Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 O C A K 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
JvLJl-iX U . K kulturta cumhuriyet.com.tr 15
5. Uluslararası îstanbul Bienali, dış basında yabancı eleştirmenlerden övgü topladı
u
Şiirsel, içteiL, taze bir soluk'Knltür Servisi - Bu yıl 6'ncısı düzen-
enen Uluslararası îstanbul Bienali. dış ba-
undan olumlu eleştıriler aldı. Türk sanat
;leştİTraenlennin çoğu tarafmdan 'yeter-
siz' ol arak nıtelenen kûratör PaoloCotom-
bo, b u görüşlerin aksine 'duyarlT ve *ye-
liHkçi' olarak tanımlandı Bıenalın Türk
ve düTiya sanat ortamına 'taze soluk' ge-
iirdiği savunuldu.
Le Monde gazetesinin sanat eleştirme-
ni Genevieve Breerette "Istanbul Çağdaş
Sanat Bienali Depreme DayanıklT baş-
lıklı yazısında bienali "dünyanmdörtbir
yaıunda düzenlenenotuzayalan bienalara-
sında ne en kiiçük. ne en genç ne de en az
kendini ispatiamış olanrydı" dıye nıte-
lendinyordu. Breerette, depremzedeler
yaranna düzenlenen açık arttırmaya da
geniş yer vererek.'tatınin edici birsonu-
ca ulaşıldığını"" vurguladı.
Çağdaş. sanat yapıtlannı banndıran hiç-
bir yapııun, bır çağdas sanat müzesinin
bile bulunmadığı Türkıye'de, varlıldan-
nı sürdüren bırkaç kültür merkezı ve sa-
nat galerisinin. gençlerin ve genç sanat-
çılann dünyaya açılma gereksinimini kar-
şıladıgma dıkkat çeken Breerette, bienalın
önemli bir buluşma ortamı sağladığını
belirtti. Breerette, Tony Oursler ve Wö-
liam Kentridge'in yanı sıra Aydan Mur-
tezaoglu'nun işme dikkat çekti.
tstanbul Bienali'ni, "Şu anda Cenev-
re'de Çağdaş Sanat Müzesi'nin yönetme-
ni oian Paolo Colombo'nun doğasına uy-
gun, ağırbaşfa bir bienal" olarak değer-
lendiren Breerette, yazısında aynca, bi-
enalin ince, narin, günümüz yaşantısının
şiirsel ve içten yanına çekilmeye gönül-
lü yorumlannı getirirken, bienalin "Tut-
ku ve Dalga" başlığının dipten gelen bır
dalgadan çok, küreklenn çıkardığı yu-
muşak su sesini düşündürdüğünü belirt-
ti.
Amerikalı sanat tarihçi RobertMorgan.
çağdaş sanatın çeşıtli sorunlarla yüz yü-
ze geldiğini, Îstanbul Bienali'nin dünya
sanat ortamına taze soluk getirdiğini ve
son derece özgün bulduğunu ifade ettı:
"Cotombo'nun sergive aldığı vapıtiann ve
davet ettiği sanatçılann çok isabetli oldu-
ğunu ve bu bağlamda son derece nitelik-
li kararlar verdiğini düşünüyorum. Her
bienalde birbirine benzer yapıüar gör-
mekten arük hoşlanmıyoruz. Dünya sa-
nat ortammda, ses getirebilmek için kii-
ratörier kendi yaklaşunlannı gefiştirebü-
meli," Morgan, Colombo'nun yaklaşı-
mıyla bu ıçtenlığı ve özgünlügü yakala-
ömer llhtç'un 1999 tarihli yaprtı
ış basında yer alan
yazılarda genelde bienalin
taze bir soluk getirdiği
vurgulandı. Küratör Paulo
Colombo'nun seçimlerinde
çok isabetli olduğu,
yaklaşımıyla içtenliği,
özgünlügü yakaladığı
belirtilerek son derece
tutarlı ve başanlı bulundu.
"Çok insani boyutlarda
gerçekleşen" bienal,
kavramsal açıdan yeni bir
vizyon, hatta şiirin kendisi
olarak değerlendirildi.
dığını ve bu nedenle de bienalin diğer
bienallerden daha çok izleyicide iz bırak-
tığını belırterek, son derece tutarlı ve ba-
şanlı olduğunu vurguladı.
Art Press dergisinin yazarlanndan Ame-
rikalı sanat eleştirmeni Eleanor Heartney
ise Colombo'nun son dönem bıenaller-
de öne çıkan teatral enstalasyonlardan
uzak durup, resim, desen ve heykele ağır-
lık verdiğı sergıyi göreceli olarak gele-
neksel araçlara odaklamayı seçtığıni be-
lirtti. Sergi mekânlannın karakterlenne
uygun farklılıkta ele alındığına dikkat
çeken Heartney, Margherita Manzettinin
yanı sıra Türk sanatçılardan Murat Şa-
hinler ve Haluk Akakçe'nin ışlenne ge-
niş yer ayırdı yazısında. Îstanbul Biena-
Margherita ManzeÜTnin 'T.S.S' adta yapıtı (üstte), Giltian VVearing'in 'Theresa Diye Bir Kadın' adh çalışması (altta)
li'nın 'moda' yaklaşımlardan uzak, taze
bir yaklaşımla düzenlendiğini dile geti-
ren Heartney, bienale dingin bir tavnn
egemen olduğunu belirtti.
Art Press dergisinde bienalle ilgili bir
diğer yazı da ise Catherine MBkt birçok
uluslararası serginın fıl hastalığına yaka-
landığını ve hayal kınklığı yarattığını be-
lirttikten sonra Ofüi, Sidibe ve Kasco'nun
işleriyle 6. Uluslararası tstanbul Bıena-
li'nm, uluslararası kültürün 'Baûlıgüçle-
rin' eski kolonılerinden nasıl beslendığı-
ne ışaret etti. Bienalde starlann yanı sıra
birçok mütevazı sanatçınm da yer aldığı-
nı söyleyen Millet, Ömer Uluç ve Haluk
Akakçe'nin yapıtlanndan da övgüyle söz
etti ve bienalin "son derece insani boyut-
ı I Alltif- ".JW"I
larda" gerçekleştiğüıi ifade etti.
New York Times'ta yayımlanan "Îstan-
bul Bienali Sanata Dinginlik Getiriyor"
başlıklı yazısında Istanbul'u da görmüş
geçirmiş bır kent olarak tanımlayan Matt-
hew Gurovitch, bienalin depreme karşın
yapılmasına değinırken "Yaşam kısa, sa-
nat ise yanna uzanır" yorumunu yaptık-
tan sonra, tehdıtlerkarşısında 'yannlan'
iptal etmenin bırseçenekolmadığını, İs-
tanbul Kültür ve Sanat Vakfi ve Colom-
bo'nun bienali gerçekleştirme karannın
son derece isabetli olduğunu belirtti ve
Gavin Turk, Janet Cardiff, Bures MiDer,
Ugo Rondinone ile EbruOzseçen'ın ış-
lerine dikkat çektı. Italya'da yayımlanan
20 Ekim 1999 tarihli II Manifesto'da yer
alan Lea Yergine ise yazısında, küratör Pa-
olo Colombo'nun, cesur ve özgün yak-
laşımını başanyla yansıtan uluslararası bir
panorama yarattığını dile getirdı. "Kla-
sik bürokradar ve ölçüsüz eşkryalar" ola-
rak tanımladığı sanat eleştırmenlerinden
Paolo Colombo'yu ayıran en önemli özel-
lığın geniş açılımlar içeren şiirsel bir ser-
gi yaratma 'becerisi' olduğunu vurgula-
dı.
Vergine, Juan Munoz. Pipflotti Rist,
Rosemarie Trockel, Tony Oursler, Gflli-
an VVearing, Chns Ofili, VVilliam Kent-
ridge'in bu olağanüstü bienale renk kat-
tıklannı belirterek "Bu bienal, kavram-
sal açıdanyeni bir vizyon, hatta şiirin ken-
disi..." yorumunu getirdi.
Uluslararası
1001
Belgesel
Film
Festivali
Kültür Servisi - 25 ülkenin
en önemli 50 belgesel
yönetmeni ve 75 film
Istanbul'a geliyor. Dünya
kültür ve sinema
çevrelerinde büyük ilgi
gören festival ve konferans
Türkiye'de ılk kez
düzenlenecek. Uluslararası
1001 Belgesel Film
Festivali ve 4. Belgesel
Sinemacılar Konferansı, 26
Şubat-5 Mart 2000 tarihleri
arasında lstanbul'da
düzenlenecek.
Belgesel Sinemacılar
Birliği tarafmdan,
Galatasaray
Üniversıtesi'nın işbirliği,
T.C. Kültür Bakanlıgı ve
Îstanbul Büyükşehir
Belediyesi'nin desteğinde
hazırlanan festival ve
konferansa 25 ülkeden 50
yönetmen bildirileri ve 75 "e
yakın fîlmle katılıyor.
Uluslararası 1001 belgesel
Film Festivali ve 4.
Belgesel Sinemacılar
konferansının ciddi bir
tartışma platformu
yaratması amaçlanıyor.
EtkinlikJer, ulusal
kültürlerle Dünya kültür
mirasınm korunmasının,
hızlanan küreselleşme
sürecinde giderek daha
fazla önem kazanması ve
bu anlamda belgesel
sinemamn artan işlevi
nedenıyle dünya çapında
ilgiyle karşılanıyor.
1001 belgesel Film Festivali
çerçevesınde aynca, Türk
Belgesel Sineması
Retrospektifi ve dünya
belgesel sinemasında
ustalann ustası olarak
nitelendirilen Jons Ivens
Filmleri toplu göstenmi de
yer alacak.
Festival ve konferans
süresınce yapılacak film
göstenmi ve etkinlikler,
Atatürk Kültür Merkezi,
Cemal Reşit Rey Konser
Salonu, Galatasaray
Üniversitesi ve M.S.Ü.
Sinema Televızyon Merkezi
Salonlannda
gerçekleştiri lecek.
Uçan Süpürge Ankara 3. Kadın Filmleri Festivali 4-11 Mayıs arasında yapılacak
Teması ^Kadın ve Barış'Kültür Servisi-Bu yıl 4-11 Mayıs tanh-
len arasında 3'üncüsü düzenlenecek olan
'UçanSüpürge Kadm FHmleri FestivaB"nin
teması UNESCO'nun 2000'ı Banş Kültü-
rüYılıilanetmesindendolayı'KadmveBa-
nş' olarak belirlendi. 4 Mayıs'ta açılışı ya-
pılacak olan festivalin sponsorluğunu Kül-
tür Bakanlıgı ve TRT üstleniyor. Winpeace
aracılığıyla Margarita Papandreau ile Zey-
nepOral'ın açılışta konuk olacağı festival-
de, kadından sorumlu Devlet Bakanı Ha-
san Gemici'nin desteğiyle başka ülkelerin
kadın bakanlan ve kadın liderleri de yer
alacak.
Genel olarak 'banş1
konusunun işlene-
ceği fesrivalde video gösterimleri, panel,
vvorkshop'larla kadınlara ve çocuklara yö-
nelik şiddete, smıdara, zorunlu göçlere, aç-
lığa, savaşın anlatılmayan yüzüne dikkat
çekilecek.
Fransa, Ingiltere, Avustralya, Yeni Ze-
landa, Hong Kong, Almanya, Hollanda,
ABD, Rusya, Litvanya. Israil, Kanada, Nor-
veç, Itarya, Iran, Macaristan ve Yunanistan'ın
konuk olarak katılacağı '3. Uçan Süpürge
Kadın Filmleri Festivah'nde, bu yıl iîk kez
gerçekleştirilecek olan 'Yitirdiklerinıiz' bö-
lümünde Neriman Köksal anılacak.
'Salkun Hanımın Taneleri' ile v önetmen
Tonuris GiriÜioğlu. oyuncuian Hüha Av-
şar ve Zuhal Olcay. "Ğüneşe Yokuluk' fıl-
mi ile Yeşim L staoğlu. 'Banş ve Kadın' te-
malı bölümün konuğu olacak. 'Güneşe Yol-
Festivalde Handan fpekçi'nin yönettiği
culok' filminden bazı oyuncular, Biket Ü-
han'ın yönetmenliğini yaptığı 'Kayıkçı' fil-
mı, oyunculan ve film müziklenni yapan
Thesia Panayiotou, Handan Ipekçi de 'Ba-
bam Askerde' adlı filmiyle festivalin diğer
konuklan arasında.
Bu yılki 'özeJ bölüm'de ise 'öteki cinsel
kimlikler' v e 'kadm fUmterinde erkek kü-
şeteri" konusunun tartışılacağı etkınlikle-
rin yanı sıra bir afiş ve set fotoğraflan ser-
'Babam Askerde' fılmi de gösterilecek.
gisinin açılması da düşünülüyor.
Türkiye'de kadınlann geleceğıne katkı-
dabulunmayı amaçlayan festival, 2001 yı-
lı için kadınlann gizli kalmış tanhıni açma-
yı planlıyor. Dolayısıyla 2000 yılında ilan
edilecek "Türk Sinemasında Kadın' konu-
lu birproje değerlendirmesinden sonra se-
çilecek olan projeyle kadın çalışmalarını des-
teklemeyı hedeflıyor. Festivalin konuklan
arasında Türkân Şora>. Derya Alabora,
l ğur PoJat, Şahika Tekand. Sumru Yavnı-
cuk, Jocek Potrycki Işıl Ozgentürk, Eleni
PhiKppa. Katerina Moutsatsos. MehmetAli
Alabora. Mustafa Avkıran. LeventOzdifck
Mizgin Kapazan. Raskhan Bani Etemad
\e Dnvgu Asena bulunuyor.
Senaryo yanşması
Aynı zamanda 'Kız .Arkadaşlar Arasın-
da' konulu bır 'Kısa Film veBelgeselSenar-
yo Yanşması'' düzenlenecek. Türkiye'de ya
da yurtdışında yaşayan tüm kadın ve erkek-
lere açık olan yanşmadakı senaryolann ka-
dın bakış açısı ile yazılmış ve katılan kısa
film ile belgesel senaryolannın daha önce
filme çekilmemiş, kısa filmin en çok 15 da-
kika, belgeselin ise en çok 30 dakika olma-
sı gerekiyor.
Senaryolar rumuzlu olarak, bilgisayary a
da daktilo ile yazılarak 5 kopya halinde, ken-
di adlan, soyadlan, posta adresleri, telefon
ve faks numaralan ve imzalı özgeçmişleri
ile gönderilmeli. 29 Şubat 2000 tarihıne
kadar başvurulann yapılacağı yanşmanın
sonuçlan 30 Nısan 2000 tarihinde açıkla-
nacak. Ödül olarak, birinciliği kazanan
1000 dolar alırken, ikmciye 700, üçüncü-
ye de 500 dolar venlecek. Başvuru Adre-
si: Uçan Süpürge 3. Kadın Filmleri Festi-
vali Bestekâr Sokak 80-6 06680 Kavaklı-
dere-Ankara. Tel: 0312-466 55 61-427 00
20. Faks: 0312-426 97 12. e-posta:
ucan.supurge.service.raksnet.com.tr.
BUAŞAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
Yakın Tarihimizde Halk
Kavramı ve S. Eyuboğlu
27 yıl önce (13 Ocak 1973) yitirdiğimiz Sa-
bahattin Eyuboğlu'nun yinelemeyi de göze
alarak düşündüğü sorunların basında halk ve
aydın ilişkileri geliyor.
Yaprak (1948-50), Yeni Ufuklar (1953-73)
dergilerindeki yazılannda, çok partili düzene
geçiş yıllarında bulaşıcı bir hastalık gibi top-
lumsal yaşamı saran "popülizm" tehlikesini
ilk görenlerden biriydi Eyuboğlu.
Osmanlı aydınlanmacılannın da "ahali" söz-
cüğüyle karşıladıklan halka ne denli yakın ol-
duklannı biliyoruz.
1908'den sonra özgürlük kavramıyla birlik-
te halk kavramına somutluk kazandırmak is-
teyen okumuşlar, Osmanlı'nın yok saydığı ka-
labalıklar karşısındaki durumlarını sorgulama-
ya başladılar. Omer Seyfettin'in Türk Sözü der-
gisındeki (1 Mayıs 1914) "Türklerden kim oku-
muşsa milletinden, halkından ayrılmıştır" sö-
zünü doğrulayan az mı olay var yakın tarihi-
mizde...
Osmanlı döneminde yalnız siyasal iktidara
egemen olan katmanlann değil, edebiyatın da
kapalı birazınlığı temsil etmesine tepki duyan
II. Meşrutiyet dönemi okumuşlan, yazı dilini ann-
dırmalarının yanı sıra halk gerçeğine yakınlaş-
maya çalışmışlardı. "Halka gitmek, halka in-
mek, halkı uyarmak" deyimleriyle birlikte Ce-
lal Sâhir ve arkadaşlannın yayımladığı Halka
Doğru dergisi ve daha sonra, Izmir'de kuru-
lan Halka Doğru Cemiyeti bu dönemin ürünü-
dür.
Mehmet Emin Yurdakul gibi ozanların ya-
kın çevrelerinden dışa vuran aykınlıklan gör-
meleride...
"Bir ses duydum, dönüp baktım, bir kadın:
Gözler dönük, kaşlar çatık, yüz azgın;
Derileri çatlak, bağrı kapkara;
Sağ elinin nasınnda bir yara;
Basında bir eski püskü peştemal,
Koltuğunda bir yamalı boş çuval...
- Ne o bacı?
- Otyiyoruz, n'olacak...
- Tarlan yok mu?
- Ne öküz var, ne toprak."
Merhamet kokulu dizelerte yazılardaki yan-
sımalann yanı sıra halkı oluşturan katmanlar
üzerinde kafa yorduğunu bildiğimiz iki önem-
li düşün adamı var bu dönem aydınlan arasın-
da.
Milliyetçi akımın öncülerinden Yusuf Akçu-
ra, Marksçı Dr. Şefik Hüsnü. ikisi de XX. yüz-
yılın ilk çeyreğinde toplumsal yapıya bakarak
sınıf gerçeğinin altını çizme nesnelliği kazan-
mış. Var olan koşullarda sömürü gerçeğinin ya-
rattığı farklılaşmayı görüyor.
. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yeni örgüt-
lendıği yoksul ülkede Ulusal Kurtuluş Savaşı-
mızın dayandığı temel ilkeleri dünyaya duyu-
rurken Mustafa Kemal'imizin de "Halk ve
halkçılık" kavramlannı okuyacağımız satırlar-
la somutladığını bilirsiniz:
"Halkçılık toplum düzenini emeğine, huku-
kuna dayandırmak isteyen birsosyal doktrin-
dir. Efendiler! Biz bu hakkımızı korumak, ba-
ğımsızlığımızı güven altında bulundurabilmek
için, toptan, milletçe bizi mahvetmek isteyen
emperyalizme karşı ve biziyutmak isteyen ka-
pitalizme karşı milletçe savaşmayı uygun gö-
ren bir mesleği takip eden insanlanz."
Erken Cumhuriyet döneminin en azından ilk
on beş yılında bu görüşlerin mantığı doğrul-
tusunda kurumlar oluştuğunu da bilirsiniz.
Savaşı, utkuyu ve "halka rağmen halk için"
ilkesinin yaşama geçirilmek istendiği bu dö-
nemin gençlerinden biri olan Sabahattin Eyu-
boğlu'nun "Halka tan eylemek nemiz - Cüm-
le küstahlık bizdedir" dizelerinin duyumsattı-
ğı tepkiden kaynaklanıyordu düşün yaşamı.
Yarattıklanyla, direnciyie, kendisinden olma-
yanayabancılaşmasıyla, gülmecesi, şiiri, des-
tanlan, oyunlarıyla bütüncül bir kaynak olarak
görüyordu halkı Eyuboğlu.
Geleneksel verimlerin çağdaşlaştınlması..
Toplum ve siyaset bilimcisinden çok bir sa-
nat adamı kimliği taşıdığı için halkla halk kay-
nağından konuşmalar önemli bir örgüt niteli-
ği oluyordu gözünde.
"Bizaydınlarkendimize halkçı dediğimizza-
man bile, hatta belki en çok o zaman, halkı ken-
dimizden ayn bir dünyada yaşayan dumanlı
bir kalabalık sayarız."
Bu uzaklık ve kopuşma gerçeği Eyuboğ-
lu'nun gözünde aykırı gelişmenin temel nede-
ni gibidir.
Bulduğu çözüm yalnızca şu sekiz sözcü-
ğün içerdiği çağdaş özeleştiride çoğalıyor:
"Gelin, işlerimizi halkçı gibi değil, düpedüz
halk gibi yapalım.."
Alman ressamın son çalışmalan Izmir Resim Heykel Müzesi'nde sergileniyor
Gotthard Graubner'in duygu sıgınakları
MÜMTAZSAĞLAM
Son dönem Alman sanatının
önemli ısimlerinden biri olan Gott-
hard Graubner. Dış tlişkiler Ens-
titüsü'nün (IFA) düzenlediği bir ser-
gi ile tzmir'de. 30 Ocak'a dek Re-
sim Heykel Müzesi'nde izlenebi-
lecek olan sergi; Graubner'in sek-
senlı ve doksanlı yıllarda yapmış
olduğu otuz bir resmi içeriyor.
Öncelıkle belırtmek gerekirse;
sergide yer alan yapıtlar retrospek-
tif anlamda değil de tematik bir kay-
gı ile bir araya getirilmiş durumda.
Sözü edilen tematik kapsam, sergi
için kapsamlı bir metni hazırlayan
Dieter Honisn'e göre "renkli mekân
ressanüığı'" kavramı üzerine yapı-
lanmaktadır. Renkli mekân ressam-
lığı ya da renkli mekân resmi kav-
ramlanndan yine Honish'e atfen,
her yapıtta, renklerin bazen yakın-
• Sanatçı, renk olgusunu özellikle kavramsal bir zeminde, rengin tüm temsil ve
işlev yetisini tartışır biçimde ele alır. Graubner; bağımsız bir renk alanı yaratma
idealiyle hareket ederek bir aidiyet tartışmasını dışlayan yani nesnel dünyaya atıfsız
düzenlemeler oluşturmaktadır.
lığa, çoğu kez de karşıtlığa dayalı
bir gerginlik ile yeruden oluştuğu ve
ikı boyutlu etkiden, yani düzlemden
kurtularak mekânsal bir etkıye sa-
hip olduğu anlamını çıkartabiliriz.
Bu ön tanımdan hareketle Graub-
ner'in renk sorunu üzerine yoğun-
laşan bir ressam olduğu hemen an-
laşılır. Ancak bu, son derece basit
bir tanım olmaktan ilen gıdemez.
Çünkü, gözlemlerimizi derinleştir-
diğimizde; sanatçmın, renk olgu-
sunu özellikle kavramsal bır zemin-
de, rengin tüm temsil ve işlev yetı-
sıni tartışır biçimde ele aldığını gör-
mekte gecikmeyız. Gerçekten de
Graubner; bağımsız bir renk alanı
yaratma idealiyle hareket ederek,
bir aidiyet tartışmasını dışlayan, ya-
nı nesnel dünyaya atıfsız düzenle-
meler oluşturmaktadır. Bu boyama
sürecinde düşünce ve eylem birlik-
teliğini tesis etme amacıyla duyuş-
lanyla ve sezgileriyle hareket eden
temel belırleyici ise Graubner'in
sanatçı kimliğinin ta kendisidir. Ve
kendı deyimiyle, renk ile mekânı
düşüncelerde, kavram ve görüntü-
de aynı anda görselleştıren aynntı-
lı renk manzaralan oluşturmakta-
dır.
Gotthard Graubner'de dikkatimı-
zi çeken bir diğer husus da esasta
resmi değil, resim anlayışını oKu-
ya koyan bir eylemi gerçekleştir-
mekte olduğudur. Bir başka deyim-
le Graubner, resmi, düşünsei birey-
lem olarak kabul etmektedir. Bura-
dan da anlaşılacağı üzere Graub-
ner'in sanatsal tavn, gızli bir nihi-
lizme de sırtını dayar. Resmin gün-
cel ve kategorik oluşumlanna açık
bır ılgisızliği ortaya çıkaran bu kar-
şı eylem, resmin saf anlamını ve
kalitesinı hedefleyen, ona ulaşma
oranında kendine yaşam hakkı ta-
nıyan bır duruşa göre ayarlanmış
gibidir. Dolayısıyla Graubner, ol-
dukça duyarlı bir çizgıde kimlığinı
koruma endişesiyle hareket eden
bir sanatçıdır. Burada hedeflenen
mesaj ise "esasta sanatçı kimliğin ne
obnası gerektiğj" tartışmasına v öne-
lıktır.
Sonuçta; Graubner'in resimsel
tavn. "rengi ressamhğa dönüştüren
tamamen bağımsız ve özgün bir ya-
prj-a ulaşma" düşüncesi ve ideali-
ne bağlanabilir. Dolayısıyla sanat-
çınm heryapıtında hıssedilebılecek
bu ıdeal ve bütünlük düşüncesi. so-
mut olarak kavranamayan bir ara-
yışı örnekleyen çeşitlemeleri karşı-
mıza çıkanr. Dolayısıyla soyut düz-
lemde "görselliğin kendisinin so-
runlaştınldığı" bır anlayış. bır de-
neme ve anlama ıstenci ya da ba-
ğımsızlık arayışı söz konusudur.
Oldukça venmsiz bır sergı sezo-
nu yaşayan tzmır'de, tüm ızleyicı-
lere Gotthard Graubner'in kendi
ifadesiyle birer "duygu sıgınağı''
olarak nitelediği bu ilginç resim-
leri görmelerini öneriyoruz.