Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 OCAK 2000 PAZARTESİ
O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
Salı Kitaplan"na îlgi ve Eski Düşmanlık
Mehmet ERGUN Araştırmacı
H
ilmi Ziya Ulken, önemini
bugün de konryan Uyanış
Devtrierinde Tercümenin
Rolü'nün bıtıminde şöy-
leder:"_Gendolarakdi-
yeb*rfckiatoyüzy*kOs-
manb tarihiiçindeki çeviri durgunhığuna
göre Tanzimattan sonra gerek Baü'dan
gerek Doğu'dan yajHİan çeviriler daha
zengin ve canlıdır. Fakat memJeketimizin
Baühiaşması için bekkdiğiıniz gerçek çe-
virietkinliğine göre,yapdan şeyterçok ek-
sik ve zayıftar. Çûnkii (_) Taadmaftan
sonra yaptlan çevirilerm büyük bir bölü-
mü daiğınık ve rasdanbsakhr. Çokluk çe-
virmenleriıı heveslerinden veya yayuna-
lann Ueriye sürdükleri sınırlı baa gerek-
animlenkn doğmuşiardır. Bu yüzden on-
larbir /incir oluşturamanuşlar ve teker te-
ker, etlrîsiz katmışlardır.
(_)Çeriribütönbiruygarhğıaktannak-
ür. Bu aktarma işi, dağınık ve gelişigûzd
seçimlerie olama/. l ygarlık valmz bngû-
nüo ürünlerindcn ibaret değildir. Ona
hâkkıflenüfüz edebümek ve onun içinde
yaraüa oiabilmek için muHaka köklere
kadar inmek gerekir. (_)
BffinçM,örgAthl vetam bir çeviri, („) bu-
günün büyük düşün ve sanat yapıtlannın
yanında bfitün sanat ve fetsefe klâsikleri-
nin yer rutması demektir." (1)
"Çeviri"yı "yaraücietkinlik"in önem-
li bir öğesi olarak gören ve değerlendiren
Ülken, söz konusu yapıtını kaleme aldı-
ğı 1935 yılına değin yapılanlann olumJu
ve olumsuz yanlanna deginirken, "yapıl-
masıgerekenkr"e de ışık tutmaya çalışır.
"BSnçS,örgütiü vetam çeviri* tanımı, geç-
mişe yönelik gizil bir eleştiri olduğunca,
geleceğe dönük bir dılek ve beklentıdir de.
Bu dilek ve bekJentinin üç yıl gibi kısa bir
süre sonra gerçekleşme sûrecine girdiği-
ne;. 1941 'den sonra da ürünlerini venne-
ye başladığına tanık olmak şaşırtıcıdır el-
bet.
Gerçekten de Ülken'in bu sözlerinden
üç yıl sonra toplanan Neşnyat Kongre-
si'nde kurulması karara bağlanan Ter-
cöme Bürosu"nun, dönemin Milli Eği-
tım Bakanı HasanÂJi Yûcd'ın öncülüğün-
de başlattığı "çeviri seferbertiğr, 1941
yılında ilk ûrünlerini vermeye başlamış-
ür. Beş yıl gibi oldukça kısa bir sürede de.
496 kjtaplık bir "kfitüphane" çıkıruştır or-
taya. Bu "kütüphane"nin temel niteliği,
'*lasikler''in temel nıteliğidir: Okuyanın
çevresini genişleten, onu bilinç/duyarlık
dönüşümüne ugratan, sorgulama yetisini
yükselterek onaylayan/boyun eğen ol-
raaktan çıkıp soru soran durumuna gel-
mesine zemın hazırlayan bir "ışık(aydın-
hk) kavTiağı'"_ Böyle bir kaynağm toplu-
mu sorgulamayan ve soru sormayan in-
sanlar topluluğu olarak görmek isteyen-
lerce sakıncalı. giderek de tehlikeli bulun-
manusı düşünülemez kuşkusuz. Öyle ol-
dugu ıçtn de bu gınşımi önlemek iste-
yenler, karşılanna çıkan ilk fırsata dört d-
le sanlmışlardır. 1941 'den 1999 'a uzanan
elli sekiz yıllık süreçte yaşanan onca şe-
ye karşın, bir zamanlar "klaskter''in çev-
rilmesine karşı çıkıldığuıı, bununlada ye-
tinilmeyip girişimin durdurulmasına ça-
lışıldığinı söylemek "şaka" gibi gelebi-
lir. Hem de saL günleri bir Cumhunyet ga-
zetesi satın alan herkesin onlara kolaylık-
la ulaşabildiği bir ortamda... Ancak ve ne
yazık kı söz konusuolan " jaka" değil, ger-
çektir!
YûceTe hırsh saldınlar
Hasan Âli Yûcel, 1947 yıhnda basın yo-
lu ile saldınya uğrar. Milli Eğitim Baka-
nı olduğu yıllarda, Bakanlık bûnyesini
komünistlerle doldurduğu, bununla da
kalmayıp onlan koruduğu ve dabası anış-
tırma (ima) yolu ile kedisinin bile komü-
nist olabileceği savlanmaktadır. Suçla-
mayı yapansa "kartvizit''ı kalabalık biri-
dir: Demokrat Parti Istanbul Teşjalat Baş-
kanı Avukat Prof. Dr. Kenan Oner_ Bu
suçlama karşısında Yücel'in tutumu "ha-
karet davasT açmak olur. Basının geniş
yer verdiği ve kesin bir sonuca bağlanma-
sı üç yılı bulan davanın gelişimi, zaman
içinde aldığı görünûm ve sıyasal açıdan
taşıdığı önem konumuzun dışında kaİıyor
Olayın konumuzla ilişkili yönü şu: Mab-
kemeden savlann kanıtlama hakkını el-
de eden "sunk" Kenan Öner'in göster-
diği kanıtlardan bih de u
klasikkr"dır
Başka bir deyişle Yücel'in "komönistha-
mfliğr'mn (ve ima yolu ile de "komfinist-
Bğmin") göstergelerinden bin de, çevril-
melerine önayak olduğu "UasUder"dır
Gerçekten de Yüceî'e yönelrtiği "ko-
mönist hamiliği'' suçlamasını doğrula-
mak için, Kenan Öner'in mahkemeye sun-
duğu kanıtlardan bın de u
ktasüder"dir:
"YüceLsolcurubJuşahıslanMilEEği-
tün Bakanhğı içinde çoğamrken neşriyat
yolu Ue de komönisttik rnh ve sokuhık fi-
Idrlerini Tûrk gençüğine aşıUmak gsye-
smi de ihmal etmemiştir. Bunun (_) esas-
hmisallermdenbtriktaskierserisiarası-
nasdaşanhnışmuzırteUdnli ldtapiardır.''
(2) Tanıklannın da Öner'le yöndeş şeyler
söylemesi son derece doğal. Nitekün bun-
lardanbiri, Yücel'in "hasnncan"ı oldu-
ğunu belirtmekte hiçbir sakınca görme-
yen Nihal Atsız, mahkemede. "Bakanhk
tarafindan dörtynzktesikesertercüme et-
tirikfiğt bakk, bunlann mühim bir kısmı
komönistlUde mel'ûf kimseiere yapünl-
mışör." diyecektır. (3) Öner'in "ktasik-
ler"i "sanüc sandahesi"ne oturtan tek ta-
nığı Atsız değil. Başkalan da var. Sözge-
limı Necdet Sancar, "—birçok klâsik ter-
cümekrinin, himaye maksadryla sol te-
nuyüllü oianbra yaponldığmı'' ileri sü-
recektir. (4) Görüldüğü gibi gerek Kenan
Öner, gerekse de tanıklan "klasJkler''ın
yayımlanmasına açıktan açığa karşı çık-
mıyorlar. Bunu yapmanın Keykavus'tarı
Babac'a, Flrdeva'den Dostoyevski'ye Pb-
ton'dan Meviâna'ya.. açılan çok genış bir
yelpazede yeT alan düşün ve yazın insan-
lannın dilünize kazaadınimasını önle-
meye çalışmak anlamına geleceğini bili-
yorlar. Böyle bir tutumla ortaya çıkıp yan-
daş bulmânın olanaksızhğını da kestıri-
yorlar. Bu nedenle de o günler için yeni,
sonraki yıllarda (ve hatta günümüzde)
kullanıla kullanıla neredeyse "IdasOde-
şen" bir yönteme başvuruyorlar: "Mnar
teüdnler", "komünistlikfc md'uT, "sot
temavûBûler''m gibi suçlayıcı nıtelemele-
rin ardına sığınarak "çevinneııler''i ve
dolayısıyla da "çevirdUderi"ni vurmak...
"Çevinnenkr 'komünistlikle mel'ûf,
'sol temayüllü' kisflerse, çevirdflderi ve
çevirecekieriyapıtianndaonitefikteolm»-
a gerekir" demeye getiriyorlar. Dogrudan
seslendinneye cesaret edemedikleri ama-
cı, "kiasikler''ın yayımını durdurmayı,
bu yoldan giderek gerçekleştirmeye çalı-
şıyorlar.
Yficd'in aydmhk savunması
Bu savlan göğuslemek için, geniş bir
ayraç açar Hasan Âli Yücel. îlktn hangi
dıllerden kaç kitap çevrildiğini sergiler
"Komünist eserierdir diyebflen ve bilme-
yenin feryat ederek söytedi0''ni belırttiği
"Rns Klâsikleri''nın 496 kitaplık toplam
içerisınde 63 tane olduğunu vurguladık-
tan sonra çevrilen her yazan tek tek ele
alırve komünizmle ılişkılerini irdeler. So-
nucu şöyle toparlar:
"Görfiiüyor ki, (_.) bu yazarlar komû-
nizmden öoceki doneme ait insanlardır.
Bonlardan hiçbiri komünizmin haberd-
leri arasında değajenfir." (5)
Ardından, "Bazı tanıklann dediği gibi
komünistiikkri ilerisürülen Adnan Cem-
gil, Perte\ Borata\ ileGöipınarirnınRııs
edebiyaandan hiçbir tercümeieriyoktmf
diye sürdürür. (6) Bununla da yetinmez,
çeviri yapanlamı adlannı bir bir sıralarve
meydan okur "SanıkKenan Önerbo 183
ismden kimlerin komunist oMnğona bfl-
miyorsa, Irkçı-Turancı tanıldanndan öğ-
renip söyiesin." (7)
Gerçekten de dönemin dil bilen aydın-
Jannın neredeyse tümünü içeren bu liste-
de komunist bulabilmek için, kişinin im-
geleminın çok geniş olması ya da imge-
lemini aşın ölçüde zorlaması gerekk
"Hakaretdavaa" olarak başlayıp bir "a-
yasal hesaplaşma"ya dönüşen "Yücel-
Oner Davası"nda adı geçen kurum ve ki-
şiler gibi "klasikler" de beladan kurtula-
madı. Sabahattin Aü'nin öldürülmesi,
Pertev Naili Boratav-Niyaa Berkes-Be-
hke Boran'ın üniversiteden atılması ve
Köy Enstitülerinin işlevsiz kılınması gi-
bi "kia$Uder''in çevrilmesı de ilkin '^gır
çektm"e, alınmış, ardından da durdurul-
muştur.
_ Beş yıla 496 "kbsik" sığdıran Hasan
Âli Yücel, bakanlıktan aynldığı tarihte
bu sayıyı 548'e ulaştırmıştı. Buna karşı-
lık sonraki üç yıllık CHP iktidan döne-
minde 167, on yıllık DP iktidan dönemin-
de ise 212 "klasik'' yayımlanmışür. Baş-
ka bir deyişle de on üç yıllık süre içeri-
sinde yapılanlar, yol açılmış olmasına kar-
şın, beş yıllık süre içerisinde yapılanlara
bile erişememiştir. Benzer durum, "dün-
vaya açılan pencere" niteligi taşıyan Ter-
cüme dergisi için de geçerli. tlk sayısı 19
Mayıs 1940'ta yayımlanan dergi, Yücel'in
bakınlıktan aynldığı tarihte 42. sayısına
ulaşmıştı. BunakarşılıkDP'niniktidara
gelmesine kadar geçen yaklaşık üç yıllık
sürede 51. ve on yılık DP döneminde ise
70. sayıya ulaşabiüyor ancak. Yedi yılda
42, on üç yılda ise 37 sayı... Durum, yo-
nımu gereksiz kılacak ölçüde açık. Bu
nedenle de mahkemede şunlan söyler-
ken elbette ki gururlu olacaktı Yücel:
".UmumitelâkkiyegöreeskiYunan'dan
başiayan 'klâsik' eserlerzilıniyen°nidaha
dagenişleterek, bümanizma anlamını bö-
tnn beşeri eserlere teşmil ederek ortaya
koyup bunlan Türk irfanına kazandır-
makla Cumhuriyet Maarifve münevver-
leri,Türk kültürüne büyük bir hizmet et-
ınişjar.trfantarihimizdeçokdefateşebbüs
edflip, zaman zaman lâfi söylenip bir tür-
hlbaşanlamayanbuesashharekct.mm'af-
fakotmuştur. 1941 'de başiayan birinci beş
yıllık ve 100 eserli program üç yılda, ikin-
d 500 cütlik program ise 1946 sonlannda
üç yılda tanuun olmuştur." (8)
DP döneminin tutumu
Özelleştirme Çıkarcılığı
O
ncelikle özelleşme nedir? Özel-
leşme kamuya (halka) ait ekono-
mık değerlerin bireyleşmesi ya
da tüzelleşmesidir. Kamunun malı olan
bir ekonomık işletmenin verimlilğine,
kapasitesine, istihdam edilen işçi sayı-
sına ve kârlılık durumuna bakılmaksı-
zın yokpahasına çok uzun vadelerte özel
ve tüzel kişilere saölmasıdır.
Özelleştirme, cumhuriyetimizin 50
yılda oluşturduğu ekonomık değerlerin,
onun nasıl ve ne zorluklarla elde edil-
diğine bakılmaksızın, yoktan var olan
ülkenin, yoktan var edilen ekonomik de-
ğerlerinin pervasızca çarçur ediknesi-
dir._
Özelleştirme, iflas eden ekonomik
poütikalann son çırpuuflan ve can çe-
kiştirmestdir. Zaten liberaliz çöküşe
geçtikçe acısını işçiden, memurdan,
köylüden ve küçük esnaftan çıkarma-
ya çalışır. Asla ve asla beslediği, büyüt-
tüğü egemen güçlere dokunmaz. Her
bunalım (kriz) dönemi bunlann daha da
semirmesine, paralanna para katması-
na ve sömürü çarklannın hızlanması-
na neden olur. Ulkede eşitsizükJer, ada-
letsizlikler halkın aleyhine işlemeye
başlar. Sonuç olarak denebilir ki Tür-
kiye'mizde 15-16 yıldır özelleştinne
bilinçsizce yapılmâktadır.
Ama ne yazıktır ki özelleştinne ya-
pümaya başladığından günümüze de-
ğin ekonomimizde otumlu yönde biriyi-
leşme olmamış, enflasyon düşeceği
varsayımı yerine gittikçe yükselmıştır.
Zaten açıklanan enflasyon oranlan da
gerçek değildir. tktidardakı siyasilerin
işlerine elverdiği gibi oranlardır.
Yukanda açıklanan nedenlerden ötü-
rüdür ki ülkemizde yapılan özelleştir-
me saçmahktır, yararsızdır, binbir zor-
luklarla uzun yıllarda oluşturulan üre-
tici, istihdam edıcı, ekonomik kuruluş
ve işletmelerin, belirli gruplara, çıkar
çevrelerine peşkeş çekilmekten, yok
pahasına satılmaktan en kısa sürede
ivedi olarak (acilen) vazgeçihnelıdir.
Bunun için ne gerekiyorsa, ülkemiz-
deki aydm ve ilerici kesimlerce el ele
vererek bu saçmahğa son verilmesi ay-
dınlık yannlanmız için zorunluluktur.
tsmet BtBER MaliMüşavir
Ancak sözlerinin gidişi etkilemeyece-
ğini ve tüm işlevinin "tarih düşmek"le sı-
nırlı kalacağını da kestiriyordu. "Sanık"
Kenan Öner'leu
tanıklan"nın temsil ey-
ledikleri güçler, söz konusu "aydınhk
(ısık' kaynağı'"nı kurutmaya kararlıydılar
çünkü. II. Dünya Savaşı'nın bitimini iz-
leyen günlerdekı "tercihleri'' bunu gerek-
tiriyordu. "Iktidar" onlardı ve bunun üs-
testnden gelecek durumdaydılar. Nitekim
öyle de oldu. "Yöcel-Öner Davası"nın
daha başlangıcında,u
klasUder"ın yazgı-
sı seçikleştı: Söz konusu "aydmhk (ışık)
kaynağr kurutulacaktı. Bu gıdış karşı-
sında Sabahattın Ali, Marko Paşa'da, şun-
lan yazacaktır:
"Klasikterin tercûmesine başlannnşn.
Bürün külrür seven yurttaşlar, hür ve na-
rauslufikirdünyasma açılan bir pencere
gibi, buniardan temiz ve canlandına bir
hava alacaklanb. Bir de baknkki, bu iş de
yanda bırakıirverdL Şimdi okuma yazma
düşmanlan,
4
dddî ve ilnır eserler tercü-
me ettireceklermiş.'" (9)
Bir Cumhunyet gazetesi satın alarak ko-
layca ulaşılan "Sah Khapian
n
nı okurken,
bu serüvenı anımsamak yararsız olmaz dı-
ye düşündüm.
(1) HılmiZiya Ülken, Uyami DeıiHerinde Ter-
cümenin Rolü, lstanbul 1935, Dün ve Yann Ter-
cüme Külliyatı s 381-384 (2) Kenan Öner,
Öner ve YücelDavası, C. I, lstanbul 1947, Ke-
nan Matbaası, s. 35 (3) Kenan Öner, Öner ve
Yücel Davası, C: 2, lstanbul 1947, Kenan Mat-
baası, s. 41 (4) Agy; s 43 (5) Hasan -Âli Yü-
cel, Dâvam. Ankara 1947, Ulus Basımevı, s.
123. (6) Agy, s. 123 (7) Agy, s 124, (8) Agy. s.
121. (9)SabahattinAli. 'NeInhlâpçıhk ". Mar-
ko Pasa, S 12,- {24 Şubal.m 7), s.l.
CUMHUBİYET^TEN
OKÜRLARA
ORHANERİNÇ
Tahkim Bu Kez de Davos
İçin Laam Oldu..
Koalisyon hükümetinin tahkimin geriye doğru
işletilmesi konusundaki karaıiılığı bu hafta yeniden
gündeme getiriliyor.
Hem de "Yap-lşlet-Devret" Yasası'na bir madde
ektemek yerine "Kamu Hizpnetleri ile llgili Imtiyaz
Şartlaşma ve Sözleşmelerinde Buniardan Doğan
Uyuşmazlıklarda Tahkim Yoluna Gidilmesi Halinde
Uyulması Gereken llkelere DairKanun Tasansı" gibi
uzun adlı bir tasanyla
Hatıriarsınız. Şayın Ecevit, geçen yıl ABD Başkanı
Clinton ile görüşmeye gitmesinın öncesinde geriye
dönük tahkimi gerçekleştirmek istemiş, ama MHP
ve DSP'lilerin deretoyu vereceği anlaşılınca öneri
geri çekilmişti.
Şimdi 27 Ocaktaki Davos toplantsına gtdtş hazırbğı
kapsamında konu yeniden ete alınryor.
Başbakan Davos'a gittiğinde elinde önemli bir
ödün olacak. CMacak da bu ödünün ülkemizden neter
götürdüğü biliniyorama nelergetireceği pek belii degil.
Tıpkı Avrupa Birliği'ne girme hayalleri kurarak
"Gümrûk Birliği"ne ginverrnemizin sonuçlan gibi.
Tasanya göre "kurulu veya kurulacak şirket
ortaklanndan en az birinin yabancı menşeli olması"
durumunda tahkim yolu açılıyor. Ortakların pay
oranlanna ilişkin hiçbir aynntı yok. Şirketinize yüzde
bir oranında paya sahip bir yabancı ortak aldıntz rru
işleriniz tıkınnda olacak.
Danıştay, bir ay önce çıkanlan yasayla zaten devre
dışı bırakılmış ve kamu hizmetleri de özel hukuk
kapsamına alınmıştı.
Geriye dönük tahkimin uygulama alanı da tasanyla
gentştetiliyor. Bektrik üretim, dağrtım, itetim konulanyla
karayollannın yapımı konusunda da tahkim geçerli
yöntem haline getiriliyor.
Sermaye çevrelerinin bir dediğini iki etmemek gibi
bir anlayış ne yazık ki koalisyon hükümetine hâkim
durumda.
ûrnek isterseniz Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı'nın 31 Arajık 1999 günlü Resmi Gazete'de
yayımlatbğı 'AsgariÜcretTespitKomisyonuKaran'na
bir göz atın.
Hükümetle işverenler bir yanda, işçiter öbür yanda
Karann bir "Hükûmet ve Işveren Temsilcilerinin Ortak
Temennilen" bölümü var, bir de "İşçi Temsilcilerinin
Görûşü" bölümü.
Hükümetle işverenler ej ele, kol kola aynı istekteri
dile getiriyorlar. Tıpkı tahkim konusunda olduğu gibi.
DSP ve MHP'li milletvekillerinin tutumu, tahkimin
geleceğini bir kez daha belirleyecek. Ya genel
başkanlanna "hayır" diyeceklerya da tahkime "evet.'
Türkiye'de otomotiv sanayiine yatınm yaptğını (!)
söyleyen Jet-Pa da yasadan sonra "Ben de tahkim
isterim" diye tutturursa ne olur bilemeyiz. Çünkü o
daAlmanya'da kurulu bir şirket olduğunu ileri sürüyor
ve de işin garibi yasadaki tanıma üpa tıp uyuyor.
•
önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir
hafta geçirmeniz dileği ve saygılanmızta.
oerinc@cumhuriyetcom.tr ^
Henüz katılamayan dostlarımızı da aramıza alabilmek için...
Cumhuriyet Mahallesi'ne bir Cumhuriyet Mahallesi daha ekleniyor:
CUMHURÎYET KlNALI MAHALLESİ
(2. BÖLÜM!)
(P''umhuriyet mahallesi I. Bölüm'deki 565
parsel sahiplerini buldu ve proje çalışmaları
hızla ilerliyor. Ancak, mahallemize henüz
katılamayan okurlarımızın, dostlanmızm
istekleri de sürüyor.
Şu anda bu istekleri de
karşılayabildiğimiz için mutluyuz. I. Bölümün
yaklaşık 2 km güney doğusunda, denize
yaklaşık 800 metre uzaklıktaki yeni bir arazi
üzerinde Cumhuriyet Kınalı Mahallesi'ni
kurmak için çalışmalara başladık.
122.450 m2
büyüklüğünde olan bu
arazideki 140 parseli okurlarımıza jeolojik
zemin raporları hazırlanarak düzenlenmiş
imar planı ve depreme dayanıklı projeleriyle
birlikte sunuyoruz. Ayrıca, ağaçlandırmaya
olabildiğince geniş alan ayrılabilmesi için de
parsel sayısı sınırlanmış ve parsel büyüklüğü
en az 500 m2
olarak belirlenmiştir. Parsellerde
inşaat izni oranı, tabanda %20 olup projeler
tek ve ikiz villa olarak tasarlanmıştır.
Denize daha yakın olan ve I. Bölüm'de
oturan dostlarımizın da yararlanacağı sosyal
tesislerin de yer alacağı Cumhuriyet Kınalı
Mahallesi'nde parsellerin metre karefiyatı14
milyon TL'dir. Peşinat 1,5 milyar TL olup
kalanı 6 eşit ve sabit taksitle ödenecektir.
Okurlarımızla, dostlarımızla birlikte
yaşayacağımız Cumhuriyet Mahallesi adım
adım gerçekleşiyor. Mahallemizle ilgili her
yeni gelişmeyi size bildireceğiz.
Cumhuriyet mahallesi
"Doğayla uygarhk buluşuyor"
YINE
PENIZ0ORUNUMLU
İMARLI IFRAZLI
BACIMSIZTAPULU
Cumhuriyet Mahallesi nerede kuruluyor?
•Cumhunyet Mahallesi Istanbul'un batısmda. Tekirdağ-Çortu yolu Kınalı kavşağı ûçgeninde, Çanta Köyü
belediye sınırlan içinde kuruluyor. istanbul'a uzaklığı TEM yolundan 45 dakika, E5 yolundan 55 dakikadır.
•1. Bölümün hemen güneyinde yer alan Kınalı Bölümü arazısınin de stabılıze yollan vardır.
•Bu arazinin de yalnızca % 14'ü evlere aynldı. KaJan % 86'nın küçük bir bölümü yol ve otopark,
çok büyuk bir bölümü ise bahçe ve park olacak.
Başvunı: ÇAĞ PAZARLAMA
Basın Sarayı Kat:4 (Gazeteciler Cemiyeti Ûstü) Cağaloğlu - İSTANBUL
Satış yapılan Cumhuriyet Kitap Kulübü bürolan:
Ankara: Atatürk Bulvan No: 125 Kat:4 Bakanlıklar - ANKARA
Izmlr Haiit ziya Bulvan 1352. Sok. No: 2/3 Alsancak - İZMİR
Tel: (0212) 520 21 91 - 92, Faks: (0212) 520 50 23
Tel: (0312) 419 50 20 pbx, Faks: (0312) 419 50 27
Tel: (0232) 441 12 20 pbx, Faks: (0232) 441 91 17