25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
•EYLUL1999SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Devlet Bakanı Mehmet Ali İrtemçelik, Helsinki'deki AB zirvesinin önemine dikkat çekti 'Top AETnmsahasmda'OZGENACAR ANKARA-Insan haklan ve AB ilişki- bnnden sorumlu Devlet Bakanı Meh- net Afi İrtemçelik. Kürt sorunu konu- sanda "Baü, ırk ve etkin köken a> nmct- tğı kavramlan siyasi küttürümüze zer- leüne hevesinden uzak durmair dedi. Türkiye'nin adayhğı konusunda *top AB sahasındadır" diyen ve dün söyleşi- rin birinci bölümünü yayımladığımız Ir- tmıçelık'in Batı ileilişkilerkonusunda- ki yanıtlan ise şöyle: - Baablann Türkiye'de insan haklart- na, bu bağlamda, Kürt sorununa ilişkiıı eeştiri ve teUdnieri hakkında görüşünüz ne? - Batılılann ınsan haklan alanında ül- lemize gösterdıklen ilgiden ilke olarak nhatsızlık duymamamız gerektiğini be- lrtmiştim. Dostça olmayabilecek niyet ve yaklaşımları. çifte standart ayıplannı bır yana bırakırsak Batı ile aramızdaki rnesafe, ulusumuzun çok uzun ve zengin bır tarihten süzülüp gelen dokusal özel- liklerinin, farklı bir tarihi gelışim çizgi- • Türkiye, AB ile bir değer çatışması veya kopukluğu içinde olmadığını söyleyen irtemçelik, "Net tercihimizin 'AB ile' olduğu, bu bağlamda objektif olarak üzerimize düşerüeri, düşecekleri yapma iradesini taşıdığırmz gayet iyi bilinmektedir. AB'nin tercihinin 'Türkiye ile' olup olmadığı, bu bağlamda ûzerine düşenleri yapma iradesine sahip olup olmadığı, bu arada Yunanistan'uı şimdilerde gözlemlenen iyimserlik yaratıcı tavnndaki samimiyetin derinliği ise Helsinki'de açıklık kazanacaktır." diye konuştu si izlemiş olan ve farklı bir kültür köke- nine sahip Batı tarafindan genellikle pek iyi anlaşılamamasından; son yirmi yıl- dır yaşadığımız ağır toplumsal travma- nm üzerimizdeki çok yönlü etkilerinin iyi kavTanamamasından; ne\Taljik bir coğrafyada bulunan Türkiye'nin güven- lik ve istikrar ihtiyacınm hafife alınma- sından ileri gelmektedir Birde, tabii. bi- zım tanıtım alanındaki yetersizlıkleri- mız var. - Bu konuda sizin BaO'dan beklentüe- riniz neler? Türkiye ile Batı arasında, insan hak- lan alanında. ilişkilerimizin başkaca yönlerini de etkileyebilecek yersiz bir mesafelenme yaşanmaması için bizim yönümüzden dikkat edilmesi gereken- lerolduğunun idraki içindeyiz. lrademiz de zaten o doğrultuda olduğu için bu noktada niteliksel bir sorun yok. Fakat, hemen eklemek gerekir ki, Batı -özellik- le Avrupa- açısından da özen gösterilme- si gereken hususlar var. Türkiye'nin gün- demindeki sonmlan iyi ve doğru bil- mek; uzun yıllann müttefık ve partneri Türkiye'nin ulus ve de\'let olarak taşıdı- ğı haklı duyarlılıklara saygılı olmak; Atatürk'ün ülkesine kendi anlayışlanna göre bir nizam verme arayışında olduk- lan yolunda izlenimler yaratmaktan ka- çınmak; bizim tarih boyunca tanışmama onurunu taşıdığırmz ırk ve etnik köken ayınmeılığı gibi kavramlan siyasi külrü- rümüze zerketme hevesinden uzak dur- mak, Batıh müttefik ve partnerlerimiz- ce önemle hatırda rutulması gereken yü- kümlülüklerdir. Sürdürmek durumunda olduğumuz çabalar bağlamında Batı ta- rafindan dile getirilen gözlem ve eleşti- rilerden yararlanabilmemiz içtenlikle is- teniyorsa buna mutlak ihtıyaç vardır. - PKK terörü ile mücadelede ve Kürt sorunu konusunda Baü'nın tııtumunu nasıl yorumluyorsunuz? - PKK ile mücadelesinde -ABD'yi bir yana ayıralım- Türkiye'yi fütursuzca yalnız bırakan, hatta zaman zaman dost- ça olmayan tutumlar içinde yakalanan Batı, ulusça çok iyi değerlendirmeye mecbur olduğumuz bu uzlaşı ve atılım UiRNiGI P51KOIOJIK HI2MET BİRİMl APsikologlar. bölge insanı üzerinde derin yara açan •deprem korkusu'nun yanı sıra 'katmerieşeD' sorunfauı alanda ezflmemekri için çaba gösteriyor (KAAN SAĞANAK) Eyvah, yaşam normale dönüyor AYDIN ENGİJN ".„ Deprem bölgelerinde yaşam ya- vaş yavaş normale dönerken, bir yan- dan da depremin yaraian yavaş yavaş sanbyor.-" Böyle başlayan ne çok deprem ha- beri. ne çok deprem röportajı okuduk. Bölgede çalışan gazeteciler için yaşa- nanlar. gözlenenler bu haberleri sık sık tekzip etse de belii bir gerçek pa- yı taşıdıklan da kuşkusuz. Can paza- nndan sağ kurtulmayı başaranlar mal derdine düşrüyse. başlannı sokacak yer arama telaşma düşrüyse ve dep- remden önce kendilerini kavuran so- runlan, şimdi katmerlenmiş olarak ya- şamaya başladıiarsa. "deprem bölge- sinde hayatın normale donmekte o\- duğunu" söylemek gerçekren müm- kün. Uçan kuştan medet umar hale gel- miş depremzedelerden biri, Gölcük Hahdere'de emekli Astsubay Mürşît Onbağlar yıkıntılar arasında soruyor ve bunu, bunca yıkıntı arasında dile getirdiğinden, biraz da eksiklenerek soruyor. - Bey, şimdi bizim oglanı üniversi- teye hazırük için îzmit'te dershaneye yazdırdık. 300 milyon lira. 100 milyon peşin verdik. iki tane de 100"er mil- yonluk senet ımzaladık. Şimdi dersha- ne yıkıldı. Benim ev de yıkıldı. Elde a\uçta bir şey kalmadı. Sence, bu dershane verdiğimiz senetleri tahsile kalkışır mı? Alın bakalım soruyu. Hayat norma- le dönünce senetler tahsile verilir: bankalar. icra daireleri fîlan da norma- le döner, değil mi? mızı sorduk, durdu ve uzun, çok uzun düşündü. Nelerden sonra "Bilmiyo- nım'' dedi ve sustu. Foto muhabiri deklanşöre basarken de psikologlann çadınnın önünden kaçarcasına aynldı. O gece herkes gibi gürültûlerle uyanmış. Sallantılar arasında beş ya- şmdaki oğlu Deniz'i kapıp dördüncü kattaki evin penceresinden atlamış ve yanm merre aşağıdaki a\ luya düşmüş. 'an pazarından sağ kurtulmayı başaranlar mal derdine düştûyse, başlannı sokacak yer arama telaşına düştûyse ve depremden önce kendilerini kavuran sorunlan, şimdi katmerlenmiş olarak yaşamaya başladılarsa, "deprem bölgesinde hayatın normale dönmekte olduğunu" söylemek gerçekten mümkün. Peki yıkık dershanenin senetleri de tahsil edilir mi? Bu röportajı tamamlayan fotoğrafa dikkatle bakm. Oç psikolog görecek- siniz. Onlardan söz edeceğiz, ama fo- toğrafta önemli olan, psikologlar ara- sındaki boş iskemle. O fotoğrafin çe- kilmesinden 10 saniye önce orada bir adam oturuyordu. Bizimle uzun uzun konuştu. Anlattıklanm yazıp yazama- yacağımızı sorduk."Tabii yazabüirsi- niz'* dedi. Adını yazıp yazamayacağı- Kafasını çevirdiğinde dördüncü kat zemin kata yapışırken. kansımn da ağırbeton kolonlann altmda ezilerek öldüğunü saniyeler süren bir film şe- ridi gibi izlemiş. Tek elinden gelen, oglunun gözlerini eliyle kapatmak ol- muş. Sonra... Sonra oğulcuğunu alıp Adapaza- n'nın Karadeniz kr/ısındaki sayfiye kasabası Karasu'ya gitmiş. Anne ve babasmın yanına. Ana evine yerleş- miş. Kendisi ve oğlu için "hayatı nor- male döndürmeye" çahşmış. Sonrası- nı o anlatsın: "-. Hayatm normali, benim için ka- nm, oğtum, evinı ve işhndi Ne demek normaledörunek? Her şey battı bana. Beni teseffi etmek isteyen çocukiuk ar- kadaşianmm sorulan batü. Bana ana- baba yakınlığı gösteren ana-babamın bakışian batü bana. Her şey batö. Dwt gun sonra oğhımu aldım ve buraya,bu çadırkente gelip yerleştim. Burada herkesdeprem tokadını yemiş. Benim içjn normal burası artık.-'" O gittikten sonra, Adapazan'nda 11 kişilik bir ekiple, kimi çadırkentte bir çadır içinde, kimileri seyyar ekip olup yıkıntılar arasında "psÛarfojik yar- <taa" saf layan psikologlarla, Murat Kur, Ayşe Çiftçi, Hale Tatacak anlat- tılar. Çadırkentte, Adapazan'nın tü- münde, bütün deprem şeridinde psi- kolojık destek şu anda yaşamsal önem taşıyor. Bizcileyin depremin yıkmtılan al- tında kalrnamış; kansmı. oğlunu, kı- zını, anasını, babasuıı yitirmemişler için hayatm normale dönmesi hem do- ğal, hem gerekli. Ama kimileri için "normale dönen hayat"ın anlamı çok farklı ve katlanıl- mayacak kadar acı... İBazı bilim adamlannagöre, 'zorunlu'emeklilikpsikolojik sorunlaranedenoluyor 'Emekliliğe hazırbksız yakalanmayın 9 tSTANBUL (ANKA) - Bir yaşam boyu süren çalışma hayatmın emeklilikle noktalanmasının insan sağlığını fızıksel ve ruhsal açıdan olumsuz etkilediği bildiriliyor. Uzmanlar. çalışanlara emekli olmadan önce kendilerini emekliliğe hazırlarnalanm öneriyor. Duke Üniversitesi Medikal Sosyolojisi Yaşlılık ve Gelişim Bölümü'nden Prof. Endman Palmore. insanlann emekli olmadan önce kendisini emeklilik psikolojisine hazırlaması gerektiğini belirtti. Palmore, yaptıklan işin dışında mutlu olabilecekleri başka seçenekleri bulunmayan insanlann bir süre sonra sağlıklannın bozulabildiğine dikkat çekti. Bu durumun özellikle kendilerini işlerinin dışında başka bir alanda geliştirememiş, eğitim düzeyi düşük kışiler arasında ortaya çıktığını vurgulayan Palmore, bazen işlerinden başka hiçbir şey düşünmeyen işkolik orta sınıf çalışanlannın da emekli olunca benzer sorunlar yaşadığmı kaydettı. Palmore, "Emekliliklerini sallanan sandahcye bağlayanlar bir süre sonra egzersiz eksikliği nedeniyie dokulannın havatrtetini kaybettiğini görmektedirler. Gittikçe içlerine kapanmakta ve depresyona gjrmektedirler" değerlendirmesinde bulundu. Emeklilik önerilerl Daha emekli olmadan, ev içinde ya da dışında yapılabilecek zihinsel, fiziksel, sosyal ve bireysel faaliyetler planlamayı öneren Palmore, böylelikle fiziksel ve zihinsel sağlıguı sürdürülebileceğini dile getirdi. Palmore, emekliliğe hazırhk için şu önerilerde bulundu: "Şimdiden yapmaktan hoşlanacağmız işlerin bir listesini olusturmaya başlayın. Çahşmayı sürdürdüğünüz dönemde, emeklilikte yapabUeceğiniz spor dallanndan birkaçıyla ya da çeşitli hobikr ve projeJerle ügüenmeye çahşuı. Bir ay süreyle, emeklilik maaşı kadar bir bütçeye bağh olarak yaşamayi deneyip, elinizdeki ekonomik olanaklara yakmdan bakm ve paramzı nasıl harcayacağınıza itişkin plan yapm. Deneme bir emekHHk dönemi için bir ay kadar izin alarak ev de kahn ve yeni ilgiler, yeni faaliyetler geliştirmek için prova >apm. Emekli olduktan sonra da evde otunıp insanlann sizi aramasmı beklemeyin. Sosyal ilişkilerinizi siz başİatın, arkadaşhklannız) sürdürün. Sizi akn'f ve ilginizi canlı tutacak yeni işler bulun." yıllannda Türkiye'yi rahat bırakmalıdır. Doğrusu budur, fakat öyle olacaktır di- ye de güvenemeyiz. Türkiye. dünyanın • kuş uçmaz kervan geçmez bir yerinde konuşlanmış silik bir millet, uluslarara- sı denklemlerin ihmal edilebilir bir un- suru değildir. Biz, bugün, dertleri konu- şulurken, içerdiği müthiş potansiyeli dü- şünülen bir ulus ve ülkeyiz. O itibarla. Türkiye'deki bütün toplumsal katman- lar ve yurttaş olarak her birimiz, ortak hayallerimizdeki daha demokrat, daha huzurlu, daha üretken ve daha güçlü Tür- kiye'ye varmak için özgüvenle, basiret- le ve büyük düşünerek işletmemiz gere- ken demokratik süreçleri, muhtemel dış yönlendirme çabalannın geciktirici, hat- ta zararlı olabilecek etkilerine karşı ko- ruma sorumluluğunu taşıyoruz. Işimiz. bir yandan çağı kavramak, diğer yandan da ulusal bünyemizin kabul etmeyeceği fırsatçı, istismarcı yaklaşımlardan uzak durmaktır. Ben kuvvetle inanıyorum ki. bir yandan ağır bedeller ödenerek edinil- miş fe\r kalade zengin tarihsel tecrübe bi- rikimimiz; diğer yandan ise, her alanda çağm en iyileri arasında yer alma azmi- miz, kendimizi hatalardan da, tuzaklar- dan da esirgememize artık yetecek ka- dardır. 'Defler çatışması yok' - Hükümetinizin insan haklan alanın- da arbğı adımlar. >apılması hedeflenen- ier, ortaya koyduğunuz yaklaşım ve ayn- ca Türk-Yunan ilişküerinde vaşanan ib- tiyath iyimseıiik iklimi. AB'nin HcLsinki Zir\esi'nde beklediğimiz adaylık statü- sünü alabilmemize yetecek mi? - Türkiye, AB ile bir değer çatışması veya kopukluğu içinde değildir. Bilakis, aynı değerleri paylaştığımız için, çıkar- lanmız örtüştüğü için 1963 'den bu yana birlikte yürünmüş bir yolumuz. katetti- ğimiz hiç küçümsenmeyecek bir mesa- fe var. Ne varki, AB, Liİksemburg kara- nylabu ilişkiyi sakatlamış; ilişkinin sağ- lığımn, başlangıçta öngörüldüğü gibi bir geleceğinin olup olmadığı hususunun sorgulanmasına neden olmuştur. AB ile veya AB'siz, biz her alanda hep daha ile- ri bir Türkiye'yi yaratma kararlılığıyla yürüyüşümüzü sürdürüceğiz. Net terci- himizin "AB ile" olduğu, bu bağlamda objektif olarak üzerimize düşejılen, dü- çeeeHenyaprfia irade<îitlrtaş*(Bffrfli2 ga- yet iyi bîlînrnektedtr. AB^nin tercihinin l4 Türki)ieifc r olup olmadıli; bu|»ağlam- daüzerinedüşefılerryâpma irt^sine sa- hip olup olmadığı, bu arada Yunanis- tan'ın şimdilerde gözlemlenen iyimser- lik yaratıcı tavnndaki samimiyetin de- rinliği ise Helsinki 'de açıklık kazanacak- tır. Aday statüsünü -ve tabii beraberinde getireceklerini- elde etmek için Türki- ye'nin nesnel hiçbir eksiği olmadığı en iyi AB tarafmdan bilinmektedir. Nıte- kım, bu nedenledir ki "top AB'ninsaha- sında" diyoruz. Gerçek de budur. Lük- semburg karannın isabetini sorgulama süreci içinde belirli bir mesafe katettiği- ni gözlemlediğimiz AB, temenni edelim ki Helsinki'de gerekli somut adımı ata- bilme stratejik olgunluğunu gösterebil- sin. - Helsinkfden söz edilirken. Öcalanın idamı konusunun ön plana çıkarnldığı anlaşıhyor. - Bu, "Tûrkiye'nin rahatbırakılması'' gereği çerçevesinde anlaşılması icap e- den bir örnek durum. Çok duyarlı bir ko- nu. lrademize aykın bir şeyi kimsenin hatın için yapmayacağımızm herkesçe öğrenilmiş olması için yeterince uzun yaşamış birmilletiz. Yargı süreci sonuç- landığında konu siyasi plana intikal eder- se, orada da iyi düşünüp, doğru olanı yapmak bizim işimizdir. 'Artılarımızr eksllerlmlzl gördük' - Yaşadığımız deprem felaketinin, ko- nuştuğumuz bu konulara ne gibi yansı- malan olabilir? - 17 Ağustos'ta büyük bir boyaynasın- da kendimizle göz göze gelme mecburi- yetini yaşadık. Tarifsiz acılanmızın için- den, ulus ve devlet olarak, arhlanmız ve eksilerimizle iyice bir seyredebildik ken- dimizi. Beğendiklerimiz de oldu. beğen- mediklerimiz de. İyi taraflannı konuşa- lım isterseniz: yaşadığımız büyük fela- ket, kendimizi aldatma itiyadımızı sür- dürme olanağımızı bir daha iade etme- mek üzere elimizden aldı. Bünyemizin "idareet, bü*şey olmaz" zihniyetini artık taşımama noktasına eriştiğini gördük. Si- vil plandaörgütlenebilmiş insanımız, ka- biliyetleri ve talepleriyle, bu vesileyle daha bir ön plana çıktı genel fotoğrafı- mızın içinde. Birbirimize olan düşkûn- lüğumüzü hatırladık. Hepimiz, ulusça aynbnaz bir bütün olduğumuzu bir kez daha benliğimizde hissettik. Dünyanın içinde seyredebildik ülkemizi. Ulusça her şeyin doğrusunu ve iyisini ısrarla is- teyeceğiz artık. Ve bunların gerçekleşe- bümesinin yurttaşlar olarak her birimiz- den sürekli ilgi, katkı ve irade gücü bek- lediğini daha iyi bileceğiz. Dahaönce konuştuklanmız da bu çer- çeveye dahil tabii. Yaşadığımız çok ge- niş ölçekli felaket baglamında yapma fir- satını bulduğumuz kntik saptamalan unutmaz; bugünün işini yanna bırakmaz isek, 17 Ağustos'un tahribatının ardın- dan her yönüyle daha aydınhk, daha çağ- daş bir Türkiye'nin yükselebileceğine güvenebiliriz. Böyle bir Türkiye'nin uluslararası ilişkiler düzenindeki yeri ve işlevinin günümüzde olduğundan daha da önemli olacağı kuşkusuzdur. Unut- mayın, bugünkii Japonya biraz da Hi- roşima ile Nagazaki'nin eseridir. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Utanmazlık Ruhumuzu titreten deprem felaketinin üzerin- den üç hafta geçti. Hâlâ tam anlamıyla örgütlene- bilmiş değiliz. Fakat bu arada öyle şeyler yaşıyor ve duyuyoruz ki; utanmazlığın ve fırsatçılığın bu de- recesi karşısında, "insaf" demekten başka bir şey yapamıyoruz. Geçen üç hafta boyunca; beni etki- leyen ve zaman zaman çıldırtan bazı gelişmeleri birkaç fırça darbesiyle, sizlerle paylaşmak istiyo- rum. • • • Bizler gibi, Istanbul'da oturan ve elektriklerin ke- silmesi nedeniyie televizyon haberlerini izleyeme- yen insanlann, depremin boyutlan konusunda bir düşüncesi bile oluşamannışken; bölgedeki askeri birtiklerin büyük bir bölümünün, salt komutanları- ntn intsiyatifiyte kışladan çıktıklarını ve yardım ça- lışmalarına başladıklarını, birkaç gün sonra öğren- dik. Ytkıntılardan kurtanlan insanlarımızın önemli bir bölümünün kurtanctlan, silahlı kuvvetler men- supları idi. Hal böyle iken; şeriatçı basının bazı utanmaz ka- lemlerinin, silahh kuvvetleri küçük düşürme ama- cına yönelik yazı ve yayınları, gerçekten ıstırap ve- rici oldu. Hele Gölcük'te "âlemyapıldığı" konusun- daki yalan propagandanın boyutlan, insanı isyan ettirecek düzeyde idi. Bu konudaki temel görev, doğal olarak silahlı kuvvetlere düşerken ve yaşananlar da bunu gös- termişken, hükümetin olağanüstü hal ilan etmek- teki çekingenliğini anlamakta çok güçlük çekiyo- rum. Acaba neden ürkmüşlerdi?.. Deprem öncesinde kostaklana kostaklana, "57. Cumhuriyet Hükümeti" diye başlayan nutuklar atan kimi bakanların, deprem sonrasında, süt dök- müş kedi gibi dolaşmaları, kaderin acı bir intika- mıydı elbette... • • • Olağanüstü Hal ilan etmekteki çekingenliklerinin ve "evlere şenlik" Sağlık Bakanı'nın konuşmaları dışında, hükümete fazla eleştiri yöneltmek iste- medim. Fakat gerek sosyal güvenlikle iigili yasayı ve gerekse af yasasını, yangından mal kaçırır gibi çıkartmalarının hiçbir mazereti olamaz. Yüzbinler- ce insanımız sonsuz sıkıntılar içindeyken ve onbin- lerce'ölü yıkıntıların altında yatarken, toplumumu- zurr tüm kesimleri inanılmaz bir dayanışma içine girmenin çabası içindeyken, milletvekillerimizin sa- bahlara kadar çalışarak, "ayıplı" bir af yasası ta- sansını yasalaştırmaları, tek kelime ile "rezalet" ol- du. Ve korkarım Sayın Cumhurbaşkanımızın bu yasayı veto etmesi de, bu ayıbı ortadan kaldırma- yacak. - " • • • Gençlerimize her zaman güvenmişimdir ve son olay, bu güvenimin haklı olduğunu gösterdi. Za- man zaman kimi arkadaşlanmla bu konuda tartı- şırdım. "GençJerimiz yozlaştr" diye karşı çıkarlar- dı bana. Şimdi hak veriyorlar. • ^Atkuynjğusaolanyla, kulağının birindeki küpe- siyle, çadır bezindervsrt çantasryla; bana bile ba- aerrtereujelen gençlenmizden bir bölömü, dep- remden 8 «(ât sonra deprem bölgesine ulaşmış- lar ve yıkıntıların içine girerek can kurtarma çaba- sına girişmişlerdi. Hepsinin gözlerinden öpüyo- rum... Iktisat Fakültesi'ndeki, kaderi henüz belirsiz bö- lümümüzdeki genç meslektaşlarımdan önemli bir bölümü de deprem bölgesındeydiler. Ellerinden geldiğinceyardımcı olmaya çabaladılar. Bilgi Üni- versitesi de her gün iki kamyon yardım yolladı ve yollamayı sürdürecek. Depremi izleyen ilk gün, sivil kuruluşlar arasın- da en hızlı örgütlenen ve enkaz kaldırma işinde en başarılı olan örgüt HADEP olmuş. Hiçbir örgütü öne çıkartmak ıstemiyorum, ama SİR EMEP gibi sosyalist partiler bölgeye ilk ulaşanlar olmuş. Ki- mileri de bundan müthiş rahatsız... (Şu anda Hasan Saltuk'un (Kalan Plak) çıkart- tığı "Kardeş Türküleri" dinliyorum. Bu kardeşlik duygusunu hissetmeyenlere yazıklar olsun). Bu deprem, devlete karşı kin dolu kimi "muhte- remlerin" ağızlanna sakız oldu. Devletin etkin bir biçımde işleyememesinin kusurunu, devletin ör- gütleniş biçimine bağladılar. Sürekli olarak, "dev- leti küçültmek" arzusu ile yanan ve "yeni dünya düzeninin" borazanlığını yapan bir yazar, ortaya çı- kan tablonun sorumluluğunu, "devletin kendini denetlettirmemesi"ne bağladı. Doğrusunu isterseniz, utanmazlığın bu derece- si için söyleyecek bir şey bulamıyorum. Yahu, is- kambil kâğttlan gibi devnlen apartmanlann sorum- lusu, devletin kendini denetlettirmemesi değil, bir- takım rantiyelerin devletin kendilerini denetleme- sine izin vermemesi. Bunların ağababası Özal, "Benim memurum işini bilir" derken hangi me- muru kastediyordu acaba?.. Imar planlannın belirlenmesinin yerel yönetimle- re bırakılması sırasında, defalarca ve defalarca bu- nun sakıncalarını yazdık. Böyle düşünenler nere- deyse, "demokrasi düşmanı" ilan edilecekti. Şim- di "eserleri" karşısında kel kel düşüneceklerine, duyulmamış bir utanmazlıkla devleti suçluyorlar. Umarım halkımız bu depremden gerekli dersleri çıkartmıştır. Kemer tanmiaoak • KEMER (AA) - Antalya'nın Kemer ilçesinin, "turizmin ana borsalan'" olarak adlandınlan 8 fuarda tanıtılacağı bildirildi. Kemer Belediye Başkanı Hasan Şeker, "Fuarlara götüreceğimiz tanıtım ve imaj kataloglannı profesyonelce hazırlatıyoruz" dedi. Hazırlanan kataloglarda sadece otel ve tatil köyleri fotoğraflannın yer almayacağını kaydeden Şeker, kataloglarda altyapı, antma, çöp toplama tesislerinin. su kaynaklannın, ulaşım sısteminin, belediyenin ve turizmle iigili sorumlu kurumlann planîamalanna ilişkin bilgilerin de bulunacağını belirtti. 35. Psikiyatri Kongresi başladı • TRABZON(Cumhuriyet)- '35. Ulusal Psikiyatri Kongresi" Trabzon'da başladı. Deprem felaketi nedeniyie kongre süresince felaketin etkilerine yönelik olarak yoğun bir tartışma ve değerlendirme çalışmasijapılacak. Türk Psikiyatri Derneği Genel Başkanı Ozcan Köknel, kendilerinin de depreme hazırlıksız yakalandıklannı, felaketin insan üzerindeki etkilerinin çok titız bir biçimde araştınlması gerektiğini söyledi. Türkiye'den 750 uzman ve Rusya, ABD, Kanada, Ukrayna, Ingiltere, Azerbaycan, Gürcistan başta olmak üzere birçok ülkeden 150"nin uzerinde uzmarun katıldığı kongre 12 Eylül'e kadar sürecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle