23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 A.ĞUSTOS 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Hasan MercanO bir Kosovalıydı. Kosova'da Türkçe bayrağını taşıyan bir aydın. Kitaplar yazmış, çeviriler yapmış, dergiler yönetmiş. Tito ile Ecevit'in arasına çevirmen olarak oturmuştu. Yanına ailesini ve bir tek battaniyesini altp yurdundan kaçmak zorunda kalmıştı. Sığınmacı kampından Ecevit bulup çıkarmıştı. Ankara'da bir lojmana yerleştirilmiş ve fakat Türkiye'de Kosovalı olmanın, Kosova'da Türk olmaktan zor olduğunu anlamıştı. İş yoktu, güç yoktu. Eski dostlarından Fikret Otyam dışında hatırını soran yoktu. Şimdilerde bazı ışıklar yanmaya başladı. TGRT Genel Müdürü Ali Baransel, acil ihtiyaçları için 500 milyon lira gönderdi. Ankara Cumhuriyet Başsavct vekili Ali Turtıan, savcılılığın çeviri işlerinde Sırpça, Arnavutça, Makedonca, Slovence bilen Hasan Mercan'dan yararlanabileceklerini söyledi. Hani bir de sürekli iş olursa... Hasan Mercan, haber bekliyor... Onca acıdan sonra güzel bir haber... Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Etektronık posta: som@posta.cumhuriyetcom.tr - Güzelleşmek için çok para gerekiyormuş... "Zenainlik aecicidir!" A merika'daki Ermeni Film Vakfı Başkanı VVatter Karabian'ın açıkladığına göre 1915- 1923 yılları arasındaAnadolu'dayaşanan "kıyınrTı konu alan Tanık" adlı belgesel fıl- min yapımına Kaliforniya eyalet bütçesinden yak- laşık yanm milyon dolar destek sağlanmıştı... Türkiye'nin tanıtımından sorumlu olanlann, Kali- forniya'daki bu gelişmelerden alacağı derslerolma- lı, demiştik ki, Turizm Bakanlığı'ndan aradılar... Bel- gesel olmasına karşm sinemalarda dagösterime gi- recek filmin peşine düştüler... Bakalım ne sonuç ala- caklar... Bu arada belgesel sinema yönetmeni Ha- san Özgen'den bir mektup geidi: "Benzer durumla, 1992 yılında Stockholm'de kar- şılaştım. Yine Ermeni kuruluşlannın fınanse ettiği ve bir Isveçli yönetmene yaptınlan 'Ararat'a Dönüş' adlı yaklaşık 90 dakikalık bir belgesel, cep sinema- larında kapalı gişe gösterimdeydi." Hasan Ozgen, yaklaşık 20 yıldır her düzeyde bel- Tanıtım gesel sinema üretimine katıldığını belirtirken üç önemli noktayı paylaşmak istedi: "Belgesel sinema, bilgi ve belgeyi, dolayısıyla 'toplumsal hafıza'yı ulusal bir program olarak gö- ren toplumlarda ciddi bir iştir. Gelişkin bir teknolo- ji kullanımının yanı sıra, sinema dışı bilimlerin ve di- siplinlerin de içinde yer aldığı özgürlük, yaratıcılık ve katılımcılık ister. Türkiye'de belgesel ya da tanı- tım filmi adı altında kapalı bir üretim vardır ve özel sektörün iki-üç cılız katkısı bir yana bırakılırsa finans kaynağı hükümetlerdir." Ve bir saptamada bulundu: "Türk Tanıtma Vakfı, Turizm Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı gibi kuruluşlar bugüne kadar yüzlerce belgesel vetanrtım materyali üretmişlerdir. Bu üre- timler, yerli olduğu kadar yabancı sinema adamla- nna(!) da yaptınlmıştır." Sorulması gerekeni sordu: "Bu kaynaklar, gerçekten yurtsever bir sorumlu- lukla mı kullanıldı, yoksa sistemin iş bitirme, köşe dönme çarkı içinde mi eritildi?" Ardından bir çağnda bulundu: "Ciddi ve yurtsever anlayışla işe bir yerden baş- lamak gerekiyorsa, örneğin bu üç kurumun son 10 yıldır, bu anlamda kullandığı bütçeler, ortaya çıkan ürünler, ürünleri gerçekleştiren yerli-yabancı sinema adamlannın yetkinlikleri kamuoyunun önüne dökül- melidir. Bu ürünlerin nasıl kullanıldığı ya da depolandığı da bilinmelidir. Tanıtmak için ilk kural 'tanımak'tır. Biz de işe, bizi tanıtmakla görevlendirilmiş kurum- ların 'kapalı devre' işlerini tanıyarak başlasak nasıl olur?" Buyrun baylar, bayanlar... Tanıtım işlerinizi... SESSÎZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU IMF reçeteleri sonunda hapı yutan hep çalışanlar oluyor. Milli Eğitim'in bilmeceleri MİHİ Eğitim Bakanlığı'nda yönet- melik değişikliği ile sınavla yönetici ata- ma esası getirilmiş, ancak bir genel- ge ile de halen müdür olanlann açık( müdürlüklere yönetici olarak ata-. nabileceği bildirilmişti. Sınavı kazanan öğretmenlerin mü- dür olabilmesi, ağırlıklı ortaöğretim başarı puanlan belli olmayan öğren- cilerin üniversite tercihi yapmasına benzemişti! Sınavı kazanan yönetici adayı bir öğretmen soruyor: "Adayların puanlandırılmasında, mevcut okul müdürlerine verilen 4 puan var. Bunun üç yılı puanlamaya giriyor ki, böylece fazladan 12 puan alabiliyor- lar. Adaylar, müdürler karşısında 12 puan farkı nasıl kapatabilecek?"Ata- mayönetmeliğinde 'Bakanlık merkez ve taşra teşkilatında 1 -4 derece un- vanlı kadrolarda geçirilen hizmet sü- releri dördüncü kademe yöneticili- ğinde geçmiş sayılır' deniyor. Bu hükümden, yönetici olmayan ancak 1 -4 derecelerde çalışan öğretmenler yararlanabilecek mi?" "Eğer yararlanacaklarsa, mevcut müdürlerle aralanndaki puan farkını kapatabilirler ama 1-4 derecesinde olan ancak müdür olmayan müdür yardımcılan veya att kademe yöneti- cileri sadece bu hükümden mi yok- sa hem bu hükümden hem de çalış- tıklan kademe yöneticiliği hüküm- lerinden mi yararlanacaklar?" Şu öğretmenler olmasa, okullan ne güzel idare edecekier! Bogazlar tümüyle kapatılmalı' Tankerlere dayanışmatstanbul Haber Servisi - tstanbul ve Çanakkale Boğazlannın bir "Dünya, Kültür ve Doğa Mirası" . ' olarak petrol taşımacılığına "tanker yolu olamayacağı" yönünde geçen ocak( 1999) ayında Bakû'da bir"dayanışma ve işbiriiği protokolü"' imzalayan Azerbaycan ve Türkiye mimar odalan, aynı kampanyanın ikinci toplantısını bugün Istanbul'da gerçekleştiriyorlar. "Bakû'nun Petrolü tstanbul'u tncitmesin"başhğıyla düzenlenen panelde Azerbaycan Mimarlar Ittifakı temsilcileri ile Mimarlar Odası sözcüleri petrol tankerlerine karşı bir dünya mirası olarak Boğaziçi ve Çanakkale Boğazlannın "tümüyle kapatılmasf tezini savunacaklar. Saat 14.30'da İTÜ'nün Maçka'daki sosyal tesislerinde başlayacak olan ve toplantıya katılacak STK. sözcüleri ile halka açık olarak "forum" şeklinde gercekleşeceği belirtilen panelin konuşmacılan arasmda Beşiktaş, Sanyer ve Beykoz belediye başkanlan ile ilgili bakanlıklann temsilcileri yer alacak. Ortak etkinlikler için 25 kişilik bir mimarlar gurubuyla dün tstanbul'a gelen Azerbaycan Mimarlar Ittıfakı Başkanı İlham Aliyev en az Bakû kadar Istanbul'a da gönül verdiklerini, bu nedenle Hazar petrollerinin Bakû'nun kardeşi olan Istanbul'u tehdit etmemesi için "Bakû-Ceyhan boru hattının zorunlu bir kültür projesi" olduğunu söyledi. Azerbaycan mimarlannın Türk meslektaşlanyla bu konuda el ele vermelerinin tarihe geçecek bir dayanışma olduğunu belirten Mimarlar Odası Başkanı Oktay Ekinci de Boğaziçi'ni bır Süveyş ya da Panama Kanalı gibi gören uluslararası petrol devlerine karşı bu kültür ve uygarhk mücadelesini tüm duyarlı kişi ve kurumlann destek vermelerini istedi ve panele katılmalan çağnsında bulundu. Istanbul'daki Azerbaycan gurubu arasında "Bakû kenti baş mimarı" unvanıyla bulunan ELbey Enveroğlu, panelden önce Bakû ve Hazar deniziyle ilgili bir sunuş yapacak. Toplantı forum bölümünden sonra "dostluk ve dayanışma için İstanbul bildirgesi" ılanıyla sona erecek. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA: 1/ Pis, işe yaramaz. II Herhangi bir topluluğu oluşturan bireyler- den her biri... Sakat kımse. 3/ Hindistan'dan Malezya'ya kadar yaygınbircinsmaymun...Darve 3 kalınca tahta. 4/ "Seni düşün- dükçe / Gül dikiyorum —-'İeri- nin degdiğı yere" (llhan Berk)... Gerçek. 5/ Kısa ve anlatımı et- kili söz... Ağız mukozasmda olu- şan yüzeysel yara. 6/ Saygınlık... Bir nota. 7/ Kalsiyum elementi- nin simgesi... Eskı Mısır'da, gü- neşkursu olarak betimlenen gü- 9 neş tannsı. 8/ Ortaoyununun iki baş kişisinden biri. 9/ Kırgızistan'ın pa- ra birimi... Sa\Tulmak için hazırlanan dövülmüş ekin yığını. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Söz götürüp getiren, arabozan. 2/ Bir türbağımsızlığı olanbüyûkil... Italya'da bir ırmak. 3/ Kesintilerden sonra kalan miktar... Ensiz olarak dokunmuş parça- 6 lann yan yana eklenmesiyle oluşan na- kışlı ince kilim. 4/ Yumurtadan yeni çık- g mış ve henüz ayaklan oluşrnamış yavru kurbağa. 5/ Notada durak işareti... Sı- ° kıntı verme, üzme... Mısır'm plaka işareti. 6/ Kardeş çocuklannın birbir- lerine göre her bin... Bir içki. II Bilgiçlik taslayan kımse... "Âşıka — etmek olmaz. müptelâdır n'eylesin" (Nefi). 8/ Kabul ettneyerek geri çe- virme... Bir bölgede yetişen bitkilerin tümü. 9/ Bir element. KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak(a turk.net TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 6 Ağustos DEYDENİZ YIIAM GÖRÛLDÛl f848'O£ BUGÜN, İNÇlUZ İ DAEOALUS APLI SAT1N/U PEl/ BİR D€NfZ YILANI GÖROÛĞÜ gİLOİIZİLMİSrİ. G£M', ATlAS OKYAHUSU'NPA, SAtNT H£LİNE ADASI YA&MLA&IMDA IİEH, ÇOK ŞAŞtBTtO BİR YABATiK SU ÜSTÜNE ÇIKMIŞT7. SAŞ7A, KAPTAN MCOUHAF OLMAK ÜzegE,8ÜrÛM SU&AnAG DURÜMA 774- NIKUK ETMİÇTİ- YILANIN SflSTI SİYAHA YAKtN KOYU IZEMK., A££<- AlTt İSe FİLOİŞİ RENKTEYDİ. YARATtŞtN 6ÖZDGN KAY8OLA4A- SfNDAN SONRAy KAPTAN, R£SMWi ÇiZMİfri. (SOLDAJCİ &ESİM- LER ONUN EStÜZL€IZJ/JP£N YAffLMffTtR?) AYtJt TÜR GÖZLEMLe& 18S6, 1906 V£ İ97? YtUAÇtNDA DA KAYpEDİLMİŞTİR, giUM AOAMLARt SÖZ KO. UUSU YAeATTĞtM, İSKOÇYA 'PAKİ H LOCM NESS CANAVAR/"YLA AYNI SOY- OAN - - - " " "" ; —• T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN Oniversitemiz 1999-2000 eğitim-ögretim yılında, Beden Eğıtimi ve Spor Yûksekokulu programlarına ön kayıt ve yetenek sınavı ile öğrenci ahnacaktır. Kontenjan . . . , . ' Yüksekokulumuzun kontenjanı 18'i erkek, 17'si bayan olmak üzere 35 kişidir. Başvuru Koşullan a) 1999 ÖSS sınavında herhangi bir puan türünden en az 125 puan almış olmak. b) TC veya KKTC u>Tuklu olmak. c) Türki Cumhuriyetleri vatandaşlan ile diğer ülkelerde yaşayan Türk asıllı yabancılar kabul edilirler (Söz konusu adaylara % 3 özel kontenjan bulunmak'tadır.) d) Sınava, herhangi bir Yüksek Ögrenim Kurumu'na kayıtlı bulunan ya da herhangi bir Yüksek Öğrenim Programı'nı kazanmış aday- lar da katılabilirler. ' Başvuru için gerekli belgeler -.•-••' • 5 -^J'"-; a) Başvuru formu (ön kayıt esnasında adaya verilecektir.) : '"': •.;'._::•••'-• b) ÖSS sınav sonuç belgesinin aslı ve noterden onaylı fotokopisi. • ' ' ' "' " c) 2 adet 4.5x6 cm boyutunda, adayın son altı aylık durumunu gösterir vesikalık fotoğraf (kızlar başı açık, erkekler sakalsız) d) Fotoğraflı nûfus hüviyet cüzdamnın aslı ve sureti. e) Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Beyazıt şubesindeki 222772-5 nolu Kitap-Teksir-Bağış hesabına 21.000.000.-TL başvuru üc- retinin yatınldığına dair banka makbuzu (sınav başvurusunda alınan ücret hiçbir şekilde iade edilmeyecektir). f) Sağlık raporu (resmi sağlık kuruluşlanndan "beden eğitimi ve spor yapmasında sakınca yoktur" ifadesini içeren rapor) g) Milli olan adaylar için Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nden onaylı Millilik belgesinin aslı ve fotokopisi. h) Lise diplomasının aslı veya noterden onaylı fotokopisi. Başvuru tarihi ve yeri Ön kayıtlar 23.08.1999-27.08.1999 tarihleri arasında, İstanbul Üniversitesi, Coğrafya Spor Salonu, Vefa/lstanbul adresinde, 8.30- 16.30 saatleri arasında yapılacaktır. Sınav tarihi ve yeri Yetenek sınavlan, 31.08.1999-10.09.1999 tarihleri arasında I.Ü. Coğrafya Spor Salonu, Vefa/tstanbul adresinde yapılacaktır. Basm: 37752 TÜRK SİLAHLI KUVVETLERINİ GÜÇLENDİRME VAKFI MADD! VE MANEVt KATKILARINDAN DOLAYI YÜCE TÜRK MİLLETİNE ŞÜKRAN VE SAYGILARINISUNAR. VAKFIN BANKA BAĞIŞ HESAP NUMARALARI ALMAN MARKI T. İş Bankası Frankfim Şubesi 23767007 no'lu hesap T. C. Ziraat Bankası Yenişehir' Ankara Şubesi 47000 no'lu hesap Vakıflar Bankası Kavaklıdere / Ankara Şubesi 4028489 no'luhesap A M E R İ K A N D O L A R 1 T. C. Ziraat Bankası Yenişehir,' Ankara Şubesi 64826 no'lu hesap GÖRÜŞ MUSTATA KUL Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Kötü Bir Programdan İyi Bir Sonuç Çıkmaz 57. hükümetin son günlerdeki bazı uygulama- ları, ülkesini seven, ulusal bağımsızlıktan taviz ve- rilmesini istemeyen, kaynakların eşit ve adil dağı- tılmasını isteyen, üretim ekonomisini savunan, in- sanca yaşam koşullan için mücadele eden, demok- rasi ve düşünce özgürlüğü isteyen çevreleri son derece kaygılandırmıştır. Hükümet işçi, memur ve emeklilere son derece düşük bir zam vererek bu kesimleri açlık ve sefalete mahkûm etmiş ve büt- çe olanaklannın bu kadanna izin verdiğini söyle- mistir. Sosyal güvenlik sisteminde reform yapacak- lannı söyleyerek emeklilik yaşını yükseltmişlerdir. Bunun gerekçesini de en yetkili ağızdan, "Reform yapmasaydık devlet çökecekti" ifadesiyle açıkla- mışlardır. Mali anlamda etkisini 20-25 yıl sonra gösterecek bir uygulamanın devleti nasıl kurtara- cağı kimse tarafından hâlâ anlaşılmış değildir. Fa- kat bu yaklaşım göstermektedir ki "sosyal devlet" anlayışı tamamen terk edilmek istenmektedir. SSK'nin sorunlanna yalnızca mali yönden bakıl- ması, bu kurumun sosyal yönünün göz ardı edil- mesi ve yıllardır SSK üzerinde oynanan oyunlar, yalnızca yazının başında söz ettiğim kesimler ta- rafından vurgulanmaya, gündemde tutulmaya ça- lışılmaktadır. Buna karşın bazı çevreler de, sosyal güvenlik sisteminin tasfiye edilmesinden yana bir tutum içinde hareket etmekte ve güçlü lobi çalış- maları yapmaktadır. Hükümet, bugüne kadar ça- lışanların kazanmış olduklan hakları birer birer el- lerinden alarak bu lobi faaliyetlerinin çalışanlar aleyhine sonuçlanmasına aracı olmaktadır. Bilindiği gibi SSK, çalışanlara ve emeklilere ver- diği hizmetler nedeniyle özel sigorta şirketlerinin önündeki en büyük engeldir. Uluslararası alanda faaliyet gösteren büyük sigorta şirketleri, uzun za- mandır ülkemizin bu çok önemli kuruluşunun tas- fiye edilmesi yönünde çalışmalar yapmaktadır. Ve bu amacını gerçekleştinmek için siyasetçilerden tu- tun da akademik çevrelere kadar, yerli sermaye- den bazı medya gruplarına kadar pek çok kesim- le kirli bir işbiriiği içinde hareket etmekten çekin- memektedir. Bu girişimler yalnızca özel sigorta şirketlerine pazar sağlamayı hedeflememekte, iş- çi sınıfı üzerindeki baskıyı, sömürüyü daha da art- tırmayı amaçlamaktadır. Hükümetin aldığı ekonomik kararlan incelediği- mizde ve yukanda anlatılanlarla birleştirdiğimizde, bütün bu uygulamalann yükünü çalışanlar ve emek- lilerin sırtınayüklenmek istendiğini görebiliriz. IMF, Türkiye'ye vereceği borç karşılığında bazı koşul- lann yerine getirilmesini istemektedir. Bunlar; emek- lilik yaşının yükseltilmesi, kamu harcamalannın azaltılması, maaş artışlannın düşük tutulması ve uluslararası tahkim için hukuk mevzuatımızda ba- zı değişikliklerin yapılmasıdır. Türkiye'de bazı çev- reler IMF'nin bu dayatmalanndan hiç rahatsız de- ğildir. Bu çevreler, para gelsin de nasıl gelirse gel- sin mantığı içinde sömürge olmaya bile razıdır. Ekonomik kriz var yaygarasıyla mali milat uygula- masını 3 yıl erteletmeyi başaran bu çevreler, faizin ve servetin vergilendirilmesinden kurtulmayı ba- şardılar. Bütçe sisteminde temel ilke, kamu har- camalannın vergiyle karşılanması olmalıyken, ne yazık ki her şeyi hazırlamış ve bir süre de uygu- lanmış olan vergi yasası değiştirilmiştir. Vartıklı ke- simlerden alınan vergilerin gittikçe düşürülmesi, so- nuçta yine sermayeye borçlanmaya neden olmak- tadır. Ihracat sektörü ve bazı altyapı yatınmlarının finansmanı için gerekli kaynak ancak iç borçlan- mayla sağlanabilmekte, daha sonra da iç borç fa- izini ödemek için faizler yükseltilmek suretiyle ge- ne borçlanmaya gidilmektedir. Yüksek faiz, kay- naklann rantiye ve finans kesiminin eline geçme- sine neden olmaktadır. Sermayenin vergilendiril- memesi anlayışı sonucunda ülkemiz borçlanarak borç öder hale gelmiştir. Dış borçlaria iç borçların toplamı 140 milyar dolara ulaşmıştır. Yatınmlar ve kalkınma durmuş, verimlilik düşmüş, işsizlik art- mış, gelir dağılımındaki dengesizlik büyümüştür. 1983 yılında konsolide bütçe harcamalan içinde iç borçlanma oranı yüzde 3 iken, 1996 yılında yiiz- de 32'ye ulaşmıştır. Bu nedenle kayıt dışı ekono- miyi kontrol altına almada çok önemli bir yere sa- hip olan vergi sisteminin değiştirilmesinden vaz- geçilmelidir. Bu vergi reformundan rahatsız olduk- larını herfırsatta vurgulayan sermaye çevreleri as- lında vergi vermediklerini de itiraf etmektedirler. 1980 yılına kadar 57 yıllık Türkiye Cumhuriyeti'nin top- lam dış borcu 13.5 milyar dolar olmasına karşın, o döneme kadar devlet, kamu yatınmlanyla, üc- ret artışlarıyla devlet olmanın gereklerini yerine getirebiliyordu. Devlet bu 13.5 milyar dolar dış borçla çok önemli yatırımlar gerçekleştirmiş ve sosyal devlet olmanın gereklerini, eğitim, sağlık har- camaları gibi konularda önemli ölçüde yerine ge- tirmeye çalışmıştır. Fakat 80'lerde ülkemize daya- tılan yeni sağ politikalarla, devlet "kendi okulunu kendin yap", "kendi yolunu kendin yap" kampan- yalanyla yeni yüzünü topluma göstermeye başla- mış, tüm üretken kesimleri ve toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan dar ve sabit gelirii yurtta- şını kendi kaderine terk etmiştir. Kamu yatırımla- nnın bu kadar azalmasına karşın dış borcumuz 10 kat artmıştır. Bugün bu borcun faizini bile ödemek- te zorianıyoruz. Çok büyük bir karabasanın içerisindeyiz. Dış borçla uluslararası sermayeye, iç borçla da bir avuç rantiyeye teslim olmuş bir ülkede yaşıyoruz. Borcumuz arttıkça bizler için yaşama nedeni olan onurumuz, bağımsızlığımız, insanca yaşama ko- şullanmız elimizden alınmaya çalışılıyor. Bu poli- tikalarda ısrarlı olunmamalı, milletin sabn sınan- maya çalışılmamalıdır. Devlet denen siyasi sözleş- meye imza atanların bir kısmı o imzayı artığına pişman ettirilmemelidir. Devlet denen müessese, o devlet çatısı attında yaşayan bütün vatandaşla- rın ortak imzasıyla oluşmuş, o ülkede yaşayan herkesin can ve mal güvenliğinin sağlanması, or- tak ihtiyaçlarının karşılanması için kurulmuştur. Fakat eğer zayıfı güçlüye karşı, mazlumu zalime karşı korurnak görevini terk edecekse, iç göçü görmezlikten gelecekse, işsizliği önemsemeye- cekse, bölgeler arasındaki farklılığı umursamaya- caksa; açlığı, sefaleti, çöplüklerden yiyecek top- layan yurttaşlarını dikkate almayacaksa sosyal patlamalara yol açabilir. Hükümet bu kararlardan bir an önce vazgeçmelidir. Kararlılık gösterisi, Tür- kiye'nin büyük çoğunluğunu oluşturan kesimlerin çıkanna olmalıdır. ANKARA...ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Müşerref Hekimoğlu yazılarına bir süre ara vermiştir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle