Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 TEMMUZ 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
ÇEKÜLün ceviz
ppojesi tuttu
• İstanbul Haber Servisi
- ÇEKÜL Vakfı8-12
Temmuz tarihlerinde
Van"ın Bahçesaray
ilçesindeydi. Amaç, 1998
yıhnın Eylül ayında
başlayan "Bahçesaray
Cevizlerini Yaşatalım,
Çoğaltalım Projesi"ndeki
gelişmeleri yerinde
görmekti. Ekim ayında
dikilen fidanlann boy
atması ve ceviz vermeye
başlaması. Vanlı işadamı
Zekai Erez'inde
destegiyle ÇEKÜL'ün
2000 yeni fidan
göndermesini sağladı.
Ceviz projesi daha da
genişleyerek verimden
düşmüş ağaçlann tomruk
olarak değerlendirüdiği
bir ceviz ahşap işleri
atölyesinin kurulmasını
sağladı ve gençlere bir
sanat kazandırmanın
kapılannı da açtı. Bu
arada geçen dönem
dikilen aşılı fıdanlar da
boy atmış, "iki kanşlık
boylanna bakmadan"
birer ikişer ceviz
vermişlerdi.
Ezberciiik sona
erecek!
• ANKARA (AA) - Milli
Eğitim Bakanlıgı 8 yıllık
zorunlu temel eğitim
uygulaması kapsammda,
ilköğretim okullannda
daha çağdaş eğitim ortamı
yaratmak ve eğitimde
kaliteyi yükseltmek için
ezberciliğe son vermeye
ve pratiğe yönelik bir
model olan "aktif öğretim
yöntemi"ni uygulayacak.
Bu amaçla, ilköğretim
müfettişlerine Süleyman
Demirel Üniversitesi
Eğitim Fakültesi'nde
"Aktif Öğretme ve
Ögrenme Yönterhleri ıle
Öğretim Materyalleri
Kullânma Egitimi"
verilmeye başlandı. 30
Temmuz'da
tamamlanacak olan bu ilk
kursun ardından. 2-13
Ağustos tarihleri arasında
ikinci kurs düzenlenecek.
Bu kurslar sonucunda.
Türkiye genelindeki 3 bin
ilköğretim müfettişi
"aktif öğrenme ve
öğretme'" ıle "ders
materyallerinin ,,,,n
kullanılması" konulannda
"formatör" (lider eğitici)
olarak yetiştirilecek.
Formatör müfettişler,
1999-2000 öğretim yılı
boyunca, bütün sınıf
öğretmenlerini
bilgilendirecekler.
30 milyar
talüilisi
• BtGA(AA)- Milli
Piyango'nun 19 Temmuz
özel çekilişinde biletine
30 milyar lira isabet eden
kişi, Bigalı işadamı çıktı.
Milli Piyango milyarderi
olan işadamı Ali Bülbül.
gezici bayi Ekrem
Yalçın'dan 5 tam bilet
aldığını belirterek "O gün
üzerimde para
taşımadığımdan, biletin
parasını dahi daha sonra
vermiştim" dedi. Bülbül.
bugüne kadar Biga
ilçesinde çeşitli hayır
kurumlanna yardımda
bulunduğunu belirterek,
alacağı 30 milyar liranın
bir kjsmını da hayır
işlerinde kullanacağını
söyledi.
29Mayıs
Hastanesi açıldı
• Istanbul Haber Servisi
-Türkiye Diyanet Vakfi
(TDV) Ankara'daki "Out
Patient Klinik"ten sonra,
Istanbul Vatan
Caddesi'nde 10 bin 100
metrekarelik alan üzerine
134 yataklı olan 29 Mayıs
Hastanesi'ni açtı.
Yetkililer, hastanede
emekli sandığı ile olan
sözleşmesi gereği
karnelerini ibraz eden
emeklilere ücretsiz, özel
sigorta sahipleri ve banka
mensuplan, SSK ve Bağ-
Kur ile sözleşmeli
olanlara da ek bir ücret
almaksızm hizmet
vereceğini bildirdi.
'Bonpet' tanıtıldı
• İstanbul Haber Servisi
- Otomatik yangın
söndüriicüsü "bonpet",
Istanbul Büyükşehir
Belediye Başkanhğı
ltfaiyesi ve Sıbertek AŞ
tarafından gerçekleştirilen
tatbikatla basına tanıtıldı.
Itfaiye Daire Başkanı
Sabri Yalın, lstanbul
Eğitim Merkezi'nde dün
düzenlenen tatbikatta
yaptığı konuşmada,
yangınla mücadelenin
pahalı bir iş olduğunu
belirterek Türkiye'nin bu
alanda çaba gösterdiğini,
ancak bunun yeterli
olmadığını kaydetti.
Prof. Dr. Muzaffer Ataç, evrenin öz maddesini ararken uzayın haritasını hazırlıyor
Uzay bibmmde Türk a<lı
Prof. Dr. MuzafTer Ataç.
YUSUFZtYAAY
California Üniversitesi öğretim üye-
si Türk bilim adamı Prof. Dr. Muzaffer
Ataç. ABD'deki FERMILAB'da büyük
patlamayla (Big Bang) oluşan evTenin
öz maddesini araştınyor. Ataç, aynı za-
manda uzayın haritasını da hazırlıyor.
Türkiye'nin düşük maaş ve merİcezi-
yetçi YOK düzeniyle kaybettiği Türk bi-
lim adamlan. gelişmiş Batı ülkelerinde
el üstünde tutuluyor. Yüksek enerji fı-
zikçisi Prof.Dr Muzaffer Ataç da bu bi-
lim adamlanndan bırisi. Kanser tanısı-
nı sağlayacak fıberoptik cihazın paten-
tine de sahip olan Prof. Ataç, soğuk sa-
vaş döneminde eski ABD Başkanı Ro-
nald Reagan'm Amerikan Ulusal Hava-
cılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA) Sov-
yet uzun menzilli füzelerine karşı uzay-
dan savunma sistemi olan Star War pro-
jesinde de çalışmış bir bilim adamı. Be-
yin göçünün Türkiye'ye kaybettirdiği
yüksek enerji ve parçacık fıziği uzma-
nı bilim adamı 66 yaşındaki Prof. Ataç,
ABD'de stratejık araştırmalann yapıl-
dığı FERMILAB'da çalışıyor. Ataç, ay-
nı zamanda Los Angeles Califomia Üni-
versitesi'nde (UCLA) lisansüstü öğren-
cilerine ders veriyor. Prof.Ataç, halen
NASA'nın başka bir projesinde yürüt-
tüğü çalışmalanyla atomun proton par-
SAVAŞKÜRKLÜ
KKTCnin
suyu
Anamurve
Manavgat'tan
karsılanacak
ADANA - Su zengini ülkeler arasında yer alması gerek-
tiği halde elindeki potansiyeli iyi kullanamayan Türki-
ye'nin bu kaynaklan iyi değerlendiremediği için yılda ki-
şı başına ancak 1750 metreküp su düştüğü. oysa bu raka-
mın 10 bin metreküpün üzennde olması gerektiği belirtıl-
dı.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Şube Başkanı Se-
datTürkmen, yıllık ortalaması 186 milyar metreküp olan
akarsu potansiyelinin yaklaşık 110 milyar metreküpünün
kullanılmaya çok elverişli olduğunu belirterek "Her şey,
de olduğu gibi su konusunda da yeterli çahşmayı yapıp eB-
mizdeki potansiyeli kuUanamıyonız" dedi. KKTCnin su
ıhtiyacının ise Anamur ve Manavgat'tan karşılanacağı vur-
gulandı. Nürasumuzun 65 milyona yaklaştığı günümüz-
de kişi başına 1750 metreküp su düşmesinin, su zengini
sayılması gereken ülkeler arasında yer almamızı da engel-
lediğini yineleyen Türkmen, Türkiye'nin teknik yönden
kullanmaya erverişli 110 milyar metreküp su kaynağı ol-
masına karşm bunun ancak 40 milyannın kullanıldığına
dikkat çekti. Türkmen, "Aradald 70 miKon metreküp fark
eJbette ihtiyaç faztası degil. Henfiz kullanıma yönlendire-
mediğiıniz kısmı" dedi.
Türkmen, KKTCnin su ihtiyacmın Anamur ve Manav-
gat'tan karşılanmasıyla ilgili sorumuza ise şu yanıtı ver-
di: "Bu. Kıbns Işleri Koordinasvonundan Sonımlu Dev-
let Bakanlıgı taranndan yürürüiüyor. Su sıkınösı çeken
KKTC için iyi bir çözüm yolu. Bunun için geiiştirilen pro-
jeler de hayfi uygun. Hakn Anamur Soğuksu'dan baJon-
larla taşınan suya Manavgat Dragon ça> ından götürüiecek
suyu da ekkrsek adada sorun kalnıa/ denebilir. Aslında bi-
am kaynaklannıızdan birçok ülkenin dahasu ihtiyaa kar-
şılanabilir."
Gazetemize'20. Yii^ılmBıısvıRımımıı'ödiilii
Nokta dergisi tarafından bu
>il 15'incisi düzenlenen
"DoruktaJdler'98" ödül
töreni Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirerin
katüımıyla Maslak Princess
Otel'de gerçekleştirildL
Törende Cumhurbaşkanı
Demirere "füm dünya
genelinde. yaşayan devlet
adamlamun da duayeni
olması nedeniyle" "20.
Yüzyıhn Devlet Adamı"
ödülü verilirken
Cumhuriyet gazetesi de "20.
Yüzyılin Basın Kurumu"
ödülüne layık görüldü. "tlk
nüshasuun yayımJandığı
1924 yılından bu yana yaşıt
olduğu cumhuriyete,
cumhum et devrimkrine
her koşulda sahip çıkan,
ulusal bağımsızlığîmızı en
güç şartlar altında bile
savunan. demokrasimizin
laik karakterinden asla taviz
vermeyen potitikası
nedeniyle verilen ödülü
Cumhurrvet Gazetesi Genel
Yayuı Yönetmeni Orhan
Erinç, Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirerin
elinden aldı. Demirel, aynca
20. yüzyıhn üniversitesi
seçilen İstanbul Üniversitesi
adına Rektör KemaJ
Alemdaroğlu'na, 20.
yüzyıhn kurumu seçilen
Genelkurmay Başkanhğı
adına Genel Plan ve
Prensipler Başkanı
Korgeneral Batmaz
Dandin'e ödüllerini verdi
"Doruktakiler'98''
ödüllerini kazananlar ise
şöyle: Demokrarik kitle
örgütleri dahnda Lğur
Mumcu Vakfi adına Güldal
Mumcu. bankacıhk dahnda
Altan Koçer. basın dahnda
Yavuz Donat, bilim dahnda
Dr. Ali Zırh, bürokrasi
dahnda TRT Genel Müdürü
Yücel Yener, çevre dahnda
ANAP İstanbul Milletvekili
Ediz Hun, iş dünyasında
Ayhan Şahenk, mizah
dahnda Mehmet Çağçağ,
müzik dahnda Mehveş
Emeç, plastik sanatlar
dahnda Bedri Baykam,
poUtika dahnda Başbakan
Yarduncısı ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Cumhur
Ersümer. televizyon dahnda
Uğur Dündar, tiyatro
dahnda Tılbe Saran, yerel
yönetimler dahnda Kadıköy
Belediye Başkanı Selami
Öztürk ve yönetici dahnda
Metin Çağlar. (Fotoğraflar:
HATlCE TUNCER)
Türkiye'nin ilk erkek hemşiresi
SAADET
^HHjjEj
usi1
'B Ş ^ ^ ^ B Ülkemiz-
1 ~~ * ^ 3 dehâlâkadın
jflHH||PP% '
^*' /
Murat Bektaş.
mesleği ola-
rak görülen
hemşirelik
ilk erkek
mensubuna
Kodlama ha-
tası sonucu
Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşi-
relik Yüksekokulu'nu kazanan
Murat Bektaş, "Ama mesleğimi
şimdi çok seviyorum" diyor.
Bektaş ve onun gibi hemşirelik
eğitimi alanlar yasalarda erkek
hemşirelik kadrosu olmadığı için
ancak sağlık memuru olarak çalı-
şabilecekler. Erkekler hemşire ola-
rak 11 "inci yüzyıldan itibaren gö-
rev yaparken, 19'uncu yüzyılda
bu meslek kadın egemenliği altı-
na girdi. Birçok ülkede yavaş ya-
\>aş erkekler de hemşirelik mesle-
ğine adım atarken Türkiye'de de
böyle bir gereksinime dikkat çe-
kiliyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi Hem-
şirelik Yüksekokulu Müdürü Prof.
Dr. Güberen Kocaman, Türkiye'de
sağlık meslek liselerinde ve sağ-
lık yüksekokullannda verilen sağ-
lık memurluğu eğitiminin hemşi-
relikle aynı olduğuna dikkat çeki-
yor. Kocaman, "Bu düzenlemeye
göre ülkemizde de erkek hemşire-
lere gereksinim duyulduğu, ancak
erkeklere hemşire unvanı verme
konusunda kültürel bir engel otdu-
ğu anlaşılmaktadır" dıyor.
Türkiye'de ştı anda Dokuz Ey-
lül, Marmara ve istanbul Üniver-
sitesi'ne bağlı okullann erkek öğ-
renci kabul etmeye başladıklannı
da belirten Kocaman, halen ken-
di üniversitelerinde 7 erkek öğ-
rencinin eğitimine devam ettiğini
söylüyor. Meclis gündeminde bek-
leyen 'hemşirelik yasa taslağfnın
bir an önce kabul edilmesini iste-
yen Prof. Kocaman şunlan söylü-
yor:
"Dünyada sağlık memurluğu
yok. Türkiye'de de kadmlann ça-
hşraadığı dönemde hemşirelerin
yerini almakiçin icatedihniş. Mes-
İekte cinsiyet aynmı ounamah. Er-
kek hemşire oranı ABD'de yuzde
8, Kanada'da yfizde 9.5, ingUte-
re'deyüzde 10 ve artrjrmaya devam
ediyorlar."
İlkolmak
Türkiye'nin ilk erkek hemşire
unvanına sahip olan Murat Bektaş
ise bu bölümü yanlış kodlama so-
nucu kazandığını söylüyor. Içine
girdikçe mesleğini sevmeye baş-
ladığını belirten Bektaş şöyle de-
vam ediyor:
"Sınıfımdaki arkadaşlarun çok
destek oidular. İnsanlarerkek hem-
şire görüneeönce şaşınyor. Ama is-
tedikleri iyi bir bakun olduğu için
sizi yadırğamıyoriar. Mesela eğiti-
mimiz sırasında ev lere ziyarete gi-
diyonız. Hiç tepki çekmedik. 4 yü-
dır hiç değişmeyen soru ise 'Sizin
isminiz ne olacak?' Bana Murat
Hemşire denmesinden rahatsız
ohnuyorum. Hem hemşirelik mes-
lek adı olarak düşünüldüğünde
cinsiyet gözetmiyor."
Ekim ayındaki memuriyet sına-
vında alan yazamayacaklan için iş-
başı yapamayacaklanna da dikkat
çeken Murat Bektaş, 'erkek hem-
şire' kavramının yasalarla kabul
edilmesini istiyor.
çacıklannı hızlandınp, evrenin temel
maddesini araştınyor. Ataç, çalışması-
nı şöyle anlatıyor:
"Uzayda ışık venneyen kütleter var.
Uzay; benüzinsanhgın bilmediği bflşler-
le dolu. FERMlL.\Bda büinmeyen ci-
simleri araştınyorum. Uzaydan gelen
gama ısınlannın yönünü sapta>arakuza-
yın haritasını çiziyoruz. l za\da birçok
şe> oluyor. Birçok ışın var. Dümanın
içinde bulunduğu Samanyolu Galaksi-
si'nin dışından gelen ışuılan sapdyoruz.
NASA projesi içinde. uzaya gÖDderüecek
vegalaksimiz dışından gelen ışınlan sap-
tayacak bir uydunun vapımı için caüşV
yoruz. NASA, bu knnudaki biMnıden ya-
rarlanmak istedi. Sürekli ge-
nişledigi saptanan evrenin ne-
rede basla>ıp nerede bittiğini
yani büvüklüğünü saptama-
yaçahşıjoruz. EvTenin 5 mü-
yar >ıl önce büyük padama
(Big Bang) ile oluştuğu bilini-
yor. Bu oluşum hâlâ devam
ediyor. Dümanın içinde bu-
lunduğu Samanyolu Galak-
sisi halen tamamlanmış de-
ğfl. FERMILAB'da dünya-
nın en yüksek atom parçacı-
ğı hızlandıncısı buiunuyor.
Atomun proton denilen par-
çacıklannı hızlandınp çok
yüksek bir enerji açığa çıka-
nyoruz. Bu enerji, evrenin
oluşumunu sağla\an Big
Bang'a benziyor. Y'eraltuıda4
mil çapındaki birtünekk pro-
tonu hızlandınp ışıkhızma çı-
kanyoruz. Ortaya çıkan çok
yüksek enerjiyle evrenin öz
maddesini araşnnyoruz."
UFO diye bir şey yok
Ülkesi Türkiye için çok şey
yapmak istediğini söyleyen
Ataç, Boğazıçi ve İstanbul
üniversiteîerine sintilatörba-
ğışladığını belirtiyor. Ataç,
UFO diye bir şey olmadığı-
nı, bunun bilimsel kanıtuıın
bulunmadığını söyledi. UFO
gördüğünü söyleyenlerin, çok
kısa süreli ışık parlamalann-
dan söz ettiklerini anımsatan
Ataç, bunun aslında işlevi tü-
kenmiş uydu ve roket parça-
lannın atmosfere girerek yan-
masıyla oluşan kısa süreli ışık
parlamalan olduğunu vurgu-
ladı.
Ayhğı 8 bin dolar
Ataç, Türkiye'de bilim
adamlannın devlet üniversi-
telerinde aylık 1000 dolar ma-
aş almasına karşın ABD'de
bir profesörün ayda 8 bin do-
lar (3.5 tniryar Era) aldığını be-
lirterek, Türkiye'de bilimsel
araştırmalann yeterli düzey-
de olmamasına bilim adam-
larının gelir düzeyinin de
olumsuz etkide bulunduğu-
nu kaydettL
Kanser nedeniyle kızını
kaybeden Prof.Ataç, kendi-
sini bu alanda da insanlığın
hizmetine adamış. Ataç, Ca-
lifornia Irvıne Üniversite-
si'nden başka bir Türk bilim
adamı olan Prof.Dr. Orhan
Naknğlu ile kansertanısı için
fiberoptik cihaz geliştirmiş.
Amenka'da 30-50 yaş arası
kadınların yüzde 10'unun
kanser riski taşıdığını vurgu-
layan Prof.MuzaflFer Ataç, bi-
yopsi yerine geçecek tanı ci-
hazının patentini almış, an-
cak fareler üzennde denenen
cihazın tıpta kullanımı için
3-5 yıl sürecek hukuksal pro-
sedürün yerine getirilmesi ge-
rekıyor. Ataç'ın patentini al-
dığı "StereoTechnkBiopsy''
adlı cihaz, bir iğnenin içine
yerleştirilen 3 milimetre ka-
lınlığındaki fiberoptik par-
çayla çalışıyor. Cihaz, vücut-
ta kanserli olduğu düşünülen
bölgenin tanısını sağlayacak.
Böylece parça alınmasıyla
yapılan biyopsinin yerine ge-
çecek. Kanserli olduğu sap-
tanan bölgeye radyoaktif bir
sıvının venlmesi ile kanm en
çok yoğunlaşuğı kanserli böl-
geyi bu fiberoptik cihaz be-
lirleyecek.
Ataç Idmdir?
Prof. Dr. Muzaffer Ataç,
1957'de Ankara Üniversitesi
Fen Fakültesi'nden fızik yük-
sek mühendisi olarak mezun
oldu. Maden Tetkik Arama
Enstitüsü'nde (MTA) hava-
dan uçakla uranyum araştır-
ması çalışmalanna katılan
Ataç. hocası Prof.Dr. Besim
Tanyel tarafından Bağdat'a
atom çekirdeği konusunda
araştırma yapmak üzere gön-
derildi. Daha sonra da yine
Tanyel taranndan NATO bur-
suyla ABD'ye gönderildi.
MTA'da jeoloji haritalan çi-
zen Ayfer Ataç'la evlenen Mu-
zaffer Ataç, ABD'de master
ve doktora yaptı. Daha son-
ra ABD'nin önemli parçacık
hızlandırma araştırmalannın
yapıldığı FERMILAB'da bi-
limsel araştırmalara başlayan
Ataç, halen bu laboratuvarda
ve California Üniversitesi 'nde
görev yapıyor.
DUZYAZI
ORHAN BİRGİT
Yarın, 24 Temmuz..
Sosyal Güvenlik Reformu adı verilen tasarı,
özüne dokunulmadan geçtiği Sağlık ve Sosyal Iş-
ler Komisyonu'ndan sonra bugün Bütçe ve Plan
Komisyonu'nda ele ahnıyor.
Hükümetle işçi ve memur sendikalan arasında
bu tasan nedeniyle başgösteren gerginliğin yu-
muşatılıpyumuşatılmayacağı, özelliklebu komis-
yondaki görüşmelerde belirginleşecek. Koalisyo-
nu oluşturan üç partinin, şayet görüşmeler süre-
since taraflar arasında kimi konularda anlaşma-
ya vanlacak olursa, tasanyı genel kurula o şekli
ile indirmelerini, genel kuruldaki görüşmeler sıra-
sında muhalefet partilerinın vereceği değişiklik
önergelerine karşı birliktelik oluşturmalannı dogal
karşılamak gerekir.
Bu nedenle de, bir süreden beri Ankara'da, is-
tanbul, Izmir ve Adana gibi sanayi yoğunluklu kent-
lerde tasanya karşı yapılan gösterilerin bugün
başkentin KızılayAlanı'ndaon beşsiviltoplum ku-
ruluşunun yapmaya hazırlandığı büyük direniş
toplantısı, özellikle sendikalar açısından yaşam-
sal önem kazanıyor.
Yarının, Türk işçi sınrfının yaşamında tarihsel
bir özelliği var.
Çalışanlann grevli toplusözleşme hakkına ka-
vuşmalannı sağlayan 243 ve 275 sayılı yasalar. 24
Temmuz 1963tarihindeTBMM'de kabul edildiği
zaman Çalışma Bakanı Bülent Ecevit'ti. Döne-
min başbakanı Ismet Inönü, 1950 öncesinde ça-
lışanlara grev hakkı vaat ederek iktidara gelen
Demokrat Parti'nin, daha sonra bu vaatlere arka-
sını dönmesini anımsatarak 24 Temmuz yasala-
rını kamuoyuna şu sözlerle tanrtmıştı:
"Biz yapamayacağımız şeyleri vaat etmeyiz.
Vaat ettiklerimizi de yapanz."
Yannki mitinge ev sahipliği yapacak olan Türk-
Iş Genel Başkanı Bayram Meral. Kızılay'daki
toplantının 'gök kubbeyi hükümetin başına yık-
mak' için bir adım olduğunu söylüyor ve "Türk-
Iş 24 Temmuz'u İşçi Bayramı olarak ilan etmişti.
Bazılan da o günü Ecevit Bayramı olarak kutlu-
yorlardı" diyor.
Türk-lş'in, 1963'te 'işçibayramı' olarak ilan et-
tiği 24 Temmuz, zaman geçtikçe bu nıteliğini yi-
tirdi ve yerini, kimi zaman karşıt gösterilerle kana
bulanan 1 Mayıs'lara bıraktı. 24Temmuz'un özel-
likle çalışma yaşamına getirdiği yenilikler ve ça-
lışanlara saöladığı haklar da, dönemin işçi lider-
leri Ismail înan'lar, Seyfi Demirsoy lar, Halil
Tunç'lar, Abdullah Baştürk'ler, Osman Soğuk-
pınar'lar, kahpe bir kurşun ile 1980 yıhnın 22 Tem-
muzu'nda yaşama veda eden Kemal Türkler'ler,
Rıza Kuas'lar, Kemal Nebioğlu'lar ve daha ni-
ce inançlı emekçiyle biriikte 'hak sendikacılığı'
da tarihe kanştı. Vizyona 'ücret sendikacılığı' gel-
di.
Emekçiler, yönetime katılma gibi kendi sınıfla-
n için asıl önemli olgular yerine, gelecek zamda
ücretlerine ne kadar artış yapılacağının kaygısı içi-
ne düşünce, patronlar o kaygıdan yararlanmak için
taşeronluk sistemini getirip işyerlerinin baş köşe-
sine oturttular.
Ondan sonraki evre de, 'sendikayı boş ver, top-
lusözleşme de neymiş. Sen alacağın paraya bak'
oldu.
O dönem, kayrt dışı ekonomiyi de elbette bir-
iikte getirecekti.
Sendikalanmızın, konfederasyonlanmızın lider-
leri bu dönemleri hep görkemli tribünlerinden pa-
şa paşa izlediler.
Rıdvan Budak, dün gazetemizde 'bu acıma-
sız ve vicdansız anlayışa karşı' yerinde, ama sa-
nınm geç kalmış bir mücadele için dikkatleri çek-
meye çalışıyordu.
Düşününüz ki, TBMM'de 1965 yılında Adalet Par-
tisinden üç, Cumhuriyet Halk Partisi'nden beş
milletvekili vardı ve Türkiye İşçi Partisi emekçile-
rin oylan ile bir grup kuracak sayıda parlamento-
ya girmişti.
Yine düşününüz ki, yinmi birinci dönemde par-
lamentodaki tek işçi kökenli milletvekili Rıdvan Bu-
dak'tır. Eski DİSK Genel Başkanı, bugün Bütçe
ve Plan Komisyonu'nda ele ahnacak olan Sosyal
Güvenlik Tasansı için politik açıdan çok önemli uya-
nlar yapıyor. Bu konudadahaönceki iki hüküme-
tin DSP'li Çalışma Bakanlan Nami Çağan ile Ha-
kan Tartan'ın yaptığı düzenleme çalışmalannın
Yaşar Okuyan'ın bakanlığındaki çok kısa dö-
nemde değiştirildiğini söylüyor. Benzer birsavı o
dönemlerin SSK Genel Müdürü Kılıçdaroğlu da
yapmış ve yalanlanmamıştı.
Budak, özellikle memur ve işçilerin seçmen
ağırlığını taşıdıklan illerden seçildikleri için çoğu
DSP'li milletvekilinin tasandan duyduğu rahat-
sızlığın sözcülüğünü de yapıyor.
Başbakan Ecevit'in, bu rahatsızlığın farkında
olduğu için önceki gün 'uzlaşı arıyoruz' biçimin-
de özetlenebilecek olan demecinde emeklilik ya-
şı ve kayıt dışı ekonomiye karşı mücadele konu-
lannda geri adım atmayacaklan, ama onun dışın-
da bazı konularda uzlaşmaya vanlabileceği umu-
duna yönelik sözlerini taraflar soğukkanlılıkla de-
ğeriendirmelidir.
Başta sendikalar olmak üzere, tüm sivil toplum
örgütlerinin güçlenmesi, öncelikle bu kurumlar-
dasorumlulukyüklenenlerin, yüklendikleri görev-
lerin bilindnde olmalan ile mümkündür. Düşününüz
ki, bugünkü gelişmeleri değerlendiren bizim çok
önemli meslek örgütümüz Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti, önceki günkü açıklamasında gazetecilerin
çalışmalannı ve haklarını düzenleyen 212 sayılı
yasanın adeta dondurulmuş olmasından hükümet-
leri suçluyor ve bu suçlamasını da her yasada son
madde olarak yer alan "..bu kanunu Bakanlar
Kurulu yürûtör" hükmüne dayandırmaya kal-
kışıyor.
Monteskiyo'nün, "Her toplum layık olduğu
yönetimle idare edilir" sözleri, sendikalanndan
kendi gönülleri ile ayrıldığını bildiren ve işyerlerin-
deki ücret artışlannın tembel çalışmayan ile çalışan
gazeteciyi belirleyerek yapıldığını apaçık yazabilen
meslektaşlanmız için söylenmiş olmasın.
Hem de yüz yıl öncesinden..
Faks: 0212 677 07 62
E-Maihorhan.birgita do.net.tr.
ÇYDD BEŞtKTAŞ ŞUBESÎ EĞtTÎM
GÖNÜLLÜLERİAR4SINA
StZ DE KATILIN!..
öğrenciler, öğretmenter, serbest meslek sahipleri,
memurtar, ev hanımları, sız, hepimiz hafta sonları birkaç
saatinizi ayırarak yetkın, özerk, sorumlu, bilimsel düşünen
bir neslin yetişmesıne destek vermek istemez misiniz?
iletişim için Tel: 0.212 288 42 16 - 0.212 275 50 23