Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 AĞUSTOS 1999 PAZAR -
12 PAZAR KONUGU
İzmir Barosu Başkanı Avukat Çetin Turan, tahkimle güçlii olanın kazanacağını söylüyor
'Bitmİmekistenenulus devlettir'
Uluslararası
sermayeye
teslimiyet'
- BUdiğimiz kadarıyla Türkiye uluslararası
ticari tahkim konusunda iki uluslararası
sözleşmeye imza atmıştu..
-Evet. Bunlardan birincisi, 10 Hazifan 1958
tarihinde New York"ta imzalanan Yabancı
Hakem Kararlannın Tanınması ve lcrası
HakJonda Sözleşme'dir. Türkiye'nin
uluslararası ticari tahkim konusunda kabul
ettiği ikinci uluslararası sözleşme, 21 Nisan
1961 tanhinde Cenevre'de imzalanan
"Milletlerarası Tkari Hakemlik Konusunda
Avrupa Sözteşmesi'"dir. New York ve Cenevre
sözleşmeleri bu nedenle 1991'den beri de iç
hukukumuzun bir parçasıdır.
Bugün gelinen noktada tahkime bağlı olarak
öngörülen temel ya da anayasal değişiklikler,
nereye götürülmek ıstendiğimizin de
ışaretlenni vermektedir. Yani, kamu yaran
kavramının yenıden tanımlanması. idari
sözleşmelere tahkim koşulunun konulabilmesi,
Daniştay denetiminin kaldınlması ve
özelleştinne. Ama uluslararası sermayenin asıl
programı, şımdilik beklemeye altnan MAl'dir.
MAI projesinin içinde de bir tahkim tüzügü
var. Sözleşme imzalandığında bu tüzük
hükümleri de kendiliğinden yürüriüğe girecek,
ulusal hukukun denetimi tümüyle ortadan
kalkacaktır. Gerekli temel güvenceler
sağlanmadığı takdirde tahkimüı ulusal yargı
sisteminin dışmda denetimsiz bir sürece
dönüşme yeteneği kesinlıkle gözardı
edilrncTielidir. Hakem kararlan isteryerli, ister
yabancı olsun. kamu düzenimizle çelişemez ve
hukem karar'ınnııı ulusal yargı mercilerince
kamu düzenımize uygunluğu denetiminden
vazgeçilemez. Vazgeçildiğinde herkese kendi
hukuku tahkim yoluyla rahatça uygulanacaktır.
llkel topluluk kurallan, tahkim kurumuyla
ihtilaflann çözümünde geçerli hukuk olarak
kabul edilebilecek. şer'i hukuk tahkimle
yaygınlaşabilecek, tarikat şeyhleri ya da mafya
babalan hakem olabilecektir. Uluslararası
tahkim için de en az saydıklanmız kadar
tehlikeli gehşmeler ya da daha açık söylemek
gerekirse, uluslararası sermayeye tam
tesiimiyet sözkonusu olacaktır.
'Hakem
kararlan
denetlenmeli
- Bütün bu otumsuzluklar nasü
engellenebilir?
- Bütün bu olumsuzluklan engelleyecek olan,
kamu düzenine uygunluk açısından hakem
kararlannın denetimidir. Bundan vazgeçmek
miimkün değildir. Jdari sözleşmelerin
diğerlerinden farklı oluşunun kaynağında da bu
kavram yer alır. Bu nedenle idari
sözleşmelerde tahkim farklı
değerlendirilmiştir. Imtiyaz sözleşmelen bu
nedenle Danıştay denetimine tabidir ve bu
alanda tahkim kabul edilmemiştir.
Uyuşmazlıklann çözümünde de davaya bakma
görevi Danıştay'ındır.
Danıştay denetimini kaldırmadan, ulusal tenfiz
yollannı koruyarak, kamu yaran ilkesini terk
etmeden tahkim usulünün benimsenmesi belki
düşünülebilir. Yargılama düzenimizi
iyileştirerek tenfizi hızlandırabiliriz. Ne var ki
Anayasa degişikJiği teklifiyle de göriildüğü
kadanyla siyasal iktıdann yapmak istediğı ve
aslında 1MF, çokuluslu şirketler, yerli büyük
sermaye tarafından dayatılan düzenleme bu
anlamda değil, küresel entegrasyonu
sağlayacak dönüşümlerle bir bütün olarak
planlanmaktadır. Koalisyon hükümeti,
Anayasa'nın 47, 125 ve 155. maddelerinin
değiştirilmesini istiyor. Buüç maddede
öngörülen değişikliklerle yapılmak istenilen,
son derece açık biçimde ortaya çıktı.
- Peki, yapılmak istenilen sizce nedir?
-1982 Anayasası'nda, şeytanın bile aklına
gelmediğı için yer almayan özelleştinne, bu
değişikliklerle anayasal nitelik kazanıyor. Artık
özelleştirmenin önünde engel kalmayacağı
düşünüJüvor. Devlet böylece daha kolay
vağmalanıp mülksüzleştirilecek.
Bu değişikliklerin ikinci sonucu, hangi tür
yatınm ve hizmetlerin kamu hizmeti
nitelığinde olduğunun bundan böyle kanunla
belirlenmesinin öngörüJmesi. Kanun "kamu
hizmeti" diyorsa öyle olacak, demiyorsa kamu
hizmeti sayılmayacak. Yani kamu hizmeti
kavramının hiç bir aniamı, üstünlüğü
kalmayacak, yasayla konulup kaldınlacak.
Oysa Anayasa Mahkemesi, kamu hizmeti
karannın işin niteliğine bakılarak
verilebileceğini hükrne bağlamış. kamu
hızmetinin sermaye, kâr, hasar ve zaran özel
hukuk kişisine ait olmak üzere idarenin
gözetim \e denetimi altında, geneilikle çok
uzun süreli bir idari sözleşme uyannca özel
hukuk kişisince yürütülmesini imtiyaz olarak
nitelemiştir. Bu tür bir değişikliğin hukuka
aykın olacağı kuşkusuzdur.
Bir başka değişiklik 125. maddede yapıhyor.
"Kamu hizmetieriyle imtiyaz şartiaşma ve
sözleşmelerinde. bunlardan doğan
uyuşmazhklann milli ve miiletierarası taiüdm
yoluyla çözüunesi öngöriüebüir"deniliyor. Yani
artık ımtiyaz sözleşmelerine tahkim koşulu
konabılecek.
LEYLA TAVŞANOGLU Bir "uluslararası tahkim "dir, gidiyor. Son aylarda, her konuda olduğu gibi, bunu dayeni keşfetmişçesine her kafadan bir
uluslararası tahkim sesi çıkıyor. Kimileri, ulusal egemenlik ve ulusal hukukun üstünlüğü açısından konuyu değerlendirerek mevzuatımızda çok iyi
bir düzenleme yapılmadan ve anayasal değişikliğe de gerek olmadan kontrollü uluslararası tahkimin sakıncası olmaması gerektiğini savunurken
kimileri "tahkim olmazsa yabancı sermaye kaçar, ekonomi batar " çığırtkanlığı yapıyor. Kimileri de uluslararası tahkim kabul gördüğü zaman
ulusal egemenlikten ödün verileceği ve bunun kapitülasyonlardan beter olacağı görüşüne sıkı sıkıya sanhyor. 1yi de, bu görüşlerden hangisi
doğru? Hangisi gerçekten ulusal çıkarlara
yarayacak bir zemin oluşturabilir? Bu konuyu en
iyi bilenlerden İzmir Barosu Başkanı Avukat Çetin
Turan 'la uluslararası tahkimi enine boyuna
konuştuk. Turan 'a göre Danıştay denetimi şart. Bu
konuda Anayasa değişikliği de yapılmamalı.
Turan 'ın bu noktadaki görüşleri çok açık: "Ulusal
yargılama düzenimizin reform ihtiyacı biliniyor.
Ne var ki gündeme getirilen Anayasa değişiklikleri
gereksizdir. Üstelik ulusal çıkarlarımız açısından
da sahncalıdır. Tahkim, geri çekilen, ama
vazgeçilmeyen MAI sürecinde bir sızma noktası
olarakplanlanmaktadır. Anayasa değişiklikleriyle
birlikte imtiyaz sözleşmelerinde tahkim usulüne
yer verilmesi bu amacın açık kanıtıdır."
PORTRE / Av. ÇETİN TURAN
1944 yılında Sarıkamış 'ta doğdu. îlk ve
orîaöğrenimini Ödemiş 'te tamamladı.
Gazi Eğitim Enstitüsü ve Ankara Üniversitesi
Hukuk Fakültesi mezunu; matematik
öğretmeni ve avukat. Öncekiyıllarda İzmir
Barosu Yönetim Kurulu üyeliği ve genel
sekreterliği görevlerinde bulundu. 1998 de
ikinci kez İzmir Barosu Başkanlığı 'na seçildi.
- Uluslararası sözleşmeler için tahkimin çözüm olduğu kimi
çevrelerce savunulurken kimileri de tahkimin kapitülasyonlar-
la eşdeğerde tutulmasıgerektiğinisöylüyor. Bu konuya biraçık-
lık getirebilir miyiz?
- Tahkim konusunda yaşanan ve giderek sağırlar diyaloğuna
dönüşecek gibi görünen güncel tartışmaya geçmeden bazı tes-
pitler yapmamız gerekiyor.
-Negibi?
-Konuyu salt hukuki anlamda birteknik düzenleme olarak ele
ahp sözleşmelerin nerede, hangi kuruluşlar arasmda, hangi po-
litik-ekonomik baskı ortamında, kısaca hangi dünyada düzenlen-
diğini gözardı etmek ve bunlan tartışma dışı saymak, meseleyi
eksik ve yanlış değerlendirmek olacaktır. Sözleşmelerin teorik
olarak eşit hak süjeleri arasında, taraflann özgür iradeleriyle dü-
zenlendiği varsayıhr. Ama pratikte güçlü taraf kendi koşullannı
kabul ettirir.
Uluslararası alanda bu daha çok doğmdur.
Hep bir yanlış degerlendirme yapıhyor; idari sözleşmelerde,
yani imtiyaz sözleşmelerinde idare ya da devlet üstün taraf ola-
rak sunuluyor. Bu yanhşm düzeltilmesi gerekiyor. Ulusal devle-
tin kamu yarannı gözetme zorunluluğundan kaynaklanan ve
eJinde kalabilen kimi yasal, hukuki dayanaklan bu yanlış izle-
nimin dogmasına yol açıyor.
Uluslararası bir idari sözleşmenin, imtiyaz sözleşmesinin ta-
raflanm güç dengeleri açısından karşılaştıralım. Sözleşmenin
birtarafinda, kalkınmakta olan, azgelişmiş bir ülkenin devleti var.
Gelişmiş, zengin ülkeler konu dışıdır.
Onlar gemilerini her koşulda kurtaracak donanıma sahiptir ve
geneilikle karşı tarafin, uluslararası sermayenin yanında yerle-
rini alırlar. Son yıllann küresel dalgalan altında ekonomik dar
boğaza itilmiş, sosyal niteliklerinden soyutlanmak istenilen, özel-
leştirme yağmasında kurtuluşu arayan. çalışanlan örgütsüz ve
yoksullaştınlmış. küçültülmüş, bitirilmek istenilen ulus devlet-
tir, sözleşmenin bir tarafı. Öbür taraf-
ta uluslararası sermaye var; Dünya
Bankası. IMF. çokuluslu şirketler... Bu
iki taraf arasındaki korkunç ekonomik
uçurumu görmemek mümkün değil.
Bakın, Microsoft'un piyasa değen
407.22 milyar dolar. Türkiye'nin ulu-
sal geliri bunun yansı kadar, yani
204.5 milyar dolar. General Electric
333.05 milyar dolar, International Bu-
siness Machines (IBM) 214.81 milyar
dolar... Tek tek saymaya gerek yok.
Dünyanın en büyük on şirketinden do-
kuzu ABD şirketi ve en küçüğünün
malvarlığı Türkiye'nin ulusal varlığı-
na yakın.
I
- Peki bu nasü oluyor?
- Genel olarak bakıldığında durum
daha da korkunç. Sadece üç zengin ki-
şi, en yoksul 48 devletin toplam milli
gelirini aşan servete sahip. Zengin ül-
kelerin milli geliri, yoksul ülke insan-
lannagöre 196O'ta3Okatiken 1995'te
82 katına yükselmiş. Üç milyara yakın
insan günde 500 bin liranm altında bir
gelirle yaşamak zorunda.
tki taraf arasındaki güç dengesi bu
denli bozuk ve devlet, bu ilişkide ke-
sinlikle üstün olan taraf değil.
IMF yıllardır bu güç dengesi içinde ülkemize gelip gidiyor, ko-
şullannı sıralıyor ve aksi halde, diye başlayan cümleleri çekin-
meden kuruyor. Tavu- kesinlikle egemen tavırdır. En son birkaç
hafta önce ünlü beş şartmı sıraladı ve gitti. Beşinci koşul da ulus-
lararası tahkimin kabulü. Aksi halde kredi yok.
- Gerçekten, aksi halde krediyok mu?
- Şimdi bu noktada, "Aksi halde kredi alamayız'" önermesiyle
tartışmayı götürmek son derece anlamsızdır. Çünkü bugüne ka-
dar verilen krediler aradaki uçurumu kapatmamış, tersine, ma-
kas gitgide açılmış. Aynca bu bir manipülasyon. Kredinin ga-
rantisi yok. Dahası, kredi için verilecek tavizin son durağmı be-
lirlemek de mümkün değil. Nitekim Dünya Enerji Konseyi Ge-
nel Sekreteri Gerald Doucetçok açık konuşuyor. Uluslararası tah-
kim olmazsa yabancı yatınmcının gelmeyeceğini. egemenlik
konusunun abartıldığını, refahın arttınlması için egemenlikten
biraz feragat edilmesi gerektiğini söylüyor.
Tahkim bu ortamdan soyutlanarak tartışılamaz.
Ne var ki tartışma sürecinde ve Anayasa değişiklikleri gün-
demdeyken neyin tartışıldığını ve şu andaki durumu bilmekte zo-
runluluk bulunmaktadır. Öncelikle, bu durumun tespitini, konu-
muzu ilgilendiren boyutlanyla özetlemek istiyorum.
- O zaman bize anlatır mısınız? Uluslararası tahkim nedir?
- Tahkimin çok eskı bir uzlaştırma kurumu olduğu biliniyor.
Eski Yunan'da, Islam Hukuku'nda, Osmanh'da, yani Mecelle'de,
dünyanın tüm ülkelerinde ve ülkemizde hem yerli hem de ya-
bancı hakem kararlan yıllardır uygulanmaktadır.
1927 tarihli Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun
(HUMK) 516. maddesı. "İki tarafaralanndaki nizaı hal için ha-
kem tayin edebilirler" demektedir. Tahkim, özellikle ticari alan-
da iş yapan özel ve tüzelkişilerin, aralanndaki sözleşmenin yü-
rütülmesi sırasında doğacak uyuşmazhklann çözüm yeri olarak
görevli resmi yargı organlan yerine özel kişileri ya da kurumla-
n seçmeleri anlamına gelir.
HUMK'un 518. maddesi de şöyle der:
" Yalnıziki tarafin arzulannatabiolmayan mesailde tahkim ee-
reyan etmez.'' Yani, düzenlenecek konu iki kişinin iradesine bı-
rakılmamış konuJardansa bu konuda tahkime gidilemez. Yargı-
tayımız da tahkimin ancak kamu düzenine aykın olmayan konu-
larda düzenlenebileceği görüşündedir. Yani, her konuda tahkim
mümkün değildir.
Yine aynı nedenle, idari görevlerin, kamu hizmetinin özel şa-
hıslara devrini öngören imtiyaz sözleşmelerinde tahkime gitmek
kamu düzeni nedeniyle mümkün değildir. Bu konuda düzenle-
nen sözleşmeler de tüm içerikleri itibanyla ve Anayasa'nın 155.
maddesi gereği Danıştay'ın vizesine tabidir. Kamu düzeni sınır-
laması bu nedenle son derece önemlidir.
Kamu düzeniyle ilgili olduklan için, örneğin Ceza Yasası kap-
samında, satış, aile ve miras hukukunu düzenleyen hükümler, iş-
çi-işveren ılişkileri, tapulama ve kadastro ile ilgili konularda tah-
kim sözleşmesi yapılamaz. Yine yasanın mecburi tahkimi dü-
zenlediği alanlarda, örneğin kamu kuruluşlan arasındaki ihtilaf-
larda 3533 sayılı yasa gereği tahkim zorunludur. Bu alanda özel
bir tahkim sözleşmesi yapılamaz. Grev ve lokavtın yasaklandı-
ğı işyerlerinde Yüksek Hakem Kurulu'na gidilir. Futbol Fede-
rasyonu ile kulüpler ve oyuncular arasmda doğacak ihtilaflar
Merkez Hakem Kurulu'na gider.
- Peki, uluslararası tahkime neden gerek duyuluyor?
- Özellikle uiuslararası ticari ilişkilerde tahkim daha da önem
kazanmıştır. Bu tür sözleşmelerden kaynaklanan ihtilaflarda git-
gide artan bir eğilim olarak, taraflann mensubu olduğu devlet-
lerden hiç birisinin ulusal resmi mahkemesine gidilmemekte,
çünkü güvenilmemekte ve uyuşmazlığın çözümünde tahkim yo-
Iu seçilmektedir. Bunun da haklı, haksız bir sürü nedeni vardır.
- j\edirbu nedenler? " :
"1
:'"
-Örneğin karşı tarafin resmi mahkemelerinın tarafsızlığına gü-
venmemek, yabancı hukuku bilmemek, yabancı avukat külfetin-
den kaçınmak, teminat yatırmaktan kaçınmak, yargılamanın uza-
masından çekinmek, sır sayılan bilgilerin açıklanmasını isteme-
mek, ihtilafın taraflann güvendiği, işin esasını bilen uzman ki-
şilerce çözülmesi isteği, yabancı dil sorunu gibi nedenler...
Hakeme gidilecekse, taraflar bir tahkim sözleşmesi düzenle-
yıp uyuşmazlık çıktığında olaya hangi hakemlerin bakacağını,
yargılamanın nerede ve hangi dilde yapılacağını, hakem seçimin-
den yargılamaya kadar hangi usulün uygulanacağını, olayın esa-
sı hakkında karar verilirken hangi hukukun esas ahnacağını ve
daha başka hususlan serbestçe kararlaştırabilirler. Buna "ad hoc"
tahkim, yani geçıci tahkim denir. Bu da en yaygın tahkim türü-
dür. ABD'de özel şahıslar arasındaki ihtilaflann yüzde 60'ından
fazlası bu tür hakemler eliyle çözülmektedir.
Ama taraflar yine anlaşarak bir kurumun, örneğin Istanbul Ti-
caret Odası'nın, Uluslararası Ticaret Odası Tahkim Divanı'nın,
Amerikan Tahkim Cemiyeti 'nin, Londra Uluslararası Tahkim Di-
vanı'nın, Dünya Patent ve Telif Haklan Örgütü'nün tahkime iliş-
kin kurallannın uygulanmasmı ve tahkimin o kurumun deneti-
minde organize edilmesini de kararlaştırabilir.
Bu durumda kurumsal tahkim sözkonusudur. Geçici tahkimin
kurallan taraflarca belirlenir ve salt o sözleşmeden doğan uyuş-
mazlık için kullanılır. Bir defalıktır ve geçicidir. Oysa kurumsal
tahkimde tahkimi yürütmesi öngörülen kurumun önceden düzen-
lenmiş ve tahkim sırasında uygulanacak belirli kurallan vardır.
Kurum, tahkimi bu kurallara göre organize eder. Taraflar kuru-
mun hakem listelerinden belirli usule göre hakemlerini seçerler
ve uyuşmazlık bu hakemlerce çözülür.
Hangi tür tahkim seçilmiş olursa olsun hakemler altı ayda
uyuşmazlık hakkında bir karar vermek zorundadırlar.
- Peki, hakem kararlan kesin ve bağlayıcı mıdır?
- Hayır, bunlar kesin ve infazı mümkün kararlar değildir. Ulus-
lararası tahkim kuruluşlan hakem kararlannın, verildiğinde in-
fazı kabil kararlar olması ve ulusal yargı süzgecinden geçmeme-
sini ya da bu süzgeçin deliklerinin olabildiğince geniş olmasını
istemektedirler. Kimi tahkim kuruluşlan kendi tüzüklerinde ha-
kem kararlannın denetimine yer vermemiş, verildiklerinde ke-
sin olduklannı, taraflann karara uymayı taahhüt ettiklerini yaz-
mışlardır. Hakemler aynca ihtiyati tedbir ya da ihtiyati haciz gi-
bi kararlar da veremezler.
- Peki, bütün bu çerçeve içinde, başvurulan ülkenin ulusal
resmiyargı sisteminin hiç rolüyok mu?
-Bütün bu farklılıklara rağmen hakem kararlannın infazedi-
lebilmesi için bu kararlann, başvurulan ülkenin ulusal resmi yar-
gı sistemi içinden geçmeleri gereken bir ikinci süreç vardır. Bu
da onama ya da tenfiz sürecidir.
Bu süreç son derece önemli bir güvencedir ve vazgeçilemez-
dır. Çünkü bu süreç ulusal egemenlik hakkı olan yargılama er-
kinin hakemlik kurumuyla bağdaşmasını sağlayan son derece
önemli bir zorunluluktur. Yerli hakem kararlannın onanması,
yabancı hakem kararlannın da tenfizi söz konusudur.
Yalnız, hakem kararlannın yerli ya da yabancı olarak nitelen-
dirilmesinde dıkkate alınacak ölçünün ne olacağı konusunda ise
mevzuatımızda bir düzenleme yoktur. Yargıtayımız bir ara New
York sözleşmesine uygun olarak hakem karannın verildiği top-
rak ya da mülkilik esasını yabancılığın tespitinde kıstas olarak
almışsa da bu karar sonradan eleştırilmiş ve sonuçta. bu karar-
dan önce de kabul edilen "otoritesi altında verilmiş kanun" ilke-
si benimsenmiştir.
Ülkemizde halen geçerli olan uygulamaya göre "yabancı ka-
nun otoritesi aftmda" verilmiş olan kararlar, yabancı hakem ka-
rarlandır.
Yani dünyada çok yaygın bir kurum haline gelmiş olan tahki-
min varlığj, kurumun temel nitelikleri değiştirilmediği takdirde,
ülkelerin ulusal hukuklanna dayanır, egemenlik hakiannın çiğ-
nendiği anlamına gelmez. Ne var ki, tahkim kurumunun aynı za-
manda yumuşak kamı niteliğini taşıdığına ve tenfizin ortadan
kaldınlmasına doğru bir yönelişin varlığına da dıkkat çekme du-
rumundayız. MAI paketindeki tahkim projesi esas olarak tenfiz.
tanımıyor. imzaladığımız uluslararası sözleşmeler ve kimi ulus-1
'
lararası tahkim kurumlan ise daha temkinli, ürkütmeden ilerli-
yor.
- Peki, bizim hukukta tahkim ne zaman düzenlendi?
-Türkhukukunda tahkim, 1927 tarih-
li HUMK'un 516 ve 536. maddeleriyle
düzenlenmiştir. Yabancı hakem kararla-
nnın tenfizi, yine HUMK'un 537 ve
545. maddeleriyle yapılırken 1982'de
kabul edilen 2675 sayılı Milletlerarası
Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkın-
da Kanun'Ia bu maddeler iptal edilmiş-
tir. Bu kanunun 43,44 ve 46. maddele-
ri yabancı hakem kararlannın tenfizini
düzenlemektedir. Buna göre şu koşul-
larda yabancı hakem karannın tenfizi
mümkün değildir: Sözleşmede tahkim
koşulu yoksa, kararda genel ahlaka ve
kamu düzenine aykınlık varsa, tahkim
yolu kapalıysa, taraf teşkilinde usul ha-
tası yapılmışsa, hakem seçimi karşı ta-
rafa bildirilmemişse, savunma hakkı kı-
sıtlanmışsa, tahkim sözleşmesi veya ko-
şulu geçersizse, taraflann anlaşmasına
ve hukuka aykınlık varsa, hakem karan
tahkim konusunun sınırlannı aşmış ya
da tamamıyla başka bir konuda verilmiş-
se, hakem karan kesinleşmemiş ya da
iptal edilmişse. Tenfiz talebinin kabul
ya da reddine ilişkin kararlar temyiz edi-
lebilir. Tenfiz talebinin reddi karan ke-
sinleşirse hakem karannın ülkemizde in-
fazı mümkün değildir.
- Bu tür sözleşmelerin iptali için Danıştay'a baş vurulabile-
ceğini söylemistiniz...
- Evet, sanki Danıştay'da dava açılması yolu korunmuş gibi gö-
rünüyorsa da kamu yaran kavramının terk edilmesi ya da yeni-
den tanımlanması sözkonusu olduğundan iptal davasında taraf
ehliyeti açısından kısıtlamalara gidihnesi ve bu tür davalann fi-
ilen imkânsız hale gelmesi sözkonusu olabilecek. Türkiye, ço-
kuluslu şirketler tarafîndan nükleer atık mezarlığına döndürül-
mek istendiğinde ulusal hukukun korumasından mahrum kala-
cak.
Ulusal hukukumuza giren 1961 tarihli Cenevre sözleşmesin-
de hakem kararlannın tenfizinde ulusal kamu düzenine uygun-
luk kıstası açıkça reddediliyor. 125. maddedeki değişiklik, 47.
maddedeki değişikJiklerle birlikte bu anlamda sonuçlar doğura-
cak.
Nihayet, Anayasa'nın 155/2 maddesi de değiştirilerek Danış-
tay'ın imtiyaz sözleşmeleri üzerindeki denetimi kaldmlıyor. In-
celeme yetkisi, düşünce bildirmeye dönüştürülüyor. Bu deneti-
min kaldınlması, en hafif deyimiyle gafletten başka bir anlama
gelmeyecek.
Bu koşullarda düzenlenecek idari sözleşmelerin Türkiye'nin
tüm maddi değerlerinin, ormanlannın, denizlerinin yağmalan-
ması anlamına geleceğini, çevre katliamlan karşısında çaresiz-
liğe düşeceğimizi görmek zorundayız.
Danıştay ise sadece düşüncesini bildirecektir. Denetimi kaldı-
ranlann düşünceye ne denli saygılı olacakJanm tartışmak bile ge-
reksiz. Bu arada, Danıştay'dan düşünce suçu işlememe konusun-
da özenli davranması da beklenir. Çünkü sıra idare hukukunun
kaldınlmasına geldi.
Sonuç olarak, tahkim konusunda kimi yasal düzenlemelerin
yapılmasında yarar var. Ulusal yargılama düzenimizin reform ih-
tiyacı da biliniyor. Ne var ki, gündeme getirilen Anayasa değişik-
likleri gereksizdir. Üstelik ulusal çıkarlanmız açısından da sakın-
calıdır.
Tahkim, geri çekilen, ama vazgeçilmeyen MAI sürecinde bir
sızma noktası olarak planlanmaktadır. Anayasa değişiklikleriy-
le birlikte imtiyaz sözleşmelerinde tahkim usulüne yer verilmesi
bu amacın açık kanıtıdır.