Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 EYLÛL 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
l LJri. [email protected] 15
Ugo Rondinone, çaİışmalannda izleyicilere sıradan insanlann yaşamlannı aktanyor
Yaşam ve aşk üzerîne replilder
ESRA ALİÇAVUŞOĞLU
-UyuhadL
-Uyuyamıyonım.
-Neden ki?
-Acım var.
-Ne?
-Kalbim kınldı arkadaş.
-Sahiden.Neoldu?
-Tongaya bastırdılar. İhanete
uğradım. Sevdiğim kadın aldat-
tıbenL
-Kim? ..
-Vera. '
-Vfera kim?
-Bahsetmek istemjyorum.
-Kafana göre.
-Bak onun fotoğrafi.
-Aaa güzelmiş.
-Onu n uğru na her şeyi yapar-
dım.
-ÜzûkJüm.
-Anlayamadun gittL
-Atlatırsın.
-Hayır, atlatamam.
-Atlatırsın, attabrsın.
-Bu kadını sevmiştim.
-Başka kadınlan da sevmiş-
tin.
-Vcra gibi değiL Vera başkay-
dı.
-İnan bana atlahrsın.
-Doğru be! Yann, yann atia-
ünm_
lsviçreli sanatçı UgoRondino-
ne'nin Aya Irini'nin apsısine yan
yana yerieştirdiği iki ağaç, yaşam
ve aşk üzerine konuşuyorlar.
Rondinone'nin apsisteki
synthronon (Dogu hiristiyan
kiliselerinde din görevlilerinin
oturması için yapılmış sıralar.)
mekânını kapatarak tiyatro sah-
nesi olarak kurguladığı çalışma,
parkta güneş batarken-ay doğar-
ken arası bir zaman diliminde
geçiyor. 'Güneş Batıp da Ay
Doğduğunda
1
adlı yapıt, Zü-
rih tekı GaJerie Hauser & Wirth
& Presenhuber'in izniyle sergi-
leniyor. Parkta duran bu iki el-
ma ağacı tıpkı Samtıd Beckett'ın
minimalist repliklerinde olduğu
gibi konuşuyorlar.
Konuşmalar dönûşûmlü
Rondinone'nin gerçek ile ya-
pay arasında hesaplaşmalar ya-
ratmaya olan ilgisi, sanatçının
1986 yılında Viyana'daki
Hochschule fîir Angenvandte
Kunst'ta sanat eğitimine başla-
madan önce, kısa bir süre Her-
mann Nitsch ve Orgies Mystery
Theater grubuyla çalışmış ol-
masına bağlanabilir. Ugo Ron-
dinone'nin konuşan agaçlannın
replikleri tıpkı bir çember düze-
ni biçiminde tasarlanmış. Ko-
ondinone'nin
konuşan
iki ağacı
yaşamın
tekdüzeliğini
ve sıradanlığın
sürekli olarak
yer değiştirmesini
anlatıyor.
Bienalin
afışi olarak
düşünülen
denizin altında
uyuyan
palyaçosu
ise depremi
çağnştırdığı
için
başka
bir işiyle
değiştirildi.
nuşmaıar sureKiı Dir aonuşum
içinde. Ağaçların yüklendiği
kimliklerdevamlı olarak yerde-
ğiştiriyor. Üzeri tıpkı yılbaşı
ağaçlan gibi küçük hoparlörle
süslenen çalışmanın hemen ar-
kasında içbükey bir sahne yer
ahyor ve mavi spotlarla aydın-
latıhyor.
Ugo Rondinone bu iki elma
ağacının, hepimizin zaman za-
man yaptığı konuşmalardan pek
de farklı bir diyalog içinde olma-
dıgını söylüyor. **Iki ağaç da sı-
radan bir yaşamı aniatıyor. Ağaç-
lann diyaloglan hepimizin ko-
nuştuğu ya da bir giin konuşaca-
guTuz türden. Hepimizin yaşa-
nunda böyle zamanlar oimuştur.
Âşıkohıruz,aynhnz, kalbimiz lo-
nbr ve hissettiklerimizi dostlan-
nuzia paylaşınz. Bu çaiışmada
sıradan yaşamın monotonluğu-
nu anlatmaya çalışıyorum. Ko-
nuşmalann çember biçiminde
geri dönmesi ve yaşamın sıra-
danlığL- İnsanlann konumlan-
mndegişebileceğivemonotonhık
anlatmak istedigim_ Sıradann-
ğın sürekli olarak yer değiştir-
mesL."
5. Uluslararası Istanbul Bi-
enali'nde Bevery Semnes'in de-
vasa elbiselerini yerleştirdiği, bu
kez bir tiyatro sahnesine dönüş-
türûlen Aya trini'nin apsisinde
hiç bir çözümü olmayan kendi Ağaçlann diyaloglan bir çember düzeni biçiminde tasarlanmış.
içine kapah bir kısırdöngûyû an-
latıyor Ugo Rondinone. Olduk-
ça minimal. doğal bir biçimde ta-
sarlanan çalışma, günûmüz iliş-
kilerini de irdeliyor bir bakıma.
Ancak, Aya Irini'nin akustik dü-
zeni yapıtın diğer işleri etkileme-
sine neden oluyor.
Rondinone, işlerinde günü-
müz bunalımlannın temelindc
gerçekliğinin yetmediğine dik-
kat çekiyor ve bu insanlık duru-
munu açık yüreklilikle gösteri-
yor. Hemen her çalışmasmda in-
san yaşamının monotonluğunu,
hareketsizliğini vurgulayan Ron-
dinone, bu çalışmasmda aynı za-
manda kaybedilenleri, melan-
koliyi ve romantizmi de vurgu-
luyor.
Ötekiişi Taksim'de
"Bu çahşma, bienalin 'Tutku
ve Daiga' başuklı konseptine de
son derece uygun. Duygular. in-
san yaşamının vazgeçflmezL- An-
latmaktstediklerimwişlerwnete-
mel ıılriıjpııı şeyler uluslararası
probiemler. Insanlar bir kısır-
döngünün içinde. Konuşmaya
ihtiyaçlan var, konuşuyoıiar da_
Ama birbirlerini anlamıyorlar,
daha doğrasu dinlcmiyoriar."
Çalışmalarında bırçok sanat
türünü ve tekniğinı bir araya ge-
tiren Ugo Rondinone'nin 'Whe-
re do we go from here?' (Bura-
dan nereye gidiyoruz?) başlıklı
işi ise Taksim'de Metro girişin-
de bienal süresince sergilene-
cek. Gökkuşağı şeklinde düzen-
lenen bu çalışma Istanbul için
özel olarak yapıldı. Mekânın ve
şehrin özelliklerine göre bu üs-
lupta neon çahşmaları yapan
Ugo Rondinone, Paris için ise
Körti Günkr Brtti' başiıklı bir
çalışma gerçekleştirmişti. Sa-
natçının rolûnü, gerçekliği salt
iletmekten çok onu yeniden bi-
çimlendirmek olarak algılayan
Rondinone. bu çaİışmalannda
şiirsel bir dil yakalamayı amaç-
lıyor.
Rondinone'nin işlerini Eliza-
betta Janus 'Açılımlar' başlıklı
yazısında şöyle açıklıyor "Ron-
dinone'nin işlerindeki uçuculuk,
bdki de hem seçkin hem de po-
püler sanattan aldrçjı formlann
gerçekliğin kendisi gibi, giderek
bir bütün olarak kavrannıası zor-
laşan, birçok öğeden oluşan btr
vizyon içinde kanşıp erimesinden
kaynaldaıur. Gündelik yaşamın
karmaşaiannı veçefişkierini deş-
tinneküzerestratejikurmak ye-
rine, Rondinoneoidukça kişiseL,
paralel bir gerçektik önerivor"
Palyaçonun çelişldsL.
Marmara depreminden önce
bienalin afışi olarak düşünülen
Ugo Rondinone'nin denizin al-
tında uyurken gösterdiği 'Palya-
ço' imgesi, bienal yöneticıleri
tarafından sular altındaki dep-
rem enkazını çağnştırması nede-
niyle sanatçının başka bir işiyle
değiştirildi. Bienalin afişi ola-
rak sanatçının 1996 tarihli 'Ins-
taUtion View' başlıklı çalışma-
sı basıldı. Ama sanatçının bu ça-
lışması sanınz depremi daha çok
çagnştınyor. Hareket ve eğlen-
dirme özellikleri ile beynimizde
yer eden palyaço figürünü tam
tersi bir biçimde tasarlayan sa-
natçının bu çalışması sadece bi-
enalin kataloğunun iç kapağın-
da yer alıyor. Çaiışmada palya-
ço kavramının çelişkisi üzerin-
de duruluyor. "Herkes palyaço-
lan hareketlilikieri ile caniandı-
nr beyninde.OnJar insanian eğ-
lendirmek için vardır. Burada
bir suyun içinde uyurken göste-
riyorum palyaçoyu. Yapmak is-
tediğim büyük bir çelişkiyi gös-
termek aslında."
Rondinone'nin palyaçosu,
kendi yaşamının sıradanlığı ile
bizim yaşamlanmızın şu ya da
bu sıradanlıgnu unutturmak olan
mesleği arasında sıkışmış so-
kaktakı adam aslında.
Yeni bir dergi: art-ist
Çağdaş sanatta
beden kullanımı
Kültür Senisi - Plastık sanatlar ortamına ye-
ni bir dergı daha katıldı: arHst Editörlüğünü
sanatçı HafilAltınderenin yaptiğı derginin gra-
fık tasanmı VahitTuna'ya ait. Herhangi birku-
rumun çahsı altında olmadan birkaç genç sa-
natçının özverili çalışmalan ile yayımlanan der-
gi, plastik sanatlar ortamına katkıda bulunma-
yı amaçlıyor.
Derginin birinci sayısının yayın kurulunda Ha-
lil Altındere, Süreyya E\Ten, Erden Kosava.
Emre Kf^-uncuoğlu. Yeşinı Özsoy ve ŞenerÖz-
men yer alıyor. Dergi sadece Türkıye'deki gün-
cel sanat ortamını degil, uluslararası güncel sa-
nat ortamındakı en son gelişmeleri de içinde tar-
hşmayı hedefliyor.
art-ist dergisi-
nin temel ilkele-
rinden biri de,
eleştirinın bilgi-
lendirme ve ha-
berdar etmenin
ötesindebiryara-
tıcı etkinlik ola-
rak ele alınma-
sı... Dergi. Türki-
ye'deki çağdaş
sanat ortamında-
ki tartışmalann
magazin. deko-
rasyon, kadın
dergilerivegün-
lük gazetelenn
sınırlı sayfalan-
nın ötesinde geniş kapsamlı tartışma platformu
yaratmayı amaçlıyor.
art-ist'in birinci sayısı genel olarak çağdaş sa-
natta beden kullanvmını ırdelerken dosya konu-
su olarak da 'Sanatta Vandalizm'ı elealıyor. Der-
ginin söyleşi bölümünde Halil Altındere. Erden
Kosova ve Süreyya Evren'in AB Akay ile yap-
okJan röportaj bulunuyor.
Emre Koyuncuoğlu'nun 'PerfonnansSana-
ti Üzerine Notlar'. Yeşim Özsoy'un 'Tfirld-
ye'de Performans SanatT. John Tozer'in 'Ar-
nkReamÖkJü'.GradyT.Turnerin'OlegKıı-
BkDcJtchProjeleri", Erden Kosova'nın 'Sessiz-
Kk ve Haykınşın Oncesindc". Halil Altınde-
re'nin 'Fluxus'. Owen Drolet'in 'Amerika Be-
ni Isınr, Ben de Amerika'yT derginin sayfala-
nndajeralan yazılardan. Ekimayı içinde ikinci
sayısı çıkacak olan art-ist. Venedik ve Istanbul
" bienallennı dosya konusu olarak okuyucula-
•na sunacak.
Derginin sponsorluğunu Simge Kâgıtçılık
'emyor.
AychnTeker-'Sdaşönııak',
Tuğçeülugün,1997.
Güzelbir Türkçeiçin altı toplanü
Türkçenin Zenginleştirilmesi Kurultayı bugün YTU Oditoryumu 'nda başlıyor
Kültür Servisi -Yıldız Teknik Ünı-
versitesi'nin (YTÜ) Hürriyet Göste-
ri dergisiyle birlikte düzenJediğı Türk-
çeninZenginleştirilmesi Kurultayı bu-
gün başlıyor. İki gün sürecek olan ku-
rultay YTÜ Oditoryumu'nda yapıla-
cak.
Açılış konuşmalanndan sonra ya-
pılacak ödül töreninde Türk Dil K.u-
rumu kuruculannın yakınlanna Sanüh
Rifat'ın torunu Samih Rifat'a, Ruşen
Eşref in yeğeni TevfikÜnaydoı'a. Ya-
kup Kadri'nin yeğeni Murat Be^e'ye.
Celal Sahir'ın kızı Berin Nadi"ye ve
Nurulah Ataç'ın kızı MeralAtaç'a te-
şekkür ödülü verilecek.
Aynca bugüne kadar TDK Ödülü
alan yazar ve şairlerimizden yetmiş beş
yaşını doldurmuş olan Oktav AkbaL
Fazıl Hüsnü Dağlarca. Orhan Asena.
NecatiCumalı. Ylelih Cevdet Anday,
Zeyyat Selimoğlu, İlhan Berk Vü'sat
O. Bener ve Recep BBgİDer'e de, Türk-
çeye yaptıklan katkılardan dolayı ödül
verilecek.
YTÜ Mezunlar Derneği'nin dü-
zenlemeleriyle bir yıldır yürütülen
kültürel etkinlikler kapsamında ger-
çekleşen kurultaya yaklaşık kırk ko-
nuşmacı katılıyor. Kurultay, bir yan-
dan Türkçenin zenginleştirilmesi bi-
lincini canlı tutmayı amaçlarken bir
yandan da dilimizin özensiz ve yan-
lış kullanımını durdurmaya, duru bir
Türkçeye dönülmesine ve ortak bir ya-
zım kılavuzunun oluşturulmasına kat-
kıda bulunmayı amaçlıyor. Kurultay
kapsamında aynca Türk Dili ve Bi-
limsel Yayınlan Sergisi, Dil Kurultay-
lan Fotoğraf Sergisi ve imza günü de
düzenlenecek.
Genel değerlendirme yann
Bugün saat 09.00'da YTÜ Mezun-
lar Derneği Başkanı Yaşar Büyükçe-
tin. Kurultay Koordinatörü Hikmet
Akmkavnak ve YTÜ Rektörü Prof. Dr.
Ayhan Alkış ile devlet adamlannın
yapacaklan açılış konuşmalannın ar-
dından ödül törenı gerçekleşecek. Ku-
rultayın ilk oturumu saat 10.30'da baş-
layacak. Prof. Dr. TalatTekin'in baş-
kanlığını üstlendiği Dilbilim. Dil Bi-
limci ve Dil Yanlışlan' başlıklı oturu-
ma Huiki Aktunç' Di 1 ve Tüy', Hasan
Mefih Cevdet Andav Oktav Akbal NecatiCumalı
ürkçenin zenginleştirilmesi bilincini canlı tutmayı, duru bir Türkçeye
dönülmesini ve ortak bir yazım kıîavuzunun oluşturulmasını amaçlayan
kurultayda Melih Cevdet Anday, Oktay Akbal ve Necati Cumah'ya dilimize
yaptıklan katkılardan dolayı teşekkür ödülü verilecek.
Anamur 'Dil Mantık ve Türkçe', Bah-
riye Çeri'Romancı ve Dil', Hakkı
Devrim 'Türkçenin Yazım Kılavuzu'
ve Fey^a Hepçilingirler'Dil ve Söyle-
yiş Yanlışlan' konulu bildirileriyle
katılacak. Saat 14.30'da başlayacak
ikinci oturumun konusu ise 'Dil Dev-
rimi ve SonrasL' Prof. Dr. Mustafa
Şerif Onaran'ın yöneteceği oturum-
da Prof. Dr. Doğan Aksan 'Çok Eski,
Çok Yaygin ve Çok Güçlü Bir Dil:
Türkçe', Ömer Demircan "Gelişen
Bilim ve Sanat Kavramlannı Karşı-
lamada Türkçenin Yeteneği', Konur
Ertop 'Ataç'ın Dil Devrimine Katkı-
sı'. Kamile İmer 'Nasıl Bir Dil Plan-
lama.sı Gereklidir?' ve Hamza ZiinT-
kâr 'Dil lnkılabının Türkçeye Kazan-
dırdıklan' üzerine konuşacaklar..
Türkçenin Zenginleştirilmesi Ku-
rultayı'nda yann saat 09.30'da başla-
yacak olan üçüncü oturumun konusu
'Türkçenin Özleşraesinde Ölçü.' Tah-
sin Yücel'in yöneteceği oturumda tn-
ci Enginün Dılin Zenginleşmesinı
Kim Yapacak'. Nihat Kmıkoğlu 'Türk-
çede Teknik Terimler Sorunu, Malze-
me Bilimi ve Mühendislik Terimleri
Sözlüğü', Doğan Hasol 'Dilin Zengin-
Jeşmesinde Üniversitelerin Yeri', Emin
Özdemir 'Özleştirmenin Ölçüsü ve
Türkçede Yeni Yaratımlar', AK Püs-
kiillüoğlu 'Türkçenin Özleşmesinde
Ölçü Gerekli mi?', ve Güven Turan
'Dilin Sınırlan, Yazann Sınırlan'.
Saat 13.15'te başlayacak olan 'Dil
Devrimi veEdebiyatçüanmız' başlık-
lı dördüncü oturumun başkanı Doğan
Hızlan. Bu oturumda Adalet Ağaoğ-
lu 'Sözün, Sesin Dili', Adnan Binya-
zar 'Yaratıcı Dil', Cevat Çapan 'Dil
Devrimi ve Edebiyatçılar'. Ozdemir
Jnce 'Bu Türkçeyle Yazar Olmak
Mümkün mü?', Ahrnet Oktay 'Fazıl
Hüsnü Dağlarca'da Dil Düşüncesi', ve
Olcay Önertoy 'Dil Devrimi ve Ede-
bıyatçılanmız' başlıklı bildirilerini
sunacaklar.
'Eski ve Yeni Dil Kurumlannın Di-,
le Bakışı' başlıklı beşinci oturumun
başkanlığını Talat Halman üstleni-
yor. AtametBican Erdlasun 'TDK'nin
Kurulduğu Tarih Olan 1932'den Gü-
nümüze Dil Siyaseti', Sumru Ozsoy
' 1980 Öncesi ve Sonrasında TDK'nin
Dilbilgisi Çalışmalanna Yaklaşımı',
SevgiOzel 'Atatürk'ün TDK'nin Yap-
tığı Sözlük, Yazım Kılavuzu Çalış-
malan ile 1983'ten Sonrasmı Karşı-
laşürma', tsmail Parlaür 'Türkçe Söz-
lülderimizin Durumu' ve Şerafettin lu-
ran da 'Eski ve Yeni Dil Kurumlan-
nın Dile Bakışı' başlıklı konuşmalar-
la yer alacak oturumda.
Saat 16.15 'te başlayacak olan altın-
cı ve son oturumda ise genel değer-
lendirme yapılacak. Oturum başkan-
lığını Emre Kongar'ın yapacağı de-
ğerlendirmeye YusufÇotuksöken, Ni-
lüfer Kuyaş. Yüksel Pazarkaya, Meh-
met Zaman Saçuoğlu ve Süleyman
Yağız katılacaklar. Türkçenin Zen-
ginleştirilmesi Kurultayı'nın kapanış
konuşmasını da Talat Halman yapa-
cak.
ODAK NOKTASI
AHMETCEMAL
Devlet Nasıl Yıpramr...
Günümüzün Avrupa Birliği, Devletin ne oldu-
ğu VG olması gerektiği, ne olmadığı ve olmaması
gerektiği konusunda aynı anlayışı paylaşan dev-
letlerden oluşma birtopluluktur. Aynca bu anlayış,
bugün artık Avrupa sözcüğü ile de eşanlamlıdır.
Bu anlayışa göre Devlet, yalnızca ve yalnızca va-
tandaşlan için vardır. Bu, hizmet eden Devlet il-
kesi diye de özetlenebilir. Yine bu anlayış doğaıl-
tusunda vatandaşlar, Devlete karşı bazı görevier
üstlenmişlerdir, çünkü ondan bekledikleri hizmet-
ler vardır.
Bu konumuyla Devlet, toplumun en iteri düzey-
deki örgütienme biçimidir ve son derece somut
bir olgudur, bir tüzelkışidir. "Kutsal Devlet" ya da
"kendi için varolan Devlet" anlayışı, bugünün uy-
gar dünyasında çoktan tarihe kanşmıştır.
Böyle uygar bir anlayışı temel alan bugünün
Devleti, görevterini yenne getirmemesi nedenıyle
eleştırildiği zaman aeğıl, fakat ancak kendisi gö-
revlerini yerine getirmediği zaman ve getirmediği
ölçüde yıpranabilir. Devleti görevlerini yerine ge-
tirmediği için eleştirmek ise yine uygar dünyada,
o devletin sınırian içerisinde yaşayanlann en do-
ğal haklandır.
Türkiye'ye geünce, devleti yönetenlerin söylem-
lerine bakılırsa devlet, hâlâ eleştirildiği zaman
yıpranma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ama Dev-
letin görevlerini yapmaması, hiçbir yıpranma teh-
likesini beraberinde getirmemektedir!
Son büyük depremin yıkımlannın ardından Dev-
leti eleştiren vatandaş, ne demiştir? "Devlet olma-
sın" mı demiştir? Hayır, tam tersine "Devletnere-
de" diye sormuştur. Yani Türkiye'de Türk vatan-
daşı, Devletin olmamasını, anarşinin kol gezme-
sini değil, Devletin olmasını ve örgütlülüğünden
kaynaklanan tüm gücüyle ona destek vermesi-
ni istemiştir; Devletine güvenmek istemiştir!
Ama bu Devletin "Halkçı Başbakanı", onlara
şöyle karşılık vermiştir: "Devleti yıpratmayın! Dev-
lete olan güveni sarsmayın! Yoksa anarşi oluri"
Yani şöyle:
Depremden bir ay sonra insanlar hâlâ çadır bu-
lamayacaklar, fakat buna ilişkin yakınmalannı "Dev-
leti yıpratmayacak" biçimde dile getirecekler.
K^ eşikten geçmek üzereyken çadırkentlerde ya-
şayanlar, yaklaşan soğuklardan korkacaklar, ama
"Devleti yıpratmamak" için korkmuyormuş gibi
yapacaklar.
Yabancı yardımlarla gelen yüzlerce çadır ve sey-
yar tuvalet, ülke içerisinden sağlanan kırk ton un
ve daha kimbilir neler sırra kadem basacak, giye-
cek yardımlan, hiçbir örgütienme olmaksızın, ta-
vuklara yem atar gibi kamyonlardan halka fırlatı-
lacak ve kapanın elinde kalacak, ama vatandaş,
anarşi olmasın diye "güvenmeyi" sürdürecek.
Şimdi sormak gerekiyor
Deprem bölgelerinde anarşiyi yaratan kim?
Yabancı ütkelerden o bölgelere gelenlere: "Bu-
rada devleti göremedik!" dedirten kim?
Televizyon ekranlanndan durmadan üaç ihtryaç-
lan bildirilirken, altı yüz yataklı Amerikan hastane
gemisini boş bıraktıran kim?
İlk yağmurda içindekılerin sınlsıkiam olduklan
çadırian dağıtan kim?
Almanya'dan yardım getiren ekibi Adapazan'na
sokmayan kim?
"Devleti yıpratmarnast" istenen vatandaş mı?
Böylesine, ancak Inönü'nün cevabı yakışır "Ha-
di canım sen de!"
Daha önce de yazılanmda birkaç kez vurgula-
mıştım: Türkiye'de yeniden masaya yatınlması ve
çağdaş anlamı üzerinde enine boyuna düşünül-
mesi gereken kavramlann başında, Devlet kavra-
mı gelmektedir.
Güven, duyulması için önce aşjlanması gere-
ken bir şeydir.
Devlete, yalnızca Devlet olduğu için güven duy-
mak, uygar dünyanın kitabında yazılı değildir.
Uygar Devlet, vatandaşlarına güven aşılaya-
bildiği ve onlara karşı görevlerini yerine getırebil-
diği ölçüde Devlet olabilen tüzelkişinin adıdır. Ve
bu tüzelkişinin ıştev alanında kutsallık niteliğini, yal-
nızca ve yalnızca insanlar taşıriar, yoksa Devlet
değil.
Böyle bir Devlet anlayışının egemen olmadığı or-
tamlar ise, bırakın Avrupalı sayılmayı. artık bugü-
nün dünyalısı niteliğini bile pek kolay taşıyamaz-
lar!
e-posta:ahmetcemalfa superonline.com
acem20(a hotmail.com
TÖPk N Kunımu Odüfteri befttenti
• İSTANBUL (ANKA) - Türk Dil Kurumu Bilim
Kunılu 1999 yılı ödülleri belirlendi. TRT Genel
Müdürlüğu, Halit Kıvanç, Hüseyin Movit, NTV
Muhabiri Çeren Akıllıoğlu ödüle layık görüldü.
Türk Dil Kurumu'nun bu yılki ödülleri 1 milyar lira
para, onur belgesi ve gümüş anıttan oluşuyor.
Gümüş anıtın bir yüzünde Atatürk'ün dil
hakkındaki görüşleri, üç yüzünde ise Köktürk
yazısıyla Bılge Kağan'ın sözleri yer alıyor.
Ödüller, 26 Eylül 1999 Pazar günü Bilkent
Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasanm ve Mimarlık
Fakültesi'nde yapılacak Dil Bayramı'nda venlecek.
Bilkent Üniversitesi ile Türk Dil Kurumu'nun
birlikte düzenlediği Dil Bayramı'nda "Türkçenin
Bugünkü Problemleri' konulu bir panel
düzenlenecek. Panele Prof. Talat HaJman, Prof. Dr
Ahmet Bican Ercilasun, Prof. Dr. Nizami Caferov ve
Dr. Rasim Özyürek katılacak.
BUGÜN
• TARİH VAKFTnın Eminönü'ndeki merkezinde
düzenlenen Tarihçinin Mutfağı başlıklı söyleşi dızisi
kapsamında saat 18.30'da Prof.Dr.Kemal Karpat bir
söyleşi yapacak.
• BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT •
MERKEZİ'nde saat 18.30'da Metin Ülkn'nün
katılacağı '20. Yüzyıl Müziğinde Empresyonist
Dönem' başlıklı söyleşi yer alıyor. (292 06 55)
• AKSANAT'ta 12.30 ve 18. 30'da Beethoven ın 4
numaralı senfonisi ve Coriolan Uvertürü'nün
yarumlandığı konser lazer-disk'ten izlenebilir.
(252 35 00)
• İFSAK'ta saat 19.30'da saydm göstensı. saat
20.15'te ise Esin Uysal'm 'Dans Üzerine
ÇesjÜemeler' başlıklı göstensi izlenebilir.
(292 42 01)
• AVRUPALJLAR sergi kapsamında saat 18.00'de
Darphane-i Amire'de R. Paul McMillen, Ara Göler,
Coşkun Aral ve Ergun Çağatay'ın katılacaklan
'Haber Fotoğrafçıhğı' konulu panel yer alıyor.
(275 14 41)