Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 AĞUSTOS 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA
J. LJJK. kultur@cumhuriyet.com.tr
Agâh Özgüç, 20. yüzyılm en iyi yüz Türk yönetmeni ve oyuncusunu iki kitapta topluyor
Yüz yıllık serüvenîn başrofleri
15
CUMHUR CANBAZOGLU
Türk sinemasının tarihmi tutan
yazar, eleştirmen Agâh Ozgüç, bu
İcez de Yüzyüuı Yüz Türk Yönet-
meni ve Y üzyıhn Yüz Türk Oyun-
cusu adlannda iki kitap hazırlı-
yor. Yıl sonuna kadarpiyasaya ve-
rilmesi planlanan iki yapıtı yetiş-
tirmeye çalışan Özgüç, isimleri
seçerken farklı değerlere başvur-
duğunu söylüyor:
"Afa Yayınlan'ndan teklif get-
di, onlara daha önce de iki kitap
hazırlamıştım. Yıl sonuna kadar
iki kitabı bitirmem gerekiyor. Si-
nemada yuzyıl serisi diye bir se-
ri hanrlıyorlar. Bernd Jordan ve
Alexander Lenz adında iki Al-
manın derledigi "'Yüzyılın Yüz
Yönetmeni" ve "Yüzyılın Yüz
Oyuncusu" adlı kitaplanıu çe-
virmişler. Bunlar yayımlanacak,
ondan sonra benim Türk sine-
ması için hazırladığım aynı baş-
hklardaki kitaplan basacaklar."
Kişisel bir tavırla yazdım
- Kjtaplarda yer alacak sanat-
çılan seçerken neJeri göz önüne
aldınız?
Derlemeye baktım. Almanlar
Losey'i almamış, YdmazGüney'i
almış mesela. Benim kitaplarda
çıkınca birtakım kişiler ben ne-
den yokum diyeceklerdir; ama
bu doğal, kişisel bir tavırla yazı-
hyor. Benim formüllerim şun-
lar; örneğin tek fılm çekmiş yö-
netmenlerden DervişZaimi, Ye-
şim Ustaoğlu'nu, Serdar Akar'ı.
Reha Erdem'ı aldım; çünkü ya-
pıtlanyla yeni bir sayfa açabildi-
İer, yarma kalabilecek işler yap-
tılar. Bir de Çetin tnanç ve Yü-
maz Atadeniz gibiler var: tnanç,
Dünyayı Kurtaran Adam'ı yap-
mış ve bu işi kült Fılm olmuş.
Yılmaz Atadeniz ilk kovboy fil-
mini ve Zorro filmini çekmiş.
lşte bu gibi değerleri dengeleye-
rek bugüne kadar film çekmiş
340 yönetmeni eleyip sayıyı yü-
ze indirdim... Bunlann yaptığı
işleri ve kişisel dünyalannı yan-
sıtan başlıklar da atacağım. Ör-
neğin Sinan Çetin; belki bana
bozulacak, ama şu başlığı ver-
dım: 'Çok konuşkan, medyatik,
demagog ama usta bir pazarla-
macT. Zeki Demirkubuz'unki de
şöyle: 'Küçük rıüteetiıilmlerinba-
şaruı yönetmeni1
; Mustafa Aln-
oklar'ınki ise 'Türk sinemasına
bir doktor düştü'. Tarihlere da-
yalı sıkı bir biyografi yenne yö-
• Bugüne kadar film
çekmiş 340 yönetmeni
eleyip sayıyı yüze indirdim.
Bunlann yaptığı işleri ve
kişisel dünyalannı yansıtan
başlıklar da atacağım.
Tarihlere dayalı sıkı bir
biyografi yerine yönetmenin
yaşayan yanını, ilginç
olaylannı anlatacağım.
• Çok iyi oyuncu olması
şart değil; çünkü o dönem
Yeşilçam'da rol yapıhyordu,
oyunculuk değil. O günkü
şartlara göre herkes iyi
oyuncuydu. Zirvedekı
jönlerin yanında küçük
rollerin büyük oyunculannı
da alacağım. Yeni oyuncular
da olacak.
Haluk Bflginer Zeki Demirkubuz BdginDoruk
netmenin yaşayan yanını, ilginç
olaylannı anlatacağım.
- Başka hangi isimler w ?
Fuat Uzkınay ve Sedat Sima-
vi'yle başlıyorum. Muhsin Er-
tugnıL Lütfı Akad. Faruk Kenç,
Nejat Savdam.Orhan Anburnu,
Engin Ayça,* Kamelyalı Kadın"
filmıyle Türkiye'de ilk defa po-
lemik yaratan, eleştirmenlere ters
düşen Şakir Sırmah diye gidi-
yor. Almancı yönetmenlerin us-
tası olarak Tevfik Başeri de alı-
yorum.
-Oyuncularda gözetnginiz nok-
talar neler oldu?
Çok iyi oyuncu olması şart de-
ğil; çünkü o dönem Yeşilçam'da
rol yapılıyordu. oyunculuk de-
ğil. O günkü şartlara göre herkes
iyi oyuncuydu. Dolayısıyla Sad-
ri Abşık, Ayhan Işık, Belgin Do-
rukgibi zirvedeki yıldızlann ya-
nında küçük gibi görülen büyük
oyunculan Suphi Kaner'ı, Hulu-
siKentmen'ı. AdileNaşit'i, Ha-
yati Hamzaoğlu'nu, AdileNaşit'i
de alacağım. Yeni oyunculardan
bir DeryaAlabora. bir Haluk BU-
giner mutlaka olacak.
Arzu Okay da var
- Yeşilçam uzun bir süre seks
fîlmleriyle ayakta kaldı. Bu dö-
nemden temsilciler olacak mı?
Türksineması 1974'ten 1989'a
kadar seks filmleri dönemini ya-
şadı, birçok insan seks filmi yap-
tı; bunlan görmek lazım. Hangi-
si en iyisini yaptı, hangisi en faz-
la iş yapan dört fılmi çekti, diye
düşününce hemen söyleyeyim,
akla Nazmi Özer geliyor. Doğ-
ru dürüst "Arkadaşım*1
diye Ta-
nkAkan'la Fikret Hakan'ınoy-
nadığı filmi de var. Oyuncular
konusu farklı; o tür içinden yal-
nız ArzuOkay'ı almayı düşünü-
yorum. Nedeni de şu, sinemaya
başladığı zaman masum yüzlü
bir kızdı ve Ayhan Işık, Fikret
Hakan'la filmlerde oynamıştı.
Fakat o seks filmi döneminde
onu bu yola yönelttiler. Ancak
başka bir şey yaptı, masum kız-
lar yatağa giımez kuralını yıktı.
Vamp olmadan, o temiz yüzüy-
le yatağa girdi; yani farklı biri. Bu
nedenle almayı düşünüyorum.
- Uzun süredir üzerinde çabş-
ügını/ afişler albünıü vann. Şu an
hangi aşamada?
Yıllardan beri 'Afişlerte Türk
SinemasTyla uğraşıyorum. Mas-
raflı bir iş. Buna Tarih Vakfı ta-
lip oldu. Çağırdılar, toplantı yap-
tık. tamam dediler ama durum-
lan parlak değil, yapamadılar.
Sonra Yapı Kredi istedi. Yine
toplantılara katıldık. 750 tane afış
seçtim, 'Tûrfcre göre ayıraüm'
dediler. Onlan da ayırdık. An-
cak beni bir daha aramadılar. Te-
lefon açtım, 'Vazgeçtik, size bir
mektup geiecek', dediler. Geldi;
Ayfer Tunç imzalı bir mektup.
'Tek boyutlu oktuğu için kabul
edilmedi' diyor. Ne demek tek
boyutlu? Sadece afiş değil ki;
onun yanına el ilanını. lobisini,
davetiyesini koyuyoruz, süslü-
yoruz. Sinemalarda ağlayacak-
lar için dağıtılan mendiller var
bende, onlarla destekleyecektik.
Çizgi afışler var aralannda. Çiz-
gi afişler. Türk sinemasındaki
grafık sanatını belgeliyor. Münif
Fehiıtı yapmış dört tanesini. Her-
kes onun yalnız kitap kapağı yap-
tığını biliyor, gösteriyorum şaşı-
nyorlar. Bedri (Koraman) yap-
mış. Rauf Alazan yapmış, bun-
lan tanıtacaktık. Tek boyutlu de-
diler. Şimdi ne olacak? Beş-altı
milyarlık afiş var bende. Kafam
kızacak hepsini satacağım. Ben
onlan fareli, pis depolardan top-
ladım, onlart bir yerde kurtar-
dun. Bir iki kurum var, onlarla da
konuşacağım. Bıktım bu işler-
den, bu ülkede kültürle uğraş-
mak çok zor.
- Sırada neler var pekiyi?
"Türk Sinemasında Cinselli-
ğin Tarihi" dizildi, hazır beklıyor.
Onlann arasına 50 daktilo sayfa-
sı daha yazıp günümüze kadar
getirdim. Yazmak istediğim kitap-
lardan biri "dünya sinemasında
yüz erotik filnj", hepsini seçtim,
hazırladım. Biri yaz dese hemen
başlayabilirim. Bunlann arasına
üç tane de Türk filmi koydum;
"Susuz Yaz", "Düş GezginlerT
ve "San Tebessüm" Bir de ya-
nsını yazdığım Türklerle Türk
Sineması var. Artıkr, birtsi bana,
'Şu Idtabı hazırla, basacage' de-
medikçe devam etmiyorum. Çün-
kü zamanımı ve enerjimi boşa
geçirmemem gerekiyor, yapacak
o kadar çok iş var ki...
'Artik söyleyebüecekbaşkasözümyok'
Alain Delon, sinemadan kaçarak yarattığı 'mit'i korumak ve anılarda yaşamak istiyor
Kültür Servisi - Sinemanın bebek
yüzlü, yakışıklı aktörü olarak yaklaşık
40 yıl boyunca beyazperdeye hükmet-
ti Alain Delon. Çevirdiği filmler, oy-
nadığı roller, yaşadığı aşklar, sayısız ka-
dın hayTanı ve 'buzul' gözleriyle sade-
ce Fransız sinemasında değil, tüm dün-
yadabir 'mit' yarattı. Ancak şimdi bu
miti korumak adına sinemadan kaçı-
yor: "Söyleyecek başka bir sözümyok;
insanlann anılannda yaşamak istiyo-
rum."
Fransa'nın sınır bölgesinden geli-
yordu Delon. Gençlik yıllarında oku-
lu bırakarak Fransız donanmasına ka-
tıldı ve hatta Dien Bein Phu savaşın-
da görev aldı. Ancak kısa bir süre son-
ra sivil yaşama geri döndü.
Tamamen bir rastlantı sonucu Can-
nes Film Festivali'nde keşfedildiğin-
de yıl 1956'ydı. Aynı yıl Yves AUeg-
ret'nin yönettiği "Quand la Femme
s'en Mele' adlı fılmde ilk rolünü aldı.
Bu filmle, sinemanın efsanevi isimle-
ri arasında yer almasını sağlayacak
çok parlak bir kariyere adım atıyordu.
Birlikte çalıştığı VTsconti, Clement
Antonioni, Lose>T
, MetviDe. Deray, Zur-
lini gibi usta yönetmenler, ondaki do-
ğal yetenekten muhteşem bir aktör ya-
rattılar.
Ancak bugün 63 yaşında olan De-
lon, iki yıl önce sahnelere veda ettiği-
ni açıkladı. Delon, izleyicisine duy-
duğu saygıdan ötürüböyle bir karar ver-
diğini belirtiyordu.
'Bence sinema ölmek üzere'
Peki Delon yaşamının sinema ve ti-
yatro sayfalannı bir daha aralamamak
üzere kapattı mı gerçekten? Ünlü oyun-
cu bu konuda gerçekten kararlı görü-
nüyor: "40 yıb aşan çalışma yaşamun
boyunca sanat için yapabilecegun her
şeyi yapüm. Artık verecek ve söyieye-
cek başka bir şeyim kalmadı. Ben ar-
tık geçmişe aitim: adeta bir ölüyüm...
Ancak yine de şanslıy ım ki hâlâ birçok
insanın anılannda yaşıyorum ve yeni
bir füm yaparak akıllannda benden ka-
lan bu anıyı bozmak istemiyorum. Be-
nim dönemimden bazı oyuncular film
çevirmeyi sürdürüyortar; ama ben on-
lara 'Siz de öldünüz, bittiniz... Artık
köşenize çekilin' diyorum."
Izleyicinin akıllannda kalanlar gibi,
Delon da geçmişe ait güzel anılarla
Sinemada çok özel işler yaptığıru
söyleyen Alain Delon, geçmişte
sadece iki şeyden; Camus'nün
'Yabancı'sını çevirememek ve
Marlon Brando ile birlikte
çaJışamamaktan pişmanlık duynyor.
40 yılı aşan çalışma
yaşamım boyunca sanat için
yapabileceğim her şeyi
yaptım. Artık verecek ve
söyleyecek başka bir şeyim
kalmadı. Ben artık geçmişe
aitim; adeta bir ölüyüm...
Ancak yine de şanslıyım ki
hâlâ birçok insanın
anılannda yaşıyorum ve
yeni bir film yaparak bu
anıyı bozmak istemiyorum.
yaşamını sürdürüyor: "ÎVeredeyse tüm
kariyerimi ttalya'ya borçlu olduğumu
söyleyebilirim. En güzel günlerimi o
ülkede, birlikte çahştığım ttalyan oyun-
cularla ve arkadaşlanmla geçirdim.
Örneğin Rocco ve KardeşlerTnde bir-
likte rol aktağun Adriana Asti, Leopar'ın
çekimlerinde tanıştığım Claudia Car-
dınale gibi dostlanmla Paris'te stk sık
görüşmeye çalışınz hâlâ."
Genç sinemacılarla pek ilgılenmiyor
Delon. Francesca Dellera'yla birlikte
çevirdiği "L'Orso di Peluche" filmi
üzerine de konuşmaktan kaçınıyor:
"O film benim için bir referans olamaz.
Günümüzde film setlerinde neler olup
bittiği konusundaysa hiçbir şey bilmek
istemiyorum. Bence sinema ölmek üze-
re. Sadece Spielberg ya da Luc Bes-
son'un yöneteceği filmlerde kendime
uygun bir rol çıksa setlere dönmeyi dü-
şünebilirdim."
Kansı ve çocuklanyla sakin bir ya-
şam sürdüren Delon, geçmişteki 'La-
tin lover' imajını da bir yana bırakmış
görünüyor.
Belki de geçen yıl bir biyografisinin
yayımlanmasına karşı çıkmış olması,
yaşadığı bu değişimden kaynaklanı-
yor. Kitabı, skandallara yol açabile-
cek nitelikte bulduğunu belirtiyor De-
lon: "Kadınlan fetheden erkek yakış-
tırmasını kesinlikle üstüme alınmıyo-
rum. Ben büyük yönetmenlerle çok
önenıli filmler yapüm. Başanmındafi-
ziksel göriinümümle hiçbir ilgisi yok-
tu."
Başanlı bir kariyere sahip olduğu-
nu kabul etmesine karşın artık 'öldü-
ğünü' iddia eden Delon un tahtına
oturmaya aday herhangı bir isim ise he-
nüz gündeme gelmiş değil: "Gerçek-
ten öyle_ Sinemada çok özel işler yap-
tım. Geçmişimde pişmanlık duyma-
ma neden olan sadece iki şey var. Bi-
rincisi, yapımcı Dino De Laurentis'le
anlaşamadığım için Camus'nün Ya-
bancı'sını çevirememem; ikincisi de en
azından bir kez Marlon Brando'yla
birlikte çahşamamış ounam.Onuıüa ay-
nı filmde yer almak için garson rolüne
bile raa olurdum™"
"Gelecek televiz>onun olacak'
Sinemanın sonunun geldiğine; hiç
hoşuna gitmese de geleceğin, televiz-
yonun olacağına inanıyor: "Televiz-
ytMitehükefidir-Kurguyuvçgerçeğibir-
birine kanşürarak insanı imgelerle sar-
hoşeder. Cehennemlik bir obje olan ku-
manda aletiyse sizi delirtebilir. Şovlar-
dan poHtikaya. gerçek bir savaştan film
karelerine geçer durursunuz_. Televiz-
yonun etküeri, iyiyi kötiiden ayırt etme
yeteneği henüz gelişmemiş olan küçük
çocuklar üzerinde kendini göstenneye
başladıbile."
Sanat yaşamının bittiğini belirten
Delon, fiziksel olarak yıllara yenik
düşmekten duyduğu kaygıyı da gizle-
miyor: "Tabii ki bunlan düşünüyo-
rum. Gerçekten de ölümden sonra bir
yaşam olduğuna ve nıhun ölümsüzlü-
ğüne inanmak isterdim; ama ne yazık
ki ben bir ateistim ve toprağa dönece-
ğimize inanıyorum. Gerçeğe yakın bul-
duğum için inandığım yegâne figürler
IVIeryem Ana, Azize Rita ve Peder Pio_
Ölüm konusunda kendi adıma kaygı
duymuyorum. Beni üzen, çocuklan-
nun hâlâ çok küçük yaşlarda olmala-
n_. Söylediğim şeylere bakıp bir buna-
lım içinde olduğumu düşünmeyin sa-
kın: huzunım yerinde. Tek umudum
ve Meryem Ana'dan düediğim tek şey,
çocuklanraı yetiştirebilecekgücü bana
vermesi."
YENİ BASLAYANLAR
EPtv
Bir anda gelen şöhretin. bir gecede kazanılan başan-
nın ve bir insanın yaşamını milyonlarca 'yakm arkadaş'ıy-
la paylaşmasının öyküsü 'EDtv'. PrterWeir"ın geçen &e-
zonda gösterilen ve büyük beğeni toplayan 'Truman
Show' adlı fılmiyle aynı konsept üzerine oturan yapım,
insanın bir tüketim aracı haline dönüşmesini sorgulu-
yor. Yönetmenliğini RonHoward'ın yaptığı filmdebaş-
rolleri MattheM McConaughey. Jenna Elfmn, VVbody Har-
relson ve Salh Kirkland paylaşıyor.
True Tv adlı kanalın ratinginde son iki yıldır sürege-
len düşüş nedeniyie program direktörü Cynrhia Topping
(Ellen DeGeneres) gerek ratingi arttırmak gerekse ka-
riyerini kurtarmak amacıyla yayıncılık tarihinde devrim
yaratacak yepyeni bir fikir geliştirir: Sıradan bir insa-
nın yaşamını günde yirmi dört saat boyunca kesintisiz
olarak televizyondan yayımlayacaktır. Çok sayıda insan-
la görüştükten sonra otuz yaşlanndaki tezgahtar Ed'e
(Matthevv McConaughey) teklif götürür. Biraz safça bir
genç adam olan Ed, teklifi kabul eder. Program, bir an-
da bütün ülkenin gözbebeği haline gelir. Durum başlan-
gıçta Ed'in hoşuna gider. Ama ünlü olmanın da bir be-
deli vardır. Ed, zamanla ulaştığı başannın kendisini bir
tüketim ürününe dönüştürdüğünün farkına vanr.
Romarttlk şövalye / Prlnce vallant
Kral Arthur'un şeytan ruhlu kızkardeşi Morgan Le Fey
Viking askerlerini büyücü Merlin'in taburunu gömülü
olduğu yerden çıkarmakla görevlendirir. Böylece bütün
dünyanın en güçlü büyülerinin yazılı olduğu büyü kita-
bını ele geçireceklerdir. Şimdi tek ihtiyacı olan şey, Ca-
melot'ta bulunan Excalibur adlı kılıçtır.
Harold R Foster'ın 1937 yılında yazdığı çizgi ro-
mandan uyarlanan filmin yönetmeni ve senaristi Ant-
hony Hickios. Aynı zamanda filmin başrollerinden biri-
ni de oynayan yönetmeni Armageddon ve Mumya adlı
filmlerinden tanıyoruz. Romantik Şövalye'de rol alan
oyuncular ise Stephen Moyer, Katnerine HeigL Tho-
mas Kretschmann ve Edward Fox.
Geri Hallivvel, Spice Girls'ten
sonra sinemaya atılıyor
• Kültür Servisi - Spice
Girls'ün eski üyelerinden
Geri Halliwel, Mary
Poppins adlı filmin
televizyon için çekilecek
yeni versiyonunda rol
alacak. 27 yaşındaki
Hallivvel, filmde Mary
Poppins'in torununu
canlandıracak. 1964yapımı
filmin orjinalinde Julie
Andrews rol alıyordu.
Hallivvell, Spice Girls'den
geçen yıl aynlmış, daha sonra Birleşmiş Milletler
tyiniyet EIçisi olarak güvenli seks konusunda
çalışmalar yapmıştı.
Bia Karan, Oscar'ı
hak ettiğini söylüyor
• Kültür Servisi - Bu yıl Yaşam Boyu Başan
Oscan'ndan dolayı sert eleştirilere hedef olan
yönetmen Elia Kazan, sonunda bu konudaki
suskunluğunu bozdu. Kazan. Vanity Fair dergisine
yaptığı açıklamada bu ödülü hak ettiğini, çünkü
'Amerika, Amerika', 'Arzu Tramvayı' ve 'Rıhtımlar
Üzerinde' gibi kimsenin yapmayı göze alamayacağı
filmlere imza attığını söyledi. Oscar törenine
gitmenin kendisi için bir azap olduğunu belirten
Kazan, törenin de bir sirkten farksız olduğunu ifade
etti. Mart ayında gerçekleştirilen Oscar Töreni'ne
katılan bir grup davetli, ödülünü Martin Scorsese ve
Robert De Niro'nun elinden alan Kazan'ı
alkışlamayarak protesto etmişti. Kazan. 1930'larda
ABD'de süren Cadı Avı sırasında sinema
dünyasında çalışan komünistleri ihbar ettiği
gerekçesiyle yıllardır suçlamalara maruz kalıyordu.
Roberts ve Gere'e yoğun ilgi
• LOS ANGELES (AFP) - Julia Roberts ve
Richard Gere'in başrollerini paylaştıklan 'Runavvay
Bridge', Amerika'da gösterildiği ilk hafta içinde 35
milyon dolarlık hasılat elde ederek haftanın en çok
izlenen filmi oldu. Roberts ve Gere'in Özel Bir
Kadın'dan sonra ilk kez bir araya geldiklen komedı
tarzındaki film, 29.5 milyon dolar hasılat elde eden
The Blair Witch Project adlı düşük bütçeli filmi
geride bıraktı. 100 bin dolara mal olan The Blair
Witch Project' in Amerikan hasılat rekorlannda
ikinci sıraya çıkabilmesi de şaşkınlık yarattı.
VVarner Bros/a yeni yönetici
• LOS ANGELES (AFP) - VVarner Brothers film
şirketinin başına Barry Meyer getirildi. Meyer,
stüdyolan yinni yıldır yöneten ve temmuz
ortalannda emekliye aynlacaklannı açıklayan
Robert Daly ve Terry Semel'in yerine geçecek. 55
yaşındaki Meyer, 28 yıldır VVarner Bros. için
çalışıyordu.
BUGÜN
• RUMELIHISARI KONSERLERI çerçevesinde
Athena bir konser. verecek.
• BEYOĞLU SlNEMASI YAZ ŞENLİĞİ'nde Alex
Proyas'ın yönettiği Gizemli Şehir izlenebilecek.