Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 AĞUSTOS 1999 PAZAR
14 İ UJLİ. [email protected]
Kubilay Tunçer'in amacı, sanatın bir dalı olarak tanımladığı ilüzyonu Türkiye'de yerleştirmek
Dikkat, kanchnkyorsımuz!CEYDAAKAŞ
tlüzyon. ülkemizde hakettigi önemi ve
ilgiyi görememiş, şaşırtıcı bir sanat. 27
Haziran'dan beri her pazar 20.00'de Ke-
mancı Kültür Merkezi'nde 'Dikkat,
Kandırdryorsunuz' başlıklı ilüzyon gös-
tensı sunan Kubilay Tunçer de çok yön-
lü kışıliğiyle bir o kadar şasırtıcı.
Tiyatroyla on beş seneden beri -yani
on beş yaşından ben- oyuncu, sahneye
koyucu, çevirmen olarak ilgilenen Tun-
çer. bu alanda daha çok oyun yazan ola-
rak tanınıyor. Önce Liverpool'da sahne-
lenetı "Anrico'nun Peşinde", dört yıl An-
kara Dey let Tiyatrosu'nda oynandı, bu se-
zon da İstanbul Şehir Tiyatrosu'na gel-
mesı bekleniyor. Yeni oyunu "Nargüe"
ise yine bu sezon İstanbul Şehir Tiyat-
rosu tarafindan seyırciye sunulacak. 1991
senesinde Gece Yayınlan'ndan "Apok-
rifa" isimli bir şiir kitabı da yayimlanan
Tunçer, o tarihten beri mumkûn merte-
be çok şiir yazmaktansa üzerine çok ça-
lışılmış, çok düşûnülmûş şürleri dergi-
lerde yayımlamak gibi birtavra sahip. Psi-
koloji eğitimi ve arkeoloji mastınndan
sonra şu anda ODTÜ'de bilim felsefesi
üstüne çalışan ilûzyonist-şair- oyun ya-
zannın bir diğer ilgi alanı da müzik. Uf-
lemeliler ve ritim enstrümanlan çalan
Tunçer dinlemek için ise senfonik mü-
ziği tercih ediyor. Mahler, Debussy, Erik
Satie, Ravd, Haydn, Haendd, Bach dö-
nüp dolaşıp dmlediği bestecıler. Bazı
günler de, halet-i ruhıyesi kendi kendi-
sıne teşkil olacak motivasyonu bulamaz-
sa hemen VVolfgang'ı imdada çağınyor
ve bu haykınş hiçbir zaman yanıtsız kal-
mıyor
- İlüzyonist olarak Kubilay Tunçer, na-
sıl başladı, birikim nasıl oluştu?
- Bırhevesle başladım ilüzyonistliğe.
Bundan 6-7 sene önce Amerika'da ilüz-
yon asıstanı olarak çalıştım, San Fransis-
co'da, Los Angeles'ta sahneye çıktım.
Dünyanın birçok yerine seyahat olana-
ğım olduğundan -tunzm sektöründe uzun
yıllar rehberlik de yapmış- bu seyahat-
lerimde her zaman ilüzyonla ilgili çalış-
malar, araştırmalar yaptım. Yıllardan be-
ri de Profesör Metin And'la ahbaplık edi-
yorum, onunla ilüzyon yapıyoruz. Söy-
lemek zorundayım kı hem dostluğuyla
hem de yol göstericiliğiyle son derece cö-
mert bir insandır kendisi.
llk başta bir heves olan ilüzyonizmin,
çok geçmeden teatral bir form oldugu-
nu anladım ve böyle de olması gerekti-
ğini düşündüm. Bunun üzerine teorik ça-
Iışmalar yaptım. Bence ilüzyon literatü-
rünü takip etmeden bir tiyatrocu kendi-
ni tamam hissetmemelidir, ancak ben
ilüzyonu klasik anlamda tıyatroya fayda-
sı olsun dıye yapmıyorum. İlüzyon ya-
parken onun tiyatronun bir formu oldu-
ğunu akhmda tutuyorum, ama ilüzyo-
nun kendi dinamiklerini ön planda tutu-
yorum. Bir sahne sanat) olarak ilüzyon
yani. Oyunculuk en önemli konu bura-
da, sahneye koyuculuk, dramatık bir ak-
siyon kurmak çok önemli.Öğrenmesi de,
yapması da son derece zor.
-Naslöğrendinizflüzyonu,sadece Me-
JL lk başta bir heves
olan ilüzyonizmin,
çok geçmeden
teatral bir form
olduğunu anladım.
Bunun üzerine
teorik çalışmalar
yaptım. Bence
ilüzyon literatürünü
takip etmeden bir
tiyatrocu kendini
tamam
hissetmemelidir.
ilüzyon bir sahne
sanatıdır.
tin And'ın kanafayla na, yoksa başka na-
sd yoDardan geçtiniz?
İlüzyon konusundatekrartekrarbelırt-
tiğim bir nokta var: Maalesef insanlar
ilüzyonu çok gizli bir pratik olarak gö-
rüyorlar. Oysaki ilüzyon gizli degildir, ör-
negin Batı'da her isteyen ilüzyon mağa-
zalannı ziyaret edebilir, ilüzyon kitapla-
nnı- kasetlerini satm alabilir, böylece
birtakım oyunlar öğrenebilir vs. Türki-
ye'de bu hiç yok.
'Ülkemizdeki literatfir kısıdı'
- tlûzyon da bir ilüzyon yani.
Evet, ilüzyon da bir ilüzyon, Türki-
ye'de bunun öğrenilebileceği bilinmiyor.
Benim önemli vazifem, bu alanda söy-
lemek zorunda olduğum bir numaralı
söz bu. İlüzyon öğrenilebilir, hayatın ke-
yiflerinden biridir, bır sanat dalıdır ve
bununla ilgilenen insanlar da bunun li-
teratürüne ulasabilmelidir. Ben Tiyatro
Tiyatro dergisine düzenli olarak yazı ve-
riyorum. Metin And'ın da çok hoş yazı-
lan vardır, aynca tnsanlıküstü Taslayan-
lar isimli bir kitabı da vardır.
- Bizegösterebileceğiniz başka kaynak-
iardavarmı?
Türkçede çok az. Ertuğrul Işınbak
yani Mandrake ismiyle tanınan ilüzyo-
nistin yayımladığı bir kitap mevcuttur. Za-
ti Sungur'dan kalan bir katalog kitabı ve
bir de yine onun masa oyunlannı öğret-
tiği bir kitabı vardır. Sermet Erldn'ın
program dergileri, yayımlanmış yazıla-
nndandabahsedilebilir. Batı'daki litera-
türle karşılaştırdığınız zaman yeterlı de-
ğildir bunlar, son derece kısıtlıdır ve yol
gösterici de değildir.
Bir insanın ilüzyon ögrenmesi. oyun-
lann nasıl yapıldığı konusunda bilgisi
olması, bunlan tatbik etmesi, eşıni dos-
tunu eğlendirmesi zihin açıcıdır, fakat
birtakım oyunlan öğrenmek de o ınsanı
ilüzyonist yapmaz. Ama kimse de pro-
fesyonel ilüzyonist olmak zorunda değil-
dir. tlk defa size itiraf ediyorum. Eğer bu
alan Türkiye'de bu kadar az tanınan bir
alan olmasaydı ben profesyonel ilüzyo-
nist olma iddiasını sürdürecek motivas-
Küttfir Servisi - 'Binyüın son güneş
turulmasT, Amasya'da,
TC Tunzm BakanlığTnın
himayesinde düzenlenen Viyana
Sinfonia Orkestrasrnm konseriyle
ızlenecek. Şef Oaudius Traunfellner
yönetimindeki 98 kişılik Viyana
Sinfonia Orkestrasrmn konseri, açık
bavada kuruiacak bir sahnede güneş
tutulmasından yaklaşık 30 dakika
önce başlayacak. Orkestra önce
Gustav Holstun 'Gezegenier Süiti'ni
yorumlayacak. Sessizlik içinde
ızlenecek olan tutulmanın ardından
Güneş geri geldiğinde Johann
Stranss'un valslerini ve Beethoven'm
'Tiirk Marşı'nı seslendirecek
orkestra. Saat 13.03'te başlayacak
olan etkinlik saat 15.47'de sona
erecek. Hakan Erdoğan Productions
tarafindan gerçekleştirilen konserin
sponsorlan Magac Life, Onur Air,
Vakıfbank ve Uhısoy.
Albert Camus 'nün 52yaşındaki hzı Catherine uzunyıllardır süren sessizliğini bozdu
'Asü seçenyaşamdır'Kültür Servisi - 4 Eylül 1960 yılında bir trafik kaza-
sında ölen Cezayir asıllı ünlü Fransız yazar Albert Ca-
mus'nün avukat kızı Catherine Camus bugün 52 yaşın-
da. 14 yasında babasmı kaybeden Catherine annesinuı ölü-
münden sonra, babasımn eserlerinın vekâletini üzerine al-
mak zorunda kalmış ve bu görevle kendi ısmini, Ca-
mus'nün arkasına atmış. Şu anda, babasımn ölümünden
bir yıl önce satın aldığı, Proven-
ce'dakı bir çiftlik evinde yaşayan
ve uzun yıllardır sessizliğini koru-
yan Catherine, Albert Camus'nün
kızı olarak yaşamayı anlattı. "Be-
nim yaşamun 4 Ocak 1960 yılında
sarsıldı. Eğer ünlü bir babay a sahip
oldımanız \e onu 14 yaşında kay-
bettiv seıüz, hiç babanız olmamış gi-
bidir. Osize aitdeğüdir. Bu asla açık-
layam»acağınızaınahepiçüüzdeka-
lacak bir acıdır. Mezan bile size ait
değildir. Her gün mezarükta ola-
mam," Ve çığlığa yakın bir sesle
devam ediyor "Çalan,bozaıı,söken-
lere karşı ne yapabilirim? Albert
Camus sadece kmna ait değil. Her-
keseait"
Eh aznıalanndan romanı
Albert Camus yaşarken vasiye-
tinı yerine getirecek herhangi bir
isim vermedığinden eserlerinın ve-
kaletını annesi üstlenmiş. 1952 yı-
lmda annesi hastaneye kaldınldığı
gün. a\ııkatlık yemini eden Cathe-
rine'ın hayalinde avukatlık kariye-
ri yapmak olmasma karşın, annesi-
nin ölümüyle babasımn vekâletini
üstlenmiş. Catherine'in erkek kar-
deşi ise a\nkat olmuş ve bir büro aç-
mış. Bu olayı çok normal bulduğu-
nu söyleyen Catherine, bunun Ce-
zayir asıllı aılelerin geleneklerinden kaynaklandığını söy-
lüyor: "*Bizim ailelerimizde en ağıryükleri sırdananlar her
zaman kadınlar olmuştur."
Yüklendığı bu sorumluluktan dolayı her zaman arka
planda kalmak zorunda kalan Catherine yaşadıklannı
şö\ le anlatıvor' "Belki de sadece kendimle banşmam ge-
rekhor. 34 yaşına kadar hep Camus'nün kızı olma düşiin-
cesinden kaçüm ve sonra 1980 yılında bir gün bu düşün-
ceyi korkusuzca kabu] ettim. Ashnda hakka sahip olmak-
cV^atherine, babası
Albert Camus'nün her
zaman özgürlükten
yana olduğunu ve
hiçbir güce bağraüı
olmadığını vurguluyor.
tan değil, yapmak zorunda olmaktan babsetmenvizn
.
Cathenne, bir kadın olarak kalmayı deneyerek Ca-
mus'nün kızı olma görevini yerine getirdi. Ismini baba-
sımn önüne koymayı reddederek arka plana gecti. îkı kez
bu kuralına karşı geldi. Ilki, Camus'nün el yazmalann-
dan oluşan ve kansına duyduğu aşkla dolu bir romanı
1994'te olduğu gibi yayımlamaya karar vermesiydi. Ya-
ni köşelere alınmış notlan, sılinmiş
bir yazı üzerine karalanmış açıkla-
malanyla 144 sayfa sıkı ve ince bir
yazı halınde... "Ben onun yazBmı
okumayıçokseviyorum. Onun brak-
bğı bu metinlere her okuvucunun
sahip olmasını ktiyordum. Bu kitap
o yüzden birçok Idşiye ulaşb."
Yüreğe işleyen bu yazılan kitap
haline getirmek ıçin Catherine bir
metin yazmayı ve imzalamayı da
kabul etti. Eserin hangi şartlar altın-
da yazıldığım anlatmak için tama-
mıyla bir sadelik örneği olan ve bu-
gün kendisini hâlâ titreten 32 satır
yazmıştı. Çünkü bumüsveddeleri ya-
yımlamaya karar vererek Camus'yü
de eleştiri ateşinin içine atıyordu.
-Çok korktıun. O an, babann teh-
Bkeye atuğun hissnıe kapüdnn."
Babasımn admın önüne geçme-
yi göze aldığı ikinci olay ise aynı yı-
lın bahannda gerçekleşti. Radyo
France, Roussillon'un. Vanchıse'ün
ve Puy-de-Dome'un yerel radyola-
n Albert Camus'yü anmak için çe-
şitli programlar hazırlamak istiyor-
lardı. Önce tereddüt etmiş ama son-
ra kabuletmişti:'
4
Bunun halkaulas-
mak için iyi bir yol olduğunu dü-
şündüm. Onun diğerleri gibi bir
adam olduğunu ve kitaplanmn her-
kese hitap edebileceğini insanlara
anlatabUirdik.'' Ancak bu programlardan tüm dünyada söz
edileceğini tahmin etmemiştı. Böylece birdenbıre ön pla-
na çıkmış oldu. Bu olay, Catherine'i Camus isminin önü-
ne geçirme riskıni de taşıyordu. Her zaman engellenme-
si gereken bir durumdu bu. "Aynı zamanda kendi kendi-
me, benim gibi kendilerinden sürgün olan insanlar olabi-
leceğini söyİeyerek avunuyordum."
Şımdi, Provence"da, babasımn ölümünden bir yıl önce
satın almış olduğu bir çiftlikte yaşıyor. Buradaki asma-
Albert Camus, ikiz çocuklan Catherine ve Jean ile.
lar ve bayırlar Cezayir'in ovalarmı anımsatıyor. Oğlu ve
kızıyla ilgili bir şey söylemiyor. Ama bu soruyla yüzüne
yayılan aydınlık, o rahatsız edici sessizlikten çok daha faz-
İa şey anlatıyor. Hafif bir sıkıntıyla annesinden bahsedi-
yor: "Hoşgörülü, yumuşak ve aydmlancıydı.'' Yaşamma
giren erkek ya da erkekler hakkında ise hiçbir şey söyle-
meyen Catherine, günlük yaşamından söz ediyor: "Sdan-
üta okhığum zaman beni yabşüran çok az şey van Köpek-
ler ve kedüer. Hiç olmazsa onlar,Camus'nün krn olmam-
la dalga geçmiyorlar."
14 yıla Uişkin çok şe> anımsanuyor
Babasımn yamnda geçen 14 yıla ılişkin çok şey anım-
samıyor. 4 Ocak 1960 olayı tüm öncekileri silmiş gibi:
"Başınıza böyle bir şey geldiği zaman, hanza kaybına uğ-
ruyorsunuz.'* Arrık en iyi anılanm saklamak istıyor. Bu
amlar da annesinden uzak, babası tarafindan tutkuyla se-
vilen kadınlar üstüne: "O özgürdü ve onlar iyi kadmlar-
dL Bu, anneme aa çektirrvordu ama hepimiz acı çeki-
yorduk."
Ona babasından kalan, öncelikk gühnek, gerçek bir gü-
lüş, başkalanna saygısı ve Camus'nün kendısine bakış tar-
zı (onu Mandarine diye çağınrmış). "Camus, her zaman
özgürlükten yanaydı. hiçbir güce bağınilı olmadL" Güç-
lü ve nazik, dingın ve aşın duygulu karşıtlıklarla dolu bu
kadın tüm bunlan söylerken coşuyor: "Asıl sorun. kay-
bolmamak. Ben kaybolmadığımı düşünüyonım. Annemin
hastaneve gittiği gün (altı a> sonra öldü) ben avukathk ye-
mini etmiştim. Bu bana bizim çok az şeyi seçebileceğimi-
zj öğretti. Asıl seçen yaşamdır \e o bunu bizden çok daha
kötü vapmıyor."
yonu bulamazdım kendimde.
- bklerden biri ofana misyonu mu?
Tabiı. 'Türkiye'de ilüzyonyok'diyebır
yazı yayımladım yıllarönce. Çünkü yok.
Ama yok derken şunu da göz ardı etmi-
yorum; Mandrake hakikaten yetkin bır
isimdir, Sermet Erkin bu ülkede Zati
Sungur'dan sonra ilk sahne şovunu Ken-
ter Tiyatrosu'nda gerçekleştirmiş kişı-
dır. Bizim kuşaktan Kemal Cömertoğlu
çok marifetlidir. Bir şeyler var, ama bu,
ilüzyon sanannın Türkiye'de tesis edil-
diği anlamma gelmiyor.
- Bu da bir baştangıç öyleyse?
Şimdı burnu büyüklükle suçlanacağı-
mı göze alarak söylüyorum bunu: Ben,
Türkiye'deki ilüzyon sanatının önde ge-
len birtemsilcisiyım ya da bir misyon ola-
rak Türkiye'de ilüzyon sanatını tesis et-
meye çalışan bir kişiyim. Tabii ki çafdaş
anlamda ilüzyon sanatını. Bunu söyler-
ken dikkatı çekmeye çalıştığım yerler
var: Ne zaman bir konuşma yapsam ya
da bir yerde bır izahat versem herkes Za-
ti Sungur'dan bahseder. O müthiştir ta-
bii, bir efsanedir. Bir efsane,
ama meselaZati Sungur'un müt-
hiş bir sahne karizrnası, ilericı
kişiliği, sanatçı sezgilerinin ya-
ni sıra mücadeleciliği de var,
şovmenliği de var, ama Z. Sun-
gur'un şovu ashnda dönemin
büyük ilüzyonistlerinin, örne-
ğın Dante'nin en azından form
olarak birtaklıdidir. Yani Z. Sun-
gur iyi bir yorumcuydu o an-
lamda ve birtakım klasik ilüz-
yon oyunlannı kendine göre yo-
nımladığı ve bunlara kendi ki-
şiliğıni katrığı doğrudur. Hatta
bizim ince kesme dediğimız, sı-
zin kız kesme olarak bildiğiniz
oyunun ince bir masayla ger-
çekleştinlme yemliğıni getu^n
kişidir. Hatta kendi ismiyle anı-
lır bu oyun literatürde.
^eşeli bir ciddiyettir'
- Zati Sungur'dan önce Tür-
kiye'de Düzyonistiik var mıydı?
Zati Sungur'dan önce bır şey-
ler vardı, buraya gelen yabancı-
larvs. ama tesisolunma anlamın-
da yoktu, kurumsallaşma anla-
mında yoktu. Z. Sungur bir ef-
sanedir, ama ondan sonra onun
ölçeğinde birinin olmaması çok
ayıp. Dünyada ınanılmaz oyun-
lar yapıhrken, ınanılmaz efekt-
ler icat edilirken. Türkiye'de hâ-
lâ insanlann ilüzyonu 1930 mo-
del 40 model bir şey olarak al-
gılaması son derece ayıp. Özet-
le, biz bu alanda çok geri kal-
mış durumdayız. Bakm David
Copperfield diyeceğim herkes
hatırlayacak. Bu adarmn yap-
tıklannı seyrediyorsunuz ve akıl
almaz hepsi degil mi? Peki na-
sıl yapabiliyor? Copperfield ben-
den ya da sizden daha zeki bir
insan değil. Ama öyle güçlü bir
gelenek var ki onun gibi starlar
çıkabihyor, büyük prodüksiyon-
lar yapılabiliyor.
-Bütün bu zorluklara rağmen
seyircinüı tepkisi ne, ya da geniş
bir kitleye ulaşabileceğinize ina-
nıyor musunuz?
Evet ulaşabiliyorum. Bundan
önceyaptığım TV programlann-
da vs. hep olumlu tepkiler aldım.
Sadece benim değil. başka ilüz-
yonistler çıktığı zaman da gayet
güzel ve sevimli tepkiler alıyo-
ruz da nedense müstehzi sıfat-
lardan kurtulmamızpek kolay ol-
muyor mılletin gözünde: Hok-
kabaz, sahtekâr vs. Çok da ra-
hatsız etmiyor bunlar beni. ha-
yatnn ortada, akademik çalış-
malan olan bir insarum, felse-
feyle uğraşıyorum. Bunlann ya-
mnda birçok kişinin gözünde
benim yaptığım, ilüzyon, hoş
bir espri, bir şaka gibi. Oysa hiç
alakası yok. Benim gözümde
ilüzyon çok cıddi bir iştir. Asık-
yüzlü bir ciddiyet değil tabii,
eğlenceli, neşelı bir ciddiyet.
Bazen ilüzyona bunca anlamı
yüklerken haksızlık mı ediyorum
diye kendime soruyorum. Dip-
siz bir kuyu bu, yıllardır araştı-
nyorum, çalışıyorum ve bunlar
beni sonsuzluğa doğru götürü-
yor, okyanus gibi sürekli açılı-
yor. Ashnda kırgın değilim Bir
nevi mücadele verdiğimı düşü-
nüyorum, gerçekçı bakıyorum.
Jurassic Park 'a
i öyeni yönetmen
• Airtonio
Banderas, Gabnei
Garcia Marquez'in
yayımlanmamış
öykülerinden bir
televizyon dizisi
oluşturmaya
hazırlanıyor. Yönettiği
ilk film olan 'Crazy in
Alabama'yla eylül
ayında Venedik Fılm
Festıvali'ne katılacak
olan Banderas,
televizyon dizisi
projesinde de
yönetmenliğı
üstlenecek.
• 'Sofla: Antlche
ICOne RUSSe' başhklı
sergide yüksek değer
taşıyan Rus ikonlan
sergileniyor.
Vatıkan'dakı San Pıetro
basılicasında açılan
sergi 30 ekim tarihıne
dek sürecek. Sergi,
bırçoğu ilk kez izleyici
önüne çıkan 140
ikondan oluşuyor.
• Paul Mccartney
radyo dj'i oluyor...
Efsanevı Beatles
grubunun üyelerinden
McCartney 20 ekımden
başlayarak uluslararası
Ingilız radyosu BBC
World Service'de
program yapacak. Eskı
Beatles üyesi, 'Paul
McCartney's Routes of
Rock' adlı programında
kendisıne esin kaynağı
olan rock'n'roll
parçalannı sunacak.
McCartney, 20 ekımdc
yayımlanacak
programda, 3 yeni ve 12
cover şarkıdan oluşan
son albümü 'Run Devil
Run'dan da örnekler
verecek.
• OaSİS grubunun
solisti Lıam Gallagher
ve eşi, şarkıcı- oyuncu
Patsy Kensit, iki ay
sonra dünyaya gelecek
bebeklerine John
Lennon'ın soyadını
vereceklerini
açıkladılar. Bebeğin
cüısiyetini henüz
bilmediklerini söyleyen
çıft, kız olduğu
takdirde bebeğe Grace
adını vereceklerini
belirttier.
• Nicolas Cage,
2000 yılımn mart
ayında Italya'da
çekilecek olan 'Captain
Corelli's Mandolin'
fılminde rol alacak.
Louis De Bernieres'in
romanından sinemaya
uyarlanan filmi Roger
Michell yönetecek.
• Paul Newman,
evimn yakuundaki
tarihi bir fabrika
binasmın koruma altma
ahnması ıçin 25 bin
dolar bağışladı.
Connecticut'da bulunan
Lock Building isimli
bina 1856 yılında inşa
edilmiş.
• Jerry Lewis m
durumunun iyiye gittiği
ve 1-11 eylül taribJeri
arasında
gerçekleşirilecek
Venedik Film
Festivali'ne
katılabıleceğı açıklandı.
Geçen hafta mikrobik
menenjit tamsıyla
hastaneye kaldınlan
Levvis'e, 11 eylül
akşarru düzenlenecek
kapanış törenınde
kanyer ödülü verilecek.
Venedik'ten gelen son
haberlerden bin de,
Uluslararası
Eleştirmenler Haftası
jürisine Michele
Placido'nun da
katıldığı.
• Robert Downey.
1996 yılında
uyuşturucu
bulundurmaktan aldığı
hapis cezasımn
ardından gözaltı
sürecinde yeniden • -
uyuşturucuyla
yakalanarak hapse
mahkûm oldu.
Hollywood'un en
yetenekli
oyunculanndan bin
olarak gösterilen ve
1993 yılında
Charlie Chaplin
yorumuyla Oscar'a
aday olan Downey tam
üç yıl demir
parmaklıkJann ardında
kalacak. Dovvney'in,
Stevve Martin ve
Eddie Murphy'le -
birlikte rol aldığı "
'Bovvfınger' adlı yeni
filmi ise önümüzdeki
aylarda göstenme
gırecek.
• Jurassic Park
filminin devamı
çekiliyor. Ancak
yönetmenliği bu kez
Steven Spielberg değil,
daha önce de Jumanji
adlı filmi yöneten Joe
Johnston üstlenecek.
Öyküsü Craıg
Rosenberg'e ait olan
fılmin yapımcılan ise
Unıversal ve Amblin
Entertainment.
• Peter Welr, Jane
Campion, Bruce
Beresford, GiUian
Armstrong, Barz
Luhrmann ve
Avustralya ile Yeni '
Zelanda'dan diğer
yönetmenler, '
çalışmalan televizyonda
yayımlanan yapımcı,
yönetmen ve yazarlann
haklannı koruyan ancak
kendi haklannı güvence
altına almayan yasayı
protesto ettiler.
Yönetmenlerin,
Avustralya başbakanı
Johyn Hovvard'a
yazdıklan mektuba
henüz bir yanıt >
alınamadığı bildirildi.
• Ciuseppe
Slnopoli, Belçıkalı
Gerard Mortıer'in 2001
yılında görevinden
aynlmasından sonra
Salzburg Festivali'nin
başma geçmek gibi bir
amacı olmadığım
açıkladı. 52 yaşmdaki
Italyan şef Sinopoli,
2000-2004 yıllan
arasında Beyrut'ta
yöneteceği 'VVagner's
Ring' projesi öncelikli
olmak üzere
gündeminin çok yoğun
olduğunu ve Salzburg
Festivali için girişilen
yanşa katılmasmm
mümkün ohnadığmı
belirtti.
• Pedro
AlmodOVar tngilizce
olarak çevireceği ilk
filminin hazırlıklanna
başladı. Pete Dexter'in
romanından sinemaya
aktanlan 'Paperboy'
adlı fılmin
yapımcılığını ise
yönetmen Jan De Bont
ve şirketi Blue Tulip
üstleniyor.