Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 OCAK 2000 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADA BUGtJN
ALİSİRMEN
Söz Verdiler Çiinkii
Övgü ile yergi arasında kolan vurup durmak
değildir, soaınlar karşısında kim çözer diyecek
yerde nasıl çözeriz sorusunu soran gelişmiş
toplumlarda, eleştiri. Eleştiri, olayları, yaprtlan,
önlemleri, kararian enine boyuna inceJeyip,
olumlu ojumsuz yanları, olası gelişmeleri çıka-
np, bir sonuca varmaktır. Sonucun da illa siyah
veya beyaz olması gerekmez.
Bizim medya ise son zamanlarda bir övgü
. döneminegirdi.57. Hükümet'inliderlerihergün
övgüden nasiplerini alıyorlar.
övgü furyası özellikle iki noktada odaklanıyor.
IMF'ye verilen niyet mektubunda dile getirilen
ekonomik politika ile bunu yaşama geçirmek
için alınan önlemler ve Öcalan'ın idam karan-
nın infazı konusunun Meclis'e sevkinin ertelen-
mesi.
• • •
Şimdi olaylan biraz daha soğukkanlı olarak ir-
delemeye çalışalım.
Söyler misiniz bana, IMF'ye verilen niyet mek-
tubu bir aczin itirafından başka nedir?
Yanlış anlaşılmasın! Niyet mektubunun bir
teslimiyet belgesi olup olmadığı hususu değil
tartışmak istediğim olgu.
Ama hepimiz biliyoruz ki, niyet mektubu için-
de yer alan kimi politikalar, yıllar yılı, yüksek fa-
izli borç kısırdöngüsüne girmiş devletin çoktan
uygulamaya koyması gereken önlemlerdi.
Ama popülist, günübirlikçi politikalann yerini
üretime dayalı önlemler bir türlü alamıyordu.
Şimdi bir an için niyet mektubunun son de-
recede yararlı önlemleri içerdiğini tartışmasız
kabul edelim.
Ama bu durum dahi, "Daha önce alınması
gereken önlemler neden şimdi alındı" sorusu-
nu ortadan kaldırmıyor.
Sorunun yanıtı ise basrttir: "Bu önlemleri al-
dılar; çünkü söz vermişlerdi."
Tanzimat döneminde de, bir sürü doğru po-
litik karar da verildi; ama bunlar, yöneticilerin
serbest iradesinin değil, dışarıya verdikleri söz-
lerin ürünleriydiler.
Niyet mektubuna bu açıdan baktığınız da 57.
Hükümet şunu söylemiş oluyor:
"Ey IMF! Biz, uzun süredir, almamız gereken
önlemleri aczimizden alamadık, ama şimdi sa-
na söz veriyoruz, şunlan şunlan yapacağız."
• • •
öcalan karanna gelelim:
Türkiye uzun süredir, ölüm cezasını kaldırma-
lıydı. Komisyonlarda duran yeni TCK taslağın-
da da var bu hüküm; geçen dönem CHP'nin
Meclis'e seyk edip geçiremediği bir teklif de
var. Aynca Öcalan'ın, Roma'da ortaya çıkması
sırasında günün Adalet Bakanı Hasan Deniz-
kurdu'nun girişimleri de oldu bu yönde.
Ama siyasilerimiz, bunlan hep ellerinin tersi
ile ittiler.
Peki, şimdi sorabiliriz: "Kendiinsanıiçin, ken-
di demokrasisinin selametinamına idam ceza-
sını kaldırmayanlar, şimdi, 30 bin kişinin ölü-
münden sorumlu Apo'nun idamının onaylan-
masını neden erteliyoriar?"
Soru doğru konduğunda, yanıtı çocuklar bi-
le yerebilir: "Söz vermişlerdi çünkü."
Üstelik büyük devlet adamlığı olarak göste-
rilen ve Apo'yu rehin tutma anlamını taşıdığı
söylenen, "Amaşunlarşunlarolursa, hemenin-
faz ederiz" tavnndaki siyasal yanlışlığı ve Tür-
kiye'nin kendine kurduğu tuzağı görmemek
mümkün mü?
Bu tavırla, yalnız Apo değil, Türkiye'nin poli-
tikası da rehin alınmıştır. Öyle ya! öcaian'ı göz-
den çıkaranlar veya şu ya da bu şekilde Türki-
ye'yi köşeye sıkıştırmak isteyen iç veya dış
odaklar, kaba ama spektaküler bir provokasyo-
na başvururlarsa ne olacak?
Yanıt basit: "Öcalan hemen idam edilecek?"
Neden, başkalarına endekslenmiş böyle bir
politika uygulanacak?
Onun da yanıtı basit: "Söz vermişlerdi çün-
kü."
Bunlann neresi büyük devlet adamlığı ve han-
gi yönleri böylesine bir övgü selinin nedeni o-
labilir?
Anlayan beri gelsin!
CHPUObin
üyesini eğitiyor
MUTLUSERELİ
ANKARA - Yeniden
yapılanma çalışmalannı
sürdüren CHP'de parti içi
eğitim biriminin kunılma-
sı ve eğitim seminerinin
verilmesiyle başlayan eği-
tim çalışmalan örgüte ya-
yılıyor. Proje kapsamında
140 bine yakın iiyenin eği-
tilmesi öngörülürken, Ha-
zine'nin partiye yaptığı
1.4 trilyon lirarun yüzde
15'i olan 210 milyar lira,
parti içi eğitim çalışmala-
nna harcanacak. Parti içi
eğitimden sorumlu Mer-
kez Yönetim Kurulu
(MYK) üyesi Mustafa
Gazalcu eğitim progra-
mında CHP'li üyede ara-
nacak niteliklerin ve
CHP'nin diğerpartilerden
farkının anlatılacağıru
söyledi.
Parti içi eğitim çalışma-
lannı hızlandıran CHP,
"Üye Eğhim Progranu-
2000" projesini yaşama
geçiriyor. 6-11 Aralık
1999 tarihleri arasında
Ankara'da gerçekleştirilen
"Eğitici Eğitim Semine-
ri"ne katılan 133 eğitmen.
bölgelerinde çahşmalar
yaparak eğitim programı-
nı yaşama geçirme aşama-
sına geldiler. 16 ilde eği-
tim programı bazıriıklan
tamamlanırken, Balıkesır
ve Gaziantep'te ise ilk
dersler başladı. Istanbul,
I2mir ve Adana'da da eği-
tim programlan tamam-
lanma aşamasına geldi.
Gazalcı, eğitim progra-
mında CHP'li üyelerde
aranacak niteliklerin; öz-
gür, eşitlikçi, laik bireyin
ve CHP'nin diğerpartiler-
den farkınm; altı ok ve de-
mokrasi anlayışmm anla-
nlacağını bildirdi. Eğitim
sürecinde aday üye ve
üyelerden, partiyle ilgüi
en az iki kitap okumalan
ve en az iki etkmliğe kaül-
malan istenecek. Gazalcı,
eğitim programı kapsa-
mında üniversitelerin bu-
lunduğu kentlerde uzman-
lardan da yardım alınaca-
ğmı belirtti.
Ankara Barosu tarafından düzenlenen Hukuk Kurultayı'nın son gününde laiklik tartışıldı
tehül arbyor
9
ANKARA (Cumlıuriyet Bûrosa) -
Ord. Prof. SulhiDönmezer, yüksek mah-
kemenın ve Avrupa Insan Haklan Mah-
kemesi'nin türbanın takılamayacağı yö-
nünde karar verdığını anımsatarak, "Ka-
rariar tenkit edflebflir, ancak bu uyma-
iMmp »nhınım gplm^fnoli" dedİ. Prof.
Dr. Zeki HafizoğuDan, anayasada yer
alan "bikfik" sözünün hukuk düzeninde
zaten bulunduğunu, anayasada gereksiz
bir fazlalıktan başka bir şey olmadığı gö-
rüşünü savundu. Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı Viıral Savaş, TCK'nin 163.
maddesinin yeniden getirilip getirilme-
mesinin tartışıldığı dönemde irtica tehli-
kesinin giderek arttığına işaret etti.
Ankara Barosu'nca düzenlenen "Hu-
kuk Kurultayı 2000" çerçevesinde dü-
zenlenen "Ceza ve Ceza Muhakemesi
Hukuku" konulu konferans dün gerçek-
leştirildi. Prof. Dr. Uğıır Alacakaptan,
toplumakazandınlan en büyük devnnun
hukuk devrimi olduğunu vurguladı. Ala-
cakaptan, Türidye'nin demokraside ol-
ması gerekenden oldukça uzak noktada
olduğuna dikkat çektı. Avukat Erşen
Şansal, yürürlükten kaldınlan TCK'nin
141 ve 142. maddelerindeyer alan suçta-
nımlanyla, Terörle Mücadele Yasası'nın
7 ve 8. maddelerindekiniıı farklı olduğu-
nu söyledi. Şansal, TCK'nin 141 ve 142.
maddelermin yürürlükte kaldığı 55 yıl
boyunca bu maddelerdeki cezalarm ya-
pılan değişikliklerle sürekli artnnldığını,
hatta ölüm cezasının bile eklendiğini
kaydetti. Şansal, TMY'deki söz konusu
maddelerde ise cezalann zamanla düşü-
rüldüğünü hatta 7. maddenin erteleme
kapsamına alındığını vurguladı. Etkinli-
ğe izleyici olarak katılan Yargıtay Cum-
huriyet Başsavcısı Vural Savaş, TCK'nin
163. maddesinin yeniden getirilip getiril-
memesinin tartışıldığı bir dönemde irti-
ca tehlikesinin giderek artüğına dikkat
çekti.
Dönmezer, din ve vicdan özgürlüğü-
nün devlet ile fert bakımından ayn ayn
ele alınması gerektiğini belirtti. Dönme-
zer, "Türbanı başına dotayan kız 'Ben
türbanımı takmak ısüyorum' diyor. Fakat
AtHM,DanqtayYtAaayasaMahkeme-
9 kararianftetürbanm taküamayacağı
bdirtilmijtir" görüşünü dile getırdı.
Mahkemelerin verdiği kararlara uygun
hareket etmenın yurttaşlık görevi oldu-
ğunu kaydeden Dönmezer, "Kararian
vapamazsın" dedi. Diyanet Işleri Baş-
kanhğı'nın "yeni bir şeyhüBslamhk" ol-
madığuu belirten Dönmezer, kurumun
laikliğe aykın nitelik taşımadığını söyle-
di.
Prof. Dr. Zeki Hafizoğullan, 1924
Anayasası'nm birinci maddesine T ü r -
kiye devieti laiktir" ibaresinin konuldu-
ğunu belirterek, hukuk düzeninde zaten
tanımı bulunan laikliğin aynca "kahp-
sal" olarak konulmuş olmasmın yalnız-
ca cumhuriyetin niteliğinin neden ibaret
bulunduğunu belirtmek amacını taşıdığı-
nı öne sürdü. Haftzoğullan, "Biz anaya-
salannuzda yer aian laiklik sözünün ge-
reksiz bir fazlabktan başka bir şey olma-
dığı kanaatindeyiz. Gerçekten açıkhk ge-
tirmek için anayasaya konmuş olan bu
fazJauk kafalan kansünnış, hukuki bir
kavram olan laikliğin tanımı, kapsamı ve
sınırlan tarnşması belki bu vüzden hep
hukuk düzenmindışındakahnarakyapıl-
mışür" diye konuştu.
Avukat Şenal Sanhan, insan haklan
kavramının laikliğin içinden çıktığma
işaret ederek, "Korunnıası gereken ulu-
sal değerterdir. Din özgürlüğü tophun ku-
rallannın üzerine çıkarsa bireyin hakla-
nnı koruyamayTz" dedi.
" Yasa Lygulavıcılan İçin İnsan HakJa-
nnm Febefi-Etik £110™!" konulu bildi-
risinde Prof. Dr. İlhan Özay, 1982 Ana-
yasası ile Türkiye'de idarenin birçok iş-
İeminin kısıtlandığuu söyledi. Böylelik-
le hukukun kapısının daraltıldığuıı kay-
deden Özay, özelükle idari yargınuı ver-
diği yürütmenin durdurulması kararlan-
mn fıilen ortadan kaldınldığını belirtti.
Komisyon pazartesi toplanıyor
TCKyeniden
düzenleniyor
AISKARA (Cumhuriyet
Bûrosu)-Türk Ceza Kanu-
nu (TCK) tasanstnı hazu"-
layacak ve 20 uzmandan
oluşan komisyon, ilk top-
lantısım Adalet Bakanı
Hikmet Sami Türk'ün de
katıhmıyla pazartesi günü
gerçekleştirecek. Toplantı-
da, komisyon başkaru, ve-
killeri ve çalışma ilkelerı
belirlenecek.
TBMM gündeminde
iken 18 Nisan seçimleri ne-
deniyle kadük olan TCK
tasansım, eleştiri ve öneri-
ler kapsamında yeniden
düzenlemek için Adalet
Bakanlığı'nca çalışmalara
başlanacak. Pazartesi günü
Adalet Bakanı Türk'ün de
katılımıyla gerçekleştirile-
cek komisyon toplanösın-
da, başkan ve vekilleri ile
ilkeler belirlenecek. Ko-
misyonun, daha önceki ta-
sanda mevcut hükümetin
ilkeleri, üyelerin öneri ve
eleştınlen doğrultusunda
yeni düzenlemelere gidile-
ceği kaydediliyor.
Yetkililer, yaklaşık 590
maddenin yeniden ele alı-
nacağını bildirdiler.
Tasanda, TCK'de idam
cezasıyla ilgili maddelerin
"ağır müebbet hapise" çev-
rilmesi öngöriilüyor. Ko-
misyon, çalışmalan smısm-
da bunu da hükümetin ilke-
leri doğrultusunda değer-
lendirecek. Yetkililer, ka-
dük olan TCK tasansımn
belki de aynen kabul edile-
bileceğini kaydettiler. TCK
Komisyonu üyeleri şöyle:
Emekli öğretım üyesi
Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönme-
zer, Yargıtay Emekli Binnci
Başkanı Mehmet Uygun,
Askeri Yargıtay Emekli Baş-
kam Hâkim Tuğgeneral Is-
met Onur, Yargıtay Birinci
Ceza Dairesi Uyesi Osman
Şirin, Yargıtay Altıncı Ceza
Dairesi Üyesi Keskin Ka>'-
tan, Askeri Yargıtay 3. Daire
Başkanı Hâkim Kjdemli Al-
bay Ersin EseroL Müsteşar
Yardımcısı Uygur Aktalay,
KanunlarGenel MüdürüAK
Em, Türkiye Barolar Birliği
Başkanı Prof. Dr. Eralp Öz-
gen, Marmara Üniversitesi
Hukuk Fakültesi öğretim
üyesi Prof. Dr. Feridun Yeni-
se>, Ankara Üniversitesi
Hukuk Fakültesi öğretim
üyesi Prof. Dr. Nevzat To-
roslu. 9 Eylül Üniversitesi
Hukuk Fakültesi öğretim
üyesi Prof. Dr. Bahri Öz-
rürk, Prof. Dr. Durmuf Tez-
can, Başkent Üniversitesi
Hukuk Fakültesi öğretim
üyesi Prof. Dr. Doğan Soyas-
lan, KanunlarGenel Müdür-
iüğü Daire Başkanı Gfiiçin
Durak, Kanunlar Genel
Müdürlüğü Daire Başkanı
Dr. Haluk Çolak, Yargıtay
Cumhuriyet Savcısı Dr. Aİi
RızaÇınar, Kanunlar Genel
Müdürlüğü Tetkik Hâkimi
Kenan Özdenür, Tetkik Hâ-
kimi Dr. Ali Kargülmez ve
Tetkik Hâkim Vusuf Soimaz
BaJo.
tĞIVELİ FBRÇA ZAFER TEMOÇtN
îstanbul'da bulunan adliyeler ve DGM'nin yükü yeni yılda da ağır
2000'de IstanbuTım da\ alaıı
KEREMILGAZ
Aralannda "16 Mart katliamı"
ve "Kemal Türkler'in ötdürülme-
si" gibi uzun yıllardır süren dava-
lan, kamuoyu yeni binyılda da iz-
leyecek. Işte Îstanbul'da bu yıla ka-
lan önemli davalar:
Mafya-siyaset-polis ilişkisini
gözler önüne seren trafik kazasuun
ardündan açılan Susurluk davası,
Istanbul 6 No'lu DGM'de 6 Mart'ta
sonuçlanacak.
Mafya elebaşısı Alaattiıı Çakı-
a'nın, gazeteci Hıncal Uluç'u ya-
ralamaya azmettirmesiyle ilgili da-
va 'zamanaşunı'na uğraması nede-
niyle düştü. Çakıcı ile ilgili tek da-
va olan 'çete' davası ise 16 Şubat 'ta
görülecek.
Kamuoyunda "Kumarhaneler
Krah" olarak tamnan Ömer Lütfu
Topal'ın 3 yıl önce Sanyer'de uğ-
radığı silahlı saldmda öldürülme-
siyle ilgili olarak 4'ü özel tim gö-
revlisi 8 sanığın yargılandığı dava
Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkeme-
si'nde sürüyor.
Beyazıt'ta, 22 yıl önce 7 öğren-
cinin ölümü, 41'inin de yaralan-
masıyla sonuçlanan bombalama ve
silahla tarama olayına üişkin ola-
rak 3 sanık haklonda açılan da\'a Is-
tanbul 6. Ağır Ceza Mahkeme-
si'nde görülüyor.
DlSK genel başkanlarmdan Ke-
mal Türkler'i 19 yıl önce evinin
önünde öldürenlerden biri olduğu
iddia edilen Ünal Osmanağaoğ-
hı'nun yargüanmasına Bakırköy 2.
Ağn- Ceza Mahkemesi'nde devam
ediliyor. Küçükçekmece 4. Asliye
Ceza Mahkemesi'nde süren duruş-
mada tutuklu sanık müteahhit
Mustafa Gülgönül ile tutuksuz sa-
nık Fehmi Karaağaç yargılanıyor.
Limter-lş Sendikast üyesi Sûley-
man Yeter'in gözaltmda tutulduğu
Istanbul Emniyet Müdürlüğü'nde
ölümüyle ilgili olarak, sorgusuna
katılan 3 polis memurunun yargı-
lanması Istanbul 6. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde sürüyor.
Sanyer Cumhuriyet Savcılığı
görevini yürüttüğü sırada "Banker
Bako" olarak tamnan Baki Cengiz
Aygün'ü, hakkındakı kesinleşmiş
hapis cezasına rağmen sakladığı
ıleri sürülen Ertaç Giray ile ilgili
dava Istanbul 6. Ağır Ceza Mahke-
mesi'nde görülüyor.
Bebek'teki ülkücü mafya lideri
Tevfik Nurullah Ağansoy'un da
aralannda bulunduğu 4 kişinin öl-
dürühnesi olayuıa ilişkin 2'si gıya-
bi tutuklu 12 sanığın yargılandığı
dava Istanbul 2. Ağır Ceza Mahke-
mesi'nde.
Dışişleri'nden Papandreu'ya tepki
'Kıbrıs, AB'nin
sorunu değilANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Dışişleri Bakanlı-
ğı, Kıbns konusunun bir AB
sorunu olmadığını belirte-
rek, "AB'nin çözûm çabala-
rma katabcağı \eyn Hetsinki
karariaruıa aafla AB'nin
Türkiye ile Üişkileri çerçe\e-
sindeçözülecegi gibi bir >^k-
laşun temdsiz ve .vamltıcı-
dn-" dedi.
Dışişleri Bakanlığı, Yuna-
nıstan Dışişleri Bakanı Yor-
go Papandreu'nun Güney
Kıbns Rum Yönetimi'ne
yaptığı ziyaret sırasında
Kıbns sorununa ilişkin söz-
leriyle ilgili bir açıklama
yaptı. Kıbns'ta müzakere
edilmiş, anlaşmaya dayalı,
karşıhkh olarak kabul edile-
bilir bir uzlaşmaya ihtiyaç
olduğu kaydedilen açıkla-
mada, bunu gerçekleştirebi-
lecek olanlann adadaki iki
eşit halk ve onlan tenısıl e-
den iki eşit egemen devlet
olduğu vurgulandı. Açıkla-
mada şöyle denildi:
"Kıbns sorununa bir çö-
zûm aranması AB'nin değil,
B.M Genei Sekreteri'nin uh-
desindedir. Çözfim çabalan-
nın mekanizmalan da BM
Genel Sekrrteri'nin i>i ni>«t
görevi çerçevesinde ve taraf-
laruı eşidik temelinde kaül-
dıklan görüşmelerdir. Kıb-
ns konusu Nr AB sorunu ol-
muş değildir. Ancak bizim
uyaruanmıza karşuı geçmiş-
te aöian bazı adımlar, Kıbns
konusunu AB için sorun ha-
ttne dönüştürmüstür. Kıbns
konusunu AB için bir sorun
obnaktan çıkartmanm yoiu,
önce adadaki iki eşit devletin
bir uzlaşma\ a rarmalan ve
AB ü}^mi bu gerçekışığut-
da ele ahnalandır. İşgal' ve
'sahte devlet' gibi iddialar
ise hem tarihi ve hukuki hem
güncel gerçeklerie türaü\1e
tersdüşengeçersiz >akbsım-
lardır. Kıbns'ta çözüm yolu-
nun açıhnasıdabu iddialann
terk edilmesrvle doğrudan
baglanaİKÜr."
KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu
'Kavgayok,
seçim süreci var
AHMETŞEFtK
TRABZON - Kuzey Kıb-
ns Türk Cumhuriyeti'nin
(KKTC) bugünkü demokra-
sisinin takdiredilecek bir dü-
zeyde olduğunu söyleyen
Başbakan ve Cumhurbaşka-
nı adayı Deniş Eroğhı, ülke-
sinde artık bir değişimin za-
manının geldiğini, Kıbns da-
vasının kimsenin kişisel tu-
tumu ile açıklanamayacağı-
m söyledi. Eroğlu, Kıbns
Rum kesiminin bu koşullar-
da AB'ye üye olacağım san-
madığım öne sürdü.
Trabzon'da Karadeniz
Teknik Üniversitesi'nde
"Hebinki Sflreci Öncesi ve
Sonrasında Kıbns" konuJu
bir konferans veren KKTC
Başbakanı Eroğlu, Kıbns'ta
iki devlet polıtıkasının temel
politikalan olduğunu, bu ba-
kış açısıyla hareket etmeyen
hiçbir çözümün başanlı ola-
mayacağmı vurguladı.
Rum kesimi ile KKTC
arasında dünyanuı tutumu
dolayısıyla büyük farklılık
ortaya çıktığını, AB süreci-
nin de hem ekonomik olarak
Rum kesimini güçlendirdi-
ğini hem de çözümü zorlaş-
tırdığını belirten Eroğlu, Ba-
tı'mn Kıbns'uı tek temsilci-
si olarak Rumlan tanıması
ve AB perspektifi vennesi-
nin büyük hata olduğunu, bu
hatanın ortadan kaldınlması
için eşit egemenlik ilkesinin
benimsenmesinin şart oldu-
ğunu savundu. Derviş Eroğ-
lu, Yunanistan Dışişleri Ba-
kanı Yorgo Papandreu'nun
basuı toplantısma Bayrak
Radyo Televizyonu'nun
alınmamasını anımsatarak,
"Bir logoya bile tahamnıül
gösteremev enlerbir anlaşma
yapmavB hazır olnıadıklan-
nı gösterij'orlar'' dedi.
Eroğlu "Arük Kıbns'ta
birdeğisimgerekryor. Seçim
var dive biriik ve beraberliği-
mizbozuhnaz, Kıbns'ta kav-
ga yok, demokratik süreç
var" diye konuştu.
Eroğlu, Denktaş'm yaptı-
ğı, "Hükümette, Merkez
Bankası'nın munzam karşı-
hklan bittiği için kriz çıkö"
açıklamasının gerçekleri
yansıtmadığmı, ülkesinde 7
bin sterline kadar mevduat-
lann devlet garantisi altında
bulunduğunu söyledi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Gesa Vergau ve Hans Joachim
Vergau, Alman Büyükelçisi ve eşi, 5
yıllık bir dönemi geride bırakarak
önümüzdeki günlerde ülkelerine dö-
nüyorlar. Vergau ailesi, emeklilik yıl-
lannı Berlin'de geçirecek. Büyükel-
çi vergau, Berlin'de, özellikle uzun
yıllar bulunduğu ABD'nin politikala-
n üzerine ders verecek. Yaşamını
akademisyen olarak sürdürecek.
Vergau ailesinin onuruna geçen
gece ıstanbul'daki Alman Konsolos-
luğu'nda bir veda kokteyli düzenlen-
di. Veda gecesinde bir konuşma ya-
pan Bay Vergau şunlan söyledi: "Pek
çok kişi bize Türkiye 'deki hayatımı-
zın sona ermesine üzülüp üzülme-
diğimizi soruyor. Sevgili dostlanm,
bu bir sona eriş değil. Biz Türkiye'yi
beraberimizde götürüyoruz. Şahsi
dostluklanmız bize kalıyor. Türkiye,
şimdiden bir ayağt ile Avrupa Birli-
ği'nde bizimle. Beriin ise gün geç-
tikçe Türkleşiyor. Biz, bu toplum ve
onun kültürel mirastyla ilgili olarak
edindiğimiz anlayışı, paha biçilmez
'Auf Wiedersehen'
bir kazanım olarak beraberimizde
götürüyoruz."
"Herşeyden önce Tann'ya şükür-
lerolsun ki, sevgilieşim Gesa'yı be-
raberimde götürüyorum. Onun için
teşekkür kelimesi hafif kalır. Onun
etkileyici yaşama sevinci ve akıllıca
yardımlan olmasaydı, dayanmam
mümkün olmazdı."
Büyükelçi Hans Joachim Vergau,
Türkiye-Avrupa, Türkiye-Almanya
ilişkilerinin inişli-çıkışlı, gerilimli dö-
nemlerinde görev yaptı. Zaman za-
man bu gerilimin birinci dereceden
muhatabı haline geldi. Eşi Gesa, o
günleri zaman zaman gülerek, za-
man zaman sıkıntıyla anlatırdı. Akın
Birdal vurulduğunda onu yakından
tanıyan Vergau çok etkilenmişti. Bü-
yükelçiliğin resmi bayraklı otosuyla
olayın hemen ardından Birdal'ı biraz
da bu duygularını dile getirmek için
ziyaret ettiğini bilenfer biliyordu.
Hans Joachim Vergau ile, gazete-
ci-diplomat ilişkisiyle, dostluk ilişki-
mizi hep dikkatle ayırt etmeye çalış-
tık. önemli siyasi konularda zaman
zaman benzertepkilergösterdiğimi-
zi bilirdik; yine de o, ülkesinin görüş-
lerini aktarmaya ve kendi duygu ve
tepkilerini mümkün olduğu kadar
göstermemeye dikkat ederdi. Ben
de onunla resmi konuşmalanmızda
kişisel görüşlerini sormaktan çok Al-
manya'nın tavrını öğrenmeye çalışır
ve aktarmak isterdim.
Türk-Alman ilişkilerinin gerginleş-
tiği dönemlerde ne büyük sıkıntılar
çektiğine zaman zaman tanık ol-
dum. Bazen Türkiye'nin, bazen Al-
manya'nın tutumlarını gerçekçi bul-
maz, ama görevi gereği bunu yal-
nızcayakınlarına açıklayabilir, onlar-
la dertleşirdi. Diplomatın herzaman-
ki dramını o da yaşar ve ülkesinin
resmi tutumunu her koşul attında sa-
vunmayı bir görev bilirdi.
Vergau böyle zamanlarda yaşa-
dıklannı ve siyasetteki açık tutumu-
nu anlatırken şunlan söyledi: "Be-
nim diplomasi anlayışım bazılannı
şaşırttı. Ben dostiar arasında tarih-
selönemiolan biramaca, bilmece-
ter/e ve kaçamak zarif sözlehe ken-
dimi ifade etmek yerine, gerçekleri
söyleyerek hizmet edebileceğime
inanıyorum. Bugün arükherşey'açık
olmalı;zira gizli diplomasinin günle-
riartık gerilerde kaldı. Ancak, gerçe-
ği söyleyen, sürekli olarak herkesin
sevgilisiolamaz. 'Korktuğumherşe-
yin üzerine gidiyorum' sözü Yaşar
Kemal'e ait."
"Kısmen yaralanmadan hayatta
kalabilmemi, özellikle burada so-
rumluluk bilincine sahip ve yetkin
gazetecilerarasında bulduğum ger-
çek dostlanmın sayısının çokluğuna
borçluyum. Aramızda sert tartışma-
lar oldu, ama çok da güldük."
•••
Gesa Vergau, duyarfı, içten bir ka-
dındı. Diplomat eşi olmanın ne an-
lama geldiğini ondan öğrendik. Bir
ülkeden diğer ülkeye, eşinin ardın-
dan koşturmak ve onun yükseliş ve
inişlerine bağlı olarak yaşamak ko-
lay değildi. Onlar, hep diplomatın
eşini oynamakla sınıriı, bilmedikleri
bir dilde, bilmedikleri bir ülkede ya-
şamaya zorlanırlardı. Gesa, işte bu
zorluklann üstesinden gelmesini bi-
len diplomat eşlerindendi. Eşiyle iliş-
kisini de bu anlamda farklı bir anla-
yışla düzenlemişti. Gesa'nın Türki-
ye'de yakın dostları oldu. Bay Ver-
gau'nun da. Bu ülkede olumlu ve iyi
izler bırakarak ülkelerine dönüyor-
lar. Ipek ve ben, aynı zamanda ya-
kın iki dostumuzu uğurlamanın bu-
rukluğunu yaşıyoruz. Sevgili Gesa
ve Hajo, size sağlıklı nice uzun
ömürler diliyoruz. Uğurlar olsun.
Onların diliyle "Auf VViederse-
hen "(Yeniden görüşmek üzere).