarihine kadar Galeri Nev'de görülebüir. (231 67 63) Erkan Oğur, Akın Bdes ve Önder Focan Ada Küttür'de • Kültür Servisi- Türkiye'nin üç önemli gitaristi Erkan Oğur, Akm Eldes ve Önder Focan bugün saat 16.00'da Beyoğlu Ada Kültür Merkezi'nde "Türkiye'de Gitarist Ohnak" konulu bir söyleşiye katılıyor. Gitann Türkiye'deki yeri ve öneminin tartışılacağı söyleşide, müzisyenler kendi deneyimlerinden yola çıkarak Türkiye'de gitar eğitiminin eksikliği, ekonomik yetersizlikleri ve bir gitarist olmarun zorluklan üzerine konuşacaklar. Ali UM Ersoy'un sergisi Karikatör ve Mizah Müzesi'nde • Kültür Servisi- Gazetemiz çizerlerinden Ali Ulvi Ersoy ölümünün ikinci yılmda 30 Ocak Pazargünü Karikatür ve Mizah Müzesi'nde yapılacak bir toplantıyla anılacak. "Aydınlanmamn ödünsüz çizeri Ali Ulvi' başlıklı toplantı saat 12.00'de başlayacak. Aym gün Ali Ulvi Ersoy'un karikatür sergisinin açıbşı da yapılacak. Cemal Nadir, Vedat Günyol ve Osman Nebioğlu ile beraber çıkardıklan "Arkadaş" adlı çocuk dergisinde karikatür çizmeye başlayan Ersoy, daha sonra Avni Insel'in "Kahkaha" r-Aie Ramiz'in "Mizah" dergilerinde çahşmalanna devam etti. 1950 yılmda Cumhuriyet gazetesine giren Ersoy, 1957-1959 yıllan arasında New York'ta "New Yorker, Look, SE Post" ve Ingiltere'nin "Punc" dergileri için karikatürler çızdı. 196O'ta yeniden Cumhuriyet gazetesinde çizmeye başlayan Ersoy, 1998 yılında yaşama veda etti. 'Bentmte Oynar rrasmn?' yeniden sahnede • Kühür Servisi- Perde Oyunculan 1999-2000 tiyatro sezonunu Marcel Archard'm "Benimle Oynar mısınız?" adlı oyunuyla açn. Yılmaz Gürsoy'un Türkçeye kazandn-dığı, Mustafa Ayaydın'ın yönettiği oyun, hayatta başanya ulaşamamış, farklı çevrelerden gelen iki kişınin kimliklerini saklamak için palyaçoluk yaptıklan sirkte başlanna gelen olaylan konu ediyor. Başrolerini Mustafa Ayayduı, Umut Çekiç, Tanzer Dökmen, Oğuz Güralp, Hoyrat Hoyur ve Ipek Kırmızıdemir'in paylaştığı oyun cumartesi günleri saat 15.30'da Banş Manço Kültür Merkezi'nde izlenebilir. (418 95 49) halyan Kültür'deki açHdamalı konser iptal edilcfi • Kültür Servisi -Italyan Kültür Merkezi'nde bugün saat 19.00'da gerçekleşmesi planlanan 'Paganini'den Ali Ekber Çiçek'e' başlıklı açıklamalı konser, sanatçılann rahatsızhğı nedeniyle iptal edildi. Bonısan Kültür Merkezi tarafindan düzenlenen konsere Eftal Altun (viyola) ve Hüseyin Ulutaş (keman) katılacaktı. MHIeniuni Dome'a Hgi az • LONDRA (AFP) - lngiliz hükümet yetkilileri Millemum Dome'a beklenenden çok daha az ilgi gösterildiğini açıkladı. Bir günde 20 bin kişinin ziyaret etmesi beklenirken bu sayuun 5 bin kişinin bile alnnda olması yetkilileri telaşlandırdı. 12 milyon kişinin ziyaret etmesi planlanan Millemum Dome'a ulaşımın çok güç ounası ve bilet fiyatlannın yüksek ohnasmdan dolayı ilginin az olduğu açıklandı. BUGÜN • YAPIKREDİSAU TOPLANTILARI kapsamında Turkcell salonunda saat 18.30'da Hakkı Devrim ve Hulki Aktunç'un konuşmacı olarak katılacağı 'Türkçe Elastik midir?" başlıklı tartışma izlenebilir. (252 47 00) : • tTALYAN KÜLTÜR MERKEZİnde saat 19.00'da viyola sanatçısı Efdal Altun ve keman virtüözü Hüseyin Ulutaş'm vereceği konserde Paganini'den bağlama ustası AH Ekber Çiçek'in eserlerine kadar uzanan geniş bir repertuvar sunuluyor. (293 98 48) • KÜLTÜR DOSTLARI DERNEĞl'nde saat 19.30'da 'AraşürmacK-Yazar Kimliği ile Uğur Mumcu' konulu söyleşiye gazetemız yazan Aydm Engin konuşmacı olarak katılıyor. (391 54 10) • CEMAL REŞtT REY KONSER SALONU'nda saat 19.30'da keman virtüözü Eduard Melkus, piyanist Luciano Cerroni ve çellist Pietro Stella bir konser veriyor. (231 54 98) • AKM'de saat 20.00'de Rossini nın 'ttalya'da Bir Türk' adh operası izlenebilir. (25110 23) • ATATÜRKKtTAPLlĞrnda saat 18.00'de Hasan Cihat Örter 'Re-Formation II ve Halk Müziğmin Modern Vönımlan' konulu bir söyleşiye katılıyor. (227 33 90)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle