01 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 EYLÛL 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA l LJri. [email protected] 15 Ugo Rondinone, çaİışmalannda izleyicilere sıradan insanlann yaşamlannı aktanyor Yaşam ve aşk üzerîne replilder ESRA ALİÇAVUŞOĞLU -UyuhadL -Uyuyamıyonım. -Neden ki? -Acım var. -Ne? -Kalbim kınldı arkadaş. -Sahiden.Neoldu? -Tongaya bastırdılar. İhanete uğradım. Sevdiğim kadın aldat- tıbenL -Kim? .. -Vera. ' -Vfera kim? -Bahsetmek istemjyorum. -Kafana göre. -Bak onun fotoğrafi. -Aaa güzelmiş. -Onu n uğru na her şeyi yapar- dım. -ÜzûkJüm. -Anlayamadun gittL -Atlatırsın. -Hayır, atlatamam. -Atlatırsın, attabrsın. -Bu kadını sevmiştim. -Başka kadınlan da sevmiş- tin. -Vcra gibi değiL Vera başkay- dı. -İnan bana atlahrsın. -Doğru be! Yann, yann atia- ünm_ lsviçreli sanatçı UgoRondino- ne'nin Aya Irini'nin apsısine yan yana yerieştirdiği iki ağaç, yaşam ve aşk üzerine konuşuyorlar. Rondinone'nin apsisteki synthronon (Dogu hiristiyan kiliselerinde din görevlilerinin oturması için yapılmış sıralar.) mekânını kapatarak tiyatro sah- nesi olarak kurguladığı çalışma, parkta güneş batarken-ay doğar- ken arası bir zaman diliminde geçiyor. 'Güneş Batıp da Ay Doğduğunda 1 adlı yapıt, Zü- rih tekı GaJerie Hauser & Wirth & Presenhuber'in izniyle sergi- leniyor. Parkta duran bu iki el- ma ağacı tıpkı Samtıd Beckett'ın minimalist repliklerinde olduğu gibi konuşuyorlar. Konuşmalar dönûşûmlü Rondinone'nin gerçek ile ya- pay arasında hesaplaşmalar ya- ratmaya olan ilgisi, sanatçının 1986 yılında Viyana'daki Hochschule fîir Angenvandte Kunst'ta sanat eğitimine başla- madan önce, kısa bir süre Her- mann Nitsch ve Orgies Mystery Theater grubuyla çalışmış ol- masına bağlanabilir. Ugo Ron- dinone'nin konuşan agaçlannın replikleri tıpkı bir çember düze- ni biçiminde tasarlanmış. Ko- ondinone'nin konuşan iki ağacı yaşamın tekdüzeliğini ve sıradanlığın sürekli olarak yer değiştirmesini anlatıyor. Bienalin afışi olarak düşünülen denizin altında uyuyan palyaçosu ise depremi çağnştırdığı için başka bir işiyle değiştirildi. nuşmaıar sureKiı Dir aonuşum içinde. Ağaçların yüklendiği kimliklerdevamlı olarak yerde- ğiştiriyor. Üzeri tıpkı yılbaşı ağaçlan gibi küçük hoparlörle süslenen çalışmanın hemen ar- kasında içbükey bir sahne yer ahyor ve mavi spotlarla aydın- latıhyor. Ugo Rondinone bu iki elma ağacının, hepimizin zaman za- man yaptığı konuşmalardan pek de farklı bir diyalog içinde olma- dıgını söylüyor. **Iki ağaç da sı- radan bir yaşamı aniatıyor. Ağaç- lann diyaloglan hepimizin ko- nuştuğu ya da bir giin konuşaca- guTuz türden. Hepimizin yaşa- nunda böyle zamanlar oimuştur. Âşıkohıruz,aynhnz, kalbimiz lo- nbr ve hissettiklerimizi dostlan- nuzia paylaşınz. Bu çaiışmada sıradan yaşamın monotonluğu- nu anlatmaya çalışıyorum. Ko- nuşmalann çember biçiminde geri dönmesi ve yaşamın sıra- danlığL- İnsanlann konumlan- mndegişebileceğivemonotonhık anlatmak istedigim_ Sıradann- ğın sürekli olarak yer değiştir- mesL." 5. Uluslararası Istanbul Bi- enali'nde Bevery Semnes'in de- vasa elbiselerini yerleştirdiği, bu kez bir tiyatro sahnesine dönüş- türûlen Aya trini'nin apsisinde hiç bir çözümü olmayan kendi Ağaçlann diyaloglan bir çember düzeni biçiminde tasarlanmış. içine kapah bir kısırdöngûyû an- latıyor Ugo Rondinone. Olduk- ça minimal. doğal bir biçimde ta- sarlanan çalışma, günûmüz iliş- kilerini de irdeliyor bir bakıma. Ancak, Aya Irini'nin akustik dü- zeni yapıtın diğer işleri etkileme- sine neden oluyor. Rondinone, işlerinde günü- müz bunalımlannın temelindc gerçekliğinin yetmediğine dik- kat çekiyor ve bu insanlık duru- munu açık yüreklilikle gösteri- yor. Hemen her çalışmasmda in- san yaşamının monotonluğunu, hareketsizliğini vurgulayan Ron- dinone, bu çalışmasmda aynı za- manda kaybedilenleri, melan- koliyi ve romantizmi de vurgu- luyor. Ötekiişi Taksim'de "Bu çahşma, bienalin 'Tutku ve Daiga' başuklı konseptine de son derece uygun. Duygular. in- san yaşamının vazgeçflmezL- An- latmaktstediklerimwişlerwnete- mel ıılriıjpııı şeyler uluslararası probiemler. Insanlar bir kısır- döngünün içinde. Konuşmaya ihtiyaçlan var, konuşuyoıiar da_ Ama birbirlerini anlamıyorlar, daha doğrasu dinlcmiyoriar." Çalışmalarında bırçok sanat türünü ve tekniğinı bir araya ge- tiren Ugo Rondinone'nin 'Whe- re do we go from here?' (Bura- dan nereye gidiyoruz?) başlıklı işi ise Taksim'de Metro girişin- de bienal süresince sergilene- cek. Gökkuşağı şeklinde düzen- lenen bu çalışma Istanbul için özel olarak yapıldı. Mekânın ve şehrin özelliklerine göre bu üs- lupta neon çahşmaları yapan Ugo Rondinone, Paris için ise Körti Günkr Brtti' başiıklı bir çalışma gerçekleştirmişti. Sa- natçının rolûnü, gerçekliği salt iletmekten çok onu yeniden bi- çimlendirmek olarak algılayan Rondinone. bu çaİışmalannda şiirsel bir dil yakalamayı amaç- lıyor. Rondinone'nin işlerini Eliza- betta Janus 'Açılımlar' başlıklı yazısında şöyle açıklıyor "Ron- dinone'nin işlerindeki uçuculuk, bdki de hem seçkin hem de po- püler sanattan aldrçjı formlann gerçekliğin kendisi gibi, giderek bir bütün olarak kavrannıası zor- laşan, birçok öğeden oluşan btr vizyon içinde kanşıp erimesinden kaynaldaıur. Gündelik yaşamın karmaşaiannı veçefişkierini deş- tinneküzerestratejikurmak ye- rine, Rondinoneoidukça kişiseL, paralel bir gerçektik önerivor" Palyaçonun çelişldsL. Marmara depreminden önce bienalin afışi olarak düşünülen Ugo Rondinone'nin denizin al- tında uyurken gösterdiği 'Palya- ço' imgesi, bienal yöneticıleri tarafından sular altındaki dep- rem enkazını çağnştırması nede- niyle sanatçının başka bir işiyle değiştirildi. Bienalin afişi ola- rak sanatçının 1996 tarihli 'Ins- taUtion View' başlıklı çalışma- sı basıldı. Ama sanatçının bu ça- lışması sanınz depremi daha çok çagnştınyor. Hareket ve eğlen- dirme özellikleri ile beynimizde yer eden palyaço figürünü tam tersi bir biçimde tasarlayan sa- natçının bu çalışması sadece bi- enalin kataloğunun iç kapağın- da yer alıyor. Çaiışmada palya- ço kavramının çelişkisi üzerin- de duruluyor. "Herkes palyaço- lan hareketlilikieri ile caniandı- nr beyninde.OnJar insanian eğ- lendirmek için vardır. Burada bir suyun içinde uyurken göste- riyorum palyaçoyu. Yapmak is- tediğim büyük bir çelişkiyi gös- termek aslında." Rondinone'nin palyaçosu, kendi yaşamının sıradanlığı ile bizim yaşamlanmızın şu ya da bu sıradanlıgnu unutturmak olan mesleği arasında sıkışmış so- kaktakı adam aslında. Yeni bir dergi: art-ist Çağdaş sanatta beden kullanımı Kültür Senisi - Plastık sanatlar ortamına ye- ni bir dergı daha katıldı: arHst Editörlüğünü sanatçı HafilAltınderenin yaptiğı derginin gra- fık tasanmı VahitTuna'ya ait. Herhangi birku- rumun çahsı altında olmadan birkaç genç sa- natçının özverili çalışmalan ile yayımlanan der- gi, plastik sanatlar ortamına katkıda bulunma- yı amaçlıyor. Derginin birinci sayısının yayın kurulunda Ha- lil Altındere, Süreyya E\Ten, Erden Kosava. Emre Kf^-uncuoğlu. Yeşinı Özsoy ve ŞenerÖz- men yer alıyor. Dergi sadece Türkıye'deki gün- cel sanat ortamını degil, uluslararası güncel sa- nat ortamındakı en son gelişmeleri de içinde tar- hşmayı hedefliyor. art-ist dergisi- nin temel ilkele- rinden biri de, eleştirinın bilgi- lendirme ve ha- berdar etmenin ötesindebiryara- tıcı etkinlik ola- rak ele alınma- sı... Dergi. Türki- ye'deki çağdaş sanat ortamında- ki tartışmalann magazin. deko- rasyon, kadın dergilerivegün- lük gazetelenn sınırlı sayfalan- nın ötesinde geniş kapsamlı tartışma platformu yaratmayı amaçlıyor. art-ist'in birinci sayısı genel olarak çağdaş sa- natta beden kullanvmını ırdelerken dosya konu- su olarak da 'Sanatta Vandalizm'ı elealıyor. Der- ginin söyleşi bölümünde Halil Altındere. Erden Kosova ve Süreyya Evren'in AB Akay ile yap- okJan röportaj bulunuyor. Emre Koyuncuoğlu'nun 'PerfonnansSana- ti Üzerine Notlar'. Yeşim Özsoy'un 'Tfirld- ye'de Performans SanatT. John Tozer'in 'Ar- nkReamÖkJü'.GradyT.Turnerin'OlegKıı- BkDcJtchProjeleri", Erden Kosova'nın 'Sessiz- Kk ve Haykınşın Oncesindc". Halil Altınde- re'nin 'Fluxus'. Owen Drolet'in 'Amerika Be- ni Isınr, Ben de Amerika'yT derginin sayfala- nndajeralan yazılardan. Ekimayı içinde ikinci sayısı çıkacak olan art-ist. Venedik ve Istanbul " bienallennı dosya konusu olarak okuyucula- •na sunacak. Derginin sponsorluğunu Simge Kâgıtçılık 'emyor. AychnTeker-'Sdaşönııak', Tuğçeülugün,1997. Güzelbir Türkçeiçin altı toplanü Türkçenin Zenginleştirilmesi Kurultayı bugün YTU Oditoryumu 'nda başlıyor Kültür Servisi -Yıldız Teknik Ünı- versitesi'nin (YTÜ) Hürriyet Göste- ri dergisiyle birlikte düzenJediğı Türk- çeninZenginleştirilmesi Kurultayı bu- gün başlıyor. İki gün sürecek olan ku- rultay YTÜ Oditoryumu'nda yapıla- cak. Açılış konuşmalanndan sonra ya- pılacak ödül töreninde Türk Dil K.u- rumu kuruculannın yakınlanna Sanüh Rifat'ın torunu Samih Rifat'a, Ruşen Eşref in yeğeni TevfikÜnaydoı'a. Ya- kup Kadri'nin yeğeni Murat Be^e'ye. Celal Sahir'ın kızı Berin Nadi"ye ve Nurulah Ataç'ın kızı MeralAtaç'a te- şekkür ödülü verilecek. Aynca bugüne kadar TDK Ödülü alan yazar ve şairlerimizden yetmiş beş yaşını doldurmuş olan Oktav AkbaL Fazıl Hüsnü Dağlarca. Orhan Asena. NecatiCumalı. Ylelih Cevdet Anday, Zeyyat Selimoğlu, İlhan Berk Vü'sat O. Bener ve Recep BBgİDer'e de, Türk- çeye yaptıklan katkılardan dolayı ödül verilecek. YTÜ Mezunlar Derneği'nin dü- zenlemeleriyle bir yıldır yürütülen kültürel etkinlikler kapsamında ger- çekleşen kurultaya yaklaşık kırk ko- nuşmacı katılıyor. Kurultay, bir yan- dan Türkçenin zenginleştirilmesi bi- lincini canlı tutmayı amaçlarken bir yandan da dilimizin özensiz ve yan- lış kullanımını durdurmaya, duru bir Türkçeye dönülmesine ve ortak bir ya- zım kılavuzunun oluşturulmasına kat- kıda bulunmayı amaçlıyor. Kurultay kapsamında aynca Türk Dili ve Bi- limsel Yayınlan Sergisi, Dil Kurultay- lan Fotoğraf Sergisi ve imza günü de düzenlenecek. Genel değerlendirme yann Bugün saat 09.00'da YTÜ Mezun- lar Derneği Başkanı Yaşar Büyükçe- tin. Kurultay Koordinatörü Hikmet Akmkavnak ve YTÜ Rektörü Prof. Dr. Ayhan Alkış ile devlet adamlannın yapacaklan açılış konuşmalannın ar- dından ödül törenı gerçekleşecek. Ku- rultayın ilk oturumu saat 10.30'da baş- layacak. Prof. Dr. TalatTekin'in baş- kanlığını üstlendiği Dilbilim. Dil Bi- limci ve Dil Yanlışlan' başlıklı oturu- ma Huiki Aktunç' Di 1 ve Tüy', Hasan Mefih Cevdet Andav Oktav Akbal NecatiCumalı ürkçenin zenginleştirilmesi bilincini canlı tutmayı, duru bir Türkçeye dönülmesini ve ortak bir yazım kıîavuzunun oluşturulmasını amaçlayan kurultayda Melih Cevdet Anday, Oktay Akbal ve Necati Cumah'ya dilimize yaptıklan katkılardan dolayı teşekkür ödülü verilecek. Anamur 'Dil Mantık ve Türkçe', Bah- riye Çeri'Romancı ve Dil', Hakkı Devrim 'Türkçenin Yazım Kılavuzu' ve Fey^a Hepçilingirler'Dil ve Söyle- yiş Yanlışlan' konulu bildirileriyle katılacak. Saat 14.30'da başlayacak ikinci oturumun konusu ise 'Dil Dev- rimi ve SonrasL' Prof. Dr. Mustafa Şerif Onaran'ın yöneteceği oturum- da Prof. Dr. Doğan Aksan 'Çok Eski, Çok Yaygin ve Çok Güçlü Bir Dil: Türkçe', Ömer Demircan "Gelişen Bilim ve Sanat Kavramlannı Karşı- lamada Türkçenin Yeteneği', Konur Ertop 'Ataç'ın Dil Devrimine Katkı- sı'. Kamile İmer 'Nasıl Bir Dil Plan- lama.sı Gereklidir?' ve Hamza ZiinT- kâr 'Dil lnkılabının Türkçeye Kazan- dırdıklan' üzerine konuşacaklar.. Türkçenin Zenginleştirilmesi Ku- rultayı'nda yann saat 09.30'da başla- yacak olan üçüncü oturumun konusu 'Türkçenin Özleşraesinde Ölçü.' Tah- sin Yücel'in yöneteceği oturumda tn- ci Enginün Dılin Zenginleşmesinı Kim Yapacak'. Nihat Kmıkoğlu 'Türk- çede Teknik Terimler Sorunu, Malze- me Bilimi ve Mühendislik Terimleri Sözlüğü', Doğan Hasol 'Dilin Zengin- Jeşmesinde Üniversitelerin Yeri', Emin Özdemir 'Özleştirmenin Ölçüsü ve Türkçede Yeni Yaratımlar', AK Püs- kiillüoğlu 'Türkçenin Özleşmesinde Ölçü Gerekli mi?', ve Güven Turan 'Dilin Sınırlan, Yazann Sınırlan'. Saat 13.15'te başlayacak olan 'Dil Devrimi veEdebiyatçüanmız' başlık- lı dördüncü oturumun başkanı Doğan Hızlan. Bu oturumda Adalet Ağaoğ- lu 'Sözün, Sesin Dili', Adnan Binya- zar 'Yaratıcı Dil', Cevat Çapan 'Dil Devrimi ve Edebiyatçılar'. Ozdemir Jnce 'Bu Türkçeyle Yazar Olmak Mümkün mü?', Ahrnet Oktay 'Fazıl Hüsnü Dağlarca'da Dil Düşüncesi', ve Olcay Önertoy 'Dil Devrimi ve Ede- bıyatçılanmız' başlıklı bildirilerini sunacaklar. 'Eski ve Yeni Dil Kurumlannın Di-, le Bakışı' başlıklı beşinci oturumun başkanlığını Talat Halman üstleni- yor. AtametBican Erdlasun 'TDK'nin Kurulduğu Tarih Olan 1932'den Gü- nümüze Dil Siyaseti', Sumru Ozsoy ' 1980 Öncesi ve Sonrasında TDK'nin Dilbilgisi Çalışmalanna Yaklaşımı', SevgiOzel 'Atatürk'ün TDK'nin Yap- tığı Sözlük, Yazım Kılavuzu Çalış- malan ile 1983'ten Sonrasmı Karşı- laşürma', tsmail Parlaür 'Türkçe Söz- lülderimizin Durumu' ve Şerafettin lu- ran da 'Eski ve Yeni Dil Kurumlan- nın Dile Bakışı' başlıklı konuşmalar- la yer alacak oturumda. Saat 16.15 'te başlayacak olan altın- cı ve son oturumda ise genel değer- lendirme yapılacak. Oturum başkan- lığını Emre Kongar'ın yapacağı de- ğerlendirmeye YusufÇotuksöken, Ni- lüfer Kuyaş. Yüksel Pazarkaya, Meh- met Zaman Saçuoğlu ve Süleyman Yağız katılacaklar. Türkçenin Zen- ginleştirilmesi Kurultayı'nın kapanış konuşmasını da Talat Halman yapa- cak. ODAK NOKTASI AHMETCEMAL Devlet Nasıl Yıpramr... Günümüzün Avrupa Birliği, Devletin ne oldu- ğu VG olması gerektiği, ne olmadığı ve olmaması gerektiği konusunda aynı anlayışı paylaşan dev- letlerden oluşma birtopluluktur. Aynca bu anlayış, bugün artık Avrupa sözcüğü ile de eşanlamlıdır. Bu anlayışa göre Devlet, yalnızca ve yalnızca va- tandaşlan için vardır. Bu, hizmet eden Devlet il- kesi diye de özetlenebilir. Yine bu anlayış doğaıl- tusunda vatandaşlar, Devlete karşı bazı görevier üstlenmişlerdir, çünkü ondan bekledikleri hizmet- ler vardır. Bu konumuyla Devlet, toplumun en iteri düzey- deki örgütienme biçimidir ve son derece somut bir olgudur, bir tüzelkışidir. "Kutsal Devlet" ya da "kendi için varolan Devlet" anlayışı, bugünün uy- gar dünyasında çoktan tarihe kanşmıştır. Böyle uygar bir anlayışı temel alan bugünün Devleti, görevterini yenne getirmemesi nedenıyle eleştırildiği zaman aeğıl, fakat ancak kendisi gö- revlerini yerine getirmediği zaman ve getirmediği ölçüde yıpranabilir. Devleti görevlerini yerine ge- tirmediği için eleştirmek ise yine uygar dünyada, o devletin sınırian içerisinde yaşayanlann en do- ğal haklandır. Türkiye'ye geünce, devleti yönetenlerin söylem- lerine bakılırsa devlet, hâlâ eleştirildiği zaman yıpranma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ama Dev- letin görevlerini yapmaması, hiçbir yıpranma teh- likesini beraberinde getirmemektedir! Son büyük depremin yıkımlannın ardından Dev- leti eleştiren vatandaş, ne demiştir? "Devlet olma- sın" mı demiştir? Hayır, tam tersine "Devletnere- de" diye sormuştur. Yani Türkiye'de Türk vatan- daşı, Devletin olmamasını, anarşinin kol gezme- sini değil, Devletin olmasını ve örgütlülüğünden kaynaklanan tüm gücüyle ona destek vermesi- ni istemiştir; Devletine güvenmek istemiştir! Ama bu Devletin "Halkçı Başbakanı", onlara şöyle karşılık vermiştir: "Devleti yıpratmayın! Dev- lete olan güveni sarsmayın! Yoksa anarşi oluri" Yani şöyle: Depremden bir ay sonra insanlar hâlâ çadır bu- lamayacaklar, fakat buna ilişkin yakınmalannı "Dev- leti yıpratmayacak" biçimde dile getirecekler. K^ eşikten geçmek üzereyken çadırkentlerde ya- şayanlar, yaklaşan soğuklardan korkacaklar, ama "Devleti yıpratmamak" için korkmuyormuş gibi yapacaklar. Yabancı yardımlarla gelen yüzlerce çadır ve sey- yar tuvalet, ülke içerisinden sağlanan kırk ton un ve daha kimbilir neler sırra kadem basacak, giye- cek yardımlan, hiçbir örgütienme olmaksızın, ta- vuklara yem atar gibi kamyonlardan halka fırlatı- lacak ve kapanın elinde kalacak, ama vatandaş, anarşi olmasın diye "güvenmeyi" sürdürecek. Şimdi sormak gerekiyor Deprem bölgelerinde anarşiyi yaratan kim? Yabancı ütkelerden o bölgelere gelenlere: "Bu- rada devleti göremedik!" dedirten kim? Televizyon ekranlanndan durmadan üaç ihtryaç- lan bildirilirken, altı yüz yataklı Amerikan hastane gemisini boş bıraktıran kim? İlk yağmurda içindekılerin sınlsıkiam olduklan çadırian dağıtan kim? Almanya'dan yardım getiren ekibi Adapazan'na sokmayan kim? "Devleti yıpratmarnast" istenen vatandaş mı? Böylesine, ancak Inönü'nün cevabı yakışır "Ha- di canım sen de!" Daha önce de yazılanmda birkaç kez vurgula- mıştım: Türkiye'de yeniden masaya yatınlması ve çağdaş anlamı üzerinde enine boyuna düşünül- mesi gereken kavramlann başında, Devlet kavra- mı gelmektedir. Güven, duyulması için önce aşjlanması gere- ken bir şeydir. Devlete, yalnızca Devlet olduğu için güven duy- mak, uygar dünyanın kitabında yazılı değildir. Uygar Devlet, vatandaşlarına güven aşılaya- bildiği ve onlara karşı görevlerini yerine getırebil- diği ölçüde Devlet olabilen tüzelkişinin adıdır. Ve bu tüzelkişinin ıştev alanında kutsallık niteliğini, yal- nızca ve yalnızca insanlar taşıriar, yoksa Devlet değil. Böyle bir Devlet anlayışının egemen olmadığı or- tamlar ise, bırakın Avrupalı sayılmayı. artık bugü- nün dünyalısı niteliğini bile pek kolay taşıyamaz- lar! e-posta:ahmetcemalfa superonline.com acem20(a hotmail.com TÖPk N Kunımu Odüfteri befttenti • İSTANBUL (ANKA) - Türk Dil Kurumu Bilim Kunılu 1999 yılı ödülleri belirlendi. TRT Genel Müdürlüğu, Halit Kıvanç, Hüseyin Movit, NTV Muhabiri Çeren Akıllıoğlu ödüle layık görüldü. Türk Dil Kurumu'nun bu yılki ödülleri 1 milyar lira para, onur belgesi ve gümüş anıttan oluşuyor. Gümüş anıtın bir yüzünde Atatürk'ün dil hakkındaki görüşleri, üç yüzünde ise Köktürk yazısıyla Bılge Kağan'ın sözleri yer alıyor. Ödüller, 26 Eylül 1999 Pazar günü Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasanm ve Mimarlık Fakültesi'nde yapılacak Dil Bayramı'nda venlecek. Bilkent Üniversitesi ile Türk Dil Kurumu'nun birlikte düzenlediği Dil Bayramı'nda "Türkçenin Bugünkü Problemleri' konulu bir panel düzenlenecek. Panele Prof. Talat HaJman, Prof. Dr Ahmet Bican Ercilasun, Prof. Dr. Nizami Caferov ve Dr. Rasim Özyürek katılacak. BUGÜN • TARİH VAKFTnın Eminönü'ndeki merkezinde düzenlenen Tarihçinin Mutfağı başlıklı söyleşi dızisi kapsamında saat 18.30'da Prof.Dr.Kemal Karpat bir söyleşi yapacak. • BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT • MERKEZİ'nde saat 18.30'da Metin Ülkn'nün katılacağı '20. Yüzyıl Müziğinde Empresyonist Dönem' başlıklı söyleşi yer alıyor. (292 06 55) • AKSANAT'ta 12.30 ve 18. 30'da Beethoven ın 4 numaralı senfonisi ve Coriolan Uvertürü'nün yarumlandığı konser lazer-disk'ten izlenebilir. (252 35 00) • İFSAK'ta saat 19.30'da saydm göstensı. saat 20.15'te ise Esin Uysal'm 'Dans Üzerine ÇesjÜemeler' başlıklı göstensi izlenebilir. (292 42 01) • AVRUPALJLAR sergi kapsamında saat 18.00'de Darphane-i Amire'de R. Paul McMillen, Ara Göler, Coşkun Aral ve Ergun Çağatay'ın katılacaklan 'Haber Fotoğrafçıhğı' konulu panel yer alıyor. (275 14 41)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle