Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6AĞUSTOS1999CUMA
14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr
Louis Armstrong'un dost ortamlannda 1947'den sonra yaptığı amatör kayıtlar yayımlanacak
Kaydedileıı sansürsüz anlar• Kültür Servisi - Yaklaşık 50
yıl boyunca caz dünyasınm en
sevilen müzısyenlerinden biri
olarak yaşayan Louis Armstrong,
•programlannın ardından korne-
tini bir kenara bırakır. gecenin geç
«aatlerinde diğer favori enstrüma-
jıı olan 'kayıttihazı'nın çevresin-
de dostlan ve konuklanyla bir
Jgrup oluştururdu. Herkes bu işe
jgönüllü olduğu veya becerebi-
jeceğı için değil de kendisi kayıt
^nodunda olduğundan.
; 1947yılından başlayarak ka-
jyıt cihazını hep yanında taşıdı,
îıiçbir seyahatirîde yanmdan ayır-
inadı Armstrong. Caz müziği-
«in en ılginç figürü olarak anı-
3an sanatçı. açık saçık öyküleri,
rnüstehcen esprileri. radyo rek-
lamlannı, trompetinden çıkan
sesleri ve kendisini eğlendiren
her şeyi kaydetmeyi alışkanlık
haline getirmişti.
Ölümünün ardından yaklaşık
30 yıl geçtikten sonra 2001'de
100. doğum yılı şerefine evi bir
müzeye dönüştürülecek ve bazı
yazılan da önümüzdeki sonbahar-
da yayımlanacak olan Armst-
rong'un. şımdi de 650 makara-
lık kayıt arşi\ i çoğaltıiarak koru-
maya alınıyor. Makaralann ka-
setlere aktanlması sayesinde halk
da Armstrong'un kayıtlannı din-
leme şansına sahip olacak.
Arşivi bağışlandı
Ardında bıraktığı kayıtlar,
Armstrong'un kendisi ve en az
yedi biyografi yazan tarafmdan
da özenle belgelenen yaşamma
zenginlik katacak. Ünlü cazcı-
nın eviyle arşivinin yöneticiliği-
ni üstlenen ve kayıtlar projesin-
den sorumlu olan New York Kent
Üniversitesi Queens Kolejı pro-
fesöderinden MichaelCogsweU,
kasetlerin, Armstrong'un kişisel
dünyasını ortaya koyacağını ve
psikolojik yapısını anlamamızı
sağlayacağını belirtiyor.
Makaralann 250 tanesi kaset-
lere aktanlmış durumda. Geri
kalanı da bu yıl içinde tamamla-
nacak. " Bir profesöryada yazar
• 2001'delOO.
doğum yılı şerefine evi
bir müzeye
dönüştürülecek ve bazı
yazılan da
önümüzdeki
sonbaharda
yayımlanacak olan
Armstrong'un, 650
makaralık kayıt arşivi
çoğaltıiarak korumaya
alınıyor. Ardında
bıraktığı kayıtlar,
biyografilerine
zenginlik katacak.
obnatiKgerekmez, .Armstrong'un
kayıtlannı herkes dinleyebilir"
diyor Cogsvvell. Louis Armst-
rong Eğitim Vakfi yetkilileri de
büyük ustanın kayıtlannı halka
ulaşabilmesi amacıyla New York
Üniversitesi arşivinebağışladık-
lannı belirtiyorlar.
Ancak Cogswell. örneğin bir
altıncı sınıföğrencisinin, Armst-
rong'un müstehcen esprilerini
nasıl karşılayabileceği konusuy-
la henüz yüzleşmediklerini dile
getiriyor. Benzeri bırsorun, Hil-
lary Clinton geçen aralık ayında
arşivi ziyaret ettiği zaman da ya-
şanmış. Armstrong'un hiç san-
sürlenmemış anılanyla dolu olan
bu kayıtlarda, ünlü müzisyenin
aktif cinsel yaşamı üzerine ko-
nuşmalan, küfurlü dili ve mari-
huana kullandığı açıkça hissedi-
liyor.
Kayıtlann tarihleri. gerçekleş-
tırildikleri mekânlar \e içlerin-
de yer alan seslerin kime ait ol-
duğunun tam olarak ayırt edile-
memesi, bazı makaralarda tutar-
lı sonuçlara ulaşılmasını engel-
liyor, ancak yine de Armstrong'a
ait çok özel ıpuçlannı yakala-
mak mümkün. Örneğin genç mü-
zisyenler için söyledikleri kesin-
likle gözden kaçmıyor. 1950'ler-
de Portland'da yaptığı bir kayıt-
ta gençlerden şöyle söz ediyor
Armstrong: "Gençler kornetin
kendi kendine çalmasını istiyor-
lar."
Kayıtlardaki uzun konuşma-
lanndan, 'Satchmo' (koca ağız)
lakabını nasıl hak ettiği anlaşılı-
yor. Martin Luther King üzeri-
ne sözlerinden 'Somewhereover
ÜıeRainbovv' yorumlanna. Paris
günlerinden Prenses Margaret
ve Kent Dükü'yle yemek mace-
ralarına. lüks bir restoranda ye-
meyi reddedip de nasıl kediler-
le baş başa karnını doyurmayı
yeğlediğine değin sayısız şey an-
latıyor Armstrong.
Efsanevi müzisyenin bjyogra-
fı yazarlan ve okurlar için her za-
man sonsuz bir malzeme kayna-
ğı olan yaşamı, kasım ayında ise
kendi kaleminden eklemelerle,
1954'te çıkan 'Satchmo: My Li-
fe in New Orleans* otobıyograf i-
sinden sonraki en genişletilmiş
haliyle Oxford Üniversitesi tara-
fından yayımlanıyor. Editörlü-
ğünü Prof. Thomas Brothers'ın
üstlendigi' Louis Armstrong, In
His Own VVbrds' adlı kıtapla sa-
natçının 1954 bıyografısini iz-
leyen yıllarda yazdıklan ilk kez
ortaya çıkanlmış oluyor. Kitap-
ta, Armstrong'un New Orleans
ve Corona anılannın yanı sıra
1956 yılında menajerine yazdı-
ğı ve genç bir kadınla yaşadığı
aşkı anlattığı mektup da yer al-
makta.
Armstrong'un şimdiye dek ya-
yımlanmış son otobiyografisi-
nin yazan Laurence Bergreen
sanatçıdaki kayıt merakının, 1947
Carnegie Hall konserierinin ka-
yıtlannı dinledikten sonra başla-
dığını belirtiyor. Kitaba göre
Aımstrong. bu olayın hemen ar-
dından iki tane kayıt cihazı satın
alıyor ve bu cihazlan artık hiç ya-
nmdan ayırmıyor.
ShekarKapur, EHzjnbeth 7
Hindistan 'dagöstermiyorKültür Servisi - Hint asıllı yö-
netmen Shekar Kapur, Oscar
ödüllü filmı Elizabeth'ın Hin-
distan'da yapılacak galasını. san-
sür kurulunun filmin üç sahne-
sinı kesmek istemesi nedenıyle
iptal ettı. Yönetmen Kapur yap-
tığı açıklamada, 1960'lannünlü
sinema yıldızı Asha Parekhin
başkanlığını yaptığı sansür kuru-
lunun kendi yurttaşhk haklannı
ihlal ettiğini ve davasını sürdü-
receğinı belirtti.
Sansür kurulu. yönetmenden
cinseliik. şiddet ve argo içeren üç
sahneyi kesmesini istedi. Sahne-
lerden birinde Nolfolk Dükü, da-
ha sonradan kendisini aldatacak
olan metresi ıle sevişiyor. Sansü-
Cate BlanchetburotüyleOscar'a aday ohnuştu.
re uğrayan diğer bölümlerde ise kesik üç baş gözüküyor
ve küfurlü bir sözcük kullanılıyor.
tngiltere Kraliçesi L Elizabeth'in tartışmalı yaşamını
konu alan filmin galası, Yeni Delhi'de devlete bağlı bir si-
nema salonunda gerçekleşecekti. Davetliler arasında ise
Cumhurbaşkanı K. R. Narayanan, Başbakan Atal Behari
Vajpaye ıle üst düzey yönetici ve bürokratlar yer alıyordu.
Yönetmen üç sahnenin kesılmesi halinde başrollerini Ca-
te Blanchet ve Joseph Fiennes'ın paylaştığı filmin bütün
anlamını yıtireceğini vurguluyor: "Asha Parekh fdıniıı bir
satranç tahtasına benzediğini göremîyor. İki saat içinde bir
öykü anlatıyorum ben, her bir saniyesinin üzerinde özen-
le durduğum çekimler ahı ay sürdü. Sevişme sahnesi çok
önemli çünkü bir kadmın henüz Elizabeth başa geçmemiş-
ken ihanetinden önceki tutkusunu gösteriyor."
Kapur. Parekh'in 1960'larda rol aldığı hafıf romantik
filmlere gönderme yaparak M
Bu fümi anlayamaz. çünkü
burürfümlerderolalnıadr diyor "Eğerbana bir tek sah-
nenin gereksizolduğunu kanıtlayabüseydi o sahneyi ben ken-
dim atardım. Ama filmde çekil-
me gerekçesi olmayan bir kare
bile yok. Sansür kurulu da bana
hiçbir gerekçe sunamadı zaten."
Londra'da eğitim görmüş bir
muhasebeci olan Kapur. Hindis-
tan sinema endüstrisinde kısa bir
süre oyunculuk yaptıktan sonra
başanh bir fılmci oldu. Sanatçı
şimdi sansür kurulunun karannı
bozmak için daha üst düzeyde
bir yetkili makam anyor.
Hindistan'daki sansür kurulu.
Elizabeth'ten önce. Steven Spiel-
berg'ün Er Ryan'ı Kurtarmak
adlı fılmine de sansür uygula-
mıştı. Kapur'un kuruldan son n-
cası, filmi bir kez daha bir bütün
olarak izlemeleri ve toplumsal
Sergi yaz boyunca Brüksel Cüzel Sanatlar Sarayı'nda
Andy Warhol'un
'fabrika'sından...
mesajını çıkartmalan... Çünkü atmak istedikleri sahneler
bu mesajla yakından bağlantılı. Bu nedenle de tek tek ele
alınıp 'sakıncaü' bulunamazlar.
Ünlü yönetmen yine de filminin Hindistan'da kesilme-
den gösterileceği konusunda umutlu. Ilımlı başbakan Vaj-
paye'den olaya müdahale etmelerini isteyıp istemedıği so-
nılduğunda 'Hayır' diyor: "Hem neden isteyecekmişim. Ön-
ce yurttaşhk haklanmı kullanacagım." Yalnız ve acımasız
Kraliçe Elizabeth'in öyküsünün evrensel mesajlan oldu-
ğunu vurguluyor Kapur: "Filmiıı asıl mesajı yaşam ve ik-
tklar arasındaki savaş. İktidara gectiğiniz zaman acımasız
olmak. bütün bağlan ve UişkUeri koparmak zorundasınız.
Film. kişisel ilişkUerin kişinin yönetme gücünü nasıl etkile-
yeceğini irdeBytjr."
Kapur aynca. lngilızlerin ünlü kraliçenin yaşamıyla il-
gili çektikleri daha önceki filmlerin bu döneme hayran-
lıkla kanşık bir korku duygusuyla yaklaştıklannı, bunun
aksinekendi filminin tarihe çok dahanesnel biryorum getir-
diğini vurguluyor.
'Mississippi Yazan' Willie Morris öldü
Kültür Senisi- Ünlü Amerikah ya-
zar VVlllie Morris, altmış beş yaşınday-
ken geçirdiği kalp knzi sonucu yaşa-
mmı yitirdi. Morris, Mississippi'deki
çocukluk yıllannı anlatan on altı ki-
tabından dolayı "Mississippi Yazan'
olarak anılıyordu. Bir dönem ünlü
Harper's Magazine'in de editölüğünü
yapan Morris, fotoğraf sanatçısı oğlu
David Morris'le birlikte yeni bir kitap
üzennde çalışıyordu. Kitapta, Missis-
sippi'de son bırkaç yıl içinde meyda-
na gelen kültürel ve sosyal olaylar fo-
toğraflar eşliğinde anlatılıyor. Altın-
cı kuşak Mississippililerden olan Mor-
ris, 1934'te Jackson'da doğdu ve Ya-
zoo City'nın yakınlanndaki kırsal böl-
gede büyüdü.
Texas Üniversitesi'nde eğitim gö-
ren yazar, okulun gazetesinin de edi-
törlüğünü yürüttü. Daha sonra aldığı
bursla Oxford Üniversitesi'nde tarih
eğitimi gören Morris, Texas'a dön-
dükten sonra o dönemin alternatifder-
gileri arasında gösterilen The Texas Ob-
server'da çalışmaya başladı. 1960-
1962 yıltan arasında da derginin edi-
törlüğünü yaptı.
Daha sonra ABD'nin en eski der-
gisi olan Harper's Magazine'de çalış-
maya başlayan yazar, 1967'de 33 ya-
şındayken 'Nortb Toward Home' ad-
lı otobiyografısini yayımladı.
Kısa sürede New York'un entelek-
tüel çevrelerinde iyi bir konum elde
eden Morris, derginin içeriği ile ilgi-
li bir tartışmadatı sonra dergiden isti-
fa etti. On yıl aradan sonra yeniden Mis-
sissippi'ye dönen Morris, 1980-1991
yıllan arasında Mississippi Üniversi-
tesi'nde edebiyat dersleri verdi.
Morris'in yapıtlan arasında 'The
Last of the Southern Giris', 'The Co-
urting of Marcus Dupree' ve 'New
York Dsrys' adlı kitaplar da yer alıyor.
Çocuklariçin yazdığı 'GoodOM Boj•'
badlı kitap ise geçen yıl sinemaya
uyarlandı.
i 4
ACCORDİNG TO ,
LOCAÎ LECEND
RAY ROGCRS ^
SCX1U,V 21 VtAÎİ
GÖNÜL DÖNMEZr
COÜN
Pop art'ın kralı sayılan
Andy Wwiıol aramızdan
aynldığından buyana on
iki yıl geçmesine karşın
yirmi birinci yuzyılm eşi-
ğinde bile adı en çok ge-
çen artistler arasındaki ye-
rini keyifle koruyor. Da-
ha geçen yü en azından iki
üç film, Warhol karakte-
rinin ardındaki gizemi yo-
rumlamaya çalıştı. Ünlü
Maril) n Monroe, Jackie
Kennedy. Mao tablolan
beklenmedik anda karşı-
mıza çıkıyor. Hele Ame-
rika marketlerinden ek-
sik olmayan Campbell
çorbast.
Warhol 'un ölümünden
sonrabile budenli 'erişe-
Mfe* olmasmdabelki ken-
dini fildişi kulesine ka-
pamaktansa yapıtlannm
birçoğunu diğer sanatçı-
larla el birliğiyle gerçek-
leştirmesinin rolü vardır. Örneğin 1963 'te
kurdugu ve Fabrika olarak bilinen stüdyo-
dan geiip geçen sanatçılan, hayranlan, iş-
sizleri, boşgezerleri deftere geçiren yok-
tu. Sırasuıda eo olmadık biri baştacı edi-
lirdi bu garip insanlar arasındave sırasın-
da sorgusuz sualsiz kapı dışan. tçki. uyuş-
turucu, seks âkmlerinin yanı sıra, sayısız
tablolar, yontular, baskılar, fotoğraflar,
moda dizaynlan, tnüzik ve film hep bu-
rada, bu ortamda gerçekleşti. Brüksel Gü-
zel SanatlarSarayı'ında yaz boyu sürecek
olan sergi bu ilginç sanat ortamınm dün-
yada ilk kez kapsamlı bir dökümünü ve-
riyor.
2<KK)'de New Yorkta sergüenecek
Serginin amacı sanatın değişik dalla-
nndan gelen yaprtlan çok yönlümedya çer-
çevesinde sunmak. Warhol'un tablolan ve
yontulan iseözellikle diğer dallardaki ça-
îışmalanna ve savaş sonrası Amerikan
kültürüne bir anahtar olarak kullanılıyor.
Yaşamı boyunca btrbiri ardından çalış-
malannı sürdürdüğü üç stüdyonun tümü-
ne Fabrika adını vermişti Warhol. Bu ne-
denle serginin adındaki 'fabrika' sözcü-
ğü, biryandan Warhol'un fabrikasını coğ-
rafi bir yer ve tarihsel bir kavram olarak
belirlerken öbür yandan da birçok kişinin
katkıda bulunduğu, geleneksel anlamda
'fabrika' tammını koruyor.
Warhol ve diğer sanatçılann yaratıcı
gûçlerinebirerçekirdek göreviüstlenen her
fabrika sanatın her dalım kapsayan çalış-
malar için bir mikrokosm gibiydi. 1950-
1980 arası, gereğinde çakışan akımlardan
örnekler veren sergi parçalanmış bir labi-
rent gibi hazırtanmış. Çeşitli medyanın
geleneksel aşama sırasını bölerek buluş-
tukian noktalar vurgulanmaya çalışılıyor.
Bu metod Warhol*un aynı konuyu deği-
şik sanataraçlanyla irdeleyerek gerçegi bul-
ma biçemine de gönderme yapıyor aynı za-
manda.
Sergi, grafik ve tecimsel sanat yayın-
lar. ünlüler, felaketler, Brillo sabunu, çi-
çekler, Gümüş, Fabrika fılmleri, Superstar,
The Velvet Underground ve Nico, tele-
vizyon ve video, Mao, kafataslan, orak çe-
kiçler, okzıdayson, gölgeler, ayakkabüar,
dolar işaretleri, Rorschachlar, ilanlar, di-
kilmiş fotoğraflar, Lenin'ler, sanat tarihi
ödenekleri, portreler ve oto-portreleri kap-
sıyor.
Avrupa'nın diğer bazı kentlerini gezdik-
ten sonra 2000 yılında New York'un en
önemli kültürel olayı olması beklenen
Andy Warhol: Bir Fabrika, New York'un
Solomon R.Gugenheim Müzesi ve Kunst-
museum Wolfsburg'un çabalanyla ger-
çekleşmiş. bir olay.
VVIUie Morris 65 yaşınday dt
YAZIODASI
SELİM İLERİ
Şairin Son Kitabı
"Masanın üstünde dururdu. Şair'in belki de ak-
lının ucundan bile geçirmediği son kitap.
Demek bir gün - -
Bir zaman - -
Ve gelip çatınca, yanm kalmışyazılar, dağınıkkâ-
ğıtlar, sayfalan yeniden gözden geçırilecek, büyük
olasılıkla yeniden yazılacak, yeniden yazılacakken
kalakalan bir yazı
bir şiir
öykü
roman
bir deneme
bir oyunun sadece birinci perdesi... Olanak kal-
mamıştır. Olanaksız. Gerisi getirilemeyecek. Kim-
se sizin yerinize düşünemez, söze dökemez, dile
getiremez. Yazmak tek kişilik eylem, acı, tek ba-
şına hayat..."
Durup, yazdıklarıma dağılıyorum.
Ada, Her Yalnızlık Gibi ilerliyor. Ayiardır yazı ma-
kinesi başında. Şair'in son kitabı beni günlerce
kendine çekti. Kapağı leylâk rengi kitap. Acı ver-
di. Ürküttü.
Şair'den geriye kalan bir iki şiir, bitmiş mi bitme-
miş mi belli değil, yarım kaldığı besbelli o uzun şi-
ir, dergilerde kalmış yazıların derlenişi. Hepsi bu.
Hepsi bu kadar. Saygı borcu gibi bir son kitap.
Belki her biri yeniden yazılacaktı. Belki savrulup
atılacaktı bazıları. Artık yapılamaz.
Anlatıdaki Şair öleli kimbilir kaç yıl geçti. Sevdi-
ğim, dostum, şiirierine hayran olduğum Şair. Ger-
çek adını niye sakladım, bilmiyorum; Şair demek
geçti kalbimden. Tıpkı Romancı Kadın, Ölü Şair gi-
bi. Onlar da öyle adlandırılınca anlatının kışileri ol-
dular.
Yazdıklanma biraz şaşırarak yaklaşıyorum. Bel-
legin yaman avcılığına şaşırıyorum her şeyden ön-
ce. Neler bıriktiımiş, neleri unutmamışım, anma-
mış olsam bile neler yaşayagelmiş bellegimde...
Sonra içtenliğime şaşıyorum. Hiç böylesine dışa
vurmamıştım duygularımı.
Ada. Her Yalnızlık Gibi benimle daha ne kadar
birlikte olur? Yırtıp atmayı düşündüm. Caydım.
Evet, yazmak tek kişilik eylem. Bir odaya kapan-
dık, ilkyaz geçti, yaz sıcağının tutsağı oldum, her
gün yazmak, aralıksız yazmak... İnsanlar belirdi. Yüz-
lerini yeniden göremedim, seslerini yeniden işite-
medim. Ama yanımdaydılar, dokunabiliyordum
sanki onlara...
Şair'in son kitabı yaralıyor.
Yazarların, şairlenn öyle son kitapiarı...
Biri, günlerdir çantamda. Yollarda bile okuyorum.
Bilge Karasu'dan Lağımlaranası ya da Beyoğlu.
Şair sona ne kadar yaklaştığını herhalde bilmiyor-
du. Ama Bilge Karasu, "bir bavul ve irice bir se-
yahat çantası dolusu 'yazılı kâğıt';" ölümü bilerek
bırakıyordu. Düşünmek bile alıp gözyaşına götü-
rüyor.
Yanm kalmış inanılmaz bir eser, Bilge Karasu'nun
nice yıllar emek verdiğine kıyısından köşesinden
tanıklık ettiğım görkemlı çalışma. Şimdi bizim so-
luk okumalanmızda.
Ada, Her Yalnızlık Gibi'de Bilge Karasu yok. Ama
sanki var.
Şair'i özlediğim gibi, Bilge'yi de özleyip duruyo-
rum. Ankara'lı uzak adam. Bebek'li Şair. Bazı yaz
geceleri. Bazı manolya ağaçları.
"Şair'in son kitabını unuttun. Son kitap yazı ma-
sanda, yazı makinesinin yanı başında aylarca dur-
du. Nisan geçti, mayıs geçti, hatta yaz geçti. Cam-
lardan, sonralan, açık pencerelerden ışıklar vur-
du, haftalarca, aylarca. Kapağın leylâk rengi, sa-
rarmış leylâk rengi oldu."
Unuttum mu? Unutulabilir mi?
Hiçbir yazarımı, hiçbir şairimi unutmadım.
Anlatıda yalan söylüyorum.
"Demek bir gün - -
Bir zaman-- ( . \
Ve gelip çatınca..."
Ah o kâğrtlar, yanm kalmış her şey...
Takvimde İz Bırakan:
"Benim için geri dönüş yok artık; bana da bü-
yü yapıldı; onlaria birlikte hapsedildim bu roma-
na... buradan çıkamam." Nathalie Sarraute, Ço-
cukluk, Gülseren Devrim çevirisi, Can Yayınlan,
1997.
Meksikalı siirrealist ressam
Aberto Gironella öldü
• Kültür Servisi - Meksika'nın ünlü sürrealist
ressamlanndan Alberto Gironella Mexico City'deki
evınde yaşamını yitirdi. Ressam, altmış dokuz
yaşındaydı. Gironella'nın Meksika'daki bir avuç
büyük sürrealist ressamdan biri olduğunu söyleyen
Arijidis, ressamın yapıtlannın Frieda Kahlo
ekolünün bir uzanrısı olduğunu dile getirdi. 26 Eylül
1929'da doğan Gironella, sınırsız bir üstgerçekçi
hayalgücüne sahip olmasının yanı sıra toplum
normlanna prim vermemesiyle de tanınıyordu.
Gironella'nın en bilinen yapıtlan arasında Meksika
Devrimi'nin lideri Emiliano Zapata ve pop yıldızı
Madonna'mn yapıtlan yer alıyor. Sanatçı aynca
tngiliz yazar Lowry'ın Meksika'yı anlatan romanı
'Under the Volcano'ya çizdiği illüstrasyonlarla da
dikkat çekmışti.
Yapımcı Scott Rudin'den
edebiyat uyarlamaları
• Kültür Senisi - Ünlü yapımcı Scott Rudin.
Michael Cunningham'ın Pulitzer Ödüllü romanı
'The Hours'u (Saatler) filme çekmek üzere kollannı
sıvadı. Bugüne dek Paramount Pictures için film
yapan Rudin, bu kez bağımsız çalışacak ve filmin
bütün maliyetini kendi olanaklanyla karşılayacak.
Geçen yıl yayımlanan 'The Hours'. Virgina Woolf'un
ünlü romanı 'Mrs Dalloway'den esinlenerek yazılmış
bir yapıt. Farklı devırlerde yaşamış üç kişinin
yaşamındaki paralellikleri anlatan roman, karmaşık
yapısından dolayı sinemaya zor uyarlanabilir bir
özellik taşıyor. Rudin daha önce de bir başka Pulitzer
Ödüllü romanı, Franc McCourt'un 'Angela's Ashes"
(Angela'nm Külleri) adlı yapıtını filme çekmişti.
Alan Parker'ın yönettiği film. bu yılın sonuna kadar
gösterime girecek. Çok verimlı bir dönem geçiren
Rudin. aynca Michael Chabon'un 'Wander Boys" adlı
romanından beyazperdeye uyarlanan, yönetmenliğini
Curtis Hanson'ın yaptığı, başrollerini Michael
Douglas ve Robert Dovvney Jr.'ın paylaştığı bir filme ,
Joseph Connelly'njn 'Bringing Out the Dead' adlı
yapıtmdan uyarlanan, Martin Scorsese'in yönettiği ve
Nicolas Cage'in rol aldığı bir yapıma ve son olarak
Tim Burton'un yönettiği, Johnny Epp'in rol aldığı
'Sleepy Hollow'a imza attı.