Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 TEMMUZ 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
Hangi
rapor?
Kültür Bakanlığı
Müsteşan Osman
Tekin Aybaş, Istanbul
Arkeoloji Müzeleri
Müdürlüğü'nden
Ankara'ya Anıtlar ve
Müzeler Genel
Müdürü yapılan Alpay
Pasinli'nin Istanbul'da
geçirdiği
soruşturmadan
aklandığı
konusundaki bilginin
kendisine Kültür
Bakanı istemihan
Talay tarafından
verildiğini
açıkladı.
Müsteşara
telefonda
söylediğimizi
kamuoyunun
önünde yineleyelim:
"Kültür Bakanı
İstemihan Talay, yeni
genel müdürü AJpay
Pasinli hakkındaki
tartışmalann
bitmesini istiyorsa
soruşturmayı yapan
müfettiş Asım
Keser'in hazırladığı
ancak kendisine
iletilmediği sanılan
rapor -ki bu rapor
tanık ifadelerine ve
belgelere dayanıyor-
ile Teftiş Kurulu
Başkanı Şahin
Kırca'nın masa
başında hazırlayıp
bakanlık makamına
sunduğu raporu
birlikte açıklamalıdır."
Devlette gizlilik esas
ise de politikada da
dürüstlük esastır!
Eiektronik posta: som@posta.cutnhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 9?
- Tasarrufu Teşvik
Fonu'ndaki paralar Işsizlik
Fonu'na aktanlacakmış...
"Isin fonu cıktı!"
ürkiye'nin önde gelen holdinglerinin üniver-
sitelen için medyada büyük bir propagan-
da yürütülüyor. Proje ya da inşaat halinde-
ki kampuslar. yere göğe sığdırılamıyor. Si-
yasi iktidarlar tarafından ikram edilen orman alan-
larına yüksek yargının "olmaz" demesi üzerine "bi-
lim elden gidiyor" feryatlan kopartılıyor.
Araziler bir kenarda dursun elden gidecek "bi-
lim"e bakalım...
O koskocaman holdinglerden biri vakıf üniversi-
tesi kurmak içın dört yıl önce izin almış; ilk kez bu
yıl öğrenci alacak. Alacağı öğrenci sayısı 250! Çün-
kü, sadece ikı fakültesi var. Bir başka holding yedi
yıl önce üniversite kurma izni almış ve halen han-
gardan bozma bir binada eğitim veriyor. Iki fakülte
ve bir yüksekokula toplam 220 öğrenci alacak!
Öğrencileri de üniversiteye giriş sınavında ilkyüz-
de 1 'le yüzde 4 arasındakilerden istiyorlar.
Yani, en başarılı olanları.
Butik
Biri burslu öğrenci almıyor.
Hem zeki hem zengin olmak gerekiyor...
Bir ayrıcalık gerekiyor...
Konuyu bilenlerin anlattığına göre, holdingler üni-
versite değil aslında birer "butik" açıyor...
Günün moda meslekleri için...
"Oysa" diyor konuyu bilenler:
"Gerçek bir üniversitenin olmazsa olmaz koşul-
lan vardır. Bir kere mutlaka Türk Dili ve Edebiyatı prog-
ramı olmalıdır. Yoksa üniversitenin ülkesine yaran ol-
maz...
Sonra, sosyal bilimlerin anası felsefe programı. tek-
nik bilimlerin temeli fizik programı olmalıdır. Bunlar
bursla desteklenmelidir.
Olmazsa olmazlardan biri de yine bursla destek-
lenmesi gereken kültür ve sanat eğitimidir."
Toplasanız 500 öğrenci almıyor büyük holdingle-
rin kurdukları vakıf üniversiteleri... Ve üstelik en ye-
teneklilerden seçtikleri öğrencileri bilimin değil "bu-
tik"in hizmeti için yetiştirecekler.
1.5 milyon adayın girdiği sınavda 500 bin kişi ba-
şarılı olamamış, 500 kışi için herkes seferber oluyor.
Sınavda başarılı olduğu söylenen 1 milyon aday var.
Iki ve dört yıllık eğitim için gece-gündüz eğitim ve-
ren üniversitelerin kapasitesi belli: 250 bin. Sınav-
da başanlı olan 1 milyon öğrenciden 250 bini bir yer-
lere girecek ve bu kez 750 bin kişi açıkta kalacak.
Ama propaganda 500 kişi için yapılıyor...
Üstelik zenginler arasından 500 kişi...
Devletin, başarılı öğrenciler için uluslararası nite-
likte eğitim veren üniversiteleri varken devlet bu
propaganda için üstüne para ödüyor, orman arazi-
si tahsis ediyor.
Türkiye garip bir ülke...
SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
Ulusal egemenliğimiz tahKlM vurduya gidiyor!
Tupgutlu'ya MHP bayrağı dikilirken
Manisa'nın Turgutlu ilçesinde
MHP'li belediye başkanının yerine
yeniden bir MHP'li seçildi...
Yeni belediye başkanının ilk işle-
rinden biri şehrin girişindeki fabrika
ve üzüm salkımını simgeleyen figü-
re el atmak oldu.
Fıgürün altına hilal şeklinde üç adet
çiçeklik yapıldı.
Yani MHP'nin amblemi üç hilal!
Sonra çiçekliğin çevresi çimlendi-
rildi, etraf yemyeşıl oldu...
Sıra, çiçekliğin içine beyaz çiçek-
lerdikmeyegeldi...
Yeşil zemin üzerinde beyaz üç hi-
lalli Osmanlı bayrağı!
Hem MHP hem Osmanlı...
Seçimle işbaşına gelenler tabii ki
uyguladıkları politikalarda siyasi ter-
cihlerini kullanacaklar...
Ama kamunun ortak kullanım
alanlarını partinin malı gibi kullan-
mak biraz çizmeyi aşmak olmuyor
mu!
Kaymakamlığa sorunca, "Orası Ka-
rayollan'nın yeri" denıyor...
Karayolları, trafiğı aksatmadıkça
kentin girişindeki figürden kendini
sorumlu tutmuyor...
Belediye Meclisi'ndeki DSP'li üye-
ler ise koalisyon ortakltğından olsa ge-
rek konuyu pek umursamıyor...
Olan koskoca ilçeye oluyor...
Bugün, bir kentin sembolü olmuş
figürün altına parti ambelemini yer-
leştirenlerin yarın figürü kaldınp ye-
rine kurt sürüsü figürü koymayaca-
ğına kimse garanti veremiyor.
Ataköy'de tel örgülere tepki
Ataköy 7. ve 8. kısımlarda
blokları çevreleven kanıuya ait
ya>a yollarının demir
kapılarla kapatılması ve
sokak mobilyası olarak
nitelendirilen banklarının
etrafının da tel örgülerle
çevrilmesi çevre sakinlerinin
tepkisine neden oluvor. Çevre
sakinleri tel örgüvle blokların
çevrilmesinin ilkel bir
anlayışın iiriinü olduğanu.
buna belediyenin nasıl izin
verdiğini anlamanın mümkün
olmadığını belirttiler. Viiksek
Mimar Veli Öztiirk, cadde ve
sokaklara blok aralarından
söz konusu vaya vollarıvla
bağlantı kurnlduğunu,
kamuya ait yaya yollarına
kapılar yerleştirilmesinin
şeliir planlamacılığına ve
yürürlükteki plana aykırı
oldtığunu söyledi.
Cinnet getiren polis
memuru, amirini öldürdü
ANKARA (Cumhuriyet Bii-
rosu) - KLeçiören Merkez Karako-
lu'nda cinnet getiren Murat (jl-
ker adlı polıs. komiser Mehmet
Ali Özbek ıle polis memurlan
Fuat Ank ve Gazi Kılıçarslanı
beyhk sılahıy la vurdu. Ağır yara-
lanarak hastaneye kaldınlan ko-
miser Özbek yaşamıru yitirdi.
Alınan bılgiye göre dün akşam
saatlerinde cinnet getiren Ülker;
komiser Özbek, polis memurlan
Ank ve Kılıçaslan'ı yaralayarak
kaçtı. Yaralılardan komiser Öz-
bek ve Fuat Ank Dış Kapı SSK
Hastanesi'ne. diğer polis memu-
ru Kılıçaslan da Numune Hasta-
nesi'ne kaldınldı. Özbek, tüm ça-
balara karşın yaşamını yitirdi. Is-
tihbaratta görevli Kılıçarslan'ın
halkevlenne üye 3 kişiyi gözaltı-
na alarak karakola getirdiği sıra-
da olayın yaşandığı. polis memu-
runun tedavısinın sürdüğü ve ya-
şamsal tehhkesi olmadığı öğre-
nıldi.
Olaydan sonra karakola gelen
Ankara Vali Vekili Tamer Ersoy,
"Savcı olaya el koydu. Araşür-
ma yapıyorlar" dedi. Ankara
Emniyet Müdür Vekili Kemal Is-
kender de. SSK Hastanesi'nde
bilgi aldıktan sonra olayın yaşan-
dığı karakola gelerek incelemeler-
de bulundu.
Ülker'in yakalanması için ça-
lışmalar sürerken Ankara'nın bû-
tün çıkışlan tutuldu.
Saray duvarı restore ediliyor
Dolmabahçe Saray fnın dış
duvarları orijinal haline
uygun olarak yeniden restore
edilmeye başlandı. Milii
Saraylar Daire Başkanı lsmail
Hakkı Celayir, 1976 yıhnda
yapılan onarım
çalışmalarında kireçli
Horosan sıvası kuUanılması
gerekirken çimentolu sıva
kuUanılması nedeniyle
duvarların kabardığını
söyledi. Sarayın dış
duvarlarını tarihi yapısına
uygun olarak restore etmek
istediklerini belirten Celayir,
"İstanbul Teknik L niversitesi
Malzeme Laboratuvan'nda
yapılan kimyasal analizlerde,
Horosan harcının
kuUanılması gerektiği
anlaşıldı. Çalışmalarımızı,
bilimsel sonuçlara göre
yönlendiriyoruz" dedi.
HAYVANLAR ÎSMAİL GÜLGEÇ
Niünnnnnnnft'..; j
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicak@turk.net
. .;< •••«.-
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACl
r
TARİHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAN 23 Temmuz
DONDURMA KÜLAH/..
İ9O4-' 7£ BUGÜN
OOHOU/SMA /OJLAHfMZAU SÖ2 E0EN
S//Ç
G £ T ? K POZ/ PükT-
KAfJI İS£, İ
* oes
SATMfŞTT. FRAUCESCO PGOCOPfO
s/c/cyAi.fYei- OAHA sou&u^&t rAKts'7-E
DUYURU • . .
MALATYA ASLİYE 3. HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1998/666 Esas, 1998/1184 Karar
Davacı Şebnem Akın vekili Av. Ahmet Yiğit'in davalı M. Zabıt Akın aleyhine açtığı boşanma davasının açık yargılaması sonunda;
Davanın kabulü ile, Ağn ilı, Hamur ilçesi, Aşağıyenıgün köyü cilt: 3/1, sayfa: 18, kütük: 7'de nüfusa kayıtlı Rüstem kızı 10.11.1970
D.lu Şebnem Akın ile aynı yerde nüfusa kayıtlı Malik oğlu 1.1.1969 doğumlu Mehmet Zabit Akın'ın M.K. m. 134 uyannca boşanma-
lanna, müşterek çocuk 1991 doğumlu Burcu Nur'un velayetinın davacı anneye verilmesine, yasa yollan açık olmak ûzere karar veril-
tnıştır.
Davahnın adresi meçhul olduğundan karann adı geçene duyuru yolu ıle tebliğıne karar verilmiştır. Duyunı tarihmden ıtıbaren kara-
nn 15 gûn sonrateblığedilmiş sayılacagıduyurulur. . , . , • ..
Basın: 34816 ' ' • ' • "' ' " - ' *
ANKARA...ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
YidaAnriaprYlonınlar
Yirmi beş yıl once gerçekleşen banş çıkarması, anı-
lar, öyküler, yorumlariagündemde btrsüredir. llgınç açık-
lamalar da var. O günlen yaşayan bir gazetecıyım ama
belli konulan yeni öğrenıyorum. Ömeğın Kocatepe muh-
ribinin batması sırasında yapılan bir telefon konuşma-
stnı. Telin bir ucunda Başbakan Ecevrt, oteki ucundaABD
Dışişleri Bakanı Henry Kissinger. Konuşmaya Nancy
Kissinger de karışıyor bir aralık. Uykusu bölünduğu için
kocasını azarlıyor! O da kısa kesiyor konuşmayı. Uza-
saydı sonuç değişir miydi acaba, dıye sofuyor kimi okur-
lanmız. Kimi de tepki gösteriyor, gerçeküstü, postmo-
dern dıye yorumluyor açıklamayı. Ben bu yoruma katıl-
mıyorum. Herkes bir şeyler yazıyor. Hiç kimse tanh yaz-
mıyor. Tersine her şey tarihçıye bir ışık, gereç niteliğin-
de. Küçük birtaş dönemin mozaığine. Yakın tanhimize
bir bakış açısı oluşabılir, elbet basın tanhimize de! Kım
bilir, niçin, neler yazıyor, sorulan da yanrtlanır, ışıklanır.
FP'lı Oğuzhan AsHtürk de anılannı yazıyor mu aca-
ba? Olayın ıki tanığından biri parlamentoda. Temmuz
1974'te MSP'li Içişlen Bakanı. Dahası o günkü hüküme-
tin mimarlanndan biri. Londra'ya giderken onu da gö-
türüyor CHP'li başbakan. Başkan Nixon'un temsilcısi
Sisco ile konuşmasını da ızlıyor yakından. Ecevit'ı de
iyi tanıyor olaylar içınde, önyargılardan da annıyor sanı-
nm. Uzun yıllara karşın hâlâ coşkuyla anlatıyor o gün-
leri. Hasan Işık'ın sozleri çınlıyor kulağımda. Asiltürk'ün
çok duygulandığını anlatıyor.
- Burada yapılan konuşmalan duymanı çok isterdım,
diyor. Onurianır, övünürdün. Sonuç iyı olacak, Yunanis-
tan ile de dost olacağız, ABD ile de.
Kesin kararlıhğın lyimserlığı var sesınde. Ecevit de ke-
sin konuşuyor:
- On yıl önce yaptığınız yanlışı tekrariamayahm, diyor
Sisco'ya. On yıl once sizin oturduğunuz koltukta başka
bir arkadaşınız oturuyordu. Benim koltuğumda da Inö-
nü. Turkıye'nın adayaçıkarma yapmasını önledınız. Ama
sonuç? Adadakıler mutsuz, NATO çökmüş durumda, ba-
nş da daha çok çıkmaza girdı dünyamızda.
Sısco başbakanlıktan aynlıyor.
Saat 05.35.
Goruşmeler bftti, çıkarma başladı, diyor Hasan Işık.
Gun ağanyor.
27 Mayısçı eniştem Selahattin ÖzgûVe telefon ettım,
hemen geldı. Olağanustu gunlen bırtıkte yaşarız her za-
man. Çay verdim, bir sıgarayaktı, eskı denizci coştu bir-
den, çıkarmayı anlatmaya başladı.
Telefon çaldı yeniden.
- Şımdi Sancar Paşa aradı, paraşütçüler burunlan ka-
namadan inmışler.
Çığlığı basıyorum. Mutluyum, umutluyum. Banşı bek-
liyorum. Banş yolunda kesin bir adım diye yorumluyo-
rum çıkannayı.
Aynntıları oğrendım sonra. Başbakan Ecevit, Devlet
Bakanı lsmail Hakkı Birter ıle bıriıkteymış karar bildiri-
lirken. Ikisi de çok duyarlı, nerdeyse ağlayacaklar. Ece-
vit Genelkurmay Başkanlığı'na gidiyor acele. Orgeneral
Sancar kapıda karşılıyor başbakanı, kucaklaşıyorlar.
12 Mart'tan sonra kimi generallerin Ecevrt ıçın söyle-
dikleri, dahası "komünıst" sozu çınlıyor kulağımda. Org.
Faruk Güıier'in cumhurbaşkanı adaylığını destekleme-
yince kızanlar, ona güvenilmez, ıktıdar verilmez, diyen-
ler. Bir temmuz sabahı da Türk Silahlı Kuvvetleri Ecevit
hükumetiyle Kıbns'ta!
- Adadakı başan 12 Mart'ın ızlerini de silecek, ordu
ve halk bütünleşecek, diyor Selahattin özgür.
Yirmı beş yıl sonra hâlâ coşkuyla düşunüyorum o sa-
bahı. Oysa neler oldu? Değişımler, dönüşümler, 12
Mart'ın izlen sılinemeden 12 Eylül olayı yaşandı ulkemiz-
de.
ABD'de başka değişımler, VVatergate olayı yaşanıyor,
Başkan IMixon gidiyor, Başbakan Ecevıt'e "Bülenf di-
ye seslenen Henry Kissinger de koltuğunu yitiriyor. Ba-
nş guvercinliğıne başlıyor Ankara'ya da geliyor bir ara-
lık. Dışişlen Bakanı llter Türkmen bir akşam yemeğı ve-
nyoronunjna. Bende konuklararasındayım. Suna Kan
ite salona girerken Nancy Kissinger ıle karşılaşıyoruz. Ke-
mancılığını öğrenınce çok ılgılenıyor, New Yori<tan ay-
nlmadan önce Isaac Stern'ı gorduğunu anlatıyor sanat-
çımıza. llter Türkmen'ın yemeklen müzıkten, şiırden, ki-
taplardan söz ederek geçer her zaman. O akşam da çok
ınce esprilerle selamlıyor banş güvercininı. Anılanndan
söz ediyor, yüzlerce sayfa arasında Kıbns bölümunü
haylı güç bulduğunu eklıyor sonra! Espriler çok ınce
ama dikenı batıyor. Masada sessızlık, Kıssınger'in ya-
nıtı beklenıyor. Once çok zarif, Ingilizceyi böylesine gü-
zel, esprilı konuşan llterTürkmen'ı neredeyse kompleks
duyarak dinledığıni belirtıyor. Dünya banşı, ABD-Türki-
ye ılışkiten derken sozü Kıbns'a getıriyor. Anılanndakı Kıb-
ns bölümünün Türkıye'den kaynaklandığını söyluyor.
Bir hatıriatmayla altını çizıyor. Kıbns olayı yaşandıktan
sonra Ankara'ya gelmeye hazırlanırken Ecevit hüküme-
ti ıstifa ediyor. Kıbns bolumü de uzun yer alamıyor anı-
lannda. • - . • -.
Bu da boyle bir anı ışte!
• • •
Kızılay'da sokağı var, Sıvas'ın Hafik ilçesinde de bir
anıtmezar. Genç bir arkadaşımız yatıyor orada, AN-
KA'dan Adem Yavuz. Banş çıkarmasında şehit olan ilk
ve tek gazeteci. Birkaç gün ses gelmedi, kuşku ve kor-
kuya düştük, derken haberi verdi Hasan Işık. Ağır yara-
lanmış, özel uçaklar, uzman doktorlar, ama yaşama dö-
nemedi. özü de dokusu da güzel bir insan. Banş çıkar-
masına katıldı, banşı yaşamadan ayrıkJı dünyamızdan.
25. yılda onun da kanı, canı var.
Hafık'e gidip soracağım bir gün. Toprağın ötesinden
nasıl bakıyor bugunlere. Özlemi dindi mi, derinleşti mi?
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA:
1/ Gemicılerin
ya da işçilerin
birlikte bir şey
çekerken gayret
vermek için söy- 3
ledikleri söz. 2/
Faize temel
oluşturacak
miktar ile gün- _
lerin çarpımı so- "
nucunda bulu- 7
nanrakam...Ye-
teneği ve saygın- 8
lıgıyla ünlü ka- g
dın şarkıcılara
verilen ad. 3/ Gerçekte
yen olmayıp zihinde ta-
sarlanan... Dünya ede-
biyatçılannı biraraya ge-
tirmeyi amaçlayan ku- 3
ruluşun simgesı. 4/ Ki- 4
barca olmayan, bayağı.
5/ Gizli bir şeyı açığa çı-
karma... Faiz. 6/ Hafıza
kaybı. 7/ Muğla'nın bir
ilçesi... Çıplak vücutres-
mi... tki tarla arasındaki
sınır. 8/ Bir nota... Eski
Türklerde bir babanıntaşınmaz mallannın mirasçısı olan
en küçük oğul. 9/ Su birikmiş çukur ya da hendek... Se-
çenek.
YLKAR1DAN AŞAĞIYA:
1/ Kızak çekmekte kullanılan boğuk sesli bir köpek cinsi...
Sınır nişanı. 2/ Tavır, davTanış... Deniz kıyısında dalga
aşındırmasıyla oluşmuş sarp ve yüksek yer. 3/ Genellik-
le bir çiftçi yanında çalışan işçı. 4/ Kazak başkanlanna
verilen ad... Uzaklık işareti. 5/ Lityum elementinın sım-
gesi... Yanağın ait bölümü. 6/ Ateş... Parmağa takılan
halka. 7/ Çirozluktan sonra yağlanmaya başlayan uskum-
ru... Uğraş. 8/ Kötü bir işteki yardımcılar... Yaşanmış
olaylann anlatıldığı yazı türü. 9/ Dağlalesi de denılen ve
mor renkli çıçekleri olan otsu bıtkı.