Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
•EYLUL1999SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Devlet Bakanı Mehmet Ali İrtemçelik, Helsinki'deki AB zirvesinin önemine dikkat çekti
'Top AETnmsahasmda'OZGENACAR
ANKARA-Insan haklan ve AB ilişki-
bnnden sorumlu Devlet Bakanı Meh-
net Afi İrtemçelik. Kürt sorunu konu-
sanda "Baü, ırk ve etkin köken a> nmct-
tğı kavramlan siyasi küttürümüze zer-
leüne hevesinden uzak durmair dedi.
Türkiye'nin adayhğı konusunda *top
AB sahasındadır" diyen ve dün söyleşi-
rin birinci bölümünü yayımladığımız Ir-
tmıçelık'in Batı ileilişkilerkonusunda-
ki yanıtlan ise şöyle:
- Baablann Türkiye'de insan haklart-
na, bu bağlamda, Kürt sorununa ilişkiıı
eeştiri ve teUdnieri hakkında görüşünüz
ne?
- Batılılann ınsan haklan alanında ül-
lemize gösterdıklen ilgiden ilke olarak
nhatsızlık duymamamız gerektiğini be-
lrtmiştim. Dostça olmayabilecek niyet
ve yaklaşımları. çifte standart ayıplannı
bır yana bırakırsak Batı ile aramızdaki
rnesafe, ulusumuzun çok uzun ve zengin
bır tarihten süzülüp gelen dokusal özel-
liklerinin, farklı bir tarihi gelışim çizgi-
• Türkiye, AB ile bir değer çatışması veya kopukluğu içinde olmadığını söyleyen irtemçelik,
"Net tercihimizin 'AB ile' olduğu, bu bağlamda objektif olarak üzerimize düşerüeri, düşecekleri
yapma iradesini taşıdığırmz gayet iyi bilinmektedir. AB'nin tercihinin 'Türkiye ile' olup
olmadığı, bu bağlamda ûzerine düşenleri yapma iradesine sahip olup olmadığı, bu arada
Yunanistan'uı şimdilerde gözlemlenen iyimserlik yaratıcı tavnndaki samimiyetin derinliği ise
Helsinki'de açıklık kazanacaktır." diye konuştu
si izlemiş olan ve farklı bir kültür köke-
nine sahip Batı tarafindan genellikle pek
iyi anlaşılamamasından; son yirmi yıl-
dır yaşadığımız ağır toplumsal travma-
nm üzerimizdeki çok yönlü etkilerinin
iyi kavTanamamasından; ne\Taljik bir
coğrafyada bulunan Türkiye'nin güven-
lik ve istikrar ihtiyacınm hafife alınma-
sından ileri gelmektedir Birde, tabii. bi-
zım tanıtım alanındaki yetersizlıkleri-
mız var.
- Bu konuda sizin BaO'dan beklentüe-
riniz neler?
Türkiye ile Batı arasında, insan hak-
lan alanında. ilişkilerimizin başkaca
yönlerini de etkileyebilecek yersiz bir
mesafelenme yaşanmaması için bizim
yönümüzden dikkat edilmesi gereken-
lerolduğunun idraki içindeyiz. lrademiz
de zaten o doğrultuda olduğu için bu
noktada niteliksel bir sorun yok. Fakat,
hemen eklemek gerekir ki, Batı -özellik-
le Avrupa- açısından da özen gösterilme-
si gereken hususlar var. Türkiye'nin gün-
demindeki sonmlan iyi ve doğru bil-
mek; uzun yıllann müttefık ve partneri
Türkiye'nin ulus ve de\'let olarak taşıdı-
ğı haklı duyarlılıklara saygılı olmak;
Atatürk'ün ülkesine kendi anlayışlanna
göre bir nizam verme arayışında olduk-
lan yolunda izlenimler yaratmaktan ka-
çınmak; bizim tarih boyunca tanışmama
onurunu taşıdığırmz ırk ve etnik köken
ayınmeılığı gibi kavramlan siyasi külrü-
rümüze zerketme hevesinden uzak dur-
mak, Batıh müttefik ve partnerlerimiz-
ce önemle hatırda rutulması gereken yü-
kümlülüklerdir. Sürdürmek durumunda
olduğumuz çabalar bağlamında Batı ta-
rafindan dile getirilen gözlem ve eleşti-
rilerden yararlanabilmemiz içtenlikle is-
teniyorsa buna mutlak ihtıyaç vardır.
- PKK terörü ile mücadelede ve Kürt
sorunu konusunda Baü'nın tııtumunu
nasıl yorumluyorsunuz?
- PKK ile mücadelesinde -ABD'yi bir
yana ayıralım- Türkiye'yi fütursuzca
yalnız bırakan, hatta zaman zaman dost-
ça olmayan tutumlar içinde yakalanan
Batı, ulusça çok iyi değerlendirmeye
mecbur olduğumuz bu uzlaşı ve atılım
UiRNiGI
P51KOIOJIK HI2MET
BİRİMl
APsikologlar. bölge insanı üzerinde derin yara açan •deprem korkusu'nun yanı sıra 'katmerieşeD' sorunfauı alanda ezflmemekri için çaba gösteriyor (KAAN SAĞANAK)
Eyvah, yaşam normale dönüyor
AYDIN ENGİJN
".„ Deprem bölgelerinde yaşam ya-
vaş yavaş normale dönerken, bir yan-
dan da depremin yaraian yavaş yavaş
sanbyor.-"
Böyle başlayan ne çok deprem ha-
beri. ne çok deprem röportajı okuduk.
Bölgede çalışan gazeteciler için yaşa-
nanlar. gözlenenler bu haberleri sık
sık tekzip etse de belii bir gerçek pa-
yı taşıdıklan da kuşkusuz. Can paza-
nndan sağ kurtulmayı başaranlar mal
derdine düşrüyse. başlannı sokacak
yer arama telaşma düşrüyse ve dep-
remden önce kendilerini kavuran so-
runlan, şimdi katmerlenmiş olarak ya-
şamaya başladıiarsa. "deprem bölge-
sinde hayatın normale donmekte o\-
duğunu" söylemek gerçekren müm-
kün.
Uçan kuştan medet umar hale gel-
miş depremzedelerden biri, Gölcük
Hahdere'de emekli Astsubay Mürşît
Onbağlar yıkıntılar arasında soruyor
ve bunu, bunca yıkıntı arasında dile
getirdiğinden, biraz da eksiklenerek
soruyor.
- Bey, şimdi bizim oglanı üniversi-
teye hazırük için îzmit'te dershaneye
yazdırdık. 300 milyon lira. 100 milyon
peşin verdik. iki tane de 100"er mil-
yonluk senet ımzaladık. Şimdi dersha-
ne yıkıldı. Benim ev de yıkıldı. Elde
a\uçta bir şey kalmadı. Sence, bu
dershane verdiğimiz senetleri tahsile
kalkışır mı?
Alın bakalım soruyu. Hayat norma-
le dönünce senetler tahsile verilir:
bankalar. icra daireleri fîlan da norma-
le döner, değil mi?
mızı sorduk, durdu ve uzun, çok uzun
düşündü. Nelerden sonra "Bilmiyo-
nım'' dedi ve sustu. Foto muhabiri
deklanşöre basarken de psikologlann
çadınnın önünden kaçarcasına aynldı.
O gece herkes gibi gürültûlerle
uyanmış. Sallantılar arasında beş ya-
şmdaki oğlu Deniz'i kapıp dördüncü
kattaki evin penceresinden atlamış ve
yanm merre aşağıdaki a\ luya düşmüş.
'an pazarından sağ kurtulmayı başaranlar mal derdine düştûyse,
başlannı sokacak yer arama telaşına düştûyse ve depremden önce
kendilerini kavuran sorunlan, şimdi katmerlenmiş olarak yaşamaya
başladılarsa, "deprem bölgesinde hayatın normale dönmekte
olduğunu" söylemek gerçekten mümkün.
Peki yıkık dershanenin senetleri de
tahsil edilir mi?
Bu röportajı tamamlayan fotoğrafa
dikkatle bakm. Oç psikolog görecek-
siniz. Onlardan söz edeceğiz, ama fo-
toğrafta önemli olan, psikologlar ara-
sındaki boş iskemle. O fotoğrafin çe-
kilmesinden 10 saniye önce orada bir
adam oturuyordu. Bizimle uzun uzun
konuştu. Anlattıklanm yazıp yazama-
yacağımızı sorduk."Tabii yazabüirsi-
niz'* dedi. Adını yazıp yazamayacağı-
Kafasını çevirdiğinde dördüncü kat
zemin kata yapışırken. kansımn da
ağırbeton kolonlann altmda ezilerek
öldüğunü saniyeler süren bir film şe-
ridi gibi izlemiş. Tek elinden gelen,
oglunun gözlerini eliyle kapatmak ol-
muş.
Sonra...
Sonra oğulcuğunu alıp Adapaza-
n'nın Karadeniz kr/ısındaki sayfiye
kasabası Karasu'ya gitmiş. Anne ve
babasmın yanına. Ana evine yerleş-
miş. Kendisi ve oğlu için "hayatı nor-
male döndürmeye" çahşmış. Sonrası-
nı o anlatsın:
"-. Hayatm normali, benim için ka-
nm, oğtum, evinı ve işhndi Ne demek
normaledörunek? Her şey battı bana.
Beni teseffi etmek isteyen çocukiuk ar-
kadaşianmm sorulan batü. Bana ana-
baba yakınlığı gösteren ana-babamın
bakışian batü bana. Her şey batö. Dwt
gun sonra oğhımu aldım ve buraya,bu
çadırkente gelip yerleştim. Burada
herkesdeprem tokadını yemiş. Benim
içjn normal burası artık.-'"
O gittikten sonra, Adapazan'nda 11
kişilik bir ekiple, kimi çadırkentte bir
çadır içinde, kimileri seyyar ekip olup
yıkıntılar arasında "psÛarfojik yar-
<taa" saf layan psikologlarla, Murat
Kur, Ayşe Çiftçi, Hale Tatacak anlat-
tılar. Çadırkentte, Adapazan'nın tü-
münde, bütün deprem şeridinde psi-
kolojık destek şu anda yaşamsal önem
taşıyor.
Bizcileyin depremin yıkmtılan al-
tında kalrnamış; kansmı. oğlunu, kı-
zını, anasını, babasuıı yitirmemişler
için hayatm normale dönmesi hem do-
ğal, hem gerekli.
Ama kimileri için "normale dönen
hayat"ın anlamı çok farklı ve katlanıl-
mayacak kadar acı...
İBazı bilim adamlannagöre, 'zorunlu'emeklilikpsikolojik sorunlaranedenoluyor
'Emekliliğe hazırbksız yakalanmayın
9
tSTANBUL (ANKA) - Bir
yaşam boyu süren çalışma
hayatmın emeklilikle
noktalanmasının insan
sağlığını fızıksel ve ruhsal
açıdan olumsuz etkilediği
bildiriliyor. Uzmanlar.
çalışanlara emekli olmadan
önce kendilerini emekliliğe
hazırlarnalanm öneriyor.
Duke Üniversitesi Medikal
Sosyolojisi Yaşlılık ve
Gelişim Bölümü'nden Prof.
Endman Palmore. insanlann
emekli olmadan önce
kendisini emeklilik
psikolojisine hazırlaması
gerektiğini belirtti. Palmore,
yaptıklan işin dışında mutlu
olabilecekleri başka
seçenekleri bulunmayan
insanlann bir süre sonra
sağlıklannın bozulabildiğine
dikkat çekti.
Bu durumun özellikle
kendilerini işlerinin dışında
başka bir alanda
geliştirememiş, eğitim düzeyi
düşük kışiler arasında ortaya
çıktığını vurgulayan Palmore,
bazen işlerinden başka hiçbir
şey düşünmeyen işkolik orta
sınıf çalışanlannın da emekli
olunca benzer sorunlar
yaşadığmı kaydettı. Palmore,
"Emekliliklerini sallanan
sandahcye bağlayanlar bir
süre sonra egzersiz eksikliği
nedeniyie dokulannın
havatrtetini kaybettiğini
görmektedirler. Gittikçe
içlerine kapanmakta ve
depresyona gjrmektedirler"
değerlendirmesinde bulundu.
Emeklilik önerilerl
Daha emekli olmadan, ev
içinde ya da dışında
yapılabilecek zihinsel,
fiziksel, sosyal ve bireysel
faaliyetler planlamayı öneren
Palmore, böylelikle fiziksel
ve zihinsel sağlıguı
sürdürülebileceğini dile
getirdi. Palmore, emekliliğe
hazırhk için şu önerilerde
bulundu:
"Şimdiden yapmaktan
hoşlanacağmız işlerin bir
listesini olusturmaya başlayın.
Çahşmayı sürdürdüğünüz
dönemde, emeklilikte
yapabUeceğiniz spor
dallanndan birkaçıyla ya da
çeşitli hobikr ve projeJerle
ügüenmeye çahşuı. Bir ay
süreyle, emeklilik maaşı
kadar bir bütçeye bağh olarak
yaşamayi deneyip, elinizdeki
ekonomik olanaklara
yakmdan bakm ve paramzı
nasıl harcayacağınıza itişkin
plan yapm. Deneme bir
emekHHk dönemi için bir ay
kadar izin alarak ev de kahn
ve yeni ilgiler, yeni faaliyetler
geliştirmek için prova >apm.
Emekli olduktan sonra da
evde otunıp insanlann sizi
aramasmı beklemeyin. Sosyal
ilişkilerinizi siz başİatın,
arkadaşhklannız) sürdürün.
Sizi akn'f ve ilginizi canlı
tutacak yeni işler bulun."
yıllannda Türkiye'yi rahat bırakmalıdır.
Doğrusu budur, fakat öyle olacaktır di-
ye de güvenemeyiz. Türkiye. dünyanın •
kuş uçmaz kervan geçmez bir yerinde
konuşlanmış silik bir millet, uluslarara-
sı denklemlerin ihmal edilebilir bir un-
suru değildir. Biz, bugün, dertleri konu-
şulurken, içerdiği müthiş potansiyeli dü-
şünülen bir ulus ve ülkeyiz. O itibarla.
Türkiye'deki bütün toplumsal katman-
lar ve yurttaş olarak her birimiz, ortak
hayallerimizdeki daha demokrat, daha
huzurlu, daha üretken ve daha güçlü Tür-
kiye'ye varmak için özgüvenle, basiret-
le ve büyük düşünerek işletmemiz gere-
ken demokratik süreçleri, muhtemel dış
yönlendirme çabalannın geciktirici, hat-
ta zararlı olabilecek etkilerine karşı ko-
ruma sorumluluğunu taşıyoruz. Işimiz.
bir yandan çağı kavramak, diğer yandan
da ulusal bünyemizin kabul etmeyeceği
fırsatçı, istismarcı yaklaşımlardan uzak
durmaktır. Ben kuvvetle inanıyorum ki.
bir yandan ağır bedeller ödenerek edinil-
miş fe\r
kalade zengin tarihsel tecrübe bi-
rikimimiz; diğer yandan ise, her alanda
çağm en iyileri arasında yer alma azmi-
miz, kendimizi hatalardan da, tuzaklar-
dan da esirgememize artık yetecek ka-
dardır.
'Defler çatışması yok'
- Hükümetinizin insan haklan alanın-
da arbğı adımlar. >apılması hedeflenen-
ier, ortaya koyduğunuz yaklaşım ve ayn-
ca Türk-Yunan ilişküerinde vaşanan ib-
tiyath iyimseıiik iklimi. AB'nin HcLsinki
Zir\esi'nde beklediğimiz adaylık statü-
sünü alabilmemize yetecek mi?
- Türkiye, AB ile bir değer çatışması
veya kopukluğu içinde değildir. Bilakis,
aynı değerleri paylaştığımız için, çıkar-
lanmız örtüştüğü için 1963 'den bu yana
birlikte yürünmüş bir yolumuz. katetti-
ğimiz hiç küçümsenmeyecek bir mesa-
fe var. Ne varki, AB, Liİksemburg kara-
nylabu ilişkiyi sakatlamış; ilişkinin sağ-
lığımn, başlangıçta öngörüldüğü gibi bir
geleceğinin olup olmadığı hususunun
sorgulanmasına neden olmuştur. AB ile
veya AB'siz, biz her alanda hep daha ile-
ri bir Türkiye'yi yaratma kararlılığıyla
yürüyüşümüzü sürdürüceğiz. Net terci-
himizin "AB ile" olduğu, bu bağlamda
objektif olarak üzerimize düşejılen, dü-
çeeeHenyaprfia irade<îitlrtaş*(Bffrfli2 ga-
yet iyi bîlînrnektedtr. AB^nin tercihinin
l4
Türki)ieifc
r
olup olmadıli; bu|»ağlam-
daüzerinedüşefılerryâpma irt^sine sa-
hip olup olmadığı, bu arada Yunanis-
tan'ın şimdilerde gözlemlenen iyimser-
lik yaratıcı tavnndaki samimiyetin de-
rinliği ise Helsinki 'de açıklık kazanacak-
tır. Aday statüsünü -ve tabii beraberinde
getireceklerini- elde etmek için Türki-
ye'nin nesnel hiçbir eksiği olmadığı en
iyi AB tarafmdan bilinmektedir. Nıte-
kım, bu nedenledir ki "top AB'ninsaha-
sında" diyoruz. Gerçek de budur. Lük-
semburg karannın isabetini sorgulama
süreci içinde belirli bir mesafe katettiği-
ni gözlemlediğimiz AB, temenni edelim
ki Helsinki'de gerekli somut adımı ata-
bilme stratejik olgunluğunu gösterebil-
sin.
- Helsinkfden söz edilirken. Öcalanın
idamı konusunun ön plana çıkarnldığı
anlaşıhyor.
- Bu, "Tûrkiye'nin rahatbırakılması''
gereği çerçevesinde anlaşılması icap e-
den bir örnek durum. Çok duyarlı bir ko-
nu. lrademize aykın bir şeyi kimsenin
hatın için yapmayacağımızm herkesçe
öğrenilmiş olması için yeterince uzun
yaşamış birmilletiz. Yargı süreci sonuç-
landığında konu siyasi plana intikal eder-
se, orada da iyi düşünüp, doğru olanı
yapmak bizim işimizdir.
'Artılarımızr
eksllerlmlzl gördük'
- Yaşadığımız deprem felaketinin, ko-
nuştuğumuz bu konulara ne gibi yansı-
malan olabilir?
- 17 Ağustos'ta büyük bir boyaynasın-
da kendimizle göz göze gelme mecburi-
yetini yaşadık. Tarifsiz acılanmızın için-
den, ulus ve devlet olarak, arhlanmız ve
eksilerimizle iyice bir seyredebildik ken-
dimizi. Beğendiklerimiz de oldu. beğen-
mediklerimiz de. İyi taraflannı konuşa-
lım isterseniz: yaşadığımız büyük fela-
ket, kendimizi aldatma itiyadımızı sür-
dürme olanağımızı bir daha iade etme-
mek üzere elimizden aldı. Bünyemizin
"idareet, bü*şey olmaz" zihniyetini artık
taşımama noktasına eriştiğini gördük. Si-
vil plandaörgütlenebilmiş insanımız, ka-
biliyetleri ve talepleriyle, bu vesileyle
daha bir ön plana çıktı genel fotoğrafı-
mızın içinde. Birbirimize olan düşkûn-
lüğumüzü hatırladık. Hepimiz, ulusça
aynbnaz bir bütün olduğumuzu bir kez
daha benliğimizde hissettik. Dünyanın
içinde seyredebildik ülkemizi. Ulusça
her şeyin doğrusunu ve iyisini ısrarla is-
teyeceğiz artık. Ve bunların gerçekleşe-
bümesinin yurttaşlar olarak her birimiz-
den sürekli ilgi, katkı ve irade gücü bek-
lediğini daha iyi bileceğiz.
Dahaönce konuştuklanmız da bu çer-
çeveye dahil tabii. Yaşadığımız çok ge-
niş ölçekli felaket baglamında yapma fir-
satını bulduğumuz kntik saptamalan
unutmaz; bugünün işini yanna bırakmaz
isek, 17 Ağustos'un tahribatının ardın-
dan her yönüyle daha aydınhk, daha çağ-
daş bir Türkiye'nin yükselebileceğine
güvenebiliriz. Böyle bir Türkiye'nin
uluslararası ilişkiler düzenindeki yeri ve
işlevinin günümüzde olduğundan daha
da önemli olacağı kuşkusuzdur. Unut-
mayın, bugünkii Japonya biraz da Hi-
roşima ile Nagazaki'nin eseridir.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Utanmazlık
Ruhumuzu titreten deprem felaketinin üzerin-
den üç hafta geçti. Hâlâ tam anlamıyla örgütlene-
bilmiş değiliz. Fakat bu arada öyle şeyler yaşıyor
ve duyuyoruz ki; utanmazlığın ve fırsatçılığın bu de-
recesi karşısında, "insaf" demekten başka bir şey
yapamıyoruz. Geçen üç hafta boyunca; beni etki-
leyen ve zaman zaman çıldırtan bazı gelişmeleri
birkaç fırça darbesiyle, sizlerle paylaşmak istiyo-
rum.
• • •
Bizler gibi, Istanbul'da oturan ve elektriklerin ke-
silmesi nedeniyie televizyon haberlerini izleyeme-
yen insanlann, depremin boyutlan konusunda bir
düşüncesi bile oluşamannışken; bölgedeki askeri
birtiklerin büyük bir bölümünün, salt komutanları-
ntn intsiyatifiyte kışladan çıktıklarını ve yardım ça-
lışmalarına başladıklarını, birkaç gün sonra öğren-
dik. Ytkıntılardan kurtanlan insanlarımızın önemli
bir bölümünün kurtanctlan, silahlı kuvvetler men-
supları idi.
Hal böyle iken; şeriatçı basının bazı utanmaz ka-
lemlerinin, silahh kuvvetleri küçük düşürme ama-
cına yönelik yazı ve yayınları, gerçekten ıstırap ve-
rici oldu. Hele Gölcük'te "âlemyapıldığı" konusun-
daki yalan propagandanın boyutlan, insanı isyan
ettirecek düzeyde idi.
Bu konudaki temel görev, doğal olarak silahlı
kuvvetlere düşerken ve yaşananlar da bunu gös-
termişken, hükümetin olağanüstü hal ilan etmek-
teki çekingenliğini anlamakta çok güçlük çekiyo-
rum. Acaba neden ürkmüşlerdi?..
Deprem öncesinde kostaklana kostaklana, "57.
Cumhuriyet Hükümeti" diye başlayan nutuklar
atan kimi bakanların, deprem sonrasında, süt dök-
müş kedi gibi dolaşmaları, kaderin acı bir intika-
mıydı elbette...
• • •
Olağanüstü Hal ilan etmekteki çekingenliklerinin
ve "evlere şenlik" Sağlık Bakanı'nın konuşmaları
dışında, hükümete fazla eleştiri yöneltmek iste-
medim. Fakat gerek sosyal güvenlikle iigili yasayı
ve gerekse af yasasını, yangından mal kaçırır gibi
çıkartmalarının hiçbir mazereti olamaz. Yüzbinler-
ce insanımız sonsuz sıkıntılar içindeyken ve onbin-
lerce'ölü yıkıntıların altında yatarken, toplumumu-
zurr tüm kesimleri inanılmaz bir dayanışma içine
girmenin çabası içindeyken, milletvekillerimizin sa-
bahlara kadar çalışarak, "ayıplı" bir af yasası ta-
sansını yasalaştırmaları, tek kelime ile "rezalet" ol-
du. Ve korkarım Sayın Cumhurbaşkanımızın bu
yasayı veto etmesi de, bu ayıbı ortadan kaldırma-
yacak.
- " • • •
Gençlerimize her zaman güvenmişimdir ve son
olay, bu güvenimin haklı olduğunu gösterdi. Za-
man zaman kimi arkadaşlanmla bu konuda tartı-
şırdım. "GençJerimiz yozlaştr" diye karşı çıkarlar-
dı bana. Şimdi hak veriyorlar.
• ^Atkuynjğusaolanyla, kulağının birindeki küpe-
siyle, çadır bezindervsrt çantasryla; bana bile ba-
aerrtereujelen gençlenmizden bir bölömü, dep-
remden 8 «(ât sonra deprem bölgesine ulaşmış-
lar ve yıkıntıların içine girerek can kurtarma çaba-
sına girişmişlerdi. Hepsinin gözlerinden öpüyo-
rum...
Iktisat Fakültesi'ndeki, kaderi henüz belirsiz bö-
lümümüzdeki genç meslektaşlarımdan önemli bir
bölümü de deprem bölgesındeydiler. Ellerinden
geldiğinceyardımcı olmaya çabaladılar. Bilgi Üni-
versitesi de her gün iki kamyon yardım yolladı ve
yollamayı sürdürecek.
Depremi izleyen ilk gün, sivil kuruluşlar arasın-
da en hızlı örgütlenen ve enkaz kaldırma işinde en
başarılı olan örgüt HADEP olmuş. Hiçbir örgütü
öne çıkartmak ıstemiyorum, ama SİR EMEP gibi
sosyalist partiler bölgeye ilk ulaşanlar olmuş. Ki-
mileri de bundan müthiş rahatsız...
(Şu anda Hasan Saltuk'un (Kalan Plak) çıkart-
tığı "Kardeş Türküleri" dinliyorum. Bu kardeşlik
duygusunu hissetmeyenlere yazıklar olsun).
Bu deprem, devlete karşı kin dolu kimi "muhte-
remlerin" ağızlanna sakız oldu. Devletin etkin bir
biçımde işleyememesinin kusurunu, devletin ör-
gütleniş biçimine bağladılar. Sürekli olarak, "dev-
leti küçültmek" arzusu ile yanan ve "yeni dünya
düzeninin" borazanlığını yapan bir yazar, ortaya çı-
kan tablonun sorumluluğunu, "devletin kendini
denetlettirmemesi"ne bağladı.
Doğrusunu isterseniz, utanmazlığın bu derece-
si için söyleyecek bir şey bulamıyorum. Yahu, is-
kambil kâğttlan gibi devnlen apartmanlann sorum-
lusu, devletin kendini denetlettirmemesi değil, bir-
takım rantiyelerin devletin kendilerini denetleme-
sine izin vermemesi. Bunların ağababası Özal,
"Benim memurum işini bilir" derken hangi me-
muru kastediyordu acaba?..
Imar planlannın belirlenmesinin yerel yönetimle-
re bırakılması sırasında, defalarca ve defalarca bu-
nun sakıncalarını yazdık. Böyle düşünenler nere-
deyse, "demokrasi düşmanı" ilan edilecekti. Şim-
di "eserleri" karşısında kel kel düşüneceklerine,
duyulmamış bir utanmazlıkla devleti suçluyorlar.
Umarım halkımız bu depremden gerekli dersleri
çıkartmıştır.
Kemer tanmiaoak
• KEMER (AA) - Antalya'nın Kemer ilçesinin,
"turizmin ana borsalan'" olarak adlandınlan 8
fuarda tanıtılacağı bildirildi. Kemer Belediye
Başkanı Hasan Şeker, "Fuarlara götüreceğimiz
tanıtım ve imaj kataloglannı profesyonelce
hazırlatıyoruz" dedi. Hazırlanan kataloglarda
sadece otel ve tatil köyleri fotoğraflannın yer
almayacağını kaydeden Şeker, kataloglarda altyapı,
antma, çöp toplama tesislerinin. su kaynaklannın,
ulaşım sısteminin, belediyenin ve turizmle iigili
sorumlu kurumlann planîamalanna ilişkin bilgilerin
de bulunacağını belirtti.
35. Psikiyatri Kongresi başladı
• TRABZON(Cumhuriyet)- '35. Ulusal Psikiyatri
Kongresi" Trabzon'da başladı. Deprem felaketi
nedeniyie kongre süresince felaketin etkilerine
yönelik olarak yoğun bir tartışma ve değerlendirme
çalışmasijapılacak. Türk Psikiyatri Derneği Genel
Başkanı Ozcan Köknel, kendilerinin de depreme
hazırlıksız yakalandıklannı, felaketin insan
üzerindeki etkilerinin çok titız bir biçimde
araştınlması gerektiğini söyledi. Türkiye'den 750
uzman ve Rusya, ABD, Kanada, Ukrayna, Ingiltere,
Azerbaycan, Gürcistan başta olmak üzere birçok
ülkeden 150"nin uzerinde uzmarun katıldığı kongre
12 Eylül'e kadar sürecek.