28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 TEMMUZ 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Hangi rapor? Kültür Bakanlığı Müsteşan Osman Tekin Aybaş, Istanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü'nden Ankara'ya Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürü yapılan Alpay Pasinli'nin Istanbul'da geçirdiği soruşturmadan aklandığı konusundaki bilginin kendisine Kültür Bakanı istemihan Talay tarafından verildiğini açıkladı. Müsteşara telefonda söylediğimizi kamuoyunun önünde yineleyelim: "Kültür Bakanı İstemihan Talay, yeni genel müdürü AJpay Pasinli hakkındaki tartışmalann bitmesini istiyorsa soruşturmayı yapan müfettiş Asım Keser'in hazırladığı ancak kendisine iletilmediği sanılan rapor -ki bu rapor tanık ifadelerine ve belgelere dayanıyor- ile Teftiş Kurulu Başkanı Şahin Kırca'nın masa başında hazırlayıp bakanlık makamına sunduğu raporu birlikte açıklamalıdır." Devlette gizlilik esas ise de politikada da dürüstlük esastır! Eiektronik posta: som@posta.cutnhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 9? - Tasarrufu Teşvik Fonu'ndaki paralar Işsizlik Fonu'na aktanlacakmış... "Isin fonu cıktı!" ürkiye'nin önde gelen holdinglerinin üniver- sitelen için medyada büyük bir propagan- da yürütülüyor. Proje ya da inşaat halinde- ki kampuslar. yere göğe sığdırılamıyor. Si- yasi iktidarlar tarafından ikram edilen orman alan- larına yüksek yargının "olmaz" demesi üzerine "bi- lim elden gidiyor" feryatlan kopartılıyor. Araziler bir kenarda dursun elden gidecek "bi- lim"e bakalım... O koskocaman holdinglerden biri vakıf üniversi- tesi kurmak içın dört yıl önce izin almış; ilk kez bu yıl öğrenci alacak. Alacağı öğrenci sayısı 250! Çün- kü, sadece ikı fakültesi var. Bir başka holding yedi yıl önce üniversite kurma izni almış ve halen han- gardan bozma bir binada eğitim veriyor. Iki fakülte ve bir yüksekokula toplam 220 öğrenci alacak! Öğrencileri de üniversiteye giriş sınavında ilkyüz- de 1 'le yüzde 4 arasındakilerden istiyorlar. Yani, en başarılı olanları. Butik Biri burslu öğrenci almıyor. Hem zeki hem zengin olmak gerekiyor... Bir ayrıcalık gerekiyor... Konuyu bilenlerin anlattığına göre, holdingler üni- versite değil aslında birer "butik" açıyor... Günün moda meslekleri için... "Oysa" diyor konuyu bilenler: "Gerçek bir üniversitenin olmazsa olmaz koşul- lan vardır. Bir kere mutlaka Türk Dili ve Edebiyatı prog- ramı olmalıdır. Yoksa üniversitenin ülkesine yaran ol- maz... Sonra, sosyal bilimlerin anası felsefe programı. tek- nik bilimlerin temeli fizik programı olmalıdır. Bunlar bursla desteklenmelidir. Olmazsa olmazlardan biri de yine bursla destek- lenmesi gereken kültür ve sanat eğitimidir." Toplasanız 500 öğrenci almıyor büyük holdingle- rin kurdukları vakıf üniversiteleri... Ve üstelik en ye- teneklilerden seçtikleri öğrencileri bilimin değil "bu- tik"in hizmeti için yetiştirecekler. 1.5 milyon adayın girdiği sınavda 500 bin kişi ba- şarılı olamamış, 500 kışi için herkes seferber oluyor. Sınavda başarılı olduğu söylenen 1 milyon aday var. Iki ve dört yıllık eğitim için gece-gündüz eğitim ve- ren üniversitelerin kapasitesi belli: 250 bin. Sınav- da başanlı olan 1 milyon öğrenciden 250 bini bir yer- lere girecek ve bu kez 750 bin kişi açıkta kalacak. Ama propaganda 500 kişi için yapılıyor... Üstelik zenginler arasından 500 kişi... Devletin, başarılı öğrenciler için uluslararası nite- likte eğitim veren üniversiteleri varken devlet bu propaganda için üstüne para ödüyor, orman arazi- si tahsis ediyor. Türkiye garip bir ülke... SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Ulusal egemenliğimiz tahKlM vurduya gidiyor! Tupgutlu'ya MHP bayrağı dikilirken Manisa'nın Turgutlu ilçesinde MHP'li belediye başkanının yerine yeniden bir MHP'li seçildi... Yeni belediye başkanının ilk işle- rinden biri şehrin girişindeki fabrika ve üzüm salkımını simgeleyen figü- re el atmak oldu. Fıgürün altına hilal şeklinde üç adet çiçeklik yapıldı. Yani MHP'nin amblemi üç hilal! Sonra çiçekliğin çevresi çimlendi- rildi, etraf yemyeşıl oldu... Sıra, çiçekliğin içine beyaz çiçek- lerdikmeyegeldi... Yeşil zemin üzerinde beyaz üç hi- lalli Osmanlı bayrağı! Hem MHP hem Osmanlı... Seçimle işbaşına gelenler tabii ki uyguladıkları politikalarda siyasi ter- cihlerini kullanacaklar... Ama kamunun ortak kullanım alanlarını partinin malı gibi kullan- mak biraz çizmeyi aşmak olmuyor mu! Kaymakamlığa sorunca, "Orası Ka- rayollan'nın yeri" denıyor... Karayolları, trafiğı aksatmadıkça kentin girişindeki figürden kendini sorumlu tutmuyor... Belediye Meclisi'ndeki DSP'li üye- ler ise koalisyon ortakltğından olsa ge- rek konuyu pek umursamıyor... Olan koskoca ilçeye oluyor... Bugün, bir kentin sembolü olmuş figürün altına parti ambelemini yer- leştirenlerin yarın figürü kaldınp ye- rine kurt sürüsü figürü koymayaca- ğına kimse garanti veremiyor. Ataköy'de tel örgülere tepki Ataköy 7. ve 8. kısımlarda blokları çevreleven kanıuya ait ya>a yollarının demir kapılarla kapatılması ve sokak mobilyası olarak nitelendirilen banklarının etrafının da tel örgülerle çevrilmesi çevre sakinlerinin tepkisine neden oluvor. Çevre sakinleri tel örgüvle blokların çevrilmesinin ilkel bir anlayışın iiriinü olduğanu. buna belediyenin nasıl izin verdiğini anlamanın mümkün olmadığını belirttiler. Viiksek Mimar Veli Öztiirk, cadde ve sokaklara blok aralarından söz konusu vaya vollarıvla bağlantı kurnlduğunu, kamuya ait yaya yollarına kapılar yerleştirilmesinin şeliir planlamacılığına ve yürürlükteki plana aykırı oldtığunu söyledi. Cinnet getiren polis memuru, amirini öldürdü ANKARA (Cumhuriyet Bii- rosu) - KLeçiören Merkez Karako- lu'nda cinnet getiren Murat (jl- ker adlı polıs. komiser Mehmet Ali Özbek ıle polis memurlan Fuat Ank ve Gazi Kılıçarslanı beyhk sılahıy la vurdu. Ağır yara- lanarak hastaneye kaldınlan ko- miser Özbek yaşamıru yitirdi. Alınan bılgiye göre dün akşam saatlerinde cinnet getiren Ülker; komiser Özbek, polis memurlan Ank ve Kılıçaslan'ı yaralayarak kaçtı. Yaralılardan komiser Öz- bek ve Fuat Ank Dış Kapı SSK Hastanesi'ne. diğer polis memu- ru Kılıçaslan da Numune Hasta- nesi'ne kaldınldı. Özbek, tüm ça- balara karşın yaşamını yitirdi. Is- tihbaratta görevli Kılıçarslan'ın halkevlenne üye 3 kişiyi gözaltı- na alarak karakola getirdiği sıra- da olayın yaşandığı. polis memu- runun tedavısinın sürdüğü ve ya- şamsal tehhkesi olmadığı öğre- nıldi. Olaydan sonra karakola gelen Ankara Vali Vekili Tamer Ersoy, "Savcı olaya el koydu. Araşür- ma yapıyorlar" dedi. Ankara Emniyet Müdür Vekili Kemal Is- kender de. SSK Hastanesi'nde bilgi aldıktan sonra olayın yaşan- dığı karakola gelerek incelemeler- de bulundu. Ülker'in yakalanması için ça- lışmalar sürerken Ankara'nın bû- tün çıkışlan tutuldu. Saray duvarı restore ediliyor Dolmabahçe Saray fnın dış duvarları orijinal haline uygun olarak yeniden restore edilmeye başlandı. Milii Saraylar Daire Başkanı lsmail Hakkı Celayir, 1976 yıhnda yapılan onarım çalışmalarında kireçli Horosan sıvası kuUanılması gerekirken çimentolu sıva kuUanılması nedeniyle duvarların kabardığını söyledi. Sarayın dış duvarlarını tarihi yapısına uygun olarak restore etmek istediklerini belirten Celayir, "İstanbul Teknik L niversitesi Malzeme Laboratuvan'nda yapılan kimyasal analizlerde, Horosan harcının kuUanılması gerektiği anlaşıldı. Çalışmalarımızı, bilimsel sonuçlara göre yönlendiriyoruz" dedi. HAYVANLAR ÎSMAİL GÜLGEÇ Niünnnnnnnft'..; j KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicak@turk.net . .;< •••«.- ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACl r TARİHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAN 23 Temmuz DONDURMA KÜLAH/.. İ9O4-' 7£ BUGÜN OOHOU/SMA /OJLAHfMZAU SÖ2 E0EN S//Ç G £ T ? K POZ/ PükT- KAfJI İS£, İ * oes SATMfŞTT. FRAUCESCO PGOCOPfO s/c/cyAi.fYei- OAHA sou&u^&t rAKts'7-E DUYURU • . . MALATYA ASLİYE 3. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1998/666 Esas, 1998/1184 Karar Davacı Şebnem Akın vekili Av. Ahmet Yiğit'in davalı M. Zabıt Akın aleyhine açtığı boşanma davasının açık yargılaması sonunda; Davanın kabulü ile, Ağn ilı, Hamur ilçesi, Aşağıyenıgün köyü cilt: 3/1, sayfa: 18, kütük: 7'de nüfusa kayıtlı Rüstem kızı 10.11.1970 D.lu Şebnem Akın ile aynı yerde nüfusa kayıtlı Malik oğlu 1.1.1969 doğumlu Mehmet Zabit Akın'ın M.K. m. 134 uyannca boşanma- lanna, müşterek çocuk 1991 doğumlu Burcu Nur'un velayetinın davacı anneye verilmesine, yasa yollan açık olmak ûzere karar veril- tnıştır. Davahnın adresi meçhul olduğundan karann adı geçene duyuru yolu ıle tebliğıne karar verilmiştır. Duyunı tarihmden ıtıbaren kara- nn 15 gûn sonrateblığedilmiş sayılacagıduyurulur. . , . , • .. Basın: 34816 ' ' • ' • "' ' " - ' * ANKARA...ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU YidaAnriaprYlonınlar Yirmi beş yıl once gerçekleşen banş çıkarması, anı- lar, öyküler, yorumlariagündemde btrsüredir. llgınç açık- lamalar da var. O günlen yaşayan bir gazetecıyım ama belli konulan yeni öğrenıyorum. Ömeğın Kocatepe muh- ribinin batması sırasında yapılan bir telefon konuşma- stnı. Telin bir ucunda Başbakan Ecevrt, oteki ucundaABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger. Konuşmaya Nancy Kissinger de karışıyor bir aralık. Uykusu bölünduğu için kocasını azarlıyor! O da kısa kesiyor konuşmayı. Uza- saydı sonuç değişir miydi acaba, dıye sofuyor kimi okur- lanmız. Kimi de tepki gösteriyor, gerçeküstü, postmo- dern dıye yorumluyor açıklamayı. Ben bu yoruma katıl- mıyorum. Herkes bir şeyler yazıyor. Hiç kimse tanh yaz- mıyor. Tersine her şey tarihçıye bir ışık, gereç niteliğin- de. Küçük birtaş dönemin mozaığine. Yakın tanhimize bir bakış açısı oluşabılir, elbet basın tanhimize de! Kım bilir, niçin, neler yazıyor, sorulan da yanrtlanır, ışıklanır. FP'lı Oğuzhan AsHtürk de anılannı yazıyor mu aca- ba? Olayın ıki tanığından biri parlamentoda. Temmuz 1974'te MSP'li Içişlen Bakanı. Dahası o günkü hüküme- tin mimarlanndan biri. Londra'ya giderken onu da gö- türüyor CHP'li başbakan. Başkan Nixon'un temsilcısi Sisco ile konuşmasını da ızlıyor yakından. Ecevit'ı de iyi tanıyor olaylar içınde, önyargılardan da annıyor sanı- nm. Uzun yıllara karşın hâlâ coşkuyla anlatıyor o gün- leri. Hasan Işık'ın sozleri çınlıyor kulağımda. Asiltürk'ün çok duygulandığını anlatıyor. - Burada yapılan konuşmalan duymanı çok isterdım, diyor. Onurianır, övünürdün. Sonuç iyı olacak, Yunanis- tan ile de dost olacağız, ABD ile de. Kesin kararlıhğın lyimserlığı var sesınde. Ecevit de ke- sin konuşuyor: - On yıl önce yaptığınız yanlışı tekrariamayahm, diyor Sisco'ya. On yıl once sizin oturduğunuz koltukta başka bir arkadaşınız oturuyordu. Benim koltuğumda da Inö- nü. Turkıye'nın adayaçıkarma yapmasını önledınız. Ama sonuç? Adadakıler mutsuz, NATO çökmüş durumda, ba- nş da daha çok çıkmaza girdı dünyamızda. Sısco başbakanlıktan aynlıyor. Saat 05.35. Goruşmeler bftti, çıkarma başladı, diyor Hasan Işık. Gun ağanyor. 27 Mayısçı eniştem Selahattin ÖzgûVe telefon ettım, hemen geldı. Olağanustu gunlen bırtıkte yaşarız her za- man. Çay verdim, bir sıgarayaktı, eskı denizci coştu bir- den, çıkarmayı anlatmaya başladı. Telefon çaldı yeniden. - Şımdi Sancar Paşa aradı, paraşütçüler burunlan ka- namadan inmışler. Çığlığı basıyorum. Mutluyum, umutluyum. Banşı bek- liyorum. Banş yolunda kesin bir adım diye yorumluyo- rum çıkannayı. Aynntıları oğrendım sonra. Başbakan Ecevit, Devlet Bakanı lsmail Hakkı Birter ıle bıriıkteymış karar bildiri- lirken. Ikisi de çok duyarlı, nerdeyse ağlayacaklar. Ece- vit Genelkurmay Başkanlığı'na gidiyor acele. Orgeneral Sancar kapıda karşılıyor başbakanı, kucaklaşıyorlar. 12 Mart'tan sonra kimi generallerin Ecevrt ıçın söyle- dikleri, dahası "komünıst" sozu çınlıyor kulağımda. Org. Faruk Güıier'in cumhurbaşkanı adaylığını destekleme- yince kızanlar, ona güvenilmez, ıktıdar verilmez, diyen- ler. Bir temmuz sabahı da Türk Silahlı Kuvvetleri Ecevit hükumetiyle Kıbns'ta! - Adadakı başan 12 Mart'ın ızlerini de silecek, ordu ve halk bütünleşecek, diyor Selahattin özgür. Yirmı beş yıl sonra hâlâ coşkuyla düşunüyorum o sa- bahı. Oysa neler oldu? Değişımler, dönüşümler, 12 Mart'ın izlen sılinemeden 12 Eylül olayı yaşandı ulkemiz- de. ABD'de başka değişımler, VVatergate olayı yaşanıyor, Başkan IMixon gidiyor, Başbakan Ecevıt'e "Bülenf di- ye seslenen Henry Kissinger de koltuğunu yitiriyor. Ba- nş guvercinliğıne başlıyor Ankara'ya da geliyor bir ara- lık. Dışişlen Bakanı llter Türkmen bir akşam yemeğı ve- nyoronunjna. Bende konuklararasındayım. Suna Kan ite salona girerken Nancy Kissinger ıle karşılaşıyoruz. Ke- mancılığını öğrenınce çok ılgılenıyor, New Yori<tan ay- nlmadan önce Isaac Stern'ı gorduğunu anlatıyor sanat- çımıza. llter Türkmen'ın yemeklen müzıkten, şiırden, ki- taplardan söz ederek geçer her zaman. O akşam da çok ınce esprilerle selamlıyor banş güvercininı. Anılanndan söz ediyor, yüzlerce sayfa arasında Kıbns bölümunü haylı güç bulduğunu eklıyor sonra! Espriler çok ınce ama dikenı batıyor. Masada sessızlık, Kıssınger'in ya- nıtı beklenıyor. Once çok zarif, Ingilizceyi böylesine gü- zel, esprilı konuşan llterTürkmen'ı neredeyse kompleks duyarak dinledığıni belirtıyor. Dünya banşı, ABD-Türki- ye ılışkiten derken sozü Kıbns'a getıriyor. Anılanndakı Kıb- ns bölümünün Türkıye'den kaynaklandığını söyluyor. Bir hatıriatmayla altını çizıyor. Kıbns olayı yaşandıktan sonra Ankara'ya gelmeye hazırlanırken Ecevit hüküme- ti ıstifa ediyor. Kıbns bolumü de uzun yer alamıyor anı- lannda. • - . • -. Bu da boyle bir anı ışte! • • • Kızılay'da sokağı var, Sıvas'ın Hafik ilçesinde de bir anıtmezar. Genç bir arkadaşımız yatıyor orada, AN- KA'dan Adem Yavuz. Banş çıkarmasında şehit olan ilk ve tek gazeteci. Birkaç gün ses gelmedi, kuşku ve kor- kuya düştük, derken haberi verdi Hasan Işık. Ağır yara- lanmış, özel uçaklar, uzman doktorlar, ama yaşama dö- nemedi. özü de dokusu da güzel bir insan. Banş çıkar- masına katıldı, banşı yaşamadan ayrıkJı dünyamızdan. 25. yılda onun da kanı, canı var. Hafık'e gidip soracağım bir gün. Toprağın ötesinden nasıl bakıyor bugunlere. Özlemi dindi mi, derinleşti mi? B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ Gemicılerin ya da işçilerin birlikte bir şey çekerken gayret vermek için söy- 3 ledikleri söz. 2/ Faize temel oluşturacak miktar ile gün- _ lerin çarpımı so- " nucunda bulu- 7 nanrakam...Ye- teneği ve saygın- 8 lıgıyla ünlü ka- g dın şarkıcılara verilen ad. 3/ Gerçekte yen olmayıp zihinde ta- sarlanan... Dünya ede- biyatçılannı biraraya ge- tirmeyi amaçlayan ku- 3 ruluşun simgesı. 4/ Ki- 4 barca olmayan, bayağı. 5/ Gizli bir şeyı açığa çı- karma... Faiz. 6/ Hafıza kaybı. 7/ Muğla'nın bir ilçesi... Çıplak vücutres- mi... tki tarla arasındaki sınır. 8/ Bir nota... Eski Türklerde bir babanıntaşınmaz mallannın mirasçısı olan en küçük oğul. 9/ Su birikmiş çukur ya da hendek... Se- çenek. YLKAR1DAN AŞAĞIYA: 1/ Kızak çekmekte kullanılan boğuk sesli bir köpek cinsi... Sınır nişanı. 2/ Tavır, davTanış... Deniz kıyısında dalga aşındırmasıyla oluşmuş sarp ve yüksek yer. 3/ Genellik- le bir çiftçi yanında çalışan işçı. 4/ Kazak başkanlanna verilen ad... Uzaklık işareti. 5/ Lityum elementinın sım- gesi... Yanağın ait bölümü. 6/ Ateş... Parmağa takılan halka. 7/ Çirozluktan sonra yağlanmaya başlayan uskum- ru... Uğraş. 8/ Kötü bir işteki yardımcılar... Yaşanmış olaylann anlatıldığı yazı türü. 9/ Dağlalesi de denılen ve mor renkli çıçekleri olan otsu bıtkı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle