23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 EYLÜL 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Yurt-Kur bu yıl için fiyatlannı yüzde 150 arttırdı, özel yurtlarda ise fiyatlar 60 ile 120 milyon arasında değişiyor Yurt ücretleri bütçeleri vurduEkonomi Servisi - Harçlara yapılan yüzde 100'lük zammın ardından öğrenci yurtlannın fıyatlanndaki artış, ögrencile- rin bütçelerini altüst etti. Yurt-Kur bu yıl için fiyatlarmı yüzde 150 arttınrken za- ten pahalı olan özel yurtlarda ise fiyatlar 60 ile 120 milyon arasında değişiyor. Ailelennden uzakta okuyan öğrencile- re bannma imkânı sağlayan yurtlar, 1999- 2000 dönemi ücretlerini açıkladılar. Yurt- Kur'a bağlı yurtlann aylık ücretleri yüz- de 150 orarunda artarak 2 milyon 400 bin liradan 6 milyon lıraya çıktı. Yurt-Kur'un aldığı depozito tutan da 14 milyon lira- dan 30 milyon liraya yükseldi. Deprem sonrası ev kiralannın aşın art- masına tepkiler sürerken Yurt-Kur'un ya- nı sıra Istanbul'da hizmet veren bazı özel yurtlar depremzede öğrencilerden gelen yoğun talep karşısında fiyatlannı arttırdı- İar. Özel yurtlarda ayhk kiralar. odalann özelliklerine göre 60 milyon TL ile 120 • Yurt ücretlerinin memur maaşının yansı kadar olduğunu öne süren yurttaşlar, artışa büyük tepki gösteriyorlar. Ancak yurt sahipleri, ücretleri, masraflan karşılayabilmek için arttırmak zorunda kaldıklannı öne sürüyor. İstanbul'daki yurt ücretlerinden örnekler milyon TL arasında değişiyor. Bu yıl 300 öğrencıyle eğitime başlaya- cak olan Sabancı Cniversitesi, 2 kişilik odalarda yaklaşık 200 öğrenciye yurt im- kânı sağlayacak. Her odasında duş ve tu- valet bulunan yurtta öğrencıler, telefon ve lnternet bağlantısuıdan da faydalana- bilecek. Yurtta aynca, engelli öğrencile- rin gereksinimlerini karşılayacak odalar da bulunuyor. Geçen yıl eğitime başlayan ve özellıkle radıkal Islamcı çevTelerin ter- cih ettiğı, Türk Sağlık ve Tedavi Vakfı 'na bağlı Fatih Üniversitesi bir yıllık yurt üc- retinı 640 milyon TL olarak açüdadı. Ba- zı vakıflara bağlı yurtlar da burs verdik- leri öğrencilere ücretsiz bannma olanağı sağlarken bu fırsattan yararlanamayanlar, aylık 100 milyon TL ile 120 milyon TL arasında değişen miktarlarda kıra ödeye- cekler. Malatya Eğıtım Vakli'nın bu yıl Istanbul'da hizmete açacagı Selami Ak- barut Kız Öğrenci Yurdu'nun kirası 100 milyon TL olarak acıklanırken bu ücrete kahvaltı ve akşam yemeğinın dahil oldu- ğu, aynca depremzede öğrencilere 10 kı- şilik kontenjan aynldığı belırtildi. Yurt ücretlerinin memur maaşının ya- nsı kadar olduğunu öne süren yurttaşlar, artışa büyük tepki gösteriyorlar. Ancak yurt sahipleri, ücretleri, masraflan karşı- layabilmek için arttırmak zorunda kal- dıklannı öne sürüyorlar. Yurtlar tarikat yuvası Ailelennden uzakta okuyan öğrencilere u- cuz, hatta ücretsiz bannma imkânı sağlayan bazı tarikat ve şeriatçı vakıflann açtıklan yurtlar ise mürit yetiştinne yeri olarak kulla- nılıyor. Tarikat yaşamının aşılandığı bu yurtlarda kalan öğrencıler, paralan olmadığı zaman ödeme yapmadıklannı, hatta maddi dunımu iyi olmayan çok sayıdaki arkadaşlaruun üc- retsiz kaldıklannı, ödemelerin de belli bir sı- nınnın olmadığını ve bağlı olduklan vakfa "bağjş" adı altmda ödendigini ileri sürüyor- lar. Şeriatçı ve üikücü diye bilinen çevrelerce birçok ilde açılan ve sayılan her geçen gün artan mürit evleri, başka illerden gelen öğren- cileri adeta kaparak kendi fikirleri doğrultu- sunda "eğWm" venyor. Bu durumdan şikâ- yetçi olan veli ve öğrenciler, dini kesimin eği- tim merkezi olan yurtlara bir an önce çözûm bulunmasını istiyorlar. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği yet- kilileri, gençlerin maddi yetersizlikler nede- niyle tarikatlartaranndan beyinlerinin yıkan- masını önlemek amacıyla çağdaş ve Atatürk- çü düşüncedeki gençlere ücretsız bannma olanağı sağladıklannı belirttiler. Derneğin bu amaçla Istanbul'da 5 öğrenci konukevi açtığı ve bu yıl iki dairenin depremzede öğrencilere aynldığı açıklandı. YURTLAR Yurt-Kur Iştanbul Teknik Üniversitesi Boğaziçi Üniversitesi Şabancı Üniversitesi istanbul Bilgi Üniversitesi Fatih Üniversitesi Malatya Eğitim Vakfı SeiamiAvbarutKız Öğrenci Yurdu özel Hacı Muharrem Yüksek Öğrenim Erkek Öğrenci Yurdu ÜCRETLER 98-99 yıh Depozito: 14 milyon TL Aylık kira: 2 milyon 400 bin 99-2000 30 miJyon TL 6 milyon TL 3 kişilik odalar 50 milyon TL 2 ve 1 kişilik odalar 95 milyon TL Üniversitenin Yurdu Aylık 10 milyon TL Kampus içindeki özel yurtlar aylık 60 milyon TL Yılhk 720 dolar+%15 KDV 4 kişilik odalar aylık: 80 milyon TL 2 kişilik odalar 120 milyon TL Yıllık 640 mıtyon TL 120 milyon TL peşin, 65 milyon TL taksitle Kahvaltı ve akşam yemeğı içinde aylık 100 mılyon TL Yılhk 300 milyon TL Aylık 17 milyon (tüm masraflar içinde) 98-99 yıh 6 kişilik odalar 4 kişilik odalar 2 kişilik odalar 30 milyon TL 50 milyon TL 65 milyon TL 99-2000 60 milyon TL 75 milyon TL 85 milyon TL Açık lise smavında kopya kuşkusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Eğitım Bakanlığı'nın (MEB) düzenlcdıği açık lise sınavında, kopya çekenleri saptayan bilgısayar programının 'zaman darhğı' gerekçesıyle kullanılmadığı ortaya çıktı. Yanıtlan aynı olan yüzlerce kopyacının sınavı geçerli sayıldı. MEB Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlügü Sınav Dairesi Başkanı Selim Mutlu, bilgısayar programı için, "Onceki sene denedik, karman çorman olmuştu" dedı. Açık lise sınavındaki skandal boyutlanarak sürüyor. Türbanlı kopyacı öğrenciler hakkında salon gözetmenlerinin düzenlediği tutanağın bakanlıkta "kaybedilmesinin" ardından sınavda kopya Çekenlerin saptanması için hazırlanan bılgisayar programının da kullanılmadığı ortaya çıktı. Smavın düzenlenmesini üstlenen MEB Eğitim Teknolojileri Müdürlüğü'nün Sınav Dairesi Başkanı Selim Mutlu, ihmali kabul ederek, "Açıköğretimde çok çeşitli dersier >ar. 4 otunımda 300 bin öğrenci, 1 milyon 200 bin kâğıt. Bunlann hepsini 15 gün siirc içinde okumamız iştenjyor. yetiştirikmiyor. Önceki sene denedik, her şey karman çorman oldu. Açık lise için kopya programını değerlendirecek zamanımız yok" açıklamasını yaptı. Selim Mutlu, kopya analız programını, "zaman darfığı, eleman ve bilgisayar kısıthbgı nedeniyle'' kullanamayınca, öğrencilerin kopya çektiklerini saptayamadıklannı öne sürdü.Açık lise sınavında kopya çeken türbanlı öğrenciler Şeyma ve Selya Ünlü'nün geçirildiğini Cumhuriyet'in belgelemesine karşın, haklannda hiçbir şey yapılamayacağı da öğrenildi. Selim Mutlu, Şe>Tna ve Selma Ünlü'nün kopya çektiklerini kabul ederken. kazanılmış haklan gen alamayacaklannı ileri sürdü. Mutlu, salon görevlılerince düzenlenen kopya tutanağının kendilerine ulaşmadığını savundu. RulüSu Vakfi'ndmmüzjMyaşamaçağnRuhi Su'nun sanatçı kisüiğini ve kühürel geleneğini yaşat- mak amacrvla kurulan ve kurulduğu günden bu yana ken- di alanında sayısız etkinlik gerçekleştiren Ruhi Su Kiutür ve Sanat VakfL öafimüzdeki dönem etkinliklerini bir çağn ile başlatü. Vakıftan yapılan açıklamada. "Müzik kültürü- müzü yaymak ve geliştirmek için çocuklanmızı \ e gençleri- rnizi müziğe çağınyoruz" deniMi. "Müzikli yaşama siz de katünT başbğı altında şu bilgiler verildi: "Hafta içi ve haf- ta sonu seçenekleriyle haftada 4 saatolarakdüzenlenen mü- zik kurslan pryano, soifej, bağlama. gitar, yan flüt veşan dal- lannı kapsamaktadır. Bu kurslar, konusunun uzmanı eği- timcilergözetimindenitetikliveakademikçalışmalarlaenst- rüman becerisi kazandırma, müzikal işitme, ulusal ve ev- renseJ müziğitanrtarakpratiktede müziği sevdirmeyi amaç- tamaktadır." Açıklamanın son bölümünde ise "Müzik kiiî- türii oluşrurarak, yaşamın her alanına ginniş müziğL ulu- sal değerlerimizte birtikte gerçek yerine orurtmak gereğini görev bflmekteyiz" deniklL Bu etküınkler kapsamında 16 Ekim 1999 tarihinde Kühür Bakanhğı'ıun da karJabnvla Ankara Opera ve Balo Salonu'nda Ruhi Su adına bir kon- ser verilecek. Vakıf merkezinde toplam 8 kur üzerinden 4 yıDık bir eğitim planlaması yapdarak müziğin çeşitli daJla- ruıda düzenlenecek müzik kurslan için 25 Eylül'de ön gö- riişmeler yapılacak. Öğrenci seciminde thiz davraıulacağı- IU belirten vakıf yöneticikrL ders lerin de son derece dene- yimü ve >etkin Idşilerden oluşan kadrolar ehyie yfirütühne- sini hedeflediklerini söylemekteier. Eğitim-Sen Genel Başkanı Bal, isteklerini anlatacak yetkili bulamamaktan yakındı ^Sorunları ortak toplantdarda çözmeliyiz' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yeni eğitim-öğretım yılının başlamasıyla eğitım- deki sorurdar yenıden gündeme gelirken, egi- timciler isteklerini ıletecek yetkili bulamı- yor. lstemlerinı ancak meydanlarda dile ge- tirebildiklennı belirten Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal BaL Milli Eğitim Bakanı Me- tin Bostanaoğlu ndan üç kezrandevu istedik- lerini ancak yanıt alamadıklannı söyledi. Eğitim-Sen Genel Başkanı Bal. yeni eği- tim-öğretim yılında eğıtimde yaşanan sorun- larla ilgili olarak Cumhurij^t'in sorulannı vanıtladı. u Her yeni başlangıç bir bekknti içerir'' diyen Bal, deprem felaketi nedeniylebu eğıtim- öğretim yılına heyecanlı gır- mediklerini söyledi. Eğıtim- deki sorunlann yalnızca bu yıla özgü olmadığını, bütçe- den eğitimciler için aynlan payın giderek azaldığını be- lirten Bal. hükümetlerle ıliş- kilerinın kopuk olduğunu belirtti. Maaşlann yetersiz- liği nedeniyle birçok öğret- menin ek iş yapmak zorun- da kaldığmı kaydeden Bal. "Sendikal mücadeleve rağ- men toplusözleşme yapma adunını gerçekleştiremediği- miz için hükümetler maaş- larda kendi uygun gördükle- ri oranlarda arüş > apıyorlar. 1. derecedeki öğrebnen 201 milyon lira maaş abyor. Ge- risinisizdüşünün" dedi. Ke- mal Bal, Milli Eğitim Ba- kanlığı'nın yeni bir yüzyıla girerken eğitimcilerin. bilim çevrelerinin, öğrencilerin görüşlerini de alması gerek- tiğini vurgulayarak şunlan söyledi: "Milli Eğitim BakanTyla üç kez görüşme tsteminde bulunmamıza karşın yanıt alama- dık. Kendisini ziyaret bile edemiyoruz, Ba- kanlığın önce temsilcilerinin görüşlerini al- ması laam. Sa> ın Bakan, çalışma koşullan- ıun iyileştirihnesi için yapüması gerekenleri dinlemek zahmetine kadanmıyor. İşi bizzat yapan bizieriz." Sorunlann bakanlık ile ortak çalışma yü- rütülerek çözülmesı gerektiğini kaydeden Bal, "Ömeğin, yönetkri atamalannda. ders ücretlerinde düzenlemeler yapülar. Ama bi- zim görüşjerimizi dikkate aimadılar. Hatala- nnı sonra kendileri de anladL Ama işler ak- sadı" diye konuşfu. Kemal Bal, isteklerini mitinglerle yetkilılere ulaştırmaya çalıştık- lannda da "ŞOT* yapmakla suçlandıklannı bildirdi. Bakanlığin koordinasyon eksikliğı nedeniyle öğretmen atamalannı gecıktirdiğı- ni vurgulayan Bal. "Atamalann 1 Eylül'debi- tirilmesi gerekir. Oysa öğretmen atamalan eylül ayı sonunda yapüdı. 1.5-2 ay dersier boş geçecek. Bakanlık bunu bilmiyor mu? Ken- dilerine göre gerekçeler gösteriyorlar. Bu işin gerekçesi oünaz" görüşünü dıle getirdi. Eği- tim kadrolannda "anlayış" değışikhğine ge- reksinim duyulduğuna dikkat çeken Bal şun- lan söyledi "Eğra'mde hızla venfliklere ihti- yaç var. Bakanhk sendikalann görüşlerini dikkate almak zonındadır. Bunlar olmadığı sûrece alınan kararlar yaşam koşullan fle uyuşmuyor. Milli Eğitim Bakanhğı'ndaki Türk- İslam Sentezci görüşlerin degişmesi ge- rekjyor. Bakanlıkta birkaç atama yapmakla bu sorunlar çözülmez. Genel müdürü görev- den almışsın. genel müdür yardımcısını getir- mişsin. Anlayışta yine degişiklik yok. Muha- fazakâr yapı hâlâ mevcut 2000 yıhna giriyo- nız. Bu aıüayışın degişmesi lazrnı." ARAYIŞ TOKTA3HŞ ATEŞ Kandilli Rasattianesi ve Bîlim Kandilli Rasathanesi'nin kuruluş rarihinı tam bil- miyorum. Ama sanıyorum 1910'larda kuruldu ve bu kuruluşun gelişmesinde, Atatürk'ün nefesi var. önceleri İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi bün- yesinde iken, YÖK yasasıyla biriikte Boğaziçi Üni- versitesi'ne bağlandı. Çok ilginç günlerdi o günler (Bugünler de az il- ginç degil hani)... Kandilli Rasathanesi'nin, neden Boğaziçi Üniversitesi'ne bağlandığını bilentek Al- lah'ın kulunu bulamamıştım. Herhalde birinden bakıldığı zaman, öbürünün görülebilmesidir... Kandilli'nin Müdürü Sayın Ahmet Mete Işıka- ra'nın, bu değişikliğı, "YÖK'ün en olumlu işi" ola- rak değerlendirmesini de anlayamadım. Ifade et- tiğine göre, yepyeni bir "vizyon" kazanmışlar... A- ma bu vizyonun ne olduğu da pek belli değil. Rasathanenin Türkçesi "gözlemevi"d'\r. Yani ra- sathane çalışanları, yeri ve göğü gözleyecekler, "değişimleri" haber verecek ve bu değişımlerin nedenlerini açıklayacaklar... "Yeri", yani denizlerin altındaki ve dışındakı ka- ra parçalannın değişimıni "deprembilimciler", yıl- dızlardaki degışim ve gelişimi de "astronomlar" in- celeyecekler. Tabii bu değişimleri, "sebep-sonuç" ilişkisi içinde ortaya koyacaklar ve böylece "bilim insanı" sıfatını hak edecekler... Deprem korkusunun yarattığı "toplumsal şizof- reni" içinde, bilimin bu isimsiz kahramanlan, bir- denbire toplumun gözünü diktıği ınsanlara dönüş- tüler. Fakat gerek Kandilli'de çalışan bilim insan- lanmız ve gerekse Kandilli dtşında değişik üniver- sitelerde görev yapan jeolog ve jeofizikçilerimiz, öylesine çelişik görüşler ileri sürdüler ki toplumu- muz birtakım "falcı"ve "medyumun"sahtekâıiık- lanna sanlmak zorunda bırakıldı. Özellikle Kandilli Rasathanesi tam anlamıyla "çuvalladı". Buradan 10 bin kilometre ötede iki Amerikan rasathanesinden biri, Marmara felake- tinin Richter ölçeğine göre büyüklüğünü 7.2; öbü- rü, 7.8 olarak saptamışken, Kandilli, "Onlarne an- lar" havası içinde 24 saat boyunca depremin Rich- ter ölçeğine göre 6.7-6.8 olduğu konusunda ısrar etti. Sonunda, anlayamadığımız birtakım açıkla- malarla 7.4'ü kabul etti ve 6'lar unutuldu. Merkezden 100 kilometre bile olmayan bir uzak- lıktan, Richter ölçeğine göre saptama yapamayan bir rasathanenin "bilimselliğr ne olabilir kı? Fakat Kandilli bu "ayıpla" da yetinmedi. 19 Ağustos Perşembe sabahı çok tirajlı iki ga- zetede, Sayın Işıkara'nın röportajları vardı. "Bun- dan sonra 30 yıl böyle bir deprem olmaz" diyor- du. Aynı akşamüstü, "öncü deprem işaretlerini" saptadıklan için halkı sokağa davet ettiler. Sonra, sabaha karşı 01.30'da, "Bu bir deprem fırtınası i- miş" diyerek evlere dönülebileceğini duyurdular. Sinirteri "laçka olan" insanlar ne yapacaklannı şa- şırdılar. "Artçı" depremlerin şiddetinin ve zaman içinde- ki sıklıklarının gitgıde azalacağını söylemelerine karşın artçı depremlerin şiddeti azalmayınca, "6 dereceye kadar olabilir" açıkfamasını yaptılar ve sinirteri daha beter bozdular. Değerli arkadaşım Ali Kırca, atv'de halkı "rahat- latmaya" çabalarken gene Sayın Işıkara'ya baş- vurdu. Sinema çıkışı "Siyaset Meydanı"na konu- şan Işıkara, "Kuru yiyeceklerinizi hazır tutun" de- yiverince, programı biriikte izlediğimiz ve bir türlü korkusunu atamayan bir arkadaşım, "Bakgördün mü" diye atıldı, "tehlike henüzgeçmemiş"... Yani "Kandilli" çokkötü bir sınav verdi. Diğer je- olog vejeofizikçiler, bizlere, yani iktisatçılara ben- zedi. Birinin, "öeyazc/eo'/ö/ne"diğeri "siyah" de- di. Ve özellikle "tehdit altmda" olan Marmara Böl- gesi ve İstanbul halkı, kanaldan kanala "zaplaya- rak", derin bir korku ve şaşkınlıkla, günlerce bun- lan dinledi ve izledi (Açıldığı gün kapatılan bölge okullarının durumlannın değerlendirilmesinı cu- martesi günkü yazımda yapacağım). Büyük bir çoğunluğu öğretim üyesi olan bu "meslektaşlanm", farklı varsayırnlardan yola çık- tıklan için farklı sonuçlara ulaşıyorlardı. Fakat en azından kısa dönemde "doğrulanması" mümkün olmayan varsayımlan, zaten panik içinde olan top- lumun gözlerinin önünde tartışmanın ne yaran var- dı? Kaldı ki bunu tartıştıranlar da en az bu tartış- maları yapanlar kadar sorumluydular. Bilim insanı, bazı varsayımlardan yola çıkacak ve "deneme-sınama" ile bu varsayımlannın ger- çekliğini araştıracak. Fakat "tahminlerini" "bilim- selsonuç" diye açıklamak, hangi bilim namusu ile bağdaşabilir? Hıncal Uluç'un üslubuyla, "Varmı böyle bilim?.." "Biz uyan görevimizi yapıyoruz" demek de boş laf. AJınması gereken önlemlerin çoğu, "uzun va- deli" işler. Kısa dönemde alınması gereken önlem, evlerdeki hasarı saptamak ve hasarlı evlerde ya- şayanlan başka yerlere taşımak. Oysaki bu konu- da "kannca hızıyla" yol alınıyor ve millet evindeki boya çatlaklannı bile "kolon çatlaması" olarak yo- rumluyor. Her yeşil alan bir çadırkent oldu. Halkı rahatlatmak gerek. Galiba bunun için ön- ce "bilim insanlanmızı" rahatlatmak durumun- dayız. İnsanı, ülkeni, güzeli sevdiğın için; doğrudan, haktan, haklıdan yana başkaldıran bir yüreğe sahip olduğun için; kokuşmuş düzeni sarsacak bir başkaldınnın, gençlik içinde filizlenıp örgutlenerek ülkeye yayılmasından korktuklan için... Sevgili TAYLAN ÖZCÜRBundan tam 30 yıl önce ilk tetiğı Beyazıt Meydanı'nda sana çektiler, seni sırtından kurşunladılar. 30 yıl içinde aynı nedenle kaç güzel, kaç yığit insan daha raıli meçhul ya da katıli bilinen cinayetlerin kurbanı oldu, tam bilemiyoruz. Ancak haklı ile haksızın, doğru ile yanlışın savaşı hiç bitmeyecek. Haklılann, doğrudan yana savaşan yiğitlerın öldürulmesi, hakkı, doğruyu ortadan kaldırmayacak. Bedelı çok ağır da olsa sonunda hep hak ve doğru, insanlık geçerli olacak. Senı sevgı, özlem ve onuria kucaklıyoruz. Kardeşim TAYLAN ÖZGÜR ve Annem NECLA ÖZGÜR, Babam HASAN TAHSİN ÖZGÜR anısına BAŞSAĞLICI Yönetim Kurulu Başkanvekilimiz Sayın ATİLLA COŞKUN un kayınvalıdesi, eşi Sayın KIYMET COŞKUN'un annesi RABİA ELBAŞI Hanımefendi'nin ölümünü üzüntüyle öğrendik. Kendisine Allah'tan rahmet, tüm ailesi ve yakınlarına başsağlığı dileriz. Cumhuriyet VEFAT * Mustafa Elbaşı'nın eşi Ismet-Sevinç Elbaşı, Nimet-merhum Attila Oral, Fikret-Nesrin Elbaşı, ',.;.-. Hikmet-AzmiArslan, ' • . Kıymet-Atilla Coşkun'un anneleri, Kürşat, Ayça, Selçuk Oral, Başak Coşkun, Özgür Arslan'ın anneanneleri, Deniz-Atilla Algül, Emre, Hande ve Zeynep Elbaşı'nın babaanneleri, Ulaş Algül'ün büyükbabaannesi RABİA ELBAŞI (Develi'li) vefat etmiştir. Sevenlerinin başı sağolsun. Cenazesi 23.9.1999 (Bugün) Kadıköy Söğütlüçeşme Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Nakkaştepe Mezariığı'nda toprağa verilecektir. AİLESİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle