Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 TEMMUZ 1999 SALI CUMHURİYET SAYFA
i l U l \ kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15
48. Uluslararası Venedik Bienali'nde 'deneysellik' ve 'bütünlük' iç içe
Her şey açık, her şey yan yanaALİAKAY
VENEDlK-San Marco Meydanı. Flo-
rean kahvesi orkestrası kalabahktan ve
uğultudan duyulmuyor neredeyse: saat:
14. Sıcak ve turistlerin kalabalığı şaşır-
tıyor Istanbul'dan ve hatta Paris'ten ge-
teni. lstanbul'da ve Paris'te turist var;
ama sadece turist yok. Venedik bir turist
merkezi bu mevsimde. Sadece onlar var
sanki.
48. Venedik Bienali için Venedikliler
özel vaporetto seferleri koymuşlar. Özel
vapurlar izleyiciyi Bienal'e götürecek.
KorkuJuyor kalabalıktan. San Marco mey-
danı öğlen sıcağinda böyleyse. kimbilir,
Bienal için ne kadar kuyruk yapmak ge-
rekecek? Vaporetto'ya biniyoruz. Tık-
lun tıklım. Herkes birbirine değiyor. Ter
ve ten. Kalabalık ürkütüyor. Hırsızlar
herhalde kol geziyordur. Giardini di Cas-
tello"ya geliyoruz. Kimse inmiyor. Biz-
den başka. Bu biraz şaşırtıyor. Istanbul
Bienali'nin az gezildiğini bilenler olarak
yüz küsur yıllık Venedik Bienali'nin gi-
rişinin bu kadar tenha olmasına akıl er-
diremiyoruz. Biraz daha yürümek gerek.
Belki. bir kuyruğa rastlanz \e içeriye gi-
reriz biraz bekleyerek. Acaba öğle sıca-
ğı mı insanlan korkutmuştu? tçeriye gi-
rilen kapıda kimse olmadığı gibi. parkın
içerisi de boş duruyor.
Bilet alıp içeri giriliyor. Parkın içinde
birkaç adım sonra ulusal pavyonlar gö-
züküyor. llk olarak Ispanya çıkıyor kar-
şımıza. Jçeride iki Japon ve biz. Bakıyo-
ruz. Duvarda Valdes'in tualleri asılı. Bi-
raz daha ileride iki kırmızı iskemle ve yer-
de bir üçgen kıllar demeti: Adı Göksel Mü-
zik. Dada ve Fluxus esprisi devam edi-
yor. Hani bitmişti? Demek yok öyle bit-
me diye bir şey. Hep yazmadık mı bunu?
İki lspanyol sanatçı bu pavyonu doldur-
maya çalışmış. Esther Ferrer ve Mano-
lo Valdes. David Perez ise lspanyol küra-
tör. Valdes tualler yapıyor. Pkasso'ya
göndermeli, tıpkı Hockney'in gönder-
meleri gibi. Aynı şey değil. Ferrer ise fo-
toğraflarla eski ve yeni hali birleştiriyor.
Birdizi fotoğraf: Şöyleydi. Böyle oldu.
Bir çeşit süreç çalışması diye adlandın-
labilir. Ancak; bir salon çok şaşırtıyor
bizi: tki gırişli bir oda. Ortada saraylara
layık birdev ayna çerçevesi: Kafamızı uza-
tıyoruz. Kendimizi görecekken iki Japon
çıkıyor aynadaki siluetimizde. Şaşırtıcı.
Onlar, çünkü bizle beraber aynı pavyo-
nu geçen Japonlar. Ayna etkisi. Ama La-
can'ın tersine. ayna her zaman ötekini
gösteriyor. Belki de Levinas'a daha ya-
kın duruyor sanatçı: Önce öteki var. Ben
kendimden geçmiyorum. Karşımdakı b^-
nı var ediyor. ' ]_
'İsrail pavyonu çok etldleykT
Heyecan ıçınde daha önce bıldiğim
Belçika pavyonuna giriliyor. Sis. Kapı-
lar açık; ama içerisi sisle dolmuş. Yanda
birdemet dev boyutlu fotograf. Alınabi-
lir. Karşısında ise: Alınamaz. Duvarda-
ki fotoğraflara bakmak ûzere yûrüyoruz.
Göz gözü görmüyor. Ama içeride yine taş
çatlasa dört kişi var. Klostrofobisi olan-
lara kötü haber. Gözden kayboluyor ın-
san biraz uzaklaşınca. Michel François ve
Ann Veronice Janssen'in ışlerine Laurent
Jacob küratörlük ediyor. François fotoğ-
raflan sergilerken Janssen sisle örtüyor
onlan.
Biraz daha ileride bienalin en etkile-
yici pavyonlanndan biri olan Israil pav-
yonu var. Philip Rantzerve Simcha Shir-
man'a Meir Ahorson küratörlük yapı-
yor. Burada, serginın duvarlannda tari-
hin karanlık sayfalanndan biri olan T e -
merküz kamplarT kulelenyle dolu olan
fotoğraflar var. Bunlann ortasında ise cı-
lız bir dürbünlü tüfek. Beyaza boyanmış
sanki banşçıl bir şekilde kendısini koru-
mak istercesine Shirman'ın bu fotograf
ve enstalasyonu tüyleri ürpertircesine 20.
yüzyılın barbarlığını bir kez daha hatır-
latıyor. Ardından şiiryazılabilirmi? Evet
ama başka artık yazılan şiirler. Ceian en
gûzel şiirlerinden birini sonra yazdı. Ama
ne pahasına. Sessizlik ve durgunluğun
coşkusu içinde. Tarihin şahidi. Rantzer ise
bir odayı dolduran dev enstalasyonuyla
çocuk çığlıklannı dev boyutlu şişip şişip
havalanan ve sonra yine yere oturarak
yatan bebek oyuncaklarla kanştınyor. Cı-
lız bir tüfek bir yanda dev boyutlu ve tiz
çığlıklı bebekler diğer yanda Israil pav-
yonunu unutulmaz kılıyor.
'Meseie var. Çıkmaz var
5
O kadar ki, hemen ardından Amerikan
payvonuna girdiğinde insan "mesetesiz-
filde"karşı karşıyageliyor sanki. Duvar-
larda kör alfabesiyle yazılann işaretleri
ve deliklerden de pembe boyalar nefesin
sesiyle dökülüyor izleyicinin bakışlan
arasında. Israil pavyonundan sonra bana
etkisinin zayıf kaldığını düşündûrtüyor.
Acaba daha önce mi girmeliydik? Japon
pavyonuna girildiğinde ise Tatsua Miya-
jima'nın işiyle karşılaşıyoruz. Bunu san-
ki daha önce gördük Istanbul Bianeli sı-
rasında; Rene Block zamanında: Orien-
tation'da 1995 yılında. Zaman dijital ışık-
lardan yapılmış rakkamlarla yeniden ye-
rine geliyor. Zamanı bir kez daha yaşı-
yoruz sanki, bizimkisi Istanbul Bienali ile
alakalı birdönüş; ama bir dönüş var. 2450
mavi ışık döndürüp duruyor züınimizi. Na-
gazaki'ye atılan bombadan sonra zama-
nı nasıl geri götürebileceğiz? Mesele var.
Çıkmaz var. Ama etkisi çok yaptığı ışık
enstalasyonunun, yan soyut yan kozmik
bir iş ile imzalıyor eserini. lsveç, Norveç
ve Finlandiya ise birlikte bir pavyon oluş-
turuyor. Burada da Eija Lüsa Ahtila'nın
23 dakikalık projeksıyon filmi çok etki-
leyici.
1997'de Rosa Martinez'in küratörlük
yaptığı Bienal'de Darphane Binalannın
içinden hatırhyoruz kendisinin video ens-
talasyonunu. Bu sefer de "Yara Sarma
Hizmeti" adlı bir fılmde grup terapi ve
metafizik bir geri dönüş söz konusu. Res-
tranlı sanatçı Shirin Neshat.
lusal
pavyonlar ve
Harald
Szeemann'ın
küratörlüğünü
yaptığı dAPER
Tutto başlıkh bir
sergiden oluşan
48. Venedik
Bienali'nde,
üslup veya
bütünlük değil,
üslupsuzluğun
arayışı var.
Sergide
pavyonlann
küratörleri
dışında her şey
açık... Fransız payvonu -Hvang.Yong Ping.
nais'nin "Ölesiye Aşk" filmin-
dekı gıbı ölümden gelen adam
yine yok oluyor kadına görün-
dükten sonra. Tek birhareketle el-
leri ve kollan aşağıya sarktığın-
da, bel büküldüğünde adam yok
oluyor. Ve yine doğruluyor. Ama
canlı kadın aynı hareketi yapma-
sınarağmendoğrulmaktan ve ya-
şamaktan başka bırçareye sahip
değil. Acısıyla ve hasretiyle ya-
şayacak: ve belki de yaşatacak
ölüsünü. Tuhafbir Kuzeyli işi di-
ye adlandırmak istiyorum. Çün-
kü dogma fılmlerine çok benzet-
tim. Lars VonTrier'in metafizi-
ği iie alakalandırdım. Başkalan
neyle alakalandırdı acaba? Hep
merak ederim?
Fransız pavvonunda ise iki sa-
natçı: Jean Pİerre Bertrand ve
Huang Yong Ping birlikte çalış-
mışlar. Pıng'ın ağaç gövdeleri
üzerine yerleştirdiği dev boyut-
lu hayvan heykellerinin vanında Bert-
rand limonlan sergiliyor. İlende ise yen
kırmış: Destrüksiyon. Dekonstrüksiyon.
Biri de derki, Roods ve Roots arasında-
ki benzerlik, ikisinin arasındaki ilişki
Yol ve kök. Köksap ve yersizyurdsuzlaş-
ma. Çinli sanatçı Fransız pavyonunda
Fransız sanatçı ise "uzun yürüyüşte" san-
ki. lkili kapmalar ve ikili çalışmalar dik-
kaıçekicf
Danimarka pavyonunda da Peter Bon-
de ve Jason Rohades "kartopu'" adını
verdikleri işlerinde ulusal pavyonlan ih-
lal ediyorlar Szeemann geleneği korur-
ken "yasaklaşmalarla" yürümüş yolun-
da. Amenkalı ve Danimarkalı sanatçıla-
nn ortak çalışması "Araba yanşlan'* ve
Bienalin sanatçılannın yanşmasmı konu
etmiş. Bienalde ödül almak içın çalışan
Loise Bourgeois "Topian" 1999.
sanatçı lann Racing yanşlan gibi araba-
larGrandpnx içinkapışmaktalar. Direkt
bir gönderme; ama devasa bir enstalas-
yon düzenlemesi. Düzenleme diyorum:
çünkü hep video. hem araba tekerlekle-
n renk renk boyanmış. hem de yanşlar-
la ilgili ses enstalasyonlan: "Enstalas-
yonlann boyutian büyümüş" dıyor biri.
Polonya pavyonunda ise bizim yakından
tamdığımızbirsanatçmın Şükran Moral'ın
etkisini hissediyoruz sanki. Katarzyna
Kozyra Hamam ve oryantalist bir cin-
selliği yakalamaya çalışmış. Tıpkı Soo-
Ja Kim'in sergi salonuna koydugu çuval-
lar ve çuvallann yüklendiği kamyonu-
nun bıze Gülsün Karamustafa'yı ve Hü-
seyin Bahri Alptekin \e Mkhael Mor-
ris'in 1995 Istanbul Bienalfndesergile-
dıklen Rus kamyonunu anımsattıklan gi-
bi. Burada bizde hep konuşulan ve
etkilerin tek taraflı olduğunu iddia
edenlere bir hatırlatma daha yap-
mak gerekecek diye düşünüyorum.
Panellerde veya toplantılarda Türk
sanatçılannın hep Batı'da yapılan-
lardan "etkilendikleri*' söylenir.
Yıllardır bunun tek taraflı olmadı-
ğını ve etkilerin etki almak ve ver-
mek şeklinde geliştiğini söyledik.
Zannediyorum bu ömekler kanırru-
zı kuvvetlendirmekte.
Tüm pavyonlan burada yazmak
mümküm değil; ama serginin iki
ana eksenden oluştugunu belirte-
biliriz; Bir: ulusal pavyonlar, iki; Ha-
rald Szeemann'ın küratörlüğünü
yaptığı ve adına dAPER Tutto de-
diği bir farklı sergı. Pavyonlann
küratörlerinin dışında: her şey açık
ve bana göre "her şey yan yana" bir
sergı ile karşı karşıyayız. Aynı sa-
natçının aynı odada farklı malzeme
ve araçlarlaçalışmalannın sergile-
ndiği "açık" ve "deneysel'" bir sergi iz-
leniyor. Bir soyut tuval. bır fıgüratif, bir
fotoğraf. bır video. bir nesne ve hepsi
yan yana: Her şey yan yana. Üslup veya
bütünlük değil: üslupsuzluğun arayışı
var Deleuze'ün yazdığı gibi, tek üslup.
üslubun yok edıldiği yerde var. Üslup de-
ğil. üslubun tecrübesi var: Içkinlik: aşkın-
hk değil.
Bu sergide, benim 1995 Istanbul Bi-
enali'den beri takip ettiğim genç bir sa-
natçı en çok ilgiyi toplar gibi duruyor WB-
liam Kentridge. 1955 doğumlu bu sanat-
çı çizgileri ve animasyon filmiyle seyir-
ciyi neredeyse büyülüyor. 1995 Biena-
li'nde antrepo binalannda yapılan sergi-
de Kentridge. Kongo-Brazaville tren yo-
lunda. Batı'nın kanlı sömürgecilik dene-
yimini resmetmiştı desenleriyle. Burada
Altın Aslan Bourgeois veNauman hn
48. Venedik Bienali'nin Zdenka Bodovinac. Okwui
Envvezor, tda GianeUL, Yuko Hasegawa ve Rosa
Martinez tarafından oluşturulan uluslararası jürisinin
verdiği karara göre; Doug .\itken, Cai Gugo-Qiang,
Shirin Neshat uluslararası ödüle layık görüldüler. Altın
Aslan ödülü ttalyan pavyonundan Monica Bomicini,
Bruna Esposito, Luisa Lambri, Paola Prvi ve Graria
Toderi'ye geleneksel pavyonlarda yeni durüşlan
nedeniyle verildi. Asıl Altın Aslan ödülleri ise cağdaş
sanatın iki ustasına Louise Bourgeois'ya ve Bruce
Nauman'a verildi. Bu iki sanatçıyı Türk sanatseverleri
1995 ve 1997 bienallerinden hatırlayacaklar. Bu. başka
bir anlamda, buraya gelen sanatçılann hakkında da
bize bilgi vermiş oluyor ve Istanbul Bienali'nin
önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Onur Ödülleri
ise Georges Adeagbo, Eija-Liisa Ahtila ve Katarzyna
Kozra'ya verilmiş. Resmi olmayan ödül (UNESCO
Ödülü) ise Ghada Amer'in.
da yine kapitalizm ve iletişim boyutu ile
uğraşmakta. Siyasi olduğu kadar. duyar-
lı ve estetik olarak niteleyebileceğim ça-
lışmasında Rus ve Alman Dışavurumcu
sinemasını hatırlatırcasına animasyon
tekniğinı kulianıyor. Johannesburg'daya-
şayan sanatçı, tüm Güney Afrika dene-
yiminden gelen bilinciyle kapitalist iliş-
kileri ve sömürge sonrası dönemi sorgu-
lamaya devam ediyor; post-küresel soru-
lar sorduruyor izleyiciye; hayvan-oluşla-
ra doğru yol aldırmaya çalışıyor. Apart-
heid'rn smıfsal ve ırksal çatışmalanrun "s-
nıf mücadeksi" üzerine olan gücünü bir
kez daha taşıyor odasına. Seyredenler ise
mıhlanıp kalıyor filmine (35 mm. Video
ve CD). Başka birçok video aynı şekilde
izleyiciyi kendisine bağlayamıyor ve ne
yazık ki. demek zorunda kalıyorum (çün-
kü Lola ve Bilidikid'i beğenen bir izle-
yıci olarak),-Kutluğ Ataman'ın dörtlü
projeksiyonu sergi odasına gireni hemen
dışanya yolluyor, lfade sıkıntısı. Anla-
tımsızlık. Meselesi olan bir iş olmasına
rağmen anlatım karmaşasında kalıyor.
Belki de. çok fazla dolu. Buna karşın Is-
tanbul Bienallerinden tanıdığımız Shi-
rin Neshat'ın "Hava Boşluğu" adlı vide-
osu olağanüstü bir duyarlılıkla izleyici-
yi yerine neredeyse çakıyor. Nefes al-
maksızın seyredilen bir Iran kadın-erkek
ilişkisi. Arsenale'de, bir duvarda göste-
rilen ekranda erkek şarkıcı kadife sesiy-
le Azeri bir şarkıya başlıyor. tzleyıcisi er-
keklerden oluşuyor "Civanım'' diye baş-
layan şarkı bittiğinde karşısmdaki duvar-
dâki ekranda "interaktir' bir şekilde hiç
seyircisi olmayan bir salonda "sözü olma-
yan" bir sesle kadın şarkıcının sesinin
yükseldiğini duyuyoruz. Erkek şarkıcı
"hava boşlugundavTnıscasna" dönüp ka-
dına doğru, karşı duvara dönüp bakıyor.
Yüzündeki şaşkınlık ve hayranlık ifade-
si tüm şarkı boyunca duruyor. O da bi-
zim gibi "çakıfap kah>t)r'',hayranlıkla.
'Çinliler işterini iyi yapıyor'
Tese'den çıkarken şaşırtıcı bir işe şaş-
kınlık içinde bakıyoruz: PipOotti Rist'in
bir makineden çıkarthğı ve beyaz balon-
lann önce havaya doğnı yükselip sonra
da yere doğru mdiğinde "patiayıp" bir sis
bulutuna dönüştüğü çalışması "Geçer-
sizfik" anlamını taşıyor.
Bir de. Çinlilerden söz etmek gereke-
cek; Szeemann'ın Lyon Bienali'nden be-
ri sanat dünyasına tanıttığı Çinlı sanatçı-
lar. Işlenni genellikle çok iyi yapıyorlar.
Teknikleri ve esprileri kuvvetli. Tinsel
ve metafizik yanlan hissediliyor. Veçok
ironik ve eleştireller. Bienalde sık sıkdu-
yulan şey; Birbırlerini de çok destekliyor-
larmış. Her bir tekil işin dayanışma üze-
rine kurulmuş olması ilginç bir ilişkiler
ağını ortaya koyuyor.
Giardini'nin en ucunda ltalya pavyo-
nu var. Burası Szeemann' ın dAPER Tut-
to adlı temasına aynlmış; yani Her yanıy-
la acıklık, Her şey yan yana 1980 yılında
aynı küratörün AchleBonHoOlivaile bir-
likte geliştirdikleri bu Aperto sergileri
gençlere aynlırken, Jean Oairbu sergi-
leri kaldırmıştı 1995 yılında. Szeemann
bu sefer yaş hiyerarşisini gözetmeden
Açıklık ve Bütünlüğü birbiri içine soku-
yor.
Ulusal ve uluslararası; yerel ve küre-
sel, eser ve eser dışı, tuval ve figüratif ve
soyut ve enstalasyon ve video ve projek-
siyon ve konulu film ve psikanaliz ve
sosyoloji ve siyaset ve felsefe ve sanat ta-
rihi ve bilimler tarihi ve teknik ve tech-
ne ve... her şey yan yana duruyor. Bazı
kimseler tuval resminin az olduğundan
bahsetse bile burada her şey yanyana du-
ruyor. Her şey iç içe ve yan yana.
Szeemann sanatçıiaria
birlikte yaşlanıyor
Harald Szeemann çok ilginç bir kişi-
lik. Tekil bir yeri var bu büyük sergiler-
de. Günümüzdeki küratörlerin babası gi-
bi birkonuma sahip. 1957 yılından beri
sergiler yapıyor. Kendisi için bir "yazar-
ışlevi" olduğunu söylüyor, yaptığı sergi-
lerde. Kendisini bir "auteur-sergiyapım-
cısT olarak görüyor. tıpkı Godard'ın bir
"cinemad'auteur" olduğunu söyleyebi-
leceğimiz gibi (Zaten Kunsthalle'den ay-
nlınca iki yıl sinema yapmak üzere para
bulmuş; ama iki ay içinde parayı bitirmiş.
Ve Kassel 'de Documenta'yı yapmaya git-
miş. Önce arşivlerle uğraşsın istenmiş;
ama o sergi yapmayı tercih etmiş. Ona bir
titre bulmuşlar: "Genel Sekreter" konu-
muna getirilmiş, tıpkı Komünist Partisi
Genel Sekreterliği gibi). Bir yerde, ken-
disini " Başka Ülkelerde Tinsel !ş Acen-
tesj" olarak görüyor, VVarhol'un "Fabri-
ka"sı gibi. Kendi yaptığı ışin tinsel oldu-
ğunu vurguluyor. Zihinsel; ama el sanat-
çı lığından başka bir şey olarak koyuyor
yaptığı çahşmalan. Kendisine bazen "ser-
gi düzenfcvicisi", bazen "yazar" diyor-
larmış. 1957 yılında "Şair-ressamlar ve
Ressam-şairler*' sergisiyle başlamış ça-
lışmalanna, 1969 yılında yapılan "Dav-
ramşlar Biçim Oiunca" sergisiyle ise ün-
lenmiş. Burada Beuvs zeytinyağlarını
akıtmış. Weiner müzenin içinden bir met-
rekarelik duvan sökmüş. Bir yıl evvel,
Bern'de Kunsthalle'de Christo ile çalış-
mış.
Sanatçıiaria birlikte yaşlanmış bir kü-
ratör Szeemann. 1980 yılında, Venedik
Bienali'nde Aperto'yu açtığında çağdaş
sanat "üç C ile çalkalanmıştı: Cucchi,
Cfementeve Chü.Bu Venedik Bienali sı-
rasında da Clemente Bolonya'da Modern
SanatlarGalerisi'nde. Villadella Rosa'da
sergiliyor dışavurumcu tekniğini: Hari-
ta Uzerinde Eser. Bana çok Deleuze ve
Guattari'yi anımsatan isim gibi geldi bu
ad. Ve, zaten Bienal boyunca bu iki filo-
zof ve psikanalistin etkilerini görmemek
mümkün değil. Fransa'da felsefe dünya-
sındaki etkilerinden çok, belki de plas-
tik sanatlardaki etkilerinden sözetmek ge-
rekecek. Ve bence, Türkıye'de de.
Rengim Gökmen Paris'te
• Külrür Servisi - Şef
Rengim Gökmen bugün
Paris'te Madeleine
Kilisesi'nde bir konser
yönetecek. tlkbahar ve Yaz
Müzik Akşamlan (Les
Soirees Musicales de
Printemps etd'ete)
organizasyonu kapsamında
gerçekleşecek konserde
Fransız Le Sinfonietta de
Paris Orkestrası, şef
Rengim Gökmen
yönetiminde Mozart Requiem'i yorumlayacak.
Rengim Gökmen önümüzdeki hafta ltalya'da da
konserler yönetecek.
AX' dünya festivalterinde
• Kültür Servisi - Mezopotamya Kültür Merkezi
Sinema Birimi'nin ilk kısa metrajlı filmi olan 'AX'.
ltalya'da düzenlenen 3. Uluslararası Vedo Corto
Kısa Film Festivali'nde yanşıyor. Italyan yönetmen
Emidio Greco. film eleştirmeni Gianni Volpi.
senarist ve yönetmen Umberto Marino, aktör Sergio
Rubini ve yönetmen Antonello De Leo'nun jürisini
oluşturduğu festivalde, festival büyük ödülü, halk
ödülü ve Hassan Gallery tarafından verilecek olan
millenium ödülü bulunuyor. AX ltalya'dan sonra,
ABD'nin California eyaletinde 2 Ağustos'a dek
sürecek olan Palm Springs Uluslararası Kısa Film
Festivali'ne, 12-16 Ağustos'ta Almanya'da 23.
Weiterstadt Açık Hava Film Festivali'ne, 19-28
Ağustos'ta Brezilya'daki 10. San Paulo Uluslararası
Kısa Film Festivali'ne, 19-25 Eylül'de Yunanistan'da
5. Drama Uluslararası Kısa Film Festivali'ne, 28
Ekim-2 Kasım'da ttalya'da Astifest Sinema
Video'99'a ve 12-15 Kasım'da Isviçre'de
düzenlenecek olan Winterhur Kısa Film Günleri'ne
yanşmacı olarak katılacak
Çanakkale'de seramik sergisi
Kühür Servisi- Kale Grubu, 42. kuruiuş
yıldönümü kutlamalan çerçevesinde seramik sergisi
düzenliyor. Bugün açılacak olan sergiye, 37 seramik
sanatçısı katılıyor. Çanakkale'nin Çan ilçesindeki
fabrika sosyal tesisleri içinde yer alan Dr. Ibrahim
Bodur Seramik Müzesi bahçesinde düzenlenecek
sergide, Hamdiye Çolakoğlu, Güngör Güner. Sevim
Çizer. Zehra Çobanlı. Türker Özdoğan. Süreyya
Önen. Mustafa Tunçalp, Bingül Başanr, tlgi Adalan,
Zerrin Demirsi, Lerzan Özer Yeltan, Tüzüm
Kızıltan, Tufan Dağıstanlı. Latife Aktan, Hüseyin
Özçelik, Candan Tevviel, Mutlu Başkaya gibi
sanatçılann yapıtlan yer alıyor. Yann aynca,
Seramik Fabrikalan Konferans Salonu'nda,
seramiğin Türkiye'de gelişimi, seramik tekniği,
teknolojisi ve sanatsal uygulamalan hakkında
konferans düzenlenecek.
Pueııte, Açıkhava liyatrosu'nda
• Kühür Servisi - Dünyada Mambo Kralı ve Latin
jazz hareketinin öncüsü olarak tanınan Tito Puente,
3 Ağustos saat 21.00'de Cemil Topuzlu Açıkhava
Tiyatrosu'nda olacak. Puente'ye 20 kişilik
orkestrası ve 6 kişilik dans grubu eşlik edecek.
Povver FM tarafından organize edilen ve Demirbank
Bireysel ile H2O'nun sponsorluğunda
gerçekleştirilen bu konsere, kendine özgü üslubuyla
flamenko ve pop müziğini klasik gitanyla birleştiren
Alex Fox ve dansçısı Liza, ritimleriyle renk katacak.
6-8 ve 10 milyon TL'den satışa sunulan biletler
Vakkorama Akmerkez. Taksim. Suadiye. Galleria
mağazalanndan temin edilebilecek.
Zeugma antik kentinde kazı
• GAZİAJNTEP (AA) - Zeugma antik kentinde,
Roma dönemi yönetiminin devlet arşivi olduğu
sanılan mühür baskılanna yönelik kazı çahşmalan
devam ediyor. Dr. Ergeç, geçen yıldan bu yana
Gaziantep Arkeoloji Müzesi'nin sorumluluk ve
başkanlığında yürütülen kazı çalışmalan sırasında.
devlet arşivini oluşturan ve 'Bulla' adı verilen 60
bin mühür baskısı ortaya çıkanldığını söyledi.
Mühürbaskısı sayısının, kazı çalışmalanna paralel
artış gösterdiğini belirten Dr. Ergeç, "Yüzük
kaşındaki negatif motif, baskı işlemi sonrası pozitif
hale geliyor. Mühür baskılannın. kullanım alanı
olarak günümüzde de örnekleri var" dedi. Mühür
baskılannın dini. resmi, askeri ve ticari başta olmak
üzere, yazı, mektup, koli, sepet. torba. ferman gibi
taşınacak maddeler ile depo, hazine ya da cephane
odası gibi korunması gereken önemli mekânlann
güvenliğinden emin olunması için açılıp kapatılması
sırasında kullanılan türden olduğunu kaydeden Dr
Ergeç, "Bugünkü resmi kırmızı mühür ya da
güvenlik amacıyla kullanılan kurşun mühürlerin
işlevini üstlenen mühürler, bilimsel
değerlendirmeye almdı. Eser sayısının çokluğu
nedeniyle değerlendirme uzun süre alabilir.
Çalışmalar bitınce metropoller ve komşu kentlerle
olan dini, askeri, resmi ve ticari ılişkilerin boyutu
da ortaya çıkar" dedi. Türkiye'de ilk kez kazıda
mühür baskısı ortaya çıkanldığını ifade eden Dr.
Ergeç, şimdiye kadar mühür baskılannın tesadüfler
sonucu bulunduğuna dikkati çektı.
Büyükada'da sokak sengisî
• Kühür
Servisi-
Nuran
Atalay, kolaj
tablolanyla
Büyükada
Müjde
Sokak'ta bir
sergi
düzenliyor.
Sadece bir
gün sürecek
olan 'Kâğıdın Yeniden Doğuşu' başlıkh sokak
sergisi, 31 Temmuz Cumartesi günü saat 18.00-
20.30'da gerçekleşecek. Sergi Adalar Vakfı
yaranna açılıyor.
BUGÜN
• AKSANAT'ta saat 12.30 ve 18.30'da laser-
discten ChickCorea ve Friedrich Gulda'nın 1982
Münih Konseri ızlenebilir. (252 35 00)
• BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT
MERKEZt'nde saat 10.00-13 OO'te Uğur
Degirmencioglu'nun 'Ses ve Devinim Atör>esi', saat
12.30-17.30'da Verdi'nin 'Un Balloin Maschera'
operası videodan sunulacak. (292 06 55)