Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 3 HAZİRAN 1999 PERŞEMBE
HABERLER
DUNYADA BUGUN
4LÎ SİRMEN
1ÜPt Che Guevarası!'
Dndan böyle söz edenler az değildi. Bıravuç şaş-
«n, içerde ve dışarda kimi güçlerin zamanla pa-
aJandırdıkları Abdullah Öcalan1
dan bir Che Gu-
eıara yaratmaya çalıştılar,
Me nafile bir çaba!
Che Guevara, karşı olduğu emperyalizmle ça-
aşrken, elde silah yiğitçe öldü.
O. sivillere, kadınlara, çocukJara saldıran bir in-
ssnlık suçlusu değildi. Yiğitliği ve halklann mutlu-
Lığu için çabası, yönteminin doğru olup olmadığı
scrusunu da ıkincı plana attı ve yüzyılımızın sim-
gelerinden birini yarattı.
*\po ise, önce 12 Mart yönetiminin kultanmaya
çalıştığı bir kuklaydı. Uğur Mumcu'nun ölmeden
önce yazdığı ve tamamlayamadığı son eser, bu ger-
çekleri bütün çıplaklsğıyla serdi gözler önüne.
Daha sonra, Apo'yu emperyalizm kullandı. Or-
tadoğu'nun girift çıkarlar yumağında, düğümünü
kendi yaranna çözmek isteyenlerin hepsi Apo'yu
kullandılar. Ve bizde kimi saftirikler, onda bir Kürt
Che Guevarası bulmaya çalıştılar.
Şimdi Apo cam kafes içinde bir zavallıdır.
Yanlış anlaşılmasın! Panik içinde ya da çözülmüş
değil, kendine göre hesapları olan pazarlık peşin-
de bir zavallı.
Apo, yargıçlarla pazarlık etmiyor. Çünkü biliyor
ki, bugünkü yasaiar çerçevesinde mahkemeden
çıkacak karar bellidir. DGM'nin asker yargıcı olsa
da, olmasa da, ona en ağır ceza verilecektir ve bu
ceza görünen o ki, Yargıtay tarafından da onana-
caktır.
Ama, Türkiye'de idam cezasını vermek yargının,
fakat onun infazına izin vermek yasamanın işidir.
Yani idam cezası, ne yazık ki, hâlâ kaldırılmadığı
için, yürürlükteki yasalanmıza göre, yargısal bir
hükümdür. Ama ınfazı siyasal bir karardır.
Şimdi Apo oralara sesleniyor aklınca ve ezcüm-
le diyor ki "beni yaşatın, Türkiye'nin toprak bü-
tünlüğünü korumada, toplumsal banşta size yar-
dımcı olayım, dağdakileri indireyim, ama ötdü-
rürseniz kanşmam ha!..
n
Tabii çapı çok sınırlı olduğu için işin ölçüsünü de
kaçtnyor "Musul ve Kerkük'ü de misak-ı milli sı-
nırian içine dahil edelim elbiriiğiyle" diyor.
Zavallı Apo! Atatürk'ün başaramadığını o be-
cerecek. Gel de gülme.
Apo kendince akıllı bir pazarlık yöntemi uygulu-
yor. Ama gerçekte öyle değil. Çünkü bütün bu
açıklamalardan sonra. Apo'nun örgütüne hersöy-
lediğini yaptırabileceğine kim inantr, hem bir kez
boynunu ilmekten kurtarınca, bunlan söyleyece-
ği ne malum?
Aynca, dağdaki adam, bu manzarayı görünce,
Apo'nun talimatını neden beklesin? Dağdan inmek
gerekiyorsa, kendı inmez mi?
Devlet, gerektiğinde bir pişmanlık yasası çıka-
rarak, (fayda etmeyen son pişmanlık değil, gerçek
pişmanlık) dağdaki adamın inmesini kolaylaştıra-
cak yöntemleri kendi uygulayamaz mı?
Batı şimdi şaşkınlık içinde, yaratmaya çalıştık-
lan kahraman, yaşamı için pazariığa koyulmuş,
her şeyi satmaya hazır.
Batı basmının şişirdiği "kahraman!" olmadık iş-
ler yapıyor. Bu konuda tam bilgi sahibi olmadan,
hararetli düşüncelere sahip olanlar şimdi hayretle
bakıyorlar.
İçerde ve dışarda elbiriiğiyle, bir Kürt Che Gu-
evarası yaratmaya çalışanlar, şimdi Dr. Frankes-
tein'in, garip yaratığı karşısındaki şaşkınlık ve deh-
şeti içindedirler.
Keşke yasaiar elverse, ya da parlamento büyük
bir akıllılıkla infaza ızin vermese de, bu hilkat ga-
ribesi orada. daha yıllarca, bu tür nafile girişimle-
rin garip sonucu olarak, durup dursa...
Kürt-Türk birlikteliğini
kabul ettiler
Ülkücü avukatla
Ocalan,
noktadaMUDANYA-12E>lül
öncesi ülkücü gençliğin
liderlerinden Kazım Avay-
dm ile PKK liden Abdul-
lah Öcalan yıllar sonra ay-
nı noktada buluştular. Öca-
lan ve Ayaydın "Kürt-
Türkbirtikteliğini" kabul
ettiler.
Öcalan davası her ge-
çen gün daha da ılginçle-
şiyor. Dava başladığından
bugüne kadar "beklene-
ni" vermedi. Dava başla-
madan önce günlerce tar-
tışılan "DGM Yasası".
"Anayasa degişikliğp, "As-
keri hâkûn" tartışmalan
davanın ük günü Ocalan'ın
açıklamalanyla gündem-
den düştü. fddianameyi
kabul eden. "askeri yargı-
cın kendisi için önemli ol-
madığını" söyleyen Öca-
lan, "AdüyargT tartışma-
lannı gündemden düşürdü.
Şehit ailelerinden özür
dileyen, "demokratik
cumhuriyet" çözümü öne-
ren, Türk bayrağına. as-
kerine saygı gösterilrnesi
gerektiğini söyleyen Öca-
lan. hem kendi yandaşla-
nnı hem onu bir an önce
darağacında görmek iste-
yenleri şaşırttı.
Öcalan davasındakı il-
ginç çıkışlar devam edi-
yor. llk gün yaptığı açık-
İamalann ardından önce-
ki gün de terör örgütünün
"birintiderecedekisorum-
hısu" olduğunu kabul eden
Öcalan ile birdönem MHP
istanbulllGençlıkKolla-
n Başkanı Kazım Ayay-
dm'ın dünkü oturumda ay-
nı görüşte birleşmesı ilgi
çekiciydi. 12 Eylül önce-
aynı
buluştu• si ülkücü camiada "De-
mokratKazmT olarak bi-
linen Ayaydın artık Öca-
lan davasmın müdahil avu-
katlanndan.
Sağ-sol, faşist-komü-
nist çatışmasının yoğun
yaşandığı "görüşaynhğ"
nedeniyle gencecik ınsan-
ların birbirini vurduğu
günlerde kımsenin aklına
gelmeyen gelişme dün
Ocalan davasında gerçek-
leşti. Geçmişte Politika ga-
zetesi Yazıjşleri Müdürü
Ali thsan Ozgür'ü öldür-
mekten yargılanan, ceza-
evirtde kalan ve beraat
eden Kazım Ayaydın ile
Öcalan artık "kardeşlik"
konusunda aynı noktada.
Müdahıllerin ağırlıklı
olarak görüşlerinin sorul-
duğu dünkü oturumda söz
alan Ayaydın, soru sor-
mak yerine açıklama yap-
tı. Ayaydın, "Birgerceği
ifade etmektstrvtırutn. Ben
Kürdüm, annem ve ba-
bam sadece Kürtçe konu-
şur. Ben de ilkokuldan iti-
baren Türkçey i öğrendim.
Hem Kürtçe, hem Türk-
çe konuşuyorum. Çocuk-
lanm ise Türkçe konuşu-
yor" dedi. Kürtlerin ve
Türklerin 4 bin yıldır bir-
likte yaşadıklannı belir-
ten Ayaydın. "Türkiye'de
Kürt-Türk sorunu yok.
Bundan sonra da beraber
>aşayacağız. Bizi kim av>
rabilir" diye konuşru.
Ayaydın'ın bu sözleri
üzenne Mahkeme Başka-
nı. "Oyle olacak birlikte
yaşayacağız. Kimsenin gü-
cü bizi ayırmaya yetmez"
dıye görüş bildirdi.
PKK lideri Abdullah Ocalan, Yunanistan ve Rumlardan yardım aldıklannı kabul etti
Para kayııaldiinm açıldadıİMRALI - PKK lideri Abdullah Öca-
lan açıklamalannı dün de sürdürürken es-
ki Alman Hınstiyan Demokrat Bırlik
Partisi parlamenteri Heinrich Lummer
ile Şam'da görüştüğünü, Lummer'ın Av-
rupa'daki şiddet eylemlerinin önlenme-
si konusundakendısinden yardım istedi-
ğini anlattı. Yunanistan ve Güney Kıb-
ns Rum kesırnınden para yardımı geldı-
ğiıu bildiren Öcalan, Gazıantep, Şanlı-
urfa ve Cılvegözü'nde yakalanan 6 TIR
dolusu silahın Lübnan'daki Hızbullah
Örgütü'ne gıttığinı belırterek "Bize gel-
se> di, tran hudutta kendisi teslim eder-
di" dedı.
Yabancı ülkelenn PKK'ye yardımla-
nnı ayrıntılanyla anlatan Öcalan'ın,
PKK'nin tek tek anımsatılan e\lemlen
için emir verip vermediğinin sorulması
sırasmda ise "Talimatvermedim'" ya da
"Bögnnyok" demesi dikkat çekti. Sanık
Ocalan. "turistiktesislere.fabrikalarave
diğer üretim merkezlerinesaktın talima-
ö vermediğini'' iddıa etti.
Abdullah Öcalan'tn dünkü yargılama- '
sı kısa sürdü. Sabah 10.55"te başlayan du-
ruşma saat 14.30'da sona erdi. Mahke-
me Başkanı Mehmet Turgut Okya>T
, bir
önceki duruşmada venlen dılekçedeki
konulann incelendiğıni belirttikten son-
ra sanığa bazı basın organlannda yer alan
ıddialarla ilgili sorular yönelttı.
Başkan Okyay, zaman zaman sorula-
ra yanıt verirken samimi olması konusun-
da Öcalan'ı uyardı. Okyay. önceki gün-
kü duruşmada "Cumhurbaşkanı Süley-
man Demirel'in Mehmet Ağar'm oglu-
nun düğününe gitmesinin engeüendiğini
söylediğuıi" belirterek açıklık getırmesi-
ni istedı. Öcalan ise engellemelerinin söz
konusu olmadığını. kendılenne Avukat
Selim Okçuoğlu'nun "Demirel'in gitme-
yeceği yönünde" bılgı verdiğıni söyledi.
Davadafl.yargıç [
Öcalan davasmın dünkü oturumunda
yargılama başlamadan önce gündeme
gelen "4. hâkim" formülü de gerçekleş-
tı. Ankara 2 No'lu DGM'nin sıvil yedek
üyesi Mehmet Maraş, duruşmalan izle-
meye başladı. Ankara 2 No'lu DGM'nin
dün uygulamaya koyduğu "ihtiyat üye
"formulü Ceza Muhakemelen Usulü Ya-
sası'run 381. maddesine dayanıyor. Cum-
huriyet'in 31 Mayıs'ta ılk duruşmanın ya-
pıldığı gün kamuoyuna duyurduğu for-
mül. anayasa değışiklığınm gerçekleş-
mesi durumunda Avrupa Insan Haklan
Mahkemesi'nin olası olumsuz karannı ön-
lemeyı amaçlıyor. Duruşmayı dün ızle-
meye başlayan yedek üye Mehmet Ma-
raş'ın anayasa değişıkliğinin gerçekleş-
mesi durumunda heyetten çıkarılacak
olan Hâkım Albay Abdülkadir Davarc»-
oğlu'nun yerine atanacak s e kararda ım-
zası olabilecek.
Bu formül (CMUK) 381. maddesine
göre gerçekleştıriliyor. Söz konusu for-
mülün dayanağı madde şöyle:
u
Duruş-
ma ve kararlarda kanunun tayin ettiği
adette hâkimin bulunması şartbr. Bircel-
sede bitme>ecek duruşmalarda mazere-
ti dola>ısr>ia bulunmaması ihtimali olan
azanın yerine geçmek ve reye işrirak et-
mek iizere ihth'at aza bulundurulabilir."
Duruşma başlamadan önce erteleme
konusunda yoğun baskı altmda kalan
Ankara 2 No'lu DGM. A\rupa tnsan
Haklan Mahkesi'nin (AlHM) Belçıka'da-
ki bir davaya ılişkın karannı çıkış olarak
gördü. Bürüksel'de görülen bir davada
mahkeme heyetinden bir üye mazereti ne-
deniyle duruşmadan çekildı ve yenne
gelen üye ile karar verildi. Sanıklann
başvurusu üzerine dosyavı görüşen
AlHM, duruşmayabaşından katılmamış
olan üyenin dosyadaki kanıtlan değerlen-
dirmesınin yanı sıra vıcdani kanaatinin
oluşamayacağını gerekçe gösterdı.
Lazklye görü;mesi
1984'te Lazkıve'de Papandreu ve Esad
göriişmesine katıldığı ıddialarını redde-
den Ocalan, mahkeme başkanınm bazı
sorulanna şu yanıtlan \erdi.
- Lisaridis (Kıbns Rum Kesimi Sosya-
list Parti lideri) ile bir görüşmeniz oİdu
mu?
- Sadece adını duydum. Görüşme ol-
madı.
- Kara para aklayan bir Lib>alı şirket
ile ilişkiniz oldu mu?
- Bılgim yok.
-Suriye'nin örgütün 2000yıüna ihşkin
bir stratejikev lem programı ha^rladıgın-
dan büginiz var mı?
- Böyle bir bılgı ve belgeden haberim
yok. Öyle nıyeti olsa da bize yansıtma-
dı.
- Ahnanya istihbarat örgütünün Tem-
muz 1995 raporunda. gazetelerde çıkan
kundaklama ve şiddet eylemlerini sizin
vönlendirdiğiniı yer alıyor. Bunun dur-
durulması için Âlman senatör Henr>
Lummer ile Şam'da bir görüşmeniz ol-
du mu?
- Lummer ile görüşmem doğrudur
1995-96'da Almanya'daki hukuk ve de-
mokrasiye dikkat etme temelinde olmuş^
tur. A\Tupa'da şiddet eylemlerinin dur-
durulması konusunda yardım ıstediler. Al-
manya'da çok sayıda örgüt mensubu \ar.
Özel olarak bir çaba harcamamı istedı-
ler. Yasalara uyulmasını istediler.
- Suriye Kürtlerinin Suriye yönetimi-
ni desteklemeleri için bir girişiminiz ol-
du mu?
- Kendi demokratik kültürel haklannı
almalan ve rejimle dostluk içinde olma-
larını istedim. Konuşmalanm bu yönde.
- Surtye hükümeri. Kürtlerin PKK'ye
kaölması için askere alma burosu kurmuş,
bu doğru mu?
- Suriyelı Kürtlerin genellikle Türkı-
ye'den gelmiş ve aynı özelliklere sahip
akrabalan vardı. Butemelde katılıyorlar
Bundan Suriye devletinın bılgısı vardır.
Ancak askere alma gibı özel büro konu-
suna rastlamadım.
- Şanhurfa. CUvegözü, Gaziantep'te 6
TIR silah yakalandı. Örgüte mi gidivor-
du?
- Bize gelmıyordu. Lübnan'da Hizbul-
lah'a gidıyordu. Bize gelseydi, Iran ken-
disi hudutta teslim ederdı.
- Hatay operasyonunda yakalanan ör-
güt üyelerinin beyanlannda, "Roü" kod
adh Ebru .\rzu Erdal'm Ocalan tarafın-
dan oldürüldüğü soy leniyor?
- Özel olarak bir kışıyi vurma talima-
tım olmadı. Aksine öldürülmemesi yö-
nünde uyanlanm oldu.
-15 Ekim 19%'da bir panelde intihar
eylemlerininTürkiye'deyapılması konu-
sunda emir verdiginiz söy leniyor, ne di-
yorsunuz?
- Hiçbır ıntihar eylemı emri verme-
dim. Tasvip etmedim. Tekrarlanmama-
sı için çabalanm vardır.
'Para yardımı gelmlştlr'
Cezaevlerinde açlık grevi yapılması
konusunda talimat vermediğini ileri sü-
ren Öcalan. oldürüldüğü öne sürülen Ka-
ni Yılmaz, Ali Haydar Kaytan ile Saki-
ne Cansız'ın yaşadığını, bunun araştın-
labilecegini belirtti. Öcalan, Yunanistan
ve Kıbns Rum kesimindeki iki kuruluş-
tan yardım ahp almadıklan sorusu üze-
rine "Para yardımı gelmiştir. Bunlan böt-
gesorumlulanbiliyor. Böyleyardnnlar otu-
yordu" dıye konuştu.
u
Güneydoğu ve
Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki işyerlerini
ve çiftlikleri neden tahrip ettiniz" sorusu
üzenne sözlennı şöyle sürdürdü:
"Örgüt içinde 1987 yılında çizgi sa\a-
şunı yaşanıyordu. 1986'ya kadar sürdü.
Köylü iktklar anlay ışına sahip insanlaruı
angi ülkelenn
yardım yaptığını
anlatan Ocalan,
PKK saldınlan
konusunda
"Talimat
vermedim" ve
"bilgim yok"
dedi.
r
avanın dünkü
^. oturumunda
yargılama
başlamadan önce
gündeme gelen "4.
yargıç" formülü
gerçekleşti.
apandreu ve
Esat göriişmesine
katılmadığını
belirten Öcalan,
Alman
parlamenter
Lummer'le
görüştüğünü
söyledi.
yanhşlan. Yakıp yıknuş olabUuier. Bu-
ralarda avare, asi çete gruplannın oldu-
ğunu duyuyordum. Bunlar bizi çok uğ-
raşördılar. Sınırlandırdık. eylemiertek tek
olmaya başladL" "Bir örgütefemanınabiz-
zat turistik tesislere ve fabrikalara yöne-
lik eylem emri verdin mi" sorusuna ise
Öcalan şu yanıtı verdi: "Ben kendilerini
arayarak turistik tesislere, fabrikalara ve
diğer üretim merkezlerine saldın talima-
tı \ermedim. Özel yöntem olarakPKK'nin
yapısı buna çok uygundu. ancakben bu-
nu en çok engelleyenlerden biriyim. Çok
anarşik yapdı\e kanşık birftrgüttebu tür
eylemler daha çok olabiürdi"
Öcalan. bir müdahil avukatının
"PKK'nin3.Kongresi'nde. en kısazaman-
da asker sayımm 10binden S0 bineçıkar-
tacağız. dediniz, Sizi besleyen gelir kay-
naklan nelerdir" sorusu üzerine de "Bu
konuda Av rupa'da bağış adı alünda des-
tek vardı. Zoıiama olmaması konusun-
da uyanda bulundum. Zorla alındtğı yer-
ler vardır. Suriye halkından destek gör-
dük" dedı. Mahkeme başkanı Okyay'ın
"Yunanistan'dan da gördünüz mü" so-
rusu üzerine ise "Yunanistan'dan mad-
di yardım smırlıydL Bu konularda fazla
sıkmtj çekmiyorduk. Ben. 1993'ten son-
ra siyasal bir çizgi geüştirmey e yönelttim
örgütü" dıye konuştu.
Öcalan, müdahil avukatı Necdet Kü-
çüktaşkıner'm, geçen yıllarda öldürülen
Savaş Buklan \e Behçet Cantürk'ün ör-
gütle ilışkisüu sorması üzerine, Buldan'ın
örgütün Moskova temsılcısi olmadığını,
Brüksel'de kurulan Kürt Parlamento-
su'nun üyesi olduğunu anlattı. Cantürk'ün
ise Özgür Gündem gazetesinde yüzde
10 pay sahibi olduğunu belirten PKK li-
deri. bu kişilerden yardım alınıp alınma-
dığı konusunda bılgisinin olmadığını ifa-
de ederek "Cezaevlerinde para toplanı-
yordu. Kendikri de para toplanuş olabi-
lir
r
dedı.
İlflinç diyalog
Duruşmada öğleye doğru söz alan. bir
dönem MHP tstanbul ll Gençlık Kolla-
n Başkanlığı'nı yapan. müdahil avuka-
tı Kazım Ayaydın. soru sormayacağını.
sadece açıklama yapacağını belirterek
özetle şunlan söyledi:
"Annem, babam Kürt Ben Kürdüm.
Türçeyi ilkokukian m'baren öğrendim.
Kürtler ve Türkler kardeştir. Aralann-
da herhangi bir sonın yoktur. 4 bin yılhk
tarih içinde birlikte beraber yaşadık. Bun-
dan sonra da beraber yaşayacağız. Bizi
kim ay ırabüir."
Sanık Öcalan, Ayaydın'm bu sözleri
karşısında söz alarak. avukatın konuşma-
lannın önemli bir bölümüne katıldığım,
doğru yönlen olduğunu ıfade ederek söz-
lerıni şöyle sürdürdü:
"Birlik hususu Türk-Kürt ilişkikrin-
de egemendir. Daha önce 200 yılhk geç-
mişte çaoşmalar oldu. Dış ve iç güçler et-
ken olmuştur. Buna rağmen birlikte ya-
şayacağız. Biünçli olarak yabancı güçle-
rin beni kullandiğını söytemedimı. 90'dan
itibaren bizi yabancı güçk'rin kullanmak
istemelerine karşı mücadele ettim. İngil-
tere'nin bu yönde geleneksel çizgisi bel-
lidir.
İngütere benim için kıyamet koparryor,
aleyhimde yayın yapıyor. Yönfcndirme
istekleri. bu yöndeki Kürt poUtikalan ol-
duğuna inanıyorum. Kürtieri kendi işle-
rinde çalıştırarak Türkiye'ye karşı prob-
lemolarak kalmasmıistiyw.Benbunakar-
şı tavrunı geliştirdim."
Bunun üzenne, savunma avukatlann-
dan Kemal Bflgjç. 3 gündür saygın bir yar-
gılama yapıldığmı. kışısel görüşlerin top-
lumun bir kesimi adına söylenmesinin
yanlış olduğunu söyledi. Başkan Okyay,
bu sözler üzerine avukatlara teşekkür et-
ti.
Savunma avukatı Bilgiç, Kürt soru-
nunun üniversıtelerde ve bilim adamla-
n tarafindan araştınlması gerektiğini,
Türkiye'de ciddi sorunlar yaşandığım,
2839 sayılı yasayla Kürtçenin yasaklan-
dığını ve daha sonra bu yasağın kaldml-
dığını anımsattı.
Okyay ise söz konusu yasanın hatalı
olduğunu, incelendikten sonra kaldınl-
dığını belirtti. Daha sonra Mahkeme Baş-
mek istediği için arkadaşlan tarafından
ve bize komplo kurmak isterken öldürül-
dü. Karşılıklı iç çatışma gereği bu.
Yargıçlar da afllar
Duruşmanın daha sonraki 2.5 saatin-
de ise müdahil isimleri tutanaklan geçi-
rildi. Ve müdahiller sırasıyla dinlendi.
Müdahillerden Yıldız Namdar. 3 sayfa-
dan oluşan ve oldukça duygulu cümle-
lerin yer aldığı bir metni, sürekli ağlaya-
rak okumaya çalıştı. Astsubay olan eşi
Murat Namdar'ın. izin dönüşü Erzin-
can yolunda teröristlerce öldüriildüğünü
ve olayı bizzat yaşadığını anlatan Yıldız
Namdar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hayallerimi kaybettim. İnsanhktan
çıkmış, öidürmekten başka bir şey bilme-
yen bu canavarlar— Bu kin ve nefret ni-
ye? Ekmek veren bu de\leti yıkmak iste-
meleri, askeri. polisi öldürmeleri neden?
Hani insanlık. insan haklaru. Sadece ada-
let diyoruz. Bizler insan değil miyiz?
Murat kocamdL, canımdı, her şeyim-
di Kürt-Türk diye hiçbir ayrun yapma-
dL Askerlerine \xA parasıverdLYemin edi-
vorumhickiniseveayTunyapmadLİnsan-
hkbumu?
O da anasını özlemişti. tzne gidiyordu.
Erzincan'ıgeçtiğimizdeyolumuzu kesü-
ler, çavuş kıyafetü birisi kimlik sordu.
Adını söyleyerek Murat dediler. Tuhaf
bir şeylervardı çe%irenlerde_ Şerefli Türk
askeıierinin elbiseleri vardı üzerlerinde.
Benşüphelennüştim. Babam ve halam da
aynı arabadaydL Ancak Muratçok sakin-
di. Bana, eUerimi rutarak. 'Sakın ol ha-
yatım, bir şey yok' diye bizi, beni teskin
ediyordu.
'Murat bunlar terönst' diyordum. tn-
sanhktan çıkmışlardı. Biraz gittiğimizde
yolun her tarannı çevirmişler ve bütün
araçlan durdurmuşlanü. Çocuklar, ba-
bam ağhyordu. Arabadan indirip götür-
kam, mühadil avukatlan ve Öcalan ara-
sında şu konuşmalar geçti:
Ok>ay: 1987'den sonraki örgütün amaç-
lan arasında yer alan shıl hedeflere yö-
nelik saldından bahseder misin?
Ocalan: Gerçekten bazı bilgisizler var-
dı. Bu konuda içimizdeki çatışma ciddi-
dir. Sml hedeflere yönelik saldınlardaça-
tışma yaşandı. Bu, içimizdeki çatışma-
nın doğurduğu saldmlardrr. Bir çizgi sa-
vaşımı verdim,_çok mücadele ettim.
Şevket Can Özba>' (müdahil avukatı)
- Kürtlere yönelik bir baskı var mı?
Ocalan:Birhalkın dihni kullanması çok
önemlidır. Türkiye'de Kürt dilinin ko-
nuşulmasının yasaklanması doğru değil.
Bu ciddi bir baskıdır. Ancak sizin bu ko-
nuda verdiğıniz bir karar var. Bu, çözüm
öneriyor.
Okyay: Bu konuda bir karar verdik.
Baskı, zulüm, işkence bugün sürüyor
mu?
Öcalan: 1990'lardan sonra birlik için-
de Türkiye'de insan haklanndagelişme-
ler var. Bundan sonra isyan yarüıştır. Me-
sele çözüm yoluna girmiştir. Banş ve
kardeşlik için duyarlı olmak gerekir.
Okyay: Terör örgütü elebaşı tarafından
yazıldığı bildirilen bazı kitap ve kitapçık-
lar var. Bunlar senin tarafından mı yazıl-
dı?_
Öcalan: Ben, Duran Kalkan ile birlik-
te hazırladım. Örgütlenme broşürii ve
diğer şeylerle ilgili olarak ve Duran Kal-
kan ve diğerleriyle birlikte hazırladım.
Okyay: 3. kongrede geçıçi köy koru-
culannın evlerinin, işyerlerinin ve ya-
kınlannm öldürülmesi yönünde bir emir
verdin mi?
Ocalan: Bilmiyorum, kabul etmiyo-
rum... 3. kongrede böyle bir karar alınıp
alınmadığını hatırlamıyorum. Sivil hedef-
lere yönelik eylem yaptırmadım.
Okyay: 4. kongrede CahitŞener'i, ekş-
tinlerde bulunduğu için Kamışh'daöldürt-
tünüz mü?
Öcalan: Bu Kesire Öcalan'ın Vejin
fraksiyonu ile bağlanülıdır Kendisinin bi-
ze yönelik faaliyetleri var. Öldürme Ka-
mışh'da oluyor. Bir grupla a>TU evde bu-
lunurken öldürülüyor.
Okyay: Emir \erdin mi?
Öcalan: Beni eleştirdiği için böyle bir
emir vermedim. Bu nedenle öldürülme-
di. Örgütten kopmuş, Vejin örgütüne gir-
düler. oradayaKanyordum. Bizi dinleme-
diler."
Namdar'm yaşadığı acı olayı anlatır-
ken salonda bulunan müdahiller ve avu-
katlar göz yaşlanru rutamadı. Mahkeme
heyetinin çok duygulandığı bu anda baş-
kan Okyay'ın kürsü altından mendiliy-
le gözlerini sildiği görüldü.
YıldızNamdar, elinde Türkbayrağı ve
eşinin resmiyle sanık terönst Abdullah
Öcalana dönerek "Biz sae ne yapük.
Çok acı çekiyorum. Biz hiç kimseye bir
şey yapmadık" dedi.
Sarûk Öcalan, bunun üzerine oturdu-
ğu yerden öne eğilerek "Acılanm payla-
şıyorum" diye konuştu.
Namdar'ınağlayaraktamamladığıbu
konuşmasından sonra müdahil yakınla-
n ve üç müdahil avukatı, ağlayarak dı-
şanya çıktı. Gerginleşen ortamı, Ok-
yay'ın ikazlan yatıştırdı.
Müdahil Züleyha Türkyılmaz ise kar-
deşi SabriTürkyilmaz ı hatırlatarakÖca-
lan'ın özrünün sahte olduğunu söyledi ve
"Vampir Apo'nun cam ahnırsa öyle af-
fedebiürûn" diye konuştu.
Türk-Kürt aynmının olmadığını yine-
leyen Türkyılmaz, Avrupa Konseyi'nin,
"Sanık Ocalan'ın insan haklanndan söz
ettiginL kendi ağabeyi ve kardeşinin in-
san haklanrun ne olacağını" sordu ve
Öcalan'a dönerek "Sesiniboşayorma. se-
nin sonun ktamdır" dedı. Müdahiller-
den KadirTekelioğhı da Jandarma Kıdem-
li Cstçavuş LütfüTekeh'oğlu'nun Şırnak
Gülyazı'da şehitolduğunu vurguladı. Te-
rör örgütü başırun kanlı eylemlere imza
attığını vurgulayan Tekelioğlu, Öcalan'a
dönerek "Biz Apo'nun özrünü kabul et-
miyoruz. Küçük çocuklann canını nasıl
v«recek. İdam edflsm" diye sıtem etti.
Tekelioğlu. sanık Ocalan'ın dış güç-
ler tarafından kullanıldığını söyledığinı.
ancak bir örgütün lideri olduğunu iddia
eden insanın, bunlan söylemesinin nor-
mal olmadığını belirterek, insanı hay-
vandan ayıran en büyük özellifin akıl
olduğunu anımsattı. "Dünya ve Türkiye
bir virüsten kurtulacak" diyen Tekelioğ-
lu, terör örgütü elebaşı Öcalan'a gerek-
li ceza verilmezse, şehit analarının hak-
larmın haram olacağmı söyledi.
Müdahillerden MehmetGencer de de-
niz piyade astsubay olan oğlu Serhat
Gencer'i kaybettiğini söyledi. Türkiye'de
bugüne kadar birçok isvanın olduğunu,
bunlann tarihte yer aldığını belirten Gen-
cer, şöyle konuştu:
"Şimdi tngUtere'yi suçhıyor. Tarih bil-
mivTor mu? Orgüt lideri olduğunu söyle-
yen, bunlan ve tarihi nasıl bilmez? Yüce
Türk devleti seni affetsin mi? Pişmanlık
yasası çıkmaz ama çıksa sen yararlan-
mak istiyor'musun? .\sker ve polise ne-
den saknrdın? Bu kabul edilemez. Çocuk-
lan PKK örgütü öldiirdü sayın Abdullah
Öcalan."
Gencer'in. "Saym" ifadesine müdahil-
ler, "Sayını bırak" diye tepki gösterdi-
ler. Bunun üzerine "Ben insanbğımdan
bunlansöjiedim'' diyen Gencer, şöyle de-
vam ettr.
" Beninsanuğundan bunlan söyledim.
Türk ve Kürt aynmı yoktur. 30 bin insa-
nı kanı varken, banş nasıl tesis edilecek.
3 ayda dağdan indirmek gücüne sahip ol-
duğuna inanmıyorum. O örgüt lideri de-
ğil, kapıcısı veya çay cısıdır. Benim yengem
Kürt asülı. Ağabeyimin eşi Kürt asıllı. İç
içe girmişiz, nasıl ayırt edeceğiz. Kız ahp
vermişiz. Gerekli cezanın verilmesini is-
tiyorum."
Daha sonra konuşan diğer müdahiller
de Öcalan'm idam edilmesini istediler.
Avukatlar zaman Istedi
Müdahıllerin konuşmasından sonra
Mahkeme Başkanı Okyay. sanık avcukat-
lannın istemlerinın olup olmadığmı sor-
du. Bunun üzerine sanık avukatı Niyazi
Bulgan, yazılı delillerin değerlendiril-
mesine geçılmeden önce 17 bin sayfa ve
44 klasörden oluşan belgelen inceleye-
mediklerinı söyledi.
Sanık avukatlanndan Kemal Bügiç'de
Öcalan ile birlikte bu belgelen inceleme
imkânı bulamadıklannı, bu nedenle ken-
dilenne zaman venlmesı gerektiğini bil-
dirdi. Mahkeme başkanmın, belgelerin
kendilerine 20 gün önce verildiğini söy-
lemesi üzenne Bilgıç. "Bu belgelerin
adaya sokuhnasına izin verilnuyor" de-
di. Sanık avukatlan ınceleme yapabıl-
melen ıçın kendilerine zaman verilmesi
isteminde bulundular.
Daha sonra söz alan DGM Başsavcı-
sı Cevdet Volkan. müdahillerin esasa iliş-
kin ıddialarını bildirmelennin ardından,
esas hakkındaki görüşlerini bildirebil-
meleri için dosyanın savcılığa verilme-
sini istedi.
Mahkeme Başkanı Okyay. Öcalan ve
avukatlannın dosyadaki deİılleri bugün
inceleyebileceklerini açıkladı. Bu açık-
lamadan sonra karar veren mahkeme,
öcalan'm yakınlannın duruşma önce-
sinde ve öğleyin verilen arada samkla
görüşebileceğıni. avukatlannın da dos-
yadaki önemli belgelenn fotokopilerinı
alarak Öcalan'a verebileceklerini bildir-
di.
Mahkeme, sanık avukatlannın, soruş-
turmanm genişletilmesine ilişkin istem-
lerini bildirebilmeleri ve müdahil avukat-
lann Ocalan'm anlatımlanna karşı değer-
lendirmelerini sunabilmeleri için bugü-
ne ertelendi.
Davanın ertelenmesinden sonra her
zamanki gibi müdahil avukatlar, gazete-
ciler şehit aileleri Mudanya'ya döndü. Ga-
zi yatıyla GEMPORT limanma gelen ve
oradan da geniş güvenlik önlemleri al-
tmda Gemlik tlçe Jandarma Komutanlı-
ğı'na geçen Öcalan'm 12 avukatı ve 8 ya-
kmımn araçlannda. özel eğitilmiş bir kö-
pek yardımıyla bomba araması yapıldı.
Öcalan'm yakmlan ve avukatlan ilçe
jandarma komutanlığından çıkmadan
önce binaya yaklaşık 100 metre mesafe-
de toplanan 20 kişilik bir grup Türk bay-
rağı açtı ve Öcalan aleyhinde sloganlar
attı. Polis gTubun binaya doğru yürüme-
sine izin vermedi. Ocalan'ın avukatlan
ve ailesi daha sonra Bursa'da kaldıklan
ömür Otel'e geldiler. Bu sırada otel sa-
hibi Ocalan'ın yakınlan ve avukatlannın
otelde kalamayacaklannı söyledi. 45 da-
kika süren pazarlık sırasında polisler de
devTeye girerek aile ve avukatlann otel-
de kalmasmı istediler. Ancak otel sahi-
bi bu istemi kabul etmedi.
Avukatlar duruşmaya
katılmayacak
Bunun üzerine avukat Niyazi Bulgan,
otelin dışına çıkarak basın mensuplan-
na bir açıklama yaptı. Bulgan, konunun
hassasiyetı nedeniyle davarun başından
beri yardım bekledÛderini ifade etti. Gün-
lerdir otel aradıklannı söyleyen Bulgan,
otel sahiplerinin kendilerine, açıkça teh-
dit edildiklerini söylediklerini belirtti.
Bulgan, son kaldıklan otelin sahibinin de
aynı gerekçeyı öne sürdüğünü ve otelden
aynlmalanm istediğini belirtti.
Otel sahibinı mağdur etmek istemedik-
lerini söyleyen Bulgan, bu şartlarda gö-
rev yapamayacaklannı ifade ederek Is-
tanbul'a döneceklerini ve bugünkü du-
ruşmaya katılmayacaklannı açıkladı.
Bulgan, "Otdsahipterinikimtehditedi-
yormuş" sorusuna yanıt vermekten ka-
çındı. Bugünkü duruşmada mazeret bil-
direceklerini söyleyen Bulgan, "VaHBk-
ten de sorun çıkanldığı yolunda bilgiler
gefcü" dedi. MahmutŞakar ise savunma-
dan çekilmelerınin söz konusu olmadı-
ğını. davayı sonuna kadar sürdürecekle-
rini söyledi.
Açıklarnadan on dakika sonra oteli
terkeden Ocalan'ın avukatlan ve yakın-
lanna yurttaşlar tepki gösterdi. Yurttaş-
lar "Türkiye Türkiye'', "KahrolsunPKK-
"Şerefsizler" sloganlan attılar; bu arada
grubun içinde bulunan bazı kişiler avu-
katlara ve Öcalan'm yakınlanna saldır-
mak ıstedi. Ancak çevredeki yurttaşlar,
bu kişilen sakınleştirdi. Grup, polis ko-
rumasında saat 19.00 sıralannda lstan-
bul'a hareket etti.