27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 OCAK 2000 PAZARTESİ O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R [email protected] Salı Kitaplan"na îlgi ve Eski Düşmanlık Mehmet ERGUN Araştırmacı H ilmi Ziya Ulken, önemini bugün de konryan Uyanış Devtrierinde Tercümenin Rolü'nün bıtıminde şöy- leder:"_Gendolarakdi- yeb*rfckiatoyüzy*kOs- manb tarihiiçindeki çeviri durgunhığuna göre Tanzimattan sonra gerek Baü'dan gerek Doğu'dan yajHİan çeviriler daha zengin ve canlıdır. Fakat memJeketimizin Baühiaşması için bekkdiğiıniz gerçek çe- virietkinliğine göre,yapdan şeyterçok ek- sik ve zayıftar. Çûnkii (_) Taadmaftan sonra yaptlan çevirilerm büyük bir bölü- mü daiğınık ve rasdanbsakhr. Çokluk çe- virmenleriıı heveslerinden veya yayuna- lann Ueriye sürdükleri sınırlı baa gerek- animlenkn doğmuşiardır. Bu yüzden on- larbir /incir oluşturamanuşlar ve teker te- ker, etlrîsiz katmışlardır. (_)Çeriribütönbiruygarhğıaktannak- ür. Bu aktarma işi, dağınık ve gelişigûzd seçimlerie olama/. l ygarlık valmz bngû- nüo ürünlerindcn ibaret değildir. Ona hâkkıflenüfüz edebümek ve onun içinde yaraüa oiabilmek için muHaka köklere kadar inmek gerekir. (_) BffinçM,örgAthl vetam bir çeviri, („) bu- günün büyük düşün ve sanat yapıtlannın yanında bfitün sanat ve fetsefe klâsikleri- nin yer rutması demektir." (1) "Çeviri"yı "yaraücietkinlik"in önem- li bir öğesi olarak gören ve değerlendiren Ülken, söz konusu yapıtını kaleme aldı- ğı 1935 yılına değin yapılanlann olumJu ve olumsuz yanlanna deginirken, "yapıl- masıgerekenkr"e de ışık tutmaya çalışır. "BSnçS,örgütiü vetam çeviri* tanımı, geç- mişe yönelik gizil bir eleştiri olduğunca, geleceğe dönük bir dılek ve beklentıdir de. Bu dilek ve bekJentinin üç yıl gibi kısa bir süre sonra gerçekleşme sûrecine girdiği- ne;. 1941 'den sonra da ürünlerini venne- ye başladığına tanık olmak şaşırtıcıdır el- bet. Gerçekten de Ülken'in bu sözlerinden üç yıl sonra toplanan Neşnyat Kongre- si'nde kurulması karara bağlanan Ter- cöme Bürosu"nun, dönemin Milli Eği- tım Bakanı HasanÂJi Yûcd'ın öncülüğün- de başlattığı "çeviri seferbertiğr, 1941 yılında ilk ûrünlerini vermeye başlamış- ür. Beş yıl gibi oldukça kısa bir sürede de. 496 kjtaplık bir "kfitüphane" çıkıruştır or- taya. Bu "kütüphane"nin temel niteliği, '*lasikler''in temel nıteliğidir: Okuyanın çevresini genişleten, onu bilinç/duyarlık dönüşümüne ugratan, sorgulama yetisini yükselterek onaylayan/boyun eğen ol- raaktan çıkıp soru soran durumuna gel- mesine zemın hazırlayan bir "ışık(aydın- hk) kavTiağı'"_ Böyle bir kaynağm toplu- mu sorgulamayan ve soru sormayan in- sanlar topluluğu olarak görmek isteyen- lerce sakıncalı. giderek de tehlikeli bulun- manusı düşünülemez kuşkusuz. Öyle ol- dugu ıçtn de bu gınşımi önlemek iste- yenler, karşılanna çıkan ilk fırsata dört d- le sanlmışlardır. 1941 'den 1999 'a uzanan elli sekiz yıllık süreçte yaşanan onca şe- ye karşın, bir zamanlar "klaskter''in çev- rilmesine karşı çıkıldığuıı, bununlada ye- tinilmeyip girişimin durdurulmasına ça- lışıldığinı söylemek "şaka" gibi gelebi- lir. Hem de saL günleri bir Cumhunyet ga- zetesi satın alan herkesin onlara kolaylık- la ulaşabildiği bir ortamda... Ancak ve ne yazık kı söz konusuolan " jaka" değil, ger- çektir! YûceTe hırsh saldınlar Hasan Âli Yûcel, 1947 yıhnda basın yo- lu ile saldınya uğrar. Milli Eğitim Baka- nı olduğu yıllarda, Bakanlık bûnyesini komünistlerle doldurduğu, bununla da kalmayıp onlan koruduğu ve dabası anış- tırma (ima) yolu ile kedisinin bile komü- nist olabileceği savlanmaktadır. Suçla- mayı yapansa "kartvizit''ı kalabalık biri- dir: Demokrat Parti Istanbul Teşjalat Baş- kanı Avukat Prof. Dr. Kenan Oner_ Bu suçlama karşısında Yücel'in tutumu "ha- karet davasT açmak olur. Basının geniş yer verdiği ve kesin bir sonuca bağlanma- sı üç yılı bulan davanın gelişimi, zaman içinde aldığı görünûm ve sıyasal açıdan taşıdığı önem konumuzun dışında kaİıyor Olayın konumuzla ilişkili yönü şu: Mab- kemeden savlann kanıtlama hakkını el- de eden "sunk" Kenan Öner'in göster- diği kanıtlardan bih de u klasikkr"dır Başka bir deyişle Yücel'in "komönistha- mfliğr'mn (ve ima yolu ile de "komfinist- Bğmin") göstergelerinden bin de, çevril- melerine önayak olduğu "UasUder"dır Gerçekten de Yüceî'e yönelrtiği "ko- mönist hamiliği'' suçlamasını doğrula- mak için, Kenan Öner'in mahkemeye sun- duğu kanıtlardan bın de u ktasüder"dir: "YüceLsolcurubJuşahıslanMilEEği- tün Bakanhğı içinde çoğamrken neşriyat yolu Ue de komönisttik rnh ve sokuhık fi- Idrlerini Tûrk gençüğine aşıUmak gsye- smi de ihmal etmemiştir. Bunun (_) esas- hmisallermdenbtriktaskierserisiarası- nasdaşanhnışmuzırteUdnli ldtapiardır.'' (2) Tanıklannın da Öner'le yöndeş şeyler söylemesi son derece doğal. Nitekün bun- lardanbiri, Yücel'in "hasnncan"ı oldu- ğunu belirtmekte hiçbir sakınca görme- yen Nihal Atsız, mahkemede. "Bakanhk tarafindan dörtynzktesikesertercüme et- tirikfiğt bakk, bunlann mühim bir kısmı komönistlUde mel'ûf kimseiere yapünl- mışör." diyecektır. (3) Öner'in "ktasik- ler"i "sanüc sandahesi"ne oturtan tek ta- nığı Atsız değil. Başkalan da var. Sözge- limı Necdet Sancar, "—birçok klâsik ter- cümekrinin, himaye maksadryla sol te- nuyüllü oianbra yaponldığmı'' ileri sü- recektir. (4) Görüldüğü gibi gerek Kenan Öner, gerekse de tanıklan "klasJkler''ın yayımlanmasına açıktan açığa karşı çık- mıyorlar. Bunu yapmanın Keykavus'tarı Babac'a, Flrdeva'den Dostoyevski'ye Pb- ton'dan Meviâna'ya.. açılan çok genış bir yelpazede yeT alan düşün ve yazın insan- lannın dilünize kazaadınimasını önle- meye çalışmak anlamına geleceğini bili- yorlar. Böyle bir tutumla ortaya çıkıp yan- daş bulmânın olanaksızhğını da kestıri- yorlar. Bu nedenle de o günler için yeni, sonraki yıllarda (ve hatta günümüzde) kullanıla kullanıla neredeyse "IdasOde- şen" bir yönteme başvuruyorlar: "Mnar teüdnler", "komünistlikfc md'uT, "sot temavûBûler''m gibi suçlayıcı nıtelemele- rin ardına sığınarak "çevinneııler''i ve dolayısıyla da "çevirdUderi"ni vurmak... "Çevinnenkr 'komünistlikle mel'ûf, 'sol temayüllü' kisflerse, çevirdflderi ve çevirecekieriyapıtianndaonitefikteolm»- a gerekir" demeye getiriyorlar. Dogrudan seslendinneye cesaret edemedikleri ama- cı, "kiasikler''ın yayımını durdurmayı, bu yoldan giderek gerçekleştirmeye çalı- şıyorlar. Yficd'in aydmhk savunması Bu savlan göğuslemek için, geniş bir ayraç açar Hasan Âli Yücel. îlktn hangi dıllerden kaç kitap çevrildiğini sergiler "Komünist eserierdir diyebflen ve bilme- yenin feryat ederek söytedi0''ni belırttiği "Rns Klâsikleri''nın 496 kitaplık toplam içerisınde 63 tane olduğunu vurguladık- tan sonra çevrilen her yazan tek tek ele alırve komünizmle ılişkılerini irdeler. So- nucu şöyle toparlar: "Görfiiüyor ki, (_.) bu yazarlar komû- nizmden öoceki doneme ait insanlardır. Bonlardan hiçbiri komünizmin haberd- leri arasında değajenfir." (5) Ardından, "Bazı tanıklann dediği gibi komünistiikkri ilerisürülen Adnan Cem- gil, Perte\ Borata\ ileGöipınarirnınRııs edebiyaandan hiçbir tercümeieriyoktmf diye sürdürür. (6) Bununla da yetinmez, çeviri yapanlamı adlannı bir bir sıralarve meydan okur "SanıkKenan Önerbo 183 ismden kimlerin komunist oMnğona bfl- miyorsa, Irkçı-Turancı tanıldanndan öğ- renip söyiesin." (7) Gerçekten de dönemin dil bilen aydın- Jannın neredeyse tümünü içeren bu liste- de komunist bulabilmek için, kişinin im- geleminın çok geniş olması ya da imge- lemini aşın ölçüde zorlaması gerekk "Hakaretdavaa" olarak başlayıp bir "a- yasal hesaplaşma"ya dönüşen "Yücel- Oner Davası"nda adı geçen kurum ve ki- şiler gibi "klasikler" de beladan kurtula- madı. Sabahattin Aü'nin öldürülmesi, Pertev Naili Boratav-Niyaa Berkes-Be- hke Boran'ın üniversiteden atılması ve Köy Enstitülerinin işlevsiz kılınması gi- bi "kia$Uder''in çevrilmesı de ilkin '^gır çektm"e, alınmış, ardından da durdurul- muştur. _ Beş yıla 496 "kbsik" sığdıran Hasan Âli Yücel, bakanlıktan aynldığı tarihte bu sayıyı 548'e ulaştırmıştı. Buna karşı- lık sonraki üç yıllık CHP iktidan döne- minde 167, on yıllık DP iktidan dönemin- de ise 212 "klasik'' yayımlanmışür. Baş- ka bir deyişle de on üç yıllık süre içeri- sinde yapılanlar, yol açılmış olmasına kar- şın, beş yıllık süre içerisinde yapılanlara bile erişememiştir. Benzer durum, "dün- vaya açılan pencere" niteligi taşıyan Ter- cüme dergisi için de geçerli. tlk sayısı 19 Mayıs 1940'ta yayımlanan dergi, Yücel'in bakınlıktan aynldığı tarihte 42. sayısına ulaşmıştı. BunakarşılıkDP'niniktidara gelmesine kadar geçen yaklaşık üç yıllık sürede 51. ve on yılık DP döneminde ise 70. sayıya ulaşabiüyor ancak. Yedi yılda 42, on üç yılda ise 37 sayı... Durum, yo- nımu gereksiz kılacak ölçüde açık. Bu nedenle de mahkemede şunlan söyler- ken elbette ki gururlu olacaktı Yücel: ".UmumitelâkkiyegöreeskiYunan'dan başiayan 'klâsik' eserlerzilıniyen°nidaha dagenişleterek, bümanizma anlamını bö- tnn beşeri eserlere teşmil ederek ortaya koyup bunlan Türk irfanına kazandır- makla Cumhuriyet Maarifve münevver- leri,Türk kültürüne büyük bir hizmet et- ınişjar.trfantarihimizdeçokdefateşebbüs edflip, zaman zaman lâfi söylenip bir tür- hlbaşanlamayanbuesashharekct.mm'af- fakotmuştur. 1941 'de başiayan birinci beş yıllık ve 100 eserli program üç yılda, ikin- d 500 cütlik program ise 1946 sonlannda üç yılda tanuun olmuştur." (8) DP döneminin tutumu Özelleştirme Çıkarcılığı O ncelikle özelleşme nedir? Özel- leşme kamuya (halka) ait ekono- mık değerlerin bireyleşmesi ya da tüzelleşmesidir. Kamunun malı olan bir ekonomık işletmenin verimlilğine, kapasitesine, istihdam edilen işçi sayı- sına ve kârlılık durumuna bakılmaksı- zın yokpahasına çok uzun vadelerte özel ve tüzel kişilere saölmasıdır. Özelleştirme, cumhuriyetimizin 50 yılda oluşturduğu ekonomık değerlerin, onun nasıl ve ne zorluklarla elde edil- diğine bakılmaksızın, yoktan var olan ülkenin, yoktan var edilen ekonomik de- ğerlerinin pervasızca çarçur ediknesi- dir._ Özelleştirme, iflas eden ekonomik poütikalann son çırpuuflan ve can çe- kiştirmestdir. Zaten liberaliz çöküşe geçtikçe acısını işçiden, memurdan, köylüden ve küçük esnaftan çıkarma- ya çalışır. Asla ve asla beslediği, büyüt- tüğü egemen güçlere dokunmaz. Her bunalım (kriz) dönemi bunlann daha da semirmesine, paralanna para katması- na ve sömürü çarklannın hızlanması- na neden olur. Ulkede eşitsizükJer, ada- letsizlikler halkın aleyhine işlemeye başlar. Sonuç olarak denebilir ki Tür- kiye'mizde 15-16 yıldır özelleştinne bilinçsizce yapılmâktadır. Ama ne yazıktır ki özelleştinne ya- pümaya başladığından günümüze de- ğin ekonomimizde otumlu yönde biriyi- leşme olmamış, enflasyon düşeceği varsayımı yerine gittikçe yükselmıştır. Zaten açıklanan enflasyon oranlan da gerçek değildir. tktidardakı siyasilerin işlerine elverdiği gibi oranlardır. Yukanda açıklanan nedenlerden ötü- rüdür ki ülkemizde yapılan özelleştir- me saçmahktır, yararsızdır, binbir zor- luklarla uzun yıllarda oluşturulan üre- tici, istihdam edıcı, ekonomik kuruluş ve işletmelerin, belirli gruplara, çıkar çevrelerine peşkeş çekilmekten, yok pahasına satılmaktan en kısa sürede ivedi olarak (acilen) vazgeçihnelıdir. Bunun için ne gerekiyorsa, ülkemiz- deki aydm ve ilerici kesimlerce el ele vererek bu saçmahğa son verilmesi ay- dınlık yannlanmız için zorunluluktur. tsmet BtBER MaliMüşavir Ancak sözlerinin gidişi etkilemeyece- ğini ve tüm işlevinin "tarih düşmek"le sı- nırlı kalacağını da kestiriyordu. "Sanık" Kenan Öner'leu tanıklan"nın temsil ey- ledikleri güçler, söz konusu "aydınhk (ısık' kaynağı'"nı kurutmaya kararlıydılar çünkü. II. Dünya Savaşı'nın bitimini iz- leyen günlerdekı "tercihleri'' bunu gerek- tiriyordu. "Iktidar" onlardı ve bunun üs- testnden gelecek durumdaydılar. Nitekim öyle de oldu. "Yöcel-Öner Davası"nın daha başlangıcında,u klasUder"ın yazgı- sı seçikleştı: Söz konusu "aydmhk (ışık) kaynağr kurutulacaktı. Bu gıdış karşı- sında Sabahattın Ali, Marko Paşa'da, şun- lan yazacaktır: "Klasikterin tercûmesine başlannnşn. Bürün külrür seven yurttaşlar, hür ve na- rauslufikirdünyasma açılan bir pencere gibi, buniardan temiz ve canlandına bir hava alacaklanb. Bir de baknkki, bu iş de yanda bırakıirverdL Şimdi okuma yazma düşmanlan, 4 dddî ve ilnır eserler tercü- me ettireceklermiş.'" (9) Bir Cumhunyet gazetesi satın alarak ko- layca ulaşılan "Sah Khapian n nı okurken, bu serüvenı anımsamak yararsız olmaz dı- ye düşündüm. (1) HılmiZiya Ülken, Uyami DeıiHerinde Ter- cümenin Rolü, lstanbul 1935, Dün ve Yann Ter- cüme Külliyatı s 381-384 (2) Kenan Öner, Öner ve YücelDavası, C. I, lstanbul 1947, Ke- nan Matbaası, s. 35 (3) Kenan Öner, Öner ve Yücel Davası, C: 2, lstanbul 1947, Kenan Mat- baası, s. 41 (4) Agy; s 43 (5) Hasan -Âli Yü- cel, Dâvam. Ankara 1947, Ulus Basımevı, s. 123. (6) Agy, s. 123 (7) Agy, s 124, (8) Agy. s. 121. (9)SabahattinAli. 'NeInhlâpçıhk ". Mar- ko Pasa, S 12,- {24 Şubal.m 7), s.l. CUMHUBİYET^TEN OKÜRLARA ORHANERİNÇ Tahkim Bu Kez de Davos İçin Laam Oldu.. Koalisyon hükümetinin tahkimin geriye doğru işletilmesi konusundaki karaıiılığı bu hafta yeniden gündeme getiriliyor. Hem de "Yap-lşlet-Devret" Yasası'na bir madde ektemek yerine "Kamu Hizpnetleri ile llgili Imtiyaz Şartlaşma ve Sözleşmelerinde Buniardan Doğan Uyuşmazlıklarda Tahkim Yoluna Gidilmesi Halinde Uyulması Gereken llkelere DairKanun Tasansı" gibi uzun adlı bir tasanyla Hatıriarsınız. Şayın Ecevit, geçen yıl ABD Başkanı Clinton ile görüşmeye gitmesinın öncesinde geriye dönük tahkimi gerçekleştirmek istemiş, ama MHP ve DSP'lilerin deretoyu vereceği anlaşılınca öneri geri çekilmişti. Şimdi 27 Ocaktaki Davos toplantsına gtdtş hazırbğı kapsamında konu yeniden ete alınryor. Başbakan Davos'a gittiğinde elinde önemli bir ödün olacak. CMacak da bu ödünün ülkemizden neter götürdüğü biliniyorama nelergetireceği pek belii degil. Tıpkı Avrupa Birliği'ne girme hayalleri kurarak "Gümrûk Birliği"ne ginverrnemizin sonuçlan gibi. Tasanya göre "kurulu veya kurulacak şirket ortaklanndan en az birinin yabancı menşeli olması" durumunda tahkim yolu açılıyor. Ortakların pay oranlanna ilişkin hiçbir aynntı yok. Şirketinize yüzde bir oranında paya sahip bir yabancı ortak aldıntz rru işleriniz tıkınnda olacak. Danıştay, bir ay önce çıkanlan yasayla zaten devre dışı bırakılmış ve kamu hizmetleri de özel hukuk kapsamına alınmıştı. Geriye dönük tahkimin uygulama alanı da tasanyla gentştetiliyor. Bektrik üretim, dağrtım, itetim konulanyla karayollannın yapımı konusunda da tahkim geçerli yöntem haline getiriliyor. Sermaye çevrelerinin bir dediğini iki etmemek gibi bir anlayış ne yazık ki koalisyon hükümetine hâkim durumda. ûrnek isterseniz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın 31 Arajık 1999 günlü Resmi Gazete'de yayımlatbğı 'AsgariÜcretTespitKomisyonuKaran'na bir göz atın. Hükümetle işverenler bir yanda, işçiter öbür yanda Karann bir "Hükûmet ve Işveren Temsilcilerinin Ortak Temennilen" bölümü var, bir de "İşçi Temsilcilerinin Görûşü" bölümü. Hükümetle işverenler ej ele, kol kola aynı istekteri dile getiriyorlar. Tıpkı tahkim konusunda olduğu gibi. DSP ve MHP'li milletvekillerinin tutumu, tahkimin geleceğini bir kez daha belirleyecek. Ya genel başkanlanna "hayır" diyeceklerya da tahkime "evet.' Türkiye'de otomotiv sanayiine yatınm yaptğını (!) söyleyen Jet-Pa da yasadan sonra "Ben de tahkim isterim" diye tutturursa ne olur bilemeyiz. Çünkü o daAlmanya'da kurulu bir şirket olduğunu ileri sürüyor ve de işin garibi yasadaki tanıma üpa tıp uyuyor. • önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir hafta geçirmeniz dileği ve saygılanmızta. [email protected] ^ Henüz katılamayan dostlarımızı da aramıza alabilmek için... Cumhuriyet Mahallesi'ne bir Cumhuriyet Mahallesi daha ekleniyor: CUMHURÎYET KlNALI MAHALLESİ (2. BÖLÜM!) (P''umhuriyet mahallesi I. Bölüm'deki 565 parsel sahiplerini buldu ve proje çalışmaları hızla ilerliyor. Ancak, mahallemize henüz katılamayan okurlarımızın, dostlanmızm istekleri de sürüyor. Şu anda bu istekleri de karşılayabildiğimiz için mutluyuz. I. Bölümün yaklaşık 2 km güney doğusunda, denize yaklaşık 800 metre uzaklıktaki yeni bir arazi üzerinde Cumhuriyet Kınalı Mahallesi'ni kurmak için çalışmalara başladık. 122.450 m2 büyüklüğünde olan bu arazideki 140 parseli okurlarımıza jeolojik zemin raporları hazırlanarak düzenlenmiş imar planı ve depreme dayanıklı projeleriyle birlikte sunuyoruz. Ayrıca, ağaçlandırmaya olabildiğince geniş alan ayrılabilmesi için de parsel sayısı sınırlanmış ve parsel büyüklüğü en az 500 m2 olarak belirlenmiştir. Parsellerde inşaat izni oranı, tabanda %20 olup projeler tek ve ikiz villa olarak tasarlanmıştır. Denize daha yakın olan ve I. Bölüm'de oturan dostlarımizın da yararlanacağı sosyal tesislerin de yer alacağı Cumhuriyet Kınalı Mahallesi'nde parsellerin metre karefiyatı14 milyon TL'dir. Peşinat 1,5 milyar TL olup kalanı 6 eşit ve sabit taksitle ödenecektir. Okurlarımızla, dostlarımızla birlikte yaşayacağımız Cumhuriyet Mahallesi adım adım gerçekleşiyor. Mahallemizle ilgili her yeni gelişmeyi size bildireceğiz. Cumhuriyet mahallesi "Doğayla uygarhk buluşuyor" YINE PENIZ0ORUNUMLU İMARLI IFRAZLI BACIMSIZTAPULU Cumhuriyet Mahallesi nerede kuruluyor? •Cumhunyet Mahallesi Istanbul'un batısmda. Tekirdağ-Çortu yolu Kınalı kavşağı ûçgeninde, Çanta Köyü belediye sınırlan içinde kuruluyor. istanbul'a uzaklığı TEM yolundan 45 dakika, E5 yolundan 55 dakikadır. •1. Bölümün hemen güneyinde yer alan Kınalı Bölümü arazısınin de stabılıze yollan vardır. •Bu arazinin de yalnızca % 14'ü evlere aynldı. KaJan % 86'nın küçük bir bölümü yol ve otopark, çok büyuk bir bölümü ise bahçe ve park olacak. Başvunı: ÇAĞ PAZARLAMA Basın Sarayı Kat:4 (Gazeteciler Cemiyeti Ûstü) Cağaloğlu - İSTANBUL Satış yapılan Cumhuriyet Kitap Kulübü bürolan: Ankara: Atatürk Bulvan No: 125 Kat:4 Bakanlıklar - ANKARA Izmlr Haiit ziya Bulvan 1352. Sok. No: 2/3 Alsancak - İZMİR Tel: (0212) 520 21 91 - 92, Faks: (0212) 520 50 23 Tel: (0312) 419 50 20 pbx, Faks: (0312) 419 50 27 Tel: (0232) 441 12 20 pbx, Faks: (0232) 441 91 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle