19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10AĞUSTOS1999SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur@ cumhuriyet.com.tr 15 Füruzan 'Sevda Dolu Bir Yaz'da yitirilen değerleri, sevgiyi ve içtenliği anımsatıyor Sevgiyle zengmleşen yaşamlar FECtRALPTEKtN "Solsan da sararsan da yine gonca dehensin / Rabbitıbana bir nimetivarsa o da sensm" ya da "Her derdin oiur çaresi meşhur meseldir / Dûnyada gö- nül yaresine çare bulunmaz" ve dığerlen... Füru- zan, Şarkılar Kitabı "Sev da Dolu BirYaz*da 19501e- nn tstanbulu'nda yükselen sesleri fısıldarken ken- tin henüz kırlenmemış yüzüne: bir dönemin şarkı- lara da yansıyan safiyetıne, güzellıklerine ve sev- gılenne tanıklık edıyor. Yetişkın insanın, geçmişe dönerek çocuk gözunden aktardıği anılannda, bu- gün özleminı duydugumuz dostluklan. samimiye- ti, içtenliği ve büyük sevgılen buluyor. 1980'lerde yitinlmeye başlanan değerleri anımsıyoruz. Füruzan'la Yapı Kredi Yayınlan'ndan çıkan "Sev- da Dolu Bir Yaz" üzenne konuştuk. - Anlatmada. şimdiki zamanın dışında bir bilinç- lik anından yola çıkmayı ve kurguda gerive dönü- şü yejŞJemenizin nedeni nedir? FÜRL'ZAN -Zamanı yakalayabılmek... Yaşan- mış zaman en doğru böyle yakalanır. - Pekisiri, öykülerinizi çocukgözünden anlatma- ya iten neden nedir? Çocuklar biçimlendınlmemiş bakışlara sahiptir vebüyüklenn görmedıği, görmeyi artık becereme- dığı. köreldıği noktalan görürler. Yazar için çocuk gözünü kullanmak bu açıdan büyük özgüriüktür. Bu- rada da çocuk, büyüklerin dünyasını anlatıyor. Bü- yûkler nasıllarsa. ne duyumsuyorlar ve hangi tavır içindeyseler, çocuk aracılığıyla sanınm bize eksik- siz gelıyor. Bir de çocuğun büyümesıyle zamanı ya- kalamak önemlı. çünkü zaman çok belirleyıci bir faktör. - Çocukluk döneminin. insanın yaşam sürecinde çok özel bir yeri var, değil mi? O kesın.. Ruhbılımcıler. çocuklann doğumla- nndan ıtibaren kayıt yaptıklannı ve yaşamın ilk al- tı yılmın çok önemlı olduğunu söylüyorlar. Her ki- şi bedenini ve duygulannı gözden geçirirken geri- ye dönüp kendıne baksa. küçük ipuçlan yakalaya- bilır. Bütün mesele duyarlılık... Büyümek bir çeşit duyarlılığın da yitmesi oluyor. Seslere, kokulara, ta- da, dokunmaya ve görmeye karşı çok belirlenmiş kalıplara ginyor büyük ınsanlar. - Öykülerinizde "çocukluğa özgü mutluluk- lar"dan. "çocukluk sevınçlerTnin başkahğından söz ediyorsunuz. Bu farkhlık nereden kaynaklanıvor sizce? Dünya çocuk ıçin çok yenı. dünyayı eskıtemıyor ki henüz. Büyük bir serüven dünya... Çocuk ağaç- la karşılıklı kaldığı zaman. o ağaç onun dünyada- ki bütün ormanlannın bir sımgesi oluyor. Insanlar çocukluklannda çok büyük sandıklan bir şeyın içi- ne ılenki yaşlarda gırdiklerinde o kadar büyük ol- madığını görüyorlar Bu alışkanlığın bir sonucu. Ço- cuk alışmamıştır daha dünyaya e -Çocukla birtikte anne motifini sıkhkla işliyorsu- nuz. Dolavısıyla kadınlar var öykülerinizde. Neden kadın? Öykulenmde baş noktada duranlar. güçlü figür- ler, genellıkle kadınlar. Güçlülükleri, bulundukla- n konumdan geliyor. Yoksulsalar, yoksulluğu na- sıl sırtladıklanm. varsılsalarnasıl hainleşebıldıkle- nnı görüyoruz. Kadınlar ve çocuklar toplumu çok ıyi yansıtırlar Kadının yaşadıklanna ve çocuklara bırakılan hayata bakarak, o toplumun geldiği yeri anlamamız olanaklıdır. Kadınlar ve çocuklar daha ıyı yansıtıcıdırlar; çünkü zayıf ve itılmış durumda- dırlar genelde. Sanat genele eğilıp oradan çok özel bir yer bulur. O yen ne kadar özgünleştırebihrse. Füruzan yeni kitabındal950'lerinlstanbulu'nda\ükselensesJeri fisıldarkenhcnü/kirienmemiş\iizünede tanıklık ediyor.(Fotoğraf: AYDENCOŞKUN) "adınlann güçlülükleri, bulunduklan konumdan geliyor. Yoksulsalar, yoksulluğu nasıl sırtladıklanm, varsılsalar nasıl hainleşebildiklerini görüyoruz. Kadınlar ve çocuklar daha iyi yansıtıcıdırlar. Çocuklar biçimlendirilmemiş bakışlara sahiptir ve büyüklerin görmediği, görmeyi artık beceremediği, köreldiği noktalan görürler. Yazar için çocuk gözünü kullanmak bu açıdan büyük özgüriüktür. bulunduğu zamana ait de güçlü bir tanıklık getir- mış olur. - Öykülerinizde hüzün de var hep. O halde hü- zün kadınla özdeşleşiyor mu? Hüzün hayata aıt bir şey. Hayat kanşıktır ve hü- zün vardır, bız fark etsek de fark etmesek de. Yal- nız kadınlara ait degildir. - Kitabınızın 2. ve 3. öykülerinde, 1950'lerin or- talanndan 1980'lere uzanan süreçte orta sınıf bir ai- lenin yaşanuna tanık oluyoruz. Bu sevgi dolu ailede meydana gelen parcalanmayı tahlil eder misiniz? Ailenın bıtiş süreci delikanlı Kerim Ali dayıdan ümit kesıldiği zaman başlıyor bence. O ana dek Kerim Ali'nin kurtulacağına ınanıyor. inanmayı çok istiyorlar. Aileye ait, aileyi bütünleyen bir sev- gı olayının parçalanışını görüyoruz. Içierinden bir şey kamrtılarak alınıyor, ölümle ahnıyor. -Çocukluğunu 1950'terdeyaşayan Şahsenem Şeh- razat'ın, 1980'lere gelinip genç bir kadın olduğun- da. içindeki sevgiyi ve ailesinin sahip çıküğı değer- leri yitirdiğini görüyoruz. Bu değişim nereden kay- naklamyor? Şehrazat'ın yaşadığı değışımin nedeni. toplum- sal degerlenn değişmesı ve kızın yoksulluğa karşı belli bir tutum takınması. Yoksulluktan nefret edi- yor... Aıle son dönemde yoksulluğun en uç nokta- sına vanyor. Şehrazat fakülteyı de kargaşa dolu yıl- larda, 80'lerin başında bıtiriyor; ama bunlan da içinde taşımıyor. Onun bir hedefi var. tıcaret avu- katı olmak ve zenginhk. Hedefine ulaşıyor. Çiddi bir yabancılaşma içinde Şehrazat. Yabancılaşmayı ediruyor ve giyiyor. Bu yabancılaşmadan sıynldı- ğı tek anı, arabayla Yeşılköy'e giderken yaşıyor. O yıkılma anında hatırladıklan, insan olma serüvenin- dekı en güçlü sahicilik durumunu oluşturuyor. An- cak bu sahiciliği de reddediyor Şehrazat; çünkü orada kalırsa seçtiğı yolu tamamlayamayacak. - Peki. öykülerinizde şarkdara yer vennenizin ne- deni nedir? Şarkılar burada Istanbul'un sesleri olarak varlar. Bu kent böyle seslerle doluyda Bir yandan Rum- ca şarkılar söylenırdi, bir yandan da Amerikan şar- kılan başlamıştı. Şarkılar, Istanbul'u ve kadınlann duygulannı çok iyi anlatıyor. Bu kadınlar acı çek- tıklerinde. mutlu olduklannda şarkı söylüyorlar. Yaşamdan ve mutluluktan anladıklan da bir "iç uyunT zaten. Dostlan yakınlanyla kurduklan ilış- kilerle ve sevgiyle zenginleşiyorlar. Müziği, güzel- likleri seviyorlar, içleri çok dolu... Mutsuzluk ise Kerim Alı dayınm ölümüyle başlıyor. Sevgi bu ka- dar büyükse, ölüm çok sert karşılanır çünkü. Ölüm gerçek bir kederdir ve bu kederi söküp atamazsı- nız. Alfred Hitchcock lOOyaşında... Kültür Servisi -Alfred Hitchcock doğumunun 100. yılında tüm dünyada anılıyor. Amenkan Film Akademısi bütün yıla yayılan etkinlıkler düzenliyor. 13 Ağustos'ta ünlü yönetmenin doğum günü anısına bir etkınlik gerçekleştirilecek. Hitchcock Vakfi tarafından akademiye bağışlanan fılmlerin ve Hıtchcock'un Frenzy. Kuşlar ve Sapık filmlerinin setlerinden derlenen görsellerle hazırlanan Hitchcock belgeselinın gösterimi de bu kapsamda gerçekleştırilecek New York Üniversitesı"nden Richard ADen tarafından düzenlenen 'Hitchcock: Yüzüncü Doğum Yıh' başlıklı sempozyum ise 13 -17 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Sempozyuma Hitchcock'un kızı Patricia Hitchcock ve arkadaşı Levv VVesserman'ın yanı sıra fılm endüstnsinden bırçok ismin katılması bekleniyor. Hitchcock'un birlikte çalıştığı ısımler, çağdaş film yapımcılan, araştırmacılann katılacağı sempozyumda. Hitchcock'un kanyen ve yaptığı çalışmalar irdelenecek. 'Sihıetin Ardındaki Hitchcock' başlıklı sergı ise 17 Ağustos tarihine dek Amerika'da bulunan Modern Sanatlar Müzesi'nde yer alacak. Sergiyi ziyaret edenlere Hitchcock'un yaşarrunı ve filmlerini anlatan bir de cd hediye edilecek. Universal Stüdyolan da tüm Amerika'da Hitchcock filmlerinin toplu gösterimıni gerçekleştırecek. 'Sapık', Hitchcock'un başyaprtı seçildi Önde gelen film yönetmenlerinin bir araya geldiği uluslararası bir panelde "Sapük" bu yıl doğumunun yüzüncü yıh kutlanan Alfred Hitchcock'un başyapıtı seçildi. Sıght and Sound dergisinin Hollyvvood temsilcisi Martin Scorsese'den Avustralyalı yönetmen Baz Lurhmann'a kadar çok çeşitlı yönetmene yönelttiği anketle yeni binyıhn başlangıcında en başanlı Hitchcock filmi meslektaşlan tarafından belirlenmiş oldu. Değerlendirme sonucunda Norma Bates ile annesinin ürperticı bir motelde başlanndan geçenleri konu alan Sapık en başanlı Hitchcock filmi seçildi. Listede Sapık'ı Vertıgo (Ölüm Korkusu) ve Notonous (Aşktan da Üstün) izledi. Sapık. 196O'lı ve 70'li yıllarda sansasyonel, vahşi bir film olarak değerlendiriliyordu. Günümüzde ise son derece saygıdeğer bir konuma ulaşan yapıtın her karesi şaheser olarak görülmeye başlandı. Uzmanlar Sapık'ın Yurttaş Kane'den sonra çekilmiş en iyi Amerikan filmi olduğunu düşünüyorlar. G eçenyıl 'Illa' adlı beşinci albümünü yayımlayan Leman Sam, o günden sonra ilk kez bu akşam Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda. Onyıl önce ilk albümüyle yola koyulup, basının gözünde 'mega starlığa' yükselen Sam, konserin ilk bölümünde aryalan, hafıf operalan, eski, yeni parçalannı ve Livaneli bestelerini, ikinci bölümde ise türküleri yorumlayacak. 'Bugeceşaria söykyeceğim' CUMHUR CANBAZOĞLU Rumelihisarı'ndan Açıkhava Tiyatro- su'na taşınan programuı bu geceki ismi Le- man Sam. Geçen yılın sonunda İBa adlı be- şinci albümünü yayımlayan sanatçı. o gün- den sonra ilk kez böyle bir büyük konserle müzikseverlenn karşısına çıkıyor. Konserde izleyeceği repertuvan öğrenmek için Sam'la telefon yoluyla bağlantı kurdu- ğumuzda ilk söyledikleri şunlar oldu: "Bu gece Açıkhava'da şarkı söyieyeceğim." Bu ke- hmelerin ardında. müziğini sansasyonla, dedıkodu programlanndaki esprilerle, ço- ğu kez düzeysız skeçlerle destekleyip pa- zarlayanlann egemen olduğu bir düzene karşı gelme var şüphesız... On yıl önce ilk albümüyle yola koyulup müthiş bir enerjiyle kısa sürede en sevilen sanatçılardan biri olmuştu Sam, ama za- manla beğeni düzeyini dibe vurdurup kâr pastasmı genişletmek isteyenlerin ona ge- reksinimi kalmadı. Akademik bir müzik eğitimi yoktu sanat- çının; okul sıralannda gitar ve saz çalmış, 17 yaşında evlenince ışin içine hayat kav- gası gırmiş; tercümanlık, memurluk, sek- reterlik, lngilizce steno-daktılo hocalığı, derken müziğe \akit ayıramamıştı. Sonunda Istanbul Devlet Operası'na ka- bul edilmiş, ama farklı şey ler yapmak iste- diğinden devam etmeyip kabare şarkıcılı- ğmı seçmişti. Profesyonel olarak 1980'de sahneye çıkmaya başlamışfi Leman Sam. Or- kestra şarkıcılığı yaparken Lrvanefi'den bes- telenni yorumlama teklifi almış; öncelen bü- yük oynamaktançekinmiş, ama dostlannın teşvikiyle 1988'de Livaneli Şarkılan adın- daki ilk albümünü yayımlamıştı. Işte bu nok- tadan sonra Sam. lokallerden çıkıp geniş kit- lelere seslenmeye başladı. Kaset olumlu tepkı alınca kısa süre sonra ikıncı albüm Çağ- n geldi. Albümde, onun yorumundan sevi- len Azeri ezgıler yoğunluktaydı. Sahneye çıkınca her telden söy leyebildi- ği. türküden operaya, poptan uzun havaya kadar geniş yelpazede program üretebildi- ği için o dönem devlet protokolünden de halk- tan da büyük ilgi gördü sanatçı. Bir gün halk konsen veriyor. ertesi gün Neco'yla yabancı devlet adamlanna söylüyordu. Üçüncü albümü Ayak Sesleri'ni çıkardı- ğı günlerde pop daha patlatıp çatlahlma- mıştı. Basın, Sam'a 'megastar'lığı uygun gö- rüyordu. ama o sokak şarkıcısı olduğunu be- lirtiyordu... EsldFotoğraflar albümü darbukanın, fla- menkonun, arabeskin, popun, sanat müzı- ğiyle halk müziğinin birbirine gırdiği, aşu- re yapımlann gözde olmaya başladığı dö- nemde yayımlanmıştı. Kolay akılda kalıcı sözlerle bezenmiş, kolay tüketilen parçala- nn yanmda 'ağır işler'e medyada yer yok- tu artık. Sam'ın Aykut Gürel'in yardunıy- la soundunu modernleştirmesı de işe yara- mamıştı. Dört yıl sabırla bekledi Sam ve İDa'yı yayımladı. Medyadaki şartlar değişmediğin- den yeni albüm de gündeme gelemedi; ka- sımdan beri keşfedilmeyı beİdiyor. tşte Leman Sam, böyle kısıtlı şartlarda konsere çıkıyor. Ardında on kişilik orkest- rası olacak. Repertuvan ikiye ayırmış; ilk bölümde aryalan, hafif operalan, eski. ye- ni parçalannı ve Livaneli bestelerini yo- rumlayacak. tkincı bölümü ise tamamen türkülere ayırmış. Rumelihisan'nm mütevazı boyutlan sa- natçılara moral veriyor ve konserler genel- de dolu geçiyor. Ancak Açıkhava'nın şart- lan başka; medyadan üvey evlat muamele- si gören Leman Sam. böyle yüksek bilet üc- retleriyle dört bin kişilik mekânı ağzınâ ka- dar doldurursa hoş bir sürpriz yapmış ola- cak. Sam konserin kendisi için bir 'durum saptaması' yapmaya yarayacağmı söylü- yor: "Az seyjrciyle karşılaşsam bile gelenler- le birlikte çok güzel anlar geçireceğiz mut- laka; ancak bir daha tstanbul'da konser yapmayacağım." VanMorrison Alanis Morisette. Suyun üstünde festival • Kültür Servisi - Stockholm'de 6 Ağustos'ta başlayan Su Festıvali 13 Ağustos Cuma gününe kadar devam edecek. Su üzerine kurulan üç ayn sahnede verilen konserler nedeniyle bu adı alan festıvalde birçok ünlü sanatçı konser verecek. Van Morrison, Alanis Morisette. Hollandalı modern pop grubu dEUS, Brezilya'nın tanınmış sanatçılanndan Carlinhos Bravvn. Hellacopters ve Kübah sanatçı Ruben Gonzales festivalde sahneye çıkacak ünlüler arasında yer alıyor. Caz, halk müziği, klasik müzik konserleri ve operalann bulunduğu festival kapsamında, kentin en gözde alışveriş merkezlerinden Galeirian'da her gün saat 21.00'de dev bir disko kuruluyor ve eğlence geç vakitlere kadar devam edıyor. Kent merkezınin trafığe kapatılmasına neden olan festivalde, saray, parlamento ve opera üçgenmde kurulan çadır kentte dünya mutfagından çok sayıda ve farklı özellikte yemekler ve içecekler halka satılıyor. Zürih'te aşk ve barış için görkemli şenlik • Kültür Servisi-Berlin Love Parade'den (Berlin Aşk Geçidi) sonra Avrupa'nın ikinci büyük şenliğı olan Zürich Street Parade (Zürih Sokak Geçidi) geçen cumartesi başladı. Isviçre'den ve Avrupa'nın dört bir yanından beş yüz bin kişi rengarenk ve ilgınç kıyafetleriyle, şenliğe katılmak için Zürih'e geldi. Aşk, banş. özgürlük, cömertlik ve hoşgörünün dünyaya egemen olması isteğinin bir dışavurumu olarak nitelendirilen geçitlerin ardından pek çok tekno partisi düzenlenecek. Zürich Street Parade, ilk olarak 1992 yılında düzenlenmeye başladı ve kısa zamanda geniş katılımlı bir etkinlik halini aldı. Aynı zamanda ülke ekonomisi için verimli bir gelir kaynağı olan festival, albüm satışlanndan ulaşım gelirlenne kadar milyonlarca dolarlık katkı sağlıyor. Brüksel'deki Magritte Müzesi kapılarını açıyop • Kültür Servisi -Brüksel'de bulunan Magritte Müzesi nihayet sanatseverlerle buluşuyor. Müzede açılacak ilk sergide 20 Belçikah sanatçınm yapıtlan yer alıyor. Adını ünlü sürrealist ressam Rene Magritte'den alan müze binası, aynı zamanda da sanatçının yaşamış olduğu evdi. Geena Davis, Olimpiyat madalyasına koşuyor • Kültür Servisi- Oscar Ödüllü oyuncu Geena Davis, bu sefer de okçuluk alanında Olimpiyat madalyasına göz dikti. S inemaseverlerin 'Thelma ve Louis', 'A League of Their Ovvn', 'Beter Böcek' ve kendisıne en iyi yardımcı kadın oyuncu Oscar'ını kazandıran 'The Accidental Tourist' gibi fılmlerle tandığı sanatçı, spor dünyasında da usta bir okçu olarak biliniyor. Bu ayın sonunda Amerika Birleşik Devletleri Kadın Okçuluk Takımı seçmelennde yirmi dokuzuncu olarak, seçmelerin yan fınallerine girmeye hak kazanan Davis. okçuluğa ilk kez bundan iki yıl önce ilgı duymaya başladı. 42 yaşındaki oyuncu, 22-24 Ağustos günleri arasında New Jersey'de yapılacak olan seçmelere katılacak. Karşılaşmalar sonunda ilk sekize giren sporcular seçmelenn fınallerinde oynamaya hak kazanacaklar. Finallerde ilk üçe girenler ise ABD'yi 2000 Sydney Olımpiyatlan'nda temsil edecek. Santa Monica Pier'de ücretsiz konserler • Kültür Servisi -Los Angeles Belediyesi dünyanın en çok fotoğrafi çekilmiş deniz feneri Santa Monica Pier'de ücretsiz konserler düzenliyor. Ağustosun son ve eylülün ilk haftası boyunca, her perşembe gecesi saat 19.30 ve 21.30'da başlayacak olan konserlerde Jose Feliciano, Eric Burdon ve The New Animals, Bamboleo, Hugh Masekela, Chuck E. Weiss, Beausolei avec Micheael Doucet sahneye çıkacak. Pop-art tablojam Kopenhag Arken Müzesi'nde sergileniyor • Kültür Servisi - İsveçli sanat koleksiyoncusu Torsten Lilja'nın özel tablolan Kopenhag'daki Arken Müzesi'nde sergileniyor. Böylece 1960'lı 1970'li yıllann Amerikan pop-art tablolan ilk kez sanatseverlerin beğenisine sunulmuş oluyor. Yapıtlann önemli bölümü ünlü pop-art ressamlanndan Robert Rauschenberg, Roy Lichtenstein ve James Rosenquist'e ait Ünlü salon dansçısı Kathryn IVkırray öMü • Kültür Servisi - Mükemmel tekniğiyle dünyada milyonlarca genç dansçıya esin veren efsenavi dans sanatçısı Kathryn Murray doksan iki yaşuıda yaşama veda ettı. Özellikle salon dansı dalında uzmanlaşan Murray, kendisi gibi ünlü bir dansçı ve dans hocası olan eşi Arthur Murray'le birlikte 1940'larda ABD'de art arda açtığı dans stüdyolanyla 'salon dansı' kavramının insanlann günlük yaşamının bir parçası haline gelmesini sağlamıştı. 1952'de sayısı beş yüze ulaşan stüdyolardan iki yüz yetmiş beşi bugün de faalıyet gösteriyor. Dans eğitimi dediğiniz zaman aklmıza gelen ilk ısımler Arthur ve Kathryn Murray'dir" dedı. Kathryn Murray, eşinin 1950'de yayımlanmaya başlayan ve on bir yıl yayın yaşamını sürdüren televizyon şovu 'The Arthur Murray Dance Party'ye zaman zaman konuk sanatçı olarak katıhyordu. Çift 1968'de Havvaii'ye gitmiş ve yaşamlannın geri kalan bölümünü de orada geçirmişti. Arthur Murray, 1991'de Honolulu'ya yaptıklan bir ziyaret sırasında yaşamını yitirmişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle