18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20TEMMUZ1999SALJ CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER dishab(S cumhuriyet.com.tr 11 Banş Harekâtı'nın 25. yıl kutlamalan çerçevesinde Türkiye'den üst düzey temsilciler ve çok sayıda yabancı konuk Ada'ya geldi Kıbrıs'a siyasi çıkarma Harekâta gidenyol İstanbuIHaberServi- si - Yunanistan, 2. Dün- ya Savaşı'nın sona er- mesinin ardından Kıb- ns'ı ühak etmek (Enosis) için çaba göstermeye başladı. Kıbns tarihinin en önerrdi dönûm noktala- nndan bıri, Başpiskopos Makariosun 15 Ocak 1950'de düzenlediği, Kıbns Rumlannın yüz- de 96"sının "evet" oyuy- la sonuçlanan Enosis ple- bisitioldu. 15-16Ağus- tos 1960'ta Londra'da Türkiye, Yunanistan ve lngiltere'nin katılımıy- la imzalanan anlaşma- larda Kıbns Cumhuri- yeti resmen ilan edildi. Rumçeteteri 21Aralıkl963'te.si- lahlı Kıbns Rum çetele- ri. Lefkoşa'nın Türk ke- simindeki evlere saldır- maya başladı. Makarios ise 22 Aralık'ta garanti anlaşmalannı tanımadı- ğını açıkladı. Türki- ye'nin saldınlann önlen- mesi için Yunanistan ve Ingiltere nezdinde yap- tığı girişimler de sonuç vermedi. 25 Aralık 1963'te Türk HavaKuv- vetleri'ne bağlı savaş uçaklan Lefkoşa ûzerin- de uyan uçuşlanna baş- ladı. Bu gelişmelerin ar- dından Makarios'un gi- rişimleriyle tngiliz Yük- sek Komiserliği'nde "\e- ;B HatAnlaşmasT imza- landı. Adanın taksımatı fıilenbaşlamıştı. Bu gö- riişmeler yapılnken Rum çeteleri de Ayvasıl Türk- lerini topluca katlederek toplu mezariara gömü- yordu. Kanh Noel olay- lan sonucunda 146 Türk hunharca öldürûldu. Ma- karios'un 1 Ocak 1964 tarihinde Zürich ve Londra antlaşmalannı feshettiğini ilan etme- siyle Kıbns Cumhuriye- ti ortadan kalktı ve Rum yönetimi Türklerin hak- lannı gasp ederek Kıb- ns Cumhuriyeti'ni ele gectrdi. Inönü'ye mektup ABD Başkanı John- son,Kıbns sontnuna ba- nşçı bir çözüm bulun- ması için 6 Haziran 1964'te tsmet tnönü'ye bir mektup göndererek Washington'a davet et- ti. Ardından Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın hazırladığı plan da so- nuçsuz kalınca Erenköy ve Mansura bölgelerin- de Türklere karşı girişi- len katliam hareketleri- ne misüleme olarak Türk Hava Kuvvetleri'ne ait jetler 8-9 Ağustos'ta Rum mevzilerini bomba- ladı. 1967de SiüeynıanDe- mird ve Koüians arasın- da yapılan görüşmeler- den de sonuç çıkmayın- ca, 15 Kasım'da Gnvas komutasındaki Rum-Yu- nan askeri birlikleri, Ge- çitkale ve Boğaziçi köy- lerindeki savunmasız Türk köylerine saldırdı. Bunun üzerine TBMM, Kıbns'a müdahale ka- ran aldı. 28 Aralık 1967'de ise Kıbns Türk toplumu 19 maddeden oluşan. anayasal bir dü- zenedayanan Kıbns Ge- çici Türk Yönetimi'ni ilan etti. Başkanlığına Dr.FaalKüçük,başkan yardımcılıgına da Türk Toplumu Meclis Başka- nı Rauf Denktaş getiril- di. 15 Temmuz 1974 sa- bahı, Makarios'a karşı birdarbe grrişiminde bu- lunuldu. Aynı gün fana- tikbirTürk düşmanı olan EOKAliderlerindenNi- kosSampson. devlet baş- kanlığına atandı. Türki- ye, 16 Temmuz 1974'te fngiltere ve BM nezdin- deki girişimlerinden bek- lediği ilgiyi göremeyin- ce adada yasal düzeni yeniden tesis etmek için 20 Temmuz 1974'te Ba- nş Harekâtı'nı başlattı. REŞAT AKAR / SERKAN DEMİRTAŞ LEFKOŞA-Türkiye ile KKTC arasında- ki 3. Ortaklık Konseyi, Avrupa Birliği ile güm- rük birliğine karşı ortak ekonomik alan oluş- turulmasını kararlaştırdı. Anlaşmayla iki ül- ke arasındaki eümrüklerin birleştirilmesi ön- görülmekte. Iki ülke arasındaki ticaret, an- laşmanın uygulamaya girmesiyle tek güm- rük ilkesine göre gerçekleştirilecek. 25 yıl önce Türk askeri birliklerince ger- çekleştirilen Kıbns çıkarması dün Türki- ye'den gelen birçok üst düzey devlet temsil- cisi tarafından siyasi açıdan gerçekleştiri- ldi. Türkiye. Başbakan Bülent Ecevit baş- kanlığındaki kalabalık bir heyetle temsil edi- lirken, Romanya, Bulgaristan. Azerbaycan ve Amavutluk'tan da 1 OO'e yakın parlamen- ter geldi. Ortakhk Konseyi de dün yapıldı. 3. Ortakhk Konseyi Bildirisi özetle şöy- l • Türkiye - KKTC Ortakhk Konseyi toplantısı dün yapıldı. Toplantıda, AB ve gümrük birliğine karşı ortak ekonomik alan oluşturulması kararlaştınldı. kilerde serbest ticareti esas almakta olup, ikili ticarette karşılaşılan güçlüklerin gide- rilmesi sonucunu verecektir. (Anlaşma Av- rupa Birliği ile 1996 yılında gerçekleştirdi- ği gümrük birliği anlaşmasına karşı. GB Tür- kiye'nin üçüncü taraflara karşı gümrük uy- gulamalanna da kısıtlama getıriyor.) Yatırımlarda devlet yardımı anlaşması KKTC'de yatınm ortamının teşvik edilme- sini KOBl'ler ile sanayi, tanm. turizm, hiz- met ve eğitim alanlannda girişimcilerin des- teklenmesinin ortak yatınmlann gerçekleş- tirilmesini amaçlamaktadır. Boru hatnyla su taşıma: Balonlu su taşıma projesine ek olarak alternatif içme- suyu taşıma olanaklan üzerinde duruldu. Devlet Bakanı Şükrü Staa GüreL balonla su taşıma projesıne ek olarak boru hatlanyla KKTC'nin hem içme suyu hem de tanmda kullanmak amacıyla su gereksiniminin gi- derilmesirjin öngörüldüğünü bildirdi. Enerjİ v a ü n m i : KKTC'nin elektrik enerjısı sorununun çözümü için öncelikle 4 milyon dolar tutanndaki onanm ve yenile- megereksinimi karşılanacak. Turizme destek: KKTC'nin turizm alanında tanıtılması yönündeki faaliyetlere Türkiye tarafindan gereken destek sağlana- cak ve Türkiye'nin bu konuda yürüteceği projelere KKTC'nin dahil edilmesi için ge- rekli önlemler alınacak. Konsey toplanösınınardından Devlet Ba- kanı Gürel ile KKTC Başbakanı DervişEroğ- lu iki ülke yurttaşlanna çalışma ve ıkamet açısından kolaylıİdar sağlayacak bir anlaş- ma imzaladılar. Bu anlaşmaya göre iki ül- ke yurttaşlan Türkiye ve KKTC'de ikamet ve vatandaşlık kazanma konusunda birçok kolaylıklara sahip olacaklar. Derviş Eroğlu, bu anlaşmanın iki ülke arasındaki bütünleş- menin sağlanması açısuıdan önemli biradım olduğunu bildirdi. Ecevit, bugün Denktaş ile görüştükten son- ra resmi geçit törenine katılacak. Ecevit ve Denktaş'ın öğleden sonrayapacaklan basın toplantısı ile ortak bir deİdarasyon yayım- lamalan bekleniyor. Deklarasyon, ABD, G- 7 ve BM gıbi uluslararası kunıluşlardan Kıb- ns'ta önkoşulsuz görüşmeler yapılmasına yönelik baskılara bir yanıt olacak. y mesaj: Taraflar vanlan aşama- da ıkı taraf arasında statü eşitliğı sağlanma- dan Kıbns"ta birbirlerine eşit egemen iki ay- n devletin mevcut olduğu. bu iki devletten birinin diğerinin üzerinde egemenlik ve oto- rite iddiasında bulunamayacağı. hukuki ve diplomatik açıdan açıkhkla ortaya konul- madan başlatılacak bir müzakere sürecinin başarı şansı olmayacağı hususunda görüş birliğine varmışlardır. Kıbns'ta sürekli bir uz- laşının ancak adadaki gerçekler üzerine bi- na edildiği, üçüncü taraflann baskı ve zor- lamalanyla değil, Kıbns'taki iki eşit devlet arasında müzakere edildiği, Türkiye ile Yu- nanistan arasındaki dengeyi koruduğu ve iki taraf arasındaki sorunlara kapsamlı çözüm- ler getirdiği takdirde kalıcı olabileceğinin altını çızmişlerdir. Tüm ilgili taraflan KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın 31 Ağus- tos 1998 tarihinde vaptığı konfederasyon önerisini dikkatle. ciddiyetle değerlendir- meye davet etmişlerdij. O r t a k ekonomik alan: Ortak eko- nomik alan ticaret v e ekonomik işbirliği an- laşması ve yatınmlarda devlet yardımlan anlaşması ve iki ülke menkul kıymetler bor- salan arasındaki organik bağlann korunma- sı ile gerçekleşme imkanı bulacak. Ticaret ve ekonomik işbirliği anlaşması, ticari iliş- Denktaş Cumhuriyet'e konustu 25 yıl önce Türk askerinin çıkOğı ada>a bu sefer Türk sa\aş gemilerinin yamsıra çok sayıda yabancı siyasetçi akın ediyor. w w Once eşit statü, soııra müzakereDış Haberkr Servisi - Kıbns ko- nusunda. G-8 ülkeleri (ABD. Ingil- tere, Fransa, Almanya, Italya, Ka- nada, Japonya ve Rusya) son Köln zirvesinde bir çağn yapmışlar, BM Güvenlik Konseyi (BMGK) de bu çağn doğrultusunda 29 Haziran 1999 tarihinde bir karar kabul et- miştir. Bu çağn ve karar çerçevesinde Kıbns Türk \e Kıbns Rum tarafı- nın şu dört ilkeye göre muhteme- len ABD'de bir yerde eylül'ekim dö- neminde müzakere masasma otur- malan ve bir çözümle sonuçlanın- caya kadar müzakerelere devam etmeleri istenmektedir: 1. Önkoşulsuz, 2. Masaya bütün sorunlann ko- nulması. 3. Sonuca vanncaya kadar mü- zakerelerin iyi niyetle sürdürülme- si. 4. İlgili BM kararlannın ve ant- • "BM Güvenlik Konseyi'nin G-8'lerin çağnsı doğrultusunda kabul ettiği önkoşulsuz müzakere karan, asıl olarak Rum kesiminin işine laşmalannın dikkate alınması. Bu ilkeler ne anlama gelmekte- dir? Önkoşulsuzluk Ukesi: Öneriyi yapanlara göre, 'önkoşulsuzhık'ta- raflardan her birinin masaya iste- dikleri öneriyi ve sorunu götürebil- meleri, ancak masaya oturulma- dan önce hiçbirinin belli bir çö- züm ya da koşul için dayatamama- lan demektir. Oysa. me\'cut durumda, önkoşul- suzluk, Kıbns Rum tarafı ile Yu- nanistan lehine olan bütün unsur- lann peşinen benimsenmesi anla- mına gelmektedir. Bügünkü koşul- larda masaya oturduğu takdirde, Kıbns Türk tarafi asgari şu husus- lan peşin olarak kabul etmiş ola- yaramaktadır." caktır: • Kıbns Cumhuriyeti'nin var- lığı, • Anılan cumhuriyetin Kıbns Rurnlan tarafından temsilinin meş- ru olduğu, • Anılan cumhuriyetin tek ege- menliği, tek uluslararası kişiliği ve tek vatandaşlığı olacağı. • Bulunacak çözümün federas- yon esasına dayanacağı. • Kıbns Rum tarafmın uygula- dığı ambargolann kaldınlmayaca- ği- • Kıbns Rum tarafının silah- lanmasına ve Yunanistan'la aske- ri bütünleşmesine itiraz edilemeye- ceği, • Kıbns Rum tarafinın AB'yle sürdürdüğü katılma müzakereleri- nin kesilmeyeceği, • Kıbns Rum tarafinın Türkiye aleyhine Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'nde açtığı davalann aynen süreceği. Bugün geçerli olan uluslararası ortamda önkoşulsuzluk, Türk tara- fını fevkalade dezavantajlı bir ko- numda bırakmaktadır.Gerçek ön- koşulsuzluk ancak iki tarafın ma- saya eşit statüde oturmalan ve ma- sadan aynı koşul lar altında kalma- landır. Masa>a bütün sorunlann konul- ması ilkesi: Önerivı yapanlara gö- re bu ilke. taraflara istediklen so- nınlann hepsini masaya getirme imkanı tanımaktadır. Oysa, ger- Denktaş, kutiama törenleri öncesinde "Özgürluğümüzün 25. yılını kutlarken mutluyuz. Hiç kimse bizden 1974 öncesi şarHarageri dönmemizi bekkyemez" cüye konuştu. Türk askerkri Ada'da Kıbnsh Türklerin 25 yıl önce sevinç gösterileriyle karşılanmışü. Kıbnslı Türkler, 20 Temmuz'u, Özgürlük ve Banş Bayramı olarak kurJuyoriar. çekte durum yine farklıdır. Zira GKRY BM kararlanna da dayana- rak, Türk tarafi masaya getirse bi- le, egemenlik tasarruflan olduğu- nu iddia ederek. bazı sorunlan tar- tışmaktan kaçınacaktır. Söz konusu ilkenin eşit ve adil olarak işleyebilmesi için Kıbns Türk tarafinın masaya eşit 'devtet' sıfatıyla oturması gerekir. Sonuca vanlıncaya kadar mü- zakerelere devam ohınması ilkesi: Öneriyi yapanlara göre, bu ilke çerçevesinde, taraflar bir çözüme ulaşmadan masadan kalkmayacak- lardır. Bu ilke, Kıbns konusunda şim- diye kadar uygulanan ve taraflann özgür iradelerini esas alan yöntem- lerin inkâr ve reddi anlamına gel- mektedir. İlgili BM karariannı ve ajnüaş- malan dikkate aima ilkesi: Öneri- yi yapanlara göre, taraflar, il- gili BM kararlannı ve antlaş- malannı tam olarak dikkate almalıdır. 'tlgili antlaşmalar'a yapı- lan atıfla Türk tarafi elinde ol- mayan bir şeyi kazanıyor ol- mamaktadır. Oysa bazı karar- lar, Kıbns Rum tarafını hak- sızca 'Kıbns hükümeti' olarak kabul etmektedir. Ne yapılmalıdır? Taraflar müzakereye eşit zeminde davet edilmelidir. Bu- nun için taraflann eşit statü- de olduğu kabul edilmelidir. AB katılma müzakereleri as- kıya almmalı, GKRY'nin Tür- kiye aleyhine açtığı davalar geri çekilmeli ve Rum silah- lanması ve PKK'ye verdiği destek sona erdirilmelidir. Müzakereler taraflann ser- best iradesine göre yapılmalı ve sürdürülmelidir. Müzake- re yerinin Kıbns olması daha uygundur. 'Geriye • Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, 'KKTC en az GKRY kadar meşru bir devlettir. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın' dedi. LEFKOŞA (Cumhu- riyet) -KKTC Cumhur- başkanı Rauf Denktaş, dünyanın "arnk adada iki devletin bulunduğu gerceğini görmek zorun- da" olduğunu söyledi. Cumhuriyet'e konuşan Rauf Denktaş, "Uyuş- mazhğı bu noktaya biz getirmedik, onlar gerir- dfler. Biz hep sa\ unmada kakuk,kendimiziyokol- maktan kurtardık" diye konuştu. Adada Türklerin de, en az Rumlar kadar hak- lan olduğunu savunduk- larrnı ifade eden Denktaş, bunu yaparken. "bephu- kukun, uluslararası an- laşmalann sınırian için- de kanndığınr ifade et- ti. Denktaş şöyle konuş- tu: U 1974'te Kıbns Banş Harekâb ile Enosis'i en- geüedik. 25 ydda adada iki devlet meydana geldL Uluslararası camia biri- ni tanıyor, diğerini ise ta- nımıyor. Bunun ne hu- kukla nede insanhkla bir ügisi var. Bazıbfiyük dev- letler >v AB, Kıbns uyuş- mazkğını sona erdirmek için yardım etmek isti- yoıiarsa herşeyden önce KKTCnndeĞKRY ka- dar meşnı bir devlet ol- duğunu görmetidirter. Sa- dece bir tarafi tarumanın bir tek sebebi olabilir; Kıbns uy uşmaznğmı so- na erdirmek istememe- leri." Yunanistan' ın Rumla- nn arkasında bulunması- nm uyuşmazlığın çözü- müne yardımcı olmadı- ğı, aksine yeni sorunla- nn doğmasına sebep ol- duğunu kaydeden Rauf Denktaş, "Bunun her- halde farkındalar" de- di.Bugün gelınen nokta- da artık "konfederasvo- nun tekçıkıs yolu" oldu- ğu görüşünü dile getiren KKTC Cumhurbaşkanı, görüşmelerin ancak iki eşit devletin görüşmesi şeklinde olabileceğini vurguladı. Denktaş şunları söy- ledi : "Bu konuda Türki- ye ile tam bir görüşbirli- ği içinde bulunuyoruz. Bu ortak tutumumuzu bütün dümava ilan crtik. Masada bir tek konu gö- rüşülebilir; o da konfe- derasyondur. Bizi cema- at statüsünde masaya oturtmakisteyenler hayal kmkuğına u^-avacaklar- dır. Türkiye \e KKTC, ortak turumu ile bunun böyle olması gerekrjğini, başka bir çıkış yolunun bulunmadığını tüm dün- yaya göstermişlerdir. T ' Türkiye'nin içinde bu- lunmadığı AB"ye Rum- larla birlikte girilmesi- nin, ne tip bir güvence verilirse verilsin, Kıbrıs Türklerini azınlık starü- süne düşüreceğini belir- ten Denktaş, öncelikle KKTC'nin ayn bir dev- let olduğunun kabul edil- mesi gerektiği görüşünü yineledi. 'KKrC'yitanıyuı' Denktaş. "Kıbns uyuş- mazlığının çözütmesini isthwrlarsa KKTC'yi ta- nımalüar" dedi. Denk- taş konuşmasını şu söz- lerle_tamamladı: "Ozgürtügümüzün 25. yılını kutlarken mutlu- yuz. Hiç kimse bizden 1974 öncesi sartiara geri dönmemizi bekleyemez. KKTC enaz GKRY ka- dar meşnı bir devlettir. Onlar tanımasalar bile, biz vanz ve varhğımızı sürdûreceğiz. Bundan kimsenin kuşkusu ol- masm." SIN1RDA GÖSTEBİLER Rumlar öfkeli LEFKOŞA (Cumhu- riyet)-Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti, 20 Temmuz 1974 Kıbns Banş Hare- kâtı'nın 25. yılını coşku- ya kutlarken, törenler, Rum kesiminde kızgın- lığa neden oldu. 3 bin Rum, önceki ge- ce geç saatlerde smırbo- yunda protesto gösterile- ri düzenledi. Gösterilerin bugün de yoğunlaşarak sürmesi bekleniyor. İki ülke arasındaki yeşil hat- tı kontrol eden BM Banş Gücü yoğun güvenlik ön- lemi alırken, Türk aske- ri birlikleri de güneyden gelebüecek tehditlere kar- şı gerekli önlemleri aldı. Başpiskopos Hrisosto- mos, Rumlann önceki ge- ce Ledra Palas sınır kapı- smın Rum tarafinda dü- zenlediği eylemde yaptı- ğı konuşmada, Rum hal- kını ortakmücadeleyeça- ğırdı. Hrisostomos, ada- da coğrafik ve demogra- fık taksimi öngören bir çözümü. siyasi liderliğin ve halkın reddetmesini isteyerek böyle bir dü- zenlemenin haksız oldu- ğunu ve yaşama şansı ol- madığını savundu. Hrisostomos, iki böl- geli bir federasyon için adanın küçük olduğu gö- rüşünü ileri sürerek Rum halkından "gelişmetere seyirci kalmamasınr is- tedi. OR UŞ / EROL MANİSALI ABD'nin ve AB'nin Kıbns yaklaşımlan gerçekte onların Türkiye'ye "bakış açılan- nı" da beliriemektedir. AB Kıbns'ın tama- mını Türkiye'nin etki alanından çıkarmak, koparmak, adayı AB'nin Doğu Akdeniz'de- ki bir stratejik üssü yapmak istiyor. ABD ise Kıbns ve Ege'de iç politikanın esiri olmuş, altı sakal üstü bıyık misali meh- ter yürüyüşü içinde. Türkiye'nin tezi çok sağlam. Banş mı, daha ne istiyorsunuz; siz de- ğil, ama 25 yıldır bunu ben sağladım, şim- di kalkıp bunu bozmak, adayı kan gölüne çevirmek için mi baskı yapıyorsunuz, de- diğinde AB ve ABD'nin verecek yanıtı bu- lunmuyor. Adada ve bölgede sizin 1960'tan beri sözünü ettiğınizTürk- Yunan dengesi bun- dan daha iyi nasıl sağlanır? Yunanistan'a kredi açarak Türk-Yunan savaşını mı kö- rüklemek istiyorsunuz, dediğinde AB'nin ve ABD'nin yine verecek bir yanıtı bulunmu- yor. Ne diyebilirier ki? Türkiye artık KKTC'den vazgeçemez. Bu Defa Çizmeyi Fazla Aştılar 1963'ten beri bize başka bir seçenek bı- rakmadınız, dendiğinde yine verecek birya- nıtlan olamaz. Konfederasyon 1963'ten beri meydana gelen gelişmeler karşısında tek gerçekçi se- çenektir. dendiğinde AB ve ABD, mantıklı bir karşı görüş öne süremiyoriar. Nedeni- ni söyleyemeden sadece "olmaz" diyoriar. Ancak iş işten çoktan geçmiş bulunuyor. AB ve ABD artık adada "Rumlann hâkimi- yetine yol açan" kapıları aralayamayacak- lardır. AB'nin ve ABD'nin önerdikleri bütün for- müller şu sonuçlan doğuruyor: 1 - Adada yeni ve kanlı iç sorunlar doğa- bilecektir. 2- Adanın Türkiye ile "ilişkilerinin kesil- mesi" söz konusudur. 3- Adada Rum hâkimiyeti öne çıkacak- tır. 4- Yunanistan, ada ile AB şemsiyesi al- tında bütünteşmiş olacaktır. Türkiye'nin bu sonuçlan doğuracak "ara formüllere" evet demesini beklemek ola- nak dışıdır. Ecevit'in çok açık olarak ortaya koydu- ğu gibi, - 1974'te adaya banş gelmiştir. - Türk-Yunan dengesi kurulmuştur. Bütün bu gerçekleri göz ardı edip G- 8'lerin ve bazı büyüklerin güdümündeki Güvenlik Konseyi'nin yeni sorunlar yarata- cak ve ada Türklerini (KKTC'yi) zaman için- de "eritecek" formülteri öne sürmek demek, nehri tersine akıtmaya çalışmak demektir. Kıbns Türkleri KKTCçattsı attında, özgür- lüklerinin 25. yılını kutlarken, TBMM'nin ve KKTC Cumhuriyet Meclisi'nin dünyaya ver- dikleri mesajlar iyi anlaşılmalıdır. Bu iş çok- tan brtmiştir. Artık adada iki devletin yan yana banş ve işbirliği içinde yaşamalannın koşullan- nı araştjrma zamanıdır. Bunun için de AB'ye, ABD'ye ve Yunanistan'a düşen önemli gö- revler bulunmaktadır. ABD ve AB artık, nehri tersine akrtma ça- balanndan vazgeçmelidirier. Eğer kafala- nnda, "Kıbns bahane, bizim Türkiye ile da- ha başka hesaplanmız var" gibisinden dü- şünüp, bunu bir baskı aracı olarak hâlâ kullanmak istiyoriarsa, bu kendi sorunlan- dır. Kendi "hesaplannın" bir sonucudur. Ama biz bunu kabul edemeyiz. Yunanistan "Türkiye karşıtı ulusal poli- tikasını" düzertmelidir. Hayır düzeltemem, çıkarianm bunu sürdürmemi zorunlu kılryor, diye düşünüyorsa bu daYunanistan'ın ken- di sorunudur, Türkiye'nin yarattığı bir uyuş- mazlık değildir. AB'yi anlamak kolay; Türkiye'yi gelece- ğin Avaıpa devletı dışında tuttuğu için Tür- kiye'nin ada ile ilişkisini kesmek istemek- tedir. Ama ABD'yi anlamak zor; eğer bir sü- per güç uluslararası ilişkilere ve dengete- re bakarken "içerdeki azınlıklann esiri olu- yorsa" o zaman o süper gücün üzerinde kara bulutlar dolaşıyor diyebiliriz. Kim ne derse desin, Türkiye bölgenin en önemli ekonomik, siyasal, sosyal ve aske- ri gücüdür. Dışardan hesap yapanlar ve politika belirleyenler Türkiye'yi "bir kena- ra itmeye" çalışırlarsa bu hesaplar sonuç vermez. Hem bizim hem de onlann gerek- siz yere başlanmız ağnmış olur, hepsi bu. Geçen 25 yıl, AB'nin ve ABD'nin akıl al- maz tek yanlı yaklaşımlanna karşın Türki- ye'nin ne kadar haklı ve gerçekçi olduğu- nu ortaya koymadı mı? Hâlâ gerçek dışı ve tek yanlı formülleri nasıl öne sürebiliyoıiar? Tahkimi geçirebilirter. 6 Mart 1995 Güm- rük Birliği belgesi ile Türkiye'yi kandırabi- lirier, ama Kıbns konusunda çizmeyi öyle- sine aşıyoriar ki içerde güvendikleri dağlar bile Türkiye'nin bunu kabullenmesineyet- meyecektir. işte bu noktada fena halde yanılıyorlar, sonunda bu gerçeği de görecekler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle