Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7ETJJL1999SALI CUMHURİYET SAYFA
17
lüçük Asya
IVarmara Üniversitesi
Ikisadi ve idari
Blimler Fakültesi
öf retim üyelerinden
P«f. Dr. Tamer
İşgüden, önce
Baudel'in Akdeniz
kcabından bir alıntı
yapıyor: "Zaten
Atdeniz'in insan-
la*ı tarih sahne-
she çıktıklarından
bu yana her
zanan
yanardağlann ve
depremlerin tehdidi
ahında yaşamadılar
mı? Küçük Asya'da
çok eski bir kent olan
Çatalhöyük'te İ.Ö.
6200 yılından kalma
bir tapınağın duvar
resimlerinde, kentin
birkaç katlı evlerinin
arkasında, kraterinden
lavlar ve dumanlar
püskürten bir volkan
görülür; bu herhaide
Hasan Dağı'dır. Gene
Küçük Asya'da bugün
yapılan kazılarda,
depremler yüzünden
yıkılmış sanılan
anrtların kanıtları
ortaya çikmaktadır."
Sonra bu alıntrya bir
ekleme yapıyor
İşgüden: "Hatta
depremlerin en sık
görüldüğü bölgelerde
fsa'dan birkaç bin yıl
öncesine ait, herhaide
bu biiyük felaketlere
dayanacak şekilde
tasarlanmış, hafif
malzeme kullanan bir
mimarinin izlerine
rastlanmaktadır."
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Etektronik posta sotneposta.ctmihuriyeLcoin.tr
- AB, ûyelik için Türkiye'ye
yol haritası veriyormuş...
"Ömürbiter. vol bitmez!"
Y
obazlar fırsatı kaçırmadılar ve depremi 28
Şubat kararlarına karşı Allah'ın bir gazabı
olarak kullandılar. Kullanmaya devam edi-
yorlar... llk hedefleri Türk Silahlı Kuvvetle-
rı'nı yıpratmaktı ve yalanlarını çok lyi örgütlendikle-
ri yurtdışına kadar taşıdılar. Taşımaya devam ediyor-
lar.
Yobazlar, tarafsızlığı ile tanman Ingiliz yayın kuru-
mu BBC'yi bile kandırdılar. Türk ordusunun bölge
halkına yardım etmediği ve tüm yardımların Islamî
vakıflar tarafından bölgeye götürüldüğü yalanına
BBC'yi alet ettiler.
Deprem enkazının altında kalan hükümet de bü-
tün bunları seyretti!
Zaten bu hükümet, ilkokul öğrencilerine yeniden
Kuran kurslarının kapısını ve imam-hatiplilere de
polis akademısinin yolunu açarak 28 Şubat'ın ruhu-
na çoktan fatıha okumuştu.
Yobaz kafa için yenı amaç, Ordu'nun itibarını sı-
Kararlılarmışfırlamak ve dolayısıyla deprem sonrasında Allah'ın
izniyle laisizm ve demokrasiyi de enkaz altında bı-
rakmaktı ki. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hü-
seyin Kıvnkoğlu konuştu.
Kıvrıkoğlu, 28 Şubat'ın bin yıl süreceğini kararlı bir
şekilde açıkladı.
Bu açıklama üzerine hükümetin aklına, bir kısmı
zaman içinde kuşa çevrilen ve çoğu rafa kaldınlan
28 Şubat kararları geldi.
RTÜK'ü televizyon kapatma aleti olarak kullanan
hükümet, Kıvrıkoğlu konuşunca RTÜK'ü yeniden
düzenlemenın gereğini anımsadı.
Oysa bir yandan yer yarılsa ortaklan arasında kad-
rolaşmasını sürdüren bir yandan da yer yarılınca
prefabrik konutların ihalesini kimlere dağıtacağına
karar vermeye çalışan hükümetin gündeminde bun-
ların hiçbiri yoktu...
Bu haftaki Aydınlık dergisi deprem sonrasındaki
gelişmeleri kapağında şöyle özetlemiş:
"Depremi bıraktılar Ordu'yia savaştılar."
Birkaç başlık daha:
"Ecevit Hükümeti, askerin deprem bölgesine mü-
dahalesinı engelledi", "Hükümet, Genelkurmay Baş-
kanlığı'nın sıkıyönetim öneresini reddetti", "Ordu'yu
uzaktutmak için olağanüstü hal de ilan etmediler",
"Bazı bakanlar, Ordu'nun afete karşı plansız ve prog-
ramsız olduğunu öne sürdü", "Askerlerin, çadırkent
kurması bile sorun o)du", "Ordu, bütün engellere rağ-
men halka ulaştı ve generalinden askerine kadar tam
kadro tam teçhizat hayat kurtardı."
Genelkurmay Başkanı konuştu...
Hükümet, 28 Şubat kararlarınt, karaıiı bir şekilde
hayata geçirecekmiş...
Haydi bakalım, kolay gelsin!
SESSÎZ SEDASIZ (!) NVRİKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
tkinci el bir yaşam sanki bizimkisı..
Daha önce tepe tepe kullanılmı...
Yalova'daki aşevi ve 35 milyar lira
Yalova'da depremzedelere sıcak
yemek dağıtmak için kurulan fakat
üzerindeki "Borusan" yazısı devleti
küçük düşürdüğü şikâyeti üzerine ka-
patılan bir aşevı vardı...
Çalıştıkları şirketlere Yalova'da bir
aşevi kurulmasını öneren ve kurulu-
şunu koordine eden Grup 7 lletışim
Hızmetleri'nden açıklama geldı...
Kriz masası aşevini kapatmamış.
1500 kişıye günde üç öğün sıcak ye-
mek çıkartacak şekilde aşevini kuran-
ların da aşevini kapatması söz konu-
su olmamış.
Borusan ile Electrolux-AEG'nin ka-
tılımı ve Komıli Su'nun desteğiyle ku-
rulan aşevi, kriz masasının bilgisı da-
hilinde Yalova Çiftlikköy'dekı çadır-
kentin yanına taşınmış.
Aşevinin ilk kurulduğu yer olan Ya-
lova Gençlik Spor !l Müdürlüğü'nün
bahçe kapısına da nereye taşındığı
yazılıp asılmış.
Evet, durum böyle...
Ancak depremzedeler taşınma ya-
zısını göremeyecek denli perişan. Us-
telik depremzedelerin sinirleri de gi-
derek geriliyor. Sağlıklı bilgi akışı
sağlanamıyor. Söylentiler bitmiyor:
"Vali Bey'in oğlu bir inşaat şirke-
tine ortak mıymış yoksa şantiye şe-
fi miymiş ne... Özel Idare'den 35 mil-
yar lira alacağı varmış... Parayı 17
Ağustos'ta alması gerekiyormuş...
Deprem yüzünden 31 Ağustos'ta an-
cak alabilmiş... Parayı alırken de, 'Şu
deprem ayın 17'si yerine 18'inde ol-
saydı keşke' demiş..."
ÇALIŞANLARIN
SORULARIN/SORUNLARI
VILMAZ ŞIPAL
Bağ-Kur'da en çok ve enaz
yaşlılık aylığı
Esnaf ve Sanatkârlar ve Dığer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigor-
talar Kurumu Yasası. Kasım 1971 'de yürürlüge girmiştir. Kısa adı
Bağ-Kur olan bu kurum, Türkiye'deki en genç sosyal güvenlik ku-
rumudur.
• Diğer sosyal güvenlik kurumlan gibi, bu kurumun da yaşlılık ay-
lığı bağtaması için aradığı koşullar degişiktir.
Günümüz uygulamasında Bağ-Kur sigortahsının yaşlılık aylığı
alabiimesi için iki koşul vardır.
Yaş sınınna bağımlı olmayan birinci koşulda, sıgortalının kadın
ise 20 tam yıl (7.200 gün). erkek ise 25 tam yıl (9.000) sigorta pri-
mi ödemesi gereklidir
Yaş sının ile bağımlı ıkinci koşulda ise, sigortaiının kadın ise 50,
erkek ise 55 yaşını doldurmuş olması ve en az 15 tam yıl (5.400
gün) sigorta primı de ödemiş olması gerekmektedir.
Diğer sosyal güvenlik kurumlannda var olan alt sınır aylığı u>gu-
lamasına. 1 Mart 198 l'de Bağ-Kur Yasası 'nın "Asgari Aylık Tuta-
rı" başlıklı ek 5. maddesı, 2423 sayılı yasa ile yürürlükten kaldın-
larak son verilmıştır.
En az 25 tam yıl prim ödeyen Bağ-Kur sigortahsına, yüzde 70
üzennden aylık bağlanmaktadır. Bu yüzde 70 oranı, "25 yıldan faz-
la prim ödenmiş olması halinde fazla olan her tam yıl için yüz-
de 1, kadın ise 50. erkek ise 55 yaşlarından sonra sigortalılığa
devamda. her fazla olan tam yaş için de ayrıca yüzde 1 artırı-
lır."
Ancak, "Yaşlılık aylığı herhaide yüzde 90 oranını aşamaz."
Böylece Bağ-Kur'un bağladığı en az aylık, 15 tam yıl birinci ba-
samaktan prim ödeyen sigortalıya bağlanan aylık olmaktadır. En
çok aylık ise, sigortaiının 45 tam yıl prim ödemiş olması son basa-
mak olan yırmi dördüncü basamaktan en az bir tam yıl prim ödeme-
si koşuluyla bağlanmaktadır.
Genel katsayı 1 Temmuz 1999'dan geçerli olarak 12.000'e yük-
selmiştir.
1479 sayılı Bağ-Kur Yasası'na göre bağlanan aylıklara ilişkın ba-
samak göstergeleri. 8 Ağustos 1999 günlü Resmi Gazete'de yayım-
lanan 99/13140 sayılı Bakanlar Kurulu Karan ile yeniden belirlen-
rruştır. Kararda. bınnci basamak göstergesi 4.675, son basamak
olan yirmi dördüncü basamak göstergesi de 21.560 olarak saptan-
mıştır.
Bağ-Kur sıgortalılan ile dul ve yetimlerine aylıklannın yanı sıra
sosyal yardım zammı ödenmektedir. Sosyal yardım zammı 1-12.
basamaktan aylık alanlara ayda 5 milyon 850 bin lira. 13-24. basa-
maktan aylık alanlara da 4 milyon 500 bin lira tutannda ödenmek-
tedir.
Bu verilere göre Bağ-Kur'un bağladığı en az ve en çok yaşlılık
aylıklan:
BAĞ-KUR: EN ÇOK YAŞLILIK AYLIĞI
Katsayı Gösterge Aylık
12.000
Sosyal Yardım Zammı
En Çok Emekli Aylığı
21.560
4.500.000
237.348.000
232.848.000
Katsayı
BAĞ-KUR: EN AZ YAŞLILIK AYLIĞI
Gösterge Aylık
12.000
Sosyal Yardım Zammı
En Az Emekli Aylığı
4.675
5.850.000
39.510.000
33.660.000
ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI
HARBÎ SEMİHPOROY
I
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 7Eylül
SCHNEIDER
m
K(/PAS/..
1323'PA BUGÛN, FRANSA 'DA, DBAIİZ UÇjVOAtZI f'ÇrAJ
SCHN£IDER tOiPASI 'Ul, IAJGILİ2. £4C/S/AJM UÇAĞl
"KOCLS-Korce S-6 " XjQ2-AKlMtŞTt'.
ÜMlXİ 8İG PlLOr OLAAJ JBCOfjE
PÜZEAJL£O6Î SU YARIÇMA, /CJC
t9*3'rE MOMACO 'DA YAPfLMfŞ lf£ S/K.
D&Jt2. UÇAIZO4/B//V//V 66CİÇİ-
yARO/MCI OLAAJ *SCHU£/l>£t
" , 1923 'OA
&UYLA Sı£ ADfM DAHA
A4AS/AJI Ğ
TAM
ARHAVİ KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1994/451
Davacı Orman Işletme Müdürlügü'nün davalılar aleyhıne açmış ol-
duğu kadastro tespitıne itiraz davasımn yapılan açık yargılaması sıra-
sında venlen ara karan uyannca;
Aşağıda açık kımhklen belırtilen davalılar adına çıkanlan teblıgat-
lann bıla ıkmal dönmesı netıcesınde duruşma gününün kendılenne ıla-
nen teblıgat yoluyla bildinlmesıne karar verilmiştır.
En son duruşma 20.10.1999 günü saat 09.00'a talık olunmuştur.
Davalılaruı belırtilen gün \e saatte mahkememizde hazır bulunma-
lan ve da\a ile ılgıli varsa delillen ıbraz etmelen aksi halde teblıgatın
yapılmış sayılacağı ve duruşmanın gıyaplannda yapılarak toplanan de-
lillere göre bir karar verileceğı ılanen duyurulur. 25.08.1999
A.A.
Davalılar: 1 - Ayşe Ergin - Kazım ve Fatma'dan olma 1947 Doğ., 2-
Osman Ergm - Kazım ve Fatma'dan olma 1943 Doğ., 3- Ali Ergin -
Kazım ve Fatma"dan olma 1953 Doğ., 4- Ilknur Ergin - Kazım ve Fat-
ma'dan olma 1942 Doğ.
Basın: 41368
Cumhurtyet
k ı ( a p I a r ı
Mehmet Başaran
Özgürleşme Eylemi:
KÖY ENSTİTÜLERİ
Mehmet Başaran. doğal \e toplumsal çevrevı değıştıren. bunu
yaparken kendısı de değışen msanlann öyküsünü anlatı\or
lnanılamaz çabuklukta yapılanan üretken güç nasıl oluştu ya da
"devnmcı eğıtım ımecesı"nm yapısı nasıldı veya büyük eğıtımcı
"Tonguç Baba" nasıl yetışti. nasıl bir eğıtımcıydı. Bu \e benzen
tüm sorulan yanıtlıyor Başaran.
CumhuriYBt Çağ Pazarlama A Ş Türkocağı Cad
kitap kulubü (34334)Cağaloğlü-lstanbul Teı (212)514 0196
KALBtNtZ SİZtN ÎÇtN
ÇALIŞIYOR, YA SİZ?...
TÜRK KALP VAKFI
19MayısCd Ato 8 Şışlı/ISTANBUL
Tel (0 212} 212 07 07 (pbx) 10 Hat
Faks (0 212)212 68 35
Yeni dünyaları onlar kuracak
Yeni binamızda
başlayacak
1999/2000 dersyılında;
- f Ana Okulumuza,
t İlköğretim Okulumuzun
1., 2., 3., 4., 5., 6. ve 7. sınıflarına (sımriı sayıda),
-f Kolejimizin İNGİÜZCE öğretim yapılan
Lise Hazırlık sınıflarına, -r •- •
f Kolejimizin 8., 9., 10. ve 11. ara sınıflarına (smıriı sayıda),
Anadolu Liseleri seviyesinde eğitim yapan;
-%• Klasik Lisemizin 1. sınıfına ilköğretim okulu mezunu
(mülâkatla),
-<f Klasik Lisemizin 2., 3. sınıflarına devlet okullarından
mülâkatla ve nakil (sımriı sayıda)
ÖGRENCİLER ALINACAKTIR
I İNCtRÜ CADDESİ, NO: 11. BAKIRKÖY
TEL 0212/570 79 90 (6 HAT)
FAX: 0212/570 79 97
GÖRÜŞ
MUSTAFA KUL
Es/ci Çahşma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Kendimize Emanetiz!
Bazı olayları sözcüklerle anlatamazsınız. An-
latmaya çabaladığınızda, kullandığınız her söz-
cük, her ifade iyice daraltır sizi. Anlatamamanın
boğucu yetersizliğini hissedersiniz. Sözcüklerin
çaresiz kaldığını görürsünüz. Feryat etmek, hay-
kırmak istersiniz. Türkiye'nin yaşadığı deprem,
hepimizdeöyleduygularoluşturdu ki bunlansö-
ze dökmek hıç de kolay değil. Bütün olanlar ve
yaşananlar karşısında, siyasetçilerin tepkilerine
baktığımızda, başka bir deprem yaşıyoruz. Kırk
yıldır kullandıkları ifadeleri ve sözcükleri, depre-
min ortaya serdiği korkunç görüntüler karşısın-
da dahi değiştirme gereği duymamışlardı. Söz-
ler aynıydı. Bu sözleri söyleyenler de aynı kişi-
lerdi. Yüzlerindeki ifade de. Kırk yıldır duymaya
alıştığımız, hatta duymayı beklediğimiz sözler,
bu kez yaşanılan acının, korkunun, öfkenin kar-
şısında öylesine yetersiz, ruhsuz ve yapaydı ki
acımızı, öfkemizi katmerlendirmekten öte hiçbir
etki yaratmıyordu.
Bu deprem, o "çok güvenilen siyasetçilerimi-
z/n" duygulannı tamamen yıtirdiklerini de göster-
di. "Baba", "olgun", "şairruhlu", "hassas", "halk-
çı", "konıyucu", 'Vatansever" tanımlamaları en-
kaz altında kaldı. Deprem, maskeleri öyle bir dü-
şürdü ki karşımıza çıkan ilkellik, taş gibı yürek-
ler hepimizi dehşete düşürdü. Depremden kısa
bir süre önce hükümetin uygulamaya çalıştığı
kararlar, zaten bazı ifadelerin anlamını yitirdiğini
hepimize göstermişti. "Emek", "sosyal haklar",
"sosyal devlet", "hukuk devleti", "ulus devlet",
"halkçılık", "işçidostu", "adil, demokrat, dürüst
olmak", "bağımsızlık", "kamu yaran" gibi ifade-
ler, bu hükümetin belleğinde, programında yok-
tu. Bunu hep beraber gördük ve yaşadık. Gene
çok kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı, halkla alay
edercesine "ailem" diyerek öyle bir fotoğraf ka-
resi sundu ki bizlere, yıllardır anlatmaya çalıştı-
ğımız gerçekleri büyük bir fütursuzlukla ortaya
serdi. Bu fotoğraf ve deprem sonrası devletn aciz-
liğini, beceriksizliğini ortaya koyan olaylar, ser-
best piyasa ekonomisı denilen musibeti ancak
bu kadar net ortaya serebilirdi. Ülkeyi yöneten-
ler, artık halk için "sözde" diye tabir edilecek bir
konumdadırlar. "Sözde mılletvekıli", "sözde ba-
kan", "sözdebaşbakan", "sözde cumhurbaşka-
nı", "sözde hükümet". Bakıyoruz ve acıyla gö-
rüyoruz ki bürokratıyla, siyasetçisiyle o kadar
deşifre oldular ve o kadar yalnız kaldılar ki dep-
rem sırasında yapamadıklan işler için, göstere-
medikleri başanlar için bırbirlerine teşekkür edi-
yorlar!
Devlet yönetmek, hükümet olmak, kişisel hırs-
lann tatmin edileceği yerler değildir. Buralar ırk-
çı, bilgi birikimi olmayan, bilimden nefret eden,
taşlaşmış yüreklere sahip, halkını, ülkesinı sev-
meyen insanlann bannacağı, varlık bulacağı alan-
lar olmamalıdır. Ülkenin kaderi üzerinde kumar
oynayamazsımr. Bırakın sıyasetı, gidin sade bir
vatandaş olarak kumar oynayın. Kişilık sorunla-
rınızı, hırs tutkunuzu oralarda tatmin edin. Daha
az zarariı olursunuz. Kendinize ve çok yâkın çev-
renize zararınız dokunabilir ancak.
Bu kadar sorumsuz, duyarsız ve sevgisiz ola-
mazsınız. Devleti küçültmek gerekır dıyen diller,
şimdılerde devlet büyüktür yalanına nasıl da sa-
rılmışlar öyle! Toplumun hafızası zayıf diye bu
kadar rahat yalan söylenebilir mi? Bu kadar man-
tık hatası yapılabilir mi? Bunların hesabının so-
rulmayacağından nasıl bu kadar emin olabilirsi-
niz?
Kameralar karşısında, kendisini izlemeye ge-
len toplama kalabalıklan kürsünün önüne çağı-
ran, "yaklaşın, bıraz daha yaklaşın" diyen. sem-
patik görünmeye çalışan yüzler, yıllardır kullana
kullana eskıtemediğımiz sözler ve yüzlerinizde-
kı çarpık mimikler, olayın vehameti karşısında
öylesine iğrenç ve öylesine yapay ki ve bu ger-
çek o kadar açık ki değer sistemlerimizde ve
ruhlarımızda büyük depremler yaratıyorsunuz.
Yıllardw devleti küçültmeye çalışan bir avuç "gü-
ruh", aralarına sürekli yeni hainler dahil ederek,
sahip olduğumuz herşeyi ve geleceğimizi yok
etmek için inanılmaz bir enerjiyle çabaladınız.
Şimdi bir kısmınız devlet büyüktür, yaralarınız
sarılacaktır diyor, bir kısmınız depremzedelere
günlük kazancınız yanında dahi sembolik kalan
bağışlar yapıyor, bir kısmınız devlet nerede diye
soruyor. Bütün olup bitenler gösterdi ki halkın halk-
tan başka dostu yok. Acılar hafızalarda çok de-
rin izler bırakır. Deprem acısı da düşen mas-
kelerin arkasındaki yüzlerin iğrençliğini unuttur-
mayacak gibi görünüyor.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7SOLDA.N SA-
ĞA:
1/Depremlerin '
yol açtığı yıkı- 2
cı deniz dalga-
sı. 2/ Islam
devletlerinde 4
maaş yerine ya
da hizmet kar-
şılığı olarakbe-
lirli sıireler için
askere ve rica-
le bırakılan
toprak... 9
Uşak'tn bir ıl-
çesı. 3/ Incelık, nazik-
lık... Küçük mağara. 4/
Avrupa'da bir ülke. 5/ 2
Kuzu sesı. . Ergenlık 3
sivilcesi. 6/ Büyük kent 4
serserisi... Akdeniz
Bölgesi'nde bir akar-
su. 7/ Bir kömür cmsı...
Özen. 8/ Kumaşlarda-
ki benek... Temeli tak- °
lıde dayanan sözsüz 9
oyun. 9/ Kasaplık hayvanlardan elde edilen türlü yağ-
lann eritılmişi... Bir nota.
\X'KARIDAN AŞAĞIYA: 1/ '-Çekinmek, korkmak"
anlammda argo sözcük. 2/ Kayak.. Destan. 3/ Zafer...
Kuduz. 4/ Yapılann duvar ve tavanlanna süslemeler
yapan usta... Tuzağa düşürülen şey. 5/ Kuçük su ka-
nalı... Kayınbırader. 6/ Dayanıklılık, sağlamlık. 7/ Uğ-
raş... Açık yeşil ve pembe renkli değerlı bir süs taşı.
8/Eskı Mısır'daerkeklıkveüremetannsı... Bvrtürya-
banmersini. 9/ Divan edebiyatındakadınlan konu alan.
kadınlarla ılışkılen anlatan yapıtlara verilen ad.