Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 A.ĞUSTOS 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
Hasan
MercanO bir Kosovalıydı.
Kosova'da Türkçe
bayrağını taşıyan bir
aydın. Kitaplar
yazmış, çeviriler
yapmış, dergiler
yönetmiş. Tito ile
Ecevit'in arasına
çevirmen olarak
oturmuştu. Yanına
ailesini ve bir tek
battaniyesini altp
yurdundan kaçmak
zorunda kalmıştı.
Sığınmacı kampından
Ecevit bulup
çıkarmıştı. Ankara'da
bir lojmana
yerleştirilmiş ve fakat
Türkiye'de Kosovalı
olmanın, Kosova'da
Türk olmaktan zor
olduğunu anlamıştı. İş
yoktu, güç yoktu. Eski
dostlarından Fikret
Otyam dışında hatırını
soran yoktu.
Şimdilerde bazı ışıklar
yanmaya başladı.
TGRT Genel Müdürü
Ali Baransel, acil
ihtiyaçları için 500
milyon lira gönderdi.
Ankara Cumhuriyet
Başsavct vekili Ali
Turtıan, savcılılığın
çeviri işlerinde Sırpça,
Arnavutça,
Makedonca, Slovence
bilen Hasan
Mercan'dan
yararlanabileceklerini
söyledi. Hani bir de
sürekli iş olursa...
Hasan Mercan, haber
bekliyor... Onca acıdan
sonra güzel bir haber...
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Etektronık posta: som@posta.cumhuriyetcom.tr
- Güzelleşmek için çok
para gerekiyormuş...
"Zenainlik aecicidir!"
A
merika'daki Ermeni Film Vakfı Başkanı
VVatter Karabian'ın açıkladığına göre 1915-
1923 yılları arasındaAnadolu'dayaşanan
"kıyınrTı konu alan Tanık" adlı belgesel fıl-
min yapımına Kaliforniya eyalet bütçesinden yak-
laşık yanm milyon dolar destek sağlanmıştı...
Türkiye'nin tanıtımından sorumlu olanlann, Kali-
forniya'daki bu gelişmelerden alacağı derslerolma-
lı, demiştik ki, Turizm Bakanlığı'ndan aradılar... Bel-
gesel olmasına karşm sinemalarda dagösterime gi-
recek filmin peşine düştüler... Bakalım ne sonuç ala-
caklar... Bu arada belgesel sinema yönetmeni Ha-
san Özgen'den bir mektup geidi:
"Benzer durumla, 1992 yılında Stockholm'de kar-
şılaştım. Yine Ermeni kuruluşlannın fınanse ettiği ve
bir Isveçli yönetmene yaptınlan 'Ararat'a Dönüş'
adlı yaklaşık 90 dakikalık bir belgesel, cep sinema-
larında kapalı gişe gösterimdeydi."
Hasan Ozgen, yaklaşık 20 yıldır her düzeyde bel-
Tanıtım
gesel sinema üretimine katıldığını belirtirken üç
önemli noktayı paylaşmak istedi:
"Belgesel sinema, bilgi ve belgeyi, dolayısıyla
'toplumsal hafıza'yı ulusal bir program olarak gö-
ren toplumlarda ciddi bir iştir. Gelişkin bir teknolo-
ji kullanımının yanı sıra, sinema dışı bilimlerin ve di-
siplinlerin de içinde yer aldığı özgürlük, yaratıcılık
ve katılımcılık ister. Türkiye'de belgesel ya da tanı-
tım filmi adı altında kapalı bir üretim vardır ve özel
sektörün iki-üç cılız katkısı bir yana bırakılırsa finans
kaynağı hükümetlerdir."
Ve bir saptamada bulundu:
"Türk Tanıtma Vakfı, Turizm Bakanlığı ve Kültür
Bakanlığı gibi kuruluşlar bugüne kadar yüzlerce
belgesel vetanrtım materyali üretmişlerdir. Bu üre-
timler, yerli olduğu kadar yabancı sinema adamla-
nna(!) da yaptınlmıştır."
Sorulması gerekeni sordu:
"Bu kaynaklar, gerçekten yurtsever bir sorumlu-
lukla mı kullanıldı, yoksa sistemin iş bitirme, köşe
dönme çarkı içinde mi eritildi?"
Ardından bir çağnda bulundu:
"Ciddi ve yurtsever anlayışla işe bir yerden baş-
lamak gerekiyorsa, örneğin bu üç kurumun son 10
yıldır, bu anlamda kullandığı bütçeler, ortaya çıkan
ürünler, ürünleri gerçekleştiren yerli-yabancı sinema
adamlannın yetkinlikleri kamuoyunun önüne dökül-
melidir.
Bu ürünlerin nasıl kullanıldığı ya da depolandığı
da bilinmelidir. Tanıtmak için ilk kural 'tanımak'tır.
Biz de işe, bizi tanıtmakla görevlendirilmiş kurum-
ların 'kapalı devre' işlerini tanıyarak başlasak nasıl
olur?"
Buyrun baylar, bayanlar... Tanıtım işlerinizi...
SESSÎZ SEDASIZ (!)
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
IMF reçeteleri sonunda hapı yutan hep
çalışanlar oluyor.
Milli Eğitim'in bilmeceleri
MİHİ Eğitim Bakanlığı'nda yönet-
melik değişikliği ile sınavla yönetici ata-
ma esası getirilmiş, ancak bir genel-
ge ile de halen müdür olanlann açık(
müdürlüklere yönetici olarak ata-.
nabileceği bildirilmişti.
Sınavı kazanan öğretmenlerin mü-
dür olabilmesi, ağırlıklı ortaöğretim
başarı puanlan belli olmayan öğren-
cilerin üniversite tercihi yapmasına
benzemişti! Sınavı kazanan yönetici
adayı bir öğretmen soruyor:
"Adayların puanlandırılmasında,
mevcut okul müdürlerine verilen 4
puan var.
Bunun üç yılı puanlamaya giriyor ki,
böylece fazladan 12 puan alabiliyor-
lar. Adaylar, müdürler karşısında 12
puan farkı nasıl kapatabilecek?"Ata-
mayönetmeliğinde 'Bakanlık merkez
ve taşra teşkilatında 1 -4 derece un-
vanlı kadrolarda geçirilen hizmet sü-
releri dördüncü kademe yöneticili-
ğinde geçmiş sayılır' deniyor. Bu
hükümden, yönetici olmayan ancak
1 -4 derecelerde çalışan öğretmenler
yararlanabilecek mi?"
"Eğer yararlanacaklarsa, mevcut
müdürlerle aralanndaki puan farkını
kapatabilirler ama 1-4 derecesinde
olan ancak müdür olmayan müdür
yardımcılan veya att kademe yöneti-
cileri sadece bu hükümden mi yok-
sa hem bu hükümden hem de çalış-
tıklan kademe yöneticiliği hüküm-
lerinden mi yararlanacaklar?"
Şu öğretmenler olmasa, okullan ne
güzel idare edecekier!
Bogazlar tümüyle kapatılmalı'
Tankerlere
dayanışmatstanbul Haber Servisi -
tstanbul ve Çanakkale
Boğazlannın bir "Dünya,
Kültür ve Doğa Mirası"
. ' olarak petrol taşımacılığına
"tanker yolu olamayacağı"
yönünde geçen ocak( 1999)
ayında Bakû'da
bir"dayanışma ve işbiriiği
protokolü"' imzalayan
Azerbaycan ve Türkiye mimar
odalan, aynı kampanyanın
ikinci toplantısını bugün
Istanbul'da gerçekleştiriyorlar.
"Bakû'nun Petrolü
tstanbul'u
tncitmesin"başhğıyla
düzenlenen panelde
Azerbaycan Mimarlar Ittifakı
temsilcileri ile Mimarlar Odası
sözcüleri petrol tankerlerine
karşı bir dünya mirası olarak
Boğaziçi ve Çanakkale
Boğazlannın "tümüyle
kapatılmasf tezini
savunacaklar. Saat 14.30'da
İTÜ'nün Maçka'daki sosyal
tesislerinde başlayacak olan ve
toplantıya katılacak STK.
sözcüleri ile halka açık olarak
"forum" şeklinde
gercekleşeceği belirtilen
panelin konuşmacılan
arasmda Beşiktaş, Sanyer ve
Beykoz belediye başkanlan ile
ilgili bakanlıklann temsilcileri
yer alacak. Ortak etkinlikler
için 25 kişilik bir mimarlar
gurubuyla dün tstanbul'a
gelen Azerbaycan Mimarlar
Ittıfakı Başkanı İlham Aliyev
en az Bakû kadar Istanbul'a da
gönül verdiklerini, bu nedenle
Hazar petrollerinin Bakû'nun
kardeşi olan Istanbul'u tehdit
etmemesi için "Bakû-Ceyhan
boru hattının zorunlu bir
kültür projesi" olduğunu
söyledi. Azerbaycan
mimarlannın Türk
meslektaşlanyla bu konuda el
ele vermelerinin tarihe
geçecek bir dayanışma
olduğunu belirten Mimarlar
Odası Başkanı Oktay Ekinci
de Boğaziçi'ni bır Süveyş ya
da Panama Kanalı gibi gören
uluslararası petrol devlerine
karşı bu kültür ve uygarhk
mücadelesini tüm duyarlı kişi
ve kurumlann destek
vermelerini istedi ve panele
katılmalan çağnsında
bulundu. Istanbul'daki
Azerbaycan gurubu arasında
"Bakû kenti baş mimarı"
unvanıyla bulunan ELbey
Enveroğlu, panelden önce
Bakû ve Hazar deniziyle ilgili
bir sunuş yapacak. Toplantı
forum bölümünden sonra
"dostluk ve dayanışma için
İstanbul bildirgesi" ılanıyla
sona erecek.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA:
1/ Pis, işe yaramaz. II Herhangi
bir topluluğu oluşturan bireyler-
den her biri... Sakat kımse. 3/
Hindistan'dan Malezya'ya kadar
yaygınbircinsmaymun...Darve 3
kalınca tahta. 4/ "Seni düşün-
dükçe / Gül dikiyorum —-'İeri-
nin degdiğı yere" (llhan Berk)...
Gerçek. 5/ Kısa ve anlatımı et-
kili söz... Ağız mukozasmda olu-
şan yüzeysel yara. 6/ Saygınlık...
Bir nota. 7/ Kalsiyum elementi-
nin simgesi... Eskı Mısır'da, gü-
neşkursu olarak betimlenen gü- 9
neş tannsı. 8/ Ortaoyununun iki
baş kişisinden biri. 9/ Kırgızistan'ın pa-
ra birimi... Sa\Tulmak için hazırlanan
dövülmüş ekin yığını.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Söz götürüp getiren, arabozan. 2/ Bir
türbağımsızlığı olanbüyûkil... Italya'da
bir ırmak. 3/ Kesintilerden sonra kalan
miktar... Ensiz olarak dokunmuş parça- 6
lann yan yana eklenmesiyle oluşan na-
kışlı ince kilim. 4/ Yumurtadan yeni çık- g
mış ve henüz ayaklan oluşrnamış yavru
kurbağa. 5/ Notada durak işareti... Sı- °
kıntı verme, üzme... Mısır'm plaka işareti. 6/ Kardeş çocuklannın birbir-
lerine göre her bin... Bir içki. II Bilgiçlik taslayan kımse... "Âşıka —
etmek olmaz. müptelâdır n'eylesin" (Nefi). 8/ Kabul ettneyerek geri çe-
virme... Bir bölgede yetişen bitkilerin tümü. 9/ Bir element.
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak(a turk.net
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 6 Ağustos
DEYDENİZ YIIAM GÖRÛLDÛl
f848'O£ BUGÜN, İNÇlUZ
İ DAEOALUS
APLI
SAT1N/U PEl/ BİR D€NfZ YILANI
GÖROÛĞÜ gİLOİIZİLMİSrİ. G£M', ATlAS
OKYAHUSU'NPA, SAtNT H£LİNE ADASI YA&MLA&IMDA
IİEH, ÇOK ŞAŞtBTtO BİR YABATiK SU ÜSTÜNE ÇIKMIŞT7. SAŞ7A,
KAPTAN MCOUHAF OLMAK ÜzegE,8ÜrÛM SU&AnAG DURÜMA 774-
NIKUK ETMİÇTİ- YILANIN SflSTI SİYAHA YAKtN KOYU IZEMK., A££<-
AlTt İSe FİLOİŞİ RENKTEYDİ. YARATtŞtN 6ÖZDGN KAY8OLA4A-
SfNDAN SONRAy KAPTAN, R£SMWi ÇiZMİfri. (SOLDAJCİ &ESİM-
LER ONUN EStÜZL€IZJ/JP£N YAffLMffTtR?) AYtJt TÜR GÖZLEMLe& 18S6,
1906 V£ İ97? YtUAÇtNDA DA KAYpEDİLMİŞTİR, giUM AOAMLARt SÖZ KO.
UUSU YAeATTĞtM, İSKOÇYA 'PAKİ H
LOCM NESS CANAVAR/"YLA AYNI SOY-
OAN - - - " " "" ;
—•
T.C.
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN
Oniversitemiz 1999-2000 eğitim-ögretim yılında, Beden Eğıtimi ve Spor Yûksekokulu programlarına ön kayıt ve yetenek sınavı ile
öğrenci ahnacaktır.
Kontenjan . . . , . '
Yüksekokulumuzun kontenjanı 18'i erkek, 17'si bayan olmak üzere 35 kişidir.
Başvuru Koşullan
a) 1999 ÖSS sınavında herhangi bir puan türünden en az 125 puan almış olmak.
b) TC veya KKTC u>Tuklu olmak.
c) Türki Cumhuriyetleri vatandaşlan ile diğer ülkelerde yaşayan Türk asıllı yabancılar kabul edilirler (Söz konusu adaylara % 3 özel
kontenjan bulunmak'tadır.)
d) Sınava, herhangi bir Yüksek Ögrenim Kurumu'na kayıtlı bulunan ya da herhangi bir Yüksek Öğrenim Programı'nı kazanmış aday-
lar da katılabilirler. '
Başvuru için gerekli belgeler -.•-••' • 5 -^J'"-;
a) Başvuru formu (ön kayıt esnasında adaya verilecektir.) :
'"':
•.;'._::•••'-•
b) ÖSS sınav sonuç belgesinin aslı ve noterden onaylı fotokopisi. • ' ' ' "' "
c) 2 adet 4.5x6 cm boyutunda, adayın son altı aylık durumunu gösterir vesikalık fotoğraf (kızlar başı açık, erkekler sakalsız)
d) Fotoğraflı nûfus hüviyet cüzdamnın aslı ve sureti.
e) Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Beyazıt şubesindeki 222772-5 nolu Kitap-Teksir-Bağış hesabına 21.000.000.-TL başvuru üc-
retinin yatınldığına dair banka makbuzu (sınav başvurusunda alınan ücret hiçbir şekilde iade edilmeyecektir).
f) Sağlık raporu (resmi sağlık kuruluşlanndan "beden eğitimi ve spor yapmasında sakınca yoktur" ifadesini içeren rapor)
g) Milli olan adaylar için Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nden onaylı Millilik belgesinin aslı ve fotokopisi.
h) Lise diplomasının aslı veya noterden onaylı fotokopisi.
Başvuru tarihi ve yeri
Ön kayıtlar 23.08.1999-27.08.1999 tarihleri arasında, İstanbul Üniversitesi, Coğrafya Spor Salonu, Vefa/lstanbul adresinde, 8.30-
16.30 saatleri arasında yapılacaktır.
Sınav tarihi ve yeri
Yetenek sınavlan, 31.08.1999-10.09.1999 tarihleri arasında I.Ü. Coğrafya Spor Salonu, Vefa/tstanbul adresinde yapılacaktır.
Basm: 37752
TÜRK SİLAHLI KUVVETLERINİ GÜÇLENDİRME VAKFI
MADD! VE MANEVt KATKILARINDAN DOLAYI YÜCE TÜRK MİLLETİNE ŞÜKRAN VE
SAYGILARINISUNAR.
VAKFIN BANKA BAĞIŞ HESAP NUMARALARI
ALMAN MARKI
T. İş Bankası Frankfim Şubesi 23767007 no'lu hesap T. C. Ziraat Bankası Yenişehir' Ankara Şubesi 47000 no'lu hesap Vakıflar Bankası Kavaklıdere / Ankara Şubesi
4028489 no'luhesap
A M E R İ K A N D O L A R 1 T. C. Ziraat Bankası Yenişehir,' Ankara Şubesi 64826 no'lu hesap
GÖRÜŞ
MUSTATA KUL
Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Kötü Bir Programdan
İyi Bir Sonuç Çıkmaz
57. hükümetin son günlerdeki bazı uygulama-
ları, ülkesini seven, ulusal bağımsızlıktan taviz ve-
rilmesini istemeyen, kaynakların eşit ve adil dağı-
tılmasını isteyen, üretim ekonomisini savunan, in-
sanca yaşam koşullan için mücadele eden, demok-
rasi ve düşünce özgürlüğü isteyen çevreleri son
derece kaygılandırmıştır. Hükümet işçi, memur ve
emeklilere son derece düşük bir zam vererek bu
kesimleri açlık ve sefalete mahkûm etmiş ve büt-
çe olanaklannın bu kadanna izin verdiğini söyle-
mistir. Sosyal güvenlik sisteminde reform yapacak-
lannı söyleyerek emeklilik yaşını yükseltmişlerdir.
Bunun gerekçesini de en yetkili ağızdan, "Reform
yapmasaydık devlet çökecekti" ifadesiyle açıkla-
mışlardır. Mali anlamda etkisini 20-25 yıl sonra
gösterecek bir uygulamanın devleti nasıl kurtara-
cağı kimse tarafından hâlâ anlaşılmış değildir. Fa-
kat bu yaklaşım göstermektedir ki "sosyal devlet"
anlayışı tamamen terk edilmek istenmektedir.
SSK'nin sorunlanna yalnızca mali yönden bakıl-
ması, bu kurumun sosyal yönünün göz ardı edil-
mesi ve yıllardır SSK üzerinde oynanan oyunlar,
yalnızca yazının başında söz ettiğim kesimler ta-
rafından vurgulanmaya, gündemde tutulmaya ça-
lışılmaktadır. Buna karşın bazı çevreler de, sosyal
güvenlik sisteminin tasfiye edilmesinden yana bir
tutum içinde hareket etmekte ve güçlü lobi çalış-
maları yapmaktadır. Hükümet, bugüne kadar ça-
lışanların kazanmış olduklan hakları birer birer el-
lerinden alarak bu lobi faaliyetlerinin çalışanlar
aleyhine sonuçlanmasına aracı olmaktadır.
Bilindiği gibi SSK, çalışanlara ve emeklilere ver-
diği hizmetler nedeniyle özel sigorta şirketlerinin
önündeki en büyük engeldir. Uluslararası alanda
faaliyet gösteren büyük sigorta şirketleri, uzun za-
mandır ülkemizin bu çok önemli kuruluşunun tas-
fiye edilmesi yönünde çalışmalar yapmaktadır. Ve
bu amacını gerçekleştinmek için siyasetçilerden tu-
tun da akademik çevrelere kadar, yerli sermaye-
den bazı medya gruplarına kadar pek çok kesim-
le kirli bir işbiriiği içinde hareket etmekten çekin-
memektedir. Bu girişimler yalnızca özel sigorta
şirketlerine pazar sağlamayı hedeflememekte, iş-
çi sınıfı üzerindeki baskıyı, sömürüyü daha da art-
tırmayı amaçlamaktadır.
Hükümetin aldığı ekonomik kararlan incelediği-
mizde ve yukanda anlatılanlarla birleştirdiğimizde,
bütün bu uygulamalann yükünü çalışanlar ve emek-
lilerin sırtınayüklenmek istendiğini görebiliriz. IMF,
Türkiye'ye vereceği borç karşılığında bazı koşul-
lann yerine getirilmesini istemektedir. Bunlar; emek-
lilik yaşının yükseltilmesi, kamu harcamalannın
azaltılması, maaş artışlannın düşük tutulması ve
uluslararası tahkim için hukuk mevzuatımızda ba-
zı değişikliklerin yapılmasıdır. Türkiye'de bazı çev-
reler IMF'nin bu dayatmalanndan hiç rahatsız de-
ğildir. Bu çevreler, para gelsin de nasıl gelirse gel-
sin mantığı içinde sömürge olmaya bile razıdır.
Ekonomik kriz var yaygarasıyla mali milat uygula-
masını 3 yıl erteletmeyi başaran bu çevreler, faizin
ve servetin vergilendirilmesinden kurtulmayı ba-
şardılar. Bütçe sisteminde temel ilke, kamu har-
camalannın vergiyle karşılanması olmalıyken, ne
yazık ki her şeyi hazırlamış ve bir süre de uygu-
lanmış olan vergi yasası değiştirilmiştir. Vartıklı ke-
simlerden alınan vergilerin gittikçe düşürülmesi, so-
nuçta yine sermayeye borçlanmaya neden olmak-
tadır. Ihracat sektörü ve bazı altyapı yatınmlarının
finansmanı için gerekli kaynak ancak iç borçlan-
mayla sağlanabilmekte, daha sonra da iç borç fa-
izini ödemek için faizler yükseltilmek suretiyle ge-
ne borçlanmaya gidilmektedir. Yüksek faiz, kay-
naklann rantiye ve finans kesiminin eline geçme-
sine neden olmaktadır. Sermayenin vergilendiril-
memesi anlayışı sonucunda ülkemiz borçlanarak
borç öder hale gelmiştir. Dış borçlaria iç borçların
toplamı 140 milyar dolara ulaşmıştır. Yatınmlar ve
kalkınma durmuş, verimlilik düşmüş, işsizlik art-
mış, gelir dağılımındaki dengesizlik büyümüştür.
1983 yılında konsolide bütçe harcamalan içinde
iç borçlanma oranı yüzde 3 iken, 1996 yılında yiiz-
de 32'ye ulaşmıştır. Bu nedenle kayıt dışı ekono-
miyi kontrol altına almada çok önemli bir yere sa-
hip olan vergi sisteminin değiştirilmesinden vaz-
geçilmelidir. Bu vergi reformundan rahatsız olduk-
larını herfırsatta vurgulayan sermaye çevreleri as-
lında vergi vermediklerini de itiraf etmektedirler. 1980
yılına kadar 57 yıllık Türkiye Cumhuriyeti'nin top-
lam dış borcu 13.5 milyar dolar olmasına karşın,
o döneme kadar devlet, kamu yatınmlanyla, üc-
ret artışlarıyla devlet olmanın gereklerini yerine
getirebiliyordu. Devlet bu 13.5 milyar dolar dış
borçla çok önemli yatırımlar gerçekleştirmiş ve
sosyal devlet olmanın gereklerini, eğitim, sağlık har-
camaları gibi konularda önemli ölçüde yerine ge-
tirmeye çalışmıştır. Fakat 80'lerde ülkemize daya-
tılan yeni sağ politikalarla, devlet "kendi okulunu
kendin yap", "kendi yolunu kendin yap" kampan-
yalanyla yeni yüzünü topluma göstermeye başla-
mış, tüm üretken kesimleri ve toplumun büyük
çoğunluğunu oluşturan dar ve sabit gelirii yurtta-
şını kendi kaderine terk etmiştir. Kamu yatırımla-
nnın bu kadar azalmasına karşın dış borcumuz 10
kat artmıştır. Bugün bu borcun faizini bile ödemek-
te zorianıyoruz.
Çok büyük bir karabasanın içerisindeyiz. Dış
borçla uluslararası sermayeye, iç borçla da bir
avuç rantiyeye teslim olmuş bir ülkede yaşıyoruz.
Borcumuz arttıkça bizler için yaşama nedeni olan
onurumuz, bağımsızlığımız, insanca yaşama ko-
şullanmız elimizden alınmaya çalışılıyor. Bu poli-
tikalarda ısrarlı olunmamalı, milletin sabn sınan-
maya çalışılmamalıdır. Devlet denen siyasi sözleş-
meye imza atanların bir kısmı o imzayı artığına
pişman ettirilmemelidir. Devlet denen müessese,
o devlet çatısı attında yaşayan bütün vatandaşla-
rın ortak imzasıyla oluşmuş, o ülkede yaşayan
herkesin can ve mal güvenliğinin sağlanması, or-
tak ihtiyaçlarının karşılanması için kurulmuştur.
Fakat eğer zayıfı güçlüye karşı, mazlumu zalime
karşı korurnak görevini terk edecekse, iç göçü
görmezlikten gelecekse, işsizliği önemsemeye-
cekse, bölgeler arasındaki farklılığı umursamaya-
caksa; açlığı, sefaleti, çöplüklerden yiyecek top-
layan yurttaşlarını dikkate almayacaksa sosyal
patlamalara yol açabilir. Hükümet bu kararlardan
bir an önce vazgeçmelidir. Kararlılık gösterisi, Tür-
kiye'nin büyük çoğunluğunu oluşturan kesimlerin
çıkanna olmalıdır.
ANKARA...ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Müşerref Hekimoğlu yazılarına bir süre ara
vermiştir.