Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 AĞUSTOS 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
DEPREM
Son yüzyılda Türkiye'de meydana gelen 64 büyük depremde 60 bin can kaybı olduğu bildirildi
6
Afetler bakatıfağı kurıdmah'• Atatürk Üniversitesi Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi
Coğrafya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hayati Doğanay, bu tür afetler
karşısında "kader" deyip işin içinden çıkıldığını, bunun da son
derece yanlış olduğunu belirterek "Bu sonuçlar kader değil,
tamamen ihmalin bedelidir" dedi.
ANKARA (AA) - Atatürk Üniversitesi
Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi
Coğrafya Bölümü Başkanı Prof. Dr.
Hayati Doğanay. Türkiye'de son
yüzyılda toplam 64 büyük deprem
meydana geldiğini. bu sarsıntılarda 60
bin dolaymda insanın öldüğünü,
yaklaşık 390 bin konutun da ağır hasar
gördüğünü bildirdi.
Prof. Dr. Doğanay, Türkıye arazisinın
yüzde 97'sinden fazlasının birinci,
ikinci ve üçüncü derecede deprem
kuşağı üzerinde bulunduğunu. sadece
yüzde 3'ünün tehlikesiz olduğunu
kaydetti. Türkiye arazisinin bu tektonik
yaprözelliklerinden dolayı Anadolu'da
insan tarihi ile depremler tarihinin başa
baş gittiğinı anlatan Doğanay, şunlan
söyledi:
"1903-1998 tarihleri arasmda gecen 95
yılda Türkiye'de can ve mal kayıbtna yol
açan 64 büyük deprem meydana
gelmiştir. Yani ber bir buçuk yıla bir
adet büyük deprem düşmektedir. Bu
depremlerde me\dana gelen can ka>ıbı
60 bin 386. ağır hasar gören bina sa> ısı
390 bin dolayındadır."
Doğanay, bu tür afetler karşısında
"kader" deyip ışın içinden çıkıldığını,
bunun da son derece yanlış olduğunu
belirterek. "Bu sonuçlar kader değil,
tamamen ihmalin bedelidir" dedi.
Önce "önlem" alınıp, sonra "kader"
denılmesi gerektiğıne işaret eden
Doğanay, şöyle devam etti:
"Birkaç rakamla kıyaslama yapüırsa;
örneğin, 1964 yılında Japonya
Niigata'da 7.4 şiddetindeki depremde
can kaybı sayisı 26. yine aynı yıl ABD
Alaska'da 83 şiddetindeki depremde
can kayıbı 131,1971 yılında San
Francisco'da 6.4 şiddetindeki depremde
Kenüere deprem
senaryosu gerekli
CELALYILMAZ
tZMİR - tzmit merkezli depremin ge-
niş bir coğrafyada neden olduğu can ve mal
kaybının irkiltici boyutlannı en aza indi-
rebilmek için kent deprem senaryolannın
hazırlanması gerekriği vurgulandı. Tür-
kiye'de bilimsel anlamda ilk senaryonun
tzmir'de hazırlandığını ve son aşamaya
getirildiğini belirten TMMOB tnşaat Mü-
hendisleri Odası (İMO) Başkan Yardım-
cısı Muzaffer Tunçağ. büyük kentlerdeki
depremlerin yıkıcı etkisinin en gerçekçi bi-
çimde "Deprem Tehlike ve Hasar Senar-
yolan" ile tanımlanabıleceğini belirtti.
Son depremde görüldüğü gibi önceden
hazırlık yapılmamasının son derecede bü-
yük zararlara yol açtığmı belirten Inşaat
Mühendisleri Odası (IMO) Başkan Yar-
dımcısı Muzaffer Tunçağ şunlan sövledi:
"Deprem bölgelerinde önceden senaryolar
hazııianmış olsaydı. acil kurtarma ckiple-
rinin durumu, ilk yardımın nasıl vapılaca-
ğı, kamu ve özel kuruluşlann nasıl devre-
yegireceği, iletişimin nasıl sağjanacağı plan-
lansavdı, ulaşım organizasvonundan, gı-
da dagınnuna kadar,yardım ekiplerinin ala-
cağı pozis\onlara kadar bürün buniar dü-
şünülsevdi bugünkü kadar kötü birtabioy-
la karşüanmavacaktık."'
Tunçağ, kentlerde yaşanabilecek dep-
remler zararlannın tzmir'de BM'nin ya-
şama geçirdiğı proje kapsamında yürütü-
len çalışmalar sonunda hazırlanan "Dep-
rem Master Planı
r
nın diğer kentlere de ör-
nekolmasını dilediklerini söyledi. Senar-
yo çalışmalanna ilişkın Tunçağ şu bilgi-
leriverdı: "Butürsenanolardakiilkaşa-
ma, deprem tehlikesinin mikrobölgeleme
haritalanyla betirienmesidir. tldndsi yaşam
kayiplan, yapılann altyapı sistemleriyle
sosyo-ekonomik düzenin zarar görmesi
otasıhgı ve hasar istatistiklerinin çıkanlma-
sıdır. Kentsel alanlardaki depremlerin et-
kisini kestirebilmek için detarihsel deprem
bflgDeti jeolojik,jeoteknik ve sismolojik ve-
rilertoplanmalı: deprem tehlikesi bilimsel
perspektiflerden değerlendirilmelL \er ha-
reketinin yerel koşullara göre değişiminin
tahmini ve mikrobölgeleme \eri tabanı ve
haritalan çıkanlmalıdır."
Tunçağ, Izmir'de büyükşehir belediye-
siyle Boğaziçi Üniversitesi arasmda yapı-
lan bir protokolle "Kent Deprem Master
Planı"nın taslak haline getirildiğini, 1998
yılı ocak ayında başlatılan üç aşamalı ça-
lışmalann tamamlanmak üzere olduğunu
kaydetti. BM'nin "Doğal Afet Zararlan-
nın Azalülması On V ılı Programı" kapsa-
mındaki RADIUS Projesi'ne tzmir'in de
alındığırn anımsatan Tunçağ. "tzmirdün-
yadaki 65 kentarasından secilen 9 pûotkent-
ten biridir. Taslak haline getirilen deprem
master planı da bu kentte deprem zarar-
lannın en aza indirilmesine yönelik çalış-
malaniçennektedir" dedi. Muzaffer Tun-
çağ. deprem senaryosu çalışmalanna ıliş-
kin şunlan söyledi:
*Izmir'de 1998 Ocakayında başiayan ilk
aşama çalışmalan. öncelikle kentteki dep-
rem tehlikesinin belirlenmesi konusunda
voğunlaşmışnr. Bu doğrultuda, İzmir\eçev-
resininjeolojik, tektonikve geoteknik özel-
likle, bölgenin depremselliği konulannda
yapılan çalışmalar yapılmıştır. Projenin
ikinci aln aylık bölümünde, lzmir'de dep-
rem riski olan binalann ve altyapı tesisle-
rinin envanteıieri çıkarülmış. bu süreçte
İMO tarafından kentteki 220 bini aşkın bi-
na taranarak test edilmiş ve risk değerlen-
dirmeleri vapdnuşnr. Son aşamada ise dep-
rem senaryosu hasaıian belhienmişve za-
rarlann en aza indirilmesini öngören ön-
lemler yer almıştır." Tunçağ, kentlerde
meydana gelebılecek deprem zararlannı
azaltmanın ıki temel koşulu olduğunu be-
lirterek "Buniar yeni yapılacak vapılann
var olan deprem riskini arûrmamasını sağ-
lamak ve var olan deprem risldnin azaral-
ması yönünde önlemler almakbr" dedi.
Tunçağ şunlan söyledi: "tlkinin uygulan-
ması için deprem etkUerini göz önüne ala-
cak bir kent planlaması ve arazi kullamm
düzenlemelerinin yapüması gerekmekte-
dir. Tüm >apı. altyapı ve hizmet şebekele-
ri depreme dav anıklı projelendirilerek ya-
pılmahdır İkinci koşul için deprem diren-
ci zayıfvapı ve şebekelerin rehabilitesi, acil
hal plan ve programlannın hazırlanarak
uygulamayakonmasıgerekir. Varolanva-
pı ve şebekelerin tahkim ve takviyesi ko-
nusunda öncelik haberleşme. ulaşım. asa-
yiş ve sağhk gibi fonksiyonlara verilmeli-
dir. Bu unsurlar deprem sonrası sosyo-
ekonomik yaşamın sürekliliği için yaşam-
sal önemdedir. Deprem zararlannın azal-
tümasında asıl unsurian deprem öncesi
aünacak önlemler oluşturacakür."
can kaybı 58. Türkiye'de şimdi aynı
oranlarda bir sarsıntı oidu. daha
şimdiden yukandaki can kaybı
rakamlannın sağına üç sıfir koyduk,
yani can kaybı rakamı 7 binleri aştj. Bu
ülkelerde de nüftıs yoğunluğu aynı ve
hatta fazla bile. Burada
ortaya çıkan sonuç:
şehirleşme ve yapüaşmadaki
ihmalkâriıgm ta kendisidir."
Depremden sonra ortaya
çıkan tablo karşısında
sadece müteahhitlerin
suçlanmasının da yanlış
olduğunu anlatan Doğanay,
"Yıküan konutiar için
müteahhitier kadar
mühendisler. firmalar ve
denetieyiciler de
sorumiudur" dedi.
Türkıye'nın, vakit
kaybetmeden "Çevre
Bakanhğı" gibi "Afetler
BakankğT oluşturması
gerektiğini belirten
Doğanay, bu kuruluşun da
çeşitli yetkilerle
donatılabileceğini anlattı.
Türkiye'de fay hatlannın
nerelerden geçtiğinin
bilindiğjni, bu hatlar
üzerinde yapılaşmaya
kesınlikle izin verilrnemesı
gerektiğini kaydeden
Doğanay, önlemler
konusunda şunlan söyledi:
"Binalann zemin mekaniği
yetkili jeolog mühendislerce
iyi etüt edilmelidir. Birinci ve
ikinci derecede deprem
kuşağı üzerindeki binalara
çelik konstrüksiyoıılu
olmadığı müddetce
kesinlikle kat sınırlaması
getirilmelidir. tnşaat yapun
süresince çok iyi kontrol
edilmeli, eksik malzeme
kullanılması sıkı denetim ve
ölçümlerie mutlaka
önlenmeüdir. Afet sonrası
gelişmelerde ise kurtarma ve
yardım çalışmalan sadece
bir iki gönüllünün gayretine
bırakılmamalı. bunun için
çok iyi organize edilmiş
ekipler önceden
hazuianmalıdırf
3 günde 9 bin şişe kan bağışı yapıldı, 2 bin 600 şişe kan afet bölgesine gönderildi
Kan stoklan tamamlaııdıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Türkiye'yi sarsan deprem felaketinin
ardından yapılan bağışlarla kan stokla-
nnın tamamlandığı bildirildi. Sağhk Ba-
kanhğı, yurttaşlardan şimdilik kan ba-
ğışını durdurmalannı istedi. Depremin
ardından ilk üç günde 9 bin şişe kan ve-
rildiği kaydedildi. Kızılay Kan Merke-
zi, afet bölgesine bugüne kadar 2 bin 600
şişe kan gönderdi. Türkiye'de Kan Ürün-
leri Üretim Merkezi'nin kurulamaması
nedeniyle gereksinimin üzerinde bağış-
lanan kanlar israf tehlikesini de berabe-
rinde getirdi.
Sağhk Bakanhğı, Kızılay'ın tüm yurt-
taki kan stoklannın dolu olduğunu, is-
rafin önlenmesi için kan bağışının ya-
pılmamasını istedi. Kanın uzun süre
saklanamadığıru belirten bakanlık, "De-
polardaki numuneler belli bir miktann
albna düştüğündeyurttaşiardan bağışis-
tenecek" bildiriminde bulundu. Anka-
ra Kızılay Kan Merkezi Müdürü Dr.
Uğur Anter ise kanın kullamm süresi-
nin 35 gün olduğuna dikkat çekerek.
kamu kurum ve kuruluşlannm kan ba-
ğışlama tarihlerini değiştiımeye başla-
dıklannı kaydetti. Anter, Kan Orünleri
Oretim Merkezi'nin en kısa sürede ku-
rulması gerektiğini vurgulayarak, Avru-
pa'da doktorlann kanın yüzde 90'ını
hücrelerine ayırarak kullandıklanna dik-
kat çekti. Anter, "Doktor, kanın tama-
mı yerine, trombosite gereksinimi varsa
trombositi, plazmaya gereksinimi varsa
plazmayı kullanmah" dedi.
Kızılay Genel Merkezi Başkan Veki-
li Dr. Ertan Gönen ise halkın verdiği ba-
ğışlarla tüm kan stoklannın tamamlan-
dığını belirtti. Afet bölgesinde yaralı
sayısı arttıkça kana gereksinimin de art-
tığına dikkat çeken Gönen, kanın sora-
ki günlerde gerekecegini kaydederek
"Halkı rutin bağışlannı yapmaya çağı-
nyoruz" dedi. Gönen, bakanhktan fark-
lı bir söylem kullanarak gereksinim faz-
lası bağışlanan kanlann plazmalannı
dondurarak israf etmeyeceklerini söy-
ledi.
Numune Hastanesi Başhekimi Prof.
Dr. OsmanMüftüoğlUjAnkara'ya gelen
yaklaşık 1000 depremzedenin çoğunda
doku ve organ ezilmesi ile kınklann ol-
duğunu söyledi. Müftüoğlu, Numune
Hastanesi'nden bir grup doktorun afet
bölgesine gittiğini, bölgede salgm has-
talıklann ortaya çıkmaya başladığını be-
lirlediğini söyledi. Numune Hastane-
si'nde sabun ve tuvalet kağidı kampan-
yası başlattıklanm duyuran Müftüoğ-
lu, yurttaşlan destek vermeye çağırdı.
t
DevIet zaaf içinde'
TTB, devletin deprem bölgesinde za-
fıyet içinde olduğunu raporlaştırdı. Ra-
porda, devletin "felaket dunımlanna
yönelik hazır, sistemli. merkezden yöne-
tilebilir bir programı olmadıgı için" böl-
geye olanaksızhklar içinde hizmet gö-
türülmeye çalışıldığı vurgulandı. Sahra
hastanesi gibi organizasyonlann ger-
çekleştirilemediğini vurgulayan TTB,
kriz merkezleriyle deprem bölgesi ara-
sındaki iletişim kopukluğu nedeniyle
çok zaman yitirildiğini belirtti.
TTB, bölgede yaşanan olumsuzluk-
lan şöyle sıraladı:
9 Bölgedeki hekim ve sağJık perso-
neli yeterli sayıdadır. Ancak halen de-
vam etmekte olan eşgüdümsüzlük ne-
deniyle amaca uygun çalışma yapıla-
mamaktadır.
• Enkaz kaldırma çalışmalannda eş-
güdümsüzlük devam etmektedir. Bu ça-
lışmalar. "gücüyetenin" ekipleri istedi-
ği yıkım yerine götürmesi şekJinde yü-
rümektedir.
# Depremzedeler için ortak bannma
alanlannın yapılmadığı, çöplerin toplan-
madığı. gerekli tuvalet ve temizlik uya-
nlannın yapılmadığı gözlenmiştir.
Yalova'da Aydın Siteleri, dört ay önce ölen DYP milletvekili Cevdet Aydın tarafindan yapılmıştı
Bloklar tamamen çöktü, binalar kâğıt gibi yırbldı
Yart Haberleri Servisi - Deprem Yalova sahilin-
deki yazlık siteleri enkaza çevirirken en büyük tah-
ribatın yaşandığı ve 4 ay önce ölen DYP Yalova mil-
letvekili CevdetAydın'ın yaptırdığı Aydın Sitesi sa-
kinlerinden, "kılpayı"kurtulan eski Şanlıurfa Kül-
tür Müdürü Ömer Kaysı, "Bloklar arasmda demir
bağlanblan bile yapınrıaınış. Binalar kâğıt gibi yır-
nldı"dedi Cumhurbaşkanı Süleyman Demirere de
ev yaptığı belirtılen Cevdet Aydın'ın, Aydın-6 Si-
tesi'nin hemen bitimindeki villasının ise hiç zarar
görmediği öğrenildi.
Yalova-Karamürsel sahilinde bulunan ve 7 bö-
lümden oluşan Aydın Siteleri'nin yanı başında ise
Aydınkent siteleri bulunuyor. Depremde yerle bir olan
Aydın-4 Sitesi'nde 115'er daireli 8 blok bulunuyor.
Bloklardan 7'si tamamen çökmüş, birinin ise yan-
sı tamamen yerle bir olmuş. Temelinin çok zayıf ol-
duğu belirlenen bloklann birinci ve ikinci katlan ye-
re gömülmüş. Alt iki katta bulunanlann tamamına
yakını ölmüş. Zemine yapışan 3. ve 4. kattakilerin
ise ancak bir bölümü kurtulabilmiş. Kimileri ise
sarsıntının tam ortasında 25 saniye içinde daireleri
güçlükle terk edibilmiş. Depremin 7 blokunu tama-
men yerle bir ettiği Aydın-4 Sitesi'nde oturan eski
Şanlıurfa Kültür Müdürü Ömer Kaysı, eşi Gül ve
13 yaşmdaki oğlu Mahmut'la "kıl payı kurtulduk-
lannı" belirterek korkunç geceyi şöyle anlattı: "Si-
te çok kalabalık. 920 daire var. Sitede en azından 2
bin kişi yaşıyordu. Dışandan da yüzlerce misafır var-
dL Tek şansunız depremin cumartesi veya pazar gü-
nü meydana gelmemesi. Çünkü bir sürü insan pa-
zar akşamından işine gidiyordu. Biz uyumanuştık.
Sarsınü başlar başlamaz kısa bir şoktan sonra 25 sa-
niyede2. kataindik. Nasıl indiğimizi bilmi>«nım. Mer-
divenlerde pek kûnse yoktu. arııa korkunç çığhklar
geliyordu. İkinci kata geldiğimizde bu kann olmadı-
ğını gördük. Her taraf duvar olmuştu. Tekrar yuka-
n çıktık, bir kapryı kırdık ve güçlükle dışan atlaya-
bildik. Her taraf ceset doluydu, bağnşmalar, çığhk-
lar eksümiyordu. Binalann temeli yoknıuş. Çünkü
ilk iki kadar toprağa gömülmüştü. Kumun üzerine
bina dikmişler. Baa büıalarda 3, bazılannda ise 4.
kat zemine inmiştL En korkuncu ise daireterin ildye
aynlması."
Aydın-4 Sitesi'nde aralannda Urfa Sanayi ve Ti-
caret Müdürü Necati Aleybeyi'nin de bulunduğu çok
sayıda insanın öldüğü belirlendi. Ölenler arasında
kentteki bazı müteahhitler, doktoriar, aileleri, eski
Halkın Emek Partisi Genel Başkanı Feridun Yaza-
nn kızı Rahşan Yazar da bulunuyor. Cesetlere ha-
len ulaşılamadı.
Yüksel Sitesi'nde yaşamlannı yitirenJer arasın-
da gazetemizin eski yazan Hıfeı Vddet Veüdedeog-
lu'nun yakınlan, Sevgi, Murat, Sveta, Emre, Ayün
\eüdedeoglu ile Dilek Velidedeoğlu Topallı, Ben-
gısu Topallı da bulunuyor.
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOGLU
Depremi Yaşamaktayken...
Yol açtığı ve açacağı sorunlar hiç kuşkusuz yıllar-
ca sürecek olan deprem felaketini yaşamaktayken,
kendime soruyorum: Duygusal bir yazı mı, soğukkan-
lı bir yazı mı yazmalıyım? İkinci eğilim ağır basıyor
Dı^gusuz değil, fakat duygusal olmayan bir yazı...
Önce ilk gözlemler, izlenimler İlk ve büyük sarsın-
tı sırasındaTstanbul'da (Büyükada'da) idim. Yan ah-
şap ev şiddetle sarsılınca, sokağa bitişik yatak oda-
sından dışarı fırlamak güç olmadı... Az sonra, ilk sar-
sıntı geçtiğinde, elektriğin kesilebileceğini akıl ede-
rek yanımıza mum ve elektrik fenerini de alabildik.
Nitekim, kısa süre sonra yine sokak kapısına açılan
girişteki telefondan birçok yeri mum ve elektrik fe-
neri yardımıyla arayabildim. İlk anda gazetemizin
santralından yanıt alamıyor, dahıli numarayı çevirme-
yi de akıl edemiyordum. Ulaşabildiğim Anadolu Ajan-
sı, Kandilli Rasathanesı ile henüz bağlantı kurama-
dıklannı bildirdi. Türkiye telefon rehberinden farksız
defterimden numarasını bularak Istanbul Emniyet
Müdürlüğü santralını aradım. Oradan da Kandilli ile
henüz bağiantı kurulamadığı yanıtını aldım. Büyüka-
da Belediyeşi ve karakolunun telefonlan da yanıt
vermiyordu. Öğrenmek istediğim, depremin merke-
zi ve şiddet derecesi idi. Sonuçta, depreme ilişkin ilk
btlgileri yine bizim haber merkezinden alabildim...
Tetefondaki seslerden, yoğun çalışma içinde olduk-
lan anlaşılıyordu... Bir süre sonra, bir komşumuzun
bataryalı radyosundan deprem haberlerini izlemeye
başladık... Elimi belki fazlaca çabuk tutmuştum, fa-
kat bu kadar önemli bir olay sırasında Anadolu Ajan-
sı, Emniyet Müdürlüğü gibi kurumlann Kandilli Ra-
sathanesi ile bağlantı kurmada gecikmesi, bulundu-
ğum beldede belediye ve karakol telefonlannın ya-
nıt vermeyışı şaşırtıcıydı... O unutulmaz geceye iliş-
kin bır başka gözlemim, bataryalı radyonun, elektrik
enerjisine bağımlı olmayan mum, fener gibi aydın-
latma araçlannın birdenbire kazandığı işlevsellik ol-
du...
•••
Geceyi, bulunduğumuz yerdeki herkes gibi, sokak-
ta geçirdık. Ertesi gün öğleye doğru elektriğin yeni-
den gelmesiyle, yaşanmakta olan trajedinin haber-
lerini ve gorüntülerini TV kanallanndan izlemeye baş-
ladık... Gazeteterin yıldınm baskılan da ulaşmakta ge-
cikmedi... Herkes gibi benim de ilk gözlemim, fela-
ketin büyüklüğü ve oralarda devletten herhangi bir
iz(resmi giyimli kurtarma biriikleri, yangın söndürme
birlikleri vb.) bulunmayışı oldu. Halk kendi çaresizli-
ği ile baş başa, kendi olanaklan ile bir şeyler yapma-
ya çabalıyordu... Ve buniar ülkenin yoksul kesimle-
rinde değil, tam tersine, gelir düzeyi en yüksek böl-
gelerinde olup bitmekteydi... Bir süre sonra korkunç
gerçek, olanca acılığıyla ortaya çıkmaya başlaya-
caktı... Türkiye'de devlet kurumlan da, bu devletin
tüm kurumlannı mümkün olan en ucuz fiyata kapa-
tarak özelleştirmek çabasındaki kişiler ve kurumlar
da; bu boyutta bir felaketi öngörme yeteneğine de,
karşılayabilme donanım ve becerisine de sahip de-
ğillerdi... Yazıyı yazmakta olduğum bugün (perşem-
be) birTV haberi, devietimizin ne ölçüde cılızlaşmış,
insanımızın ne ölçüde sahipsızleşmış ve ülkede özel
girişim ruhunun ne ölçüde gelişmiş olduğunu gös-
termek bakımından tüyler ürperticiydi: Bazı kimse-
ler, göçük altındakı yakınlannı kendi çabalanyla kur-
tarabilmek umuduyla, kiraladıklan vinç ve kepçeler-
le deprem bölgelerıne gelmektelerrji...
• • •
Yaşanmakta olan felaket sürüyor. Yaşamtannı yi-
tirmiş olan genç, yaşlı, kadın, erkek, çocuk, bebek,
binlerce kişinin ve yakınlannın acısı hiçbir zaman
geçmiş olmayacak... Binlerce mi? rJTV haberlerinin
Gölcük bölümünü sunarken, ciddiyeti, duyariılığı,
gerçekçiliği ve her şeyden önce de son derece düz-
günTürkçesiyle dikkat çeken Fuat Kozluklu. bugün-
kü (perşembe) haberlerde, sadece Gölcük'te enkaz
ajtında 10-12 bin kışi bulunduğunun tahmin edildi-
ğini söylüyordu... 7.9 şiddetindeki 1939 Erzincan
depreminin bilançosu (resmı verilere göre) 32.962 (otuz
iki bin dokuz yüz altmış iki) kışiydı... 7.4 şiddetinde
olduğu sonucuna vanlan Marmara Bölgesi odaklı
1999 depreminin, ölü sayısı bakımından bu bilanço-
nun pek fazla gerisinde kalmayacağı şimdiden tah-
min edilebilir...
•••
Doğasal felaketlere karşı koymanın elbette sınır-
lan var... Fakat 16 Ağustos Pazartesi'yi 17 Ağustos
Salı'ya bağlayan gece yansından bugüne yaşan-
makta ve belli ki sonuçlanyla çok uzun süre yaşana-
cak olan facianın tek sorumlusunun doğa olmadıgı
açık seçik görülebilıyor... Bu sorumlu, Türkiye'yi bu-
günkü çarpık kentleşme olgusuna teslim eden, in-
sanımızın en bilgisiz ve örgütsüz konumda kalması
için elinden geleni yapan, kamusal zenginlikleri yer-
li ve yabancı "girişimci'ye yağmalatan, yurtseverlik
duygusundan da, insanseverlikten de yoksun, gü-
nümüz Türkiyesi'nde ekonomik gücü ve siyasal er-
ki büyük ölçüde ellennde tutan çıkar çevrelerdir.
• • •
Çelik Gütersoy, şimdi anımsayamadığım, fakat en
çok bir iki yıl önce "Cumhuıiyet"te yayımlanan "Bir
Deprem Senaryosu" başlıklı yazısında, bugünküne
benzer bir depremin Istanbul için olası sonuçlannı ön-
görmeye çalışıyor, çözümler öneriyordu... Ekonomik
güç ve siyasal erk sahiplerinden acaba kaç kişi böy-
İe bir yazıdan haberdardır? Orhan Bursalı yine "Cum-
huriyet'te, "Bu, Istanbul Depremi Değil" başlıklı ya-
zısında aynı konuya değiniyor, uyarılarda bulunu-
yor... Konuyla ilgili bilim insanlan yıllardır uyarılarda
bulunuyorlar... Doğrusunu söylemek gerekirse bu-
günün politikacısından ve ekonomik güç sahibin-
den benim hiçbir umudum ve beklentim yok... Tek
umut, halk insanlannın gerçekten uyanmasında; dev-
let yönetiminde, siyasette ağırlıklannı gerçekten du-
yurabilmelerindedir... Geçtiğimiz günlerdeki emekçi
eylemlerinden ve bugün deprem bölgelerindeki rö-
portajlardan TV ekranlanna yansıyan sözler ve gö-
rüntüler, toplumsal bir deprem öncesinın (örgütlene-
bildiği ölçüde ülke için tek umut olan) genlimlerini yan-
sıtıyor...
Veli Göçer: Hatalıyım
Haber Merkezi - Dep-
rem felaketinde yaptığı ko-
nutlann yıkılmasıyla tep-
kilen üzerine çeken müte-
ahhıt Veli Göçer, "tki site-
de deniz kumu kullandım.
Bu nedenle yıkılmış olabi-
Br" dedi.
Depremde enkaza dö-
nen VfeH Göçer sitelerinde
ise inşaat enkazında deniz
kabuklanna rastlandı.Veli
Göçer, dün akşam Kanal D
haber bültenine katılarak
kendini savundu. Müteah-
hıtliğini yaptığı 3 bin evin
2 bin 500'ünde "çaüak bi-
le olmadığınr ilen süren
Göçer, "Yapüğıml2site-
den sadece 2'si yılaldı" de-
di. Yıkılanlann yaptığı ilk
siteler olduğunu söyleyen
Göçer. "Demekkibenken-
dmiyenüemişbirinsanım"
sözlerinı defalarca yinele-
di.
Kesinlikle malzemeden
çalmadığını öne süren Gö-
çer, "Ük yaptığını konut-
larda deniz kumu kullan-
mıştım. Bundan dola>ıçök-
me olmuş olabilir" dedi.
tki sitenin yüzde 70"inin
yıkıldığını söyleyen Veli
Göçer. "Hatamıkabuledi-
yonım" dedi.