Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 TEMMUZ 1999 PERŞEMBE
14 JVLJJLl \jMX kultur@cumhuriyet.com.tr
Elif Şafak, 'Şehrin Aynalan'nda dönemin îspanya'sını ve Osmanlı'nm yaşamını aktanyor
'Tarihi ayakta tutmaya çahştım'
Şafak, •insan yazdıkça yazmayı öğreniyor ve yetkinlik kazanıyor' diyor.
NURDAN dHANŞÜMUL
Elif Şafak tletişim Yayınlan'ndan çılcan
ikinci kitabı 'Şehrin Aynalan' ile okurun
karşısında. Daha önce yayımlanan
Pinhan adlı kitabıyla ilgi gören Şafak,
Şehrin Aynalan'nda gitmek, varmak gibi
çift anlamlıhklan vurguluyor.
Engizisyondan kaçan Miguel, Antonio,
Andres'nin îspanya'da başlayan ve
'aynalar şehri' Istanbul'da süren öyküsü
anlatıhyor Şehrin Aynalan'nda.
Dönemin Îspanya'sını ve
Osmanlı'nm gûndelik
yaşamını anlatan Şafak, yeni
kitabmda tarihi olguyu ayakta
tutmaya çalıştığını belirtiyor.
Kafasına estiğı zaman
yazmayı tercih eden Elif
Şafak, yazmayı çok sevdiğini
söylüyor: "Dtsiptinsiz hareket
eden bir insanım. O yüzden
kafanıda planladığun bir şe>°
yok."
- fspanya'dan kaçan
YahudÜerin tstanbul'a gelmesi
ve burada sürdürdükleri
yaşamı anJaüyorsunuz. Öykünün oluşum
aşamasından söz eder misiniz?
Önceleri Yahudilik hakkında yazmak
aklımda yoktu. Tarihle önceden beri
ilgiliyim. Okulda ve üniversitede
Yahudilik üzenne yoğunlaştığım bir
dönemdi. okuduklanmdan keyif
aldığimı fark ettim ve bu da beni
yönlendirdi. Aslında yazdıkça kendi
yolunu çizen bir öykü oldu.
- Peki, neden aynaîar şehri Istanbul?
Benim için Istanbul'un güzel anlamlan
var. Yaşamak istediğim, özlediğim bir
şehir. Belki de tstanbul'a bakış açımın,
biçtiğim anlamlann etkisi olmuştur.
tstanbul tarih boyunca hep kalabalık
olmuş ve taşıyabileceğinden daha fazla
insan yaşamış. Bu da benim hoşuma
gidiyor.
- Gitmek ve varmak gibi iki ayn anlanu
sunuyorsunuz okurlara-
Gitmek ve varmak gibi ikilikler her
zaman var. Hayatı algılarken de
hissetiğim bir şey bu. Gitmek ve varmak
arasında kaba aynmlar yapmıyorum.
• Elif Şafak, tletişim Yayınlan'ndan çıkan
Şehrin Aynalan adlı kitabında, engizisyon
mahkemesinden kaçan Miguel, Antonio,
Andres'in îspanya'da başlayan, 'aynalar
şehri' îstanbuFda süren öyküsünü anlatıyor.
Şafak, bu kitabında tarih kitaplannm pek de
önemsemediği 'küçük' insanın gûndelik
yaşamını sunuyor okura.
Farklı zihniyetlere sahip insanlar farkh
kaygılan ortaya çıkanyor. Varmak.
ulaşmayı, edinmeyi gerektıriyor. Gitmek
ise daha meçhul ve güvensız. Bu
açılımlar üzerinde düşûnmeyi
seviyorum.
- Kitabınızdaki karakterleri belirleyen
ana öğe ne oldu?
Bu romanda tarihi olguyu ayakta
tutmaya çalıştım. Ben oradaki gûndelik
hayatı anlatıyorum. Normalde tarih
kitaplannın çok üzerinde durmadıgı,
önemsemediği 'küçük' insanlardan söz
ediyorum. Eğer küçük insanı
anlatacaksam, saray yaşantısından, güç
ilişkilerinden, iktidann kendini nasıl
konumlandırdığından kopuk
düşünmeden, gûndelik hayatı çok iyi
bilmem gerekiyor. Tarihi dokuyu her iki
tarafa da serpiştirmeye çalıştım.
- Şehrin Aynalan'nı tarihi roman
kategorisine sokabilir miyiz?
Bu tür kategonleri çok fazla kabul
edemiyorum. Tarihi roman da bir
kategori. Ben tarihi roman kavramına da
karşı değilim. Yapıtlanmın daha
postmodernist ya da
gerçeküstücü olduğunu
söyleyenler de var.. Ben bu tûr
yakıştırmalar yapnuyorum ama
yapılmasmdan da rahatsız
olmuyorum. Sanınm bu
romandaki üslup
gerçekûstücülûkle fazlasıyla
örtüşüyor.
- Her bölüm kendini
tamamlavan alınblaıia başuyor»
Anlatılan her şeyin aslında
benden önce bir başkası
tarafindan anlatıldığını, sizin de
yeni bir şey yapmadığınızı gösteriyor.
Küçük bir alıntı, yüzyıllar boyunca aynı
hikâyeler anlatıp durduğumuzu
gösteriyor. Öyküler biterken de üç
noktayla bitiyor. Bu da okura kendi
öyküsünü oluşturma imkânı yaratıyor.
- Pinhanla Şehrin Aynalan'nı yazın dili
açısından nasıl karşılaştınyorsunıız?
insan yazdıkça yazmayı öğreniyor. Bu
anlamda da yetkinlik kazanıyor. Pinhan
içe dönük bir kitaptı ve bu da dile
yansıdı. Her konu kendi dilini
beraberinde getiriyor.
Sokak Tıyatrosu Festivali
Yabancı
gruplarla
workshop
Kfiltür Servisi - Türkiye'nin tek so-
kak tiyatrosu festivali olan U. Uuslara-
rası Sokak Tiyatrosu Festivali 17 Ağus-
tos'ta başhyor. Kocaeli Fuan ile Izmit Bü-
yükşehir Belediyesi Tiyatrosu'nun bir-
likte düzenlediği festival, fuar kapsa-
mında 13 Eylül tarihine dek sürecek.
Fransız Kültür Merkezi, British Council
ve ltalyan Kültûr Merkezi'nin katkılany-
la bu yıl daha da gelişen ve genişleyen
II. Uluslararası Sokak Tiyatrosu Festiva-
li artık sanatı daha geniş kitlelere ulaş-
tırabiliyor.
Festivale bu yıl Italya'dan Teatro dei
Pazzi. Hollanda'dan Masker Tbeater ve
Natuuriıjk Theater. Fransa'dan Denis
Tricot ve Kumpanyası. Amenka'dan La
MaMa ve On Point tngiltere'den The
Grand Theatre of Lemmings, Antal-
ya'dan Antalya Beiediye Tiyatrosu. ts-
tanbul dan Tiyatro tmge, Grup Açıkça,
Anatok Sokak Oyunculan, l mudum İT-
>atro, DAP ve Kocaeli Su AİO Sporian
Kulübü katılıyor. On Poınt, Denis Tricot
ve La MaMa topluluklan festival çerçe-
vesınde, dileyen Türk sahne sanatçılan
ve konservatuvar öğrencilerinin de ka-
tılabileceği çeşitli çalışmalargerçekleş-
tirecekler. Festivale Amerika'dan kafı-
lan tıyatrolardan On Point. 17-21 Ağus-
tos tarihleri arasında sahne dövüşleri tek-
niği üzerine bir workshop yapacak. 20
kişiyle sınırlı olan çaiışmaya 18 yaşın-
dan küçükler kabul edilmeyecek. Festi-
vale Andrea Picotto ve Tareke Ortiz'le
katılan La MaMa ise 6-12 Eylül tarihle-
ri arasında Türk sanatçılarla birlikte do-
ğaçlama üzerine kurulu bir çalışma ger-
çekleştirecek. Çalışmada, Shakespeare'in
'Fırnna' adlı oyunundan yola çıkılarak
yapılan doğaçlamalar gösteriye dönûş-
türülecek. Gösteride piyano, bağlama,
ney, keman gibi enstrümanlar da kulla-
nılacak.
Sokakta çeşitli sanat dallan
Festivale Fransa'dan konuk olan De-
nis Tricot ve Kumpanyası 31 Agustos-4
Eylül tarihleri arasında izleyiciyle bulu-
şacak. Disiplinlerarası sanat yapanekip,
izleyiciyle dil engelini aşarak iletişim
kurmanın yollannı araştırmaya yönelik
bir çalışma gerçekleştirecek.
On Point, La MaMa ve Denis Tricot
topluluklannın çalışmalanna katılmak
isteyen Türk sahne sanatçılan ve konser-
vatuvaröğrencileri, kısa özgeçmişleriy-
le birlikte telefon ve faks numaralannı
belirten dilekçelerini 10 Ağustos tarihi-
ne dek 0 262 325 96 27 numaralı faks
numarasına ulaştırabilecekler. Telefon-
la bilgi almak isteyenlerse 0 262 321 91
24 numaralı telefondan Arzu Bigat Ba-
riL TülinCeylan ya da SerkanKeskin'le
görüşebilecekler.
II. Uluslararası Sokak Tiyatrosu Fes-
ti\ ali 'nin programında bu yıl sokak tiyat-
rosu dışında, sokakta yapılan tüm sanat
dallanna ait gösteriler de yer alacak. Al-
ternatif müzik gruplan, karikatüristler,
ressamlar, heykeltıraşlar ve fotoğrafçılar
Kocaeli halkına çeşitli gösteriler sunacak-
lar. Festival çerçevesinde konser vere-
cek sanatçılar arasında Mor ve Ötesi, Fi-
gen Genç, Renan Büek, Murat Yılmaz \A-
dınm, Feza Kırgız ve Banu Akın gibi
ısimleryeralıyor. Ece Akay ise sanayi atık-
lannı kullanarak halkın da katılabilece-
ğı dev bir heykel yapacak.
Pete Townshend, 'Lifehouse' adlı rock-operasını 29 yıl sonra tamamladı
Küreselüetişimin öyküsü.Kültür Servisi - Efsanevi rock grubu
VVlıo'nun efsanevi gitaristi PeteTowns-
hend, rock tutkunlannın ve müzik çev-
relerinin heyecanla beklediği 'Lifehouse'
(Yaşamevi) adlı rock-operayı tamamla-
dı sonunda. Townshend temasını ve ana
çerçevesini tam 29 yıl önce oluşturdu-
ğu operasında, üç on yıl öncesinden,
bugünün iletişim ve tnternet dünyasına
ilişkin kehanetlerde bulunuyor. Lifeho-
use, ilk olarak 5 Aralık'ta BBC Radyo
3'te seslendirilecek.
Townshend, 1969 yılında bestelediği,
müzik dünyasında büyük yankılar uyan-
dıran 'Tommy' adlı rock-operanın ba-
şarısı üzerine yeni bir proje olarak ta-
sarlamıştı Lifehouse'u. Yapıtın ilk ver-
siyonu ilk kez 1971 'de Londra'da Young
Vic Tiyatrosu'nda küçük bir izleyici
topluluğu önünde sahnelenmişti. An-
cak daha sonra, büyük hevesle hazırla-
dığı projesinin yeteri kadar iyi olmadı-
ğmı düşünen Tovvnshend. operayı rafa
kaldırarak rock'taki geleneksel çizgi-
sinde yol almaya devam etmişti.
En uzun sürede yaraülan yapıt
Ancak opera, Townshend'in aklının
bir köşesinde hep asılı kaldı. Geçen yıl-
lar içerisinde sessiz sedasız yapıtın mü-
ziğinde ve öyküsünde def işiklikler ya-
pan Tovvnshend, en sonunda geçen yıl.
otuz yıl öncesinde kalan düşünü uyan-
dırmaya karar verdi. Sanatçı, yaklaşık
birbuçuk yıldır BBC'nin drama yapım-
cılanyla sessiz sedasız çalışmalannı sür-
dürüyor ve Geraldine Games. David
KhretfalL KeDy Macdonakj (Trainspot-
ting fılminden anımsıyoruz) ile 11 ya-
şındaki PhiDipDonfing'den oluşan oyun-
cu kadrosuyla provalar yapıyordu.
Opera, yirmi dokuz yıl önce sahne-
lendiğinde izleyicileri epeyce şaşırtmış
ve irkiltmişti. Çünkü, o günlerde henüz
zihinlerde somut olarak caniandınla-
mayan tnternetdünyası üzerine kehanet-
te bulunuyordu. Fiziksel ve insani iliş-
kılerden dijital iletişime geçişin ruhsal
sonuçlannı tartışan ve tüm bu süreç içe-
risinde müziğin gücünü irdeleyen yapıt,
inanılmaz öngörüsüyle hiç kuşkusuz
bugünün insanını da çok şaşırtacak. Ya-
pıtını 'çokgeniş, küresel bir iktişimin öy-
küsü' olarak nıteiendiren Tovvnshend, o
dönemde düş gücünü geleceğe çevir-
mesine neden olan koşullan şöyle an-
latıyor: "1960'lannsonlanndamiizigİD
tümüyle eğlenceye ve tkarete döküldü-
ownshend'in
'çağdaş bir klasik'
olarak nitelenen
'Lifehouse'u,
Tommy'nin devamı
niteliğinde. Efsanevi
gitarist 29 yıl önce
oluşturduğu yapıtta,
bugünün iletişim ve
Internet dünyasına
ilişkin kehanetlerde
bulunuyor.
EltonJohn 'Tommy'de, Pete Townshend yaprtm provalannı sürdürüyor.
ğü bir dönemde büyük bir gerifim ice-
risinde> dim. Rock müziği kurallara baş-
kaldıran bir müzik formuydu. ancak
toplumun büyük bir bölümü. örriilü de
olsa. bu müziğin yoz ürünlerini ona\1ar
hale geunişti. AHmışiann rock yıkhzla-
n ütopikbirdümavı düşlüyorlanü, hat-
ta kendileri de böyle bir dünyada yaşı-
yorlardı. Bir kısmı da masa başı dev-
rimcileriydiler. Bunun nedeni şuvdu sa-
nınm: Savaş sonrasında. orta sınıfa da-
hilolan aikler çocuklannı huzur dolu bir
ortamda yetiştirmeye özen göstermiş-
lerdi. Onlara demokrasi ve banş inan-
cını aşılamışlardı; ama yalnızca inana..
Hareketi değü! Rock'ui çiçek çocuklan
böyiesine bü>iik bir atalet içerisindeyken
olan ounuştu tabn: Şov düması vozlaş-
nuşn, insanlann beğenikrini, inançlan-
m sömürür bir hale gelmişti ve ege-
men güçle damşıkh dövüş içerisin-
deydL" Tüm bu sürece katlanabil-
mesini sağlayan tek şeyin, gerçek
rock ruhunun -küçük de olsa- bel-
li bir kitie taraftndan sürdürülmesi ol-
duğunu söylüyor: "Bu arada teknoioji
ve rock el eie vermişti, npkı donanunlı
bir kurtuhış ordusu gibi getecege sert
adSrnlariavürüyorlardL Teknoioji,rock'a
yeni bir solukgetirmişti.'' Ünlü gitarist,
rock müziginin geçirdiği bu evrenin ve
teknolojik ilerlemenin verdiği esinle Li-
fehouse'u yazmaya başlamış: "Akhma
şu geldi: Gelecekte. di\dim ki insanlar
ha\a kirliliği >e\a radyasyondan dolayı
dışan çıkamadıklan zaman, sanata ula-
şabttmekiçin geniş küresel bir iletişim ağı
gerekli otacaku. Peki buyenidüzende rock
nerede duracaktı? Lifehouse'da bunun
yanranı bulmav a çalıştun."
BBC'nin drama yapımcılan, Lifeho-
use'un bir rock operadan çok, müzikli
biroyun olduğu görüşündeler. Yapıttaki
parçalann hemen hepsi Who topluluğu-
nun sevilen şarkılan. tki saatlik perfor-
mans boyunca Townshend bütün şarkı-
lan kendisi söylecek. Sanatçının 1971 'de
Lifehouse için bestelediği, ancak daha
sonra VVho'nun seslendirdiği 'Wbn't
GetFookdAgain', BabaO'Rfley've Be-
hind The Blue Eyes' adlı şarİalar ve
Who üyelerinin bestelediği ya da söz-
lerini yazdığı. bugüne kadar hiçbiryer-
de seslendirilmemiş parçalar yer ahyor
yapıtta. Rock tarihinin en uzun sürede
yaratılan bu yapıtı, şimdiden rock tut-
kunlan ve müzik otoriteleri tarafindan
'çağdaş bir klasik' olarak nitelendirilme-
ye başladı. Pek çok kişi, Lifehouse'un
rock müziginin tarihinde bir dönüm nok-
tası olacağına inanıyor. Aradan geçen
otuz yıl, yapıtı neredeyse bir mit haline
getirdi. Rock tarihçilerinin ve Who'nun
biyografisini yazanlann yıllardır en çok
tartıştıklan konulardan biri Lifehouse.
Yapıtın prömiyeriyle birlikte tartışma-
lar daha da alevlenecek.
6
Hanııibal9
in senaryosıınu Mamet yazıyor
Anthony Hopkins ve Jodie Foster, 'Kuzuların
Sessizliği'nin devarrunda yine birlikte rol alacaklar.
Kültür Senisi - 'Kuzuların Sessizliği'nin ikinci bö-
lümü olacak 'Hannibal'ın beyazperdeye uyarlanması
yönündeki çalışmalar sonaermek üzere. Anthony Hop-
kins ve Judie Foster, bir seri katil ve onunla iletişim
kuran FBI ajanını canlandırdıklan fılmin ilk bölümü
ile sinemanın en beğenilen ikilisi arasında yer almış-
lardı. Çiftin kısa bir süre içinde yeniden kamera kar-
şına geçmesi bekleniyor.
Thomas Harrisin yeni kitabı Hannibal'e 5.5 mil-
yon dolar ödeyerek rekor bir fiyat karşılığında kitabın
film haklannı satın alan 79 yaşındaki Dino De Lauren-
tis. her iki oyuncunun Oscar ödüllü Kuzuların Sessiz-
liği'nin ikinci bölümünde rol almayı kabul ettiklerini
bildirdi.
Foster ve Hopkins'in fihnde rol almayı kabul etme-
sinde önemli bir etken de, senaryoyu Amerika'nın en
iyi ve en pahalı yazarlan arasında yer alan David Ma-
met" in yazması. Filmi Alien. Blade Runner ve Thel-
ma ve Louise gibi fılmleriyle tanınan Ridley Scott yö-
netecek. Kuzulann Sessizliği'nin ilk bölümünün yö-
netmeni olan Jonathan Demme, eleştirmenlenn kita-
bın konusunun çok fazla şiddet içerdiğini ve başanlı
bir film olması için baştan aşağı değiştirihnesi gerek-
riğini söylemeleri üzerine öncelikle kendisine getiri-
len tekJifi geri çevirmişri.
Universal Stüdyolan, Hannibal'in bütçesinin 14 mil-
yon dolaramal olan Kuzulann Sessizliği'nin aksine 60
milyon dolann üzerinde bir rakama ulaşmasından ür-
küyorlar. De Laurentis, kendisi için en uygun mikta-
nn 50 milyon dolar dolaylannda olduğunu belirtiyor.
Yapımcılann, Hopkins ve Foster'm da kişi başına 12
milyon dolann üzerinde para istemesinden korktukla-
n belirtiliyor. Endüstri uzmanlan, her iki oyuncunun
da çok daha düşük bir fiyata bile böyle bir projede rol
almayı kabul edebilecekkrini düşünüyorlar. Yapım-
cılann ve yönetmenin talepleri Mamet'e temmuz ayı
başında De Laurens ve Scott ile yaptığı görüşme sıra-
sında aktanldı. Üçlü bu görüşme sırasında Foster ve
Hopkins'in ortak bir 'yemeği'paylaşacaklan son sah-
neyi, sansürcülerin midesinin bulanacağı olasılığıyla
fılmden atılıp atılamayacağını da tartıştılar. Mamet'in
senaryoyu eylül ayında teslim etmesi bekleniyor.
IŞILDAK VE YELPAZE
ATİLLA BİRKÎYE
••Şimdi Sen Gidiyorsun.
"Şimdisen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin dunırmu onlarda gidiyoriar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlehnsiz edemem bilirsin."
Büyük bir aşkjn, yaz günlerinin coşkusuyla ya-
şanan bir aşkın isimsiz kaldığı bir öyküye tanık ol-
mak ne kadar da hüzünlü...
Yukarıdaki dizeler, tam kırk beş yıl önce, belki
de tanık olduğum bu aşk öyküsü için yazılmıştı.
Türkçedeki en güzel aşk şiirinin bu dizeleri, bel-
ki de yıllarca önce yazılan aşka adanmış bir kita-
bın kahramanı için yazılmıştı.
Belki de, henüz sahnelenmemiş tek kişilik bir oyu-
nun tek oyuncusu için yazılmıştı.
Birtiyatro sahnesinin loş ışığında, adam birden-
bire yerinden kalktı ve bir sannnın içinde buldu ken-
dini:
Bir yanılsama.
Sen bir yanılsamasın belki de.
Yıllardıraşkı arayan biradamın, hüzünlü birada-
mın karşısına çıktığını sandığı bir yanılsama.
Belki de yalnızca benim zihnimde varsın.
Bilincim yarattı seni.
Sen, benim düşlerimin bir izdüşümüydün, sen
sandığım bir düşüncenin izdüşümü.
Ne acı ve ne gerçek...
Böyle bir oyun oynayacağını biliyordum, zihni-
min.
Yoksa, şimdi de bir yanılsamanın içindeyim?
Neyin gerçek, neyin bir izdüşüm olduğunu ka-
nştınyonjm.
Sen gerçekten varmısın?
Aşk da mı bir yanılsama yoksa?..
Gerçekte bu bir sanndan başka bir şey değil. Aş-
kı yitirmiş bir adamın sannlandır, hiç kuşkusuz ki.
Yıllarca yazdık, yıllarca savunduk aşkın bizim için
kaçınılmaz variığını; üstelik yazdık "mutlu aşk'lar
da var" diye.
Yeter ki biz onu yaşamak isteyelim: O büyülü, o
gizemli, o çekici rastlantıda, o unutulamaz karşı-
laşmada bulursak kendimizi.
Oyle ya, başka türlü yazılır mıydı, aşağıdaki di-
zeler:
Senden aynlmak imkânsız
bir günde olsa
Variığın rengârenk bir çiçek
çölün ortasında
Geçmişe doğru yol alınıp, yakın bir geçmiş de
olabilirbu, anılann içinegirildiğinde, unutulması ola-
naksız o kadar çok tutku ve coşku vardır ki...
Biz yine de sâhneye dönüp, çaresiz bir gidişin
arkasından haykıran, belki de isyan demek gere-
kir buna, o sanrılı adamı görmezlikten gelmeyip,
kulak verelim:
Ben ve nesneler, ıssız kent; kent belki hep ıssız-
dı, insanlar ve doğa, yeşil ve mavi. Dağlar, ağaç-
lar...
Belki de, yalnızca sen bir yanılsamaydın.
Beynimin, duygulanmın oluşturduğu bir yanıl-
samaydın.
Hiçbir kez seni göremeyeceğim.
Sen zaten yoktun.
Görüntündü bende olan.
Ah, aşk n'apmalıyım şimdi...
Dünyaya küsüp, binlerce yıl, yemeden içme-
den kesilip, bir odaya mı kapanayım?
Yoksa seni aramalı mıyım?
Artık, burada bitiriyonım.
Variığını beynimin içinden siliyorum.
Sen yoksun.
Sen, yalnızca bir hayalsin ve ben seninle asla
sevişemeyeceğim, ruhuna yaklaşamayacağım.
Gülûşüne, evet o yüreğinin saflığını ortaya ko-
yan gülûşüne dokunamayacağım...
Ama, güzel birhayaldin ve ben, gerçekten âşık
olmuştum.
Belki gidişin de bir yanılsama.
Sannlı adam da doğruyu resmediyordur belki,
bir yanıyla; şayet, yaşam büyük bir sahneyse...
McCartney'in sergisine ilgi
• Kültür Servisi - Efsanevi Beatles grubunun
üyelerinden Paul McCartney'in resim sergisini,
açıldığı 30 Nisan tarihinden bu yana 37 bin 500 kişi
ziyaret etti. McCartney'in ilk resim sergisi olan ve
Almanya'nın Siegen kasabasında açılan serginin
yönetmeni Wolfgang Suttner, ziyaretçilerin yüzde
30'unun yurtdışından geldiklerini bildirdi. Suttner'ın,
ortalama 20 bin izleyici toplayacağını tahmin ettiği ve
umulanın çok üzerinde ilgi gören sergi, şimdiden
Almanya, Ingiltere, Avusturya, Yunanistan, Slovakya,
Güney Kore ve Ukrayna'dan davetler almaya başladı.
Altaylardan destan: Maaday Kara
• Kültür Servisi - Prof. Dr. Emine-Naskali'nin
Altayca aslından çevirerek hazırladığı Altay Destanı
'Maaday Kara', Yapı Kredi Yayınlan'ndan çıktı.
'Maaday-Kara', Güney Sibirya'da yaşayan AJtay
Türklerinin destanı. Binlerce yıllık yaşam
mücadelesinin yaşlı baba Maaday Kara ve yaşamı
sürdürecek olan oğlu Kögüdey Mergen'in yaşamına
sığdınlarak anlattığı destanda odak noktası, ölüm
korkusu ve ölümsüzlük arayışı. Kitapta, Maaday Kara
destanının Sazon Saymoviç Surazakov'un 1964'te
Aleksey Grigoreviç Kalkin'in anlatımından derlediği
Altay Türkçesi metninin çevrimyazısı ile Türkiye
Türkçesine çevirisi yanında, destanı çeviren Prof. Dr.
Emine Gürsoy Naskali'nin aynntılı giriş yazısı,
metinde geçen Altayca kelimeler ve özel isimler için
birer dizin ve geniş bir bibliyografya yer alıyor.
hgüzfer en çok Vivauryi sevfyop
• Kültür Servisi- Vivaldi'nin ünlü yapıtı 'Dört
Mevsim' tngilizler'in en sevdiği klasik müzik
yapıtlan listesinin başında bulunuyor. 20'lik listede
Bach, Brahms ve Schubert ise yer almıyor. Vivaldi'yi
Rahmaninof ve Mozart'ın izlediği listede
Beethoven'ın 6 No'Iu senfonisi dokuzuncu, 9 No'lu
senfonisi 16. ve 5 No'lu senfonisi 17. sırada
bulunuyor. Listedeki yapıtlar genelde 17. yüzyıldan -
20. yüzyıla uzanan sürece ait, filmlerden, düğün
törenlerinden ya da ticari yayımlardan anımsanan
melodiler. BBC Müzik Magazin dergisinin editörü
Helen WaIIace, kitlelerin seçimlerini artık öncelikli
olarak sinema ve televizyonun yönlendirdiğini
belirtiyor. 'Messiah'la Handel, 'Nabucco'yla Verdi,
'Carmina Burana'yla Orffve 'Aranjuez
Konçertosu'yla Rodrigo da listedeki öteki isimler.