28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 TEMMUZ 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 kim yönetiyor? Memur maaşlanna düşük zam, sosyal güvenlik hakkının budanma- sı gibi gelişmeler, IMF ve Dünya Bankası'nın her dediğini yapan bir ülke konumuna getirildiğimizi ka- nıtladı. Dr. Seriye Sezen'in TODAİE ya- yınlarından yeni çıkan 'Devletçilik- ten Özelleştirmeye Türkıye'de Ptan- lama'ad\\ kitabındaki bir bölüm, bu savı güçlendiriyor: "1980 sonrası, Türkıye Cumhu- riyetı ile Dünya Bankası arasında im- zalanan ve uluslararası sözleşme ni- tetiğini taşıyan borç anlaşmaları, klasik bir borçlu-alacaklı ilişkisini dûzenleyen metinler olmanın öte- sinde, ülkenin sosyal-ekonomiksü- recinin dönüştürülmesinı belgele- yen metınlerdir." Dr. Sezen, Dünya Bankası'nın TEK ile yaptığı anlaşmadan örnek vermiş: "TEK'in yeniden düzen- lenmesine ilişkin yaptığı tkraz an- laşması, 'ekonomik satış maliyeti esas alınarak elektrik fiyatlandırma politikasının 31 Aralık 1992 tarihi- ne kadar hazırlanması ve uygulan- ması' yükümlülüğünü içermekte ve bu uygulamaya kadar elektriğe uygulanacak fiyat doğrudan ve üs- telik ABD para birimi olarak Dün- ya Bankası tarafından belirlenmek- tedir. Anlaşmaya göre TEK, 'sözü edilen politika uygulanıncaya ka- dar satılan her kwh elektrik ener- jisi için birtün vergiler ve zorunlu ke- sintiler hariç olmak üzere elektrik enerjisi fiyatlarının minimum orta- lama değerinin ABD para birimi olarak 6 cent eşdeğerinde tutulma- sını sağlayacak'f/r." Evimizde yaktığımız elektnğin fi- yatını bile Dünya Bankası belirliyor, bu tür anlaşmalara imza koyanlar da ülkeyı kendilerinin yönettiklerini sanıyorlar. Ne acı!.. Geleceğimize küçük bir katkıBilimsel ve Teknik Araştırma Vakfı (BİTAV), kampanyanın adı- nı "Geleceğimize Küçük Bir Kat- kı " koymuş. BİTAV Genel Sekre- teri Reşat Kadarfçiler, kampan- yanın içerığını şöyle özetliyor: "TÜBlTAK'ın büyük emek ve öz- veriyle yıllardıryayımlamakta ol- duğu çocuk ve genç kitapları, popüler bilim krtaplan ile BlTAV'ın yayımladığı bilgisayar okur ya- zarlığı kitaplannın Doğu ve Gü- neydoğu Anadolu bölgemizde- ki çocuk ve gençlere ulaşması- nı istiyoruz." Kadarfçiler, tüm özel şirket, ka- mu kuruîuşları ve vatandaşlan kampanyaya katkı yapmaya ça- ğırıyor: "Her okula en az bir set gön- derebilmek amacıyla ilköğretım ve ortaöğretim için farklı düzey- lerdeki kıtaplardan oluşan setle- rin toplarn fiyatlannı tespit ettik. Kurum ve kuruluşlarbu setlerden ne kadar hediye almak istiyor- larsa, o miktardaki parayı kampanya hesabına yatınp bizi de bilgilendir- dikleri takdirde, onlann adına bir ya da birkaç okula kitap setlerini ulaştırmayı ve kendilerine, kitap- ları gönderdiğimiz okulun adı ve adresiyte bihikte bir teşekkürbel- gesini de iletmeyi üstleniyonız. Tek tek katkıda bulunmak is- teyen vatandaşlanmız için bir set hediye etmek ekonomik güçle- rini aşacaksa, bir araya gelerek bu rakamlara ulaşmalannı öne- riyoruz. Bunu yapamayıp tek başına para yatıran vatandaşlarımızın da, birokulda küçük bir ışıkyak- tıklannı bilmekle yetinmeleri ge- rekecek." Türkıye'de son yıllar- da yaşanmakta olan bilim dışı dü- şünceler ve hareketlerin yarat- tığı sıkıntılann da altını çiziyor Kadaifçiler. Çocukların ve gençlerin bilim- le tanışmaları, bilimsel düşün- meyi öğrenmelerinin önemini kavramış yurttaşlar, BlTAV'ın 312-426 06 48 ya da 427 26 72 numaralı telefonlanndan Gönül Özkan ile iletişim kurabilirler. Dünya Gençlerinin Ikinci Ören Buluşması, 13-23 Ağus- tos tarihleri arasında Burtıa- niye'nin Ören kıyısında yapılacak. Geçen yıl da gençler, "Her yer Bergama, hepimiz Bergamalıyız" diyerek yola çıkmışlar, siyanürcü Eurogold'a karşı savaşım veren Ber- gama köylüleri ile birlikte olmuşlardı. Türkiye'den ve dün- yanın dört bir bucağından gelenlerte sanatı, kültürü ve kar- deşliği paylaşmışlardı. Bu yıl da 5 bin genç ören'de olacak. Müzik, tiyatro, re- sim, el sanatlan, edebiyat konulannda atölye çalışmala- rında bir araya gelecekler. Hekim tann, ApoHon'un oğlu 9H5IV9 mıiiifnp m a j a J f C I I J U I |epıon'u ziyaret edecek, Gi- rtt kralının güzel kızı Ida'nın dağına çtkacak; Troya'ya, Assos'a gidecekler. Sunay Akın ile 'Ayışığı Sorıbeiferî" yapacak, Akgün Ako- va ile Kosovalı çocukları konuşacak, Adnan Satıcı ile şi- irlerdeyaşayacaklar. Çeşitli üniversitelerden öğrencitop- lulukları, kendi alanlanndaki bilimsel çalışmalan arkadaş- larına sunacaklar. Gençler, ağustosun bağbozumu sofra- sında kendi yaşamlarını kuracaklar: "İletişim telefonlan-Ankara:312-41903 70, izmir.232- 445 70 18-19, Istanbul: 212- 243 08 06." Kamusal suç Genel-lş Sendikası, Anka- ra'dan tutun Istanbul'a dek irili ufaklı 35'e yakın belediyenin 1 Ocak - 30 Nisan 1999 tarihleri arasında açtıkian hizmet ihale- leri üzerine bir döküm yapmış. Öncelikle, açılan ihaleterin ko- nuiarına göz atalım: "Çöp toplama, park bakımı, cadde süpürülrnesı, asfait kap- lama, yol yapımı, su sayacı en- deksi okuma..." Ihale konulannın ana başlıkla- nna bakıldığında şu sonucu çı- karabiliriz: "Belediyeler asfait kaplama- yacak, çöp toplamayacak, cad- de süpürmeyecek, park bakımı yapmayacaklarsa eğer, ne işe yarayacaklar?" Işte zurnanın zırt dediği yer burası... Belediyeler, artık iş yap- mıyor, iş yaptınyor. Bir başka an- latımla, kaynaklannı "taşeron fîr- malara" aktarıyor. Genel-lş'in araştırmasına gö- re, 4 ay içinde 35 il ve ilçe bele- diyesinin kendi asli görevlerini yapmalan karşılığında özel taşe- ron fırmalara ödedikleri para 25 trilyonu buluyor. Bu, işin yalnızca bir boyutu. Başka yönleri var ki, Genel-lş Sendikası onlara da vurgu yapı- yor: "Taşeronlaştırma, belediye- lerde yolsuzluğun ve hırsızlığın başlıca nedenidir. Taşeronlaştır- ma, süreç içinde beledıyeleri ta- şeron fırmalara mahkûm hale getirmekte ve belediyenin hiz- met binmlerinı, iş bihkimini, tec- rübesini ve makine parkını orta- dan kaldırmaktadır. Sonuçta, be- lediye hizmetleri 'kamu hizme- ti' niteliğini yitirmektedir." Genel-lş'in yorumuna katıl- mamak elde değil: "Taşeronlaştırma, kamu hiz- metlerine, işçilere, SSK'ye ve tüm topluma karşı işlenen ka- musal bir suçtur." ISSIZ ODA YAZILARI VEDAT ÖZDEMİROĞLU AzSonra! • MHP "CentilmenlikBalosu" düzenledi! Başta Devlet Bah- çeli olmak üzere tüm parti yö- netiminin ve ülkücü gençlerin katıldığı baloda şampanya su gibi aktı, valslen tangolar izle- di, kafa tokuşturup sarmtsak kokanlar kapalı bir odaya alına- rak beyaz eldivenlerle tokat- landı! MHP'nin bu baloyu, ABD Kongresi'ne sunulan raporda "Serseri Bozkurtlar" ifadesinin geçmesi üzerine, imaj değiş- tirmek için yaptığı açıklandı! Az sonra! • Tantan'dan savunma! Iş- kence konusunda hiçbir deği- şiklik olmadığı ve son dönem- de işkence sonucu ölümlerde artış olduğu yolundaki eleştiri- leri yanıtlayan Tantan şöyle ko- nuştu: "İşkence artık beni de, devleti de aşmış, kurumsallaş- mıştır. Adeta kilim gibi, kanevı- çe gibi gelenekselbir Türk elsa- natı olmuştur. Polislerimizin en büyük dın- lencesi, yabancı pop müzik eş- liğinde işkence yapmaktır. On- lan bu zevkten mahrum ede- mem. Tek ricam, müzik dinler- ken sesi fazla açmasınlar!" Az sonra! • Iran, yine Türkiye'ye yük- lendi! Daha önce Türkiye'yı top- raklanna saldırı düzenlemek ve içişlerine karışmakla suçlayan Iranlı yetkililer bu kez de şeri- atçı yaşam tarzının hüküm sür- düğü Fatih'in Çarşamba bel- desınde yapılan denetimleri eleştirdi. Bir üst düzey Iranlı yetkili, konu hakkında şöyle ko- nuştu: "Türkiye "bilsin ki Çar- şamba bir semtdeğH, bizim gö- zümüzde bağımsız bir Islam devletidir. Türklerin Çarşam- ba'yasaldınlannıkınıyoruz. Ya- kında cumhurbaşkanımız Çar- şamba muhtanyla bir araya ge- lecek. Türkler ayağını denk al- sın. Çarşamba'nın laik olması- na izin vermeyeceğiz!" Az son- ra! • 82 Anayasası'nı sadece tahkim ve özelleştirme ile ilgili olarak değiştimnek istediği için eleştirilen Başbakan Ecevit kendini savundu! Ecevit "12 Eylül'den sonra yasaklı oldu- ğumzaman 'Arayış' adlı birder- gi çıkarmıştım. Arayışlarım be- ni bu noktaya getirdi. Meğer benim arayıp da bulamadtğtm şeyyeni dünya düzeniymiş. Ar- tık benim için kişisel hazımsız- lık, ulusal bağımsızlıktan daha önce gelir" dedi! Az sonra! • Bülent Ersoy, Cem Ad- ler'i yuttu! Canlı yayında bir araya geldiği eski eşi Adler'i, hakkında ileri geri konuşması üzerine sinirlerine hâkim ola- mayarak bir çırpıda yutan Er- soy hastaneye kaldırıldı! Az sonra! AŞIPI sıcaklarda serinleten alıntılar • "... Kannıza sövseter, ana- nıza sövseler mutlu olur musu- nuz? Olmazsınız değil mi? Ama siz, Alpay'/n eşine sövenler, bu- na layıksınız. Şimdi bazılannız diyor ki: 'Para için bizi sattı.' Ben o sövücü ekibin tıynetini bilirim. OnlarAlpay'ın transfer- de aldığı ûcretin yüzde birine sülalehni satarlar." (Fatih Al- tayiı, Hürriyet, 22.7.1999) •"... Şuhalde, Abanttoplan- tısı için tıpkı olimpiyat oyunları- nı tarif eder gibi, 'Önemli olan kazanmak değil katılmak' cüm- lesini kullanmak durumunda- yz. (...)Abant'a katlanlardemok- rasiye bu ülkenin 2000'lere, 1900'lü yıllara girdiği şartlarda girmemesi için sahip çıkıyohar- dı." (Mustafa Karaalioğlu. Ye- ni Şafak, 13.7.1999) •"... Ama kara kaşlı, kara göz- lü, buğday tenli olmak kötü bir şey değilki... Yakşıktıolmayaen- gel değil ki... Biz de biliyoruz aranızda sa- nşın, kumral. açıkrenkgözlü, be- yaz tenli, uzun boylu erkekler olduğunu. Ayrıca kadınlar için de geçehi bu benzetmeler. (...) Kısacası esmer olmak, bıyıklı olmak, göbekli olmak suç de- ğil. " (Seda Kaya Güler, Sabah. 20.7.1999) • "Semıner, panel, konferans türü toplantılardan sıkılıyorum. Bilgitendirme ve irşad havasın- dan çok, 'bilgi satma' mahiye- tiarzetmelerinden olacakbir, bir de kadınlaria erkeklerin birfikte olmalanndan olacakki; öyleyer- leregitmemeyi tercih ediyorum. Geçen pazar hacı arkadaşım Sururi Kale'n/n, yine müşterek hacı arkadaşımız Vehbi Vakka- soğlu'nun sohbetine çağırma- sı üzerine, aradaki dostlukların ağır basmasıyla gittim. (...) Za- man zaman hislendiğim sahne- leroldu. Keşke o kadın-erkek ih- tilâtı olmasaydı da, sohbetin ta- dını tam çıkarabilseydim." (Mus- tafa Kaplan. Akit, 22.7.1999). • "Hayli geç birsaatte Kuşa- dası'na gittim. Orada benikar- şılayan görevli Serkan Aktaş çok milliyetçi bir çocuk. Asker- liğini önce Van'da, oradan da Hakkâri ve KuzeyIrak'ta yapmış. Kahramanca savaşmış, hatta öldürdüğü bir teröristin kestiği kulağını ise anahtariık olarakya- nında taşıyor." (Şenay Düdek, Fanatik, 7.7.1999). Sonuncu alıntıyı Antimedya dergisinin 169. sayısında oku- dum. Midem bulandı. ömrüm boyunca da Şenay Düdek adını ağzıma almayacağım. "Bir şeyi kırk kere söylersen olurmuş" kampanyası-35 Susurluk Çetesi cezalandırılsın! HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ Ismail Gülgeç yıllık izninin bir bölümünü kullanacağından çizgilerine bir süre ara vermiştir. KİM KİME DUM DUMA BEHtç AK behicak(a turk.net ÇtZGİLİK KAMİL MASARACI HARBİ SEMİH POROY TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 24 Temmuz 53 Kpnclaia Tûrkiyt Hanayt V*i.ıhtemeiPafa. LOZANANTIASMASI/MZAIANU.. 1323'TS BUSÜN, LOZAN ANTIASMASI İStfÇBŞ'pe /U- •ZfllANPI.rÛRKİYe'NlN KJjeTUlUÇSAVAŞINM KA- ANCHİI ASKBZİZAFEZ, SU AHTlAŞMAYtA £W£ EpİLEN GUONOMİK l/€ POÜTİK BAĞHUStZUKlA SÜTÛNlEÇİYOe&U. BAnu PeVLETlE&U 7EM- SİLCİL&İİ KARŞtSlNOA,TTJRK 7ÇA*SİL£J İS- M£T PAŞA (jHÖNÜ), ÖDÛN VERMEMSIC /Ç*V MÜCADBLE £TTİ.SEV8 ANTLAŞMASI'NI HÛ~ KÛMSÜ2 BlBAKAH YBNİ MAPPELEfZS GÖ&E; MUSUL VE HATAY DIŞfHOA ŞİMOİKİ StHlRÜUİ ONAYIAMIYOR, KAPrTÜLASYONLfiR KALP/HI- .UYOIZ,A?tNUiaAİSl &ENE71SME HAtCtCl TİİRKİYE'ye glRAKILIYOeDU. BO6AZIAZ İse SlLAMTAAJ AA/NOIfZ/LI YORIULUSLAR ARASl 8ie S7ATtU£OYA SQtULUYcePU(r$X TÎREBOLU SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1999/43 Tirebolu Arslancık köyünden Abdullah Kızılaslan vekili Av. Aslan Yılmaz Hereklioğlu tarafından davalılar Ali kızı Leyla Kızılaslan ve Ali kın Ay- sel Kızılaslan"lar ve arkadaşlan aleyhıne Tirebolu Arslancık köyündeki 1182 ada 1211 No'lu parsele yönelik olarak mahkememıze ortaklığın gideril- mesı davası açılmış olup, davanın devamı sırasında Aysel Kızılaslan ve Leyla Kızılaslan'lara dava dilekçeleri göstenlen adreslerınde teblığ edilememış. zabıta aracılığı ile adresleri araştınlmış, adreslen de tespit edilemedığınden, basın yolu ile ilanen tebligat yapılmasına karar verilrnış bulunduğundan. davanın duruşma günü 6/9 1999 günü saat 10.40'a bırakılmıştır Mahkeme günü duruşmada hazır bulurananız ya da kendınızı bir vekil ile temsil ettir- raeniz, tüm belge ve delıllennızı mahkeme dosyasına ibraz etmeniz, aksi halde HUMK.nin 409 Md.si gereğince mahkemeye yokluğunuzda devam edi- lerek yokluğunuzda karar verilebileceği duruşma günü ve dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen teblığ olunur. Basm: 28138 GÖRÜg Dr. EMİN GÜRSES Almanya Nereye? Soğuk savaşın 1989'da sona ermesi sonra- sı süreçte, daha önce ortak düşman olarak ka- bul ettikleri Sovyetler Birliği'nin tasfiyesini ba- şaran Batılı gelişmiş zengin ülkeler, yeni dö- nemde kurulmakta olan uluslararası sistemde etkinlik yarışı içerisine girdiler. Bu yanş, gele- cek yüzyılda uluslararası sistemde kimin hege- mon olacağını da belirieyecekti. Bu nedenle gi- rişilen yanşta taraflar, amaca varmak için her tür- lü yöntemin mübah sayıldığı bilinen Makyave- list yöntemleri bile aratacak bir şekilde etnik fark- lılıklan kullanarak insanlann birbirierini katletme- lerinden medet ummuşlardır. Bu yolla diğer ül- keler üzerinde baskı kurarak taviz koparabile- ceklerini sanan ülkeler, başarısız olunca hiçbir şey olmamış gibi davranmakta da bir sakınca görmemişlerdir. Soğuk savaş dönemi sona ererken ABD yö- netimini meşgul eden en önemli konulardan bi- ri, Almanya'nın birleşmesinin yaratabileceği al- ternatif bir Avrupa gücü idi. Dr. H. Kissinger, Aralık 1989'da, böylebirgelişmenin kaçınılmaz olduğu konusunda, Washington'daki dış poli- tikada karar verici makamlarda olanlan, olası olu- şumlara karşı hazıriıklı olmaları konusunda uyar- mıştı. Aradan geçen yıllar Kissinger'ı doğrulamış, bir- leşme Alman ekonomisine basit bir nezle etki- si yapmış ve sıkıntılar kolayca atlatılabilmiştir. Almanya bu dönemi atlattıktan sonra hiç de temkinli bir hareket yöntemi belirlemeden ace- leci bir tavırla ABD ile hegemonya yarışına gi- rişmiştir. Alman dış politikasında karar veren- ler ve Alman sermayesi, hegemonya için ener- ji kaynaklarından pay almalarının zorunlu oldu- ğunu bilmekteydiler. Bu amaçla bunun koşul- lannı sağlamanın yollarını arama ve gerçekleş- tirme çabası içerisine girdiler. Uluslararası hegemonyanın aralıksız olarak sürdürülebilmesinin finansmanını sağlamanın en uygun yolu, enerji kaynaklannı kontrol etmek- ten geçmektedir. Petrol ve doğalgaz kaynakla- rının bulunduğu Ortadoğu ve Hazar havzası üzerinde, zengin gelişmiş ülkeler arasında giz- li-açık kıyasıya bir mücadele başladı. ABD yö- netimi, ekonomik olarak bir alanda hegemon- yayı sürdürmek için bunu askeri olarak güven- ce altına almanın zorunlu olduğunu bilmektey- di. Bu nedenle bir taraftan bölgesel mali yapı- lanmaları kendi çıkarlanna uygun düzenlerken, diğer taraftan bölgesel askeri yapılanmalarda da etkinliğini arttınma yolunu aramayı ihmal et- memektedir. Merkezi ülkelerin, özellikle ABD ve Almanya'nın arasındaki bu mücadelede Washington, kendi- si ile ittifak içerisine girebilecek Ingiltere ve Tür- kiye gibi ülkeleri ustalıkla yanına almayı başa- nrken, Almanya, ABD'nin bu başarısı karşısın- da aceleci tavrının zarannı görmüştür. Balkan- lar'da Yugoslavya'nın bölünmesindeki rolünü iyi oynayan Almanya ne Irak'ta ne de Kafkasya'da enerji kaynaklannın geleceği konusunda bir et- kinlik gösterememiştir. Enerji kaynaklarından pay alabilme umutları riske girince aceleci bir tavıria Kuzey Irak'ta PKK kartını oynamaya kalkışan Almanya bunu da yüzüne gözüne bulaştırmıştır. Ülkesine ta- şınmasına göz yumduğu on binlerce PKK ta- raftan, şimdi kendi iç güvenliği açısından po- tansiyel bir tehdit haline gelmiştir. Türkiye'yi kaybetmekte olduğunu geç fark eden Alman- ya, Ankara'ya rağmen Kafkasya'da dolaşmak- ta olan işadamlarıyla bir yere varamayacağını görmüştür. Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fischer'in Ankara'ya gelmesi bu anlayışın bir sonucudur. Fischer, Dışişleri Bakanı Ismail Cem ile per- şembe günü yaptığı görüşmesinde geçmişin ha- talannı silmek yolunda mesaj vermiş ve geçmiş- te birtakım yanlış anlamalar olduğunu, bunla- rın geçmişte kalması gerektiğini ifade etmiştir. Görüşmelerde insan haklarını gündeme getir- mesi ve Güneydoğu'da demokratik bir çözü- mün gerçekleşmesini istemesi ise Almanya'da- ki PKK tabanının olası tepkilerini yatıştırmak içindir. Almanya yeni politikalar geliştirmeye ça- lışıyor. Ankara, Almanya'nın aniden tavır değiş- tirmesinin, başka çıkar yol olmadığı için tutu- lan bir yol olduğunu unutmamalı ve fakat dış po- litika alanında Ankara'ya daha geniş bir hare- ket alanı sağlayabileceğini de göz önünde bulun- durarak yeni gelişmeleri değerlendirmelidir. BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ En çok ze- hirlenmelerde veyûksekateş- li hastalıklarda görülen bilin- cin kaybolma- sı. 2/Türktulu- at tiyatrosunda baş komik gö- o revindeki uşak tiplemesi... Çiftlikuşağ^.3/ Tekil birinci ki- şiadılı...tlave... Birnota.4/De- 1 2 3 4 5 6 7 8 ğerli bir süs taşı. 5/ Bir ay adı...XVI. yüzyılda -| yaşamış ûnlü bir divan şairi. 6/ Artvin yöresi- ne özgü bir hallc oyu- 3 nu.7/BİTrenk...Birno- 4 ta... Maksim Gorki'nın taıunmış bir romanı. 8/ Ayın ve kimi yıldızların " dolayındaki ışık çevre- si... Çıkar yol, çare. 9/ g "Ölümdür tek başına g yaşanan / Aşk — kişi- liktir" (Ataol Behramoğlu)... Yeryüzü parçası. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Taze fasulyeyle yapılan bir yemek.. Fütüvvet şeyhi. 2/ Oyunda cezalı çocuk... Biıçok üflemeli çalgıda, göv- denin son kısmındaki huniyi andıran genişlik. 3/ Bir kö- mür cinsi... Adlan sıfat yapmakta kullanılan bir yapım eki. 4/ Uğraş... Bir işi yapmaya hazır. 5/ Katılmış, ulan- mış parça... Sümerlerde sağlık tannçası. 6/ Japon Maf- yası'na verilen ad... Kale hendeği. 7/ Eli işe yatkın, be- cerikli... Balık yumurtasıyla yapılan bir tür meze. 8/ Tı- caret eşyası... Savrulmak için hazuianan dövülmüş ekin yığını. 9/ Kedı ya da köpeğin ön ayağı... Hınt - Iran dil grubuna venlen ad.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle