20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 AĞUSTOS 1999 PAZAR 10 D I Ş H A B E R L E R <[email protected] Antalya'da 'mutlu' bir îsveçliIs^eçli bir iş arkadaşım 50. yaş gününü Türkiye'de kutlamaya ka-ar vermişti. Yanında eşi ve arLeoloji okumakta olan oğlu olacaktı. Hem deniz hem de tarih istyordu. Bana danıştı. Ona Antalya"yı önerdim. Ci%'ardaki tanhi yerlere gıtmeleri kosay olur diye. Gerçekten de ls\eç basırunda Türkiye'ye gidilmesıne karşı yoğun bir kampanya yürütülürken Antalya'ya gıttıler ve çok hoşnut döndüler. Bulunduklan her yerde büyük ilgi görmüşlerdi. Bana önenmden ötürü teşekkür ettı. Hem Antalya gibi şirin bir büyük kentın tadını çıkarmışlardı hem de başta Aspendos olmak üzere tanhi yerleri gezmişlerdi. Buraya kadar her şey ıyiydi. tkinci görüşmemizde, sokaktaki satıcılardan yakındi; plaja gelip herkese bir tadımlık gibi sormadan simit veren ve boş bulunup simiti ısıranlardan ne tutturursa onu koparanlardan... Oğlu. eline zorla turuşturulan simit için kaç para vereceğini anlamamış ve cüzdanını simitçiye uzatmıştı. O da 5 milyonluk banknotu alıp gitmişti! Ardından, caddede yürürkenki olay. Bir an durakladıklannda, oğlunun süet sandaletine derhal boya çalan ayakkabı boyacısı! Oğlanın ayakkabısını rezil etmesi dışında, 200 metre peşinden gidip sonunda 'yalnızca' 3 milyona fit olması! Ya da vıtrinın önünde birazcık durduklan ıçin onlan butiğe sokan ve üç saat dışan çıkartmayan halıcı! Çıktıklannda da derhal onlan başka bir -akraba- hahcıya götüren ve burada da iki saat tutan vatandaş! Akşamüstü yürüyüşü sırasında her restorarun önünde onlan neredeyse STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN kollanndan tutarak içeri çekmeye çalışanlardan da söz etti. "Rahat bıraksalar, yerfi ve yabana konuklar dikdikieri yere girer, hepsi kazanır. Ama öyle üşfişüyorlar ki insanın üzerine, içeride bizi ne beklrvor diye kaygüanan insanlar bötgeden aynlmayı yeğüyorUr" dıyor. E'fem? Bu insanlara gûneyde 'anuzcu' mu ne demyordu. şimdi çıkaramıyorum. Iki yıl önce Stockholm'e gelen Antalya ve Alanyalıturizmcilerle konuştuğumda hiç değilse Alanya'da bu sorunun çözümleneceğini söylemişlerdi. İş arkadaşım Rotand yine de mutlu. "Her yerde bu riir sorun var" diyor, "ama Türkiye ve halkı öylesine eşsiz güzel ki insan bu tür gereksiz şe> lerin olmasına üzülüyor; daha çok onlar adına". Ama şunu da ekliyor: "Antalya Bmarunda gece 02.00'de crvıl crvü halkla birlikte gezdik. Kent vaşam dolındu ve kimse kimseyi rahatsız ermiyordu. Ama Stockholm'ün göbeğindeki Kııngstradsgarden Parkı'ndan gece 23.00'te geçilmez. Dazlaklar, en tarihi semt olan Gamla Stan'da (Eski Kent) insan avına çıkariar. Metroiarda içldli gençler terör estirir." 0 zaman, basında çıkan haberleri düşünüyonım: sık görülmeyen güzellikte bir yaz geçirmekte olan Fsveç'te ırza geçme ve zevk için insan dövme olaylanndaki büyük artışı... Birleşmiş Milletler'in tnterpol'le yaptığı ortak araştırmada pilot bölge olarak seçilen 18 üİke içinde her milyon nüfusa göre yapılan adi suç işleme sıralamasında Türkiye'nin en düşük orana, Isveç'in ise en yüksek orana sahip olduğunun ortaya çıkmasıru... Ilgililer kusura bakmasın, ama tsvec gibi istatistik hastası bir ülkeyle bizim aynı titizliği gösterdiğimizi hiç sanmıyorum. Ayncabizde 'karakokla birkaç tokat' eminım istatistiklere geçmiyordur. Ama yine de bu ülkede 27 yıldır yaşayan biri olarak kalıbımı basanm ki Türkiye'de büyük kentlerin merkezi yerlerinde geceyansı dolaşmak, Stockholm'deki benzer yerlerde dolaşmaktan fersah fersah daha emindir! Denemesi bedava... Evlilikler yürümüyor REMZl GÖKDAĞ ABD'nin ünlü televizyon sunucusu Barbara VValters abc kanalındaki bir programına şu sözlerle başladı: "Geçenlerde çok goleneksei bir düğün töreni izledim, çünkü gelin hamile değüdL." VValtersın bu saptaması ABD toplumunun kanayan bir yarasına parmak basıyor. Ülkede evlilikler yürümüyor ve evliliğe karşı duyulan heyecan bir nostalji olarak tanımlanıyor. Yapılan istatistikler bunu doğruluyor. Boşanma oranı en yüksek ülkelerin başında geliyor ABD. Nedenleri çok, ancak hepsini tek tek açıklamak zor. Ülkede en çok tartışılan konulardan biri haline gelen "Evliük müessesesi neden devam ettirilemiyor" sorusuna çeşitli yanıtlar veriliyor, uzmanlar birbirinden ilginç açıklamalar LOS ANGELESyapıyor. Her kesimden farklı görüşleri dinliyoruz ya da okuyoruz, ancak herkesin birleştiği ortak bir nokta var bu konuda. O da evlilik öncesi dönemin önemi. Yani ABD'de insanlar evlenmeden önce birbirlerini tanıma dönemi olarak adlandırdıklan flörtü tam anlamıyla tamamlayamıyorlar ve bu dönemde yaşanan bazı sorunlar evliliğin bir döneminde ortaya çıkıyor. Geçen günlerde boşanmanm nedenleriyle ilgili bir araştırma yapıldı Los Angeles'ta. Kentin yaklaşık 4 milyon nüfusunu banndıran 3 ayn bölgesinde toplam 449 kadına konuyla ilgili sorular yöneltildi. Seçilen kişilerin yaşlan 18-75 arasında değişiyordu ve hepsi en az bir kez evlilik deneyimini tatmışlardı. Evlilik müessesesi bu kişilerin gözüyle incelendi. Sonuçlar gerçekten şaşırtıcı oldu. Deneklerin yanıtlanna göre evlilik öncesi flört adını verdikleri dönemin eviiliğe hiçbir olumlu etkisi olmamıştı. Bir başka sonuç ise genç yaşta yapılan evliliklerin başansızlıkla sonuçlanmasıydı. Evlilik öncesi hamileliğin de eviiliğe olumsuz etkileri olduğu ortaya çıktı. Evlenmeden önce cinsel deneyimi yaşamış ya da birkaç erkekle ilişkiye girmiş kadınların evliliklerinin de fazla uzun sürmediği görüldü. Sihirli bir sözcük, araştırmanın satırlan arasındaydı: aşk. Evlenmeden önce birbirlerine âşık olan çiftlerin evlilikleri, uzun süre birlikte yaşayan fakat birbirlerine karşı bu duyguyu yitiren kadınlara oranla daha yüksekti. Araştırmanın sonuçlan böyle uzaryip gidiyor; ancak işin ilginç yanı Amerikalılann artık başka arayışlara yönelmesinde. Bu ve buna benzer araştırmalar son günlerde muhafazakâr ^ _ ^ ^ Amerikalılann yüzünü güldürmeye başladı. Artık bizdeki karşılığıyla görücü usulü evlililderden söz edilmeye başlandı. Tabii burada elinde şekerle kız isteme olayı anlaşılmasın, evlenecek kişilerin ailelerinin birbirlerini tanımalan ve ailenin evlilik karan alınırken etkin olması gerektiği yolunda görüşler yüksek sesle konuşulur oldu. Fakat araştırma sonuçlannın uygulanmasını beklemek ya da bunlan günlük yaşama uyarlamak sanıldığı kadar kolay değil. Herkesin dedigi gibi burası "özgür ülke". Bu kavram insanlann benliklerine ve duygulanna öylesine yer etmiş ki muhafazakâr Amerikalılann aile kurumunun çatlaklannı onarma çabalan ya da bu gibi araştırmalann sonuçlan onlan bildikleri yolda yürümekten alıkoyamıyor. K ö p e k M a x ' U A î u s t o s 8 0 1 1 0 gerçekleşecek olan güneş t a t a l m a s ı m n h a t ç & izleyebilecek...İngiltere'nin Ketting kentindeki köpek eğitim merkezi Red Dog, güneş rurulması sırasında köpeklerin gözlerinin zarar görmemesi için özel gözlükler üretti. KöpekgözJiiklerinin kapış kapış satıldığı belirtiliyor. (Fotoğraf: REUTERS) Hamaklarda kalan çıplaklık özlemiBir rurizm şirketinin yöneticisi Rus arkadaşım anlatıyor: Ocalan'a idam cezası verildiğini bildiren haberin Rusya televizyonunda ilk olarak yayunlandığı an telefonlan çalmış. Arayan -sesine bakılırsa- yaşlıca bir kadmmış. "Bakm". demiş kadın, "Türkler az önce Ocalan'a idam cezası verdi. Artık terörisrJer boş durmaz. Bu durumda Türkiye'ye gitmek cesaret ister. Onun içinde fiyatlar iyice ^düşer.Siz hemen bana özel indirimli fıyaüardan bir Antalya tatili ayariayın bakalım." M0SK0VA HAKAN AKSAY 'Şıkıdım' ve 'Şımank' şarkılannı daha da cıvıtarak söyleyen tatilci Türklerin, bu iki şarkı arasında, 'Onuncu Yıl Marşı'nı, aslına göre daha neşeli bir tempoda, ama ayağa kalkarak ve yanlanndaki yabancılann seslerini bastırarak söylemeleri... Dans edilen her ortamda CiguH'nin 'Binnaz'ının, millete, o bir türlü bitıremedikleri kurtlannı bir kez daha dökme firsatı vermesi... 'Normal hayatta" ağırbaşh ve muhtemelen önemli mevkilerdeki şişman amcalann, göbek atarken yılışmaktan aslında ne kadar hoşlandıklannı ve bunu, "Canım, tatilde her şey olur, eğleniyoruz işte" havası içinde. sınırsız bir Arkadaşımın dediğine göre teyzenin özelliği, ilk arayan olması, dolayısıyla bu işi önceden ince ince planlamasıymış. Daha sonra durumu aynı biçimde yorumlayan çok kişi benzer sözler etmiş. Eh, bu arada teyzenin uzak görüşlülüğü kanıtlanmış, Türkler iyice fiyat düşürmüş. Tabii can korkusu bazı 'Antalya adaylan' açısından caydıncı olmuş, ama bunlar çok fazla değil. Hatta buradaki pek çok turizmci arkadaş, bu yıl, terörden korkmayan Ruslann, terörden korkan Almanlann önüne geçerek Türkiye'ye gelen rurist sayısı açısından birinci sıraya yükseleceğini tahmin ediyor.Bu satırlan. uzun bir süreden sonra bulduğum tatil fırsatını Kemer/Beldibi' nde değerlendirirken geçen hafta yazmıştım. Şimdi tatil ve güneş hızla uzaklaşıyor. Akılda kalan, tatil gözlemleri. Ömeğin Rus, Alman ve Belçikalı turistlerin kendilerine "animasyon" olarak dayatılan 2 saatlik mehter takımı gösterisini yan uykulu gözlerle izleyip kibarlık olsun diye alkışlamalan... Tarkanın hafiflik duygusuyla yaptıklannı belli etmeleri... Diskoteke 'takılan' gençlerimiz açısından 'imaj' sorununun, bizim gençliğimıze oranla çok daha yakıcı bir hale gelmiş olması: Kiminin o sıcakta beline baglayıp bacakJanna doğru sallandırarak kendini güzelleştirdiğini düşündüğü kazağından vazgeçmemesı. Kiminin mutlaka şapka veya kep lakması. Kiminin kirpi misali havalara diktiği boyalı veya boyasız saçlanyla öne çıkmaya çalışması. Ve elbette ortalarda bol miktarda kara gözlüklünün (gece vaktı, diskotekte!) cirit atması... Galiba artık tatillerin en ıyi tarafı. insanı az, doğası fazla görüntüler. Ve geceleyin sahilde dalgalann sesini dirüerken ya da hamakta sallanıp yıldızlara bakarken uyuyakalmanın sorumsuz keyfi... Böyle anlarda ne gazete, ne dergi. ne televizyon, ne lobi dernekleri, ne Türk - Rus ilişkileri, ne Apo, ne Duma... Gölgenden bile kurtulup tümüyle yalnızlaşma isteğinin yarattığı - » anlatılamayaqjk, ama bu duyguyu tanıyanlann hissedebileceği- sonsuz bir çıplaklık özlemi... ! Ayrılığın, korkunun simğesi Berlin DuvanBerlin duvan, Soğuk Savaş'ın beton yığını. Berlin duvan acılann, özlemlerin insanlan bir bıçak gibi kesen soğuk kütlesi. Berlin duvan aynlığın sembolü. Beriin duvan yaşama, insan onuruna vurulan kelepçe. Berlin duvan, insanlığın altında ezildiği bir utanç abidesi. Berlin duvan. bir şehirde iki çağın, zamanın santimetrelerce asırlaşması. Berlin duvan korkunun simgesi. Berlin duvan, nefretin asırlarca yaşayacağı bir mezar taşı. Berlin duvan koku, hüzün. hasret... Berlin duvanna doğan yeni günün ışıklanyla başlar her şey. Günün ilk ışıklan Berlin duvanmn soğuk kütlesine vurur. Gökyüzü, doğan ışıkla sanki emdiği kanlann rengini alan bir kızıla dönmüş. Aynlan iki şehir, iki farklı dünya... Acılann şehri Berlin. Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra bu yazgıyı paylaşmak zorunda olan, suni bir kütleyle aynlmış olan bir şehir. Bir şehir?.. Nasıl bir şehir? Ya duvann öteki yanı... Duvar nedir senin için? Bir koruma mı, bir kaçış mı, bir yıkılış mı? Ya da özgürlüğüne vurulan bir zincir mi? Nedir duvann dibinde yıllarca yaşamak, itiünek mi, duvann öteki yanını bilmeden yıllarca yaşamak. Sığmmak mı o soğuk duvarlara? Arada olmak, kendi kurallannı koymak duvarlar arasında. Duvann yalnızlığı ile yazgısını bütünleştirmek, onun gibi yalnız ve kaderci. Bugün çok az bir bölümü kalan Berlin Duvan birçok insana mezar oldu. Bu duvar. 12 Ağustos 1961 tanhinde yapımına başlandığında ilk kurbanuu 24 Ağustos günü verdi. Yıkılan duvar, altında yüzlerce ölü, yaralı ve 3000 tutuklu insan bıraktı. Bu duvar, yeni Almanya tarihinin acı bir anıtı olarak yerini aldı. Her ne kadar duvann, kapitalizmin yayılmacılığına karşı bir kalkan görevi yaptığı söyleniyorsa da aslında amaç, Doğu'dan Batı'ya süren göçü engellemekti. Bu büyük göç hareketi ancak böyle önlenebilirdi. 1949 yılına kadar Doğu'dan Batı'ya kacan 59.245 kişi iken, iki ayn Alman devletinin kurulmasından bir yıl sonra bu sayı 197.788 kişiye ve duvann yapımına kadar da 2.689.922 kişiye ulaşmıştı. Duvar öncesi Doğu'dan Batı'ya kaçmak oldukça kolaydı. Kaçmanın en rahat yolu ise metroydu, tabii yanınıza bavulunuzu almamışsanız. Yakalandığınızda 3 yıllık bir cezaya çarptınhyordunuz. Eğer kaçmayı basanrsanız, hemen Batı Almanya'ya uçuyor, oradan da Federal Almanya'nın herhangi bir eyaletinde yeni yaşammıza başhyordunuz. Duvann yapımına kadar Dogu Berlin'den birçok insan bu yollarla Batı'ya kaçmış ve yeni BERLİN EGEMjEN CANTÜRK yaşamlanna başlamışlardı. Gelen bu Doğulu kardeşler yetişmiş, konulannda uzman insanlardı. Bilim adamlan, mühendisler, doktorlar ve devlette görevli kişiler... Elbette bu, Batı için bulunmaz bir firsattı. Bir kuruş harcamadan böyle kalifiye elemanlara sahip olmak. Ama Doğulular için durum hiç de iç açıcı değildi. Yitirilen insan kavnaklan ileride Doğu Almanya ekonomisini ve ülkenin geleceğini tehlikeye ahyordu. Buna bir çözüm yolu bulunmalıydı. Öncelikle sınırlardaki kontrolleri arttırmakla işe başladılar, ama önü alınamayan gizli bir göç vardı karşılannda. Artık tek çareleri kalmıştı. Batı ile Doğu'yu keskin çizgilerle birbirinden ayıran bir kütle: Bir DUVAR. Aslında bu duvann yapımını o zamanın Sovyet Rusyası uzun zamandan beri istiyordu. Eğer bu göç dalgasının önü ahnmazsa bu, Doğu Alman ekonomisinin sonu ve aynı zamanda Batı'ya karşı üstünlüğünü kabul ettirmek isteyen Sovyetler Birliği için de büyük bir ekonomik darbe olacaktı. Ekonomik ve güçsel kaygılar, bir dünya şehri olan Berlin 'in ikiye bölünmesini hazırladı. Zamanın DDR Başbakanı Waher Ulbricht. 15 Haziran 1961 günü yaptığı basın toplantısında duvar inşa etmek gibi bir maksatlannın olmadığmı söylemesine karşın gri duvann yapımına 13 Ağustos 1961 günü başlanıyor, Berlin bir anda tel örgülerle doluyor, sokaklar, binalar, aileler aynlıyordu. Her şey o kadar iyi düşünülmüştü ki, bir anda oluvermişti bu aynlık. Akşam Doğu Berlin'de arkadaşının evinde yatıya kalan Batılı. her tarafin tel örgülerle çevrildiğini gördüğünde şaşkınhğmı gizleyememişti. Aslında bütün dünyayı gafıl avlamıştı bu duvar. Başta Amerika olmak üzere herkes şaşkınlık içindeydi. Duvann yapımı bütün hızıyla sürüyor, sınırdaki evler yıkıhyor: kuleler. sığınaklar. mevziler yapılıyordu. Bir dünya şehri ikiye bölünüyordu bütün dunyanın gözleri önünde. Duvann yapımına başlandığı ilk gün bir Doğu Alman sırtına çocuğunu alarak kanalizasyondan geçerken diğer bir Doğu Alman da patates yüklü kamyonunun içine gizlenerek şansını özgürlük adına kullamyordu. Özgürlük, elde edilmesi en zor olanıydı belki de. Şehirlerinin ikiye bölünmesini gören Batı Almanlar ilk başta 300.000 kişinin katıldığı bir gösteri yaptılar. ama Doğululann kapitalizme karşı özgürlük sının dedikleri duvar gittikçe yükseldi; ilkönce sınırdaki evler boşaltıldı, evlerin pencerelerine duvarlar örüldü. dikenli tellerle çevrildi insanlann evieri. Zorla insanlar yıllardan ben yaşadıklan evlerden uzaklaştınldı. Asırlık mezarlıklar, tarihi kiliseler yerle bir edildi. Dünya savaşlannın sonucunun bedelinin başka bir savaşla, Soğuk Savaş'la ödenmesi gerekıyordu. Bu bedel Alman halkı için çok ağır oldu. Duvann yıkılmasından 10 yıl sonra bile suni olarak aynlan bir halk, içinde iç hesaplaşmalan yaşıyordu. İşte bugünlerde duvann son kalan kısmı yıkılsın mı yıkılmasın mı tartışmalan yapılırken, aynı acıyı yaşatan Gedachniskirche gibi bir anı duvar olarak kalması. yeni kuşaklar açısından bir tarih birikimi olamaz mı? insanlar yaşadıklan acılan tecrübeleriyle birleştirerek daha hoşgörülü bir toplum yaratamazlar mı? Bu anı duvar insanlann ileride daha özgür yaşaması için bir sembol olamaz mı? Almanya, duvarlann ayırdığı bir dönemi geride bıraktı artık. Aynlıklar, acılar ve yitirilen onca yaşam. tnsanlann kafalanndaki du\arlar kmldıkça yeni duvarlar olmayacak 2000 yılına girerken ve yeni Almanya'nın birparçası olan çok renklilik özgür beyinlerde şekillenecek. Tatilcilerin %10'u reklamla, %90'ı tavsiye ile kendi otellerini bulurlar... AğaçJam sâhğmdan demz gorimtûsûnû çatemed* GeBngöriin C lub Orient, Antik Çağın adalet, sağlık ve barış için buluşma merkezi olan Oren'de denize "sıfır", bınbir yıldızlı bir tatil köyüdüf Homeros'un doğum yeri "Işıklar Sahıli"nde, 'Dunyanın atmosferinde oksıjen oranı en yüksek ıkı noktasından biri olan Edremit Körfezi'nde. Zeytin Rivierası'ndadır Club Orıent'te, Ege stilınde yapılmış 62 dubleks yapının her dairesi 2- 4 veya 4-6 kışilik aileler için tasarlanmış. içlerınde duş/WC ve telefon olan. odalardan oluşur. Tüm kapılar dev bir botanik bahçesıne açılır. Bahçe biter, ıncecik kumlu plaj başlar Ozurltiler ve engellıier ıçın tumüyle düzayak, vejeteryanlar ve diabetikler için sorunsuz tatil. Günlük doktor viziti. Clufc Orleırt. uhslararan Kjpbtşı YP, 11.000.000 TL, 0-12 y*f ücreOiz, (3.)-4.-5.-6. kipler, 5.500.000 71 Club Orient Holiday Resort, Ören-Burhaniye Tel: 0.266.416 34 45 - 416 53 54 • Fax: 0.266^16 40 26 www.club-orient.com KUŞADASI'NDA KEYİFLÎBİR TATÎLÎ ONURA OTEL'DE GEÇİREBİLİRSÎNÎZ. Odalarda; özel banyo, saç kurutma takinesi, telefon, klima, mini bar, TV, Odalarda; özel banyo, saç kurutma makinesi, telefon, klima, mini bar, TV, uyduyayını. Açık ve kapalı restaurantlar. barlar, toplanti salonu. Aynca denize sıfır konumda özelplaj. Yiyecek ve içecek: Modern bir mutfak, sabah ve akşam vemekleri açık büfe olup taze. sağlıkİı ve hafif. Spor ve eğlence: Tenis kortu, açık ve kapalı yüzme havuzu, çocuk havuzu. Türk hamarnı, sauna, masaj, mini fitness club, masatenisi, su sporlan Animasyon: Gün boyunca çeşitli spor aktiviteleri. Akşamları canlı müzik, dans ve çeşitli ammasyonlar. Diğer' 24 saat oda servisi. çamaşır servisi, hemşıre. revir, rent a car, otopark, alışveriş merkezi. Kişi başı yanm pansiyon: 15.000.000.TL. ONURA HOTEL KUŞADASI Tel: (256) 614 85 05-12 pbx Faks: (256) 614 37 27 ARAS HOTEL MORDOĞAN Bol oksijeni. iyot kokusu, sıfır nem oranı ile sizi sağlıga davet edıyonız. Bodrum tipi Gulet'imizle eşsiz Mordoğan gün batımlannı yakalayın Haftajık konaktamalarda bir günlük ücretsiz koy ve mehtap gezisi YURTÎÇİ VE YURTDIŞI TATİL SEÇENEKLERÎ Emsalsiz yatımızla otefimize gelip 2 gece 3 gön konaklayın ve tekrar yabmız ile geri dönün. Kişi başı: 25.000.000.- TL yanm pansiyon Havuz başında, hayai fişek gösterilerini izlerken. Akdenız ezgilennı sevdiklerinizle paylaşın. Türk Evi'nde, fasıl nağmeleriyle doyumsuz eğlencenin tadıra ulaşın. Kişi başı Günlük konaklama: 10.000.000.- TL yanm pansiyon Izmir'e 80 km, tamamı deniz manzaralı odalarda, telefon, minibar. TV (uydu), sıcak-soğuk klima, jakuzi, sauna, su üstü ve sualtı aktiviteleri... ARAS TOUR Tel: 0 232 446 41 41 ARAS OTEL Tel: 0 232 737 52 00 Faks: 0 232 446 79 91 Faks: 0 232 737 70 73 Tatil süresince Cumhuriyet okurianna gazetesi ücretsiz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle