Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 7 OCAK 2000 PAZARTESt CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
MHP, kendi teknolojisinden atom bombası yapılabileceğini vaat eden Kanadalı AECL'yi istiyor
NütdeerilıaledediiğümEBRUTOKIAR
ANKARA - Hükümet, Akkuyu'da ya-
pılması planlanan nükleer santral konu-
sunda karar veremezken; MHP'nin, ku-
racağı teknolojiden atom bombası yapı-
labileceğini vaat eden Kanadalı AECL
konsorsiyumunu desteklediği belırtıldi.
MHP'nin ölen genel başkanı AJparslan
Türkeş'ın eskı bır TEAŞ Genel Müdü-
rü'ne "Ihaleyi Kanadalı konsorsiyuma
verefim" dedığı öğrenildi. Türkeş'in söz-
lü vasiyetini dikkate alan MHP'nin de
"miInyetçiHk duygulanyla" Kanadalı
konsorsiyumun ıhaleyi kazanması yö-
nünde çaba harcadığı kaydedildı.
Nükleer santral ihalesinde düğüm çö-
zülemiyor. "Nûldeer santraldaki siyasi
unsıniara dikkat çeken" ANAP Genel
Başkanı Mesut Yılmaz'ın da ifade ettiği
siyasi çıkarlar, her partinin farkh kon-
sorsiyuma destek vermesine yol açıyor.
TEAŞ thale Değerlendirme Komisyo-
nu'nun hstesinde Alman-Fransız kon-
sorsiyumu NPI'nin birinci sırada yer al-
dığı, hükümetin ANAP kanaduıın
ABD'li Westinghouse'a sıcak baktığı,
MHP'nin ıse Kanadalı AECL'yi destek-
lediği belirtildı. TEAŞ thale Değerlen-
dirme Komisyonu'nun, NPI'nin teklifi-
ni teknik ve fiyat açısından uygun bul-
duğu, ancak ıhaledeki siyasi unsurlar ne-
deniyle *WestinghouseveAECL''ninöne
çıktığı öne sürüldü. Baölı ülkelerin nük-
leer arenasına dönüşen TEAŞ Yönetim
Kurulu'nun nükleer teknolojinin knovv-
how'lannı vaat ettiği için Kanadalı AE-
CUden yana olduğu; MHP'nin de Tür-
keş'in sözlü vasiyeti gereği AECL üze-
rindeki lobisini yoğunlaştırdığı kayde-
dildi.
Galatasaray ve Işık üniversiteleri öğ-
retim üyesi, eski Başbakanlık Atom
Enerjisi Komisyonu Danışma Kurulu ve
Nükleer Güvenlık Komitesi üyesi Prof.
Dr. Tofea Yannan ıse "Yurtta sulb dhan-
da sulh" ilkesini benimseyen Türki-
ye'nin nükleer silahlanma yanşınagözü-
nü kapatması gerektığini vurguladı.
Nükleer santral konusunun nükleer sila-
ha indirgenmesini şaşkınlıkla izlediğini
kaydeden Yarman, "Türk atom bomba-
sı ya da Türk-İslam atom bombası tü-
ründen hevesierie siyasi karar çevrekri-
ni etküemeye çahşıp, Türkrve'de nükleer
enerji üretiminj ivmelendirmeye kalkan-
lann gerçekte çok bfiyük gaflet içinde ol-
duklannı söylemek zorundayım" dedi.
Yarman, Türkıye'nin 1981 'de Nükle-
er Silahlann Yayılmasını Önleme Anlaş-
ması'm (NPT) imzaladığını, 1997'de
Birleşmiş Milletler bünyesindeki Nük-
leer Denemeleri Yasaklayan Anlaşma'ya
imza koyduğunu anımsatırken, nükleer
silahlardan cıkacak plutonyumun Ulus-
lararası Atom Enerjisi Ajansı'nca (UA-
EA) adım adım denetleneceğini vurgu-
ladı. Bu nedenle nükleer santraldan atom
c
A
I
R
A Halk
tiyatrosu
AdapazanKızılayEmirdağÇadırkenti'ndeyaşayan 23 amatöroyuncunun oluşturduğu Cumhuriyetçi
Halk Tiyatrosu Topluluğu, "Kurtuluş Savaşt'nda Karayılan ve Aydmlanma" adh dyatro oyununu
BahçeüevierBelediyesi Nedp Faal Kısakûrek KûltûrMerkezi'nde oynadı. Bahçeüevler BeJediyesi'niıı
katkılanyla gerçekleşen ve depremzedeler yararma oynanan oyunun ardından, çadırkentte yaşayan
çocuklann el becerilerinden ohışan kennes düzenlendi.
hakarya da yargı agır yaraü• 17 Ağustos depreminden sonra
dosyalannın yüzde 40'ı kaybolan
adliyede bugün kayıp dosya sayısı
yalnızca yüzde 3. Depremin ardından
hırsızlık davalannın sayısının artması
ise dikkat çekiyor.
KEREMILGAZ
SAKARYA - Sakarya'da depremden sonra
yargı da yenıden yapılanıyor. 17 Ağustos dep-
reminden sonra dosyalannın yüzde 40'ı kay-
bolan adliyede bugün kayıp dosya sayısı yal-
nızca yüzde 3. Depremin ardından hırsızlık
davalannın sayısının artması ıse dikkat çeki-
yor.
Marmara depreminde en çok zarar gören
bölgelerden biri olan Sakarya'da yıkılan adJi-
ye binası eski Türkiye Zırai Donatım Kuru-
mu'nun bulunduğu binaya taşındı. Dışı yeni-
den onanlan ve boyanan yenı adlıyenın içi de
tamamen yenilendı. 17 Ağustos depreminde
yüzde 4O'ı kaybolan dava dosyalan "dosya if-
şası" ile yeniden düzenlendi. Bugün 11 bin
dosyadan sadece 67'sınin kayıp olduğu Sakar-
ya Adliyesi'nde kayıp dosyalar jandarma, po-
İis ve cezaevi savcılıîdanndan temin edilerek
yeniden düzenleniyor.
Deprem, Sakarya Adliyesi'nde görülen da-
valann konusunu da etlaledi. Hırsızhk konu-
sunda gelen şıkâyetler depremden sonra azım-
sanmayacak oranda artü. Yargıçlar, deprem-
den sonra açılan hırsızlık ile ilgili davalann ar-
dı arkasmm kesılmediğini belirtiyor. Hırsızla-
nn Sakarya'ya şehir dışından geldiklen ve or-
ganize bir şekilde çalıştıklan vurgulanıyor.
Adım açıklamak istemeyen bır yargıç, bu ki-
şilerin hasarlı bınalara giderek evin kendilen-
ne ait olduğunu söylediklermı ve eşyalan kam-
yona yükleyıp götürdüklennı anlatıyor. Yeni
binasına geçen adliyenin sorunlan bitmiyor.
Depremde zarar gören yurttaşlann çadırda ya-
şaması nedeniyle tebligat yapilamıyor. Bir yar-
gıç konuyu şöyle açtklıyor:
"Bir davanın tamgmı duruşmava çağtrmak
içinönceevineyazıyaavoruz. Hasargören evin-
debulunmayan tanığm tebtigat yazısıtekrarbi-
ze geri döoüyor. Bunun üzerine kakkğı çadır-
kente çağn >azjyoruz. Aranan Idşi bazen bura-
dan da aynlarak Türldye'nin herhangj bir ye-
rine gttmiş oiırvor. Bir de bunun yanmda yaa
gönderilen kişilerin birçoğu da depremdeyaşa-
mım yitinniş oiuyor. Bu vazdann sürckli geri
geimesi davalann çokuzamasına neden oiuyor.
Daba öoceki ydlarda ortatoma JOdSOO dosya
yeni yıta devrederken bu yıl sayı 4 bin oldu."
Depremden sonra hâkim ve savcılar için ya-
pılan prefabrike evlerin henüz tamamlanma-
mış ohnası da ayn bir sorun. Sakarya'da bulu-
nan hâkim ve savcılar hâlâ TEDAŞ ve Şeker
fabrikası mısafırhanelennde bannırlarken hiç-
bir adlıye personelı henüz prefabrike binalara
geçemedi. Son günlerde adliye araçlannın kul-
lamlmasına izin verihnesinı iyi bir gelişme
olarak gören hâkünleT, daha önce adliyeye git-
mek için her gün 3-4 kilometre yolu çamur
içinde yürümek zorunda olduklannı söylüyor-
lar. Ancak tüm bu olumsuzluklara karşın gö-
revlerini yerine getiren hâkimler şimdi Sakar-
ya'da yeni bir şehirin yeniden doğuşunu izlı-
yorlar.
bombası yapılacağı yönündeki iddialann
gerçekçi olmadığına dikkat çeken Yar-
man, dünyada ilk iki atom bombasının
1945'te Hıroşima ve Nagazaki'de patla-
tüdığını, o zamandan bu yana saldın
amaclı atom bombasının kullanılmadığı-
m vurguladı. Yannan, "Hiroşinuı veNa-
gazaki'yeiki farkh bomba aûldL Buolar-
dan birincisi, plutomıım-239 bombası,
ikincisi ise uranvum-235 bombasıydı.
Phıtonyum-239 derken, toplam 239 nöt-
ron veprotoodan ohışan phitonyum atom
çeldrdeğini; uranyum-235 derken de top-
lam 235 nötron ve protondan oluşao
uranyum atomçeldrdeğini kastediyoruz.
Her iki madde de doğada bulunmuyor,
yapay olarak elde edüryor" dedi.
Uranyum-235 'in uranyu-
mun zenginleştiribnesi ile
elde edildiğine dikkat çeken
Yarman, "Doğal uranyum,
uranyum-235'ten yana çok
fakirdir" dedi. Yannan,plu-
tonyum-239'un ise doğal
uranyumun belli bir süre
özel bir reaktörde nötron
ışmlaması altmda tutulması
ile elde edildiğini anlattı.
Plutonyumun, çok zor bir
teknolojı ile kimyasal aynş-
ürma tekmkleriyle elde edil-
diğini, ışmetkin malzemey-
le çahşmayı gerektirdiğim
kaydeden Yarman, "Hemen
her nûkJeer reaktörde, nük-
leerenerji üretimininyam sı-
ra plutomnm ûrer.Ohışacak
plutonyumun miktan, reak-
törün gücüne, türûne ve iş-
letme koşuüanna bağhdır.
Tûrkiye'de kunıhnaya çahşı-
lan nükleer santralda, yam
Keban Barajumz güç düze-
yinde yapılacak bir nükleer
santralda, her yıl, birkaç
atom bombasma rahat rahat
yetecek miktarda ploton-
yum ürer. Ama plutonyu-
mun bomba malzemesi ola-
rak kullanılmak istennıesi
bir yana,yakıt içinde>
ı
anma-
mış olarak duran plutonyu-
mun, buradan sıynlarak ya-
kıtlaşünlıp, tekrar nükleer
enerji üretimine seferber
edflmesi çok zordur" sapta-
malanna yer verdi.
ABD'nin bile böyle masraf-
h ve zor bir ışiemden kaçm-
mayı "nükleer sivaset" ola-
rak benimsedığine işaret e-
den Yarman, nükleer atıkla-
n gömme yolunu seçtiğine
dikkat çekti. Prof. Dr. Yar-
man, dünyada 1950'lerde
başlayan nükleer silahlanma
yanşının yarattığı tehlikele-
rin 1970 lerin başında fark
edildiğini anunsattı. Nükle-
er silahlann sayısmnı suur-
landınhnasuun 1983 yılın-
da ABD'nın Yüdız Savaşla-
n Projesi ile bozulduğunu
anlatan Yarman, politik çı-
karlara dikkat çekti.
Hindistan'la Çin'in top-
rak uyuşmazlığı sorunlan-
na, Hındıstan ile din savaş-
lan sürecmde aynlan Pakis-
tan'ın ülkesel çıkarlarla Çin
ile yakmlaşnğına işaret eden
Yarman, "Çin'k ihtilaf ha-
hndeld bir Rusya'nm da
böyle bir durumda Hindis-
buıuı yanında mıknatısbuı-
ması,eşyanın tabiatıııdan sa-
ydacakor. Hindtstan'm atom
silahı yapımının arkasmda
Sovyefler Krtiği,Pakistan'm
arkasmda Çin vardT dedi.
Bohı'da yeni öğretim yıima bugün başiayacak üniversitede hazırhk cahşmalarma askerier de kaübyor.
Izzet Baysal Üniversitesi açıhyorYuıtHaberleriServTSİ- BoluAbantIz-
zetBaysal Üniversitesi'nde yeni eğitim öğ-
retim dönemine bugün başianacak ohnası,
yurt sonınunuda gündeme getırdi. Üniver-
site öğrencilerinin bir bölümünün, 8 kath
az hasarlı yurt binasında kalmalan istendı.
Devlet Bakanı Hasan Gemid, Kocaeü Va-
lisi Kemal Önal'dan, çok sayıda prefabrike
konutun boş olduğu bilgisi aldığını belir-
terek bu konutlann, ümVersite öğrencileri-
ne tahsisi için çahşma başlatümasım iste-
dığıni söyledi. Yanndan ıtibaren tüm yur-
dun yeni biryağışlı sistemin etkisi altınagi-
receği bildirilirfcen Bolu'da hava sıcakhk-
lan eksi 9 dereceye kadar düştü.
Bolu Abant Izzet Baysal Universite-
si'nin çeşıtli bölümlerinde okuyan ya da
yeni kayıt yaptıran kız öğrencilerden bir
bölümü çadırkentlere yerleştirilırken bir
bölümüne de depremde hasar gören Kre-
di ve Yurtlar Kurumu'nun 8 katlı az hasar-
lı binasında kalmalan gerektıği bildirildı.
Kredi ve Yurtlar Kurumu Bölge Müdürtü-
ğü yetkilıleri, söz konusu yurt binasında
kaydı bulunan ögrcncilerin çadırkentlerde
bannmasma izin vermezken az hasarlı 8
katlı binaya almak istedikleri öğrenciler-
den de "Müdünuğünüz kavrii öğreocisi-
yim.KaıdiisteğB^bfaıayagiriyorDin''ya-
züı dilekçe alıyor. 8 kath binada kalmak is-
temeyen bazı öğrenciler, daha önce yurtta
kahnayan,evlerde bannan öğrencilerin ça-
dırkentlere yerleştirildiğini, yurtta kalan
eski ve yeni öğrencilerin ise az hasarlı söz
konusu binada kalmak için zorlandığını
dile getirdiler. Öğrenciler hiç kimsenin tek
kath evine dahi ginneye cesaret edemedi-
ği bölgede,kendilerini 8 kath azhasarlı bir
binaya sokmaya çahşan yurt yönetimine
isyan ettiklerini behrterek sorunun çözül-
mesmi istediler. Binadakaimak ısteyen öğ-
rencilerin elinden "kendi isteğjmle binaya
gpiyoram" yazısı alındığını. bu yazıyı ım-
zalavıp vermeyenlerin yurda sokulmadığı-
nı anlatan öğrenciler. bunun "binaya gir-
me>ı
eçekhıenöğremâerin sokakta kakhğj"
manasına geldiğıni beuTttiler.
Devlet Bakan Hasan Gemici boş pre-
• fabrike konutlann öğrencilerin banndınl-
masında kullanılabileceğini ifade ederek
"Boş prefabrike komıtJardan bm tanesi
ûnivwsteöğrencaernıetahsisedflecek.3'er
Idşi kaba, 3 bin öğrencinin barmma soru-
nu çözühlr"
1
dedi
DenizKuvvetleri 'nden sismikaraştırma gemisi
ANKARA (AA) - Deniz Kuv-
vetleri Komutanlığı, yeni sismik
araştırma gemisi alması gündem-
de olan Maden Tetkik ve Arama
Enstitüsü'ne (MTA) kendi elin-
dekı gemiyi teklif etti. MTA Ge-
nel Müdürlüğü, ınceleme sonrası
uygun buknası durumunda, öne-
rilen gemiyi satın alacak.
17 Ağustos Marmara depremi
sonrasında alımı gündeme gelen
ve kısa bır süre önce Yüksek
Planlama Kurulu'ndan (YPK)
alım onayı çıkan sismik araştırma
gemisi proje çahşmalan hızla yü-
rütüKiyor. MTA Genel Müdürlü-
ğü'nün tam donanımh olarak
önümüzdeki yıl içinde hizmete
ahnayı planladığı gemi için ilk
tekhfDenizKuvvetleri Komutan-
lığı'ndan geldi.
ABD'nin bir süre önce Deniz
Kuvvetleri Komutanlığı'na hibe
ettiği gemi ile ilgili Kuvvet Ko-
mutanhğı'tun önensini ınceleme-
ye alan MTA, bu konudakı kara-
rını yakm bir tarihte verecek. M-
TA Genel Müdürü Cengiz Atak,
Deniz Kuvvetleri Komutanlı-
ğı'nın MTA'ya satma önerisinde
bulunduğu gemi ile ilgili dosya-
nın yakında kendilerine gelece-
ğuıi ve detayh inceleme sonrasın-
da uygun görülmesı hahnde gemi
temininin bu yolla sağlanacağını
bildirdi. Istenilen vasıf ve özel-
liklerin ohnaması hahnde ise
MTA Genel Müdürlüğü, yeni ge-
mi ahmı için uluslararası düzey-
de ihale açarak temıni yönüne gi-
decek. Başbakan Büfent Ecevit'ııı
alınması yönündeki taumanndan
sonra, önce Devlet Planlama Teş-
kilatı'ndan (DPT) yatınm izni ah-
nan, daha sonra ise Yüksek Plan-
lama Kurulu'ndan ahm onayı çı-
kanlan gemi, üç boyutlu araşnr-
ma özelliğine sahip olacak. Yet-
kiüler, Deniz Kuvvetleri Komu-
tanlığı'ndan geminin temin edil-
mesihahndebazı dizayn çahşma-
lannın yapJarak geminin isteni-
len teknolojilerie hizmete ahnabi-
leceğini, aksi takdırde yeni ahm
için çahşmalara başlanacağım be-
hrttiler.
AYDENLANMA
EMRE KONGAB
AvnıpaBiPliği Önünde
Üç Büyük Eksiğimiz
Avrupa Biriiğj için aday otduk ya, şimdi herkes so-
aıyor. "BuadaylıktemamdabiznasılgerçektenAv-
rupalı olacağe?"
Bizim Avrupa karşısında üç büyük eksiğimiz var
1) Zamana saygılı değiliz.
2) Hukuka saygılı değiliz.
3) Başkalanna saygılı değiliz.
Aslında uygarlık karşısındaki bu üç eksiğimiz de
yeterince endüstrileşememiş olmamızdan kaynak-
lanıyor.
Daha net bir ifade ile söylemek gerekirse, bu ek-
siklerimiz "feodal tanm kültürûnden", yani açıkças»
"köylülükten" kurtulamamış olmamızdan kaynakla-
nıyor.
önce zamana olan saygıstzbğtmıza bakalım:
Biliyorsunuz, köyde günliik yaşam ve üretim, doğa
ile uyumludur ve son derece geniş zaman dilimle-
riyteölçülür.
Saniyelerin, dakjkalann, saatierin, hatta günlerin
bile pek önemi yoktur.
Üretim, yani ekin ekilmesi ve hasat, aylarla bile de-
ğil, mevsimler ile ölçülür.
Zamanın değerini endüstrileşme öğretir.
Işçi fabrikada çalıştığı saat ve dakika kadar ücret
alır.
Giriş ve çıkışta saate bastığı çaJışma kartı, yani bu
kartın üzerindeki zaman hesabı, onun için 'ekmek
parasının ölçüsüdür".
"Vakitnakittir" sözü, emeği ile saat başı ücret kar-
şılığı çalışan ışçiler için icat edilmiştir.
Türkiye, endüstrileşme sürecini kaçırmış olan Os-
manlı'nın mirasçısı olduğundan, insanlann ne kendi
zamanlanna ne de başkalannın zamanlanna saygı-
lan vardır.
Oysa şimdi "uzay çağına" ya da "bilişim toplumu
aşamasına" geçmiş olan insanoğlu için artık saniye-
lerin ve hatta saliselerin bile büyük önemi vardır.
Türkiye bunu, yani zamanın değerini endüstrileşe-
rek ve uzay çağına terfi ederek öğrenemedi.
Kalıyordu geriye, bunu okulda eğitimle öğretmek.
Bu olanak da, önce normal eğitimin yozlaşması,
sonra da çözüm olarak ortaya atılan "Islami eğitim*
seçeneği ile harcandı gitti.
Ikinci olarak, üstünlüğünü sağlamak için kosko-
ca bir devlet mekanizması yaratmış olduğumuz hu-
kuka bakalım.
Mılletvekıllerimiz yasa yapmak, yani kural koymak
için mılyarlarca lira para alırlar.
Onlan seçmek ve beslemek için trilyonlar harca-
nır.
Hukuku egemen kılmak için toplumda tek kaba
kuvvet kullanma gücüne meşru anlamda sahip olan •
koskocaman bir polis örgütü besienir.
idari ve adli mahkemeler, yargıçlan, savalan, avu-
katlan ve yardımcı personeli ile "devtetin" aynlmaz
bir parçasıdırlar.
Bütün bu muazzam mekanizma, insanlann, eşit
haklara sahip vatandaşlar olarak güven ve. adaiet
içinde yaşamalan amacını gerçekleştirmek için ku-
rulmuştur, tek ve biricik dayanağı da "hukuk"fur.
Hukuk, kaba kuvvete ve dine dayalı tanm kültü-
rûnden, akla, bilime ve eşitlığe dayalı endüstri kül-
türüne geçişin bir ürünüdür.
Biz henüz "köylülükten" kurtulamamış olduğu-
muz için bizim toplumda "hukuka saygıstzhk"
esastır.
Trafik kuralını ihlal eden şoförden ve onu gördüğü
halde işlem yapmayan polisten, Danıştay'ın durdur-
ma karanna karşın inşaatına devam eden işadam|-
na ve Danıştay'ı korumak ve kollamakla görevli bir
makamda oturmasına karşın, mahkeme kararlannı
hiçe sayarak kurdele kesen devlet başkanına dek,
hiç kimse, ama hiç kimse hukuka saygı duyma-
maktadır.
Yasalara uygun yaşamak "enayilik
1
* sayılmakta,
yasa dışı iş yapmak ve para kazanmak "akilıhk" di-
ye nitelenmektedir.
Üçüncü olarak, başkalanna hiç saygımız yoktur.
Çünkü ancak endüstrileşme süreci "birllkte ya-
şama" ve "ortak iş yapma" kavramlannı birerzo-
runluluk olarak günlük yaşama sokmuştur.
Birlikte yaşama ve ortak iş yapmanın zorunlu ku-
ralı ise "kendine yapılmasını istemediğin şeyi
başkasına yapma"dır.
Biz ise bu kuralı tersine çevirmiş bir toplumuz:
"Başkalanna, kendine ne yapılmasını istemiyorsan,
öyte muamele et. Çünkü çevr&nde senden başka
değerfi insan yoktur" diye düşünürüz.
Bütün bu nedenlerle de ne demokrasimiz demok-
rasiye, ne laikliğimiz laikliğe, ne de insan haklanmız
insan haklanna benzer.
Benım kanıma dokunan, sadece bu üç kavrama
saygıyı kendi kendimize öğrenememiş olmamız de-
ğil, şimdi bir de bir dış gücün dayatmasından, Av-
rupa'nın zorlamasından medet umar duruma
dûşmüş görünmemizdir.
Uhıslcmırcısı
Nâzıtn Hikmet
OancoErtol
Jüld* Kural
I Hulya Aksulaı- (Koreognfi)
] Hulya Aksular ,
I Otoy Kerestecı
Sıbel Kjsapoglu (Koreognfi)
I Canan Şadalak
I Çıgdem Ericaya
j Kaan Yazgan
Sehm Borak
| AJİkj Kayalıoj)lu
(Yunvıistan)
I Nevzal Ş«nol
Şiir Ödüli 0cak2000
I Pazartesi
I Saat: 20.30
I Davetiyeler;
I Atatürk
I Kûltür Merkezi,
ICumhuriyetKitap
I Kulübü (Taksim)
I T.C. Kültür
] Bakanlığı'nın
katkılanyla
töreni NAZIM HIKMEI
Tel: (212) 252 63 14 - 15