Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 5 OCAK 2000 SALJ CUMHURİYET SAYFA
J. LJJLI. kultur@cumhuriyetcom.tr 15
Ünlü Fransız düşünür ve edebiyatçı ölümünün 20. yılında Fransa'da yeniden gündemde
Sartre'dan geriye ne kaldı?Dış Haberier Servisi - Geçen hafta
Fransa'da haftalık basının kapağında,
ünlü Fransız düşünür ve edebiyatçı Je-
an-Paul Sartre vardı. Yazan sonsuz is-
tirahatinden manşetlere taşıyan ise Sart-
re'ın düşün ve yazın yaşamından kesit-
leri içeren bir araştırmanın kitap olarak
yayımlanması. Araştırma Bernard-
Henry Levy tarafından hazırlanarak
epeyce kalın bir kitaba dönüştü. 19
Ocak'ta okuru iie buluşan kıtabın ismi
"Sartre'mYü^ıh".
Aslında LeFbint ve LeNouvd Obser-
vatenr gibi dergilerin, ölümünün 20. yı-
lında Sartre'ı anımsamalannın nedeni,
Sartre'ın Fransız entelektüel dünyasın-
da varoluşçu felsefesiyle kopardığı fır-
tınanın ardından aynı çevrede siyasal
'angajmanı' ile uyandırdığı rahatsız-
hk. Sartre belki de bu yüzden Fransa'nın
en çok tartışılan edebiyatçısı halıne gel-
di.
Fransız basımnda Sartre hakkında çı-
kan yazılar, aslında yazın ve düşün dün-
yasından çağdaşlannın Sartre"ı yeniden
yorumlamalanndan başka bir şey değil.
Jean Daniel'den Claude Lanzmann'a
dek Sartre ile yan yana gelmiş pek çok
isim, her biri kendi Sartre'ıyla, yazann
ölümünün yarattığı kara delik etrafında
yirmi yıl sonra alevlenen bu tartışmaya
kanldı. Ve Sartre'ın koordinatlan Camus,
Malram, StendhaL Gide gibı isımler
arasında yeniden tanımlandı.
Jean David, "Camus yandaşı Sartre'a
dişbiler" diyor ve ekliyor: "Pekçokkez
bu iki insanın olağanûstü çeldci sohbet-
B
Le Point ve Le Nouvel Observateur dergikri Sartre'ı aynnüh bir biçimde inceledL
lerine konuk olmuş az sayıda şanslı' dın-
leyiciden' biri olarak biriyle 'buluştu-
ğumda' diğerini 'düşünürdüm' ve bu iki
uzlaşmaz şahsiyetin arasındaki evHliği
gerçekleştirdim." David'e göre varoluş-
çuluğun hımayesindeki bu çift, asla be-
raber bir ergime gerçekleştiremeseler
de benzeşmenin ötesinde bir armoni
oluşturuyorlardı. Çünkü, Sartre ahla-
kında dünyaya gelmeye -ya da gelme-
meye- dair bir protesto olarak yalnızca
var olmak absürd iken, Camus'nün, in-
sanı dünyanın kavgacı sessizliğinden
başka her şeye kayıtsız bir varlık olarak
nitelemesi yalnızca bir nüansn.
Bu arada Sartre hakkında en fazla söz
hakkı tanınan Bernard- Henry Levy'ye,
Sartre'ın ilk sayısına ünza attığı bir der-
gi olan Le Nouvel Observateur'ün şu so-
ruyu sorması ilginç: "Sartre, döneminin
en son entelektüeli kabul edinrken böy-
le anılmayı niçin reddetti?"
Levy bu soruya şu sözlerle cevap ve-
riyor: Gûn Doyünca kanüayıp dnrduğu
sayfalarda edebiyann boş ve anlamsız
olmasının da ötesinde 'kötü' olduğunu
' emard-Henry
Levy'nin hazırladığı,
Sartre'ın düşün ve
yazın yaşamından
kesitleri içeren
"Sartre'ın Yüzyılı"
başlıklı kapsarnlı
bir araştırma
yayımlandı.
Fransız basınında
Jean Daniel'den
Claude Lanzmann'a
dek birçok isim,
yazılannda
Sartre'ı yeniden
yorumladı.
tekrarlayanbainmiçdâTiyaaııdayıkma-
ya çahşöğı bir şeyler var demektir. Öyle
kL eserierinin değersizoldukları düşün-
cesi karşısında Sartre, yazma uğraşıyla
avunamryordu." Aynca eserinden alın-
ülanan parçalarda Levy, Sartre'ın iç dün-
yasında belkı de kendisini yakın hisse-
deceği son adam olan Stendhal'e öy-
künmesini dile getiriyor.
Diğer taraftan Sartre'ın son dönemin-
de -ki bu dönem Cezayir Savaşı'na ve
Batı Avnıpa'da komünist hareketlere
duyulan sempatinin artnğı yıllara denk
geliyor- komünist bir düzen mücadele-
sine 'angaje' oluşu yazar üzerindeki
tarnşmalann odak noktasını oluşturuyor.
Sartre'a yakın isimlerden biri olan
Claude Lanzmann'la yazann yayıncı-
lık mirası, "Shoah"(Yahudi Soykınmı)
ve sadakat üzerine yapılan söyleşi, ya-
zann düşünüş biçiminin çekiciliğine ışık
tutuyor. Sartre'ın 1945 yüındaçıkarma-
yabaşladığıK
\JemZamanlar"(Les Temps
Modernes) isımli dergide onunla bera-
ber çalışan Lanzmann, kendisi de bir
Yahudi olan Sartre'ın "Yahudi Sorunu
Üzerine Dnşûnceler'' isimli eserinden
yola çıkarak Sartre'ın anti-semitizmi,
Yahudi gururundan sıynhnak suretiyle
yenilgiye uğratma yaklaşunınm büyük
savaş sonrası şaşkınlığında gördüğü tep-
kileri değerlendiriyor.
Sonuçta, Fransız entelektüeli bir haf-
tayı Sartre üzerine düşünerek ve "kav-
ga ederek" geçirdi.
Bu gündem Bernard-Henri Levy'nin
kitabıyla sürecek olsa da biz kısaca du-
rumu özetleyelim: Varoluşçuluk felse-
fesinde Camus'nün bir adım gerisinde
de kalsa, Sartre, düşüncesindeki hare-
ketliliğin yarattığı evrim sonucunda en-
telektüel çevrelerden koparak siyasal
bir kimlik buldu.
Bugüne gelindiğinde, Sartre'ın çizgi-
sinde hatalar dizili olduğu ılen sürülür-
ken, yazın dili fazla öğretici, tiyatrosu
modası geçmiş, felsefesi işlevsiz bulun-
sa da eserierinin yeniden okunuşu onun
bir efsane ohnayı hak ettiğini ortaya ko-
yuyor.
Mustafa Kaplan'ın'Uyumlama' adlı dans gösterisi çağdaş sanatlar için özgür mekân Dulcinea'da
Kimlik-mekân ilişkişi sorguLanıyor
ESRA A1İÇAVUŞOĞLU
Dansçı ve koreograf Mustafa Kaplan'ın mekâna
özel çalışması çağdaş sanatlar ıçin özgür mekân Dul-
cinea'da 27-28-29 Ocak ve 3^-5 Şubat tarihleri ara-
smda izleyicilere sunulacak. 'Uyumianıa' başlığını ta-
şıyan dans gösterisinde Mustafa Kaplan. kimlik-me-
kân ilişkisini, 'a9takauna,düşme,bo^uk,yerçeknni'
gibi kavramlar aracılığıyla ırdeliyor.
Galeri mekânının mıman yapısının kullanıldığı
koreografide dansçılar ve izleyıciler aynı uzamı pay-
laşacak. Göstenlerde, Mustafa Kaplan'a CHcay Ka-
rahan, Serap Meriç, Bahar Vıdinlioğiu. Füiz Sızanh,
ÖmerUysalve DuygnGöngörgibi danscılareşlikede-
cek.
Mustafa Kaplan, 1984 yılında Geyvan Mac Mfflen
ile başladığı dans eğıtımı boyunca pek çok önemli ko-
reograf ile çalıştı. Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde
pek çok festivalde sahneye çıkan sanatçı Ingiltere.
Danimarka. Belçika'da Aydm Teker'in koreografile-
rinde yer aldı. Isviçre'de sergiledıği dans performan-
sıyla beğeni topladı. Çalışmalanna halen Şehır Tiyat-
rolan'nda ve Dans Fabrikası'nda devam eden Mus-
tafa Kaplan, koreografilerinde insan vücudu ve den-
ge üışkısıni alışılmadık bir biçimde ortaya koyuyor.
Yürümek, koşmak, düşmek gibi son derece sıradan
eylemler, sanatçuıın koreografisi ile farklı anlamla-
ra taşınıyot.
Boşhığa resim çizflmesi amaçlanryor
'Uyunüama' beş kışiden ve üç bölümden oluşuyor.
mekânda çok az ışık kullanılacak. Kaplan sahnede il-
lüzyon yaratmanın keyifli olduğunu, ancak mekânın
izleyiciye yakınlığı nedeniyle abartüı gelebileceğini
düşünüyor. Bu yüzden galeri mekânı olabildiğince bo-
şaltılmış. Izleyici boş bir stüdyoya girecek ve olduk-
ça yalın bir gösteri izleyecek.
'liyıımlama' tamamen Dulcinea'nın kimliğıne yö-
nelik düşünülmüş bir çalışma. "Burası öncetikM ola-
rak bir galeri, kendine ait bir iç tasanmı var. Mekânı
0î1»açıkartmakk^boşafrnk.çıpUklaştırdıkOkluk-
ça dinaıııik, hareketfi, değişken bir performans oldu.
Dans disiptininden geidiğimjz için gösteriyi dinamik
•pi
haztrianmt; bir gösteri tercflMm."
Mustafa Kaplan beden enerjisini dışan çıkartma üze-
rine çahşıyor. Bölümleri öncelikle içerik ve mekân
bütünlüyor. Üç bölümde bir biçimde birbirine bağla-
nıyor.
'Uyunüama'nın ıkınci bölümünde, galeri sütunla-
n ve iki kız arasında kurulan bir ilişki söz konusu. Bu-
rada vücut diyaloğu öne çıkıyor.
"Once düşme ik ilgfli başı sonu beffi olan bir cûm-
fe knrduk. Bu cömleyi birkaç kere tekrar cdq> ezoer-
ledik. Sonra bu cflnüeyi üç ejh parçaya bötdük. Bu
parçalardan birinci böKim ile ikind bölüm arasında
geçiş anlan yakaladık. Cümlenin akıştnda betti köşe
başian var ama, her akşam küçük değişikliklerle de
oynanabilecek _ Oiasuddar taşıyor ama, bötünü oia-
ahldar üzerine dep."
Uçfincû bölümde buzdolabı kuDanıhyor
Üçüncü bölüm ise mekâna yerleştirilmiş bir buz-
dolabı ile ılgılı. Buzdolabı mekâna dışandan bir ob-
je olarak katılıyor. Kaplan'ın daha önce dekullanma-
yı planladığı buzdolabının bedenle yakın ılişkısi var.
"Buzdolabmı taşırken insanfaum vücuaaruun geçir-
dtğj değişim beni gerçek anlamdabir performansa gö-
türüyor. Buradan yola çıkarak yeni bir şey yapmayı
Buzdotabı da bu mekâna çok uydu. KÖ-
Mekânın mimari yapısının kuDanıldığı koreografide dansçüar ve izkyidler aynı uzamı payl&şacak.
kdmayaçahştık. Mekâmncerçeveçizmeaneiznıver-
dik."
Dulcinea'nın galerisinde daha önce Aydın Teker ve
Rebecca Lazlier de gösteriler yapmıştı. Teker, mekâ-
nın tavanını, Lazlier ise yeri kullanmıştı. Mustafa
Kaplan bu iki göstennın kurgulandığı alanlann dışı-
na çıkıyor ve yukansı ile aşağısı arasında bir ilişki ku-
rarak. daha önce kullanılmamış olan 'ara' mekânı
'boştuğu' ele ahyor 'Uyumlama'da. Kaplan, böylece
boşluğa resim çizmeyı amaçlıyor.
"Havadasınız ancakasdı kaunıyorsunuz, bareket et-
mekzorundasınız. Sonuçtaasüı duran her şey düşme-
yemeyfflidir. Bukezdüşme dekendffiğjnden öiayıniçi-
ne girmiş otayor."
tlk bölümde iki kişi sürekli olarak aşağı, yere dü-
şüyor. Ve bubölümde olabildiğince asüı kalma ve düş-
me resmi verilmeye çalışıhyor. Aynca mekânın üze-
rindeki kare konstrüksıyonlar da dansçılann vücut-
lanyla yere indirüiyor ve bu kez zemin üzerinde ka-
reler oluşmaya başlıyor. Bunlarda da belli bir dina-
mızm kunümaya çaûşılıyor.
"Matematiksd bir çauşmaoidu astanda. Yukardan
aahnalar, yukandan kare konstrnkayonu yere indir-
mder_ Çahşırken doğaçlama yapoonE elbette. Do-
ğaçiamanmgereMO^meinanıyorum.Ancak sahneüs-
rönde tercih etnûyonım- Sahnede daha temiz, daha
şekriçokkeskinbirgalerideyiz.Buzdobbıdabukes-
kmliğe bugeometrhe son derece uyuyor. Burada buz-
dolabmm ağırhğını ve hacmini kuuanacağtz. Vfe elbet-
te bedennnizle olan ilişkisi son derece öoemli."
Gösten sırasında dansçılar ızleyıcüenn arasında
bekleyecek, srralan geldiğinde gösteriye kanlacak. Böy-
lece sadece mekânın değil dansçılann da izleyiciyle
yalın bir ilişkiye girmesi planlanıyor.
Dans Fabrikası'nın da üyelerinden biri olan Mus-
tafa Kaplan, bir yıldır Amerikalılar ve Yunanlılarla
ortak bir proje üzerinde çalışıyor. Dans Fabrikası adı
alnnda şubat ayı içinde Amerikalılar, Yunanhlar ve
Türklerkendi repertuvarianndan bir parça oynayacak.
Asıl çalışma ise daha sonraki günlerde şekilleneceL
Mustafa Kaplan, aynca, nisan ayı içinde Cenevre'de
bir tiyatroda kendi gösterilerinden bölümler sahne-
lemeyi plarüıyor.
Film, Willis 'in yenidenparlamasıniy OsmenVın doğuşunu, Shyamalan 'ın ilk kez başarılı olmasını sağladı
Üç Mşinin başansı:'AltıncıDuyu'KnItürServisi-M.NightShyamalan'ın
'hayalet öyküsü' diye adlandınlan 'Sisth
Sense'(Alnncı Duyu) adlı füm, bir yıldı-
zın doğuşunu, ötekinin yeniden parlama-
sını ve bir yönermenin ilk kez başanlı ol-
masım sağladı.
Geçen yaz, ABD'de gösterime giren
'Altma Duyu', on yedi günde 272 milyon
dolardan fazla hasılat yapınca, Disney
stüdyolan fıhni övgü yağmuruna tuttu.
tlk iki filminin başansızlığının ardından
kendini 'bnenenmiş' olarak nitelendiren
genç yönetmen Shyamalan ve fümin kü-
çük oyuncusu Haley Joei Osment'ın Os-
car'a aday gösterilmesi bekleniyor.
Aynca Disney stüdyolan, Shyamalan'a
bir sonraki fılmi için on milyon dolar ver-
di. Eleştirmenlerin tam puan verdiği, alı-
şılagelmiş bir öyküsü olan fılmin nasıl bu
denli başan elde ettiği tartışıbyor. Eleşrir-
menlere göre sekiz yaşında bir çocuğun
ölü ınsanîar tarafından ziyaret edilmesini
ve normal bir yaşam sürememesini, onu
bu kâbustan kurtarabilecek bir psikolo-
ğun de\Teye girmesini işleyen fılmin bu
kadar sükse yapmasının başlıca nedeni. ge-
rilim fılmlerinde herzaman gördüğümüz
kanlı sahnelerin bulunmaması, tam tersi..
gerilimın, insani değerlerle işlenmesi.
'Albna Duyu' ile Bnıce W"JKs in yeni-
• tlk iki füminin
başansızlığının ardından
İanetlenmiş' olarak
nitelendirilen yönetmen
Shyamalan ve filmin
küçük oyuncusu Haley Joel
Osment'ın Oscar'a aday
gösterilmesi bekleniyor.
den yüdızı parladı. Shyamalan'ın seçimi-
nin başlıca nedeni Willis'i bir aksiyon
adamı değil, tam tersi, ideal erkek tipine
sahip bir oyuncu olarak görmesi. Senar-
yosunu okur okumaz, projeyi hemen ka-
bul eden Willis, 'Atona Duyu' fılminde rol
aldıktan sonra artık silahlan duvara astı-
ğını ve bundan sonra daha duygusal. in-
sani değerlerin daha ön planda olduğu
projelerde görülmek istediğini belirttı.
VVillis, yönetmenin henüz senaryosunu
yazdığı, 'Unbreakabie' adh yeni filmin-
de, Samuel Jackson'la rol alacak. VVillis.
fılmin başansuu Shyamalan'ın iyi bir an-
latıcı ve çok ıyi hazırlanrruş olmasına bağ-
lıyor. Yan Hintli yan Amerikalı olan genç
yönetmenin srnemaya olan ilgisi çocuk-
luk yıllanna dayanıyor. On yaşındayken,
korku, macera ve James Bond tipi fimler
çeken Shyamalan'ın en büyük düşlerinden
biri de Lucas ve SpieİDerg gibi büyük kit-
lelere ulaşan bır film yapmakmış. İlk iki
filminin, 'WideAwake' ve 'PrayingWinı
Anger'in başansızhklanndan sonra, 'Bb-
ir VVltch Project'le kasten aynı döneme
denk getirtilen 'Attma DujTi'dan da umu-
dunukesmis. Fakat 'Bbir VVîteh Projectten
daha fazla ilgi görmesiyle, yaşamındaki
en önemli düşü gerçekleşmiş.
Film gösterime girdiğinde, ortaya çı-
kan başka bir risk ise asla anlatılmaması
gereken bır sonu olmasıydı. Shyamalan.
film çekimi esnasında ortaya herkes için
geçerli olan kurallar koymuş ve sır ancak
bu yolla saklanabilmiş. Bunarağmen genç
yönetmen ve oyunculann en çok şaşırdık-
lan şeyierden biri de seyirci ve sinema
yazarlannın bu sonu kimseye anlatmamış
olması. Filmin sonunu ancak senar>r
onun
yansrna geldiğinde tasarlayan, 29 yaşın-
daki yönetmen, şimdi korkunç bir kaza-
dan sonrahayatta kahnayı başaranbirada-
mın yaşadıklarmı anlatan yeni Fılmi üze-
rine çalışmaya başladı. Genelde fümleri-
nin konulan Philadelphia'da geçen
Shyamalan, bunun nedenini ancak tanıdı-
ğı bir yere göre düş gücünün devreye gir-
mesi olarak açıkhyor.
'AHma Duyu'da Cole karakterini can-
landıran 11 yaşındaki küçük oyuncu Ha-
leyJodOsment ise daha önce TomHanks
ile 'Forrest Gump', Depanöeu ile Bo-
gus' adlı projelerde rol ahnış. Yaşına rağ-
men 'çokyetenekE' olarak değerlendirilen
Osment'a, şimdiden 'küçük De Niro' un-
vanı verildi. 'Altıncı Duyu'da o kadar et-
kileyici bir oyun sergiledi ki, Oscar ödü-
Ki kazanması için tüm Amerikan basını bü-
yük birsavaş veriyor. VVillis ve Shyamalan'a
göre küçük oyuncu, film çekımlermden ar-
ta kalan zamanlannda, bpkı yaşıtlan gibi
oyuna dahyor, fakat konu iş olunca, bir-
FimdeBruceW»s'e eşfkedenOsment,
'küçük De Niro' olarak nkelendirüiyor.
denbire kocaman bir adam oluveriyor. Os-
ment'ın en çok istediği şey 'Star Wars-Epj-
sode I'de oynamakmış, ama George Lu-
cas elemelerde Jake LJoyd'u seçmiş. Bu
onu az da olsa düş kınklığına uğratmış..
ama bunu büyük bir olgunlukla karşılamış.
Osment, sinemayı bir sanat olarak değil,
daha çok ü'cari bir amaç olarak gören Hory-
wood'da, diğer çocuk oyuncular gibi yok
olmayacağmı, tam tersine gidebildiği ka-
dar uzağa gitmek istediğini belırtiyor.
Galeri Ney'de Nazar/ İktidar
sergisi sürüyor
• Kültür
Servia- Galeri
Nev'in 15. yıh
nedeniyle tüm
bir sezon
boyunca
düzenlediği ve
biryanyüzyıl
özeti gibi
tasarlanan
sergılerden
dördüncüsü
olan "Nazar/îktidar, Estetik/Şiddet
Forum/Hiyerarşi" adh sergi sürüyor. Sergide Jules
Verne dizisı çerçevesinde gelıştırdığı yapıtlan ile
Hüseyin Alptekin, galerinin süpürgelikleri
üzerinde gerçekleştirdiği "Alt-Üst" adlı çalışması
ile Hale Tenger, şiddet konusunu işlediği
fotografik enstalasyonlan ile Bülent Şangar, son
dönem çalışmalannda kullandığı koltuk değnekleri
ile eleştirel bir yaklaşım sergileyen Erdağ Aksel,
"sakatat"larla gerçekleştirdiği son çahşmalan ile
Nazif Topçuoğlu ve Influences bölümündeki
yapıtlan ile Yüksel Arslan yer alıyor. Sergi, 1
Şubat tarihine kadar Galeri Nev'de görülebüir.
(231 67 63)
Erkan Oğur, Akın Bdes ve
Önder Focan Ada Küttür'de
• Kültür Servisi- Türkiye'nin üç önemli gitaristi
Erkan Oğur, Akm Eldes ve Önder Focan bugün
saat 16.00'da Beyoğlu Ada Kültür Merkezi'nde
"Türkiye'de Gitarist Ohnak" konulu bir söyleşiye
katılıyor. Gitann Türkiye'deki yeri ve öneminin
tartışılacağı söyleşide, müzisyenler kendi
deneyimlerinden yola çıkarak Türkiye'de gitar
eğitiminin eksikliği, ekonomik yetersizlikleri ve
bir gitarist olmarun zorluklan üzerine
konuşacaklar.
Ali UM Ersoy'un sergisi
Karikatör ve Mizah Müzesi'nde
• Kültür Servisi-
Gazetemiz
çizerlerinden Ali
Ulvi Ersoy
ölümünün ikinci
yılmda 30 Ocak
Pazargünü
Karikatür ve Mizah
Müzesi'nde
yapılacak bir
toplantıyla anılacak.
"Aydınlanmamn
ödünsüz çizeri Ali
Ulvi' başlıklı
toplantı saat 12.00'de
başlayacak. Aym
gün Ali Ulvi
Ersoy'un karikatür
sergisinin açıbşı da yapılacak. Cemal Nadir, Vedat
Günyol ve Osman Nebioğlu ile beraber çıkardıklan
"Arkadaş" adlı çocuk dergisinde karikatür çizmeye
başlayan Ersoy, daha sonra Avni Insel'in "Kahkaha"
r-Aie Ramiz'in "Mizah" dergilerinde çahşmalanna
devam etti. 1950 yılmda Cumhuriyet gazetesine giren
Ersoy, 1957-1959 yıllan arasında New York'ta "New
Yorker, Look, SE Post" ve Ingiltere'nin "Punc"
dergileri için karikatürler çızdı. 196O'ta yeniden
Cumhuriyet gazetesinde çizmeye başlayan Ersoy,
1998 yılında yaşama veda etti.
'Bentmte Oynar rrasmn?'
yeniden sahnede
• Kühür Servisi- Perde Oyunculan 1999-2000
tiyatro sezonunu Marcel Archard'm "Benimle Oynar
mısınız?" adlı oyunuyla açn. Yılmaz Gürsoy'un
Türkçeye kazandn-dığı, Mustafa Ayaydın'ın yönettiği
oyun, hayatta başanya ulaşamamış, farklı çevrelerden
gelen iki kişınin kimliklerini saklamak için
palyaçoluk yaptıklan sirkte başlanna gelen olaylan
konu ediyor. Başrolerini Mustafa Ayayduı, Umut
Çekiç, Tanzer Dökmen, Oğuz Güralp, Hoyrat Hoyur
ve Ipek Kırmızıdemir'in paylaştığı oyun cumartesi
günleri saat 15.30'da Banş Manço Kültür
Merkezi'nde izlenebilir. (418 95 49)
halyan Kültür'deki açHdamalı
konser iptal edilcfi
• Kültür Servisi -Italyan Kültür Merkezi'nde bugün
saat 19.00'da gerçekleşmesi planlanan
'Paganini'den Ali Ekber Çiçek'e' başlıklı açıklamalı
konser, sanatçılann rahatsızhğı nedeniyle iptal
edildi. Bonısan Kültür Merkezi tarafindan
düzenlenen konsere Eftal Altun (viyola) ve Hüseyin
Ulutaş (keman) katılacaktı.
MHIeniuni Dome'a Hgi az
• LONDRA (AFP) - lngiliz hükümet yetkilileri
Millemum Dome'a beklenenden çok daha az ilgi
gösterildiğini açıkladı. Bir günde 20 bin kişinin
ziyaret etmesi beklenirken bu sayuun 5 bin kişinin
bile alnnda olması yetkilileri telaşlandırdı.
12 milyon kişinin ziyaret etmesi planlanan
Millemum Dome'a ulaşımın çok güç ounası ve bilet
fiyatlannın yüksek ohnasmdan dolayı ilginin az
olduğu açıklandı.
BUGÜN
• YAPIKREDİSAU TOPLANTILARI
kapsamında Turkcell salonunda saat 18.30'da Hakkı
Devrim ve Hulki Aktunç'un konuşmacı olarak
katılacağı 'Türkçe Elastik midir?" başlıklı tartışma
izlenebilir. (252 47 00) :
• tTALYAN KÜLTÜR MERKEZİnde saat
19.00'da viyola sanatçısı Efdal Altun ve keman
virtüözü Hüseyin Ulutaş'm vereceği konserde
Paganini'den bağlama ustası AH Ekber Çiçek'in
eserlerine kadar uzanan geniş bir repertuvar
sunuluyor. (293 98 48)
• KÜLTÜR DOSTLARI DERNEĞl'nde saat
19.30'da 'AraşürmacK-Yazar Kimliği ile Uğur
Mumcu' konulu söyleşiye gazetemız yazan Aydm
Engin konuşmacı olarak katılıyor. (391 54 10)
• CEMAL REŞtT REY KONSER SALONU'nda
saat 19.30'da keman virtüözü Eduard Melkus,
piyanist Luciano Cerroni ve çellist Pietro Stella bir
konser veriyor. (231 54 98)
• AKM'de saat 20.00'de Rossini nın 'ttalya'da Bir
Türk' adh operası izlenebilir. (25110 23)
• ATATÜRKKtTAPLlĞrnda saat 18.00'de Hasan
Cihat Örter 'Re-Formation II ve Halk Müziğmin
Modern Vönımlan' konulu bir söyleşiye katılıyor.
(227 33 90)