Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyef
tmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç
# Genel Yayın Koordinatörü. Hikmet
Çetinkaya # Yazıışleri Müdürû: tbrahim
Yüdız • Sonımlu Müdûr: Fikret tlkiz
# Haber Merkezi Müdürü: Hakan
Kara # Görsel Yönetmen: Fikret Eser
lstihbarat. Cengiz Yıldınm • Ekonomı Özlem
Yüzak # Kultur Handan Şenköken 0 Spor
Abdülkadir Vücelman # Makaleler. Sarai
Karaören • Duzeltme Abdullah Y azıcı #
Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu # Bılgı-Belge.
Edib« Buğra • Yurt Haberlen: Mebmet Faraç
Yayın Kunılu. tlhan Selçuk
(Başkan). Orhan Erinç,
Hikmet Çetinkaya, Şiikran
Soner, tbrahim Yüdız, Orhan
Bursalı. Mustafa Balbay,
Hakan Kara.
Ankara Tetnsilcısı. Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No:
125,Kat:4,Bakanlıklar-AnkaraTel:4195020(7hat), Faks:
4195027 • Izmir Temsılcısı Serdar Kıak, H. Ziya Blv.
1352 S. 2'3 Tel: 4411220, Faks: 4419117 •AdanaTemsücısi:
Çetin Yiğenoğlu, tnönü Cd. 119 S. No:l Kat:l, Tel: 363
12 11, Faks: 363 12 15
Müessese Müdürü: İ stûn
Akmen • Koordmatör:
Ahmet Korulsan #
Muhasebe: Bülent Yener
9 tdare: Hüseyin Gürer
• Satış: Fazilet Kuza
MEDYA C: • Yöneüm Kunılu
Başkanı - Genel Müdur Gfilbin
Erduran 9 Koordınatör Rehı
Ifitman # Genel MudurYardınKısı
Sevd«Çobıuı Tel 514 07 53 -
513 95 80-5138460-61. Faks 5138463
Yatımlavan \e Basan: Yenı Gun Haber Ajansı, Basfn ve Yaymcılık A Ş
Tûrkocajı Cad. 39 41 Cağaloglu 34334 lstanbul PK. 246 - Sırkecı 34435 Istanbul
Tel (0 212) 512 05 05 (20 kat)
Faks (0.212)513 85 95 www.cumhuriyet.com.tr 17OCAK2000 Jmsak:5.48 Güneş: 7.20 ÖgJe: 22.21 Ucindi: 14.46 Akşam: 17.08 Yatsı: 18.35
Gaultier'den Hint
esintileri
• Haber Merkezi - Ünlü
Fransız modacı Jean-Paul
Gaultier, yaz sezonu
giysilerini sergiledi. Yeni
koleksiyonunda Hint
esintilerine yer veren
Gaultier'nin ipek büstiyerli
boncuklarla işlenmiş kot
giysisi ilgiyle karşılandı.
Akşam liseleri
• ANKARA(AA)-
Çalışan veya başka bir
nedenle örgün öğretim
yapan okullara devam
edemeyen yetişkinlere
yönelik hizmet veren özel
akşam liseleri de teknolojik
gelişmelere "yenildi" ve
yerini "uzaktan eğitim"
veren Açıköğretim
Lisesi'ne bıraktı. Milli
Eğitim Bakanlığı'ndan
(MEB) alınan bilgiye göre
çeşitli illerdeki 37 özel
akşam lisesi, 2000-2001
eğitim-öğretim döneminden
itibaren, mevcut öğrencilere
mezun olma imkânı
tanınarak kademeli olarak
kapatılacak. Ücret
karşılığında hizmet veren
özel akşam liselerinde halen
3 bin 500 civannda öğrenci
öğrenim görüyor, 300'e
yakın öğretmen görev
yapıyor.
LES'te degisiklik
•I ANKARA (AA>
Yükseköğretım Kı .ıılu
(YÖK), Lisansûstû Egitimi
Giriş Sınavı'nda (LES)
değişiklik yapmayı
planlıyor. YOK
Başkanvekili Prof. Dr.
Ismail Tosun, lisansüstü
eğitim yapmak isteyenlerin
girmek zorunda olduğu
LES'te değişiklik yapmak
için altyapı hazırlıklarının
başladığını belirtti. Halen,
arahk ve mayıs aylannda
olmak üzere yılda iki kez
merkezi olarak uygulanan
LES'in, "bilgisayarh
sistemle" yapılması
planlanıyor. Böylece,
lisansüstü eğitim yapmak
isteyen adaylar, istedikleri
herhangi bir zamanda
sınava başvuracak ve tercih
edecekleri günlerden
birinde sınava almacak.
Şeker hastalığı
• CHICAGO (AA) - Şeker
hastalan için yeni tedavi
şekilleri üzerinde çalısan
bilim adamlan, vücudun
ekstra insülin üretmesini
sağlayan bir yöntem
geliştirdiler. ABD'deki
Pittsburgh Üniversitesi'nde
görevli bilim adamlan,
genetik olarak
değiştirdikleri farelerin,
ekstra insülin üreterek
vücuttaki kan şekerini
düşürmeyi başardıklarını,
aynı yöntem ile şeker
hastalanrun da ilaç
kullanmadan vücuttaki
şekeri kontrol
edebileceklerini kaydettiler.
Aziz Paul'ün yohı
• ANKARA (AA) - Hazreti
Isa'nm 4 havarisinden biri
olan ve Tarsus'ta doğan
Saint (Aziz) Paul'ün,
Anadolu'da Hıristiyanlığı
yaymak üzere gezdiği yol
veni turistik rota oldu.
fncil'de sıkça sözü edilen bu
misyonerlik yolu, inanç
turizmi kapsammda büyük
turistik potansiyel
oluşturuyor. Saint (Aziz)
Pauj, havari arkadaşlanyla
birlikte Hıristiyanlığı
yaymak ve dünya dinine
dönüştürmek için MS 46-48
yıllan arasında Anadolu'da
büyük bir geziye çıkar.
Paul'ün Antakya'dan
başlattığı gezı Samandağ,
Perge, Isparta, Yalvaç,
Konya, Efes, Assos
güzergâhında sürdü.
Araştırmalara göre yaşlandıkça âşık olma olgusuna daha fazla önem veriliyor
Heryaşın önceliğiAŞK• Ingiltere'de yapılan
araştırmada 90 yaşın
üzerindeki kişilerin ölüm
beklentisini ön plana
çıkarmalan bekıenirken,
karşı cinsle kurulan ilişkiye
daha fazla önem verdikleri
ortaya çıktı.
Çeviri Servisi - Ingiltere'de Essex
Universitesi'nin 5 bin kişi üzerinde
yürûttüğu bir çalışma, insanlann
başlanndan geçen olaylan öncelik
sırasına göre nasıl değerlendirdiklerini
ortaya çıkarttı. 90 yaşın üzerindeki
kişilerin ölüm beklentisini ön plana
çıkartacaklan beklenirken, karşı cinsle
kurulan yeni bir ilişkiye daha fazla
önem verdikleri görüldü. "Bir yd önce
yaşantuuzdaki en önemB olay nedir"
sorusunu yeni anne olan kadmlar
"Çocuk sahibi olmak" olarak
yanıtlarken, erkekler baba olmayı
kadınlar kadar önemsemiyorlar. Ancak
erkekler için büyükbaba olmak, baba
olmaktan daha önceliklı bir yere sahip.
54 ile 70 yaş grubundaki erkekler torun
sahibi olmayı yaşamlannın en önemli
olayı olarak nitelendiriyorlar.
Ne yazık ki "Bir yıl önce yaşanan en
önemH olay" sorusu pek çok kişi
tarafından "Kayda değer bir şey
obnadı" şeklinde yamtlandı.
Yaşantılanmn tekdüze olmasından
yakınanlann başında buluğ çağındaki
gençler ve emekliler geliyor.
Sağlık, önem sıralamasında ikinci
sırada yer alıyor. Ancak şaşırtıcı olan,
insanlan kendi sağlıklanndan çok,
sevdiklerinin sağlık durumlanmn
ilgilendirmesi.
Eğitim, çalışma, doğum, ölüm gibi
konulann önem sırasına göre
dizümesinde belirleyici etmenin
yamtlayarun yaşı olduğunu ileri süren
araştırmacılar, örneğin öğrenciler için
eğitimin, işe yeni başlayanlar için de
çalışma koşullannın birinci sıraya
tnsanlan kendi sağlıklanndan çok sevdiklerinin sağlık durumlan OgUendiriyor.
yerleştirilmesinin sürpnz sayılmaması
gerektiğini belirriyor. Gençler için
kişisel sağlık önemli bir unsur değilken.
yaş ilerledikçe konunun önemi artıyor.
Çalışmayı yönlendiren Dr. Daniei
Dorling, insan iiişkilerinin yaşamın her
döneminde ön plana çıktığına dikkat
çekiyor. Özellikle 25 yaşından sonra
önem kazanan ilişkiler, yaş ilerledikçe
ilk basamaklara tırmanıyor.
"Bir yıl önce başınızdan geçen en
önemli olay nedir" sorusuna verilen
yanıtlann yaş grubuna göre sıralanması
ise şöyle:
15-17 yaş grubu: Eğitim birinci, "Kayda
değer bir şey olmadı" ikinci,
"Tembellik ettim" üçüncü sırada yer
alıyor.
18-20 yaş grubu: Eğitim yine birinci,
"Hiçbir şey olmadı" ikinci, parasal ve
ehliyet almak gibi çeşitli konular
üçüncü sırada yer alıyor Bu yaş
grubunda doğum ve ölüm gibi konular
en alt sıralara itiliyor.
21-24 yaş grubu: "Hiçbir şey olmadı"
üçüncü sıraya düşerken para ile ilgili
konular ilk sıralara yükseliyor.
25-34 yaş grubu: Sıralama köklü bir
değişim geçiriyor. Ev taşımak gibi
yaşamı birebir etkileyen konular birinci
sıraya yerleşirken, karşı cinsle ilişkiler
ikinci sıraya yükseliyor. Çalışma ile
ilgili olaylar üçüncü sıralarda yer alıyor.
35-43 yaş grubu: Mali konular
birinciliğe yükseliyor. Çalışma ikinci,
"Hiçbir şey olmadı" üçüncü sırada yer
alıyor
44-53 yaş grubu: Fazla bir değişiklik
görülmüyor. Mali konular hâlâ ilk başta.
Çalışma, "Hiçbir şey olmadı" ve
ilişkiler ikinci ve üçüncü sıraya
oturuyor.
54-61 yaş grubu: Öncelikler yine
değişiyor. İlişkiler birinci sıraya
otururken, para, iş ve sağlık ilişkileri
izliyor.
62-71 yaş grubu: Olaysız bir devir.
Sağlık ilk plana çıkarken, "Hiçbir şey
olmadı" ve ilişkiler arkadan geliyor. İş
ve çocuklann eğitimi önemini yitiriyor.
72-89 yaş grubu: Birinci sıra hâlâ
sağlığa aynlırken, ikinci sırada "Hiçbir
şey olmadı", üçüncü sırada ilişkiler yer
alıyor.
90-95 yaş grubu: İlk üç sırada sağlık,
doğum, ölüm ve ilişkiler yer alıyor.
Deneklerin yüzde 13.6'sı son bir yıl
içinde yeni bir ilişkiye girdiğini
söylüyor.
ILISU BARAJI YOK EDECEK
Hasankeyf için
dava açıldı
• Avukat Murat Cano, dünyanın en önemli
kültür varhklanndan biri olan antik
Hasankeyf'in, su toplama havzasında
bulunduğu Ihsu baraj projesinin
uygulanmasıyla yok edileceğini söyledi.
ASUMAN
ABACIOĞLU
tZMİR - Hasankeyf i
su altında bırakacak llısu
Barajı projesinin durdu-
rutması amacıyla avukat
MuratCano, Ankara 1da-
re Mahkemesi'nde dava
açtı. Avukat Cano, dava-
da, llısu baraj projesi ile
bu projenin uygulanması
konusunda Sulzer Hydro-
ABB Power Generati-
on'dan oluşan tsviçre şir-
ketler grubu ile imzalan-
mış olan "kontratın" ip-
taline, öncelikle de yürüt-
menin durdurulmasına ka-
rar verilmesini istedi.
Dünyanın en önemli
kültür varhklanndan biri
olan antik Hasankeyf in,
su toplamahavzasında bu-
lunduğu llısu baraj proje-
sinin uygulanmasıyla yok
edileceğine dikkat çeken
avukat Murat Cano, böl-
genin Roma, Bizans, Sa-
sani, Süryani, Arap, Urar-
tu, Artuklu, Eyyübi ve Ak-
koyunlu kültür katmanla-
n ile bir tarih hazinesi ol-
duğunu vurguladı.
llısu baraj projesinin,
20 yıl kadar önce kültür
varlıklan hesaba katılma-
dan hazırlandığını kayde-
den avukat Cano şunlan
söyledi:
"Proje, bugün ulaştğı-
nuztarUıbüincivesorum-
luluğuyla çetişmektedir.
Proje aynı zamanda, kül-
türvarbklarınaiEşkinrnev-
zuaümız ile bu mevzuat
uyarmca koruma kurul-
lantarafindanahnnuşbu-
lunan kararlar ve
17. 9.1999 tarihinde Ba-
kanlarKunılu tarafindan
onaylanmış bulunan 'Ar-
keolojik Mirasın Korun-
masına llişkin Avrupa
Sözleşmesi'nin hüküm-
leri ve bir parçası haline
gehne sürecüıe girmiş bu-
lunduğumuzAvTupa Bir-
liğfnin kültür, doğa, çev-
re mevzuatı ile bu konuda
UNESCO tarafindan ilan
edihniş Uke karaıianna da
aytandır."
Hasankeyf te yer alan
bazı tarihi yapılann asıl
yerlerinden kaldınlarak
başka bir yere taşınması-
na yönelik planlama ve
çalışmalann, antik Hasan-
keyf in tümden kurtanl-
masını mümkün kılama-
yacağı gibi bu tür bir uy-
gulamanın, kent ve anıtla-
nn görünümlerinin değiş-
mesine, hatta kimi öğele-
rinin yok olmasına da ne-
den olacağını kaydeden
Cano, dava dilekçesinde şu
görüşlere yer verdi:
"Halbuki kentter ve bi-
natar kunılduklan yerin
cografv-asına yakuı çevre-
nin doğai vv fiziksd veri-
ierine göre tasarianır, bi-
çünlenir. Bir anıün yerin-
den almıp başka bir yere
görürülmesi, onu kökle-
rinden kopanp yabancı
bir topraga dikmek gibi-
dir."
Paris'te tanıtılacak
Izııik çinileri
çağdaş mimaride
e-posta : tan @ prizma. net. tr
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Ünlü Iznik
çinilerinin çağdaş deko-
rasyon ve mimaride kul-
lanımını ortaya koyan bir
sergi bugün Paris'te
UNESCO binasında açı-
lıyor.
Iznik Eğitim ve Öğre-
tim Vakfı'nca düzenle-
nen sergiyi UNES-
CO'nun yeni Japon Ge-
nel Sekreteri Koichiro
Matsuura. İCültür Baka-
nı tstemihan Talay ve Tür-
kiye'nın UNESCO Bü-
yükelçisi Turan Fırat bir-
likte açacaklar.
Vakıf Başkam Prof. Dr.
Işıl Akbaygil, sergi hak-
kında yaptığı açıklamada
"tznik çinilerinin kulla-
nışlannın mimarlık için-
de yapı ve mimarlık ka>-
ramlan Oe bütünleşmesi
teması işleniyor" dedi.
Fransa'da Akademi
üyesi mimarlar Prof. Dr.
Ahmet Gülgönen, Prof.
PaulGresham ve Fktran-
ceGülgönen'in tasarladı-
ğı sergi bir ay açık kala-
cak.
tznik çinilerinin uzun
araştırma ve çalışmalar
sonucunda eski kalitesi-
ne sadık kalmarak tekrar
imal edilmelerinde etkin
rol oynayan vakfin bu ser-
gisinde, özellikle 15 ve
16. yy çinilerinden ömek-
ler kullanılıyor.
Geçen yıl Macaris-
tan'da düzenlenen bu ser-
giler aracılığıyla Iznik çi-
nileri, çağdaş dekorasyon
ve mimari düzenlemele-
ri yapanlara tanıtılmış ve
yeni ürünlerin ihracatı
sağlanmış oluyor.
Şiir dalında düzenlenen ödül töreni bugün AKM'de
Nâznn Hikmet ödülü Cesaire'nin
İstanbul Haber Servisi - 2. Uluslararası Nâzım Hik-
met Şiir Ödülü bu akşam Atatürk Kültür Merkezi'nde
gerçekleştirilecek törenle Martinikli şair AimeCesaire'ye
verilecek. Cesaire'nin tanıtılacağı ödül törenine Gen-
PORTRE
AIMECESAIRE
2. Uluslararası Nâzım Hik-
met Şiir Ödülü'nü alacak olan
Aime Cesaire 1913'te Marti-
nik'te doğdu. Pariste siyah Af-
rikalılara kültürel kimliklerini
yeniden kazandırmayı amaçla-
yan edebiyat akımmı başlattı.
194l'de Cesaire'yle tanışan And-
re Brrton. onun yapıtlanrun da-
ha iyi tamnmasuıa yardımcı ol-
du.
1946'da Komünist Parti ada-
yı olarak yerel seçimlere giren
Cesaire. Fort-de-France'ın be-
lediye başkanhğma seçildi.
1956'daMacaristan'daki ayaklan-
manın Sovyetler Birliği tarafin-
dan bastıniması üzerine Komü-
nist Parti'den aynlarak Martinik
Bağımsız Devrim Partisi'ni kur-
du. Aime Cesaire şiirlerinde ge-
leneksel biçimlerden uzaklaşa-
rak gerçeküstü akımın anlatım
Özgürlüğünden yararlandı ve Af-
rika'ya çarpıcı imgeler kullan-
dı.
co Erkal ve Jüli-
de Kural şiirleriy-
Iekaölırken lstan-
bul Devlet Opera
ve Balesi sanatçı-
lanndan Hürya
Aksularve Okta>
Keresteci ile Çiğ-
dem Kasapoğ-
lu'nun koreogra-
fisiyle Nâzım'm
Tanya şiirini yo-
rumlayacak olan
Canan Şadalak.
Çiğdem Erkaya.
Serkan Çelik ve
SetimBorakdans-
lanyla geceyi
renklendirecek.
Uluslararası
Nâzım Hikmet Şı-
ir Ödülü'nün ilk
sahibi, Fransa'da
yaşayan Lübnan-
lı şair Adonis'in
de katılacağı tö-
rende, Yunanlıla-
nn sevilen sanat-
çısı AEld Kayab-
oğlu da bir resital
verecek.
ALÜd KAYALIOĞLirNUN ÜÇÜNCÜ GELİŞt -
Ödül töreninde bir resital verecek olan Alüd
Kayalıoğlu'na Yunanlı ünlü gitarist Costas
Grigoreas eşlik edecek. Teodorakis ve Hadjitakis'in
bestelerini de seslendiren Aliki Kayalıoğlu 1985'te
İstanbul'da, 1992'de ise Efes'te konser vermişti.
SÖYLEŞİ AITİLÂİLHAN
... Benzetmek Gibi Olmasın!..
Once Gorbaçofun hakkını teslim edelim, o ta-
rihte demişti ki:
"... Yüksek Sovyet'in, Rusya Federasyon Yö-
netimi'nin -yâni Yeltsin'in- ve diğer cumhuriyet
yönetimlerinin -yâni Kravçuk ile Şoşkiyeviç'in-;
SSCB topraklanndan, Sosyalizm'i sınırdışı et-
mek gerektiği yönündeki talepieri, birbirini iz-
ledi. Çok tehlikeli bir ütopya idi bu, bu ütopya-
ya kimsenin ulaşamayacağı açıktı..." (Hürriyet,
3O..Ekim 1991)
Ünlü düşünür Karl Popper, daha önceden o
'tehlikeye dikkati çekmiş; aslında, her iki tarafı da
kızdırmıştı, ama sağdakileri galiba daha çok: zira,
diyordu ki:
"... Ruslar kendi Kapitalizm'lerine kavuştuk-
lannda, -tabii şayet kavuşabilirlerse- bunun
zengin bir kapitalizm olmayacağını görerek de-
rin bir hayal sükûtuna (düş kınklığına) uğraya-
caklardır. Süper/marketler kapitalizmi, -ki asıl
istedikleri budur- erişimlerinin dışında kalacak-
tır Kapitalizmin rüyalannı süslemesi, elbette, an-
laşılır bir şey: 'Komünizm, bir süper/marketler
dünyası üretemedi. Kapitalizm ise üretti, niye
biz de buna sahip olmayalım? Bu korkunç bir
projeksiyondur ve rüya gerçekleşmediği takdir-
de, şiddetli bir halk reaksiyonuna yol açacak-
tır..." (Forum, Ağustos 1991)
Boris Yeltsin yan yanya bir 'halk kahramanı',
yandan çok fazla 'post/modernist', 'Küreselleş-
me' ve 'Özelleştirme'nin 'ürünü' olarak; Gorba-
çof'un 'tehlikeliütopya', Karl Popper'in 'korkunç
bir projeksiyon' dediğinin, tam tersini kanıtlamak
amacıyla, Bağımsız Devletler Topluluğu'nun ba-
şına geçmişti.
Bu işin üstesinden gelemeyeceğini, daha sonra
Ligaçef tarafindan, ünlü 'Boris tiy ni prav / Yanı-
lıyorsun, Boris!' konuşmasıyla belirtmişti; ne de-
mişti hatırlryor musunuz?
"... zortuklar artacak, hem de çok büyük oran-
da, bunu, içim parçalanarak söytüyorum: ülke-
miz, bunalımdan felâkete doğru ileriiyor. Yett-
sin'le hükümet üyelerinin açıklamalanna bakı-
yorum da, içlerinde merhamet diye bir şey kal-
mamış: her şeyin fiyatı, inanılmaz bir ölçüde
artta. Halk arasında şöyle bir espri doiaşıyor 'Ko-
münizm'in stoklan tükenmek üzere!'; yâni pek
çok insan için, en kritik dönem şimdi başlryor..."
(Milliyet,29Kasım1992)
Yıllar geçtikçe, 'stoklar' elbette 'tükendi'; bu yet-
mezmiş gibi, bir de Çeçen sorunu çıktı ki; besbel-
li Kremlin'e; 'Küreselleşme' ve 'Özelleştirme'nin,
aslında 'büyük ülkeleriparçalama operasyonu' ol-
duğu kuşkusunu verdi. Putin'in seçim zaferi -hile-
li de olsa- BOT halklannın, SSCB nostaljisinin so-
nucuysa; Yeltsin'in istifası, Gorbaçofun öngördü-
ğü 'tehlikeli ütopya'mn, Karl Popper'in altını çiz-
diği 'korkunç projeksiyon'un; ona sebeb olanlar-
dan en baştakini, 'yemes/'dir; 'söz verdiklerimiya-
pamadım' demiyor mu?
Doktor Frankenstein, yarattığı 'canavar'm kur-
banı olmuştur. Kimbilir, belki de buna 'müstahak'U
Kremlin'de dansın ilginç nedeni...
Acaba Koestler'de mi okumuştum? (Yanılıyor-
sam, düzeltiniz) Ihtilâl sonrasında bir sabah,
Trotsky, Kremlin'in karlı avlusunda, viadimir ll-
yiç'i dans ederken görmüş, hayretle soruyor, ' -...
bu sevinç niye?' Lenin'in verdiği cevap düşündü-
rücüdür: '- ...ihtilâl üçüncü haftasını doldurdu,
hâlâ iktidardayız.' Bolşevikler, kendi ihtilâllerini, Ba-
t Avrupa'da -en çok da Almanya'da- patlayacak
'Dünya Devrimi'nın 'öncüsü' sanmışlardı, Bu 'he-
sap' tutmamıştır. Niye? Neden Batı Avrupa Pro-
letaryası, Sovyet Ihtilâli'ne 'ittifak'\a katılmadı?
O 'eski iyi günler'de, Beyazıt Meydanı'na nâzır
ağaçlı Küllük Kahvesi'nde, aziz dostum Enver'le
(Aytekin) bunu tartışırdık; kahkahası tüfek gibi pat-
lar, dallardan serçeleri uçururdu. O ve ben, (dog-
matik) inanç solcusundan çok, (metodik) bilinç sol-
cusuyuz: dogmalar bizi tedirgin ediyor. Vardığımız
sonuç şudur 1/ Bata Avrupa Proletaryası, sö-
mürgeci 'Küreseileşme'de, Bab Burjuvazisi'nin
'suçortağı'; 'mazlumlar'ın sömürüsünden, pay
alıyor; bir 'Dünya Devrimi' bu düzeni bozar da,
ondan! 2/II. Entemasyonal, Bolşevilder'i -en baş-
ta Lenin'i ve Trotsky'yi- evrim'den devrim'e,
(tekâmül'den ihtilâl'e) ulaşan devrimciler ola-
rak değil; (volontariste) müdahaleci sergüzeşt-
çiler gibi görmüştür; sebebi açık, Çarlık Rus-
ya'sı, ne geiişmiş bir endüstri ülkesidir, ne de
'bilinci yüksek' bir Proletarya birikimine sahip-
tir 1917 Ihtilâli, bir devrim olmaktan çok, 'uya-
nık' Bolşevikler'in 'hükümet darbesi'ne benzi-
yor.
Her iki faktörün de, etkili ve geçerli olduğu fikrin-
deyim. Otartışmalardansonra, 'KlâsikŞema'yauy-
gun olarak gelişmemiş ülkelerde, 'yukardan aşa-
ğıya' başanlmış 'de/rim/er'in; önceleri, cerbezeli li-
derleri sayesinde 'başanlı' görünse de, eskidikçe
'bürokratik ve merkeziyetçi bir totaliterliğe' dönü-
şeceklerini düşünmeye başlamıştk. Yazmışımdırda,
bunu meraklısı bilir; üstelik bu yozlaşmanın, 'mün-
hasıran', yoğun ve bilinçli bir işçi sınıfına sahip ol-
maksızın, 'sosyalist' bir ihtilâl yapan Rusya'da de-
ğil; pekâlâ yoğun ve bilinçli bir 'ulusal' Burjuvazisi
olmadan 'ulusal' bir 'Demokratik İhtilâl' yapan Tür-
kiye'de de geçerli olabileceğini savunmuştum. Hâ-
lâ da savunurum.
Totaliteriik', iki türiü 'dağılır'
Mâlum ve meşhur Graham Fuller, Doğu Blo-
ku'nun çözülüşünden sonra, 'Küreselleşme'
ve 'Özelleştirme'nin umulan sonucu vermediğini;
kitabında, (Bkz. 'Demokrasi Tuzağı', Altın Kitaplar,
1996) yanıp yakılarak anlatın bunu öngöremedik di-
yor; nedir acaba öngöremedikleri?
Klâsik Gelişme Şeması'na uygun bir endüstri ül-
kesi, daha çok sermayenin korkusu ve özendir-
mesiyle, 'merkeziyetçi bürokratik bir totaliterliğe'
kayabilir. Kaymıştırda! Ispanyol, Itafyan, Alman 'fa-
şizmleri', bunun kanıtı! Yalnız bu 'Totaliteriik' dağı-
lırsa, toplumun demokrasiye dönüşü, nisbeten ka-
zasız belâsız olur: Italya, Almanya, hatta Ispan-
ya, bunu böyle yaşadı.
Halbuki Klâsik Gelişme Şeması'nı yaşamamış
ülkelerde, -kısmen endüstrileşmiş de olsa- 'totali-
terliğin' dağılışı aynı sonuçlan veremiyor; zira ne
'ulusal' Burjuvazi 'bilinçli' ve 'örgütlü' olarak
gelişmiştir; ne de 'Proletarya'; hal böyle olun-
ca, hele bunun üzerine bir de 'Sistem'in 'Küre-
selleşmesi' ve 'Özelleştirmesi' binince, ortaya
Kari Popper'in sözünü ettiği 'korkunç projek-
siyon' çıkıyon bu artık isbatianmıştır.
Yalnız Rusya'da değil hem, Türkiye'de de! Yok-
sa IMF -aynen Düyûn-u Umûmiye gibi- Ankara'da
mekân sahibi olmaya kalkışır mıydı?
http^/www.prizma.net.to-/AILHAN
http^/www.bilgiyayınevi.com.tryailhan
Faks/0-212/26019 88