25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 AĞUSTOS 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DEPREM Son yüzyılda Türkiye'de meydana gelen 64 büyük depremde 60 bin can kaybı olduğu bildirildi 6 Afetler bakatıfağı kurıdmah'• Atatürk Üniversitesi Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi Coğrafya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hayati Doğanay, bu tür afetler karşısında "kader" deyip işin içinden çıkıldığını, bunun da son derece yanlış olduğunu belirterek "Bu sonuçlar kader değil, tamamen ihmalin bedelidir" dedi. ANKARA (AA) - Atatürk Üniversitesi Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi Coğrafya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hayati Doğanay. Türkiye'de son yüzyılda toplam 64 büyük deprem meydana geldiğini. bu sarsıntılarda 60 bin dolaymda insanın öldüğünü, yaklaşık 390 bin konutun da ağır hasar gördüğünü bildirdi. Prof. Dr. Doğanay, Türkıye arazisinın yüzde 97'sinden fazlasının birinci, ikinci ve üçüncü derecede deprem kuşağı üzerinde bulunduğunu. sadece yüzde 3'ünün tehlikesiz olduğunu kaydetti. Türkiye arazisinin bu tektonik yaprözelliklerinden dolayı Anadolu'da insan tarihi ile depremler tarihinin başa baş gittiğinı anlatan Doğanay, şunlan söyledi: "1903-1998 tarihleri arasmda gecen 95 yılda Türkiye'de can ve mal kayıbtna yol açan 64 büyük deprem meydana gelmiştir. Yani ber bir buçuk yıla bir adet büyük deprem düşmektedir. Bu depremlerde me\dana gelen can ka>ıbı 60 bin 386. ağır hasar gören bina sa> ısı 390 bin dolayındadır." Doğanay, bu tür afetler karşısında "kader" deyip ışın içinden çıkıldığını, bunun da son derece yanlış olduğunu belirterek. "Bu sonuçlar kader değil, tamamen ihmalin bedelidir" dedi. Önce "önlem" alınıp, sonra "kader" denılmesi gerektiğıne işaret eden Doğanay, şöyle devam etti: "Birkaç rakamla kıyaslama yapüırsa; örneğin, 1964 yılında Japonya Niigata'da 7.4 şiddetindeki depremde can kaybı sayisı 26. yine aynı yıl ABD Alaska'da 83 şiddetindeki depremde can kayıbı 131,1971 yılında San Francisco'da 6.4 şiddetindeki depremde Kenüere deprem senaryosu gerekli CELALYILMAZ tZMİR - tzmit merkezli depremin ge- niş bir coğrafyada neden olduğu can ve mal kaybının irkiltici boyutlannı en aza indi- rebilmek için kent deprem senaryolannın hazırlanması gerekriği vurgulandı. Tür- kiye'de bilimsel anlamda ilk senaryonun tzmir'de hazırlandığını ve son aşamaya getirildiğini belirten TMMOB tnşaat Mü- hendisleri Odası (İMO) Başkan Yardım- cısı Muzaffer Tunçağ. büyük kentlerdeki depremlerin yıkıcı etkisinin en gerçekçi bi- çimde "Deprem Tehlike ve Hasar Senar- yolan" ile tanımlanabıleceğini belirtti. Son depremde görüldüğü gibi önceden hazırlık yapılmamasının son derecede bü- yük zararlara yol açtığmı belirten Inşaat Mühendisleri Odası (IMO) Başkan Yar- dımcısı Muzaffer Tunçağ şunlan sövledi: "Deprem bölgelerinde önceden senaryolar hazııianmış olsaydı. acil kurtarma ckiple- rinin durumu, ilk yardımın nasıl vapılaca- ğı, kamu ve özel kuruluşlann nasıl devre- yegireceği, iletişimin nasıl sağjanacağı plan- lansavdı, ulaşım organizasvonundan, gı- da dagınnuna kadar,yardım ekiplerinin ala- cağı pozis\onlara kadar bürün buniar dü- şünülsevdi bugünkü kadar kötü birtabioy- la karşüanmavacaktık."' Tunçağ, kentlerde yaşanabilecek dep- remler zararlannın tzmir'de BM'nin ya- şama geçirdiğı proje kapsamında yürütü- len çalışmalar sonunda hazırlanan "Dep- rem Master Planı r nın diğer kentlere de ör- nekolmasını dilediklerini söyledi. Senar- yo çalışmalanna ilişkın Tunçağ şu bilgi- leriverdı: "Butürsenanolardakiilkaşa- ma, deprem tehlikesinin mikrobölgeleme haritalanyla betirienmesidir. tldndsi yaşam kayiplan, yapılann altyapı sistemleriyle sosyo-ekonomik düzenin zarar görmesi otasıhgı ve hasar istatistiklerinin çıkanlma- sıdır. Kentsel alanlardaki depremlerin et- kisini kestirebilmek için detarihsel deprem bflgDeti jeolojik,jeoteknik ve sismolojik ve- rilertoplanmalı: deprem tehlikesi bilimsel perspektiflerden değerlendirilmelL \er ha- reketinin yerel koşullara göre değişiminin tahmini ve mikrobölgeleme \eri tabanı ve haritalan çıkanlmalıdır." Tunçağ, Izmir'de büyükşehir belediye- siyle Boğaziçi Üniversitesi arasmda yapı- lan bir protokolle "Kent Deprem Master Planı"nın taslak haline getirildiğini, 1998 yılı ocak ayında başlatılan üç aşamalı ça- lışmalann tamamlanmak üzere olduğunu kaydetti. BM'nin "Doğal Afet Zararlan- nın Azalülması On V ılı Programı" kapsa- mındaki RADIUS Projesi'ne tzmir'in de alındığırn anımsatan Tunçağ. "tzmirdün- yadaki 65 kentarasından secilen 9 pûotkent- ten biridir. Taslak haline getirilen deprem master planı da bu kentte deprem zarar- lannın en aza indirilmesine yönelik çalış- malaniçennektedir" dedi. Muzaffer Tun- çağ. deprem senaryosu çalışmalanna ıliş- kin şunlan söyledi: *Izmir'de 1998 Ocakayında başiayan ilk aşama çalışmalan. öncelikle kentteki dep- rem tehlikesinin belirlenmesi konusunda voğunlaşmışnr. Bu doğrultuda, İzmir\eçev- resininjeolojik, tektonikve geoteknik özel- likle, bölgenin depremselliği konulannda yapılan çalışmalar yapılmıştır. Projenin ikinci aln aylık bölümünde, lzmir'de dep- rem riski olan binalann ve altyapı tesisle- rinin envanteıieri çıkarülmış. bu süreçte İMO tarafından kentteki 220 bini aşkın bi- na taranarak test edilmiş ve risk değerlen- dirmeleri vapdnuşnr. Son aşamada ise dep- rem senaryosu hasaıian belhienmişve za- rarlann en aza indirilmesini öngören ön- lemler yer almıştır." Tunçağ, kentlerde meydana gelebılecek deprem zararlannı azaltmanın ıki temel koşulu olduğunu be- lirterek "Buniar yeni yapılacak vapılann var olan deprem riskini arûrmamasını sağ- lamak ve var olan deprem risldnin azaral- ması yönünde önlemler almakbr" dedi. Tunçağ şunlan söyledi: "tlkinin uygulan- ması için deprem etkUerini göz önüne ala- cak bir kent planlaması ve arazi kullamm düzenlemelerinin yapüması gerekmekte- dir. Tüm >apı. altyapı ve hizmet şebekele- ri depreme dav anıklı projelendirilerek ya- pılmahdır İkinci koşul için deprem diren- ci zayıfvapı ve şebekelerin rehabilitesi, acil hal plan ve programlannın hazırlanarak uygulamayakonmasıgerekir. Varolanva- pı ve şebekelerin tahkim ve takviyesi ko- nusunda öncelik haberleşme. ulaşım. asa- yiş ve sağhk gibi fonksiyonlara verilmeli- dir. Bu unsurlar deprem sonrası sosyo- ekonomik yaşamın sürekliliği için yaşam- sal önemdedir. Deprem zararlannın azal- tümasında asıl unsurian deprem öncesi aünacak önlemler oluşturacakür." can kaybı 58. Türkiye'de şimdi aynı oranlarda bir sarsıntı oidu. daha şimdiden yukandaki can kaybı rakamlannın sağına üç sıfir koyduk, yani can kaybı rakamı 7 binleri aştj. Bu ülkelerde de nüftıs yoğunluğu aynı ve hatta fazla bile. Burada ortaya çıkan sonuç: şehirleşme ve yapüaşmadaki ihmalkâriıgm ta kendisidir." Depremden sonra ortaya çıkan tablo karşısında sadece müteahhitlerin suçlanmasının da yanlış olduğunu anlatan Doğanay, "Yıküan konutiar için müteahhitier kadar mühendisler. firmalar ve denetieyiciler de sorumiudur" dedi. Türkıye'nın, vakit kaybetmeden "Çevre Bakanhğı" gibi "Afetler BakankğT oluşturması gerektiğini belirten Doğanay, bu kuruluşun da çeşitli yetkilerle donatılabileceğini anlattı. Türkiye'de fay hatlannın nerelerden geçtiğinin bilindiğjni, bu hatlar üzerinde yapılaşmaya kesınlikle izin verilrnemesı gerektiğini kaydeden Doğanay, önlemler konusunda şunlan söyledi: "Binalann zemin mekaniği yetkili jeolog mühendislerce iyi etüt edilmelidir. Birinci ve ikinci derecede deprem kuşağı üzerindeki binalara çelik konstrüksiyoıılu olmadığı müddetce kesinlikle kat sınırlaması getirilmelidir. tnşaat yapun süresince çok iyi kontrol edilmeli, eksik malzeme kullanılması sıkı denetim ve ölçümlerie mutlaka önlenmeüdir. Afet sonrası gelişmelerde ise kurtarma ve yardım çalışmalan sadece bir iki gönüllünün gayretine bırakılmamalı. bunun için çok iyi organize edilmiş ekipler önceden hazuianmalıdırf 3 günde 9 bin şişe kan bağışı yapıldı, 2 bin 600 şişe kan afet bölgesine gönderildi Kan stoklan tamamlaııdıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye'yi sarsan deprem felaketinin ardından yapılan bağışlarla kan stokla- nnın tamamlandığı bildirildi. Sağhk Ba- kanhğı, yurttaşlardan şimdilik kan ba- ğışını durdurmalannı istedi. Depremin ardından ilk üç günde 9 bin şişe kan ve- rildiği kaydedildi. Kızılay Kan Merke- zi, afet bölgesine bugüne kadar 2 bin 600 şişe kan gönderdi. Türkiye'de Kan Ürün- leri Üretim Merkezi'nin kurulamaması nedeniyle gereksinimin üzerinde bağış- lanan kanlar israf tehlikesini de berabe- rinde getirdi. Sağhk Bakanhğı, Kızılay'ın tüm yurt- taki kan stoklannın dolu olduğunu, is- rafin önlenmesi için kan bağışının ya- pılmamasını istedi. Kanın uzun süre saklanamadığıru belirten bakanlık, "De- polardaki numuneler belli bir miktann albna düştüğündeyurttaşiardan bağışis- tenecek" bildiriminde bulundu. Anka- ra Kızılay Kan Merkezi Müdürü Dr. Uğur Anter ise kanın kullamm süresi- nin 35 gün olduğuna dikkat çekerek. kamu kurum ve kuruluşlannm kan ba- ğışlama tarihlerini değiştiımeye başla- dıklannı kaydetti. Anter, Kan Orünleri Oretim Merkezi'nin en kısa sürede ku- rulması gerektiğini vurgulayarak, Avru- pa'da doktorlann kanın yüzde 90'ını hücrelerine ayırarak kullandıklanna dik- kat çekti. Anter, "Doktor, kanın tama- mı yerine, trombosite gereksinimi varsa trombositi, plazmaya gereksinimi varsa plazmayı kullanmah" dedi. Kızılay Genel Merkezi Başkan Veki- li Dr. Ertan Gönen ise halkın verdiği ba- ğışlarla tüm kan stoklannın tamamlan- dığını belirtti. Afet bölgesinde yaralı sayısı arttıkça kana gereksinimin de art- tığına dikkat çeken Gönen, kanın sora- ki günlerde gerekecegini kaydederek "Halkı rutin bağışlannı yapmaya çağı- nyoruz" dedi. Gönen, bakanhktan fark- lı bir söylem kullanarak gereksinim faz- lası bağışlanan kanlann plazmalannı dondurarak israf etmeyeceklerini söy- ledi. Numune Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. OsmanMüftüoğlUjAnkara'ya gelen yaklaşık 1000 depremzedenin çoğunda doku ve organ ezilmesi ile kınklann ol- duğunu söyledi. Müftüoğlu, Numune Hastanesi'nden bir grup doktorun afet bölgesine gittiğini, bölgede salgm has- talıklann ortaya çıkmaya başladığını be- lirlediğini söyledi. Numune Hastane- si'nde sabun ve tuvalet kağidı kampan- yası başlattıklanm duyuran Müftüoğ- lu, yurttaşlan destek vermeye çağırdı. t DevIet zaaf içinde' TTB, devletin deprem bölgesinde za- fıyet içinde olduğunu raporlaştırdı. Ra- porda, devletin "felaket dunımlanna yönelik hazır, sistemli. merkezden yöne- tilebilir bir programı olmadıgı için" böl- geye olanaksızhklar içinde hizmet gö- türülmeye çalışıldığı vurgulandı. Sahra hastanesi gibi organizasyonlann ger- çekleştirilemediğini vurgulayan TTB, kriz merkezleriyle deprem bölgesi ara- sındaki iletişim kopukluğu nedeniyle çok zaman yitirildiğini belirtti. TTB, bölgede yaşanan olumsuzluk- lan şöyle sıraladı: 9 Bölgedeki hekim ve sağJık perso- neli yeterli sayıdadır. Ancak halen de- vam etmekte olan eşgüdümsüzlük ne- deniyle amaca uygun çalışma yapıla- mamaktadır. • Enkaz kaldırma çalışmalannda eş- güdümsüzlük devam etmektedir. Bu ça- lışmalar. "gücüyetenin" ekipleri istedi- ği yıkım yerine götürmesi şekJinde yü- rümektedir. # Depremzedeler için ortak bannma alanlannın yapılmadığı, çöplerin toplan- madığı. gerekli tuvalet ve temizlik uya- nlannın yapılmadığı gözlenmiştir. Yalova'da Aydın Siteleri, dört ay önce ölen DYP milletvekili Cevdet Aydın tarafindan yapılmıştı Bloklar tamamen çöktü, binalar kâğıt gibi yırbldı Yart Haberleri Servisi - Deprem Yalova sahilin- deki yazlık siteleri enkaza çevirirken en büyük tah- ribatın yaşandığı ve 4 ay önce ölen DYP Yalova mil- letvekili CevdetAydın'ın yaptırdığı Aydın Sitesi sa- kinlerinden, "kılpayı"kurtulan eski Şanlıurfa Kül- tür Müdürü Ömer Kaysı, "Bloklar arasmda demir bağlanblan bile yapınrıaınış. Binalar kâğıt gibi yır- nldı"dedi Cumhurbaşkanı Süleyman Demirere de ev yaptığı belirtılen Cevdet Aydın'ın, Aydın-6 Si- tesi'nin hemen bitimindeki villasının ise hiç zarar görmediği öğrenildi. Yalova-Karamürsel sahilinde bulunan ve 7 bö- lümden oluşan Aydın Siteleri'nin yanı başında ise Aydınkent siteleri bulunuyor. Depremde yerle bir olan Aydın-4 Sitesi'nde 115'er daireli 8 blok bulunuyor. Bloklardan 7'si tamamen çökmüş, birinin ise yan- sı tamamen yerle bir olmuş. Temelinin çok zayıf ol- duğu belirlenen bloklann birinci ve ikinci katlan ye- re gömülmüş. Alt iki katta bulunanlann tamamına yakını ölmüş. Zemine yapışan 3. ve 4. kattakilerin ise ancak bir bölümü kurtulabilmiş. Kimileri ise sarsıntının tam ortasında 25 saniye içinde daireleri güçlükle terk edibilmiş. Depremin 7 blokunu tama- men yerle bir ettiği Aydın-4 Sitesi'nde oturan eski Şanlıurfa Kültür Müdürü Ömer Kaysı, eşi Gül ve 13 yaşmdaki oğlu Mahmut'la "kıl payı kurtulduk- lannı" belirterek korkunç geceyi şöyle anlattı: "Si- te çok kalabalık. 920 daire var. Sitede en azından 2 bin kişi yaşıyordu. Dışandan da yüzlerce misafır var- dL Tek şansunız depremin cumartesi veya pazar gü- nü meydana gelmemesi. Çünkü bir sürü insan pa- zar akşamından işine gidiyordu. Biz uyumanuştık. Sarsınü başlar başlamaz kısa bir şoktan sonra 25 sa- niyede2. kataindik. Nasıl indiğimizi bilmi>«nım. Mer- divenlerde pek kûnse yoktu. arııa korkunç çığhklar geliyordu. İkinci kata geldiğimizde bu kann olmadı- ğını gördük. Her taraf duvar olmuştu. Tekrar yuka- n çıktık, bir kapryı kırdık ve güçlükle dışan atlaya- bildik. Her taraf ceset doluydu, bağnşmalar, çığhk- lar eksümiyordu. Binalann temeli yoknıuş. Çünkü ilk iki kadar toprağa gömülmüştü. Kumun üzerine bina dikmişler. Baa büıalarda 3, bazılannda ise 4. kat zemine inmiştL En korkuncu ise daireterin ildye aynlması." Aydın-4 Sitesi'nde aralannda Urfa Sanayi ve Ti- caret Müdürü Necati Aleybeyi'nin de bulunduğu çok sayıda insanın öldüğü belirlendi. Ölenler arasında kentteki bazı müteahhitler, doktoriar, aileleri, eski Halkın Emek Partisi Genel Başkanı Feridun Yaza- nn kızı Rahşan Yazar da bulunuyor. Cesetlere ha- len ulaşılamadı. Yüksel Sitesi'nde yaşamlannı yitirenJer arasın- da gazetemizin eski yazan Hıfeı Vddet Veüdedeog- lu'nun yakınlan, Sevgi, Murat, Sveta, Emre, Ayün \eüdedeoglu ile Dilek Velidedeoğlu Topallı, Ben- gısu Topallı da bulunuyor. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOGLU Depremi Yaşamaktayken... Yol açtığı ve açacağı sorunlar hiç kuşkusuz yıllar- ca sürecek olan deprem felaketini yaşamaktayken, kendime soruyorum: Duygusal bir yazı mı, soğukkan- lı bir yazı mı yazmalıyım? İkinci eğilim ağır basıyor Dı^gusuz değil, fakat duygusal olmayan bir yazı... Önce ilk gözlemler, izlenimler İlk ve büyük sarsın- tı sırasındaTstanbul'da (Büyükada'da) idim. Yan ah- şap ev şiddetle sarsılınca, sokağa bitişik yatak oda- sından dışarı fırlamak güç olmadı... Az sonra, ilk sar- sıntı geçtiğinde, elektriğin kesilebileceğini akıl ede- rek yanımıza mum ve elektrik fenerini de alabildik. Nitekim, kısa süre sonra yine sokak kapısına açılan girişteki telefondan birçok yeri mum ve elektrik fe- neri yardımıyla arayabildim. İlk anda gazetemizin santralından yanıt alamıyor, dahıli numarayı çevirme- yi de akıl edemiyordum. Ulaşabildiğim Anadolu Ajan- sı, Kandilli Rasathanesı ile henüz bağlantı kurama- dıklannı bildirdi. Türkiye telefon rehberinden farksız defterimden numarasını bularak Istanbul Emniyet Müdürlüğü santralını aradım. Oradan da Kandilli ile henüz bağiantı kurulamadığı yanıtını aldım. Büyüka- da Belediyeşi ve karakolunun telefonlan da yanıt vermiyordu. Öğrenmek istediğim, depremin merke- zi ve şiddet derecesi idi. Sonuçta, depreme ilişkin ilk btlgileri yine bizim haber merkezinden alabildim... Tetefondaki seslerden, yoğun çalışma içinde olduk- lan anlaşılıyordu... Bir süre sonra, bir komşumuzun bataryalı radyosundan deprem haberlerini izlemeye başladık... Elimi belki fazlaca çabuk tutmuştum, fa- kat bu kadar önemli bir olay sırasında Anadolu Ajan- sı, Emniyet Müdürlüğü gibi kurumlann Kandilli Ra- sathanesi ile bağlantı kurmada gecikmesi, bulundu- ğum beldede belediye ve karakol telefonlannın ya- nıt vermeyışı şaşırtıcıydı... O unutulmaz geceye iliş- kin bır başka gözlemim, bataryalı radyonun, elektrik enerjisine bağımlı olmayan mum, fener gibi aydın- latma araçlannın birdenbire kazandığı işlevsellik ol- du... ••• Geceyi, bulunduğumuz yerdeki herkes gibi, sokak- ta geçirdık. Ertesi gün öğleye doğru elektriğin yeni- den gelmesiyle, yaşanmakta olan trajedinin haber- lerini ve gorüntülerini TV kanallanndan izlemeye baş- ladık... Gazeteterin yıldınm baskılan da ulaşmakta ge- cikmedi... Herkes gibi benim de ilk gözlemim, fela- ketin büyüklüğü ve oralarda devletten herhangi bir iz(resmi giyimli kurtarma biriikleri, yangın söndürme birlikleri vb.) bulunmayışı oldu. Halk kendi çaresizli- ği ile baş başa, kendi olanaklan ile bir şeyler yapma- ya çabalıyordu... Ve buniar ülkenin yoksul kesimle- rinde değil, tam tersine, gelir düzeyi en yüksek böl- gelerinde olup bitmekteydi... Bir süre sonra korkunç gerçek, olanca acılığıyla ortaya çıkmaya başlaya- caktı... Türkiye'de devlet kurumlan da, bu devletin tüm kurumlannı mümkün olan en ucuz fiyata kapa- tarak özelleştirmek çabasındaki kişiler ve kurumlar da; bu boyutta bir felaketi öngörme yeteneğine de, karşılayabilme donanım ve becerisine de sahip de- ğillerdi... Yazıyı yazmakta olduğum bugün (perşem- be) birTV haberi, devietimizin ne ölçüde cılızlaşmış, insanımızın ne ölçüde sahipsızleşmış ve ülkede özel girişim ruhunun ne ölçüde gelişmiş olduğunu gös- termek bakımından tüyler ürperticiydi: Bazı kimse- ler, göçük altındakı yakınlannı kendi çabalanyla kur- tarabilmek umuduyla, kiraladıklan vinç ve kepçeler- le deprem bölgelerıne gelmektelerrji... • • • Yaşanmakta olan felaket sürüyor. Yaşamtannı yi- tirmiş olan genç, yaşlı, kadın, erkek, çocuk, bebek, binlerce kişinin ve yakınlannın acısı hiçbir zaman geçmiş olmayacak... Binlerce mi? rJTV haberlerinin Gölcük bölümünü sunarken, ciddiyeti, duyariılığı, gerçekçiliği ve her şeyden önce de son derece düz- günTürkçesiyle dikkat çeken Fuat Kozluklu. bugün- kü (perşembe) haberlerde, sadece Gölcük'te enkaz ajtında 10-12 bin kışi bulunduğunun tahmin edildi- ğini söylüyordu... 7.9 şiddetindeki 1939 Erzincan depreminin bilançosu (resmı verilere göre) 32.962 (otuz iki bin dokuz yüz altmış iki) kışiydı... 7.4 şiddetinde olduğu sonucuna vanlan Marmara Bölgesi odaklı 1999 depreminin, ölü sayısı bakımından bu bilanço- nun pek fazla gerisinde kalmayacağı şimdiden tah- min edilebilir... ••• Doğasal felaketlere karşı koymanın elbette sınır- lan var... Fakat 16 Ağustos Pazartesi'yi 17 Ağustos Salı'ya bağlayan gece yansından bugüne yaşan- makta ve belli ki sonuçlanyla çok uzun süre yaşana- cak olan facianın tek sorumlusunun doğa olmadıgı açık seçik görülebilıyor... Bu sorumlu, Türkiye'yi bu- günkü çarpık kentleşme olgusuna teslim eden, in- sanımızın en bilgisiz ve örgütsüz konumda kalması için elinden geleni yapan, kamusal zenginlikleri yer- li ve yabancı "girişimci'ye yağmalatan, yurtseverlik duygusundan da, insanseverlikten de yoksun, gü- nümüz Türkiyesi'nde ekonomik gücü ve siyasal er- ki büyük ölçüde ellennde tutan çıkar çevrelerdir. • • • Çelik Gütersoy, şimdi anımsayamadığım, fakat en çok bir iki yıl önce "Cumhuıiyet"te yayımlanan "Bir Deprem Senaryosu" başlıklı yazısında, bugünküne benzer bir depremin Istanbul için olası sonuçlannı ön- görmeye çalışıyor, çözümler öneriyordu... Ekonomik güç ve siyasal erk sahiplerinden acaba kaç kişi böy- İe bir yazıdan haberdardır? Orhan Bursalı yine "Cum- huriyet'te, "Bu, Istanbul Depremi Değil" başlıklı ya- zısında aynı konuya değiniyor, uyarılarda bulunu- yor... Konuyla ilgili bilim insanlan yıllardır uyarılarda bulunuyorlar... Doğrusunu söylemek gerekirse bu- günün politikacısından ve ekonomik güç sahibin- den benim hiçbir umudum ve beklentim yok... Tek umut, halk insanlannın gerçekten uyanmasında; dev- let yönetiminde, siyasette ağırlıklannı gerçekten du- yurabilmelerindedir... Geçtiğimiz günlerdeki emekçi eylemlerinden ve bugün deprem bölgelerindeki rö- portajlardan TV ekranlanna yansıyan sözler ve gö- rüntüler, toplumsal bir deprem öncesinın (örgütlene- bildiği ölçüde ülke için tek umut olan) genlimlerini yan- sıtıyor... Veli Göçer: Hatalıyım Haber Merkezi - Dep- rem felaketinde yaptığı ko- nutlann yıkılmasıyla tep- kilen üzerine çeken müte- ahhıt Veli Göçer, "tki site- de deniz kumu kullandım. Bu nedenle yıkılmış olabi- Br" dedi. Depremde enkaza dö- nen VfeH Göçer sitelerinde ise inşaat enkazında deniz kabuklanna rastlandı.Veli Göçer, dün akşam Kanal D haber bültenine katılarak kendini savundu. Müteah- hıtliğini yaptığı 3 bin evin 2 bin 500'ünde "çaüak bi- le olmadığınr ilen süren Göçer, "Yapüğıml2site- den sadece 2'si yılaldı" de- di. Yıkılanlann yaptığı ilk siteler olduğunu söyleyen Göçer. "Demekkibenken- dmiyenüemişbirinsanım" sözlerinı defalarca yinele- di. Kesinlikle malzemeden çalmadığını öne süren Gö- çer, "Ük yaptığını konut- larda deniz kumu kullan- mıştım. Bundan dola>ıçök- me olmuş olabilir" dedi. tki sitenin yüzde 70"inin yıkıldığını söyleyen Veli Göçer. "Hatamıkabuledi- yonım" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle