24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 TEMMUZ 1999 SALI CUMHURİYET SAYFA i l U l \ kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15 48. Uluslararası Venedik Bienali'nde 'deneysellik' ve 'bütünlük' iç içe Her şey açık, her şey yan yanaALİAKAY VENEDlK-San Marco Meydanı. Flo- rean kahvesi orkestrası kalabahktan ve uğultudan duyulmuyor neredeyse: saat: 14. Sıcak ve turistlerin kalabalığı şaşır- tıyor Istanbul'dan ve hatta Paris'ten ge- teni. lstanbul'da ve Paris'te turist var; ama sadece turist yok. Venedik bir turist merkezi bu mevsimde. Sadece onlar var sanki. 48. Venedik Bienali için Venedikliler özel vaporetto seferleri koymuşlar. Özel vapurlar izleyiciyi Bienal'e götürecek. KorkuJuyor kalabalıktan. San Marco mey- danı öğlen sıcağinda böyleyse. kimbilir, Bienal için ne kadar kuyruk yapmak ge- rekecek? Vaporetto'ya biniyoruz. Tık- lun tıklım. Herkes birbirine değiyor. Ter ve ten. Kalabalık ürkütüyor. Hırsızlar herhalde kol geziyordur. Giardini di Cas- tello"ya geliyoruz. Kimse inmiyor. Biz- den başka. Bu biraz şaşırtıyor. Istanbul Bienali'nin az gezildiğini bilenler olarak yüz küsur yıllık Venedik Bienali'nin gi- rişinin bu kadar tenha olmasına akıl er- diremiyoruz. Biraz daha yürümek gerek. Belki. bir kuyruğa rastlanz \e içeriye gi- reriz biraz bekleyerek. Acaba öğle sıca- ğı mı insanlan korkutmuştu? tçeriye gi- rilen kapıda kimse olmadığı gibi. parkın içerisi de boş duruyor. Bilet alıp içeri giriliyor. Parkın içinde birkaç adım sonra ulusal pavyonlar gö- züküyor. llk olarak Ispanya çıkıyor kar- şımıza. Jçeride iki Japon ve biz. Bakıyo- ruz. Duvarda Valdes'in tualleri asılı. Bi- raz daha ileride iki kırmızı iskemle ve yer- de bir üçgen kıllar demeti: Adı Göksel Mü- zik. Dada ve Fluxus esprisi devam edi- yor. Hani bitmişti? Demek yok öyle bit- me diye bir şey. Hep yazmadık mı bunu? İki lspanyol sanatçı bu pavyonu doldur- maya çalışmış. Esther Ferrer ve Mano- lo Valdes. David Perez ise lspanyol küra- tör. Valdes tualler yapıyor. Pkasso'ya göndermeli, tıpkı Hockney'in gönder- meleri gibi. Aynı şey değil. Ferrer ise fo- toğraflarla eski ve yeni hali birleştiriyor. Birdizi fotoğraf: Şöyleydi. Böyle oldu. Bir çeşit süreç çalışması diye adlandın- labilir. Ancak; bir salon çok şaşırtıyor bizi: tki gırişli bir oda. Ortada saraylara layık birdev ayna çerçevesi: Kafamızı uza- tıyoruz. Kendimizi görecekken iki Japon çıkıyor aynadaki siluetimizde. Şaşırtıcı. Onlar, çünkü bizle beraber aynı pavyo- nu geçen Japonlar. Ayna etkisi. Ama La- can'ın tersine. ayna her zaman ötekini gösteriyor. Belki de Levinas'a daha ya- kın duruyor sanatçı: Önce öteki var. Ben kendimden geçmiyorum. Karşımdakı b^- nı var ediyor. ' ]_ 'İsrail pavyonu çok etldleykT Heyecan ıçınde daha önce bıldiğim Belçika pavyonuna giriliyor. Sis. Kapı- lar açık; ama içerisi sisle dolmuş. Yanda birdemet dev boyutlu fotograf. Alınabi- lir. Karşısında ise: Alınamaz. Duvarda- ki fotoğraflara bakmak ûzere yûrüyoruz. Göz gözü görmüyor. Ama içeride yine taş çatlasa dört kişi var. Klostrofobisi olan- lara kötü haber. Gözden kayboluyor ın- san biraz uzaklaşınca. Michel François ve Ann Veronice Janssen'in ışlerine Laurent Jacob küratörlük ediyor. François fotoğ- raflan sergilerken Janssen sisle örtüyor onlan. Biraz daha ileride bienalin en etkile- yici pavyonlanndan biri olan Israil pav- yonu var. Philip Rantzerve Simcha Shir- man'a Meir Ahorson küratörlük yapı- yor. Burada, serginın duvarlannda tari- hin karanlık sayfalanndan biri olan T e - merküz kamplarT kulelenyle dolu olan fotoğraflar var. Bunlann ortasında ise cı- lız bir dürbünlü tüfek. Beyaza boyanmış sanki banşçıl bir şekilde kendısini koru- mak istercesine Shirman'ın bu fotograf ve enstalasyonu tüyleri ürpertircesine 20. yüzyılın barbarlığını bir kez daha hatır- latıyor. Ardından şiiryazılabilirmi? Evet ama başka artık yazılan şiirler. Ceian en gûzel şiirlerinden birini sonra yazdı. Ama ne pahasına. Sessizlik ve durgunluğun coşkusu içinde. Tarihin şahidi. Rantzer ise bir odayı dolduran dev enstalasyonuyla çocuk çığlıklannı dev boyutlu şişip şişip havalanan ve sonra yine yere oturarak yatan bebek oyuncaklarla kanştınyor. Cı- lız bir tüfek bir yanda dev boyutlu ve tiz çığlıklı bebekler diğer yanda Israil pav- yonunu unutulmaz kılıyor. 'Meseie var. Çıkmaz var 5 O kadar ki, hemen ardından Amerikan payvonuna girdiğinde insan "mesetesiz- filde"karşı karşıyageliyor sanki. Duvar- larda kör alfabesiyle yazılann işaretleri ve deliklerden de pembe boyalar nefesin sesiyle dökülüyor izleyicinin bakışlan arasında. Israil pavyonundan sonra bana etkisinin zayıf kaldığını düşündûrtüyor. Acaba daha önce mi girmeliydik? Japon pavyonuna girildiğinde ise Tatsua Miya- jima'nın işiyle karşılaşıyoruz. Bunu san- ki daha önce gördük Istanbul Bianeli sı- rasında; Rene Block zamanında: Orien- tation'da 1995 yılında. Zaman dijital ışık- lardan yapılmış rakkamlarla yeniden ye- rine geliyor. Zamanı bir kez daha yaşı- yoruz sanki, bizimkisi Istanbul Bienali ile alakalı birdönüş; ama bir dönüş var. 2450 mavi ışık döndürüp duruyor züınimizi. Na- gazaki'ye atılan bombadan sonra zama- nı nasıl geri götürebileceğiz? Mesele var. Çıkmaz var. Ama etkisi çok yaptığı ışık enstalasyonunun, yan soyut yan kozmik bir iş ile imzalıyor eserini. lsveç, Norveç ve Finlandiya ise birlikte bir pavyon oluş- turuyor. Burada da Eija Lüsa Ahtila'nın 23 dakikalık projeksıyon filmi çok etki- leyici. 1997'de Rosa Martinez'in küratörlük yaptığı Bienal'de Darphane Binalannın içinden hatırhyoruz kendisinin video ens- talasyonunu. Bu sefer de "Yara Sarma Hizmeti" adlı bir fılmde grup terapi ve metafizik bir geri dönüş söz konusu. Res- tranlı sanatçı Shirin Neshat. lusal pavyonlar ve Harald Szeemann'ın küratörlüğünü yaptığı dAPER Tutto başlıkh bir sergiden oluşan 48. Venedik Bienali'nde, üslup veya bütünlük değil, üslupsuzluğun arayışı var. Sergide pavyonlann küratörleri dışında her şey açık... Fransız payvonu -Hvang.Yong Ping. nais'nin "Ölesiye Aşk" filmin- dekı gıbı ölümden gelen adam yine yok oluyor kadına görün- dükten sonra. Tek birhareketle el- leri ve kollan aşağıya sarktığın- da, bel büküldüğünde adam yok oluyor. Ve yine doğruluyor. Ama canlı kadın aynı hareketi yapma- sınarağmendoğrulmaktan ve ya- şamaktan başka bırçareye sahip değil. Acısıyla ve hasretiyle ya- şayacak: ve belki de yaşatacak ölüsünü. Tuhafbir Kuzeyli işi di- ye adlandırmak istiyorum. Çün- kü dogma fılmlerine çok benzet- tim. Lars VonTrier'in metafizi- ği iie alakalandırdım. Başkalan neyle alakalandırdı acaba? Hep merak ederim? Fransız pavvonunda ise iki sa- natçı: Jean Pİerre Bertrand ve Huang Yong Ping birlikte çalış- mışlar. Pıng'ın ağaç gövdeleri üzerine yerleştirdiği dev boyut- lu hayvan heykellerinin vanında Bert- rand limonlan sergiliyor. İlende ise yen kırmış: Destrüksiyon. Dekonstrüksiyon. Biri de derki, Roods ve Roots arasında- ki benzerlik, ikisinin arasındaki ilişki Yol ve kök. Köksap ve yersizyurdsuzlaş- ma. Çinli sanatçı Fransız pavyonunda Fransız sanatçı ise "uzun yürüyüşte" san- ki. lkili kapmalar ve ikili çalışmalar dik- kaıçekicf Danimarka pavyonunda da Peter Bon- de ve Jason Rohades "kartopu'" adını verdikleri işlerinde ulusal pavyonlan ih- lal ediyorlar Szeemann geleneği korur- ken "yasaklaşmalarla" yürümüş yolun- da. Amenkalı ve Danimarkalı sanatçıla- nn ortak çalışması "Araba yanşlan'* ve Bienalin sanatçılannın yanşmasmı konu etmiş. Bienalde ödül almak içın çalışan Loise Bourgeois "Topian" 1999. sanatçı lann Racing yanşlan gibi araba- larGrandpnx içinkapışmaktalar. Direkt bir gönderme; ama devasa bir enstalas- yon düzenlemesi. Düzenleme diyorum: çünkü hep video. hem araba tekerlekle- n renk renk boyanmış. hem de yanşlar- la ilgili ses enstalasyonlan: "Enstalas- yonlann boyutian büyümüş" dıyor biri. Polonya pavyonunda ise bizim yakından tamdığımızbirsanatçmın Şükran Moral'ın etkisini hissediyoruz sanki. Katarzyna Kozyra Hamam ve oryantalist bir cin- selliği yakalamaya çalışmış. Tıpkı Soo- Ja Kim'in sergi salonuna koydugu çuval- lar ve çuvallann yüklendiği kamyonu- nun bıze Gülsün Karamustafa'yı ve Hü- seyin Bahri Alptekin \e Mkhael Mor- ris'in 1995 Istanbul Bienalfndesergile- dıklen Rus kamyonunu anımsattıklan gi- bi. Burada bizde hep konuşulan ve etkilerin tek taraflı olduğunu iddia edenlere bir hatırlatma daha yap- mak gerekecek diye düşünüyorum. Panellerde veya toplantılarda Türk sanatçılannın hep Batı'da yapılan- lardan "etkilendikleri*' söylenir. Yıllardır bunun tek taraflı olmadı- ğını ve etkilerin etki almak ve ver- mek şeklinde geliştiğini söyledik. Zannediyorum bu ömekler kanırru- zı kuvvetlendirmekte. Tüm pavyonlan burada yazmak mümküm değil; ama serginin iki ana eksenden oluştugunu belirte- biliriz; Bir: ulusal pavyonlar, iki; Ha- rald Szeemann'ın küratörlüğünü yaptığı ve adına dAPER Tutto de- diği bir farklı sergı. Pavyonlann küratörlerinin dışında: her şey açık ve bana göre "her şey yan yana" bir sergı ile karşı karşıyayız. Aynı sa- natçının aynı odada farklı malzeme ve araçlarlaçalışmalannın sergile- ndiği "açık" ve "deneysel'" bir sergi iz- leniyor. Bir soyut tuval. bır fıgüratif, bir fotoğraf. bır video. bir nesne ve hepsi yan yana: Her şey yan yana. Üslup veya bütünlük değil: üslupsuzluğun arayışı var Deleuze'ün yazdığı gibi, tek üslup. üslubun yok edıldiği yerde var. Üslup de- ğil. üslubun tecrübesi var: Içkinlik: aşkın- hk değil. Bu sergide, benim 1995 Istanbul Bi- enali'den beri takip ettiğim genç bir sa- natçı en çok ilgiyi toplar gibi duruyor WB- liam Kentridge. 1955 doğumlu bu sanat- çı çizgileri ve animasyon filmiyle seyir- ciyi neredeyse büyülüyor. 1995 Biena- li'nde antrepo binalannda yapılan sergi- de Kentridge. Kongo-Brazaville tren yo- lunda. Batı'nın kanlı sömürgecilik dene- yimini resmetmiştı desenleriyle. Burada Altın Aslan Bourgeois veNauman hn 48. Venedik Bienali'nin Zdenka Bodovinac. Okwui Envvezor, tda GianeUL, Yuko Hasegawa ve Rosa Martinez tarafından oluşturulan uluslararası jürisinin verdiği karara göre; Doug .\itken, Cai Gugo-Qiang, Shirin Neshat uluslararası ödüle layık görüldüler. Altın Aslan ödülü ttalyan pavyonundan Monica Bomicini, Bruna Esposito, Luisa Lambri, Paola Prvi ve Graria Toderi'ye geleneksel pavyonlarda yeni durüşlan nedeniyle verildi. Asıl Altın Aslan ödülleri ise cağdaş sanatın iki ustasına Louise Bourgeois'ya ve Bruce Nauman'a verildi. Bu iki sanatçıyı Türk sanatseverleri 1995 ve 1997 bienallerinden hatırlayacaklar. Bu. başka bir anlamda, buraya gelen sanatçılann hakkında da bize bilgi vermiş oluyor ve Istanbul Bienali'nin önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Onur Ödülleri ise Georges Adeagbo, Eija-Liisa Ahtila ve Katarzyna Kozra'ya verilmiş. Resmi olmayan ödül (UNESCO Ödülü) ise Ghada Amer'in. da yine kapitalizm ve iletişim boyutu ile uğraşmakta. Siyasi olduğu kadar. duyar- lı ve estetik olarak niteleyebileceğim ça- lışmasında Rus ve Alman Dışavurumcu sinemasını hatırlatırcasına animasyon tekniğinı kulianıyor. Johannesburg'daya- şayan sanatçı, tüm Güney Afrika dene- yiminden gelen bilinciyle kapitalist iliş- kileri ve sömürge sonrası dönemi sorgu- lamaya devam ediyor; post-küresel soru- lar sorduruyor izleyiciye; hayvan-oluşla- ra doğru yol aldırmaya çalışıyor. Apart- heid'rn smıfsal ve ırksal çatışmalanrun "s- nıf mücadeksi" üzerine olan gücünü bir kez daha taşıyor odasına. Seyredenler ise mıhlanıp kalıyor filmine (35 mm. Video ve CD). Başka birçok video aynı şekilde izleyiciyi kendisine bağlayamıyor ve ne yazık ki. demek zorunda kalıyorum (çün- kü Lola ve Bilidikid'i beğenen bir izle- yıci olarak),-Kutluğ Ataman'ın dörtlü projeksiyonu sergi odasına gireni hemen dışanya yolluyor, lfade sıkıntısı. Anla- tımsızlık. Meselesi olan bir iş olmasına rağmen anlatım karmaşasında kalıyor. Belki de. çok fazla dolu. Buna karşın Is- tanbul Bienallerinden tanıdığımız Shi- rin Neshat'ın "Hava Boşluğu" adlı vide- osu olağanüstü bir duyarlılıkla izleyici- yi yerine neredeyse çakıyor. Nefes al- maksızın seyredilen bir Iran kadın-erkek ilişkisi. Arsenale'de, bir duvarda göste- rilen ekranda erkek şarkıcı kadife sesiy- le Azeri bir şarkıya başlıyor. tzleyıcisi er- keklerden oluşuyor "Civanım'' diye baş- layan şarkı bittiğinde karşısmdaki duvar- dâki ekranda "interaktir' bir şekilde hiç seyircisi olmayan bir salonda "sözü olma- yan" bir sesle kadın şarkıcının sesinin yükseldiğini duyuyoruz. Erkek şarkıcı "hava boşlugundavTnıscasna" dönüp ka- dına doğru, karşı duvara dönüp bakıyor. Yüzündeki şaşkınlık ve hayranlık ifade- si tüm şarkı boyunca duruyor. O da bi- zim gibi "çakıfap kah>t)r'',hayranlıkla. 'Çinliler işterini iyi yapıyor' Tese'den çıkarken şaşırtıcı bir işe şaş- kınlık içinde bakıyoruz: PipOotti Rist'in bir makineden çıkarthğı ve beyaz balon- lann önce havaya doğnı yükselip sonra da yere doğru mdiğinde "patiayıp" bir sis bulutuna dönüştüğü çalışması "Geçer- sizfik" anlamını taşıyor. Bir de. Çinlilerden söz etmek gereke- cek; Szeemann'ın Lyon Bienali'nden be- ri sanat dünyasına tanıttığı Çinlı sanatçı- lar. Işlenni genellikle çok iyi yapıyorlar. Teknikleri ve esprileri kuvvetli. Tinsel ve metafizik yanlan hissediliyor. Veçok ironik ve eleştireller. Bienalde sık sıkdu- yulan şey; Birbırlerini de çok destekliyor- larmış. Her bir tekil işin dayanışma üze- rine kurulmuş olması ilginç bir ilişkiler ağını ortaya koyuyor. Giardini'nin en ucunda ltalya pavyo- nu var. Burası Szeemann' ın dAPER Tut- to adlı temasına aynlmış; yani Her yanıy- la acıklık, Her şey yan yana 1980 yılında aynı küratörün AchleBonHoOlivaile bir- likte geliştirdikleri bu Aperto sergileri gençlere aynlırken, Jean Oairbu sergi- leri kaldırmıştı 1995 yılında. Szeemann bu sefer yaş hiyerarşisini gözetmeden Açıklık ve Bütünlüğü birbiri içine soku- yor. Ulusal ve uluslararası; yerel ve küre- sel, eser ve eser dışı, tuval ve figüratif ve soyut ve enstalasyon ve video ve projek- siyon ve konulu film ve psikanaliz ve sosyoloji ve siyaset ve felsefe ve sanat ta- rihi ve bilimler tarihi ve teknik ve tech- ne ve... her şey yan yana duruyor. Bazı kimseler tuval resminin az olduğundan bahsetse bile burada her şey yanyana du- ruyor. Her şey iç içe ve yan yana. Szeemann sanatçıiaria birlikte yaşlanıyor Harald Szeemann çok ilginç bir kişi- lik. Tekil bir yeri var bu büyük sergiler- de. Günümüzdeki küratörlerin babası gi- bi birkonuma sahip. 1957 yılından beri sergiler yapıyor. Kendisi için bir "yazar- ışlevi" olduğunu söylüyor, yaptığı sergi- lerde. Kendisini bir "auteur-sergiyapım- cısT olarak görüyor. tıpkı Godard'ın bir "cinemad'auteur" olduğunu söyleyebi- leceğimiz gibi (Zaten Kunsthalle'den ay- nlınca iki yıl sinema yapmak üzere para bulmuş; ama iki ay içinde parayı bitirmiş. Ve Kassel 'de Documenta'yı yapmaya git- miş. Önce arşivlerle uğraşsın istenmiş; ama o sergi yapmayı tercih etmiş. Ona bir titre bulmuşlar: "Genel Sekreter" konu- muna getirilmiş, tıpkı Komünist Partisi Genel Sekreterliği gibi). Bir yerde, ken- disini " Başka Ülkelerde Tinsel !ş Acen- tesj" olarak görüyor, VVarhol'un "Fabri- ka"sı gibi. Kendi yaptığı ışin tinsel oldu- ğunu vurguluyor. Zihinsel; ama el sanat- çı lığından başka bir şey olarak koyuyor yaptığı çahşmalan. Kendisine bazen "ser- gi düzenfcvicisi", bazen "yazar" diyor- larmış. 1957 yılında "Şair-ressamlar ve Ressam-şairler*' sergisiyle başlamış ça- lışmalanna, 1969 yılında yapılan "Dav- ramşlar Biçim Oiunca" sergisiyle ise ün- lenmiş. Burada Beuvs zeytinyağlarını akıtmış. Weiner müzenin içinden bir met- rekarelik duvan sökmüş. Bir yıl evvel, Bern'de Kunsthalle'de Christo ile çalış- mış. Sanatçıiaria birlikte yaşlanmış bir kü- ratör Szeemann. 1980 yılında, Venedik Bienali'nde Aperto'yu açtığında çağdaş sanat "üç C ile çalkalanmıştı: Cucchi, Cfementeve Chü.Bu Venedik Bienali sı- rasında da Clemente Bolonya'da Modern SanatlarGalerisi'nde. Villadella Rosa'da sergiliyor dışavurumcu tekniğini: Hari- ta Uzerinde Eser. Bana çok Deleuze ve Guattari'yi anımsatan isim gibi geldi bu ad. Ve, zaten Bienal boyunca bu iki filo- zof ve psikanalistin etkilerini görmemek mümkün değil. Fransa'da felsefe dünya- sındaki etkilerinden çok, belki de plas- tik sanatlardaki etkilerinden sözetmek ge- rekecek. Ve bence, Türkıye'de de. Rengim Gökmen Paris'te • Külrür Servisi - Şef Rengim Gökmen bugün Paris'te Madeleine Kilisesi'nde bir konser yönetecek. tlkbahar ve Yaz Müzik Akşamlan (Les Soirees Musicales de Printemps etd'ete) organizasyonu kapsamında gerçekleşecek konserde Fransız Le Sinfonietta de Paris Orkestrası, şef Rengim Gökmen yönetiminde Mozart Requiem'i yorumlayacak. Rengim Gökmen önümüzdeki hafta ltalya'da da konserler yönetecek. AX' dünya festivalterinde • Kültür Servisi - Mezopotamya Kültür Merkezi Sinema Birimi'nin ilk kısa metrajlı filmi olan 'AX'. ltalya'da düzenlenen 3. Uluslararası Vedo Corto Kısa Film Festivali'nde yanşıyor. Italyan yönetmen Emidio Greco. film eleştirmeni Gianni Volpi. senarist ve yönetmen Umberto Marino, aktör Sergio Rubini ve yönetmen Antonello De Leo'nun jürisini oluşturduğu festivalde, festival büyük ödülü, halk ödülü ve Hassan Gallery tarafından verilecek olan millenium ödülü bulunuyor. AX ltalya'dan sonra, ABD'nin California eyaletinde 2 Ağustos'a dek sürecek olan Palm Springs Uluslararası Kısa Film Festivali'ne, 12-16 Ağustos'ta Almanya'da 23. Weiterstadt Açık Hava Film Festivali'ne, 19-28 Ağustos'ta Brezilya'daki 10. San Paulo Uluslararası Kısa Film Festivali'ne, 19-25 Eylül'de Yunanistan'da 5. Drama Uluslararası Kısa Film Festivali'ne, 28 Ekim-2 Kasım'da ttalya'da Astifest Sinema Video'99'a ve 12-15 Kasım'da Isviçre'de düzenlenecek olan Winterhur Kısa Film Günleri'ne yanşmacı olarak katılacak Çanakkale'de seramik sergisi Kühür Servisi- Kale Grubu, 42. kuruiuş yıldönümü kutlamalan çerçevesinde seramik sergisi düzenliyor. Bugün açılacak olan sergiye, 37 seramik sanatçısı katılıyor. Çanakkale'nin Çan ilçesindeki fabrika sosyal tesisleri içinde yer alan Dr. Ibrahim Bodur Seramik Müzesi bahçesinde düzenlenecek sergide, Hamdiye Çolakoğlu, Güngör Güner. Sevim Çizer. Zehra Çobanlı. Türker Özdoğan. Süreyya Önen. Mustafa Tunçalp, Bingül Başanr, tlgi Adalan, Zerrin Demirsi, Lerzan Özer Yeltan, Tüzüm Kızıltan, Tufan Dağıstanlı. Latife Aktan, Hüseyin Özçelik, Candan Tevviel, Mutlu Başkaya gibi sanatçılann yapıtlan yer alıyor. Yann aynca, Seramik Fabrikalan Konferans Salonu'nda, seramiğin Türkiye'de gelişimi, seramik tekniği, teknolojisi ve sanatsal uygulamalan hakkında konferans düzenlenecek. Pueııte, Açıkhava liyatrosu'nda • Kühür Servisi - Dünyada Mambo Kralı ve Latin jazz hareketinin öncüsü olarak tanınan Tito Puente, 3 Ağustos saat 21.00'de Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'nda olacak. Puente'ye 20 kişilik orkestrası ve 6 kişilik dans grubu eşlik edecek. Povver FM tarafından organize edilen ve Demirbank Bireysel ile H2O'nun sponsorluğunda gerçekleştirilen bu konsere, kendine özgü üslubuyla flamenko ve pop müziğini klasik gitanyla birleştiren Alex Fox ve dansçısı Liza, ritimleriyle renk katacak. 6-8 ve 10 milyon TL'den satışa sunulan biletler Vakkorama Akmerkez. Taksim. Suadiye. Galleria mağazalanndan temin edilebilecek. Zeugma antik kentinde kazı • GAZİAJNTEP (AA) - Zeugma antik kentinde, Roma dönemi yönetiminin devlet arşivi olduğu sanılan mühür baskılanna yönelik kazı çahşmalan devam ediyor. Dr. Ergeç, geçen yıldan bu yana Gaziantep Arkeoloji Müzesi'nin sorumluluk ve başkanlığında yürütülen kazı çalışmalan sırasında. devlet arşivini oluşturan ve 'Bulla' adı verilen 60 bin mühür baskısı ortaya çıkanldığını söyledi. Mühürbaskısı sayısının, kazı çalışmalanna paralel artış gösterdiğini belirten Dr. Ergeç, "Yüzük kaşındaki negatif motif, baskı işlemi sonrası pozitif hale geliyor. Mühür baskılannın. kullanım alanı olarak günümüzde de örnekleri var" dedi. Mühür baskılannın dini. resmi, askeri ve ticari başta olmak üzere, yazı, mektup, koli, sepet. torba. ferman gibi taşınacak maddeler ile depo, hazine ya da cephane odası gibi korunması gereken önemli mekânlann güvenliğinden emin olunması için açılıp kapatılması sırasında kullanılan türden olduğunu kaydeden Dr Ergeç, "Bugünkü resmi kırmızı mühür ya da güvenlik amacıyla kullanılan kurşun mühürlerin işlevini üstlenen mühürler, bilimsel değerlendirmeye almdı. Eser sayısının çokluğu nedeniyle değerlendirme uzun süre alabilir. Çalışmalar bitınce metropoller ve komşu kentlerle olan dini, askeri, resmi ve ticari ılişkilerin boyutu da ortaya çıkar" dedi. Türkiye'de ilk kez kazıda mühür baskısı ortaya çıkanldığını ifade eden Dr. Ergeç, şimdiye kadar mühür baskılannın tesadüfler sonucu bulunduğuna dikkati çektı. Büyükada'da sokak sengisî • Kühür Servisi- Nuran Atalay, kolaj tablolanyla Büyükada Müjde Sokak'ta bir sergi düzenliyor. Sadece bir gün sürecek olan 'Kâğıdın Yeniden Doğuşu' başlıkh sokak sergisi, 31 Temmuz Cumartesi günü saat 18.00- 20.30'da gerçekleşecek. Sergi Adalar Vakfı yaranna açılıyor. BUGÜN • AKSANAT'ta saat 12.30 ve 18.30'da laser- discten ChickCorea ve Friedrich Gulda'nın 1982 Münih Konseri ızlenebilir. (252 35 00) • BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT MERKEZt'nde saat 10.00-13 OO'te Uğur Degirmencioglu'nun 'Ses ve Devinim Atör>esi', saat 12.30-17.30'da Verdi'nin 'Un Balloin Maschera' operası videodan sunulacak. (292 06 55)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle