23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet tmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç 9 Genel Yayın Koordinatörü Hikmet Çetinkaya 0 Yazıışlen Müdürü tbrahim Yıldız • Sorumlu Müdür Fikret Ilkiz # Haber Merkezı Müdürü: Hakan Kara • Görsel Yönetmen: Fikret Eser Istihbarat.CengizYıldınm#Ekonomi Ö/lcm YOzak • Kultür. Handan Şenkökeo • Spor Abdülkadir Yücelman # Makaleler. Sami Karaören • Düzeltmc Abdullah Yazıcı • Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu • Bıleı-Belge Edibe Buğra • Yuıt Haberleri Metımet Faraç Yayın Kunılu: llhan Selçuk (Başkan), Orhan Erinç, Oktay Kurtböke, Hikmet Çctinkaya, Şûkran Soner. lbrahim Yüdız, Orhan Bursah. Mustafa Balbay. Hakan Kara. Ankara Temsılcısı: Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No: 125. Kat:4, Bakanlıklar-Ankarâ Tel. 4195020 (7 hat), Faks:4195027»lzmirTemsılcısi:SerdarKızık, H.ZıyaBlv. 1352 S.2/3Tel.4411220, Faks:4419117 #AdanaTemsilcisı:ÇetinYigenoğiu. tnönüCd. 119 S.No:lKat:l,Tel. 363 12 11. Faks: 363 12 15 Müessest MûdürO. Üstûn Akmen • K-Oordınatör Afcmct Korafeın # Muha- sebe BMent Yener»ldare Hfaeyta Gürer# Bılgı-tşlem Nail lnal • BılgJ sayarSıstem Mürövet ÇUer#Sanş FuHetKuz» MEDYA C: • YöDetım Kurulu Başkanı - Genel Mûdür Gülbin Erduran # Koordinatör Reha Işıtman • Genel MüdûrYarcfamcısı: Sevdı Çotan Tel: 514 07 53 - 513 95 80-51384*0*1, Fafcs.5138463 )a)imla>an \e Basan: Yenı Gun Haber Ajansı, Basın ve Yaymcılık A.Ş. Turkocagı Cad 3*3 41 Cagaloglu 34334 İManbul PK- 246 - Sı'rkeci 34435 Istanbul Tel-(0-212)51205 05 (20 hat) Faks (0'212|513 85 95 www.cumhuriyet.com.tr 18EYLUL1999 lmsak:5.12 Güneş: 6.40 Ögle: 13.06 Ikindi: 16.33 Akşam: 19.18 Yatsı: 20.40 Altın takı sengisi • BOMBAY (Reuters) - Bombay'de acılışı yapılan bir mücevher dükkânın defilesinde Hindistan'da evlilik törenlerinde kullanılmak üzere tasarlanmış altın takılar sergilendı. Hint sinemasının sevilen oyunculanndan Sonali Bendre'nın taıııtımını yaptığı geleneksel motiflerin işlendiği takılar ilgi çekti. Hindistan. dünyanın sayılı altın ihratcatçılan arasında bulunuvor. rekor başvuru • ANKARA (AA)-Mılli Eğitım Bakanlığı'nın (MEB) 40 branşta açtıgı 30 bin öğretmenlik kadrosu için 51 bin kişi başvurdu. MEB. başvurulann öğretmenliğe uygun olup olmadığtnı tespit etmek amacıyla belgeleri tek tek inceliyor. MEB yetkilileri, başvurusu kabul edilenlerin sayısının 51 binın altına inebıleceğinı bildırdiler. Fazla başvuru yapılan branşlarda, öğretmen adaylan kura yoluyla belirlenecek. AKUT'a 'Altın • ANKARA (ANKA)- Türkiye Gençlik Birligi Derneği (TGBD), Marmara Bölgesi'nde ve Yunanistan'da yaşanan depremlerin ardmdan kurtarma çalışmalan yapan AKUT'a teşekkürerrnek içm "Altın Gençlik Ödülü" verecek. AKUT'un, kurtarma çalışmalan ile gönüllü örgütlerin ve gençliğin simgesi haline geldiği belirtilerek. ekibın, Türkiye ve Yunanistan arasında. dostluk ve barışın geliştirilmesindeki çabalarının önemi vurgulandı. 'Sıkı rejimler' aptal yapıyor • LONDRA (AA) - Ingıhz bilim adamlannca yapılan araştırmalar, çabuk kilo verebilmek için tercih edilen sıkı rejimlerin kadınlarda beyın gücünü kullanmada güçlük yarattığını ortaya koyuyor. Bilım adamlan, kadmlann rejim boyunca devamlı açlık duygusunun etkisi altında olduklannı \e kilo verdikten sonra nasıl görüneceklerine taktıklannı behrtirken. "Bu nedenle beyin güçlenni günlük yaşam ya da iş üzerinde yoğunlaştıramıyorlar"' diyor. 115.5 güntatil yapacağız • İSTANBIL (AA) - 2000 yılında tam 115.5 gün tatil yapılarak. yılın üçte biri tatilde geçirilecek. 2000'de ayrıca. Ramazan Bayramı ocak \e aralıkta olmak üzere 2 kez kutlanacak. 2000'de cumartesı ve pazar günlerini içeren 106 günlük hafta sonu tatili \ar. Hepatit B, çocuk felci ve rotavirüs aşısıyla ilgili görüşler, zararlan dikkate alınarak gözden geçiriliyor AşdarmyararısorgulanıyorÇeviri Servisi - Eskiden anne babalar çocuk- lannın aşılanması söz konusu olduğunda. yal- nızca çocuklannı salgm hastalıklardan koru- mayı düşünüyorlardı. Bugün herçocuğun 10 ayn hastalık için 19 kez aşılandığı ABD'de ço- cuk felci, difteri ve kızamık gibi hastahklar neredeyse hiç görülmüyor. Ancak şimdi bazı ebeveynler virüsün mü, aşılann mı daha teh- likeli olduğunu tartışıyorlar. Bu çok yerinde bir kaygı, çünkü virüs kor- kusu artık yerini aşı tehlikesine bırakıyor. At- lanta'daki Hastalık Kontrolü ve Önleme Mer- kezi (CDC) son zamanlarda hepatit B, çocuk felci ve rotavirüs aşısı ile ilgili görüşlerini, za- rarlannı dikkate alarak yeniden gözden geçir- di. CDC'nin bu son düzenlemesi, aşı karşıtı ey- lemleri ile tanınan Virginia'daki Ulusal Aşı Bilgi Merkezi'nin (NVIC) başkanı Barbara Loe Fisher'ın işini kolaylaştırdı. Fisher, aşılar ve kronik bastalıklar arasındaki ilişki hakkın- da çok az şey bilindiğini öne sürerek ebeveyn- • Son günlerde, bulaşıcı hastalıklara karşı kullanılan aşılann bazı durumlarda ölümcül hastalıklara yol açabileceği bildiriliyor. Aşılar ve kronik hastahklar arasındaki ilişki hakkında çok az şey bilindiğini belirten Virginia'daki Ulusal Aşı Bilgi Merkezi Başkanı Fisher, ebeveynlerin aşılann yol açabileceği olası tehlikelere karşı uyanlmadığını ileri sürüyor. lerin, aşılann yol açabileceği olası tehlikelere karşı hiçbir şekilde uyanlmadığını belirtiyor. Kaldı ki halk sağhğı uzmanlan da aşılann hiçbir zaman yûzde yüz tehlikesiz sayılmama- sı gerektiğini belirtiyorlar. Biitün aşılar ticari birnitelik kazanmadan önce çok yoğun bir de- neme evresinden geçer; ancak piyasaya sürü- len aşılar çok geniş bir kitle tarafindan kulla- nıldığı için önceden gözden kaçan bazı reak- siyonlar, daha sonra ciddi hastalıklara yol aça- bilir. Aşı toleransı söz konusu olduğunda bu- laşıcı hastalık uzmanlan, bebeklerin birden fazla aşıya dayanmamalan için hiçbir neden ol- madığını belirtiyorlar. Bebeklerin bağışıklık sistemi, yaşamlarının daha ilk haftasında do- ğal yolla oluşmuş antijenlerin (organizmada an- tikoryapan madde) hücumuna uğruyor. Ancak doktoriar aşılann yarannın zaranndan daha fazla olduğu konusunda hemfıkir. CDC'nin Ulusal Aşı Programı sorumlusu Dr. Walter Orensteia görüşlerini şöyle dile getiriyor: "Ço- cugumızu aşılatma karan yalnızca sLrin çocu- ğunuzu ügilendirmez, çevrenizdeki çocuklann rümünü ugüerKnrir." Zarar-yarar tablosu tartışılmakta olan baa aşı- lar HepatitB: NVIC, cinsel ilişki ve şınnga pay- laşımı sonucu bulaşan bir virüse karşı çocuk- lann niçin aşılandığını sorguluyor. Sağlık yet- kilileri ise çocuklann virüsü diş firçalan veya havlular yoluyla alabileceğini ileri sürüyorlar. Çocuklarda hastalık riski çok düşük olmakla birlikte, genç yaşta yakalanılması durumunda (karaciğer kanseri dahil) ölümcül olabiliyor. CDC. bu aşının doğar doğmaz değil. bebeİcler 6 aylıkken yapılmasını öneriyor; çünkü bebek- lerin, aşının cıva içeren "thimerosal" adlı ko- nıyucu maddesine mümkün olduğunca geç maruz kalmasına çalışılıyor Kızamık, kabakulak ve ktzamıkçık (MMR): MMR aşısı son 30 yıldır giderek yaygınlaşı- yor. Buna koşut olarak otızm de artıyor. Dok- toriar bu ikısi arasında bir ilişki olmadığını ile- ri sürmekle birlikte, CDC bu konudaki incele- melerini sürdürüyor. Difteri trtarıosvebo»maca(DTPve\aDTaF): 1991 yılında Washington Tıp Enstitüsü boğ- maca aşısının seyrek de olsa ciddı alerjik re- aksiyona veya beyin enflamasyonuna neden olabileceğini bildirdi. Bu tarihten sonra aşı bi- raz değiştirilerek piyasaya sunuldu (DTaP). Bu yeni aşının yan etkilerinin minimuma in- dirgendiği belirtiliyor. Suçiçeği, çocuk fekt ve rotavirüs: Bazı ebe- veynler çocuklannı suçiçeğine karşı aşılatma- yı gereksiz buluyorlar, çünkü aşı seyrek de ol- sa, zatürree ve beyin hasanna yol açabüiyor. Çocuk felci konusunda CDC ağız yoluyla ve- rilen aşıya da son verilmesi önerisinde bulu- nuyor, çünkü ABD'de geçen yıl ağızdan veri- len felç aşısının 10 çocukta felce neden oldu- ğu tespit edildi. Enjekte edilen aşıda bu tür bir tehlike bulunmuyor. CDC, aynca bebeklerde ciddi bağırsak tıkanması vakalannın görülme- si üzerine yeni rotavirüs aşısına da son veril- mesi karan aldı. ÖLÜMLERİN YÜZDE 10.6^SI SİGARADAN Bebelder pasif sigara içicisi ENVERSEVİŞ DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye'de 35 yaş üstü tüm ölümlerin yüzde 10.6'sının si- garaya bağlı olduğu belirtildi. Be- beklenn bile yüksek oranda pasıf sigara içicisi olduğu Türkiye'de, günde 100 kişinin sigaraya bağlı hastalıklar nedeniyle yaşamını yi- tirdığı kaydedildi. Diyarbakır Devlet Hastanesi uz- man doktorlanndan Zeld Mennan tarafindan Devlet Hastanesi aylık bülteninde yer alan bir araştırma- da, Türkiye'nin kişi başına sigara tüketimi yönünden Avrupa ülke- leri arasında Yunanistan'dan son- ra ikinci sırada olduğu vurgulan- dı. Türkiye'deki yetişkin nüfusun yüzde 30'unun (20 milyon kişi) sigara içtiğine dikkat çekilen araş- tıımada şöyle denildi: "Bu oran her >d yüzde 3.1 ora- lunda artmaktadır. Ülkemizde 15 yaş üstü sigara içme hıa erkekler- de yüzde 62.8, kadınlarda ise yüz- de 24J 'tür. Ülkemizde sigara auş- kanlığı ve buna bağlı ölümlerin önemli bir sağlık sorunu olduğu giderek önem kazanan birgerçek- tir. Ülkemizde sigara ölçüm hızı yüzde 10.6 bulunmuştur. Bu, baş- ka deyiş ile 35 yaş üstündeki tüm ölümlerin yüzde 10.6'sı sigaraya bağbdm Buise yilda yaklasık35 bin. günde ise 100 sigara ölümü anla- mı taşımaktadır.'" Sigara içmenin giderek yaygın- laştığı Türkiye'de bebeklerin bile pasif sigara içicisi haline geldigi- ne dikkat çekilen araştırmada ay- nca şu görüşlere yer verildi: "Çevreseltütüıı dumanının ma- in stream ve side stream olmak üzere Od kaynağı \ardir. Main strem dumanı sigara içenlerin akciğerk- rinden filtre edilerek e\pansium- la dışan atılan tütün dumanıdır. Side stream dumanı ise ortamda yanmakta olan sigaradan çıkan ve doğrudan havaya kanşan duman- dır. Kapata bir ortamdaki duma- lun yüzde 85'i side stream, yüzde 15'i main stream dumanıdır. Her iki dumanın ortarmnda bulunan- lan etkilemeleri. ortamda sigara içenlerin sayısı. içilen sigaranın tü- rü, sigara içme sıkiığu maruz kalı- nan süre. yaşam koşullan ve sos- yal abşkanlıklan gibi faktörlere bağbdır. Bebekkrde pasif içicuikile ilgili araştırmada. içinde nikotin bulunan sigara dumanına maruz kalan 114 bebeğin yüzde 53'ünde pozitif bulunmuş. 1 yaşını doldur- duğunda bu oran yüzde 77"ye>ük- selmiştir. İstemsiz sigara içimi siga- ra içmeyen kişilerde akciğer kan- seri dahil bir çok hastakğın nede- nidir. Ailesi sigara içen çocuklarda solunum wlu enfeksiyonlan sıklt- ğı ve semptanlannda beirgin artış vanur." BAŞARISIZ OLSANIZ DA VAZGEÇMEYtN ^Sîgarayı bırakma kararını değiştirmeyin' Ailesi sigara içen çocuklarda solunum yolu enfeksiyonlan sıkbğında artış var. İSTANBUL (ANKA> Uzman- lar. 'başansız olsanız dahi sigara- yı bırakmaktan vazgeçmeyin' çağ- rısında bulunuyor. Dr. Stephan Davies ile Dr. Alan Stewart'a gö- re, sağlıklı beslenme, stresten uzak kalma, spor, sigara yerine çiklet çığneme, C vitamini, kahve ve çaydan uzak durmak sigarayı bı- rakma yöntemlerinin incelikleri arasında geliyor. Türkiye Yeşilay Cemiyeti'ne göre, sigaranın içinde nikotinin yanı sıra 4 bin çeşit zehirli mad- de bulunuyor. Bu maddelerden bazılan, 'bo- ya sökücü aseton, roketyakıtı me- tanoU egzoz gazı karbon monok- sit. kanser yapıcı madde piren, naftalin, haşarat öldürücü DDT, çakmak gazı bütan, temiztik mad- desi amonyak, hidrojen siyanür, farezehiri arsenik' şeklinde sıra- lanıyor. Mtamin azahyor Araştırmalar sigaranın C vita- mini tüketimini arttırdığını orta- ya koyuyor. Sigara içenlerin vü- cudundaki C vitamini oranı iç- meyenlere göre daha düşük bulu- nuyor. Sigaranın öbür besin maddele- rini nasıl etkiledigi henüz bilinme- mesine karşın, B vitamini üzerin- de olumsuz etkileri olduğu sanı- hyor. Bütün sigarayı bırakma yön- temleri, öncelikle 'kendinizkesin karar verin' uyansı ile başhyor. Uzmanlara göre, başkalannın öne- risi ile sigarayı bırakmaya çahş- mak sonuç vermiyor. 'Hastalanmadan Yaşamak Bi- zun Elimizde' adlı araştırma kıta- bımn yazan Dr. Stephan Davies ile Dr. Alan Stewart ise "Sigara- yı bırakma>ii karar \p erdikten son- ra başardı olamasaıuz bile sigara- yı bırakmaktan vazgeçraeyin" di- yor. Sigaradan vazgeçmek Sigaranın insan ömrünü günde 5.5 dakika kısalttığını savunan Davies ve Stewart sigarayı bırak- mak isteyenlere şu önerilerde bu- lunuyor: "Sigarayı başkalan önerdi diye bırakmaya çabalamanın bir yara- n voktur. Hangi koşuüar içindey- ken sigara içtiginizi bilirseniz siga- rayı azaltmanızayardımcı olabile- cek bazı önlemler düşünebiürsi- niz. Eğer sigarayı stresinizi azalt- makiçin içiyorsann, stresyaratan durumlan azaltmaya çalışın. Ay- nı zamanda ça>, sigara, kahve tir- yakisi iseniz önce bunlan bırak- ma>ı dene>in. Dengeli ve sağlıklı beslenmesigara içmeisteğini azal- or. Sigarayı bırakmaktan \uzgec- meyin, unutmayın ki her zamanye- niden deneyebilirsiniz. Saghkh bir beslenme,beden harekeüeri, uygun vitamin ve mineraller. evinizde ve işinizde stres yaratacak dunınüa- n azalrmaruz yararlı olabifin" Dünya U7&yçöplüğüne çözüm arıyor ANTALYA (AA) - Gökyüzüne 1957'de fırlatılan Sputnik 1 adlı ilk roketin ardından. insanoğlu- nun hayal gücünü zorlayan uza- yın gizemli büyüsü, dünyarruzm he- men çevresinde çekiciliğini kaybet- mek üzere olan bir güzelliği andı- nyor. Fırlatılan roketlerden aynlan ve kullanılmayan bölümler. gevşeyen vidalar, çarpma etkisiyle bölünen irili ufaklı parçalar, bilimden ile- tişime, askeriyeye kadar pek çok alanda kullanılan hatta casusluk yapan uydular... Yer yörüngesinde insan yapısı %« görevini bitirmiş olan nesnelerin yarattığı ortam için kullanılan 'uzay çöplüğü' terimi, son aylannı yaşa- dığımız yüzyıla ait. İlk defa bu yüzyıhn ortalannda • Bu yüzyıhn ortalannda uzaya fırlatılan roketle kirlenmeye başlayan dünya yörüngesi, yeni yüzyılda ortaya çıkabilecek ciddi problemlerden birini oluşturuyor. Temizlenmesi mümkün olmayan bu uzay çöplüğü için dünya çözüm anyor. uzaya fırlatılan roketle kirlenme- ye başlayan dünya yörüngesi, ye- ni yüzyılda ortaya çıkabilecek cid- di problemlerden birini oluşturu- yor. 11-30 Temmuz tarihlerinde arasında Viyana'da yapılan 'Uza- yın Banşçıl Amaçlaria Kuuaıul- ması' konulu sempozyumda da, uzay çöplüğü gündemde ilk sıra- larda yer aldı. TÜBITAK Ulusal Gözlemevi (TUG) Müdürü Prof. Dr. Zeki As- lan, dünya yörüngesinde dolaşan nesnelerin toplam kütlesinin 2000 ton civannda olduğunu belirterek. şu an için temizlenmesi mümkün olmayan uzay çöplüğü için çeşit- li ülkelerden bir araya gelen bilim adamlannın değişik öneriler sun- duğunu belirtti. Büyük bir çoğunluğunu gevşe- me ve çarpışma yollanyla parça- lanan nesnelerin oluşturduğu uzay çöplüğünün. özellikle astronomi için çok olumsuz etki yarattığını anlatan Prof. Dr. Aslan, şunlan söyledi: "Dünya yörüngesindeki uydu- lar ve bunlann parçalanmasıyla gittikçe kirlenen uzayda, ciddi teh- likeler oluşabilir. Astronomiyi çok olumsuz etkileyen uzay çöplüğü nedeniyle,bir süre sonra gozlem ya- pılamayacak hale geUnecek." Uzay çöplüğünün günümüz tek- nolojisiyle tam olarak temizlen- mesinin mümkün olmadığını be- lirten Prof. Dr. Aslan. bu konuda farklı görüşler olduğunu kayde- derek, bazılannı şöyle açıkladı: "Bu konuda çok uçuk projeler üreten bilim adamlan var. Ancak bu konuda ciddi çalışmalar yapılı- yor. Bunlardan bir tanesi, 36 bin metrede yanL görev yapan uydu- lann bulunduğu bölgedeki nesne- lerin düşük yörüngelere indirilme- si ve yer atmosferine sürtünmele- riyle yok olmaları." A I D S K o n f e r a n s ı s o n u ç b i l d i r g e s i Afrika'da mücadele arttınlmalı Dış Haberter Servisi - Zambiya'nın başkenti Lusaka'da beş gün süren AIDS konferansırun sonuç bildirgesi, Afrika kıtasındakı durumun tahmin edilenden çok daha kötü olduğunu gösterdi. Afrika ülkelerinden yerkililerin yanı sıra uluslararası yardım kuruluşlannın da katıldığı konferansta, Afrika'da AlDS'e karşı mücadelede işbirliğinin arttınlmasına karar verildi. Birleşrniş Milletler (BM) Çocuklara Yardım Fonu'nun (UNICEF) Yöneticisi Carol BeUamy. dünyada AIDS'ten ölümlerin yüzde 80'inin Afrika kıtasmda gerçekleştiğini söyledi. HIV virüsü taşıyanlara her yıl ortalama 40 bin kişinin eklendıği ABD'de, hastalıkla mücadele için 880 milyon dolarlık bütçe aynldığıru anunsatan Bellamy. 4 milyon insanuı daha HIV virüsü kaprığı Afnka'da aynlan bütçe oranının sadece 149 ile 160 milyon dolar arasında değiştiğini söyledi. Bu arada. HIV virüsünün anne sütûyle geçme riskini yan yanya azaltan "Nevirapine" adlı ilaç sevinç yaratsa da ilacın Afrika ülkelerinde satış izni almasının 6 ay ila 1 yıl sûrebileceği belirtiliyor. Afrika kıtasında HIV virüsünü doğum sırasmda ya da anne sütüyle alanlann oranı yüzde 20 ile 35 arasında değişiyor. MESELA DEDIKERDALATABEK i< T/'ükleme testi" bir tıp terimi- *• l dir. ama hayatın her alanına uygulanabilir. Insanm içinde var olan, ancak görünür belirtileri bulunma- yan bir hastalığın erken tanısı için "yükleme testi"' yapılır. Bu ölçüm- le, hasta olduğu düşünülen organın ya da sistemin dayanıklılık derece- si ölçülmüş olur. Toplumlann hayatındaki önemli olaylar da bu anlamda "yüklemetest- teri"dir. toplumlann çeşitli alanlar- daki dayanıklılıklannı ölçerler. Bu gözle baktığırruz zaman "deprem"in de bir yükleme testi olduğunu göre- biliriz. Psikolojik yükleme testi... a rnsan gerilim altında iken >a- 1 şama istegi ve çalışma verimi nasıl etkilenir" diye bir sorumuz ol- saydı, yasadığımız deprem olayı böy- le bir test için önemli bir örnek oluş- tururduv Deprem olgusunda bütün ruhsal sistemi en çok yük altında bı- rakan özellik "belirsizlik''tır. Dikkat edilecek olursa herkes şu soruyu so- ruyor ve yanıtmı çok merak ediyor: Yeni bir deprem olacak mı? Olacak ise ne zaman. nerede ve ne büyük- lükte? Bu sonılar belirsizliği aşma sorulandır, ancak ne yazık ki yanıt- lan yoktur. Sadece yeni bir depremin olaca- ğının işaretleri vardır, ancak nerele- ri, ne büyüklükte ve ne zaman etki- leyeceği belli değildir. Bu durum- da, insanlann böyle bir bilgiyle ya- Yükleme testi... şamayı öğrenmeleri gerekir, bu da psi- kolojik bir yüklenmedir. Görülüyor ki baskı yapan bir gerilim altında yaşamayı henüz bilmiyoruz. Ancak bu durum, bunu başaramayız demek degildir, elbette zaman içinde bu ge- rilimle yaşamayı da öğreneceğiz. Ancak, ortaya çıkan gerçek, günü- birlik yasadığımız, çevre koşullan- na pek önem vermediğimiz, nelere dikkat etmemiz gerektiği konusun- da doğru bir sıralamaya sahip olma- dığımızdır. Işte şimdi öğrenmemiz gereken de tam olarak budur. Yok- sa, yasadığımız bölgeden kaçmak. okullan süresiz tarile sokmak. hayat- tan çekilmek, korkarak yaşamak çö- züm değildir, olmadığı da anlaşıla- caktır. Psikolojik yükleme testinin sonu- cu "başansız" çıktı. Bunu bilerek her şeyi yeniden düşünelim, gere- kenleri yapalım. Sosyal yükleme testi nasıl?.. eprem olayı aynı zamanda bir "sosyalyükleme testi'' sayılma- hdır. Toplum olarak "deprem ola- yı"na nasıl baktık, oradaki vatan- daşlanmıza yardım için koştuk mu? Oradaki acılan paylaştık mı, bu pay- laştnada üzerimize düşenleri yaptık mı? Bu testin sonucu büyük bir ba- şandır. Gerçekten de duygusal ola- rak da, düşünsel olarak da, edimsel olarak da bütün ulusça deprem böl- gelerinin yardımına koşuldu, gerek- sinmeler ne olursa olsun hepsi kar- şılanmak için yanşıldı. Bu test gös- terdi ki, toplumumuz büyük felaket- leri birlikte göğüsleme gücüne sahip- tir. önemli krizlerde bunu göster- mektedir. Sosyal dayanışmamızın bu testte •'başanh" sonuç vermesi üzerinde de düşünmeliyiz. Belki de bundan sonraki ortak hayatımızda böyle büyük bir kriz beklemeden dayanışma ruhumuzu hayata geçir- mek için yararlı alanlar buluruz ve ortak gücümüzü kullanınz. Bazı yar- dımlann kimi bölgede yığılması. yardımlann yerini bulmaması gibi so- runlann yaşanmasını doğal karşıla- mak gerekir. Böyle büyük felaketler- de olabilecek kanşıklıklann -kasıt dışı olduğu zaman- daha hoşgörüy- le karşılanması daha doğrudur. Fe- laket bölgelerinin yeniden hayata dönmesi, hepimizin birlikte yapa- caklanna bağlıdır. Ancak, sosyal yükleme testinin başanh sonuçlar vermesi hepimiz için önemli bir işa- rettir. Yönetim yükleme testimizin sonucu?.. . . • < f TT önetim yükleme testi" so- ± nuçlannı birkaç alanda gör- mek gerekiyor. Bu alanlardan birisi "hız"dır, birbaşkası da "etkmlik"tir. "Yönetim yükleme testi" sonuç ola- rak başansız çıktı. Ancak kabul et- mek gerekir ki bölgede çok iş yapıl- mıştır. Gerek kamu kurumlaru gerek- se özel örgütler ilk şok atlatıldıktan sonra bölgede çok önemli çalışma- lar başlatmışlar, bu çalışmalan sür- dürmüşlerdir. Ancak "hız testi"nin sonuçlan olumsuzdur, hız refleksi düşük kahruştır, "etidnliktesti" de ba- şansız sonuç venniştir. Bundan alı- nacak dersler vardır. Bunlann ba- şmda "her an her şey olacakmış gi- bi hanr olmak" gelir ki burada ulu- sal zayıflığımız vardır. Biz genelde "olduktan sonra" anlayan ve hazır- lanan bir yaşama kültürüne sahibiz- dir. Oysa doğrusu, her zaman ne ya- zık ki olaylarla doğnılandığı gibi "ohnadanönce" düşünebilmek, an- layabilmek ve hazır olmaktır. Şim- di de yapılması gereken budur. Doğ- nılanmızı, eğrilerimizi bilmekten daha önemli ne var?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle