Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 OCAK 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Egemenlik
MHP'Iİ Devlet Bakanı
Abdulhaluk Çay,
hükümet ortaklarının
Abdullah Öcalan'ın idam
dosyasının Avrupa Insan
Hakları Mahkemesi'nin
kararı doğrultusunda
Başbakanlık'ta
bekletilmesine ilişkin
uzlaşmayı eleştirmiş:
"Alınan karar,
devletin egemenlik
haklanndan bir nevi
tavizdir."
Abdulhaluk Çay azıcık
belleğini zorlarsa eğer;
bundan 4-5 ay önce,
aralarında MHP
grubunun da bulunduğu
büyük bir çoğunlukla
Meclis'te anayasanın
değiştirildiğini ve ulusal
yargı denetiminden
vazgeçilerek
"uluslararası
tahkim"in kabul
edildiğini
anımsayacaktır.
Abdullah Öcalan için hükümet
ortaklarının verdiği karar öncesi ve
sonrası, şehit yakınlannın gösterile-
rine tanık olduk. Oysa kamuoyu, di-
ğer yanda suskun kalan, gelişme-
leri soğukkanlılıkla izleyen geniş bir
grubun varlığından habersiz. Gü-
neydoğu'da yaşananların emper-
yalist güçlerin bir senaryosu oldu-
ğuna, bu senaryonun Sevr'i hortlat-
mak isteyen ülkelere ve onlann dü-
men suyuna giren siyasetçilere rağ-
men bozulduğuna inananlarçoğun-
lukta. Bir örnek olarak, bölgede şe-
hit düşmüş bir görevlinin eşinin duy-
gularını yorumsuz aktaralım:
"Apo, PKK olayının ne tek se-
bebi, ne de tek sonucu. Ortada bü-
yük bir oyun oynandı.
Eşimin görevi uğruna şehit ol-
duğunu bilmek beni intikamdan
Suskun kalan çoğunluk
uzak tutuyor. Bunu kabullendim.
Şehit eşimden bana kalan ço-
cuğum için, Apo'nun infazının ge-
rekip gerekmediği konusunda ba-
zen ben de kararsız kalıyorum.
Ama intikam duygusuyla yaşa-
mıyorum. Çocuğumuzu kin ve
nefret tohumları ile büyütmemi
eşim de istemezdi. Onun küçücük
kalbinde bu duyguların yeri yok.
O, babasına ilişkin kararı kendi-
si verecek. Geçmişe değil, gele-
ceğe bakıyorum."
Şehit eşi, mezarların başında ba-
ğınp çağırmanın çözüm olduğuna
inanmadığını da ekleyip devam edi-
yor:
"Bu gösteriler de bir senaryo-
nun parçası ve ben onlann ver-
diği senaryodaki rolü değil, ger-
çekten istediğim rolü oynamak is-
tiyorum. Ancak, bu, tepkisiz ka-
lacağım anlamına gelmiyor. Man-
tıklı ve bir çözüme ulaşacak her
türlü grubun, çalışmanın ve uğ-
raşının içinde kalmak, eşime kar-
şı en büyük sorumluluğum be-
nim. Şehit eşi olmanın bir serma-
ye olarak kullanılmaması gerek-
tiğini düşünüyorum. Ancak, eğer
Apo, Imralı'da bir sefahat sürecek
olursa ya da ilerde tüm olanları
unutmaya, unutturmaya, ona si-
yasi bir kimlik vermeye kalkaıiar
ya da onu ve yaptıklarını mazur
göstermeye çalışırlarsa büyük
hata ederler. Çünkü, yaşananlar
asla unutulmayacak. Bizler va-
rız, ne yazık ki sayımız da hiç az
değil ve şehit yakınlannın çok az
bir kısmı şu anda ortalıkta gözü-
küyor."
Medya kuruluşlarının yetkilileri
hedeflerini açıklıyorlar:
"Habeıieşmede, iletişimde,
medya ve eğlencede dev
olacağız."
Internet desen onlarda. Digital
TV, kablolu TV desen onlarda.
Gazete, dergi, müzik kaseti,
cd, kitap, yayın desen o
alanlarda da eksik kalmıyorlar.
Buna yeni bir ad da
koymuşlar: "Multimedya
mağazacılığı."
Medya yeni hedefine
vardığında; beynimizi,
bilincimizi alışveriş sepetine
koyup medyanın
Multimedya mağazacılığı
grossmarketine gireceğiz.
Benliğimizi, hiçbir
fedakârlıktan kaçınılmayarak
hizmetimize açılmış bulunan
pınltılı pazarın büyüsüne
kaptıracağız:
Aynı kitapları okuyacağız, aynı
duyguları paylaşacağız, aynı
haberleri aynı yorumlaria
izleyeceğiz, aynı şarkıları
dinleyeceğiz, birbirimize aynı
dizeleri okuyacağız, aynı
parlatılan medya yıldızlarına
hayran olacağız, dünya ve
ülkedeki gelişmeleri aynı
gözlükle değerlendireceğiz...
Ozetle.. verileni alan, verilene
inanan, verilene kanan,
verilenle yetinen, verilenle
mutluluk duyan, verilenle
eğlenen, verilenle üzülen
multimedya grossmarketinin
uysal müşterileri oluvereceğiz.
örnek mi istersiniz?
Medyanın son günlerdeki yeni
oyuncağı geçmiş 100 yılın
"en"leri... En kitaplar, en
filmler, en yazarlar, en
tiyatrocular, en siyasetçiler, en
sinemacılar, en besteciler
sıram sıram...
işin ilgi çeken yönü "yüzyılın
en"leri arasına, birkaç istisna
dışında, nedense hep cicili
bicili paketleriyle medya
marketinin raflanna son 10-15
yıldır özenle yerleştirilen
isimler giriyor.
Gözlerinizi kapatıp
çevrenizdeki gelişmeleri birkaç
dakikalığına sorguladığınızda;
multimedya mağazacılığının
hormonlu, yapay, sentetik
maiiarı ile kuşatıldığınızın
ayırdına varacaksınız...
Çocuk Kitapları
Sempozyumu
"1. Ulusal Çocuk Kitaplan Sem-
pozyumu", Ankara Üniversitesi Eği-
tim Bilimleri Fakültesi ile TÖMER
Dil Öğretim Merkezi'nin ortaklaşa ça-
basıyla 20-21 Ocaktarihleri arasın-
da gerçekleştirilecek.
Başkentli çocuklar, okurlar; sem-
pozyumun onur konuğu, Türk şiiri-
nin atardamarlarından Fazıl Hüsnü
Dağlarca ile kucaklaşacaklar, otu-
rumlarda masallar, çocuk yazınının
gelişimi ve sorunları en yetkin bilim
insanları ve yazarlarca ele alınacak.
Sempozyum sekreteri, Eğitim Bi-
limleri Fakültesi öğretim üyelerin-
den Doç. Dr. Sedat Sever, köşemi-
ze çocuk kitaplarının önemini anla-
tırken bir noktaya dikkat çekti:
"Okullara tavsiye edilen çocuk
kitaplannın içeriklerinde gizem-
ci temalar ağıriıkta. Bu saptama
çoğu eğitimcinin, velinin, yöneti-
cinin göremediği bir sorun. Ço-
cuklukyıllanndaki uyaranlar, bü-
tün yaşam boyu kalıcı oluyor. llk
çocukluk yıllannda okunan kitap-
taki iletiler çocuğu çağdaş ya-
şamdan kopanrsa, o çocuğu çağ-
daş yaşama döndürmek üniver-
site yıllannda mümkün olmuyor.
Çocuk kitabı, aslında çocuğun
gelecekteki yaşamını biçimlen-
diren bir araç. Bizde çocuk kitap-
lan, çocuğu kendi ideolojik amaç-
lanna yönlendirmek isteyen grup-
lann bundan gelir sağiamaya yö-
nelik bir alanı oldu son yıllarda.
Doğrusu öncelikli amacımız du-
yaıiı insanların bu gerçek karşı-
sında harekete geçmelerini sağ-
lamak."
Çocuklar, çocuk yazını ile ilgilenen-
ler, öğretmenler, bugünden not dü-
şün. Çocuk Kitapları Sempozyumu,
Ankara Üniversitesi Cebeci Kam-
pusu ATAUM binasında yapılacak.
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞtPAL
Ocak 2000 Kıdem
Tazmiııatı Tavanı
lş Yasasrnın "Kıdem Tazminatı" başhklı 14. maddesinde, "kı-
dem Uzminatlarının yıllık miktarı, Delet Memuriarı Kanunu'na
tabi en yüksek devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı
Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yıb içinde ödenecck azami
emeklilik ikramivesini geçemez." denilerek, kıdem tazminatlanna ta-
van sımr getirilmiştir. - . . . . ,
1 Ocak 2000'den geçerli olarak genel aylık katsayısı 12.000'den
13.810'a, taban aylık katsayısı da 77.000'den 88.500'e yükselmiştir.
Bu katsayılara ve yürürlükteki göstergelere göre en yüksek devlet me-
muru olan Başbakanlık Müsteşan'nın bir yıllık çalışması karşılığı ala-
cağı emeklilik ikramiyesi, kıdem tazminatmın tavanını oluşturur.
Başbakanlık Müsteşan'nın emekli aylığı 6, emeklilik ikramiyesi 5
ödeme toplanundan oluşmaktadır.
1) Genel gösterge ikramiyesi:
Başbakanlık Müsteşan'nın genel aylık göstergesi (1. derece 4. kade-
me) 1.500'dür. Genel aylık katsayısı ile bu gösterge çarpılarak genel
gösterge ikramiyesi hesaplanır.
2) Ek gösterge ikramiyesi:
Başbakanlık Müsteşan'nın ek göstergesi 8.000'dir (sekizbin). Ek gös-
terge genel katsayı ile çarpıldığında, ek gösterge ikramiyesi bulunur.
3) Kıdem ikramiyesi:
Başbakanlık Müsteşan'nın kıdem aylık göstergesi (kıdemi 25 yıl ve
daha fazla olanlann) 500'dür. Bu göstergenin genel katsayı ile çarpımı
kıdem ikramiyesi tutannı verir.
4) Taban ikramiyesi:
Taban aylık göstergesi bütün memurlar için 1.000 olarak belirlen-
miştir. Bu aylığa uygulanan katsayı 1 Ocak 2000'den geçerli olarak
88.500'e yükseltilmiştir.
Taban aylık göstergesi ile taban aylık katsayısı çarpılarak, taban ay-
lık ikramiyesi hesaplanır.
5) Özel tazminat ikramiyesi:
Başbakanlık Müsteşan'nın ek göstergesi 8000'dir. Ek göstergesi
7.600 (dahil) ile 8.400 (hariç) arasında olanlann. 2000 yılında emekli
ikramiyelerine uygulanan özel tazminat oranı, 3 Nisan 1997 günlü
Resmi Gazete'nin "Mükerrer" sayısında yayımlanan 570 sayılı Yasa
Hükmünde Kararname uyannca, yüzde 130'dan (yüzotuz) yüzde
200'e (ikiyüz) çıkanlmıştır. Bu tazminatın göstergesi 9.500'dür. Bu
gösterge ile genel katsayı ve yüzde 200 tazminat oranı çarpılarak özel
tazminat ikramiyesi bulunur.
6) Makam Tazminatı:
Emekli aylığına yansıyan makam tazminatı, emekli ikramiyesinin
hesaplanmasında göz önüne alınmaz.
Başbakanlık Müsteşan'na bir hizmet yılı için ayn ayn hesaplanan
bu beş ödeme toplandığında, kıdem tazminatı tavanı da bulunmuş olur.
KATSAYILAR VE GÖSTERGELER
Genel Katsayı
Taban Katsayı
Genel Gösterge
Ek Gösterge
Kıdem Göstergesi
Taban Gösterge
13.810
88.500
1.500
8.000
5 0 0
1.000
Özel Tazminatı (%) %200
Makam Tazminat Göst. 15.000
BAŞBAKANLIK MÜSTEŞARI'NIN İKRAMİYESİ
(KIDEM TAZMİNATI TAVANI)
1) Genel Gösterge İkramiyesi
2) Ek Gösterge İkramiyesi
3) Kıdem Aylık İkramiyesi
4) Taban Aylık İkramiyesi
5) Özel Tazminat İkramiyesi
6) Makam Tazminatı
20.715.000
110.480.000
6.905.000
88.500.000
262.390.000
0
Toplam Ikramiye 488.990.000
Ocak 2000 katsayı ve göstergelerine göre, kıdem tazminatı tavanı 488 mil-
yon 990 bin liraya yükselmiştir.
BEYOĞLU 1. ASLtYE HUKUK HÂKİMLİĞl'NDEN
1999/489
Davacı Maliye Hazinesi vekili tarafından açılan gaiplik ve tescil da-
vasında;
Beyoğlu, Kalyoncukulluğu Mah., Akkiraz Sokağmda bulunan 18
pafta 447 ada, 29 parsel sayılı taşınmazın 1 /2 hisse sahibi Andon oğlu
Luka Kordiç ve 12 hisse sahibi Andon oğlu Pandeli Kordiç'in hayat ve
mematı belli olmadığı, uzun seneden beri gaip olduklanndan hazine ve-
kili M.K.'nun 530. maddesi gereğince gaipliğine karar verilmesini iste-
nilmiş olmakla, gaipler hakkında malumatı olan kişilerin mahkememi-
zin 1999 489 esas sayılı dosyaya bilgi vermeleri, gaipler hayatta ise ad-
reslerinin bildirilmesi ilan olunur. 6.12.1999. Basın: 967
HAYVANLAR ÎSMAIL GÜLGEÇ
KIM KIME DUM DUMA BEHÎÇAK
. • • • ' • V
J r ^
^ ı r * * * ?
. •;„• • • • . - • • ' :
/ * ' •
• •
^ » • -
behicak(a turk.net
\
HARBİ SEMtH POROY semihporoy(a yahoo.com
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 17 Ocak
SCO7T GÜNEYfOJTBUNÛA!
191Z'D£BU6ÜN, ÛAJUİ İN6İLİZ KAŞİF £Og£BT
FALCON SCOrrVSEKİgİ GÜNE/tCUTUP NO£-
7ASINA ULAÇT7. FAXAr ONLAKIACI 8İHSÛHP.
RİZ BEXZIYO#Dü: KÜÇÜK g/g ÇAUR VEDALSA_
LAUAN NOZVBÇ BAY&IĞI!AMUHOSEN, ONIAR-
OAH BİH AY ÖNC£ KUTŞA UlAŞUtŞT/. BÜrÜK
BİR MOGAL ÇÖ/OJA/TİJSLI IÇİNOE HEMEN DÖ-
NÜÇE GBÇrİLER. ANCAK, GÜNEY YA&UKÜ-
RESİNİN YAZMEVSİMİ OLM4SMA AXg?M
HAVA ÇARTLARI £OU OEZEGE KÖTÛLEÇ-
MfŞTİ. YÜZBAft SCJDTT; AEKACAÇlAg/
EVANS, WILSON, BOU/&ZS VE OATES İLE
DÖNÜŞ YOLUA/Ü AŞAMı'yACAKLAR VE
DONA/SA/C yAŞAMLA&fM İrİBECEZLEİ
SOLOA,SCDTTrtAHKAMÇUVZI
T.C.
DİYARBAKIR İŞ MAHKEMESİ HÂKİMLİĞl'NDEN
'•••-• - . . EsasNo: 1998/157 . ^ *. .
•• Karar No: 1999/324
Davacı SSK Genel Müdürlüğü vekili tarafından davalı Faruk Aşiri aleyhine mahkememizde açmış olduğu alacak davasının yapılan açık
yargılaması sonucunda: Açılan davanın kısmen kabulü ile 34.122.550.- TL tutanndaki zarann sarf ve ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek
yasal faizi ile birlikte, 41.425.000.- TL yargılama gideri ile 1.228.411.- TL nisbi ilam harcının davalıdan alınarak davacı kuruma verilmesıne
dair karann, tüm aramalara rağmen bulunamayan ve adresi de tespit edilemeyen davalı Faruk Aşiri'ye işbu ilanın gazetede yayımlandığı ta-
rihten itibaren 8 gün için temyiz edilebileceği belirtilen süre içerisinde temyiz edilmediği takdirde karann kesinleşecegi, karann tebliği yeri-
ne kaim olmak üzere ilan olunur.
Basm: 64388
GÖRÜŞ
SEDEF KORAY
Sivil Toplumu
DeğerlendiriPkenESSEN - Günümüzde tüm dünyada ve özellikle bu-
günkü Türkiye'de, yaşadığımız siyasi ye ekonomik kirti-
lık ile deprem felaketinden de olacak, siyil toplumun me-
ziyetleri neredeyse tartışmasız kabul görüyor. Kökenini
Antik Yunan ve Batı Roma uygarlığının filozoflanna ka-
dar götürebileceğimiz sivil toplum kavramı, son onyıl içirı-
de adeta tüm dunyada yeniden keşfedildi. Bilindiği gi-
bi, Batı'nın gelişmekte olan ülkeleri değerlendirirken öne
çıkardığı temel unsurlardan biri de sivil toplumun gelişi-
midir.
Nedir bu sivil toplum? Kimlerden oluşur? Bugün bu
terimi kullandığırnızda aklımıza ilk olarak yüce amaçlar
ye toplumun iyiliği için çalışan, en azından iyi niyerJere
sahip kuruluş ve Kİşıler gelıyor. Son yıllarda Türkiye de
dahil, dünyanın gelişmekte olan ülkelerindeki sivil top-
lum örgütlerinin sayısı hızla artmakta. özellikle Batı'nın
sözü geçen kuruluşlara yönelttiği ilgi, gelişmekte olan ül-
kelerdeki bu grupların genel olarak -çevre korumacıhğı,
insan hakları, kadın hakları, özgür seçimler için, yolsuz-
luğa karşı, vb. amaçlar adına- toplum yaranna çalışan
kuruluşlar olmasından kaynaklanmaktadır.
Oysa genel anlamıyla sivil toplum "bir toplumun ör-
gütlû olması" şeklinde de anlaşılabilir. Ancak bu örgüt-
lenmenin her zaman devletten tamamıyta bağımsız bir
şekilde yürümediâi de, Batı'daki örneklenyle birlikte or-
tadadır. Türkiye'de çoğu kez düşündüğümüzden farklı
olarak, sivil toplum gerçekten de yalnızca sivil toplum
örgütlerinden (ya da demokratik kitle örgütlerinden) oluş-
mamaktadır. Sivil toplum içine, geçmişten ve tarihten ge-
işveren örgütleri, di^er
çıkar gruplan ve Amerikalı siyaset bilimcilere göre yüce
amaçlar için çahşmadığını bildiğimiz mafya da sivil top-
lumun bir parçasıdır.
Aslında maryayı. bizim dışımızdaki bir örgütlenmey-
miş gibi o kadar uzakta aramamıza da gerek kalmıyor.
Almanya'da bile Helmut Kohl liderliâinde 16 yıl iktidar-
da kalan Hıristiyan Demokrat Parti CDU'nun (bu parti-
nin ülke çapında üye sayısı 600 bini geçiyor) kara para
hesaplarına sahip olduğu ve mafyayı aratmayacak ölçü-
de, rüşvet almadığı kimsenin kalmadığı geçen günlerde
ortaya çıktı.
Genel anlamıyla sivil toplumu temsil ettikterine inanı-
lan sivil toplum kuruluşlannı ikiye ayırmak mümkün: Yer-
li finansman kaynağına sahip olan ve varolabilmek için
yabancı finansmana ihtiyaç duymayanlar ile eliter yapı-
ya sahip, büyük ölçüde dış finansmana muhtaç örgüt-
ler. Birinci gruba örnek, dini cemaatler ve işçi sendıka-
ları gibi toplumun geleneksel yapılarından gelen ve güç-
lü bir tabana sahip örgütlen ikinci grubu ise, popüler bir
biçimde sivil toplum orgütü olarak adlandınlan, toplum
adına hareket ettiklerinı belirtmelerine rağmen yaygjn
bir tabanları bulunmayan örgütler oluşturuyor. Örneğin
bir sivil toplum örgütü olarak tanıdığımız AKUT, yaşadı-
âımız depremlerden sonra yeni yeni gerçek bir sivil top-
[ijm örgütü olma niteliğini kazanmaktadır.
Küreselleşmeyle beraber tüm dünyada sivil toplumun
kutsal amaçlara ve iyi niyetlere sahip kişilerden oluştu-
ğu düşüncesi yaygınlaştı. Halbuki geniş anlamıyla sivil
toplum, toplum yaranna herhangi bir maddi karşılık bek-
lemeksizin çalışanların dışında, örneğin silah tüccarları-
nın lobi gruplarından da oluşmaktadır. Sivil toplum Yu-
goslavya örneöinde Qjduöu gibi savaşı desteKİeyebilir.
Türkiye'de Abdullah Öcalan ın idam edilmesini isteyen
baskı gruplan da sivil toplumun bir parçasıdır.
Aslında sivil toplum örgütlerinin temsil iddiasında bu-
lunduklan kamu yaran da Batı'da tartışmaya açıktır. Eko;
nomi derslerinde de hep verilen bir örnek, "ucuz enerji
mi, çevre temizliği mi" ikilemidir. (Aslında çevreye dost
enerjinin son aşamada ucuz enerji olduğu kabul edilir,
ama uzun vadeli düşünmeyenler için bu soru gecerlilik
taşır.) Aynca sivil toplumun, kamu yarannı temsiredeme-
yecek kadar karmaşık bir yapıya sahip farklı çıkar grup-
lanndan oluştuğunu ıddia edenler çok haksız değiller. Bır-
çok sivil toplum örgütü materyalist olmayan prensip ye
deöerfer adına çalışsalar da, sivil toplumun asıl büyük
çogunjuğu ekonomik çıkariar adına ve söz konusu gru-
bun nüfuzunu arttırmaya yönelik olarak hareket etrrtek-
tedir. Bu doğal bir durumdur ve buna en iyi örnek, Av-
rupa Birliği'nin başkenti Brüksel'de temsil edilen, arala-
nnda acımasız bir rekabet olan çok çeşitli binlerce ku-
ruluştur.
Sivil toplum örgütlerinin hükümete karşı çalıştıklan ül-
kelerde hükümet ve bu kuruluşlar arasında hiçbir orga-
nik bağ bulunmazken, demokratik ve demokratikleş-
mekte olan ülkelerde hükümetlerin bu tür öraütleri sık sık
fınansal olarak da destekledikleri görüluyor. Amerika Bir-
leşik Devletleri ve Avrupa Birtiği buna örnek. Hatta güç-
suz bir devlete sahip ülkelerde sivil toplumun da güç-
süz olduğu, buna karşılık güçlü devletlenn güçlü sivil top-
lum örgütleriyle daha kolay ılişki kurabildigi ve onlardan
yararianabildiği genel kabul aörüyor. Yanı sanılanın ak-
sine güçlü bir sivil toplum, devletin gücünün azalması
anlamına gelmiyor, aksine, devletin ve kuaımlannın mes-
ruluğunu arttıraığı söylenebilir.
Güçlü bir sivil toplum her zaman demokrasinin güven-
cesi olmadığı gibi (buna örnek olarak II. Dünya Savaşı
öncesi Almanyası verilebilir), Japonya örneğinde oldu-
ğu gibi demokrasiler de her zaman güçlü bir sivil toplu-
ma dayanmamaktadır. Sivil toplum "kavramının Batı ta-
rafından yüceleştirildiği ve bir krıter olarak gelişmekte olan
ülkelerin önüne konulduğu çok açık. Ancak şunu da
unutmamak gerekir: Birincisi, sivil toplum yajnızca dar
anlamıyia şiyîl toplum örgütleri demek deöıldir. Ikincisi,
Almanya gibi birçok Avrupa demokrasisinde devletin si-
vil toplum üzerinde gözle görülmese de hissedilir bir de-
netimi bulunmaktadır ve bu ikisi birbirinden kopuk de-
ğildir. Sivil toplumu ille de devletin küçülmesi olarak al-
gılayanlar, Avrupalı uzlaşma toplumlarında devletin var-
lığının çok farklı yerlerde ve şekıllerde hissedikdiğini, dev-
letin asıl gücünün bundan kaynaklandığını kavrayama-
yanlardır.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8
SOLDAN
SAĞA:
1/ Ağaçsansa-
rı da denilen.
postu değerli
bir hayvan. 2/
Büyük erkek
kardeş... "Para- 4
sı olmayan, zü-
ğürt" anlamm-
da argo sözcük.
3/Yerölçümün-
de, yükseklik
farklannın be-
lirlenmesinde
uygulanan yön-
tem. 4/ Utanı-
lacak şey, ayıp... Kısa
kıllı bir av köpeği cin- 1
si. 5/ lki direkli bir çe-
şit yelkenli şemi... Es-
ki Mısır'da güneş tann-
sı. 6/ Adlan sıfat yap-
makta kullanılan bir ya-
pım eki... Kuran'ı ba-
şından sonuna kadar
okuma. 7/ Fizikte kul-
lanılan iş, enerji ve ısı 8
birimi... Kırmızı renk- 9
te değerli bir süs taşı.
8/ Doğu Karadeniz'in kıyı bölgesinde yetişen bir koyun
türü. 9/ Bütün eski Yunan mimarlığına örnek olan ev bi-
çimi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Türk müziğinde bir makam. 2/ lcraat... Bit, tahtaku-
rusu gibi asalak böceklerin yumurtası. 3/ Binalann ön-
lerinde üstü örtülü, önü açık yer... Bir film ya da oyun-
da aniden yaratılan komik durumlar. 4/ Siirt'in bir ilçe-
si... Radyum elementinin simgesi. 5/ "Yeme" anlamın-
da eski sözcük... "Haktan bana — oldu / Hak kapısın
açar oldum" (Yunus Emre). 6/ Keselilerden, Avustral-
ya'da yaşayan bir hay\an... "Hayır" anlamında kullanı-
lan söz. II Kiraya verilerek gelir getiren mülk... Duyu-
ru. 8/ Tamir etmek. 9/ Dere, çay... Akım şiddeti birimi
kiloamperin kısa yazılışı... Söz. lakırdı.