Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 EYLÛL 1999 PERŞEMBE
14 KULTUR [email protected]
Mark Haworth-Booth, Bresson'u ve fotoğrafa adanmış bir yaşamın ürünlerini anlattı
'Bize yaşamın önemiıri öğrettTGÜL ERÇETtN
Sanat tarihçisi Mark Haworth-Bo-
oth, Henri Cartier Bresson'u anlatma-
ya Metzche'nın bir sözüyle başiıyor:
"Her insanın içinde oynamak isteyen
bir çocukgjzlidir" ve ekliyor; "Bresson
ise bu çocuğu gizlemeyen bir insandır."
Pamukbank Fotoğraf Galerisi ve Ta-
rih Vakff nın katkılanyla Darphane bi-
nalanna taşman Bresson'un Avrupah-
lar sergısi kapsamında 'Henri Cartier-
Bresson: Yaşavan En Biiyük Fotoğraf Sa-
nat çısı' başlıklı bir konferans veren Bo-
oth, 1977 yıhndan bu yana Victoria &
Albert Müzesi'mn Fotoğraf, Çizim ve
Resim Bölümleri'nrn küratörü. Pek çok
iinlü sergiye tmzasını atan Booth, 'BIII
Brant'in Ingüteresi', 'Hockney'in Fo-
toğraflan', 'lngiliz Fotoğrafi'nın Alün
Devrf adlı sergi kataloglannı düzenle-
di; aralannda 'Photography Notv'ın bu-
Iundugu çok sayıda kitap yazdı. 1987
yılında Kraliyet Fotoğraf Akademısi
Onur Ödülü'nü kazandı.
'Gözlerimden vuruldum'
Booth ile depremin izlerini görmek
için gerçekleştırdiği Adapazan ziyare-
ti sonrasında. Bresson üzerine verdiği
konferans öncesinde fotoğraf ve Bres-
son üzerine konuştuk. Konferansında da
Bresson'un çok değişik yüzlerini sun-
du tstanbullulara Booth. Asya'yı bir
düş kıtası, Amerika'yt da materyaliz-
min kıtası olarak gören Bresson'un top-
lumsal yönü önem kazanıyor fotoğraf-
lannda. Sol akımlaraeğilimi, onu, Sov-
yetler Birliği'nin mutlu yüzünü fotoğ-
raflarla ölümsüzleştirmeye yöneltmiş-
ti ömeğin.
Sevdiği ressamlann tablolannın resim-
lenni çekıyordu Bresson. Bilinçaltının
bir yerlerine yerleşen beğenisi benzer
bir göriintüyü yakaladığı anda deklan-
şöre basmaya yöneltiyordu onu. Sevdi-
ği şiirlerin, romanlann hayalinde ya-
rattığı imgelerin fotoğraflannı çekiyor-
du. Bir anlamda kamerasıyla şaka ya-
pıyordu Bresson. Ancak Booth'un da
onun için hazırladığı bazı şakalar var-
dı. Konferansında fotoğrafta kurgudan
ve kadrajdan nefret ettiğini söyleyen
Bresson'un bir köşelerden bulup çıkar-
dığı kurgulu ve kadrajlanmış fotoğraf-
lannı sundu izleyicilere.
'resson eğer yolculuk
edebilseydi ve bu sergiye gelseydi
emin olun hiç durmaz, deprem
bölgesine de giderdi. Bu ziyaretin
amacı fotoğraf çekmek de olmazdı
üstelik. tçindeki hümanist yan, onu
bu ziyareti yapmaya zorlardı.
Her zaman dünyanın sorunlanyla
yakından ilgilendi. Bresson bize,
her konuda daha geniş bir açıyla
düşünmeyi, insan yaşamının
önemini öğretti.
Istanbul'da bir fotoğraf galerisinin
bulunması ise Booth'u son derece he-
yecanlandınyor. Victoria ve Albert Mu-
seum'un kendi fotoğraf anlayışının ge-
lişmesi üzerinde son derece etkili oldu-
ğunu belirterek Pamukbank Fotoğraf
Galerisi'nin de etkinliklerini aynı kali-
tede sürdürmesini ve Istanbullu genç-
lere yararlı olmasını diliyor.
- Aidığınız sanat tarihi eğitiminden
sonra siri fotoğrafa çeken neydi?
BOOTH - Gözlerimden vuruldum
fotoğrafa. 1970 yılında İngiliz fotoğraf
sanatçısı Bill Brant'in sergisini görme-
ye gittim. O anda fotoğrafin yaratıcılık-
la yakından birbağlanhsı olduğunu fark
ettim. Fotoğrafçı bir amcam vardı. Çok
iyi bir adamdı, ama iyi bir fotoğrafçı de-
ğildi. Arkadaşlanyla birlikte gittiği ku-
lübe beni de götûrürdü. Birbirlerine
gösterdikleri resimlere bakarken sıradan
insanlann kullandıği bir makineyle yü-
rütülen sırada bir etkinlik olarak görür-
düm fotoğrafçılığı. Ama Brant, fotoğ-
rafin sanatsal yönünü gösterdi bana.
Benim kuşağımdan pek çok kişi bu ay-
dınlanmayı Henri Cartier Bresson ile ya-
şamıstır. Bugûn dünyada pek çok fotoğ-
rafçı mesleğine onun fotoğraflannı gör-
dükten sonra başlamıştır. Dünyayı bü-
yük bir güzellik, zekâ ve entelektüel bir
boyut katarak fotoğrafladı o.
- Bir fotoğrafı sıradanlıktan kurtanp
sanat üriinii yapan öJçütler neier sizce?
BOOTH - Açıkçası duygusal bir in-
sanım ben ve benim için bu ölçüt fotoğ-
rafin içindeki duygudur. Eğer fotoğraf
bende bir duygu uyandınyorsa ve onu
başkalanyla paylaşmak istiyorsam o fo-
toğraf benim için bir sanat yapıtıdır ve
onu müzemde sergilerim. tşin ilginç
yanı hepimiz, en azmdan hayatımızda
bir kez iyi bir fotoğraf çekebiliriz. Ama
Cartier Bresson'un dediği gibi, iyi yağ
elde etmek için bir ineği uzun süre sağ-
manız gerek. Bu sergide gördüğûnüz fo-
toğraflar da. fotoğrafa adanmış bir öm-
rün ürünleri. Gerçek ustalan bizlerden
ayıran. onlann adanmışlığıdır.
- Fotoğrafçdığın günümüzde modem
sanatlardaki yerini değerlendirir misi-
niz?
BOOTH - Modern sanatlarla ilgile-
nen herkes fotoğraftan yararlanıyor. Sa-
natın dış çemberinden merkezine kay-
dı fotoğrafçılık. Bunun bir nedeni, sa-
nıyorum herkes tarafından anlaşılabil-
mesi. Bu ilgi bir yandan da sanatçıla-
nn artık toplu iletişim araçlanndan ya-
rarlanmak istemesinden kaynaklanıyor.
Güzele, insana olan inancı
- Pcki fotoğrafçılığın geleceği için ne
düşünüyorsunuz?
BOOTH - Kim bilebilir? Bugûn fo-
toğrafçılık, sanatçının yaklaşımından
sanat akımlanna, pazarlamadan elekt-
ronik bilimine. modadan reklamcılığa
kadar çok değişik alanlarla iç içe. Bu-
gününü bile çözümlemek güçken gele-
ceği üzerine hiçbir şey söyleyemiyo-
rum. Bence küratör olarak görevim, ön-
celikle bugünün sanatçılannın yapıtla-
nna doğru bir yaklaşım sergilemek.
- Henri Cartier Bresson'un fotoğraf
sanatındaki yerini ve rolünii çok kısa
değerlendirir misiniz bizim için?
BOOTH - Bu sabah Adapazan 'nda-
ki kampı ziyarete gitmemin bir nedeni
de. Bresson'un aynı şeyi yapacağına
duyduğum inançtı. Bresson şu anda 91
yaşında ve doktorlan uçakla yolculuk
etmesini kesinlikle yasakladılar. Yaşa-
dığı evin dışına bile çok nadir çıkıyor.
Ama eğer yolculuk edebilseydi ve bu
sergiye gelseydi emin olun hiç durmaz
deprem bölgesine de giderdi. Bu ziya-
retin amacı fotoğraf çekmek de olmaz-
dı üstelik. İçindeki hümanist yan, onu
bu ziyareti yapmaya zorlardı. Her za-
man dünyanın sorunlanyla yakından
ilgilendi. Pazar günü video gösterileri-
ni görmek için gittiğimde, VVflBam Kent-
ridge tarafından yapılan işlerin Bres-
son ruhuna çok yakın olduğunu gör-
düm. Sanıyorum o bize her konuda da-
ha geniş bir açıyla düşünmeyi, insan
yaşamının önemini öğretti. Çadırkent-
te de hemen her çadınn kapısında çiçek
vardı. Bir de inanılmaz güzellikte bir be-
şik gördüm. Bu da bana, Bresson'un
güzele, insana olan inancını hatırlattı.
Bresson'un fotoğrafçılık için asıl öne-
mi budur.
10. Uluslararası Toronto Film Festivali 'nde 'Halkın Seçimi
Ödülü 'nü Sam Mendes 'in 'American Beauty' adîıfllmi aldı
İnsanın içiniacıtan bir komedi
Kültür Senisi-l 0 yıl önce-
sine kadar sıradan, yerel bir
sinema şenliği olan Toronto
Film Festivali, uluslararası ni-
teliğini kazandıktan sonra yıl-
dızı gittikçe parlayan bir et-
kinliğe dönüştü. Özellikle Ka-
nadalılann sinemaya olan il-
gisiyle bir anlamda taban-
dan destek butan' festivalde
resmı bir yan şma bölümü ol-
mamasına karşın çeşitli dal-
larda ödüller veriliyor. Bu
ödüllerin en sayginı ise hal-
kın oylanyla belirlenen 'Hal-
kın Seçimi Ödülü'. Bu yıl 10'su
Uluslararası Toronto Film Festiva-
h'nde 'Halkın Seçimi Ödülü'nü bir
Hollywood yapımı olan 'American
Beauty' adlı film aldı. lngiliz tiyat-
ro yönetmeni Sam Mendes'in ilk
sinema deneyimi olan yapıt, 250
bin kişinin oylanyla bu ödüle değer
bulundu. Film. kasım aymda ger-
çekleşecek olan Londra Film Festi-
vali'nin gözde yapımlan arasında
gösteriliyor.
Amerikan toplumunun ilen'şimsiz-
liğe ve ruhsal çöküntüye yol açan de-
ğerier sistemınin sivri ve alaycı bir
dille betimlenmesi niteliğinde 'Ame-
rican Beauty', Günümüzün gözde se-
nanstlerinden Alan BaO, tümüyle
verimsizleşmiş, aile içi iletişim İta-
nallannı kurutmuş, orta yaş buna-
lımlanndan mustarip ailelerin ken-
dileriyle, birbirlenyle, çocuklany-
la yaşadıklan sağır ve dilsiz savaşı
kara mizahın silahlannı kullanarak
işliyor. Filmin başrollerinde Kevin
Spacey, Annette Bening ve genç
oyuncu Mena Suvari var. Spacey,
aşk öğesi dibe vurmuş bir evlilikle
ve artık görmeye bile dayanamadı-
ğı kansıyla cebelleşen bir aile ba-
basını canlandınyor. Annette Be-
nıng ise emlak komisyoncusu eşi
oynuyor.
The Times gazetesinin film eleş-
tirmeni SeanMacaulay'a göre 'Ame-
rican Beauty' yalnızca can yakıcı
bir film değıl, aynı zamanda etkile-
yici \e insanın içini acıtacak kadar
komik. Filmi klasikler arasına gir-
meye aday bir başyapıt olarak gö-
ren Macaulay, yapımın, iki yıl ön-
ce ülkemizde de gösterilen Ang
Lee"nin "Buz Fırünası' filmiyle pek
çok ortak nokta içerdiğini düşünü-
yor. Her iki film de kent dışında
(banliyölerde) yaşayan hali vakti
yerinde ailelerin içi boş ama aynı za-
manda kendılerinin bile farkında ol-
madıklan bir kederle yüklü yaşam-
lannın izini sürüyor. İki yapıtta da
orta yaş bunalımının yarattığı dal-
galanmalann fotoğrafı çekiliyor, tü-
ketici anlayışın tehlikelerine gön-
'American Beauty'de Spacey ve Suvari.
dermeler yapılıyor. Gerek Buz Fır-
tınası'nda gerekse American Be-
auty'de kahramanlar. yenilenmenin
ve kurtuluşun yolunu tehlikeli ve
dipsiz serüvenlere atılmakta görü-
yorlar. Hiç bitmeyen bir kör dövü-
şünün kurbanı çiftler, sanki tüm dün-
yayla iletişimini koparmış gibi gö-
rünen komşular, kimliğini arayan
gençler, biraz erken gelişmiş ve 'afef
olmanın sımnı küçük yaşta keşfet-
miş kızlar (American Beaty'de bu ka-
rakteri Mena Suvari canlandınyor),
yağmur altında patlayan cin-
sel arzular. u>aışturucularla
ilk tanışma, sancılı ve hırslı
anneler, duygusal iletışimsiz-
liğin tavana vurduğu akşam
yemekleri... Ve her iki film de
ölümle sonuçlanıyor.
Ancak tüm bu benzerlikle-
re karşın American Be-
auty'nin Buz Fırtınası'nın tü-
retilmiş bir biçimi olmadığı-
nı savunan eleştirmen, filmin
insanı şaşırtacak kadaryeni bir
dil kullandığını ve yeni şey-
lerden söz ettiğini söylüyor.
Eleştirmenin belirttiğine göre Ame-
rican Beauty'nin 34 yaşmdaki yö-
netmeni Mendes, filmine başlama-
dan önce Lee'nin filmini kendisine
rehber olarak almış ve yönetmenin
karakteri soyutlamatekniğinden çok
yararlanmış.
Toronto Film Festivali'nde yine
halk tarafından seçilen Toronto City
Ödülü'nü ise Jeremy Podeswa'run
'TheFıveSen«'adlıyapınaldı.Şen-
likjürisi, LeaPool'urı 'EmporteMoi'
filmini de övgüye değer buldu. 'Buz Fırtması' ile benzeıük taşıyan filmde, kimliğini arayan genç kın Mena Su\ari ovnuyor.
Osmanlı Imparatorluğu'nun kültür haritası
Osman Hamdi'nin 'Mimozalı Kadın' tablosu.
Kültür Servisi - Yapı Kredi Kültür Sanat Yayın-
cılık, geçen yıl Bizans'tan sonra Osmanlı Impara-
torluğu'nun kuruluşunun 700.Yılında bu yılın ikin-
ci yansmda bir 'paket yaym' yapacak, konuyla il-
gili sergiler açılacak. Önce Cogito'nun, Sanat Dün-
yamız'ın. kitap-lık'ın özel sayılannı birbiri ardına
yayımlayacak.
700. yıl dolayısıyla, tıpkı Cumhuriyet'in 75. Yı-
lında olduğu gibi, dev bir sergi ile bu yayınlan des-
teklemeyi amaçlayan Yapı Kredi Kültür Sanat Ya-
yıncılık, yıl sonunda Kazım Taşkent Galerisi'nde
açılacak çok önemli bir sergiyle noktalayacak 700.
yılı etkinliklerini.
Etkinlikleri, kapsamlı bir Osmanlı Biyografile-
ri ansiklopedik sözlüğü, Yalçın Tura'nın hazırladı-
ğı Kantemir'ın Musiki Nazariyatı kitabı, AK Alpars-
lan'ın Osmanlı Hat Sanatı, Attila Şentürk'ün Di-
van Şiiri Antolojisi, Ekrem Işm'ın kültür tarihi di-
zisi için kurguladığı, peş peşe gün ışığına çıkacak
özel kitaplannı, yıl sonunda gerçekleşecek ulusla-
rarası Divan Şiiri Kollokyumu için kaleme alınan
bildiriler tamamlayacak.
700 yıl süren bir imparatorluğun kültür haritası
nasıl çizilir sorusuna Sanat Dünyamız dergisinin 'Os-
manh Özel Sayısı'nda yanıt aranıyor.
Osmanlı kültürüne egemen olan ruhu yakalama
çabasında derginin dosya konusu her biri kendi uz-
manlık alanında izler bırakrruş isimlere aynlmış. Ni-
ce 'Osmanlı münevveri'nin yaşamöyküleri ve ya-
şadıklan dönemle kurduklan ilişki ve etki alanla-
n çerçevesinde dosyada; Matrakçı Masuh'u Me-
tin And ve Hüseyin G.Yurdajdının. Azarlı Sinan'ı
Enis Batur ve 1. Aydın Yüksel'in, İsmail Dede'yi
Ahmet Hamdi Tanpuıar ve Yalçın Tura"nın, IILSe-
lim'i Hilmi Yavuz ve Süleyman Erguner'in, AIi
Kuşcu'yu Salim Aydüz ve Tosun Terzioğlu'nun,
Mimar Sinan'ı Samih Rifat ve M.BahaTanman'ın,
Tamburi Cemil Bey'i Güven Turan ve Fikret Ka-
rakayanın, Nakkaş Osman ı Orhan Pamuk ve
Nurfaan Atasoj 'un. Osman Hanıdi Be> "i FeritEd-
gü ve Mustafa Cezar'ın, Le\Tii'yi Orhan Dunı ve
Gül İrepoğhı'nun, Itri'yi Yümaz Karakoyunlu ve
Waher Feldman'ın, Karahisari'yi Hulki Aktunç
ve Ali Alparslan'ın yazılanndan okuyabilirsiniz.
Tarüşma konusu 'Osmanlı mirası'
Osmanlı mirasının izleri, 'İzler' bölümünde Lo-
uis Massignon'un 'Islam Halklanmn Sanatsal Ya-
ratım Yöntemleri', Jale N. Erzen'in 'Osmanlı Sa-
natı ve Mimarisinde Estetik ve Duyarlık'. Metin
And'ın 'Sanatçı Cariyeler', Onur BilgeKııla'nın 'Ba-
tı Müziğinde Osmanlı' ve Enis Batur'un 'Hezar-
fenliğe Dair Söyleşi Denemesi" yazılanyla sürüyor.
Bu özel sayınm tartışma konusu 'Osmanlı Mira-
a'. Osmanlı mirası ile ilişkimizi NevzatSayın'ın yö-
nettiği toplantıda Turgut Cansever,Ferit Edgü, Ah-
met Oktay, Yalçın Tura ve Ömer Liuç tartışıyor. Bu
sayıdaki Söyleşi'yi Necdet Sakaoğhı. Osmanlı sul-
tanlannın yönetim merkezi Topkapı Sarayı Müze-
si'nin müdürü FiMz Çağman'la gerçekleştirmiş.
Sanat Dünyamız'ın bu özel sayısı ile birlikte Mu-
rat Morova'nın tasavvuf hayatında kullanılan araç-
gereçler ve levhadan oluşan koleksiyonunun tanıtıl-
dığı bir kitap da veriliyor.
IŞILDAK VE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
Hüzün Mevsimiyse...
Hüzün mevsimiyse, Eylül'û yaşıyorsak, sonba-
harsa kapımızı çalan, biz hep sonbahan yaşıyor-
sak, aşklarsa hep yazdığımız, söz ettiğimiz, uzak,
imkânsız, gerçek aşklarsa, yine şiire dönmeliyiz.
Sık sık şiirden, şiir küaplanndan söz etmeliyiz. Ya-
şamın şiirini yitirmemeliyiz. Yaşamın şiirine giden
yol önce şiirden geçer besbelli...
Yayın yaşamına başladığından beri Adam yayın-
lan "şiir kitaplan" yayımlamayı özenli bir biçimde
sürdürüyor.
Daha önce yayımladığı Oktay Rifat'ın bütün şi-
irinin yeni basımı iki cilt olarak elimizde. Bu iki cilt-
te şairin başlangıcindan 1979'a kadar olan kitap-
lan yer alıyor. Sanınm üçüncü ciltte son dönem şi-
irteri yer alacak.
Bu büyük ustanın bütün şiirierini edinme olana-
ğı, okuriar için, herkes için bulunmaz bir nimet.
Oktay Rifat'ın dizelerini, tüm âşıklar adına sev-
gililere gönderelim:
Sen mi o gülleri takındın, Güzel,
Yoksa o güller mi seni takındı!
Adam yayınlannda yeni yayımlanan öteki iki ki-
tap da Memet Fuat'tan, Yaşlı BirŞaire Mektuplar
ile Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi.
Yaşlı Bir Şaire Mektuplar şiir sorunlarına ilişkin
bir kitap. Memet Fuat'ın Cumhuriyet gazetesinde-
ki köşesinde ve Adam Sanat dergisinde mektup
btçimiyte yazdığı şiire ilişkin yazılannı içeriyor kitap.
Şiire ilişkin görüşlerin yanı sıra, modern Türk şi-
irinin ana eksenleri, ana sorunlan da gündeme ge-
tiriliyor.
Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi'nin on üçüncü ba-
sımına, yeni şairler ve yeni şiirter alınmış. İki ciltte
toplanan antoloji 1012 sayfa. Şairlerin kısa yaşa-
möyküleri ve şiire ilişkin görüşlerinden parçalar da
eklenmiş.
Birde Fazıl Hüsnü Dağlarca bölümü var. Bu bö-
lümde seçilen şiirin yalnızca adlan ve Dağlarca'ya
ilişkin yazılar yer alıyor. Dağlarca. Memet Fuat da
bir türtü içinde çıkamıyor, doğrusu ben de hiç an-
lamıyorum, izin vermiyor.
Daha önceki basımdan dolayı açılan dava sürü-
yormuş. Bildiğim kadarıyla ilgili yasanın 34. mad-
desinin "oran" meselesine dayanıyor iş. Yani Dağ-
larca, her ne kadar yasa Memet Fuat'a izin verse
de benden çok aldın diyor ilgili yasanın "oran'a iliş-
kin şıkkını göstererek.
Memet Fuat, Dağlarca'dan önceki basımda 37
şiir seçmiş. İlk bakışta bir kitap hacminde olan bu
sayı izin hakkını doğuruyorsa da, Dağlarca gibi bir
şairden, binlerce dize yazan bir şairden bir antolo-
ji için bu sayıda şiir seçmek az bile!
Memet Fuat "nesnel" bir yaklaşımda bulundu-
ğu için seçiyor. Dediği gibi, Dağlarca'nın olmadığı
bir antoloji eksik kalıyor! Bence Dağlarca bu ina-
dından vazgeçmeli. Vazgeçmeli de, bu kapsamlı
antoloji -bundan sonraki basımı tabii ki- eksik kal-
mamalı...
. İlk bastfTH 1985 yılmda yapılan antoloji, bugüne
kadar üzerinde en çok konuşulan ve bildiğim ka-
danyla da en çok okunan, en çok basım yapan bir
antoloji. İlk biçimi 12 basım yapmış.
Aslında bir şiir antolojisinin bu kadar çok basım
yapması bizi şaşırtmamalı. Çünkü birincisi, Türk şi-
iri, dünya şiirinin çok önemli bir damandır. Ikincisi,
antolojide Memet Fuat'ın imzası var.
Memet Fuat bu yeni basımda, yeni şairler alma-
sına, yaşayan şairlerin son şiirlerinden örnekler
vermesine karşın, yine Antoloji'yi Refik Durbaş'ta
brtiriyor. Ondan sonrası yok. Bu, ilk basımda da eleş-
tirilere hedef olmuştu, sanınm şimdiki basım da ben-
zer eleştirileri üzerine çekiyor
Ancak Memet Fuat, Durbaş'tan sonraki doneme
ilişkin görüşterinı, Antoloji'nin başındaki "On Üçün-
cü Basım İçin" başlıklı yazıda şöyle dile getiriyor:
"Günümüze yaklaştık yaklaşmasına, ama eski-
lerin yeni şiiheriyle. Antolojideki en gençler gene
1944 doğumlu. 1970'lerden sonra ünlenenleryok.
Onlar apayn, başına buyruk bir antoloji olarak bi-
çimleniyor kafamda. Açıkçası, onlan elemek iste-
miyorum. Okurlann yapmadığı bir işi yapmaya
kalkmak ürkütüyor beni."
Şiir kitaplarına, devam etmek üzere, Çağdaş
Türk Şiiri Antolojisi'nde yer alan ve Sıvas katli-
amında yitirdiğimiz Metin Altıok'un dizelenyle kü-
çük bir "ara" verelim:
Durmadan gariara garajlara düşerim,
Gayri bilmem ne olur size kalmış gerisi.
Adıma ara sıra törenle mum dikerim,
ölümüme gönülden bir merhaba yenisi.
Sahi o ölümden ben ilk nerde ölmüştüm?
Euroyision Şarkı Yartşması
Türkiye elemesi
• ANKARA(AA)-lsveç'te 2000 yılında
gerçekleştirilecek Eurovision Şarkı Yanşması'nda
Türkiye"yi temsil edecek eserin belirlenmesi amacıyla
yapılacak Türkiye elemeleri için eser teslim süresi 6
Aralık Pazartesi günü olarak belirlendi. TRT'den
yapılan yazılı açıklamaya göre, yanşmaya kanlmak
isteyenler, yanşmayla ilgili şartnameyi Ankara'da
TRT Müziİc Dairesi Başkanlığı'ndan; Istanbul, Izmir,
Trabzon, Erzurum, Diyarbakır, Antalya ve Çukurova
bölge müdürlüklerinden ve Hatay II Radyosu'ndan
temin edebilecekler. Besteciler, eserlerini en geç 6
Aralık Pazartesi günü mesai bitimine kadar, 'TRT
Sitesi Müzik Dairesi Başkanlığı A Blok 9. Kat Or-
An/'Ankara' adresinde bulunan '2000 Eurovision
Şarkı Yanşması Bürosu'na elden makbuz karşıhğı
teslim edecekler.
Antonio Banderas, şaln
Ruben Dario'yu oynuyor
• Kültür Servisi - Ispanyol aktör Antonio Banderas,
yönetmenliğini Carlos Saura'nın üstlendiği
Nikaragualı şair Ruben Dario'nun hayatını anlatacak
bir filmin başrolünü oynamaya hazırlanıyor. 2000
yılındaki Cannes Film Festivali'nde dünya prömiyeri
yapılması düşünülen filmin bütçesi ise yaklaşık 30
milyon dolar olacak. Film, şair Dario'nun yaşadığı
Nikaragua, tspanya, Şili, Arjantin, Fransa ve
ABD'de çekilecek. Nikaragua'nm en büyük
şairlerinden sayılan ve gerçek adı Felix Ruben
Garcia Sarmiento olan Dario, 1867-1913 yıllan
arasında yaşamıştı. 14 yaşında Ruben Dario adıyla
şiir yazmaya başlayan ve Modernismo akımının
öncüsü olan sanatçı, bir süre gazetecilik ve
diplomatlık da yapmıştı.