25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 TEMMUZ 1999 PERŞEMBE 14 JVLJJLl \jMX [email protected] Elif Şafak, 'Şehrin Aynalan'nda dönemin îspanya'sını ve Osmanlı'nm yaşamını aktanyor 'Tarihi ayakta tutmaya çahştım' Şafak, •insan yazdıkça yazmayı öğreniyor ve yetkinlik kazanıyor' diyor. NURDAN dHANŞÜMUL Elif Şafak tletişim Yayınlan'ndan çılcan ikinci kitabı 'Şehrin Aynalan' ile okurun karşısında. Daha önce yayımlanan Pinhan adlı kitabıyla ilgi gören Şafak, Şehrin Aynalan'nda gitmek, varmak gibi çift anlamlıhklan vurguluyor. Engizisyondan kaçan Miguel, Antonio, Andres'nin îspanya'da başlayan ve 'aynalar şehri' Istanbul'da süren öyküsü anlatıhyor Şehrin Aynalan'nda. Dönemin Îspanya'sını ve Osmanlı'nm gûndelik yaşamını anlatan Şafak, yeni kitabmda tarihi olguyu ayakta tutmaya çalıştığını belirtiyor. Kafasına estiğı zaman yazmayı tercih eden Elif Şafak, yazmayı çok sevdiğini söylüyor: "Dtsiptinsiz hareket eden bir insanım. O yüzden kafanıda planladığun bir şe>° yok." - fspanya'dan kaçan YahudÜerin tstanbul'a gelmesi ve burada sürdürdükleri yaşamı anJaüyorsunuz. Öykünün oluşum aşamasından söz eder misiniz? Önceleri Yahudilik hakkında yazmak aklımda yoktu. Tarihle önceden beri ilgiliyim. Okulda ve üniversitede Yahudilik üzenne yoğunlaştığım bir dönemdi. okuduklanmdan keyif aldığimı fark ettim ve bu da beni yönlendirdi. Aslında yazdıkça kendi yolunu çizen bir öykü oldu. - Peki, neden aynaîar şehri Istanbul? Benim için Istanbul'un güzel anlamlan var. Yaşamak istediğim, özlediğim bir şehir. Belki de tstanbul'a bakış açımın, biçtiğim anlamlann etkisi olmuştur. tstanbul tarih boyunca hep kalabalık olmuş ve taşıyabileceğinden daha fazla insan yaşamış. Bu da benim hoşuma gidiyor. - Gitmek ve varmak gibi iki ayn anlanu sunuyorsunuz okurlara- Gitmek ve varmak gibi ikilikler her zaman var. Hayatı algılarken de hissetiğim bir şey bu. Gitmek ve varmak arasında kaba aynmlar yapmıyorum. • Elif Şafak, tletişim Yayınlan'ndan çıkan Şehrin Aynalan adlı kitabında, engizisyon mahkemesinden kaçan Miguel, Antonio, Andres'in îspanya'da başlayan, 'aynalar şehri' îstanbuFda süren öyküsünü anlatıyor. Şafak, bu kitabında tarih kitaplannm pek de önemsemediği 'küçük' insanın gûndelik yaşamını sunuyor okura. Farklı zihniyetlere sahip insanlar farkh kaygılan ortaya çıkanyor. Varmak. ulaşmayı, edinmeyi gerektıriyor. Gitmek ise daha meçhul ve güvensız. Bu açılımlar üzerinde düşûnmeyi seviyorum. - Kitabınızdaki karakterleri belirleyen ana öğe ne oldu? Bu romanda tarihi olguyu ayakta tutmaya çalıştım. Ben oradaki gûndelik hayatı anlatıyorum. Normalde tarih kitaplannın çok üzerinde durmadıgı, önemsemediği 'küçük' insanlardan söz ediyorum. Eğer küçük insanı anlatacaksam, saray yaşantısından, güç ilişkilerinden, iktidann kendini nasıl konumlandırdığından kopuk düşünmeden, gûndelik hayatı çok iyi bilmem gerekiyor. Tarihi dokuyu her iki tarafa da serpiştirmeye çalıştım. - Şehrin Aynalan'nı tarihi roman kategorisine sokabilir miyiz? Bu tür kategonleri çok fazla kabul edemiyorum. Tarihi roman da bir kategori. Ben tarihi roman kavramına da karşı değilim. Yapıtlanmın daha postmodernist ya da gerçeküstücü olduğunu söyleyenler de var.. Ben bu tûr yakıştırmalar yapnuyorum ama yapılmasmdan da rahatsız olmuyorum. Sanınm bu romandaki üslup gerçekûstücülûkle fazlasıyla örtüşüyor. - Her bölüm kendini tamamlavan alınblaıia başuyor» Anlatılan her şeyin aslında benden önce bir başkası tarafindan anlatıldığını, sizin de yeni bir şey yapmadığınızı gösteriyor. Küçük bir alıntı, yüzyıllar boyunca aynı hikâyeler anlatıp durduğumuzu gösteriyor. Öyküler biterken de üç noktayla bitiyor. Bu da okura kendi öyküsünü oluşturma imkânı yaratıyor. - Pinhanla Şehrin Aynalan'nı yazın dili açısından nasıl karşılaştınyorsunıız? insan yazdıkça yazmayı öğreniyor. Bu anlamda da yetkinlik kazanıyor. Pinhan içe dönük bir kitaptı ve bu da dile yansıdı. Her konu kendi dilini beraberinde getiriyor. Sokak Tıyatrosu Festivali Yabancı gruplarla workshop Kfiltür Servisi - Türkiye'nin tek so- kak tiyatrosu festivali olan U. Uuslara- rası Sokak Tiyatrosu Festivali 17 Ağus- tos'ta başhyor. Kocaeli Fuan ile Izmit Bü- yükşehir Belediyesi Tiyatrosu'nun bir- likte düzenlediği festival, fuar kapsa- mında 13 Eylül tarihine dek sürecek. Fransız Kültür Merkezi, British Council ve ltalyan Kültûr Merkezi'nin katkılany- la bu yıl daha da gelişen ve genişleyen II. Uluslararası Sokak Tiyatrosu Festiva- li artık sanatı daha geniş kitlelere ulaş- tırabiliyor. Festivale bu yıl Italya'dan Teatro dei Pazzi. Hollanda'dan Masker Tbeater ve Natuuriıjk Theater. Fransa'dan Denis Tricot ve Kumpanyası. Amenka'dan La MaMa ve On Point tngiltere'den The Grand Theatre of Lemmings, Antal- ya'dan Antalya Beiediye Tiyatrosu. ts- tanbul dan Tiyatro tmge, Grup Açıkça, Anatok Sokak Oyunculan, l mudum İT- >atro, DAP ve Kocaeli Su AİO Sporian Kulübü katılıyor. On Poınt, Denis Tricot ve La MaMa topluluklan festival çerçe- vesınde, dileyen Türk sahne sanatçılan ve konservatuvar öğrencilerinin de ka- tılabileceği çeşitli çalışmalargerçekleş- tirecekler. Festivale Amerika'dan kafı- lan tıyatrolardan On Point. 17-21 Ağus- tos tarihleri arasında sahne dövüşleri tek- niği üzerine bir workshop yapacak. 20 kişiyle sınırlı olan çaiışmaya 18 yaşın- dan küçükler kabul edilmeyecek. Festi- vale Andrea Picotto ve Tareke Ortiz'le katılan La MaMa ise 6-12 Eylül tarihle- ri arasında Türk sanatçılarla birlikte do- ğaçlama üzerine kurulu bir çalışma ger- çekleştirecek. Çalışmada, Shakespeare'in 'Fırnna' adlı oyunundan yola çıkılarak yapılan doğaçlamalar gösteriye dönûş- türülecek. Gösteride piyano, bağlama, ney, keman gibi enstrümanlar da kulla- nılacak. Sokakta çeşitli sanat dallan Festivale Fransa'dan konuk olan De- nis Tricot ve Kumpanyası 31 Agustos-4 Eylül tarihleri arasında izleyiciyle bulu- şacak. Disiplinlerarası sanat yapanekip, izleyiciyle dil engelini aşarak iletişim kurmanın yollannı araştırmaya yönelik bir çalışma gerçekleştirecek. On Point, La MaMa ve Denis Tricot topluluklannın çalışmalanna katılmak isteyen Türk sahne sanatçılan ve konser- vatuvaröğrencileri, kısa özgeçmişleriy- le birlikte telefon ve faks numaralannı belirten dilekçelerini 10 Ağustos tarihi- ne dek 0 262 325 96 27 numaralı faks numarasına ulaştırabilecekler. Telefon- la bilgi almak isteyenlerse 0 262 321 91 24 numaralı telefondan Arzu Bigat Ba- riL TülinCeylan ya da SerkanKeskin'le görüşebilecekler. II. Uluslararası Sokak Tiyatrosu Fes- ti\ ali 'nin programında bu yıl sokak tiyat- rosu dışında, sokakta yapılan tüm sanat dallanna ait gösteriler de yer alacak. Al- ternatif müzik gruplan, karikatüristler, ressamlar, heykeltıraşlar ve fotoğrafçılar Kocaeli halkına çeşitli gösteriler sunacak- lar. Festival çerçevesinde konser vere- cek sanatçılar arasında Mor ve Ötesi, Fi- gen Genç, Renan Büek, Murat Yılmaz \A- dınm, Feza Kırgız ve Banu Akın gibi ısimleryeralıyor. Ece Akay ise sanayi atık- lannı kullanarak halkın da katılabilece- ğı dev bir heykel yapacak. Pete Townshend, 'Lifehouse' adlı rock-operasını 29 yıl sonra tamamladı Küreselüetişimin öyküsü.Kültür Servisi - Efsanevi rock grubu VVlıo'nun efsanevi gitaristi PeteTowns- hend, rock tutkunlannın ve müzik çev- relerinin heyecanla beklediği 'Lifehouse' (Yaşamevi) adlı rock-operayı tamamla- dı sonunda. Townshend temasını ve ana çerçevesini tam 29 yıl önce oluşturdu- ğu operasında, üç on yıl öncesinden, bugünün iletişim ve tnternet dünyasına ilişkin kehanetlerde bulunuyor. Lifeho- use, ilk olarak 5 Aralık'ta BBC Radyo 3'te seslendirilecek. Townshend, 1969 yılında bestelediği, müzik dünyasında büyük yankılar uyan- dıran 'Tommy' adlı rock-operanın ba- şarısı üzerine yeni bir proje olarak ta- sarlamıştı Lifehouse'u. Yapıtın ilk ver- siyonu ilk kez 1971 'de Londra'da Young Vic Tiyatrosu'nda küçük bir izleyici topluluğu önünde sahnelenmişti. An- cak daha sonra, büyük hevesle hazırla- dığı projesinin yeteri kadar iyi olmadı- ğmı düşünen Tovvnshend. operayı rafa kaldırarak rock'taki geleneksel çizgi- sinde yol almaya devam etmişti. En uzun sürede yaraülan yapıt Ancak opera, Townshend'in aklının bir köşesinde hep asılı kaldı. Geçen yıl- lar içerisinde sessiz sedasız yapıtın mü- ziğinde ve öyküsünde def işiklikler ya- pan Tovvnshend, en sonunda geçen yıl. otuz yıl öncesinde kalan düşünü uyan- dırmaya karar verdi. Sanatçı, yaklaşık birbuçuk yıldır BBC'nin drama yapım- cılanyla sessiz sedasız çalışmalannı sür- dürüyor ve Geraldine Games. David KhretfalL KeDy Macdonakj (Trainspot- ting fılminden anımsıyoruz) ile 11 ya- şındaki PhiDipDonfing'den oluşan oyun- cu kadrosuyla provalar yapıyordu. Opera, yirmi dokuz yıl önce sahne- lendiğinde izleyicileri epeyce şaşırtmış ve irkiltmişti. Çünkü, o günlerde henüz zihinlerde somut olarak caniandınla- mayan tnternetdünyası üzerine kehanet- te bulunuyordu. Fiziksel ve insani iliş- kılerden dijital iletişime geçişin ruhsal sonuçlannı tartışan ve tüm bu süreç içe- risinde müziğin gücünü irdeleyen yapıt, inanılmaz öngörüsüyle hiç kuşkusuz bugünün insanını da çok şaşırtacak. Ya- pıtını 'çokgeniş, küresel bir iktişimin öy- küsü' olarak nıteiendiren Tovvnshend, o dönemde düş gücünü geleceğe çevir- mesine neden olan koşullan şöyle an- latıyor: "1960'lannsonlanndamiizigİD tümüyle eğlenceye ve tkarete döküldü- ownshend'in 'çağdaş bir klasik' olarak nitelenen 'Lifehouse'u, Tommy'nin devamı niteliğinde. Efsanevi gitarist 29 yıl önce oluşturduğu yapıtta, bugünün iletişim ve Internet dünyasına ilişkin kehanetlerde bulunuyor. EltonJohn 'Tommy'de, Pete Townshend yaprtm provalannı sürdürüyor. ğü bir dönemde büyük bir gerifim ice- risinde> dim. Rock müziği kurallara baş- kaldıran bir müzik formuydu. ancak toplumun büyük bir bölümü. örriilü de olsa. bu müziğin yoz ürünlerini ona\1ar hale geunişti. AHmışiann rock yıkhzla- n ütopikbirdümavı düşlüyorlanü, hat- ta kendileri de böyle bir dünyada yaşı- yorlardı. Bir kısmı da masa başı dev- rimcileriydiler. Bunun nedeni şuvdu sa- nınm: Savaş sonrasında. orta sınıfa da- hilolan aikler çocuklannı huzur dolu bir ortamda yetiştirmeye özen göstermiş- lerdi. Onlara demokrasi ve banş inan- cını aşılamışlardı; ama yalnızca inana.. Hareketi değü! Rock'ui çiçek çocuklan böyiesine bü>iik bir atalet içerisindeyken olan ounuştu tabn: Şov düması vozlaş- nuşn, insanlann beğenikrini, inançlan- m sömürür bir hale gelmişti ve ege- men güçle damşıkh dövüş içerisin- deydL" Tüm bu sürece katlanabil- mesini sağlayan tek şeyin, gerçek rock ruhunun -küçük de olsa- bel- li bir kitie taraftndan sürdürülmesi ol- duğunu söylüyor: "Bu arada teknoioji ve rock el eie vermişti, npkı donanunlı bir kurtuhış ordusu gibi getecege sert adSrnlariavürüyorlardL Teknoioji,rock'a yeni bir solukgetirmişti.'' Ünlü gitarist, rock müziginin geçirdiği bu evrenin ve teknolojik ilerlemenin verdiği esinle Li- fehouse'u yazmaya başlamış: "Akhma şu geldi: Gelecekte. di\dim ki insanlar ha\a kirliliği >e\a radyasyondan dolayı dışan çıkamadıklan zaman, sanata ula- şabttmekiçin geniş küresel bir iletişim ağı gerekli otacaku. Peki buyenidüzende rock nerede duracaktı? Lifehouse'da bunun yanranı bulmav a çalıştun." BBC'nin drama yapımcılan, Lifeho- use'un bir rock operadan çok, müzikli biroyun olduğu görüşündeler. Yapıttaki parçalann hemen hepsi Who topluluğu- nun sevilen şarkılan. tki saatlik perfor- mans boyunca Townshend bütün şarkı- lan kendisi söylecek. Sanatçının 1971 'de Lifehouse için bestelediği, ancak daha sonra VVho'nun seslendirdiği 'Wbn't GetFookdAgain', BabaO'Rfley've Be- hind The Blue Eyes' adlı şarİalar ve Who üyelerinin bestelediği ya da söz- lerini yazdığı. bugüne kadar hiçbiryer- de seslendirilmemiş parçalar yer ahyor yapıtta. Rock tarihinin en uzun sürede yaratılan bu yapıtı, şimdiden rock tut- kunlan ve müzik otoriteleri tarafindan 'çağdaş bir klasik' olarak nitelendirilme- ye başladı. Pek çok kişi, Lifehouse'un rock müziginin tarihinde bir dönüm nok- tası olacağına inanıyor. Aradan geçen otuz yıl, yapıtı neredeyse bir mit haline getirdi. Rock tarihçilerinin ve Who'nun biyografisini yazanlann yıllardır en çok tartıştıklan konulardan biri Lifehouse. Yapıtın prömiyeriyle birlikte tartışma- lar daha da alevlenecek. 6 Hanııibal9 in senaryosıınu Mamet yazıyor Anthony Hopkins ve Jodie Foster, 'Kuzuların Sessizliği'nin devarrunda yine birlikte rol alacaklar. Kültür Senisi - 'Kuzuların Sessizliği'nin ikinci bö- lümü olacak 'Hannibal'ın beyazperdeye uyarlanması yönündeki çalışmalar sonaermek üzere. Anthony Hop- kins ve Judie Foster, bir seri katil ve onunla iletişim kuran FBI ajanını canlandırdıklan fılmin ilk bölümü ile sinemanın en beğenilen ikilisi arasında yer almış- lardı. Çiftin kısa bir süre içinde yeniden kamera kar- şına geçmesi bekleniyor. Thomas Harrisin yeni kitabı Hannibal'e 5.5 mil- yon dolar ödeyerek rekor bir fiyat karşılığında kitabın film haklannı satın alan 79 yaşındaki Dino De Lauren- tis. her iki oyuncunun Oscar ödüllü Kuzuların Sessiz- liği'nin ikinci bölümünde rol almayı kabul ettiklerini bildirdi. Foster ve Hopkins'in fihnde rol almayı kabul etme- sinde önemli bir etken de, senaryoyu Amerika'nın en iyi ve en pahalı yazarlan arasında yer alan David Ma- met" in yazması. Filmi Alien. Blade Runner ve Thel- ma ve Louise gibi fılmleriyle tanınan Ridley Scott yö- netecek. Kuzulann Sessizliği'nin ilk bölümünün yö- netmeni olan Jonathan Demme, eleştirmenlenn kita- bın konusunun çok fazla şiddet içerdiğini ve başanlı bir film olması için baştan aşağı değiştirihnesi gerek- riğini söylemeleri üzerine öncelikle kendisine getiri- len tekJifi geri çevirmişri. Universal Stüdyolan, Hannibal'in bütçesinin 14 mil- yon dolaramal olan Kuzulann Sessizliği'nin aksine 60 milyon dolann üzerinde bir rakama ulaşmasından ür- küyorlar. De Laurentis, kendisi için en uygun mikta- nn 50 milyon dolar dolaylannda olduğunu belirtiyor. Yapımcılann, Hopkins ve Foster'm da kişi başına 12 milyon dolann üzerinde para istemesinden korktukla- n belirtiliyor. Endüstri uzmanlan, her iki oyuncunun da çok daha düşük bir fiyata bile böyle bir projede rol almayı kabul edebilecekkrini düşünüyorlar. Yapım- cılann ve yönetmenin talepleri Mamet'e temmuz ayı başında De Laurens ve Scott ile yaptığı görüşme sıra- sında aktanldı. Üçlü bu görüşme sırasında Foster ve Hopkins'in ortak bir 'yemeği'paylaşacaklan son sah- neyi, sansürcülerin midesinin bulanacağı olasılığıyla fılmden atılıp atılamayacağını da tartıştılar. Mamet'in senaryoyu eylül ayında teslim etmesi bekleniyor. IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BİRKÎYE ••Şimdi Sen Gidiyorsun. "Şimdisen kalkıp gidiyorsun. Git. Gözlerin dunırmu onlarda gidiyoriar. Gitsinler. Oysa ben senin gözlehnsiz edemem bilirsin." Büyük bir aşkjn, yaz günlerinin coşkusuyla ya- şanan bir aşkın isimsiz kaldığı bir öyküye tanık ol- mak ne kadar da hüzünlü... Yukarıdaki dizeler, tam kırk beş yıl önce, belki de tanık olduğum bu aşk öyküsü için yazılmıştı. Türkçedeki en güzel aşk şiirinin bu dizeleri, bel- ki de yıllarca önce yazılan aşka adanmış bir kita- bın kahramanı için yazılmıştı. Belki de, henüz sahnelenmemiş tek kişilik bir oyu- nun tek oyuncusu için yazılmıştı. Birtiyatro sahnesinin loş ışığında, adam birden- bire yerinden kalktı ve bir sannnın içinde buldu ken- dini: Bir yanılsama. Sen bir yanılsamasın belki de. Yıllardıraşkı arayan biradamın, hüzünlü birada- mın karşısına çıktığını sandığı bir yanılsama. Belki de yalnızca benim zihnimde varsın. Bilincim yarattı seni. Sen, benim düşlerimin bir izdüşümüydün, sen sandığım bir düşüncenin izdüşümü. Ne acı ve ne gerçek... Böyle bir oyun oynayacağını biliyordum, zihni- min. Yoksa, şimdi de bir yanılsamanın içindeyim? Neyin gerçek, neyin bir izdüşüm olduğunu ka- nştınyonjm. Sen gerçekten varmısın? Aşk da mı bir yanılsama yoksa?.. Gerçekte bu bir sanndan başka bir şey değil. Aş- kı yitirmiş bir adamın sannlandır, hiç kuşkusuz ki. Yıllarca yazdık, yıllarca savunduk aşkın bizim için kaçınılmaz variığını; üstelik yazdık "mutlu aşk'lar da var" diye. Yeter ki biz onu yaşamak isteyelim: O büyülü, o gizemli, o çekici rastlantıda, o unutulamaz karşı- laşmada bulursak kendimizi. Oyle ya, başka türlü yazılır mıydı, aşağıdaki di- zeler: Senden aynlmak imkânsız bir günde olsa Variığın rengârenk bir çiçek çölün ortasında Geçmişe doğru yol alınıp, yakın bir geçmiş de olabilirbu, anılann içinegirildiğinde, unutulması ola- naksız o kadar çok tutku ve coşku vardır ki... Biz yine de sâhneye dönüp, çaresiz bir gidişin arkasından haykıran, belki de isyan demek gere- kir buna, o sanrılı adamı görmezlikten gelmeyip, kulak verelim: Ben ve nesneler, ıssız kent; kent belki hep ıssız- dı, insanlar ve doğa, yeşil ve mavi. Dağlar, ağaç- lar... Belki de, yalnızca sen bir yanılsamaydın. Beynimin, duygulanmın oluşturduğu bir yanıl- samaydın. Hiçbir kez seni göremeyeceğim. Sen zaten yoktun. Görüntündü bende olan. Ah, aşk n'apmalıyım şimdi... Dünyaya küsüp, binlerce yıl, yemeden içme- den kesilip, bir odaya mı kapanayım? Yoksa seni aramalı mıyım? Artık, burada bitiriyonım. Variığını beynimin içinden siliyorum. Sen yoksun. Sen, yalnızca bir hayalsin ve ben seninle asla sevişemeyeceğim, ruhuna yaklaşamayacağım. Gülûşüne, evet o yüreğinin saflığını ortaya ko- yan gülûşüne dokunamayacağım... Ama, güzel birhayaldin ve ben, gerçekten âşık olmuştum. Belki gidişin de bir yanılsama. Sannlı adam da doğruyu resmediyordur belki, bir yanıyla; şayet, yaşam büyük bir sahneyse... McCartney'in sergisine ilgi • Kültür Servisi - Efsanevi Beatles grubunun üyelerinden Paul McCartney'in resim sergisini, açıldığı 30 Nisan tarihinden bu yana 37 bin 500 kişi ziyaret etti. McCartney'in ilk resim sergisi olan ve Almanya'nın Siegen kasabasında açılan serginin yönetmeni Wolfgang Suttner, ziyaretçilerin yüzde 30'unun yurtdışından geldiklerini bildirdi. Suttner'ın, ortalama 20 bin izleyici toplayacağını tahmin ettiği ve umulanın çok üzerinde ilgi gören sergi, şimdiden Almanya, Ingiltere, Avusturya, Yunanistan, Slovakya, Güney Kore ve Ukrayna'dan davetler almaya başladı. Altaylardan destan: Maaday Kara • Kültür Servisi - Prof. Dr. Emine-Naskali'nin Altayca aslından çevirerek hazırladığı Altay Destanı 'Maaday Kara', Yapı Kredi Yayınlan'ndan çıktı. 'Maaday-Kara', Güney Sibirya'da yaşayan AJtay Türklerinin destanı. Binlerce yıllık yaşam mücadelesinin yaşlı baba Maaday Kara ve yaşamı sürdürecek olan oğlu Kögüdey Mergen'in yaşamına sığdınlarak anlattığı destanda odak noktası, ölüm korkusu ve ölümsüzlük arayışı. Kitapta, Maaday Kara destanının Sazon Saymoviç Surazakov'un 1964'te Aleksey Grigoreviç Kalkin'in anlatımından derlediği Altay Türkçesi metninin çevrimyazısı ile Türkiye Türkçesine çevirisi yanında, destanı çeviren Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali'nin aynntılı giriş yazısı, metinde geçen Altayca kelimeler ve özel isimler için birer dizin ve geniş bir bibliyografya yer alıyor. hgüzfer en çok Vivauryi sevfyop • Kültür Servisi- Vivaldi'nin ünlü yapıtı 'Dört Mevsim' tngilizler'in en sevdiği klasik müzik yapıtlan listesinin başında bulunuyor. 20'lik listede Bach, Brahms ve Schubert ise yer almıyor. Vivaldi'yi Rahmaninof ve Mozart'ın izlediği listede Beethoven'ın 6 No'Iu senfonisi dokuzuncu, 9 No'lu senfonisi 16. ve 5 No'lu senfonisi 17. sırada bulunuyor. Listedeki yapıtlar genelde 17. yüzyıldan - 20. yüzyıla uzanan sürece ait, filmlerden, düğün törenlerinden ya da ticari yayımlardan anımsanan melodiler. BBC Müzik Magazin dergisinin editörü Helen WaIIace, kitlelerin seçimlerini artık öncelikli olarak sinema ve televizyonun yönlendirdiğini belirtiyor. 'Messiah'la Handel, 'Nabucco'yla Verdi, 'Carmina Burana'yla Orffve 'Aranjuez Konçertosu'yla Rodrigo da listedeki öteki isimler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle