19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 OCAK 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA I D i l . [email protected] 15 Nâzmı Hikmet'isevmel • Düşünce değiştirenlerle görüntü değiştirenler birbirine kanştı. Derken bir baktık, olmayacak yerlerden Nâzım Hikmet'in sesi gelmeye başladı: Demokratlığını, ne kadar hoşgörülü olduğunu göstermek isteyenler, yıllarca devlet eliyle yok edilmeye çalışılmış bir şairden şiirler okuyorlar. MEMETFUAT Nâzım Hikmet'in "Resimh Ay" der- gisinde "Putian Ydayoraz" yazılannı ya- zıp eski-yeni kavgasını başlattığı, ilk ki- tabı 835 Saür'ı yayımladığı yıl 1929. Onuncu kitabı Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı ise 1936'da ba- sılıyor. 7 yılda 10 kitap. 1938'de cezaevine giriyor. Cezası 28 yıl4ay. 12 yıl sonra, 1950 Temmuzu'nda, ge- nel bir bağışlama yasasıyla salıverili- yorsa da, kapısmm önünde bir polis ci- piyle adım adım izlenerek yaşamak zo- runda kalıyor. KuLağına öldürüleceği fı- sıldanınca, 1951 Haziranı'nda, kansııu, yeni doğmuş çocuğunu bırakıp Sovyet- ler Birliği'ne kaçıyor. Dünyanın çeşitli ülkelerine yaptığı yolculuklarla uJuslararası bir ün kaza- nıyor, Türkiye denince ilk akla gelen adlardan biri oluyor. 1963 'te Sovyetler Birliği'nde yurt öz- lemi ıçinde ölüyor. Türkiye 'de şiirlerinin yeniden yayım- lanması, ancak ölümünden iki yıl son- ra, DoğanAvaoğlu'nun çıkardığı "Yön" dergisinin "yiğitfik'' olarak değerlendi- Yirminci Asra Dair - Uyumak şimdi, uyanmak yüz yıl sonra, sevgüim... -Hayır, kendi asnnı beni korkutmuyor ben kaçak değilim. Asnmsefîl asnm yüz kızartıcı, asnmcesur, büyük ve kahraman. I^ünyayaerkengelmışimdıyekahretmedimhiçbirzarnan. Ben yirminci asırlıyım ve bununla övûnüyorum. Bana yeter yirminci asırda olduğum safta oimak bizim tarafta ohnak ve dövüşmek yeni bir âlem için... - Yüz yıl sonra, sevgilim... - Hayır, her şeye rağmen daha evvel. Ve ölen ve doğan ve son gülenkri gûzel gûlecek olan yirminci asır (Benim şafak çığhklanyla sabaha eren müthis gecem), senin gözlerin gibi, Hatçem, güneşli olacaktır... 1UL194Î rilen girişimiyle başlıyor. Önce dergide şiirler, sonra Kurtuluş Savaşı Destanı. Arkadan öbür yayınevleri. Eski ki- taplann yeni basımlan, yeni kitaplar. Savcılar, polisler, yargıçlar, büirkişiler. Toplanan kitaplar, aklanan kitaplar. Toz duman içinde bir çekişme. Ne oluyoruz? Türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyûk şairlerinden birinin kitaplan yayımla- nıyor. lyi de, neden bu doçent "Aman ho- cam!" diye yalvararak profesörünûn gö- zünün içine bakıyor? Şiir adına neler yaşandı bu memleket- te!.. Memleketımden tnsan Manzarala- n'nı yayımladığım için 15 yıl ceza ye- medimse, bunu bir doçentin "şürw in yargılanamaz olduğunu bilmesine borç- luyum. Nâzun Hikmet, ölûrken, iki yıl son- ra Türkiye'de kıtaplaruun yayımlana- cağını aklındanbile geçirmiyordu saru- nm. Dahası Piraye'nin Saat 21 -22 Şiir- leri'ni, Rubailer'i, Dört Hapishaneden'i kendi basıma hazırladığı müsveddele- riyle sakladığını da bilmiyordu. Şu 1941 yılında bölümü dıştnda Memleketim- den tnsan Manzaralan 'nın polisin elin- de kaldığıru, Sabahat ıle Evler Yıkılın- ca adlı oyunlannın kayıp olduğunu sa- nıyordu. Türk yazımndan devlet eliyle silinme- ye çalışılmış, yapıtlan dört bir yana sav- rulmuş bir şair. 1938-1965, tam yirmi yedi yıl, şiir- leri, kitaplan kendi dilinde, kendi ülke- sinde yayımlanmıyor. NamıkKemal sürgün yolunda Sırke- ci'den aşağı, vapura doğru gıderken, Va- tan yahut Silistre'yi coşkuyla izleyip sokaklara dökülen sevgili halkının ken- disini görevlilerin elinden almak üzere ne zaman ortaya çıkacaklannı beklermiş. îsteyen çıksın, vapurda yer çok. Gü- le oynaya giderlerdi. Evet, 1965 'te Doğan Avcıoğlu'na "yi- ğh adam" diye bakılmıştı. Sonra? Sonra Sovyetler Birliği dağüdı. Paris'te aydınlar Mars'tan söz etmeye utanıyor- larmış dendi. Bir haftada toplumsaicı ke- silen nice "okumaz yazar"ıınız gene bir haflada inanılmaz özgürlükçü demok- rat kesüdiler. Düşünce değiştirenlerle görüntü de- ğiştirenler birbirine kanştı. Derken bir baktık, olmayacak yerlerden Nâzım Hik- met'in sesi gelmeye başladı: Demok- ratbğını, ne kadar hoşgörülü olduğunu göstennek isteyenler, yıllarca devlet eliyle yok edilmeye çalışılmış bir şair- den şiirler okuyorlar. Sayın Alparslan Türkeş parti kongre- sinde binlerce yandaşmm karşısında, Sayın Cumhurbaşkanı Sükyman Demi- rel televizyonda milyonlarca yurttaşı- niD karşısında Nâzım Hikmet'in şiirle- rinden alıntılar yapıyorlar... Nasıl olur? Oluyor. Benyaşadım, gör- düm. Kimileri hoşlamyor bundan, "Ştirin gûcû!" diyorlar. 1929 ile 1938 arasında, kendileri ko- münist olmayan, ama yazmımızda dev- rim yapan bu delikanlı şairi gerçekten seven insanlar çoktu. 0nun şiirinden tat alır, şaırlığıni öve öve bıtıremez, "Düşüncekrine kaübna- sak da~" diye söze başlarlardı. Yazm- dan anlayan. başka yazarlan, başka şa- irleri de izleyen, yaklaşımlanyla güven veren kişilerdi. Komünizm en büyük tehlike olarak görülürken şiir adına ses- lerini yükseltmekten çekinmeyecek ka- dar erdemliydiler. Şimdi, bakryorum, televizyonlann ha- ber spikerleri bile yirminci asn Nâznn'm dizeleriyle yolcu ediyorlar. Evet, kimileri hoşlanryor bundan. "Şi- iringücü!" diyorlar. Ben nedense hüzünleniyorum. David Cronenberg, geleceği 'felsefe'nin ellerinde görüyor BügLsayxıryxışıımımmyönetiyor Költür Servisi - Kanadah yönetmen David Cronenberg son filmi '£xis- tenZ"la bir kez daha Türk sinemase- verlerinin karşısuıda. Filmfennde ger- çeğın peşuıden koştuğunu belirten yö- netmen, "gerçek bir hayaa nu yaşıyo- ruz, yoksa her şey bizim beynimizin ya- rarüğı bir hayalden mi ibaret" sorusu- nun yanıtını anyor. Başrollerini Jennifer-Jason Lee ve Jude Law'ın paylaştığı 'EristenZ'da yönetmen, bir bilgisayar oyununun omuriliğe takılan bir mikro-çip ile kah- ramanlann yaşamlanmn içine girme- si konusu çerçevesinde, "gerçek ha- yat"la "yaranimş yaşam"ın birbirine kanşmasını işlemeye çalışıyor. Filmin son sahnesüıde bir arkadaşın diğerine "Banadoğnıyu söyle.HâlâojTinuniçip- demjyiz'" sorusu ashnda Cronenberg'in "hayatta var olan gerçek ne"ye verdi- ği bir yanıt niteliği taşıyor. "Hıtcbcock''vari filmler yapmakla ünlenen Cronenberg, "Şeytan Ayederi" kitabı nedeniyle Iran'da hakkında ölüm fetvası çıkanlan yazar Safanan Rüşdi ile yaptiğı bir söyleşiden sonra ExistenZ'ın senaryosunun ortaya çıktığını beürti- yor. "Rüsdiikgörüştüktensonra.ken- dine göre masum bir yapıt fireten ama sonra yarattığı eserin kendi hav^tını elinden aldığı bir sanatçının nislerini iztevicrv'e aktarabileceğim bir film yap- mak istedim" dıyor yönetmen. Geçen yıl Cannes Film Festivali'nde jüri başkanhğmı üstlenen 56 yaşında- ki yönetmen, "şiddetnıenıkha''yalaş- tırmasuıı reddediyor. Annesi piyanist, babası gazeteci olan Cronenberg çok mutlu bir çocukluk geçirdiğini, genç yaşta film çekmeye başladığmı, 25 ya- şuıda mutlu bir evlilik yaptığmı, kısa- ca "jdeal" denilebilecek kadar sakin bir hayat yaşadığını, dolayısıyla film- lerindeki şiddet ve karamsarlığın ken- di yaşamında birebir karşılaşüğı herhan- gi bir sorundan kaynaklanmadıgmı be- lirtiyor. Beyin ve vücudun, akıl ve de- lih'ğin arasmdaki anlasmayı yaratma- ya çalıştığını belirten yönetmen ekli- yor "Ashndaşuandavaşadıgımızveta- mamen insan üriinü olan dünyamızı oktuğu gibi fîhnkrime v-ansıtıyorunı. Demek ki dünya bu kadar şiddet dolu ve karamsar_" Cronenberg, değişık konular, anlam- lı hikâyeler ve yepyeni fikirlerle sine- ma dünyasına adım atmış gençlerin sa- yesinde Amerikan sinemasınınçehre de- ğiştirmeye başladığını belirterek özel- likle Cannes Film Festivali'nin çok önemli bir etkisi olduğunu belirtiyor. "Sinek", "Cıplak Yemek",''M. But- terfly" ve "Çârpışma" gibi büyük ba- şan kazanmış yapımlara imza atan Cro- nenberg'in yeni yıl için görüşleri şöy- le: "2000yıtandadüşğücümûn beni ne- reye götüreceğüıi hiç bflemiyorum. Bi- a çevreleyen teknolojiye gittikçe daha da bağımh olacağtz gibime geüwr. FeJ- sefe>i bir düşünce sistemi olarak, ken- di kişiliğinüzi yeniden oluşturmamıza ve smnianmızm büincine varacağunız birbenftgetişnrrnemizıe.vanlımaotocak tek yol oiarak görüyorum." 'Yaşadıklanmızı fibnlerime yansrtryorum. Demek ki dünya bu kadar şiddet dolu.' Dario Fo'nun 'Klakson, Borazan ve Bırtlar' adlı oyunu Tiyatro Fora tarafından sahneleniyor Temiz toplum iizerîne bir oyıın AYŞE KÖKSAL Dario Fo'nun "Klakson, Borazan ve BuUar" ad- lı oyunu "TîyatroFora" tarafindan her çarşamba sa- at 20.30'da "Kadıköy-Bans Manço Kültür Merke- ri"nde sahneleniyor. Füsun Demirei'in dilimize ka- zandırdığı oyunu Tufan Karabuhıt yönetiyor. Dario Fo'nun, Hırisriyan Demokrat Parti'nin ve merkez sağın en önenüi isimlerinden AkioMoro'nun 1978 yıhnda Kızıl Tugaylar tarafından kaçınlması olayından esinlenerek yazdığı oyunda, " Klakson, Borazan ve Buüar" adı alnnda "sermaye, devlet ve iuüfc" üçgenındeki üişkiler sorgulanmaya çalışüıyor. Yazar, hareketli sahnelerin, yüzü maskeli oyuncu- lann ve komik aksesuvarlann kullamldığı Comme- dia Dell'Arte'nin sahneleme tekniklerini, ashnda son derece ciddi mesajlar içeren oyunu eğlenceli kılmak için kullanıyor. Oynandığı yıllarda Italya'da bûyuk olay yaratan ve hatta parlamentoda tartışma konusu olan oyun, yıllar geçmesine karşm dünyada gelışen siyasi olaylann hâlâ aynı düzlemde ilerliyor olmasından ötürii çağdaşlığını sürdürüyor. "Kkkson, Borazan ve Bu-tiar" da, kaçınlmaya çaJışılan Fiat fabrikalan sabibi Agnefli'nin yanhşhk- la bir isçiyle yer değiştirmesi üzerine gelişen olay- lar anlatdıyor. Oyun, Agnelli'nin kaçınlırken bir ka- za geçirmesi ve o sırada orada bulunan bir işçisi ta- rafindan kurtanlması ile başlar. Kaza suasında yü- zü tamamen tanınmaz hale gelen Agnelli, işçisinin yanlışhkla onun cebinde unuttuğu kimlik kartmda- ki resme göre yeniden yapıhr. Böylece olaylar için- den çıkılmaz bir hal alır. Dekor-kostümtasanmmm Gfirkan Uygun ve ışık tasanmını Yûksd Aymaz'a ait olan oyunda başrol- leri Tufan Karabuhıt'un yanı sıra Ayşegül Ünsal, Arda Kavakfaoğhı, Canan ÇîfteJ,Ayça Bingöl ve Gür- kan Uygun paylaşıyor. Oyıînun hem yönetmenh'ğini hem de başrol oyun- culuğunu üstlenen Tufan Karabulut ile "Ktakson, Bo- r a a n ve BuHar" üzerine bir söyleşi yapnk: -Neden Dario Fo'nun bu oyununu sahneye koy- man tercih ettiniz? "yunda 'sermaye, devlet ve halk' üçgenindeki ilişkiler sorgulanmaya çalışüıyor. 'Temiz toplum, temiz siyaset' arayışı içindeki Türkiye'nin koşullanna çok uygun. Z)a 'ario Fo hümanist ve yumuşak bir yolla en ciddi problemleri halka iletmeyi amaçhyor. Türkiye'de bunu yapmaya çahşmak tam anlamıyla bir ütopya... TUFAN KARABULUT - Nobel edebiyat ödüllü ve yaşayan en önemü tiyatro yazar- lanndan biri olan Dario Fo'nun yazdığı oyunlann bi- zim tiyatro anlayıştmıza çok uygun düşmesi, "Kbk- son,Borazan ve Bu-tiar"ı seçmemizin nedenlennden biri. ÖzeUikle şu anda yaşadığnnız toplumda, '^e- miz toplum, temiz sryaset" arayışı içerisinde olan Türkiye 'nin şartlanna bu oyunun hikâyesinin çok uy- gun düştüğüne inanıyorum. O>Tinda işlenen serma- ye ve devletin birbirine bağımlı ilişkileri ve onlann arasında sıkışmış halkm durumu konusu Türkiye 'nin hiç de yabancı ohnadığı bir durum. Bu yüzden, ül- kemizde de var olan bu sorunlan bir parça gühnece yoluyla, sanatsal bir dokunuşla yeniden irdelenme- si için Dario Fo ve "Klakson, Borazan ve Bırtiar." - Türkiye ve Italya'ıun sorunlannın bu kadar bü- yûk bir benzeriik içermesi hakkmda ne düşünüyor- sunuz? KARABULUT - Gerçekten de iki toplumun ka- deri ve yaşadıklan birbirine çok benziyor. Bu oyu- nun kişilerinin isimlerini değiştirseniz, yani Ital- ya'daki o insanlarm Türkiye'deki karşıhklannı bul- sanız başka herhangi bir değişiklik yapmanıza ge- rek olmadan oyunu Türkiye'de geçiyor izlenimi ya- ratabilirsiniz. Oyundaki hikâyeler tıpa tıp benzerle- ri Türkiye'de de yaşandığından, kanşık örgüsüne karşın seyirci tarafindan çok kolay algılanabiliyor. - Dario Fo 'halk tiyarrosıT >-apmaya ve mizah yo- hıyla fikirierini halka ulaşürmaya çahşrvor. Tiyalro- nun eüt bir Idüetarafindan izlendiği ülkemizde 'halk tiyatrosu' yapabfld^inize inamyor musunuz? KARABULUT - Dario Fo'nun haUc tiyatrosu, bugünkü Türkiye'deki halk tiyatrosu kavranu ile ke- sinükle örtüşmüyor. Dario Fo güldürüyü ciddi şey- leri anlatmak için kullanıyor. Onun deyimiyle "kah- kaha insan ruhunun derinüklerine sinen ve kendisi- ni sürekli hissettiren bir tortudur. Bu tortu da sizin- Iebûiik1eyaşarvew}lemekistedikleriıüsüreklisöy- ler." Bu yüzden de Fo, insanlan kızdırarak, kışkır- tarak değil onlann içindeki iyi yanlann kaybohna- masını sağlayarak bir şeylere karşı durmasını öğret- meye çahşıyor. Dano Fo hümanist ve yumuşak bir yolla toplumun en ciddi ve sert problemlerini halka iletmeyi amaçüyor. Türkiye'de bunu yapmaya çahş- mak tam anlamıyla bir ütopya... Türkiye 'de özellik- le televizyonun etkisiyle 8-9 yaşmdaki çocuklannze- kâseviyesine yönelik programlann artması, halkm komedi anlayışuu ve aynı zamanda tiyatronun kali- tesini çok aşağıya çekti. Direnen ve bu kaliteyi yu- kanlara hrmandırmaya çahşan topluluklann yanın- dabu duruma ayak uyduran ve körükleyen topluluk- larda var. Eğer seyircinin ahşık olduğu komedıyi ona vermeye kalkarsanız, kaba bir güldürü üretmekten öteye geçemezsiniz. Bu çehşki içerisinde biz eli- mizden geldiğince Fo'nun tiyatrosunu halka ulaşür- maya çahşıyoruz. - Oyunu sahneye koyarken hiç değişildik vapünız nn? KARABULUT- Tiyatro yönetaıeni olarak oyun yazarlannın yapıtlannın birebir oynanması gerekti- ğine inanıyorum. Değişiklik yapıhnasını saygısız- hk olarak görüyorum, ÖzeUikle de söz konusu ya- zar Dario Fo olunca. Zaten Fo gerekli gördüğü de- ğişüdikleri kendısi yapıyor. Mesela bu oyunun ilk versiyonu "Yüzsüz" adı ile Türkçeye çevrildi. Fa- kat Fo daha sonra oyunu çağdaşlaşurarak yeni bir yorumla ve adlayeniden yazdı. Aynı olay, "Bhr Anar- SKtin Kaza SonucuOfümü" için degeçerli. Dario Fo o oyunun da yeni bir versiyonunu Füsun DemireTe gönderdi. Kısaca zaten Fo gerekh gördükçe kendi değişikliklerini yapıyor Belki bir yıl sonra yepyeni bir "Klakson, Borazan ve Bu-tiar" oynanz. - Polis memunı ve Fiat'm patronu Agnefli'nin el- lerinibirbirierine uzatuklan son sahne neyi sbngefi- yor? KARABULUT - Miketanj'ın bir tablosunda yer alan 'Doğuş Freski'nı sahnede yaratmaya çalıştım. O fieskte Tann ve Isa birbirierine uzanır, parmakla- n birbirierine değer ve Tann Isa'yı yaratrr, ona can verir. Oyunun son sahnesinde de sermayeyi temsil eden Fiat'ın patronu Agnelli elini komisereuzanrve "tek iktidar finansal ekonomik güçtür" der. Böyle- ce sermaye devleti yaratmıştır. O "^resk anı*toplum- da var olan bu gerr Teğin semboii'.. Nânm Hikmet Şiir Ödiüü • Kûttür Servisi- Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfi tarafindan bu yıl ikincisi düzenlenen Uluslararası Nâzun Hikmet Şiir Ödülü, Seçiciler Kurulu tarafından belirlenen Martinikli şair Aime Cesamj'e törenle verilecek. 17 Ocak Pazartesi günü saat 20.30'da Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon'da gerçekleşecek törende, tiyatro sanatçılan Genco Erkal ve Jülide Kural Nâzun Hikmet'in şiirlerini okuyacak. Istanbul Devlet Opera ve Balesi sanatçılanndan Hülya Aksular ve Oktay Keresteci Nâzım Hikmet'in şürlerinden yola çıkarak hazırlanan "Güz", Canan Şadalak, Çiğdem Erkaya, Serkan Çelik, Sehm Borak ise "Tanya" balesini sunacaklar. Gece Yunanlı sanatçı Aliki Kayahoğlu'nun resitaüyle sona erecek. ve kemana isaac Stern'm • Kültür Servisi - Müzik dünyasının 'Nobei'i olarak kabul edilen 'Polar MüzikÖdülü'ne bu yıl Bob Dylan ile caz kemancısı Isaac Stem layık görüldü. 15 Mayıs'ta Stockholm'deki bir törenle Isveç Krah'nm vereceğı ödül tutan kişi başı 1 milyon Isveç Kronu (64 milyar TL). Uzun süredir bu ödüle aday gösterilen Bob Dylan basansından dolayı sevinirken, sanatçının ödülü bu yıl kazanması müzık dünyasmda şaşkınlık yarattı. Çünkü 'Polar MuzikÖdülü' Nobel'in tersine genellıkle popüler isimlere veriliyor. Ukrayna'da doğan ve küçük yaşta Amerika'ya yerleşen caz kemancısı Isaac Stem ise 79 yaşında olduğu halde müzik yapmaya devam ediyor. 1992 yılından beri verilen Polar Müzik Ödülü'nü geçen yıl Stevie Wonder ile Yunan kökenli müzisyen lannis Xanacis kazanmıştı. Daha önce bu ödüle layık görülen müzisyenler arasında Bruce Springsteen, Joni Mitchell ve Elton John bulunuyor. 1in Pan Altey KnaHçesT öldü • LOS ANGELES (AFP) - .Aralannda Bıng Crosby klasiği 'Starlight'ın da bulunduğu birçok ünlü bestenin yaratıcısı, 'Tin Pan Alley Kraliçesi' Bernice Petkere, geçirdiği kalp krizi sonucu yaşama veda etti. Chicago doğumlu olan sanatçı müziğe 5 yaşındayken başlamış, önce şan daha sonra ise piyano dersleri alarak kendisini geliştırmişti. 1931 'de bir restoranın mönüsüne yazdığı notlan besteleyerek ünlü şarkı "Starlight'ı yarattı. Daha sonra ise söz yazan Joseph Young, Marty Symes ve Walter Samuels ile "Close Your Eyes', 'By a Rippling Stream', 'A Mile A Minute' ve 'Happy Lıttle Farmer' gibi şarkılarda beraber çalıştı. Şarkılan Crosby, Kate Smith, Tony Bennett ve Nancy VVilson tarafından seslendirilen Petkere, 98yaşındaydı. Ulvas Ufef Atonenker Musicvv^'da • Kültür Servisi -VVhitney Houston, Tina Turner, Cher ve Brandy gibi dünyanın en ünlü divalanrun buluştuğu 'Divas Life' konseri Akmerkez Musicwall'da 23 Ocak'a kadar her gün iki kez 12.00 ve 18.30 saatlerinde yayımlanacak. New York Beacon Tiyaîrosu'nda venlen 'Divas Life' konseri bugüne dek Amerika'da VH 1 kanahnda 3 kez tekrarlandı ve 46.5 milyon kişi tarafindan izlendi. Tüm dünyada (Amerika dışmda) ilk kez Türkiye'de Akmerkez Musicwall'da yayımlanacak olan konserde Mary J. Blige, Faith Hül, Chaka Khan, Leann Rimes ve Elton John gibi pop, soul ve country mûzığının önemli isimleri de yer alıyor. Tina Turner'ın ünlü 'The Best' şarkısıyla başlayan konser Whitney Houston'un 'I will ahvays love you' şarkısı ile kapanıyor. Finalde de VVhitney Houston, Chaka Khan, Faith Hill, Brandy, Leann Rimes ve Mary J. Blige birlikte T m every woman' şarkısuıı seslendiriyorlar. BMG Müzik A.Ş. arşivinden sağlanan 'Divas Life' konserinin canh kaydedilen CD ve kasetleri bütün dünyada satışa sunuldu. Disney filmleri yaratıcısı Marc Davis yaşamnn yitirff • Kühür Servisi - Tınker Bell, Cruella De Vil ve Cinderella'yı çizgileriyle sinemaya taşıyan Marc Da\is 86 yaşında yaşamını yitirdi. 43 yıldır VValt Disney ile çahşan Davis genellikle aralannda Cinderella, Alice, Tinker Bell, Briar Rose ve '101 Dalmaçyah'nın Cruella De Vil'inın de bulunduğu unutulmaz kadın karakterlerin yaratıcısı oldu. İlk olarak 1935 yıhnda 'Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler' de asistan olarak çahşmaya başlayan Davis 6 yıl üzerinde çahştığı 'Bambi' den sonra 'Song of SoutiY (Güney Şarkısı), 'Cinderella', 'Alice Harikalar Ulkesinde', 'Peter Pan', 'Uyuyan Güzel' ve ' 101 Dahnaçyalı' gibi çizgi filmlerde yönetmenlik yaptı. BUGUN •AKSANAT'da, 'AbelardvçHeJoise' adlı oyun 19.00'da; Beethovenın 'SenfomNo^LeonoreOverture'konseri laser-disc'ten 14.00'te izlenebilir. (252 35 00) M BABİL KfTABEVİnde, Cezmi Ersöz ve Küçük lskender 15.00'te kitaplannı imzalayacaklar (583 7784-57159 60) • MEBA SANAT EVl'nde, 15.00'te Mine Ergen'le Ahmet Arif Şürleri; 20.00'de Mine Ergen'ın katılacağı 'Brecht-Epik Tıjatro' konulu söyleşi yer alacak. (54713 35) • CRR'de, Hasan Cihat Örter'in konseri 20.00'de gerçekleşecek. (231 54 98) • BORUSANKÜLTÜRMERKEZİ'nde. PuıarBaşbuğ ile birlikte 'Çocuklarla Müzik' atölye çahşmalan. 5-6 yaş için 10.30-11.30; 7-9yaşiçin 12.00-13.00; 6-lOyaşgnıbu için 14.00-16.00 arasında'MüağinReııgi3'; 14.00-17.00 aı^mo^daUğurDeğinnencioğlu'nunkatuacağı 'Kontakt Doğaçjama Ses ve Hareket Atöhesi' izlenebilir. (292 06 55) •T4RIKZAFERlTJ?VAYAI(ÜLTÜRMERKEZt'nde, EfifŞafak ve MarioLe>i'nm kanlacağı 'TürkEdebiyaanda Musevüer' başhkh söyleşi 15.00'te izlenebilir.^733 90)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle