19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyef tmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç # Genel Yayın Koordinatörü. Hikmet Çetinkaya # Yazıışleri Müdürû: tbrahim Yüdız • Sonımlu Müdûr: Fikret tlkiz # Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara # Görsel Yönetmen: Fikret Eser lstihbarat. Cengiz Yıldınm • Ekonomı Özlem Yüzak # Kultur Handan Şenköken 0 Spor Abdülkadir Vücelman # Makaleler. Sarai Karaören • Duzeltme Abdullah Y azıcı # Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu # Bılgı-Belge. Edib« Buğra • Yurt Haberlen: Mebmet Faraç Yayın Kunılu. tlhan Selçuk (Başkan). Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şiikran Soner, tbrahim Yüdız, Orhan Bursalı. Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Tetnsilcısı. Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No: 125,Kat:4,Bakanlıklar-AnkaraTel:4195020(7hat), Faks: 4195027 • Izmir Temsılcısı Serdar Kıak, H. Ziya Blv. 1352 S. 2'3 Tel: 4411220, Faks: 4419117 •AdanaTemsücısi: Çetin Yiğenoğlu, tnönü Cd. 119 S. No:l Kat:l, Tel: 363 12 11, Faks: 363 12 15 Müessese Müdürü: İ stûn Akmen • Koordmatör: Ahmet Korulsan # Muhasebe: Bülent Yener 9 tdare: Hüseyin Gürer • Satış: Fazilet Kuza MEDYA C: • Yöneüm Kunılu Başkanı - Genel Müdur Gfilbin Erduran 9 Koordınatör Rehı Ifitman # Genel MudurYardınKısı Sevd«Çobıuı Tel 514 07 53 - 513 95 80-5138460-61. Faks 5138463 Yatımlavan \e Basan: Yenı Gun Haber Ajansı, Basfn ve Yaymcılık A Ş Tûrkocajı Cad. 39 41 Cağaloglu 34334 lstanbul PK. 246 - Sırkecı 34435 Istanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20 kat) Faks (0.212)513 85 95 www.cumhuriyet.com.tr 17OCAK2000 Jmsak:5.48 Güneş: 7.20 ÖgJe: 22.21 Ucindi: 14.46 Akşam: 17.08 Yatsı: 18.35 Gaultier'den Hint esintileri • Haber Merkezi - Ünlü Fransız modacı Jean-Paul Gaultier, yaz sezonu giysilerini sergiledi. Yeni koleksiyonunda Hint esintilerine yer veren Gaultier'nin ipek büstiyerli boncuklarla işlenmiş kot giysisi ilgiyle karşılandı. Akşam liseleri • ANKARA(AA)- Çalışan veya başka bir nedenle örgün öğretim yapan okullara devam edemeyen yetişkinlere yönelik hizmet veren özel akşam liseleri de teknolojik gelişmelere "yenildi" ve yerini "uzaktan eğitim" veren Açıköğretim Lisesi'ne bıraktı. Milli Eğitim Bakanlığı'ndan (MEB) alınan bilgiye göre çeşitli illerdeki 37 özel akşam lisesi, 2000-2001 eğitim-öğretim döneminden itibaren, mevcut öğrencilere mezun olma imkânı tanınarak kademeli olarak kapatılacak. Ücret karşılığında hizmet veren özel akşam liselerinde halen 3 bin 500 civannda öğrenci öğrenim görüyor, 300'e yakın öğretmen görev yapıyor. LES'te degisiklik •I ANKARA (AA> Yükseköğretım Kı .ıılu (YÖK), Lisansûstû Egitimi Giriş Sınavı'nda (LES) değişiklik yapmayı planlıyor. YOK Başkanvekili Prof. Dr. Ismail Tosun, lisansüstü eğitim yapmak isteyenlerin girmek zorunda olduğu LES'te değişiklik yapmak için altyapı hazırlıklarının başladığını belirtti. Halen, arahk ve mayıs aylannda olmak üzere yılda iki kez merkezi olarak uygulanan LES'in, "bilgisayarh sistemle" yapılması planlanıyor. Böylece, lisansüstü eğitim yapmak isteyen adaylar, istedikleri herhangi bir zamanda sınava başvuracak ve tercih edecekleri günlerden birinde sınava almacak. Şeker hastalığı • CHICAGO (AA) - Şeker hastalan için yeni tedavi şekilleri üzerinde çalısan bilim adamlan, vücudun ekstra insülin üretmesini sağlayan bir yöntem geliştirdiler. ABD'deki Pittsburgh Üniversitesi'nde görevli bilim adamlan, genetik olarak değiştirdikleri farelerin, ekstra insülin üreterek vücuttaki kan şekerini düşürmeyi başardıklarını, aynı yöntem ile şeker hastalanrun da ilaç kullanmadan vücuttaki şekeri kontrol edebileceklerini kaydettiler. Aziz Paul'ün yohı • ANKARA (AA) - Hazreti Isa'nm 4 havarisinden biri olan ve Tarsus'ta doğan Saint (Aziz) Paul'ün, Anadolu'da Hıristiyanlığı yaymak üzere gezdiği yol veni turistik rota oldu. fncil'de sıkça sözü edilen bu misyonerlik yolu, inanç turizmi kapsammda büyük turistik potansiyel oluşturuyor. Saint (Aziz) Pauj, havari arkadaşlanyla birlikte Hıristiyanlığı yaymak ve dünya dinine dönüştürmek için MS 46-48 yıllan arasında Anadolu'da büyük bir geziye çıkar. Paul'ün Antakya'dan başlattığı gezı Samandağ, Perge, Isparta, Yalvaç, Konya, Efes, Assos güzergâhında sürdü. Araştırmalara göre yaşlandıkça âşık olma olgusuna daha fazla önem veriliyor Heryaşın önceliğiAŞK• Ingiltere'de yapılan araştırmada 90 yaşın üzerindeki kişilerin ölüm beklentisini ön plana çıkarmalan bekıenirken, karşı cinsle kurulan ilişkiye daha fazla önem verdikleri ortaya çıktı. Çeviri Servisi - Ingiltere'de Essex Universitesi'nin 5 bin kişi üzerinde yürûttüğu bir çalışma, insanlann başlanndan geçen olaylan öncelik sırasına göre nasıl değerlendirdiklerini ortaya çıkarttı. 90 yaşın üzerindeki kişilerin ölüm beklentisini ön plana çıkartacaklan beklenirken, karşı cinsle kurulan yeni bir ilişkiye daha fazla önem verdikleri görüldü. "Bir yd önce yaşantuuzdaki en önemB olay nedir" sorusunu yeni anne olan kadmlar "Çocuk sahibi olmak" olarak yanıtlarken, erkekler baba olmayı kadınlar kadar önemsemiyorlar. Ancak erkekler için büyükbaba olmak, baba olmaktan daha önceliklı bir yere sahip. 54 ile 70 yaş grubundaki erkekler torun sahibi olmayı yaşamlannın en önemli olayı olarak nitelendiriyorlar. Ne yazık ki "Bir yıl önce yaşanan en önemH olay" sorusu pek çok kişi tarafından "Kayda değer bir şey obnadı" şeklinde yamtlandı. Yaşantılanmn tekdüze olmasından yakınanlann başında buluğ çağındaki gençler ve emekliler geliyor. Sağlık, önem sıralamasında ikinci sırada yer alıyor. Ancak şaşırtıcı olan, insanlan kendi sağlıklanndan çok, sevdiklerinin sağlık durumlanmn ilgilendirmesi. Eğitim, çalışma, doğum, ölüm gibi konulann önem sırasına göre dizümesinde belirleyici etmenin yamtlayarun yaşı olduğunu ileri süren araştırmacılar, örneğin öğrenciler için eğitimin, işe yeni başlayanlar için de çalışma koşullannın birinci sıraya tnsanlan kendi sağlıklanndan çok sevdiklerinin sağlık durumlan OgUendiriyor. yerleştirilmesinin sürpnz sayılmaması gerektiğini belirriyor. Gençler için kişisel sağlık önemli bir unsur değilken. yaş ilerledikçe konunun önemi artıyor. Çalışmayı yönlendiren Dr. Daniei Dorling, insan iiişkilerinin yaşamın her döneminde ön plana çıktığına dikkat çekiyor. Özellikle 25 yaşından sonra önem kazanan ilişkiler, yaş ilerledikçe ilk basamaklara tırmanıyor. "Bir yıl önce başınızdan geçen en önemli olay nedir" sorusuna verilen yanıtlann yaş grubuna göre sıralanması ise şöyle: 15-17 yaş grubu: Eğitim birinci, "Kayda değer bir şey olmadı" ikinci, "Tembellik ettim" üçüncü sırada yer alıyor. 18-20 yaş grubu: Eğitim yine birinci, "Hiçbir şey olmadı" ikinci, parasal ve ehliyet almak gibi çeşitli konular üçüncü sırada yer alıyor Bu yaş grubunda doğum ve ölüm gibi konular en alt sıralara itiliyor. 21-24 yaş grubu: "Hiçbir şey olmadı" üçüncü sıraya düşerken para ile ilgili konular ilk sıralara yükseliyor. 25-34 yaş grubu: Sıralama köklü bir değişim geçiriyor. Ev taşımak gibi yaşamı birebir etkileyen konular birinci sıraya yerleşirken, karşı cinsle ilişkiler ikinci sıraya yükseliyor. Çalışma ile ilgili olaylar üçüncü sıralarda yer alıyor. 35-43 yaş grubu: Mali konular birinciliğe yükseliyor. Çalışma ikinci, "Hiçbir şey olmadı" üçüncü sırada yer alıyor 44-53 yaş grubu: Fazla bir değişiklik görülmüyor. Mali konular hâlâ ilk başta. Çalışma, "Hiçbir şey olmadı" ve ilişkiler ikinci ve üçüncü sıraya oturuyor. 54-61 yaş grubu: Öncelikler yine değişiyor. İlişkiler birinci sıraya otururken, para, iş ve sağlık ilişkileri izliyor. 62-71 yaş grubu: Olaysız bir devir. Sağlık ilk plana çıkarken, "Hiçbir şey olmadı" ve ilişkiler arkadan geliyor. İş ve çocuklann eğitimi önemini yitiriyor. 72-89 yaş grubu: Birinci sıra hâlâ sağlığa aynlırken, ikinci sırada "Hiçbir şey olmadı", üçüncü sırada ilişkiler yer alıyor. 90-95 yaş grubu: İlk üç sırada sağlık, doğum, ölüm ve ilişkiler yer alıyor. Deneklerin yüzde 13.6'sı son bir yıl içinde yeni bir ilişkiye girdiğini söylüyor. ILISU BARAJI YOK EDECEK Hasankeyf için dava açıldı • Avukat Murat Cano, dünyanın en önemli kültür varhklanndan biri olan antik Hasankeyf'in, su toplama havzasında bulunduğu Ihsu baraj projesinin uygulanmasıyla yok edileceğini söyledi. ASUMAN ABACIOĞLU tZMİR - Hasankeyf i su altında bırakacak llısu Barajı projesinin durdu- rutması amacıyla avukat MuratCano, Ankara 1da- re Mahkemesi'nde dava açtı. Avukat Cano, dava- da, llısu baraj projesi ile bu projenin uygulanması konusunda Sulzer Hydro- ABB Power Generati- on'dan oluşan tsviçre şir- ketler grubu ile imzalan- mış olan "kontratın" ip- taline, öncelikle de yürüt- menin durdurulmasına ka- rar verilmesini istedi. Dünyanın en önemli kültür varhklanndan biri olan antik Hasankeyf in, su toplamahavzasında bu- lunduğu llısu baraj proje- sinin uygulanmasıyla yok edileceğine dikkat çeken avukat Murat Cano, böl- genin Roma, Bizans, Sa- sani, Süryani, Arap, Urar- tu, Artuklu, Eyyübi ve Ak- koyunlu kültür katmanla- n ile bir tarih hazinesi ol- duğunu vurguladı. llısu baraj projesinin, 20 yıl kadar önce kültür varlıklan hesaba katılma- dan hazırlandığını kayde- den avukat Cano şunlan söyledi: "Proje, bugün ulaştğı- nuztarUıbüincivesorum- luluğuyla çetişmektedir. Proje aynı zamanda, kül- türvarbklarınaiEşkinrnev- zuaümız ile bu mevzuat uyarmca koruma kurul- lantarafindanahnnuşbu- lunan kararlar ve 17. 9.1999 tarihinde Ba- kanlarKunılu tarafindan onaylanmış bulunan 'Ar- keolojik Mirasın Korun- masına llişkin Avrupa Sözleşmesi'nin hüküm- leri ve bir parçası haline gehne sürecüıe girmiş bu- lunduğumuzAvTupa Bir- liğfnin kültür, doğa, çev- re mevzuatı ile bu konuda UNESCO tarafindan ilan edihniş Uke karaıianna da aytandır." Hasankeyf te yer alan bazı tarihi yapılann asıl yerlerinden kaldınlarak başka bir yere taşınması- na yönelik planlama ve çalışmalann, antik Hasan- keyf in tümden kurtanl- masını mümkün kılama- yacağı gibi bu tür bir uy- gulamanın, kent ve anıtla- nn görünümlerinin değiş- mesine, hatta kimi öğele- rinin yok olmasına da ne- den olacağını kaydeden Cano, dava dilekçesinde şu görüşlere yer verdi: "Halbuki kentter ve bi- natar kunılduklan yerin cografv-asına yakuı çevre- nin doğai vv fiziksd veri- ierine göre tasarianır, bi- çünlenir. Bir anıün yerin- den almıp başka bir yere görürülmesi, onu kökle- rinden kopanp yabancı bir topraga dikmek gibi- dir." Paris'te tanıtılacak Izııik çinileri çağdaş mimaride e-posta : tan @ prizma. net. tr ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Ünlü Iznik çinilerinin çağdaş deko- rasyon ve mimaride kul- lanımını ortaya koyan bir sergi bugün Paris'te UNESCO binasında açı- lıyor. Iznik Eğitim ve Öğre- tim Vakfı'nca düzenle- nen sergiyi UNES- CO'nun yeni Japon Ge- nel Sekreteri Koichiro Matsuura. İCültür Baka- nı tstemihan Talay ve Tür- kiye'nın UNESCO Bü- yükelçisi Turan Fırat bir- likte açacaklar. Vakıf Başkam Prof. Dr. Işıl Akbaygil, sergi hak- kında yaptığı açıklamada "tznik çinilerinin kulla- nışlannın mimarlık için- de yapı ve mimarlık ka>- ramlan Oe bütünleşmesi teması işleniyor" dedi. Fransa'da Akademi üyesi mimarlar Prof. Dr. Ahmet Gülgönen, Prof. PaulGresham ve Fktran- ceGülgönen'in tasarladı- ğı sergi bir ay açık kala- cak. tznik çinilerinin uzun araştırma ve çalışmalar sonucunda eski kalitesi- ne sadık kalmarak tekrar imal edilmelerinde etkin rol oynayan vakfin bu ser- gisinde, özellikle 15 ve 16. yy çinilerinden ömek- ler kullanılıyor. Geçen yıl Macaris- tan'da düzenlenen bu ser- giler aracılığıyla Iznik çi- nileri, çağdaş dekorasyon ve mimari düzenlemele- ri yapanlara tanıtılmış ve yeni ürünlerin ihracatı sağlanmış oluyor. Şiir dalında düzenlenen ödül töreni bugün AKM'de Nâznn Hikmet ödülü Cesaire'nin İstanbul Haber Servisi - 2. Uluslararası Nâzım Hik- met Şiir Ödülü bu akşam Atatürk Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilecek törenle Martinikli şair AimeCesaire'ye verilecek. Cesaire'nin tanıtılacağı ödül törenine Gen- PORTRE AIMECESAIRE 2. Uluslararası Nâzım Hik- met Şiir Ödülü'nü alacak olan Aime Cesaire 1913'te Marti- nik'te doğdu. Pariste siyah Af- rikalılara kültürel kimliklerini yeniden kazandırmayı amaçla- yan edebiyat akımmı başlattı. 194l'de Cesaire'yle tanışan And- re Brrton. onun yapıtlanrun da- ha iyi tamnmasuıa yardımcı ol- du. 1946'da Komünist Parti ada- yı olarak yerel seçimlere giren Cesaire. Fort-de-France'ın be- lediye başkanhğma seçildi. 1956'daMacaristan'daki ayaklan- manın Sovyetler Birliği tarafin- dan bastıniması üzerine Komü- nist Parti'den aynlarak Martinik Bağımsız Devrim Partisi'ni kur- du. Aime Cesaire şiirlerinde ge- leneksel biçimlerden uzaklaşa- rak gerçeküstü akımın anlatım Özgürlüğünden yararlandı ve Af- rika'ya çarpıcı imgeler kullan- dı. co Erkal ve Jüli- de Kural şiirleriy- Iekaölırken lstan- bul Devlet Opera ve Balesi sanatçı- lanndan Hürya Aksularve Okta> Keresteci ile Çiğ- dem Kasapoğ- lu'nun koreogra- fisiyle Nâzım'm Tanya şiirini yo- rumlayacak olan Canan Şadalak. Çiğdem Erkaya. Serkan Çelik ve SetimBorakdans- lanyla geceyi renklendirecek. Uluslararası Nâzım Hikmet Şı- ir Ödülü'nün ilk sahibi, Fransa'da yaşayan Lübnan- lı şair Adonis'in de katılacağı tö- rende, Yunanlıla- nn sevilen sanat- çısı AEld Kayab- oğlu da bir resital verecek. ALÜd KAYALIOĞLirNUN ÜÇÜNCÜ GELİŞt - Ödül töreninde bir resital verecek olan Alüd Kayalıoğlu'na Yunanlı ünlü gitarist Costas Grigoreas eşlik edecek. Teodorakis ve Hadjitakis'in bestelerini de seslendiren Aliki Kayalıoğlu 1985'te İstanbul'da, 1992'de ise Efes'te konser vermişti. SÖYLEŞİ AITİLÂİLHAN ... Benzetmek Gibi Olmasın!.. Once Gorbaçofun hakkını teslim edelim, o ta- rihte demişti ki: "... Yüksek Sovyet'in, Rusya Federasyon Yö- netimi'nin -yâni Yeltsin'in- ve diğer cumhuriyet yönetimlerinin -yâni Kravçuk ile Şoşkiyeviç'in-; SSCB topraklanndan, Sosyalizm'i sınırdışı et- mek gerektiği yönündeki talepieri, birbirini iz- ledi. Çok tehlikeli bir ütopya idi bu, bu ütopya- ya kimsenin ulaşamayacağı açıktı..." (Hürriyet, 3O..Ekim 1991) Ünlü düşünür Karl Popper, daha önceden o 'tehlikeye dikkati çekmiş; aslında, her iki tarafı da kızdırmıştı, ama sağdakileri galiba daha çok: zira, diyordu ki: "... Ruslar kendi Kapitalizm'lerine kavuştuk- lannda, -tabii şayet kavuşabilirlerse- bunun zengin bir kapitalizm olmayacağını görerek de- rin bir hayal sükûtuna (düş kınklığına) uğraya- caklardır. Süper/marketler kapitalizmi, -ki asıl istedikleri budur- erişimlerinin dışında kalacak- tır Kapitalizmin rüyalannı süslemesi, elbette, an- laşılır bir şey: 'Komünizm, bir süper/marketler dünyası üretemedi. Kapitalizm ise üretti, niye biz de buna sahip olmayalım? Bu korkunç bir projeksiyondur ve rüya gerçekleşmediği takdir- de, şiddetli bir halk reaksiyonuna yol açacak- tır..." (Forum, Ağustos 1991) Boris Yeltsin yan yanya bir 'halk kahramanı', yandan çok fazla 'post/modernist', 'Küreselleş- me' ve 'Özelleştirme'nin 'ürünü' olarak; Gorba- çof'un 'tehlikeliütopya', Karl Popper'in 'korkunç bir projeksiyon' dediğinin, tam tersini kanıtlamak amacıyla, Bağımsız Devletler Topluluğu'nun ba- şına geçmişti. Bu işin üstesinden gelemeyeceğini, daha sonra Ligaçef tarafindan, ünlü 'Boris tiy ni prav / Yanı- lıyorsun, Boris!' konuşmasıyla belirtmişti; ne de- mişti hatırlryor musunuz? "... zortuklar artacak, hem de çok büyük oran- da, bunu, içim parçalanarak söytüyorum: ülke- miz, bunalımdan felâkete doğru ileriiyor. Yett- sin'le hükümet üyelerinin açıklamalanna bakı- yorum da, içlerinde merhamet diye bir şey kal- mamış: her şeyin fiyatı, inanılmaz bir ölçüde artta. Halk arasında şöyle bir espri doiaşıyor 'Ko- münizm'in stoklan tükenmek üzere!'; yâni pek çok insan için, en kritik dönem şimdi başlryor..." (Milliyet,29Kasım1992) Yıllar geçtikçe, 'stoklar' elbette 'tükendi'; bu yet- mezmiş gibi, bir de Çeçen sorunu çıktı ki; besbel- li Kremlin'e; 'Küreselleşme' ve 'Özelleştirme'nin, aslında 'büyük ülkeleriparçalama operasyonu' ol- duğu kuşkusunu verdi. Putin'in seçim zaferi -hile- li de olsa- BOT halklannın, SSCB nostaljisinin so- nucuysa; Yeltsin'in istifası, Gorbaçofun öngördü- ğü 'tehlikeli ütopya'mn, Karl Popper'in altını çiz- diği 'korkunç projeksiyon'un; ona sebeb olanlar- dan en baştakini, 'yemes/'dir; 'söz verdiklerimiya- pamadım' demiyor mu? Doktor Frankenstein, yarattığı 'canavar'm kur- banı olmuştur. Kimbilir, belki de buna 'müstahak'U Kremlin'de dansın ilginç nedeni... Acaba Koestler'de mi okumuştum? (Yanılıyor- sam, düzeltiniz) Ihtilâl sonrasında bir sabah, Trotsky, Kremlin'in karlı avlusunda, viadimir ll- yiç'i dans ederken görmüş, hayretle soruyor, ' -... bu sevinç niye?' Lenin'in verdiği cevap düşündü- rücüdür: '- ...ihtilâl üçüncü haftasını doldurdu, hâlâ iktidardayız.' Bolşevikler, kendi ihtilâllerini, Ba- t Avrupa'da -en çok da Almanya'da- patlayacak 'Dünya Devrimi'nın 'öncüsü' sanmışlardı, Bu 'he- sap' tutmamıştır. Niye? Neden Batı Avrupa Pro- letaryası, Sovyet Ihtilâli'ne 'ittifak'\a katılmadı? O 'eski iyi günler'de, Beyazıt Meydanı'na nâzır ağaçlı Küllük Kahvesi'nde, aziz dostum Enver'le (Aytekin) bunu tartışırdık; kahkahası tüfek gibi pat- lar, dallardan serçeleri uçururdu. O ve ben, (dog- matik) inanç solcusundan çok, (metodik) bilinç sol- cusuyuz: dogmalar bizi tedirgin ediyor. Vardığımız sonuç şudur 1/ Bata Avrupa Proletaryası, sö- mürgeci 'Küreseileşme'de, Bab Burjuvazisi'nin 'suçortağı'; 'mazlumlar'ın sömürüsünden, pay alıyor; bir 'Dünya Devrimi' bu düzeni bozar da, ondan! 2/II. Entemasyonal, Bolşevilder'i -en baş- ta Lenin'i ve Trotsky'yi- evrim'den devrim'e, (tekâmül'den ihtilâl'e) ulaşan devrimciler ola- rak değil; (volontariste) müdahaleci sergüzeşt- çiler gibi görmüştür; sebebi açık, Çarlık Rus- ya'sı, ne geiişmiş bir endüstri ülkesidir, ne de 'bilinci yüksek' bir Proletarya birikimine sahip- tir 1917 Ihtilâli, bir devrim olmaktan çok, 'uya- nık' Bolşevikler'in 'hükümet darbesi'ne benzi- yor. Her iki faktörün de, etkili ve geçerli olduğu fikrin- deyim. Otartışmalardansonra, 'KlâsikŞema'yauy- gun olarak gelişmemiş ülkelerde, 'yukardan aşa- ğıya' başanlmış 'de/rim/er'in; önceleri, cerbezeli li- derleri sayesinde 'başanlı' görünse de, eskidikçe 'bürokratik ve merkeziyetçi bir totaliterliğe' dönü- şeceklerini düşünmeye başlamıştk. Yazmışımdırda, bunu meraklısı bilir; üstelik bu yozlaşmanın, 'mün- hasıran', yoğun ve bilinçli bir işçi sınıfına sahip ol- maksızın, 'sosyalist' bir ihtilâl yapan Rusya'da de- ğil; pekâlâ yoğun ve bilinçli bir 'ulusal' Burjuvazisi olmadan 'ulusal' bir 'Demokratik İhtilâl' yapan Tür- kiye'de de geçerli olabileceğini savunmuştum. Hâ- lâ da savunurum. Totaliteriik', iki türiü 'dağılır' Mâlum ve meşhur Graham Fuller, Doğu Blo- ku'nun çözülüşünden sonra, 'Küreselleşme' ve 'Özelleştirme'nin umulan sonucu vermediğini; kitabında, (Bkz. 'Demokrasi Tuzağı', Altın Kitaplar, 1996) yanıp yakılarak anlatın bunu öngöremedik di- yor; nedir acaba öngöremedikleri? Klâsik Gelişme Şeması'na uygun bir endüstri ül- kesi, daha çok sermayenin korkusu ve özendir- mesiyle, 'merkeziyetçi bürokratik bir totaliterliğe' kayabilir. Kaymıştırda! Ispanyol, Itafyan, Alman 'fa- şizmleri', bunun kanıtı! Yalnız bu 'Totaliteriik' dağı- lırsa, toplumun demokrasiye dönüşü, nisbeten ka- zasız belâsız olur: Italya, Almanya, hatta Ispan- ya, bunu böyle yaşadı. Halbuki Klâsik Gelişme Şeması'nı yaşamamış ülkelerde, -kısmen endüstrileşmiş de olsa- 'totali- terliğin' dağılışı aynı sonuçlan veremiyor; zira ne 'ulusal' Burjuvazi 'bilinçli' ve 'örgütlü' olarak gelişmiştir; ne de 'Proletarya'; hal böyle olun- ca, hele bunun üzerine bir de 'Sistem'in 'Küre- selleşmesi' ve 'Özelleştirmesi' binince, ortaya Kari Popper'in sözünü ettiği 'korkunç projek- siyon' çıkıyon bu artık isbatianmıştır. Yalnız Rusya'da değil hem, Türkiye'de de! Yok- sa IMF -aynen Düyûn-u Umûmiye gibi- Ankara'da mekân sahibi olmaya kalkışır mıydı? http^/www.prizma.net.to-/AILHAN http^/www.bilgiyayınevi.com.tryailhan Faks/0-212/26019 88
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle